Bir Yüksek Lisans Tezi daha

Bir Yüksek Lisans Tezi daha

Bir Yüksek Lisans Tezi daha Bir Yüksek Lisans Tezi daha

Har. 3. Eğirdir Gölü Pîrî Reis Har. 2002, TTK, s. 380 

BİR YÜKSEK LİSANS TEZİ DAHA

Har. 4. Kâtip Çelebi Har. Tıpkı Bs. -Haritanın Yukarısı Güneydir-

Özet

Merve Baran’a MAÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı’nda bir yüksek lisans tezi yaptırılmıştır. - / - / 2019 tarihinde savunulan tezin adı “Antik Yazarların Eserleri Çerçevesinde Anadolu Şehirleri (Homeros, Herodotos, Ksenophon, Strabon)”.

İşbu tezde özgün hiçbir madde olmayıp, her şey başkalarından nakledilmiştir ve hatalarla doludur.

Bu tenkidin yazılma gerekçesi, vatanımız Anadolu’nun geçmişteki şehirleri ve dolayısıyla siyasî, iktisadî ve toplum hayatı ile ilgili olarak birçok yanlışlarla dolu bir metnin bilim dünyasında kabûl görmesini ve bu tür vahim hatalara düşülmesini önlemektir. Tezin sahibiyle ilgili herhangi bir tavır söz konusu değildir.

Açar Kelimeler: Homeros, Herodotos, Ksenophon, Strabon, Kelainai, Frygia Hellespontia, Lampsakos, Abydos

Giriş

Yüksek Lisans tezi, A- Antik Yazarlar ve B- Antik Şehirler olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.

Tezde incelenen maddelerin çoğu başlı başına büyük konulardır. Hâlbuki bu şehirler araziye yerleştirildiğinde Anadolu tarihinin çok büyük bir meselesi halledilmiş olacaktır.

Meselâ “Nikiyye şehrinden deniz kenarına kadar olan mesafe 8 mildir. Bu mesafe üzerinde suyu tatlı bir göl vardır ve bu gölün uzunluğu 12 mildir. Bu gölün içerinde üç adet dağ bulunmaktadır” (İbn Hordazbih, 2008: 90-91). İbn Hordazbih’in zikrettiği Nikiyye Bursa-İznik, deniz ise İznik Gölü’dür.

O gün için (MS 847) İznik ile İznik Gölü arasında 8 mil mesafe var demektir. Bugün için 32 km (22 mil) olan İznik Gölü’nün uzunluğu o gün için 12 mil ve gölün içinde üç ada vardır.

Bu kayıttan anlaşılan, İznik Gölü 8 mil şarka, 2 mil garba doğru genişlemiş; bu sırada göl, 40 m kadar yükselmiş ve adalar göl içinde kalmış demektir.

Bu tezde, hiçbir madde, bunun gibi sorgulanmamış ve başkalarınca verilen yanlış/doğru her madde aynen nakledilmiştir. Konunun iyi anlaşılması için birkaç misal daha vermek istiyorum (bk.Har.1 ve Har.2):

Har. 1. Küçük Firikya ve TarihiYollar

Har. 2. Kral Yolu ve Kyros'un Yolu

1. Kroisos, MÖ 547 yılında Pteria’daki Persler üzerine yürürken Halys kıyısına gelir. Bu arada konak yerindeki Thales, ırmağı ordunun sol yakasında görür (Herodotos 1/75).

Bu ifadeye ne Kızılırmak, ne de Çarşamba çayı uyar. Buna uyan tek ırmak, kuzeyden güneye doğru (Hoyran’dan Eğirdir’e) akan Kemer Boğazı’ndaki ırmaktır. Batı’dan Şark’a yürüyen birisi için Çarşamba çayı ile Kızılırmak sağda kalır ve Kızılırmak’tan başka Halys’ler var demektir.

2. Kserkses, MÖ 480’ler Sardes üzerine yürümeye başlar. Ordu, Kapadokya’daki Kritalla’dan yola çıkar. Halys ırmağını geçip, Phrygia’ya ve ülke içinde yürünerek Kelainai’ye varılır (Herodotos 7/26). Burada zikredilen Halys ise, Kapadokya ile Firikya’yı ayıran Çarşamba çayı, Kelainai ise Dinar değil, Kemer Boğazı’ndadır. Bu durum, Oğul Kyros’un MÖ 401 seferiyle de tasdik edilir. Ordular, Tarsus, Ulukışla, Ereğli, Karaman, Güneysınır, Akise (Bozkır-Akise’den 8 mil önce Çarşamba çayı geçilerek Firikya’ya girilir), Beyşehir, Şarkîkaraağaç, Kemer Boğazı, Uluborlu, Dinar, Denizli, Alaşehir ve Sardes’ten geçen Anayol’dan (Kral Yolu) yürür. Kritalla, Pteria ve MÖ 585’deki Pers-Lidya savaşının yapıldığı yer, Karaman civarıdır. Çünkü NASA’ya göre MÖ 585’deki Güneş tutulması 38. Paralel veya Karaman’ın kuzeyinden görülmez, yâni Boğazköy, 40. Paraleldedir. Kral Yolu’nun (Anayol), Lydia ve Phrygia içerilerinde uzunluğu 94,5 parasang (fersah) tutar (Herodotos 5/52).

Sardes ile Çarşamba çayı arası 516 km gelir. Bir fersah 30 stad (5400 m) hesabıyla 94,5 fersah, 510 km olup, çok büyük isabetle Anayol doğrudur ve Çarşamba çayının Batı’sı Phrygia, Şark’ı Kapadokya’dır (Herodotos 5/52-53 ve bk. Topraklı, 2020).

3. Oğul Kyros, MÖ 401, Konya’dan itibaren 30 fersah yol alıp Lykonia’dan geçti. Burası düşman toprağı olduğu için Hellenlere yağma izni verdi. Kyros burada kraliçeyi en kısa yoldan Kilikya’ya yolladı. Kyros ise Dana’ya doğru 25 fersah ilerledi (Ksenofon, 2011: 37, 39), ama Dana’ya gelmedi.

Konya’dan hareket eden Kyros, 19 fersah sonra Çarşamba çayı yanında Anayol’a ve düşman toprağı olan Kapadokya’ya girdi.

