Bir yanlış arkeolojik kazı daha: Aigai

Bir yanlış arkeolojik kazı daha: Aigai

Bir yanlış arkeolojik kazı daha: Aigai Bir yanlış arkeolojik kazı daha: Aigai

Har.1: Değişen coğrafya, Küçük Firikya, Küçük Arzava, Lukka, Truva, Ahhijava, Akhalar, tarihî yollar ve kentler. 

BİR YANLIŞ ARKEOLOJİK KAZI DAHA: AİGAİ

Öz

Bu makalenin amacı eski Aigai kentinin yeri hakkındadır. Manisa ili, Yuntdağıköseler köyü hududunda bulunan bir Roma öreni için 1881 yılında Fransız araştırmacıların Aigai demesiyle 2004’den beri TC Kültür ve Turizm Bakanlığının izin ve desteğiyle kazı yapılmaktadır.

Diğer birçok arkeolojik kazıda olduğu gibi maalesef Aigai kazısı da yanlıştır. İlyada’da iki kere zikredilen Aigai kenti, MÖ 1200’lü yıllarda ve kıyıda bulunması gerekir.

Hâlbuki Yuntdağıköseler köyü kıyıdan yaklaşık 13-14 km uzaktadır ve kazı raporundan anlaşıldığına göre bu kent azami MÖ 6.-7. Asırlara tarihlenmektedir. Bu açık ikazlara rağmen bu ören için Bakanlık ve Kazı Başkanlığınca hâlâ Aigai denilmesi ve kazıya devam edilmesi hayret-i mucip değil midir?

Açar Kelimeler: Aigai, Ege, Larissa, İlyada, Manisa, Yuntdağıköseler köyü, Deniz, Arkeolojik Kazı

Giriş

Arkeologlar maalesef bize değil, Batı’ya inanıyor. Hâlbuki Batı, Anadolu’daki (Anadolu eyaleti) coğrafî değişimi bilmediği için bütün yorumlarını mevcut coğrafyaya göre yapmış ve yanılmıştır.

Onun için Amorion- Emirdağ, Truva- Çanakkale, Pessinus- Ballıhisar, Kelene ve Apameia- Dinar kazıları hep yanlıştır. Batı, Eumeneia, Laodikya, Mysia, Hellespontus, Asya eyaleti ve birçok kentin ve bölgenin yeri konusunda da yanılmıştır.

Bugüne kadar bu yanlışlıklar konusunda Türk arkeolog ve tarihçisi hiçbir itirazda bulunmamış ve Batı’yı kopyayla yanlış bir tarih ortaya çıkmıştır. “Eski Hoyran Gölü (Deniz)- Boğaz’daki (Hellespontus: Kemer Boğazı) Asya ırmağı- Eski Eğirdir Gölü (Ege Denizi)” şeklindeki coğrafya, “Marmara Denizi- Çanakkale Boğazı (Hellespontus)- Ege Denizi” olarak anlaşılmış ve tarihimiz alt-üst edilmiştir. Benzer yanlışlardan biri de İlyada Destanında zikredilen Aigai kentidir. Alttaki şu haber:

“TUBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Programı kapsamında gerçekleşip desteklenen “Aigai Arkeoloji ve Doğa Okulu Projesi”, Vali Yaşar Karadeniz’in teşrifleri ile proje anısına MCBÜ Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Yerleşkesinde düzenlenen Fidan Dikim Töreni”, yanlışın devletçe benimsendiğini göstermesi bakımından vahimdir. Koca bir devlet, Fransız araştırmacıların 142 yıl önce; 1881 yılında yaptıkları bir yanlışın peşine takılmış gidiyor.

Vikipedi, Aigai için özetle: -Aigai, Manisa- Köseler köyünün 2 km güneyinde antik bir kenttir. MÖ 1100’lerden sonra Yunanistan'dan gelen Aioller tarafından kurulmuştur. (1.) Ancak 2004’ten beri sürdürülen arkeolojik kazılara göre kentin kuruluşu MÖ 8. yüzyılın sonlarından daha erken değildir. Antik kent yerindeki ilk arkeolojik çalışmalar 1881’de Fransız araştırmacılar tarafından yapılmıştır. Kentin arkeolojik kazısı Prof. Dr. Ersin Doğer (Ege Ü 2004-2016) ve Arkeolog Yusuf Sezgin (CBÜ 2017-) tarafından yapılmaktadır. Kazı Başkanı Doç. Dr. Yusuf Sezgin, Oxford Üniversitesi, Lincoln College’de Aigai kenti hakkında bir sunum yapmıştır. Herodotos, Aigai kentini Aiollerin kurduğu 12 kent arasında sayar. (2.) Kentin gerçek kuruluş tarihi şu an için tam bilinmiyor. Kentin adı Herodotos'ta Aigaiai, kentin bastığı sikkelerde Aigai ve Aigaion geçer. Aigai adı eski Yunancada keçi anlamınadır; kentin bastığı bronz sikkelerde keçi tasviri kullanılmıştır. (3.) Kentin adını anan Strabon, Pseudo Skylax ve Plinius (MS 23-87), bu yerleşimin deniz kıyısında değil, iç kısımda ve dağlık bölgede olduğunu vurgular. (4.) Tahminen Aigai, diğer bir dağ kenti olan Temnos gibi MS 7. yüzyıldaki Arap akınları nedeniyle terkedilmiştir. (5.) Anadolu'da Pergamon krallığının güçlü rakibi olan Seleukos krallığının Akhaios adlı bir generalin emrinde başlattığı saldırılar (MÖ 220-218) sonunda Aigai ve Aiolis kıyıları Pergamon Kralı Attalos'un elinden çıkmış; daha sonra Akhaios’un öldürülmesi ile Aigai ve çevresi yeniden Pergamon krallığına katılmıştır. (6.) Aigai'de Roma yönetimi ile ilgili en erken bilgi MÖ 1. yüzyıla aittir. Sezar'ın güvenilir bir adamı olan Publius Servilius Isauricus, Asya Valisi olarak görev yaptığı sırada (MÖ 48-46) kente ve buradaki Apollon Tapınağı’na önemli yardımlar yapmıştır. Nitekim kentte ele geçen bir heykel kaidesinin üzerindeki yazıttan bu valinin Aigai’da onurlandırıldığı anlaşılmaktadır- der  (erişim 28.10.2023).

Aigai Kazı ve Araştırmaları” başlığı altında “Aigai Tarihçesi” verilir ve W.M. Ramsay (Remsi) 1890 yılında yayınladığı kitabında “Aigai sınırlarının oldukça geniş olduğundan söz etmektedir” diye, yine bir yabancı kaynak alınır (erişim 28.10.2023).

Hâlbuki O, “Aigai arazisi çok büyük olmalıdır” diye kanaatini belirtir (Remsi, 1960: 124). O ayrıca “Petra bence meçhuldür. Lâkin Aigai ile Temnos daima beraber zikredildiği ve bunlardan birincisi Smyrna ile sıkı münasebette bulunduğu için Petra'nın Aigai’nin yerini almış olduğunu tahmin ediyorum” der (Remsi, 1960: 116).

Remsi’den aşağıda tekrar söz edeceğim. Bendeniz uzun zamandır “Remsi’nin kendi kanaatleri yanlıştır, ama kaynaklardan aktardığı bilgiler mühimdir” diye söylerim. Çünkü O, eserini, Göller Bölgesi’ndeki -Asya eyaletindeki- coğrafî değişimi bilemeden yazdı ve 1939 yılında bilemeden vefat etti.

O’nun, “Neticeyi bir kelime ile izah edebiliriz: ya benim eserim sırf bir hatadan ibarettir yahut da Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamiyle değişmelidir” (Remsi, 1960: 106). Ve “Tam Bizans manasiyle Asia bence o kadar müphem ve az bilinen bir eyalettir ki buna ait şehirlerin yerlerini inceden inceye münakaşa edemeyeceğim” (Remsi, 1960: 111) ifadeleri şayanı dikkattir. Türk tarihçisi, O’nun bu eserini, O’nun bu ikazına dikkat etmeden kaynak almıştır (Har.1, Har.2).

O’nun Petra dediği kent, Eğirdir-Bedre köyü olmalıdır. Asia (eyalet) ise Uluborlu dâhil, Kemer Boğazı’ndaki ırmak ile Seydişehir Çarşamba çayı arasıdır. Bu tesbit, Aigai’nin Larissa (Barla) civarında bulunduğunu gösterir.

Arkeologlar kendi kendileriyle çeliştiler?

1. Aigai kenti İlyada’da anıldığına göre, Yuntdağıköseler köyündeki Roma öreni ilk ve gerçek Aigai değildir.

2. Aigai kenti Asya eyaletinde olup (Remsi, 1960: 111-128), kazı yapılan yer, Asya eyaletinde değildir.

3. Aigai, bizim Ege dediğimiz isim olmalıdır. “Ertuğrul, Ege (Αíγαíω) Denizi’ndeki Asya ve Avrupa’ya yakın adaları yağmalamak için gemiler inşa etti. Yunanistan düzlüklerine akınlar yaptı” (Halkondil, 2014: 17) kaydındaki Ege Denizi, Eski Eğirdir Gölü, Yunanistan gölün garbı, Avrupa iki göl arasındaki ırmağın garbı, Asya ise şarkıdır.

Halkokondil, Aigaio (Ege) adını anmakla İlyada’ya veya Anna Komnena’ya atıf yapıyor olmalıydı.

Cenevizler Rodos’u işgal etti. Bunun üzerine oraya, Thrakesion ilinin vâlisi Kantakouzenos gönderildi. (…) Suriye’deki Franklara yardıma gitmekte olan Akhaia prensi Rodos’ta bulunan Cenevizlerle antlaşma yaptı ve onlara 100 soylu ve yiğit şövalye bıraktı. (…) Bunun üzerine imparator Ioannes Nimfea’ya vardıktan sonra, 100 kadar at taşıyabilecek üç dizi kürekli kadırgalardan İzmir’de bir donanma hazırladı ve başına Kontostephanos’u komutan atadı. (…) Kontostephanos Rodos’a vardı ve Lâtinleri hezimete uğrattı. Böylece Rodos, yeniden Rumların eline düştü (Akropolites, 2008: 89-91). Adı geçen Rodos, Osman Beyin 1310’da kuşattığı Rodos (Le Beau), yâni Eğirdir Gölü’ndeki Gülistan (Can) Adası; Suriye Asya eyaleti (Assuva, Assos); Akhaia prensi ise Yunan prensidir. Akropolites ve Halkokondil, Akhaia ve Ege (Aigai)  adlarını anmakla 25 Asır öncesine atıf yaparlar. Thrakesion ili (tema), Eski Eğirdir Gölü’nün kuzeyi (Barla-Gelendost arası), Nimfea ise Senirkent-İlegüp köyüdür (Har.1, Har.2).

4. Strabon, Pseudo Skylax ve Plinius, Aigai için deniz kıyısında değil, iç ve dağlık kısımda bulunur demekle Anadolu Yarımadası’nın iç kısmı ve Dağlık Firikya bölgesine, yâni Eğirdir Gölü civarına işaret etmiş olmalılar. Çünkü İlyada Aigai’nin deniz kıyısında bulunduğunu söyler. Eğirdir Gölü civarı hem Strabon, Pseudo Skylax ve Plinius’u, hem de İlyada’yı doğrular. Yuntdağıköseler, denize 13-14 bm (km) mesafede olup iç kısım sayılmaz.

Hem iç kısım, hem dağlık bölge, hem de kıyı şartlarını, ancak ve ancak Eski Eğirdir Gölü kıyısı sağlar: Burası A- iç kısımdır; B- dağlık bölgedir: Firikya Paroure (Dağlık Firikya); C- Eğirdir Gölü, yâni “deniz kıyısıdır”.