11 fersah sonra da Karaman yanına geldi ve kraliçeyi Mut yoluyla Kilikya’ya gönderdi. Kendisi de Anayol’u takiple Ulukışla’ya geldi (bk. Har.2).

4. İmparator, Lopadion/Ulubat'a vardı ve burada birlikleriyle, çağırttığı tüm yardımcı askerlerin gelişini bekledi. Bütün birlikler toplanınca, ordusunun tümüyle yola çıktı, İznik yanındaki gölün yakınında bulunan Ermiş Georgios Burcunu işgal etti, oradan İznik'e ulaştı. Arkasından üç gün sonra aynı yoldan geri döndü, Lopadion Köprüsünün beri yanına vardı ve Karyx denen pınar yakınında ordugâh kurdu (yıl 1115) (Anna, 1996: 480).

Kaynak’ta geçen Lopadion, Ulubat değil, Kemer Boğazı’nın batısında bir kent; İznik, Senirkent-Uluğbey; İznik yanındaki göl, Hoyran Gölü; Karyx ise Kayaağzı pınarlarıdır.

Kayaağzı ile Uluğbey arası 22 km olup, gidiş-geliş için üç gün süre makuldür. Ulubat ile Bursa-İznik arası 135 km olup, gidiş-geliş asgari 9-10 gün sürer. Aynı adı taşıyan birçok kent vardır.

5. İmparator Manuel, Honaz’dan itibaren Lampis üzerinden Kelainai’ye yürüdü (1176) (Khoniates, 1995: 123). “Düşman veya hasım üzerine yürünür” ilkesine göre, Miryokefalon savaşı Kelainai’de yapılmış demektir. O tarihte Uluborlu, hatta Kemer Boğazı batısı, yâni Dinar Rum toprağında bulunduğu için Kelainai, Dinar olamaz.

6. İmparator Laskaris Çanakkale Boğazı’nı aştı ve Lâpseki yöresinde ordugâh kurdu (yıl 1255). (…) Birkaç gün içinde Nimfea’ya (Kemalpaşa) vardı (Akropolites, 2008: 120).

Lâpseki- Kemalpaşa arası yaklaşık 368 km ve asgari 10-12 gün sürer, yâni birkaç gün değildir. Kaynakta geçen isimler Çanakkale Boğazı değil, Kemer Boğazı (Firikya Hellespontus); Lâpseki değil, Lampsakos (Kemer Boğazı batı kıyısında bir kent); Nimfea ise İznik, Lampe, Dristra, Pentapolis ve daha birçok adı olan Senirkent-Uluğbey veya İlegüp’tür.

Uluborlu-Senirkent ovasının bir adı Lampis olup, Lampis’in ucu (ayağı) anlamında Lampis + ikos kelimeleri ile Lampisikos, Lampsikos ve Lampsakos gibi yeni bir kelime üretilmiştir.

Merhum Bilge Umar, Alexiad ve Akropolites’i tercüme ederken, sanki kesin doğruymuş gibi kendi kabullerini yazarak, tarihçiyi yanlış yönlendirmiştir.

Aslında bu maddelerin bazıları, bir doktora tezi olarak ele alınmalıdır ki, kayda değer araştırmalar yapılıp, yeni bulgular ortaya konulabilsin.

Bu tezle öğrenciye kaldıramayacağı büyük bir yük yüklenmiştir. Hâlbuki Yüksek Lisans ve Doktora tezlerinin ana gayesi, verilen konu üzerinde enine boyuna ve derinlemesine bir araştırma yapmak ve sonunda ortaya yeni şeyler koymak ve ilim âlemine kayda değer bir katkıda bulunmaktır.

Bu gibi çalışmalarda bilim öğrencisini yönlendirecek ve yönetecek olan da tez danışmanıdır.

O hâlde, burada bir eksik veya kabahat var ise, işbu kabahat, tez danışmanının ve değerlendirme heyetinindir.

Bir tez çalışmasında, tetkik eserlerden kes-yapıştır yöntemi asla kabûl edilemez. Tezde verilen kentler, üstteki misaller gibi kaynak metinlerle yüzleştirilmemiştir.

Bu İddialarda Bulunurken Dayanaklarımız ve Tavsiyelerimiz Şunlardır

Malûm olduğu gibi, “Dünya’da değişmeyen tek şey değişimdir” ilkesi göz ardı edilmiştir. Üstte bir nebze olsun İznik Gölü’ndeki değişimden bahsettim. Pîrî Reis haritasındaki Eğirdir Gölü, şimdiki Eğirdir Gölü’ne hiç benzemez ve göle kuzeyden bir ırmak karışmaktadır.

Kâtip Çelebi haritasındaki Beyşehir Gölü de şimdikine hiç benzemez ve Beyşehir ve Kıreli gölleri haritada açıkça görülür. Yaklaşık 500 yıl önce Beyşehir ve Kıreli gölleri birleşerek, şimdiki Beyşehir Gölü, Hoyran ve Eğirdir gölleri birleşerek şimdiki Eğirdir Gölü ortaya çıkmıştır (bk. Har.3, Har.4).

Eğirdir, Beyşehir ve İznik gölleri birlikte düşünüldüğünde yaklaşık 500 yıl önce bir iklim değişikliği meydana gelmiş demektir.

Üstte açıkladığım gibi kaynaklarda Kızılırmak, Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki ırmak ve Çarşamba çayı olmak üzere üç Halys, şimdiki Sakarya ile Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki ırmak olmak üzere iki Sangarios, Büyük ve Küçük Menderes ile Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki ırmak olmak üzere üç de Menderes vardır. Ama kanaatimce bu durumu Herodotos ve Strabon bilmemektedir.

Benzer şekilde Pahimeris de, Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki ırmağı, Menderes, Skamandros, Sangarios ve Boğazın Asya ırmağı gibi dört ayrı adla zikreder.

Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası üzerine en fazla kafa yoranlardan biri, hatta birincisi 1880-1930 arası 50 yıl Türkiye’de araştırma ve kazı yapan, 1890’da Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası adlı bir kitap ile onlarca makale yazan Ramsay’dır. Ama o da, coğrafî değişimi bilemediği için onlarca hata yapmış ve “Ya benim eserim sırf bir hatadan ibarettir yahut da Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamıyla değişmelidir… Tam Bizans manasiyle, Asia bence o kadar müphem ve az bilinen bir eyalettir ki buna ait kentlerin yerlerini inceden inceye münakaşa edemeyeceğim” diye hatasını itiraf etmiştir (Ramsay, 1960: 106, 111).

Değişen coğrafyaya göre Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası sil baştan yapılmalı; sadece Homeros, Herodotos, Ksenophon ve Strabon gibi kaynaklar değil, yer adlarını olaylar içinde veren Anna, Kinnamos, Khoniates, Akropolites, Pahimeris vs gibi bütün kaynaklardan yararlanılmalıdır.

İslâm coğrafyacılarının atası sayılan İbn Hordazbih (820-912) ile el-İdrîsî’de (1100-1165), Roma yolları ve duraklar arası mesafeler mil-mil verilmiştir.

Ramsay, bu iki İslâm coğrafyacısını kaynak almış, ama coğrafyadaki değişimi bilemediği için kullanamamıştır. Ama ne kadar acıdır ki, bizim haricimizde Türk tarihçisi, bu iki coğrafyacıyı görmezden gelmiş ve gelmektedir.

Hâlbuki bu iki coğrafyacı olmadan Anadolu’nun yollarını çözmek asla mümkün değildir ve bunları nazara almamak bir Türk tarihçisine hiç yakışmamaktadır. Ramsay, iki İznik’ten, iki Tralleis ve iki Ankara’dan söz ettiği hâlde, Türk tarihçisi maalesef buna dikkat etmemektedir. 

Tezde Konu Edilen Yazarlar

Bu yazarlardan Homeros hakkında, Strabon ve Anna Komnena’nın zikrettikleri; Bilge Umar’ın açıkladığı kadar bir bilgim var.

Homeros’un verdiği Troas, İda ve gerçek anlamda Asia çayırlıkları ile daha onlarca yer adının Kemer Boğazı ve çevresinde bulunmasına bakarak, Homeros’un Kemer Boğazı bölgesinde yaşadığını düşünüyorum.

Bir Myria (Myrina), bir de Smyrna olmak üzere iki İzmir var. Smyrna bugünkü İzmir, ama Myria (Myrina) ise Kemer Boğazı’nın 6-7 km güneyindedir.

Soter Antiokus, MÖ 270’lerde iki göl arasındaki Menderes’in kıyısındaki Myria’da oturan Magnetleri, Yalvaç yanında kurduğu Antakya’da, Myria’nın yerinde kurduğu Apameia’da ise, Kelainai’de oturanları iskân etmiştir (Strabon, 2009: 82-83).

Bilâhare kent, Apameia adını bırakıp Myria (İzmir) adına tekrar dönmüş olmalı ki, bir Selçuklu emiri olan Çaka Beyle ilişkilendirilen İzmir, Apameia-İzmir’dir.

Söz konusu yazarlar, eserlerini yazarken, birçok bilgiyi, aynı bizim gibi başka kaynaklardan tahkik etmeden veya coğrafyayla yüzleştirmeden almış olmalılar ki, Herodotos üç ayrı Halys, Strabon ise iki ayrı Sangarios’tan söz ettiklerini bilmiyorlar.

Orgas ve Gallos aynı ırmak olduğu hâlde, Strabon’un, bunun farkında olmadığı anlaşılıyor. Yine benzer şekilde Anna Komnena ve Pahimeris, bir ırmağı bazen birçok farklı adla zikrederler.

Ksenophon, olayı bizzat yaşadığı için olsa gerek, eserinde bir çelişki yok, ama onun eserini hatalı yorumladığımızı düşünüyorum.

Meselâ Ksenophon, Kyros’u Dana’ya uğratmadığı hâlde biz uğratıyoruz. Kumandaların karıları ve çocukları Tralleis’te (Barla: Eski Tralleis: Neutrouja) bulunduğu hâlde (Ksenophon, 2011: 57), sefer dönüşünde onları Kemer Boğazı’na değil de, Çanakkale Boğazı’na getiriyoruz. Çünkü Hellespont’un Kemer Boğazı olduğunu bilmiyoruz.

Tezde Konu Edilen Bazı Şehirler

Tez sahibi Anaua, Bithynia, Dorylaion, Hierapolis, İkonion, Kappadokia, Miletos ve Smyrna kentleri hakkında doğru olabilir. Çok iyi bilinen ve bilmediğim kentler konusuna girmeyeceğim.

Okuyucunun tez hakkında genel bir kanaat sahibi olması için alttaki isimler hakkındaki görüş ve kanaatimi kısaca belirtmekle yetineceğim.

Bir Çanakkale bölgesi, bir de bugün için Kemer Boğazı’nın şarkı, Kemer Damları denilen yer olmak üzere iki Abydos vardır. Askania, hem Burdur, hem de Hoyran Gölü’nün adıdır.

Bugünkü Bergama ve Hoyran Gölü içindeki Gaziri Adasında olmak üzere iki Bergama vardır. VI. Mithridates’in MÖ 88’deki seferine göre Dardanos (Dardanie), Kemer Boğazı yanındaki Abydos’ta olmalıdır.

Didyma, iki- ikiz anlamına olup, bu isim çok yerde vardır. Ephesos, İzmir-Selçuk ve Gelendost-Kiremitli Burun önü olmak üzere iki Efes var. Arzava seferinde zikredilen Efes (Apasa), Gelendost-Kiremitli Burun önündeki Efes olmalıdır. Firikya Hellespontia, Kemer Boğazı’dır. Hyde (el-Hedy), Konya-Güneysınır ile Karaman arasında ve Anayol üzerindedir.

İda, kesin olarak Kaz Dağları değil, Sultan Dağları veya Sultan Dağlarının Yalvaç ile Çay arasındaki bölümü olmalıdır.

Karia, hem Barla önü ve Eski Eğirdir Gölü’nün kuzeyi, hem de Büyük Menderes’in güneyi olmak üzere iki yerdedir.

Kelainai, kesin olarak Kemer Boğazı ile Yenice Sivrisi arasına Marsyas ırmağı boyunca uzanmış bir kenttir.