5. Aigai’nin Temnos gibi Arap akınlarına uğradığı söylemek, Aigai’nin Barla bölgesinde bulunduğunu kabul etmektir. Çünkü Arap akınları, Kıral Yolu’nu takiple Eğirdir Gölü ve Uluborlu (Amorion) civarına geldi; buradan da Bizans Askerî yoluyla Afyon, Eskişehir üzerinden İstanbul’a yöneldi ve Uluborlu’dan daha batıya geçmedi.

6. Bu madde Aigai’nin kıyıda bulunduğunu gösterir. MÖ 189’da Küçük Firikya (Gelendost) bölgesi Attalos’un hâkimiyetine girdi. Akhaios adlı Seleukos generali, Aigai kıyılarını bu olaydan sonra ele geçirmiş olmalı. Akhaios adı Akhalar, dolayısıyla Eğirdir Gölü’nün batısına ve Yunanistan’a işaret etmiş olmalıdır (Har.1).

7. İsauricus’un, MÖ 48-46 arasında Asya valisi olması hem İsauria (Konya-Bozkır) bölgesine, hem de Asya bölgesine işarettir. “Kentte ele geçen bir yazıttan bu valinin Aigai’da onurlandırıldığı anlaşılmaktadır” ifadesi, yanlış anlamadıysam Myrina, Magnesia, Efes (Apasa), Phokaia, Tralles ve daha birçok kent gibi, Barla bölgesindeki Aigai adının da batıya taşındığı ve ikinci bir Aigai’nin bulunduğu düşünülebilir. Ancak Barla önündeki Aigai’nin yerini Phokaia aldığına göre, İzmir-Foça, Aigai’nin bir diğer adı olabilir.

İlyada ve Aigai

Aigai'de sana bir sürü güzel armağanlar getirirler (İlyada, 2014: 164) ve Poseidon üç adım attı, dördüncü adımda Aigai'ye vardı. (O’nun) Aigai'de, denizin dibinde ünlü bir evi vardı (İlyada, 2014: 269) kaydına göre Aigai, İlyada Destanı sırasında vardır ve İlyada’da zikredilen Aigai, deniz (Eski Eğirdir Gölü) kıyısındadır. “Aigai, hem bir Akhaia şehri; hem bir Poseidon'un denizaltı sarayı; Aigaion ise, bir dev” (İlyada, 2014: 553). Ben Aigai’nin Petra (Bedre köyü) değil, Ainos kentinin, Truva savaşından önceki adı olduğunu düşünüyorum (Har.1, Har.2). 

Bizans Asia'sının Şehir ve Piskoposlukları (Remsi, Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası)

Anaboura, Metropolis ile beraber Rhotrini yahut Rhocreni Fontes, Amblada ile müteaddit küçük Pisidia köyleri, Aeolis'te Larissa ve Aigai, Neonteichos, Temnos (ve sair) gibi isimlerin tespiti güçtür (Remsi, 1960: 8).

-Anaboura, Enevre olarak, Şarkîkaraağaç-Ördekçi köyünde hâlâ yaşamaktadır. Metropolis adı birçok yerde olup, Metropolis Barla-Boyalı önündeki Apameia (Myria: İzmir); Rhotrini/Rhocreni Fontes, iki göl arasındaki nehrin (Menderes) Kemer Boğazı’ndaki kaynakları; Amblada ise Beyşehir yanındadır. Larissa Barla, Aigai (Ege) ise iki göl arasındaki ırmağın Eski Eğirdir Gölü’ne (Ege Denizi) döküldüğü yerdeki Ainos, beki de Eğirdir’dir (bk.Har.1).

Titanus, Pliny tarafından Aeolia sahilinde bir dere ve bir şehre verilen isimdir. Bu derenin Aigai sikkelerinde görülen Titnaios deresi olduğuna hiç şüphe yoktur (Remsi, 1960: 11).

-Aigai (Ege) sikkelerinde görülen ırmak, tarih boyunca birçok adı kaydedilen iki göl arasındaki ırmak olmalıdır.

Asia faslında Aigai ve Perperinada ki, biri Myrina’ya, diğeri Bergamus’a komşudur (Galen) (Remsi, 1960: 12).

-Asia (Asya) eyaleti faslındaki Aigai filhakika Myrina’ya komşudur. Bergama ise Hoyran Gölü Gaziri Adasıdır.

Ticaret yolunun (Kıral Yolu) başlangıcı: Lycia'daki Laodiceia'da bu yola çıkan kapıya “Suriye Kapısı” denilmesi çok şayanı dikkattir. Çünkü şehir kapılarına buradan başlayan yolun gittiği yere göre isim vermek malum olan bir adettir. Açık.1: Ephesos'taki Magnesia kapısı, İzmir’deki Ephesos kapısı ve saire (Remsi, 1960: 36).

-Lycia’daki Laodikya Eğirdir olup, Eğirdir’den Gelendost tarafına, yâni Suriye tarafına açılan kapıya “Suriye Kapısı” demek gayet makuldür. Eğirdir’deki Demirkapı Mahallesi, Suriye Kapısı denilen yerdeki mahalle olmalıdır. Açık.1’deki Efes, Magnesia ve İzmir bilinen kentler değil, Asya eyaletindeki ve Eğirdir Gölü altında kalan kentlerdir.

Magnesia, (Apae tesmiye edilen) Aigai ve Temnos, Hermos vadisinin aşağılarına düşerler. Hermos vadisinin ortası Bizans Lydia’sına aittir. Ducas bu nehre Hermon demiştir. Dördüncü ve beşinci guruplar, Aigai, Temnos ve Auliou Kome müstesna olmak üzere, hepsi kilise listelerinde mevcutturlar (Remsi, 1960: 112).

-Buradaki isimler daha önce de zikrettiğim gibi, iki göl arasındaki ırmak (Hermos) vadisindeki kentlerdir.

Hermos'la Kaikos arasındaki sahilde Phokaia, Myrina ve (Myke denilen) Kyme vardır (Remsi, 1960: 112).

-Hermos, iki göl arasındaki vadi; Kaikos Hoyran ovası; Phokai Aigai; Myrina ise Apameia, yâni İzmir’dir.

Kilise listeleri, Nikopolis, Algiza, Auliou Kome, Aigai ve Temnos'u hariç bıraktıkları halde bu listeye Mascha Kome ile Aureliopolis'i ilâve ediyorlar.  Bu bahsi geçmeyen şehirlerden Argiza, Aulou Kome, Aigai ve Temnos’tan 451 de akdedilen Chalcedon meclisi bahseder (Remsi, 1960: 112-113).

-Aigai malum Ainos (Phokaia), Nikopolis ise Senirkent-İlegüp (Lampe) veya Küçük İznik’tir (Har.2).

Strabo'nun müphem bir surette Magnesia'nın Temnos ile Aigai'den uzak olmadığını söylemesine ve Suidas'in Aigai'yi Magnesia ile İzmir'in yanında göstermesine fazla ehemmiyet verdikleri anlaşılıyor. Lâkin Aigai'yi bilhassa sahildeki Aeolis şehirleri arasında sayan başka vesaik bulunduğu halde bunlara hiçbir kıymet vermiyorlar. Hatta Aigai için en mühim sözleri söylemiş olan Galen'in sözünü kale almıyorlar: Artık ne Stephanus'un “Myrina'daki Aigai” sözü, ne de Suidas'ın Wesseling tarafından mükemmel bir surette tashih edilen “Myrina ve Magnesia yanındaki” cümlesi nazarı itibara alınmağa değer (Remsi, 1960: 124).

-Aslında Strabon, Suidas ve Galen hepsi de doğru söylüyorlar. Bunların hepsinin söyledikleri Kemer Boğazı coğrafyasına uyduğu halde, şimdiki İzmir ve Magnesia coğrafyasına uymazlar. Remsi, Kemer Boğazı coğrafyasını bilmediği için Strabon ve Suidas yerine Galen’e itibar etmektedir. Özet olarak söylemek gerekirse Remsi’nin verdiği bu isimlerin hepsi de Asya eyaletinde bulunan kentler ve yerlerin isimlerdir. Kaynakların Asya eyaletinde gösterdiği bu isimleri başka bölgelerde, bilhassa bugünkü İzmir bölgesinde aramak yanlıştır. Ancak Phokaia, Magnesia, Efes, Tire, İzmir, Tralleis, Tripolis, Philadelphia, Sart, Bergama ve Edremit gibi Asya eyaletindeki birçok isim bilâhare İzmir bölgesine taşınmıştır. “Aynı kentler Truva yakınlarında da vardı” (Adak, 2005: 51) ifadesi, Truva yakınlarındaki bazı isimlerin başka yerlere taşındığına işarettir ki, Aigai ismi de Ege olarak taşınmış olabilir.

-Remsi’nin Bizans Asia’sının şehir ve piskoposları üst başlığı altında verdiği Aigai (Ege) kenti, Asya eyaleti ve iki göl arasındaki ırmağın Eğirdir Gölü’ne döküldüğü yerdedir. Bu başlık altında verilen diğer isimler de Asya eyaleti ve bilhassa Eğirdir ve Hoyran gölleri ile iki göl arasındaki ırmak çevresindedirler (Remsi, 1960: 111-128).

Birinci Cilicia'nın Piskoposlukları (Remsi, 1960: 427)

Aigai (Milâd 451); Aigai (Hierokles Milâd 530); Aigeai (1. Piskoposluk Listesi) şeklindeki bir kent de Kilikya bölgesinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bunun Ayas olduğu iddia edilmiş, ama doğru olup-olmadığını bilmiyorum.

Sonuç

Makalede göstermeye çalıştığım gibi Homeros ve Herodotos’un zikrettikleri Aigai, Yuntdağıköseler köyünde bulunan Roma öreni olmayıp, iki göl arasındaki ırmağın Eski Eğirdir Gölü’ne döküldüğü yerdedir. Homeros’un Aigai ile birlikte kaydettiği Larissa Barla, Magnetler ve dolayısıyla Magnesia ise Barla önüne yerleşmektedir. Strabon’un, Pisidia sınırı yakınındaki Antakya’ya (Yalvaç), Menderes kıyısında oturan Magnetler iskân edildi dediği Magnetler, işte bu Barla önünde ve iki göl arasındaki Menderes kıyısında oturan Magnetler’dir. Onun için olsa gerektir; Yalvaç Antakyası için Menderes Antakyası denilmiştir. Kanaatimce Truva savaşlarından sonra Kemer Boğazı bölgesindeki birçok isim, çağımızdaki gibi batıya taşınmıştır. O zaman Aigai, Foça’nın (Phokaia) bir diğer adı olabilir. Arkeologlar, Selçuk-Efes’te olduğu gibi, nerede bir görkemli Roma öreni gördüler hemen oraya çöküyorlar. Hâlbuki Roma öncesi kentlerin çoğu bir höyüktür. Arzava (Apasa: Efes), bunlardan sadece biridir. İşte, bir suyolu (kanal) ile denize (Eski Eğirdir Gölü) bağlı olan Efes, Selçuk-Efes değil, Apasa-Efes’tir (bk. Har.1, Har.2).

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar

Adak, Mustafa (2005): “İlkçağ’da Beldibi”, Mağara Çağından Günümüze Beldibi, Yazarlar: M. Adak-C. Güzelyürek, Anabasis Yayınları-İstanbul, s.42-57.

Aigai Kazı ve Araştırmaları, @aigaiantikkenti

Arundell, F. V. J. (Eylül 2013): Anadolu’da Keşifler, Çeviri: Atabay Topbaş, Sistem Ofset-Ankara.

Akropolites, Georgios (2008): Vekayinâme, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.

Homeros (Mart 2014): İlyada (Ίλіάς), Çeviri: Azra Erhat- A. Kadir, Türkiye İş Bankası yayını-İstanbul.

Khalkokondiles (Halkokondil), Laonikos (2014): The Histories, 1. Bölüm, Çeviri: Anthony Kaldellis, Londra.

Remsi (Ramsay, WM) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Vikipedi, Özgür Ansiklopedi (erişim 28 Kasım 2023).

Har.1: Değişen coğrafya, Küçük Firikya, Küçük Arzava, Lukka, Truva, Ahhijava, Akhalar, tarihî yollar ve kentler.