Kelainai Hisarı ise her yanı dik bayır Yenice Sivrisi’dir. Killa (Killia) Gelendost-Killi Kırı denilen yerdir.

Klazomenai, Marsyas (Aisepos, Bigadiç, Angelokomites) ırmağı yakınında bir kenttir. Lampsakos, Lâpseki değil, kesin olarak Kemer Boğazı ile Kayaağzı Pınarları arasında bir kenttir.

Larisa, Barla yanında olmalıdır. Yalvaç ile Eski Eğirdir Gülü kuzeyindeki Karia arası bir yer ve malûm Ege’de olmak üzere iki Lyda var.

Lykaonia, Şarkîkaraağaç Fele Boğazı ile Çarşamba çayı arasıdır. Lykia, İbn Horzadbih’in Avasî (Kurtar: Lykia) sancağı dediği, Gelendost-Efes’in bulunduğu bölgedir. Ama bir de büyük Lykia olabilir.

Bir malûm Manisa, bir de iki göl arasındaki ırmağın kıyısı; Magnetlerin bulunduğu yer olmak üzere iki Magnesia var. Myrina (Myria), yukarıda yazdım; Apameia’nın yerindedir.

Mysia, Uluborlu-Yalvaç arasındaki bölge olup, Barla dağının adı Mysia Olympos’tur. Kaikos, Hoyran ovasının adı olup, oradaki çayın adı da Kaikos nehridir. Ürdün’dekini saymasak Alaşehir ve Yalvaç’ta iki Philadelphia; İsaura’da ise Philadelphia Parva var.

Kemer Boğazı ile Eski Eğirdir Gölü arası ve İzmir-Foça olmak üzere iki Phokaia var. Eskişehir ile Eğirdir arasındaki bölge Firikya’dır.

Sultan ve Bozdurmuş dağlarının kuzey ve batısında kalan kısmı Büyük Firikya, Büyük Firikya’nın güneyinde ve Sultan ve Bozdurmuş dağları ile Anamas dağları veya Pisidia arasında kalan kısmı ise Küçük Firikya’dır.

1501 tarihli bir Osmanlı Arşiv belgesine göre Kemer Boğazı’nın adı Firigos Boğazı, Kemer Boğazı’ndaki bir mezranın adı Firigos Mezrası, hâlen Barla kasabasının alt tarafı ve Eğirdir Gölü kıyısındaki bir mevki de Firigoslar’dır.

Pisidia malûm, Burdur ile Akseki arasındaki dağlık bölgedir. Bursa ve Uluborlu önündeki ovada olmak üzere iki Prousias var. Sart (Barla) ve Sardes olmak üzere iki de Sardeis vardır. Afşar (Gelendost) ovası (Kyzikos) ile Hoyran ovası (Kaikos) arasındaki dağlık bölgenin adı Troas veya Troad olup, Troy, Troia veya Troja ise, Troas’ın güney sınırında olmalıdır.

Tarihçi Grigoras, Tralleis (Eski Tralleis: Barla) için Neutrouja, yâni Yeni Truva der. Eski Truva da, yenisine yakın bir yerde olması gerekmez mi?

Sonuç

Eğirdir ve Hoyran Gölleri civarı, daha doğrusu Küçük Firikya, sanki Batı Anadolu’nun nüvesi veya özüdür.

Bu bölgedeki halk, buradaki isimleri gittikleri yerlere taşımış olmalılar. Onun için Batı Anadolu’daki birçok kentin adı burada da var. Misalleri çoğaltmak pekâlâ mümkün, ama maksadın anlaşılması bakımından bu kadar yeterlidir.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bugüne kadar Göller Bölgesi, Batı Anadolu’nun tarihî coğrafyası, yer adı ve yol bildiren makale ve kitapların tümü ile Peçenekler, Kumanlar ve Bogomiller hakkında vahim hatalar vardır.

Hassaten bu hususu, Yüksek Öğretim Kurumunun (YÖK) dikkatlerine arz etmek istiyorum.

İşbu tenkit, bu tezi öğrencisine veren danışman ve tezi oy birliğiyle kabûl eden kuruladır.

Bir takım yabancıların yaptığı hata dolu haritaları teze yapıştırmak, hatalı metinleri kaynak göstermek ve onlardan alıntılar yapmak, bilim yöntemine ve hatta bilimin kendisine aykırıdır.

Hâlbuki yapılması gereken şey, 100-180 yıl öncesinin zor şartlarında ortaya çıkan hatalı kanaatleri bir hap gibi yutmak değil, Eğirdir ve Beyşehir göllerinin 500 yıl evvelki hâllerine göre, tarihî kaynak metinleri tekrar okuyarak, aklî ve ilmî usullerle tarihî coğrafyayı yeniden inşa etmek olmalıdır.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar

Akropolites, Georgios (2008): Vekayinâme, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.

Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.

Herodotos (2015): Herodot Tarihi, Türkçe Müntekim Ökmen, Sunan Azra Erhat, Remzi Kitabevi, 11. Bsk.-İstanbul.

İbn Hordadbih (2008): Yollar ve Ülkeler Kitabı, Çeviri: Murat Ağarı, Kitabevi-İstanbul.

Khoniates, Niketas (1995): Historia, Çeviri: Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu (TTK)-Ankara.

Ksenofon (Ksenophon) (2011): Anabasis: Onbinlerin Dönüşü, Çeviri: Oğuz Yarlığaş, Kabalcı-İstanbul.

Ramsay, W. M. (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Topraklı, Ramazan (2013): 541/1146 Roma-Selçuklu Savaşları, Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset-Ankara.

Topraklı, Ramazan (2020): “Tarihte yanlış bildikier. 5: Tarihin kaydettiği en eski karayolu”, dikGazete (erişim 1.07.23).

https://www.dikgazete.com/yazi/tarihte-yanlis-bildiklerimiz-5-tarihin-kaydettigi-en-eski-karayolu-makale,2694.html-2694.html

Har. 1. Küçük Firikya ve Tarihi Yollar

Har. 2. Kral Yolu ve Kyros'un Yolu

Har. 3. Eğirdir Gölü Pîrî Reis Har. 2002, TTK, s. 380

Har. 4. Kâtip Çelebi Har. Tıpkı Bs. -Haritanın Yukarısı Güneydir-

.

Har. 3. Eğirdir Gölü Pîrî Reis Har. 2002, TTK, s. 380 

BİR YÜKSEK LİSANS TEZİ DAHA

Har. 4. Kâtip Çelebi Har. Tıpkı Bs. -Haritanın Yukarısı Güneydir-

Özet

Merve Baran’a MAÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı’nda bir yüksek lisans tezi yaptırılmıştır. - / - / 2019 tarihinde savunulan tezin adı “Antik Yazarların Eserleri Çerçevesinde Anadolu Şehirleri (Homeros, Herodotos, Ksenophon, Strabon)”.

İşbu tezde özgün hiçbir madde olmayıp, her şey başkalarından nakledilmiştir ve hatalarla doludur.

Bu tenkidin yazılma gerekçesi, vatanımız Anadolu’nun geçmişteki şehirleri ve dolayısıyla siyasî, iktisadî ve toplum hayatı ile ilgili olarak birçok yanlışlarla dolu bir metnin bilim dünyasında kabûl görmesini ve bu tür vahim hatalara düşülmesini önlemektir. Tezin sahibiyle ilgili herhangi bir tavır söz konusu değildir.

Açar Kelimeler: Homeros, Herodotos, Ksenophon, Strabon, Kelainai, Frygia Hellespontia, Lampsakos, Abydos

Giriş

Yüksek Lisans tezi, A- Antik Yazarlar ve B- Antik Şehirler olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.

Tezde incelenen maddelerin çoğu başlı başına büyük konulardır. Hâlbuki bu şehirler araziye yerleştirildiğinde Anadolu tarihinin çok büyük bir meselesi halledilmiş olacaktır.

Meselâ “Nikiyye şehrinden deniz kenarına kadar olan mesafe 8 mildir. Bu mesafe üzerinde suyu tatlı bir göl vardır ve bu gölün uzunluğu 12 mildir. Bu gölün içerinde üç adet dağ bulunmaktadır” (İbn Hordazbih, 2008: 90-91). İbn Hordazbih’in zikrettiği Nikiyye Bursa-İznik, deniz ise İznik Gölü’dür.

O gün için (MS 847) İznik ile İznik Gölü arasında 8 mil mesafe var demektir. Bugün için 32 km (22 mil) olan İznik Gölü’nün uzunluğu o gün için 12 mil ve gölün içinde üç ada vardır.

Bu kayıttan anlaşılan, İznik Gölü 8 mil şarka, 2 mil garba doğru genişlemiş; bu sırada göl, 40 m kadar yükselmiş ve adalar göl içinde kalmış demektir.

Bu tezde, hiçbir madde, bunun gibi sorgulanmamış ve başkalarınca verilen yanlış/doğru her madde aynen nakledilmiştir. Konunun iyi anlaşılması için birkaç misal daha vermek istiyorum (bk.Har.1 ve Har.2):

Har. 1. Küçük Firikya ve TarihiYollar

Har. 2. Kral Yolu ve Kyros'un Yolu

1. Kroisos, MÖ 547 yılında Pteria’daki Persler üzerine yürürken Halys kıyısına gelir. Bu arada konak yerindeki Thales, ırmağı ordunun sol yakasında görür (Herodotos 1/75).

Bu ifadeye ne Kızılırmak, ne de Çarşamba çayı uyar. Buna uyan tek ırmak, kuzeyden güneye doğru (Hoyran’dan Eğirdir’e) akan Kemer Boğazı’ndaki ırmaktır. Batı’dan Şark’a yürüyen birisi için Çarşamba çayı ile Kızılırmak sağda kalır ve Kızılırmak’tan başka Halys’ler var demektir.

2. Kserkses, MÖ 480’ler Sardes üzerine yürümeye başlar. Ordu, Kapadokya’daki Kritalla’dan yola çıkar. Halys ırmağını geçip, Phrygia’ya ve ülke içinde yürünerek Kelainai’ye varılır (Herodotos 7/26). Burada zikredilen Halys ise, Kapadokya ile Firikya’yı ayıran Çarşamba çayı, Kelainai ise Dinar değil, Kemer Boğazı’ndadır. Bu durum, Oğul Kyros’un MÖ 401 seferiyle de tasdik edilir. Ordular, Tarsus, Ulukışla, Ereğli, Karaman, Güneysınır, Akise (Bozkır-Akise’den 8 mil önce Çarşamba çayı geçilerek Firikya’ya girilir), Beyşehir, Şarkîkaraağaç, Kemer Boğazı, Uluborlu, Dinar, Denizli, Alaşehir ve Sardes’ten geçen Anayol’dan (Kral Yolu) yürür. Kritalla, Pteria ve MÖ 585’deki Pers-Lidya savaşının yapıldığı yer, Karaman civarıdır. Çünkü NASA’ya göre MÖ 585’deki Güneş tutulması 38. Paralel veya Karaman’ın kuzeyinden görülmez, yâni Boğazköy, 40. Paraleldedir. Kral Yolu’nun (Anayol), Lydia ve Phrygia içerilerinde uzunluğu 94,5 parasang (fersah) tutar (Herodotos 5/52).

Sardes ile Çarşamba çayı arası 516 km gelir. Bir fersah 30 stad (5400 m) hesabıyla 94,5 fersah, 510 km olup, çok büyük isabetle Anayol doğrudur ve Çarşamba çayının Batı’sı Phrygia, Şark’ı Kapadokya’dır (Herodotos 5/52-53 ve bk. Topraklı, 2020).

3. Oğul Kyros, MÖ 401, Konya’dan itibaren 30 fersah yol alıp Lykonia’dan geçti. Burası düşman toprağı olduğu için Hellenlere yağma izni verdi. Kyros burada kraliçeyi en kısa yoldan Kilikya’ya yolladı. Kyros ise Dana’ya doğru 25 fersah ilerledi (Ksenofon, 2011: 37, 39), ama Dana’ya gelmedi.

Konya’dan hareket eden Kyros, 19 fersah sonra Çarşamba çayı yanında Anayol’a ve düşman toprağı olan Kapadokya’ya girdi.