Har.2: Değişen coğrafya, Küçük Firikya, Thrakesia teması, tarihî yollar ve kentler.

Har.1: Değişen coğrafya, Küçük Firikya, Küçük Arzava, Lukka, Truva, Ahhijava, Akhalar, tarihî yollar ve kentler. 

BİR YANLIŞ ARKEOLOJİK KAZI DAHA: AİGAİ

Öz

Bu makalenin amacı eski Aigai kentinin yeri hakkındadır. Manisa ili, Yuntdağıköseler köyü hududunda bulunan bir Roma öreni için 1881 yılında Fransız araştırmacıların Aigai demesiyle 2004’den beri TC Kültür ve Turizm Bakanlığının izin ve desteğiyle kazı yapılmaktadır.

Diğer birçok arkeolojik kazıda olduğu gibi maalesef Aigai kazısı da yanlıştır. İlyada’da iki kere zikredilen Aigai kenti, MÖ 1200’lü yıllarda ve kıyıda bulunması gerekir.

Hâlbuki Yuntdağıköseler köyü kıyıdan yaklaşık 13-14 km uzaktadır ve kazı raporundan anlaşıldığına göre bu kent azami MÖ 6.-7. Asırlara tarihlenmektedir. Bu açık ikazlara rağmen bu ören için Bakanlık ve Kazı Başkanlığınca hâlâ Aigai denilmesi ve kazıya devam edilmesi hayret-i mucip değil midir?

Açar Kelimeler: Aigai, Ege, Larissa, İlyada, Manisa, Yuntdağıköseler köyü, Deniz, Arkeolojik Kazı

Giriş

Arkeologlar maalesef bize değil, Batı’ya inanıyor. Hâlbuki Batı, Anadolu’daki (Anadolu eyaleti) coğrafî değişimi bilmediği için bütün yorumlarını mevcut coğrafyaya göre yapmış ve yanılmıştır.

Onun için Amorion- Emirdağ, Truva- Çanakkale, Pessinus- Ballıhisar, Kelene ve Apameia- Dinar kazıları hep yanlıştır. Batı, Eumeneia, Laodikya, Mysia, Hellespontus, Asya eyaleti ve birçok kentin ve bölgenin yeri konusunda da yanılmıştır.

Bugüne kadar bu yanlışlıklar konusunda Türk arkeolog ve tarihçisi hiçbir itirazda bulunmamış ve Batı’yı kopyayla yanlış bir tarih ortaya çıkmıştır. “Eski Hoyran Gölü (Deniz)- Boğaz’daki (Hellespontus: Kemer Boğazı) Asya ırmağı- Eski Eğirdir Gölü (Ege Denizi)” şeklindeki coğrafya, “Marmara Denizi- Çanakkale Boğazı (Hellespontus)- Ege Denizi” olarak anlaşılmış ve tarihimiz alt-üst edilmiştir. Benzer yanlışlardan biri de İlyada Destanında zikredilen Aigai kentidir. Alttaki şu haber:

“TUBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Programı kapsamında gerçekleşip desteklenen “Aigai Arkeoloji ve Doğa Okulu Projesi”, Vali Yaşar Karadeniz’in teşrifleri ile proje anısına MCBÜ Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Yerleşkesinde düzenlenen Fidan Dikim Töreni”, yanlışın devletçe benimsendiğini göstermesi bakımından vahimdir. Koca bir devlet, Fransız araştırmacıların 142 yıl önce; 1881 yılında yaptıkları bir yanlışın peşine takılmış gidiyor.

Vikipedi, Aigai için özetle: -Aigai, Manisa- Köseler köyünün 2 km güneyinde antik bir kenttir. MÖ 1100’lerden sonra Yunanistan'dan gelen Aioller tarafından kurulmuştur. (1.) Ancak 2004’ten beri sürdürülen arkeolojik kazılara göre kentin kuruluşu MÖ 8. yüzyılın sonlarından daha erken değildir. Antik kent yerindeki ilk arkeolojik çalışmalar 1881’de Fransız araştırmacılar tarafından yapılmıştır. Kentin arkeolojik kazısı Prof. Dr. Ersin Doğer (Ege Ü 2004-2016) ve Arkeolog Yusuf Sezgin (CBÜ 2017-) tarafından yapılmaktadır. Kazı Başkanı Doç. Dr. Yusuf Sezgin, Oxford Üniversitesi, Lincoln College’de Aigai kenti hakkında bir sunum yapmıştır. Herodotos, Aigai kentini Aiollerin kurduğu 12 kent arasında sayar. (2.) Kentin gerçek kuruluş tarihi şu an için tam bilinmiyor. Kentin adı Herodotos'ta Aigaiai, kentin bastığı sikkelerde Aigai ve Aigaion geçer. Aigai adı eski Yunancada keçi anlamınadır; kentin bastığı bronz sikkelerde keçi tasviri kullanılmıştır. (3.) Kentin adını anan Strabon, Pseudo Skylax ve Plinius (MS 23-87), bu yerleşimin deniz kıyısında değil, iç kısımda ve dağlık bölgede olduğunu vurgular. (4.) Tahminen Aigai, diğer bir dağ kenti olan Temnos gibi MS 7. yüzyıldaki Arap akınları nedeniyle terkedilmiştir. (5.) Anadolu'da Pergamon krallığının güçlü rakibi olan Seleukos krallığının Akhaios adlı bir generalin emrinde başlattığı saldırılar (MÖ 220-218) sonunda Aigai ve Aiolis kıyıları Pergamon Kralı Attalos'un elinden çıkmış; daha sonra Akhaios’un öldürülmesi ile Aigai ve çevresi yeniden Pergamon krallığına katılmıştır. (6.) Aigai'de Roma yönetimi ile ilgili en erken bilgi MÖ 1. yüzyıla aittir. Sezar'ın güvenilir bir adamı olan Publius Servilius Isauricus, Asya Valisi olarak görev yaptığı sırada (MÖ 48-46) kente ve buradaki Apollon Tapınağı’na önemli yardımlar yapmıştır. Nitekim kentte ele geçen bir heykel kaidesinin üzerindeki yazıttan bu valinin Aigai’da onurlandırıldığı anlaşılmaktadır- der  (erişim 28.10.2023).