11 fersah sonra da Karaman yanına geldi ve kraliçeyi Mut yoluyla Kilikya’ya gönderdi. Kendisi de Anayol’u takiple Ulukışla’ya geldi (bk. Har.2).

4. İmparator, Lopadion/Ulubat'a vardı ve burada birlikleriyle, çağırttığı tüm yardımcı askerlerin gelişini bekledi. Bütün birlikler toplanınca, ordusunun tümüyle yola çıktı, İznik yanındaki gölün yakınında bulunan Ermiş Georgios Burcunu işgal etti, oradan İznik'e ulaştı. Arkasından üç gün sonra aynı yoldan geri döndü, Lopadion Köprüsünün beri yanına vardı ve Karyx denen pınar yakınında ordugâh kurdu (yıl 1115) (Anna, 1996: 480).

Kaynak’ta geçen Lopadion, Ulubat değil, Kemer Boğazı’nın batısında bir kent; İznik, Senirkent-Uluğbey; İznik yanındaki göl, Hoyran Gölü; Karyx ise Kayaağzı pınarlarıdır.

Kayaağzı ile Uluğbey arası 22 km olup, gidiş-geliş için üç gün süre makuldür. Ulubat ile Bursa-İznik arası 135 km olup, gidiş-geliş asgari 9-10 gün sürer. Aynı adı taşıyan birçok kent vardır.

5. İmparator Manuel, Honaz’dan itibaren Lampis üzerinden Kelainai’ye yürüdü (1176) (Khoniates, 1995: 123). “Düşman veya hasım üzerine yürünür” ilkesine göre, Miryokefalon savaşı Kelainai’de yapılmış demektir. O tarihte Uluborlu, hatta Kemer Boğazı batısı, yâni Dinar Rum toprağında bulunduğu için Kelainai, Dinar olamaz.

6. İmparator Laskaris Çanakkale Boğazı’nı aştı ve Lâpseki yöresinde ordugâh kurdu (yıl 1255). (…) Birkaç gün içinde Nimfea’ya (Kemalpaşa) vardı (Akropolites, 2008: 120).

Lâpseki- Kemalpaşa arası yaklaşık 368 km ve asgari 10-12 gün sürer, yâni birkaç gün değildir. Kaynakta geçen isimler Çanakkale Boğazı değil, Kemer Boğazı (Firikya Hellespontus); Lâpseki değil, Lampsakos (Kemer Boğazı batı kıyısında bir kent); Nimfea ise İznik, Lampe, Dristra, Pentapolis ve daha birçok adı olan Senirkent-Uluğbey veya İlegüp’tür.

Uluborlu-Senirkent ovasının bir adı Lampis olup, Lampis’in ucu (ayağı) anlamında Lampis + ikos kelimeleri ile Lampisikos, Lampsikos ve Lampsakos gibi yeni bir kelime üretilmiştir.

Merhum Bilge Umar, Alexiad ve Akropolites’i tercüme ederken, sanki kesin doğruymuş gibi kendi kabullerini yazarak, tarihçiyi yanlış yönlendirmiştir.

Aslında bu maddelerin bazıları, bir doktora tezi olarak ele alınmalıdır ki, kayda değer araştırmalar yapılıp, yeni bulgular ortaya konulabilsin.

Bu tezle öğrenciye kaldıramayacağı büyük bir yük yüklenmiştir. Hâlbuki Yüksek Lisans ve Doktora tezlerinin ana gayesi, verilen konu üzerinde enine boyuna ve derinlemesine bir araştırma yapmak ve sonunda ortaya yeni şeyler koymak ve ilim âlemine kayda değer bir katkıda bulunmaktır.

Bu gibi çalışmalarda bilim öğrencisini yönlendirecek ve yönetecek olan da tez danışmanıdır.

O hâlde, burada bir eksik veya kabahat var ise, işbu kabahat, tez danışmanının ve değerlendirme heyetinindir.

Bir tez çalışmasında, tetkik eserlerden kes-yapıştır yöntemi asla kabûl edilemez. Tezde verilen kentler, üstteki misaller gibi kaynak metinlerle yüzleştirilmemiştir.

Bu İddialarda Bulunurken Dayanaklarımız ve Tavsiyelerimiz Şunlardır

Malûm olduğu gibi, “Dünya’da değişmeyen tek şey değişimdir” ilkesi göz ardı edilmiştir. Üstte bir nebze olsun İznik Gölü’ndeki değişimden bahsettim. Pîrî Reis haritasındaki Eğirdir Gölü, şimdiki Eğirdir Gölü’ne hiç benzemez ve göle kuzeyden bir ırmak karışmaktadır.

Kâtip Çelebi haritasındaki Beyşehir Gölü de şimdikine hiç benzemez ve Beyşehir ve Kıreli gölleri haritada açıkça görülür. Yaklaşık 500 yıl önce Beyşehir ve Kıreli gölleri birleşerek, şimdiki Beyşehir Gölü, Hoyran ve Eğirdir gölleri birleşerek şimdiki Eğirdir Gölü ortaya çıkmıştır (bk. Har.3, Har.4).

Eğirdir, Beyşehir ve İznik gölleri birlikte düşünüldüğünde yaklaşık 500 yıl önce bir iklim değişikliği meydana gelmiş demektir.

Üstte açıkladığım gibi kaynaklarda Kızılırmak, Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki ırmak ve Çarşamba çayı olmak üzere üç Halys, şimdiki Sakarya ile Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki ırmak olmak üzere iki Sangarios, Büyük ve Küçük Menderes ile Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki ırmak olmak üzere üç de Menderes vardır. Ama kanaatimce bu durumu Herodotos ve Strabon bilmemektedir.

Benzer şekilde Pahimeris de, Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki ırmağı, Menderes, Skamandros, Sangarios ve Boğazın Asya ırmağı gibi dört ayrı adla zikreder.

Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası üzerine en fazla kafa yoranlardan biri, hatta birincisi 1880-1930 arası 50 yıl Türkiye’de araştırma ve kazı yapan, 1890’da Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası adlı bir kitap ile onlarca makale yazan Ramsay’dır. Ama o da, coğrafî değişimi bilemediği için onlarca hata yapmış ve “Ya benim eserim sırf bir hatadan ibarettir yahut da Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamıyla değişmelidir… Tam Bizans manasiyle, Asia bence o kadar müphem ve az bilinen bir eyalettir ki buna ait kentlerin yerlerini inceden inceye münakaşa edemeyeceğim” diye hatasını itiraf etmiştir (Ramsay, 1960: 106, 111).