Aigai Kazı ve Araştırmaları” başlığı altında “Aigai Tarihçesi” verilir ve W.M. Ramsay (Remsi) 1890 yılında yayınladığı kitabında “Aigai sınırlarının oldukça geniş olduğundan söz etmektedir” diye, yine bir yabancı kaynak alınır (erişim 28.10.2023).

Hâlbuki O, “Aigai arazisi çok büyük olmalıdır” diye kanaatini belirtir (Remsi, 1960: 124). O ayrıca “Petra bence meçhuldür. Lâkin Aigai ile Temnos daima beraber zikredildiği ve bunlardan birincisi Smyrna ile sıkı münasebette bulunduğu için Petra'nın Aigai’nin yerini almış olduğunu tahmin ediyorum” der (Remsi, 1960: 116).

Remsi’den aşağıda tekrar söz edeceğim. Bendeniz uzun zamandır “Remsi’nin kendi kanaatleri yanlıştır, ama kaynaklardan aktardığı bilgiler mühimdir” diye söylerim. Çünkü O, eserini, Göller Bölgesi’ndeki -Asya eyaletindeki- coğrafî değişimi bilemeden yazdı ve 1939 yılında bilemeden vefat etti.

O’nun, “Neticeyi bir kelime ile izah edebiliriz: ya benim eserim sırf bir hatadan ibarettir yahut da Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamiyle değişmelidir” (Remsi, 1960: 106). Ve “Tam Bizans manasiyle Asia bence o kadar müphem ve az bilinen bir eyalettir ki buna ait şehirlerin yerlerini inceden inceye münakaşa edemeyeceğim” (Remsi, 1960: 111) ifadeleri şayanı dikkattir. Türk tarihçisi, O’nun bu eserini, O’nun bu ikazına dikkat etmeden kaynak almıştır (Har.1, Har.2).

O’nun Petra dediği kent, Eğirdir-Bedre köyü olmalıdır. Asia (eyalet) ise Uluborlu dâhil, Kemer Boğazı’ndaki ırmak ile Seydişehir Çarşamba çayı arasıdır. Bu tesbit, Aigai’nin Larissa (Barla) civarında bulunduğunu gösterir.

Arkeologlar kendi kendileriyle çeliştiler?

1. Aigai kenti İlyada’da anıldığına göre, Yuntdağıköseler köyündeki Roma öreni ilk ve gerçek Aigai değildir.

2. Aigai kenti Asya eyaletinde olup (Remsi, 1960: 111-128), kazı yapılan yer, Asya eyaletinde değildir.

3. Aigai, bizim Ege dediğimiz isim olmalıdır. “Ertuğrul, Ege (Αíγαíω) Denizi’ndeki Asya ve Avrupa’ya yakın adaları yağmalamak için gemiler inşa etti. Yunanistan düzlüklerine akınlar yaptı” (Halkondil, 2014: 17) kaydındaki Ege Denizi, Eski Eğirdir Gölü, Yunanistan gölün garbı, Avrupa iki göl arasındaki ırmağın garbı, Asya ise şarkıdır.

Halkokondil, Aigaio (Ege) adını anmakla İlyada’ya veya Anna Komnena’ya atıf yapıyor olmalıydı.

Cenevizler Rodos’u işgal etti. Bunun üzerine oraya, Thrakesion ilinin vâlisi Kantakouzenos gönderildi. (…) Suriye’deki Franklara yardıma gitmekte olan Akhaia prensi Rodos’ta bulunan Cenevizlerle antlaşma yaptı ve onlara 100 soylu ve yiğit şövalye bıraktı. (…) Bunun üzerine imparator Ioannes Nimfea’ya vardıktan sonra, 100 kadar at taşıyabilecek üç dizi kürekli kadırgalardan İzmir’de bir donanma hazırladı ve başına Kontostephanos’u komutan atadı. (…) Kontostephanos Rodos’a vardı ve Lâtinleri hezimete uğrattı. Böylece Rodos, yeniden Rumların eline düştü (Akropolites, 2008: 89-91). Adı geçen Rodos, Osman Beyin 1310’da kuşattığı Rodos (Le Beau), yâni Eğirdir Gölü’ndeki Gülistan (Can) Adası; Suriye Asya eyaleti (Assuva, Assos); Akhaia prensi ise Yunan prensidir. Akropolites ve Halkokondil, Akhaia ve Ege (Aigai)  adlarını anmakla 25 Asır öncesine atıf yaparlar. Thrakesion ili (tema), Eski Eğirdir Gölü’nün kuzeyi (Barla-Gelendost arası), Nimfea ise Senirkent-İlegüp köyüdür (Har.1, Har.2).

4. Strabon, Pseudo Skylax ve Plinius, Aigai için deniz kıyısında değil, iç ve dağlık kısımda bulunur demekle Anadolu Yarımadası’nın iç kısmı ve Dağlık Firikya bölgesine, yâni Eğirdir Gölü civarına işaret etmiş olmalılar. Çünkü İlyada Aigai’nin deniz kıyısında bulunduğunu söyler. Eğirdir Gölü civarı hem Strabon, Pseudo Skylax ve Plinius’u, hem de İlyada’yı doğrular. Yuntdağıköseler, denize 13-14 bm (km) mesafede olup iç kısım sayılmaz.

Hem iç kısım, hem dağlık bölge, hem de kıyı şartlarını, ancak ve ancak Eski Eğirdir Gölü kıyısı sağlar: Burası A- iç kısımdır; B- dağlık bölgedir: Firikya Paroure (Dağlık Firikya); C- Eğirdir Gölü, yâni “deniz kıyısıdır”.

5. Aigai’nin Temnos gibi Arap akınlarına uğradığı söylemek, Aigai’nin Barla bölgesinde bulunduğunu kabul etmektir. Çünkü Arap akınları, Kıral Yolu’nu takiple Eğirdir Gölü ve Uluborlu (Amorion) civarına geldi; buradan da Bizans Askerî yoluyla Afyon, Eskişehir üzerinden İstanbul’a yöneldi ve Uluborlu’dan daha batıya geçmedi.

6. Bu madde Aigai’nin kıyıda bulunduğunu gösterir. MÖ 189’da Küçük Firikya (Gelendost) bölgesi Attalos’un hâkimiyetine girdi. Akhaios adlı Seleukos generali, Aigai kıyılarını bu olaydan sonra ele geçirmiş olmalı. Akhaios adı Akhalar, dolayısıyla Eğirdir Gölü’nün batısına ve Yunanistan’a işaret etmiş olmalıdır (Har.1).

7. İsauricus’un, MÖ 48-46 arasında Asya valisi olması hem İsauria (Konya-Bozkır) bölgesine, hem de Asya bölgesine işarettir. “Kentte ele geçen bir yazıttan bu valinin Aigai’da onurlandırıldığı anlaşılmaktadır” ifadesi, yanlış anlamadıysam Myrina, Magnesia, Efes (Apasa), Phokaia, Tralles ve daha birçok kent gibi, Barla bölgesindeki Aigai adının da batıya taşındığı ve ikinci bir Aigai’nin bulunduğu düşünülebilir. Ancak Barla önündeki Aigai’nin yerini Phokaia aldığına göre, İzmir-Foça, Aigai’nin bir diğer adı olabilir.

İlyada ve Aigai

Aigai'de sana bir sürü güzel armağanlar getirirler (İlyada, 2014: 164) ve Poseidon üç adım attı, dördüncü adımda Aigai'ye vardı. (O’nun) Aigai'de, denizin dibinde ünlü bir evi vardı (İlyada, 2014: 269) kaydına göre Aigai, İlyada Destanı sırasında vardır ve İlyada’da zikredilen Aigai, deniz (Eski Eğirdir Gölü) kıyısındadır. “Aigai, hem bir Akhaia şehri; hem bir Poseidon'un denizaltı sarayı; Aigaion ise, bir dev” (İlyada, 2014: 553). Ben Aigai’nin Petra (Bedre köyü) değil, Ainos kentinin, Truva savaşından önceki adı olduğunu düşünüyorum (Har.1, Har.2). 

Bizans Asia'sının Şehir ve Piskoposlukları (Remsi, Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası)

Anaboura, Metropolis ile beraber Rhotrini yahut Rhocreni Fontes, Amblada ile müteaddit küçük Pisidia köyleri, Aeolis'te Larissa ve Aigai, Neonteichos, Temnos (ve sair) gibi isimlerin tespiti güçtür (Remsi, 1960: 8).

-Anaboura, Enevre olarak, Şarkîkaraağaç-Ördekçi köyünde hâlâ yaşamaktadır. Metropolis adı birçok yerde olup, Metropolis Barla-Boyalı önündeki Apameia (Myria: İzmir); Rhotrini/Rhocreni Fontes, iki göl arasındaki nehrin (Menderes) Kemer Boğazı’ndaki kaynakları; Amblada ise Beyşehir yanındadır. Larissa Barla, Aigai (Ege) ise iki göl arasındaki ırmağın Eski Eğirdir Gölü’ne (Ege Denizi) döküldüğü yerdeki Ainos, beki de Eğirdir’dir (bk.Har.1).

Titanus, Pliny tarafından Aeolia sahilinde bir dere ve bir şehre verilen isimdir. Bu derenin Aigai sikkelerinde görülen Titnaios deresi olduğuna hiç şüphe yoktur (Remsi, 1960: 11).

-Aigai (Ege) sikkelerinde görülen ırmak, tarih boyunca birçok adı kaydedilen iki göl arasındaki ırmak olmalıdır.

Asia faslında Aigai ve Perperinada ki, biri Myrina’ya, diğeri Bergamus’a komşudur (Galen) (Remsi, 1960: 12).

-Asia (Asya) eyaleti faslındaki Aigai filhakika Myrina’ya komşudur. Bergama ise Hoyran Gölü Gaziri Adasıdır.

Ticaret yolunun (Kıral Yolu) başlangıcı: Lycia'daki Laodiceia'da bu yola çıkan kapıya “Suriye Kapısı” denilmesi çok şayanı dikkattir. Çünkü şehir kapılarına buradan başlayan yolun gittiği yere göre isim vermek malum olan bir adettir. Açık.1: Ephesos'taki Magnesia kapısı, İzmir’deki Ephesos kapısı ve saire (Remsi, 1960: 36).

-Lycia’daki Laodikya Eğirdir olup, Eğirdir’den Gelendost tarafına, yâni Suriye tarafına açılan kapıya “Suriye Kapısı” demek gayet makuldür. Eğirdir’deki Demirkapı Mahallesi, Suriye Kapısı denilen yerdeki mahalle olmalıdır. Açık.1’deki Efes, Magnesia ve İzmir bilinen kentler değil, Asya eyaletindeki ve Eğirdir Gölü altında kalan kentlerdir.

Magnesia, (Apae tesmiye edilen) Aigai ve Temnos, Hermos vadisinin aşağılarına düşerler. Hermos vadisinin ortası Bizans Lydia’sına aittir. Ducas bu nehre Hermon demiştir. Dördüncü ve beşinci guruplar, Aigai, Temnos ve Auliou Kome müstesna olmak üzere, hepsi kilise listelerinde mevcutturlar (Remsi, 1960: 112).

-Buradaki isimler daha önce de zikrettiğim gibi, iki göl arasındaki ırmak (Hermos) vadisindeki kentlerdir.

Hermos'la Kaikos arasındaki sahilde Phokaia, Myrina ve (Myke denilen) Kyme vardır (Remsi, 1960: 112).

-Hermos, iki göl arasındaki vadi; Kaikos Hoyran ovası; Phokai Aigai; Myrina ise Apameia, yâni İzmir’dir.

Kilise listeleri, Nikopolis, Algiza, Auliou Kome, Aigai ve Temnos'u hariç bıraktıkları halde bu listeye Mascha Kome ile Aureliopolis'i ilâve ediyorlar.  Bu bahsi geçmeyen şehirlerden Argiza, Aulou Kome, Aigai ve Temnos’tan 451 de akdedilen Chalcedon meclisi bahseder (Remsi, 1960: 112-113).