Değişen coğrafyaya göre Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası sil baştan yapılmalı; sadece Homeros, Herodotos, Ksenophon ve Strabon gibi kaynaklar değil, yer adlarını olaylar içinde veren Anna, Kinnamos, Khoniates, Akropolites, Pahimeris vs gibi bütün kaynaklardan yararlanılmalıdır.

İslâm coğrafyacılarının atası sayılan İbn Hordazbih (820-912) ile el-İdrîsî’de (1100-1165), Roma yolları ve duraklar arası mesafeler mil-mil verilmiştir.

Ramsay, bu iki İslâm coğrafyacısını kaynak almış, ama coğrafyadaki değişimi bilemediği için kullanamamıştır. Ama ne kadar acıdır ki, bizim haricimizde Türk tarihçisi, bu iki coğrafyacıyı görmezden gelmiş ve gelmektedir.

Hâlbuki bu iki coğrafyacı olmadan Anadolu’nun yollarını çözmek asla mümkün değildir ve bunları nazara almamak bir Türk tarihçisine hiç yakışmamaktadır. Ramsay, iki İznik’ten, iki Tralleis ve iki Ankara’dan söz ettiği hâlde, Türk tarihçisi maalesef buna dikkat etmemektedir. 

Tezde Konu Edilen Yazarlar

Bu yazarlardan Homeros hakkında, Strabon ve Anna Komnena’nın zikrettikleri; Bilge Umar’ın açıkladığı kadar bir bilgim var.

Homeros’un verdiği Troas, İda ve gerçek anlamda Asia çayırlıkları ile daha onlarca yer adının Kemer Boğazı ve çevresinde bulunmasına bakarak, Homeros’un Kemer Boğazı bölgesinde yaşadığını düşünüyorum.

Bir Myria (Myrina), bir de Smyrna olmak üzere iki İzmir var. Smyrna bugünkü İzmir, ama Myria (Myrina) ise Kemer Boğazı’nın 6-7 km güneyindedir.

Soter Antiokus, MÖ 270’lerde iki göl arasındaki Menderes’in kıyısındaki Myria’da oturan Magnetleri, Yalvaç yanında kurduğu Antakya’da, Myria’nın yerinde kurduğu Apameia’da ise, Kelainai’de oturanları iskân etmiştir (Strabon, 2009: 82-83).

Bilâhare kent, Apameia adını bırakıp Myria (İzmir) adına tekrar dönmüş olmalı ki, bir Selçuklu emiri olan Çaka Beyle ilişkilendirilen İzmir, Apameia-İzmir’dir.

Söz konusu yazarlar, eserlerini yazarken, birçok bilgiyi, aynı bizim gibi başka kaynaklardan tahkik etmeden veya coğrafyayla yüzleştirmeden almış olmalılar ki, Herodotos üç ayrı Halys, Strabon ise iki ayrı Sangarios’tan söz ettiklerini bilmiyorlar.

Orgas ve Gallos aynı ırmak olduğu hâlde, Strabon’un, bunun farkında olmadığı anlaşılıyor. Yine benzer şekilde Anna Komnena ve Pahimeris, bir ırmağı bazen birçok farklı adla zikrederler.

Ksenophon, olayı bizzat yaşadığı için olsa gerek, eserinde bir çelişki yok, ama onun eserini hatalı yorumladığımızı düşünüyorum.

Meselâ Ksenophon, Kyros’u Dana’ya uğratmadığı hâlde biz uğratıyoruz. Kumandaların karıları ve çocukları Tralleis’te (Barla: Eski Tralleis: Neutrouja) bulunduğu hâlde (Ksenophon, 2011: 57), sefer dönüşünde onları Kemer Boğazı’na değil de, Çanakkale Boğazı’na getiriyoruz. Çünkü Hellespont’un Kemer Boğazı olduğunu bilmiyoruz.

Tezde Konu Edilen Bazı Şehirler

Tez sahibi Anaua, Bithynia, Dorylaion, Hierapolis, İkonion, Kappadokia, Miletos ve Smyrna kentleri hakkında doğru olabilir. Çok iyi bilinen ve bilmediğim kentler konusuna girmeyeceğim.

Okuyucunun tez hakkında genel bir kanaat sahibi olması için alttaki isimler hakkındaki görüş ve kanaatimi kısaca belirtmekle yetineceğim.

Bir Çanakkale bölgesi, bir de bugün için Kemer Boğazı’nın şarkı, Kemer Damları denilen yer olmak üzere iki Abydos vardır. Askania, hem Burdur, hem de Hoyran Gölü’nün adıdır.

Bugünkü Bergama ve Hoyran Gölü içindeki Gaziri Adasında olmak üzere iki Bergama vardır. VI. Mithridates’in MÖ 88’deki seferine göre Dardanos (Dardanie), Kemer Boğazı yanındaki Abydos’ta olmalıdır.

Didyma, iki- ikiz anlamına olup, bu isim çok yerde vardır. Ephesos, İzmir-Selçuk ve Gelendost-Kiremitli Burun önü olmak üzere iki Efes var. Arzava seferinde zikredilen Efes (Apasa), Gelendost-Kiremitli Burun önündeki Efes olmalıdır. Firikya Hellespontia, Kemer Boğazı’dır. Hyde (el-Hedy), Konya-Güneysınır ile Karaman arasında ve Anayol üzerindedir.

İda, kesin olarak Kaz Dağları değil, Sultan Dağları veya Sultan Dağlarının Yalvaç ile Çay arasındaki bölümü olmalıdır.

Karia, hem Barla önü ve Eski Eğirdir Gölü’nün kuzeyi, hem de Büyük Menderes’in güneyi olmak üzere iki yerdedir.

Kelainai, kesin olarak Kemer Boğazı ile Yenice Sivrisi arasına Marsyas ırmağı boyunca uzanmış bir kenttir.