-Aigai malum Ainos (Phokaia), Nikopolis ise Senirkent-İlegüp (Lampe) veya Küçük İznik’tir (Har.2).

Strabo'nun müphem bir surette Magnesia'nın Temnos ile Aigai'den uzak olmadığını söylemesine ve Suidas'in Aigai'yi Magnesia ile İzmir'in yanında göstermesine fazla ehemmiyet verdikleri anlaşılıyor. Lâkin Aigai'yi bilhassa sahildeki Aeolis şehirleri arasında sayan başka vesaik bulunduğu halde bunlara hiçbir kıymet vermiyorlar. Hatta Aigai için en mühim sözleri söylemiş olan Galen'in sözünü kale almıyorlar: Artık ne Stephanus'un “Myrina'daki Aigai” sözü, ne de Suidas'ın Wesseling tarafından mükemmel bir surette tashih edilen “Myrina ve Magnesia yanındaki” cümlesi nazarı itibara alınmağa değer (Remsi, 1960: 124).

-Aslında Strabon, Suidas ve Galen hepsi de doğru söylüyorlar. Bunların hepsinin söyledikleri Kemer Boğazı coğrafyasına uyduğu halde, şimdiki İzmir ve Magnesia coğrafyasına uymazlar. Remsi, Kemer Boğazı coğrafyasını bilmediği için Strabon ve Suidas yerine Galen’e itibar etmektedir. Özet olarak söylemek gerekirse Remsi’nin verdiği bu isimlerin hepsi de Asya eyaletinde bulunan kentler ve yerlerin isimlerdir. Kaynakların Asya eyaletinde gösterdiği bu isimleri başka bölgelerde, bilhassa bugünkü İzmir bölgesinde aramak yanlıştır. Ancak Phokaia, Magnesia, Efes, Tire, İzmir, Tralleis, Tripolis, Philadelphia, Sart, Bergama ve Edremit gibi Asya eyaletindeki birçok isim bilâhare İzmir bölgesine taşınmıştır. “Aynı kentler Truva yakınlarında da vardı” (Adak, 2005: 51) ifadesi, Truva yakınlarındaki bazı isimlerin başka yerlere taşındığına işarettir ki, Aigai ismi de Ege olarak taşınmış olabilir.

-Remsi’nin Bizans Asia’sının şehir ve piskoposları üst başlığı altında verdiği Aigai (Ege) kenti, Asya eyaleti ve iki göl arasındaki ırmağın Eğirdir Gölü’ne döküldüğü yerdedir. Bu başlık altında verilen diğer isimler de Asya eyaleti ve bilhassa Eğirdir ve Hoyran gölleri ile iki göl arasındaki ırmak çevresindedirler (Remsi, 1960: 111-128).

Birinci Cilicia'nın Piskoposlukları (Remsi, 1960: 427)

Aigai (Milâd 451); Aigai (Hierokles Milâd 530); Aigeai (1. Piskoposluk Listesi) şeklindeki bir kent de Kilikya bölgesinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bunun Ayas olduğu iddia edilmiş, ama doğru olup-olmadığını bilmiyorum.

Sonuç

Makalede göstermeye çalıştığım gibi Homeros ve Herodotos’un zikrettikleri Aigai, Yuntdağıköseler köyünde bulunan Roma öreni olmayıp, iki göl arasındaki ırmağın Eski Eğirdir Gölü’ne döküldüğü yerdedir. Homeros’un Aigai ile birlikte kaydettiği Larissa Barla, Magnetler ve dolayısıyla Magnesia ise Barla önüne yerleşmektedir. Strabon’un, Pisidia sınırı yakınındaki Antakya’ya (Yalvaç), Menderes kıyısında oturan Magnetler iskân edildi dediği Magnetler, işte bu Barla önünde ve iki göl arasındaki Menderes kıyısında oturan Magnetler’dir. Onun için olsa gerektir; Yalvaç Antakyası için Menderes Antakyası denilmiştir. Kanaatimce Truva savaşlarından sonra Kemer Boğazı bölgesindeki birçok isim, çağımızdaki gibi batıya taşınmıştır. O zaman Aigai, Foça’nın (Phokaia) bir diğer adı olabilir. Arkeologlar, Selçuk-Efes’te olduğu gibi, nerede bir görkemli Roma öreni gördüler hemen oraya çöküyorlar. Hâlbuki Roma öncesi kentlerin çoğu bir höyüktür. Arzava (Apasa: Efes), bunlardan sadece biridir. İşte, bir suyolu (kanal) ile denize (Eski Eğirdir Gölü) bağlı olan Efes, Selçuk-Efes değil, Apasa-Efes’tir (bk. Har.1, Har.2).

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar

Adak, Mustafa (2005): “İlkçağ’da Beldibi”, Mağara Çağından Günümüze Beldibi, Yazarlar: M. Adak-C. Güzelyürek, Anabasis Yayınları-İstanbul, s.42-57.

Aigai Kazı ve Araştırmaları, @aigaiantikkenti

Arundell, F. V. J. (Eylül 2013): Anadolu’da Keşifler, Çeviri: Atabay Topbaş, Sistem Ofset-Ankara.

Akropolites, Georgios (2008): Vekayinâme, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.

Homeros (Mart 2014): İlyada (Ίλіάς), Çeviri: Azra Erhat- A. Kadir, Türkiye İş Bankası yayını-İstanbul.

Khalkokondiles (Halkokondil), Laonikos (2014): The Histories, 1. Bölüm, Çeviri: Anthony Kaldellis, Londra.

Remsi (Ramsay, WM) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Vikipedi, Özgür Ansiklopedi (erişim 28 Kasım 2023).

Har.1: Değişen coğrafya, Küçük Firikya, Küçük Arzava, Lukka, Truva, Ahhijava, Akhalar, tarihî yollar ve kentler.

Har.2: Değişen coğrafya, Küçük Firikya, Thrakesia teması, tarihî yollar ve kentler.