Kelainai Hisarı ise her yanı dik bayır Yenice Sivrisi’dir. Killa (Killia) Gelendost-Killi Kırı denilen yerdir.

Klazomenai, Marsyas (Aisepos, Bigadiç, Angelokomites) ırmağı yakınında bir kenttir. Lampsakos, Lâpseki değil, kesin olarak Kemer Boğazı ile Kayaağzı Pınarları arasında bir kenttir.

Larisa, Barla yanında olmalıdır. Yalvaç ile Eski Eğirdir Gülü kuzeyindeki Karia arası bir yer ve malûm Ege’de olmak üzere iki Lyda var.

Lykaonia, Şarkîkaraağaç Fele Boğazı ile Çarşamba çayı arasıdır. Lykia, İbn Horzadbih’in Avasî (Kurtar: Lykia) sancağı dediği, Gelendost-Efes’in bulunduğu bölgedir. Ama bir de büyük Lykia olabilir.

Bir malûm Manisa, bir de iki göl arasındaki ırmağın kıyısı; Magnetlerin bulunduğu yer olmak üzere iki Magnesia var. Myrina (Myria), yukarıda yazdım; Apameia’nın yerindedir.

Mysia, Uluborlu-Yalvaç arasındaki bölge olup, Barla dağının adı Mysia Olympos’tur. Kaikos, Hoyran ovasının adı olup, oradaki çayın adı da Kaikos nehridir. Ürdün’dekini saymasak Alaşehir ve Yalvaç’ta iki Philadelphia; İsaura’da ise Philadelphia Parva var.

Kemer Boğazı ile Eski Eğirdir Gölü arası ve İzmir-Foça olmak üzere iki Phokaia var. Eskişehir ile Eğirdir arasındaki bölge Firikya’dır.

Sultan ve Bozdurmuş dağlarının kuzey ve batısında kalan kısmı Büyük Firikya, Büyük Firikya’nın güneyinde ve Sultan ve Bozdurmuş dağları ile Anamas dağları veya Pisidia arasında kalan kısmı ise Küçük Firikya’dır.

1501 tarihli bir Osmanlı Arşiv belgesine göre Kemer Boğazı’nın adı Firigos Boğazı, Kemer Boğazı’ndaki bir mezranın adı Firigos Mezrası, hâlen Barla kasabasının alt tarafı ve Eğirdir Gölü kıyısındaki bir mevki de Firigoslar’dır.

Pisidia malûm, Burdur ile Akseki arasındaki dağlık bölgedir. Bursa ve Uluborlu önündeki ovada olmak üzere iki Prousias var. Sart (Barla) ve Sardes olmak üzere iki de Sardeis vardır. Afşar (Gelendost) ovası (Kyzikos) ile Hoyran ovası (Kaikos) arasındaki dağlık bölgenin adı Troas veya Troad olup, Troy, Troia veya Troja ise, Troas’ın güney sınırında olmalıdır.

Tarihçi Grigoras, Tralleis (Eski Tralleis: Barla) için Neutrouja, yâni Yeni Truva der. Eski Truva da, yenisine yakın bir yerde olması gerekmez mi?

Sonuç

Eğirdir ve Hoyran Gölleri civarı, daha doğrusu Küçük Firikya, sanki Batı Anadolu’nun nüvesi veya özüdür.

Bu bölgedeki halk, buradaki isimleri gittikleri yerlere taşımış olmalılar. Onun için Batı Anadolu’daki birçok kentin adı burada da var. Misalleri çoğaltmak pekâlâ mümkün, ama maksadın anlaşılması bakımından bu kadar yeterlidir.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bugüne kadar Göller Bölgesi, Batı Anadolu’nun tarihî coğrafyası, yer adı ve yol bildiren makale ve kitapların tümü ile Peçenekler, Kumanlar ve Bogomiller hakkında vahim hatalar vardır.

Hassaten bu hususu, Yüksek Öğretim Kurumunun (YÖK) dikkatlerine arz etmek istiyorum.

İşbu tenkit, bu tezi öğrencisine veren danışman ve tezi oy birliğiyle kabûl eden kuruladır.

Bir takım yabancıların yaptığı hata dolu haritaları teze yapıştırmak, hatalı metinleri kaynak göstermek ve onlardan alıntılar yapmak, bilim yöntemine ve hatta bilimin kendisine aykırıdır.

Hâlbuki yapılması gereken şey, 100-180 yıl öncesinin zor şartlarında ortaya çıkan hatalı kanaatleri bir hap gibi yutmak değil, Eğirdir ve Beyşehir göllerinin 500 yıl evvelki hâllerine göre, tarihî kaynak metinleri tekrar okuyarak, aklî ve ilmî usullerle tarihî coğrafyayı yeniden inşa etmek olmalıdır.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar

Akropolites, Georgios (2008): Vekayinâme, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.

Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.

Herodotos (2015): Herodot Tarihi, Türkçe Müntekim Ökmen, Sunan Azra Erhat, Remzi Kitabevi, 11. Bsk.-İstanbul.

İbn Hordadbih (2008): Yollar ve Ülkeler Kitabı, Çeviri: Murat Ağarı, Kitabevi-İstanbul.

Khoniates, Niketas (1995): Historia, Çeviri: Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu (TTK)-Ankara.

Ksenofon (Ksenophon) (2011): Anabasis: Onbinlerin Dönüşü, Çeviri: Oğuz Yarlığaş, Kabalcı-İstanbul.

Ramsay, W. M. (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Topraklı, Ramazan (2013): 541/1146 Roma-Selçuklu Savaşları, Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset-Ankara.

Topraklı, Ramazan (2020): “Tarihte yanlış bildikier. 5: Tarihin kaydettiği en eski karayolu”, dikGazete (erişim 1.07.23).

https://www.dikgazete.com/yazi/tarihte-yanlis-bildiklerimiz-5-tarihin-kaydettigi-en-eski-karayolu-makale,2694.html-2694.html

Har. 1. Küçük Firikya ve Tarihi Yollar

Har. 2. Kral Yolu ve Kyros'un Yolu

Har. 3. Eğirdir Gölü Pîrî Reis Har. 2002, TTK, s. 380

Har. 4. Kâtip Çelebi Har. Tıpkı Bs. -Haritanın Yukarısı Güneydir-

.