BİRBİRİNE DÜŞ(ÜR)MEK..

BİRBİRİNE DÜŞ(ÜR)MEK..

Kullandığımız başlık tamı tamamına iç ve dış düşmanların arzusu..  
Niza..
Çekişmek.. 
Kuyu kazmak.. 
Maalesef aziz ceddimiz Osmanlı da böyle dağıldı.. 
600 senelik köklü devlet perişan oldu gitti.. 
Neden böyle bir giriş yaptık.. 
Kartvizitlerinde "medya mensubu" yazan bir kısım müsvedde, bir süredir Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın arasını açmak için olmadık senaryolar üretiyorlar.. 
Maksat ara açmak.. Amaç fitne çıkartmak..
Şimdi de Cumhurbaşkanı kimi temsil ediyor, ya da Başbakan nerenin başı, muhabbeti yapılıyor.. 
Tam da fitnenin başı medya derken başkaları da katıldı sohbete.. 
Bir başka ifadeyle; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Can Dündar ve Erdem Gül'le ilgili AYM kararı hakkında yaptığı yorum için "kendi kişisel görüşüdür" diyen Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'a, bir cevap da Erdoğan'ın danışmanı Mustafa Akış'tan geldi: Cumhurbaşkanı'mızın, AYM kararını eleştirmesi, "kişisel konumlanma" değil; "devletin ve hukümetin başı" sıfatıyla bir açıklamadır..
Ardından fitne üretim merkezi (FÜM) faaliyetine devam etti ve bu tespit Başbakan Davutoğlu'na da soruldu.. 
Başbakan ise "Cumhurbaşkanı Devleti temsil eder, Başbakan ise hükümeti", deyip aklıselimi konuşturdu.. Tansiyon da şimdilik düştü.. 
Evet kıymetli beyler; lütfen kendimize gelelim.. 
Dosta-düşmana kendimizi güldürmeyelim.. 
Davul da tokmak da ayni elde, ayni gönülde, mümkün mertebe ahenk içinde çalmaya gayret ederken, notaların içine parazit sokmayalım.. Şu kirli görünümlü süreçte, etrafımızın ateş çemberiyle sarıldığı şu günlerde, ben benim, sen sensin, misali, güç gösterisi, gövde gösterisi yapıp kompleks içine girmek, nasıl bir akıl?..
Bir süredir pompalanmaya çalışılan Cumhurbaşkanıyla Başbakanın arası açık, palavralarına kesin bir son vermek gerekmez mi?..
Hem de ciddi bir dille!.. 
İkinci üçüncü şahıs aracılığıyla demeç verilip kafalarda soru işaretlerini yoğunlaştırmak bu aziz millete yapılacak en büyük kötülüktür.. 
Cumhurbaşkanıyla Başbakan, çıkarlar, ikisi de net bir biçimde konuşurlar.. Böyle bir şeyin olmadığını bu sözleri yayanların ayrık otları olduğunu açık bir şekilde ifade ederler.. Millet de tatmin olur.. Herkes de işine gücüne bakar.. 
Bir de televizyonları mesken tutmuş yandaş ya da candaş diye ifade edilen medya mensupları var ki tek kelimeyle komedi.. Dikkat edin, hep ayni isimler.. Kadın ya da erkek fark etmiyor.. Sağdan say, soldan say, topu topu 15-20 kişi.. Belki 3-5 daha ilave edilebilir.. Her akşam ayni suratları görmekten inanın gına geldi.. Sanırsınız ki hepsi siyaseten kanaat önderi.. Kişinin geçmişine bakıyorsunuz, bir mesele hakkında defaatle yanılmış, ama siyaset allamesi diye televizyonlarda koltuk işgal ettirilip adeta hap gibi yutturuluyor.. Çoğu programlar zaten ahbap çavuş ilişkisi.. Bunların bazıları da yeni yetme kişiler.. Mazileri 3 yıl 5 yıl.. Komplo teorileri üzerinden kafalarınca yorum yapan insanlar.. Objektif yorum yapan yok denecek kadar az.. Cumhurbaşkanı'na veya Hükümet'e peşin hüküm, art niyet besleyip nefret kusanlar bir tarafta, kayıtsız şartsız destek olanlar ve de "doğruya doğru" neyse de, yanlışa da doğru diyenler, diğer tarafta.. 
Ortası yok!.. 
Böyle iş olmaz!.. 
İnsanın ya da insanların kusursuz ya da mükemmel olması fıtrata aykırı.. İnsan hatadan münezzeh olamaz.. O halde insan olan varlığın elbette kusuru da olur..
Evet değerli dostlar; 
Devletimizin bekası için sonuna kadar doğrudan yana tarafız.. 
Aziz milletimizin saadet ve selameti için sonuna kadar iyiden yana tarafız.. 
Güvenlik güçlerimizi şehit edip yuva söndüren kitapsız teröristlerin sonuna kadar karşısındayız.. 
Ancak, geçmişi belli olup konjonktür gereği bulundukları makamı kaybetmemek için yağdanlık olanları, aklıselimi öne çıkartacaklarına lüzumsuz söylem ve eylemlerle ateşe benzin dökenleri ise hangi kisveye bürünürlerse bürünsünler iyi tanırız ve de reddederiz.. 
Milletimiz Azizdir.. 
Devletimiz Yücedir.. 
Devletimizi yönetenlere, Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza ve Hükümet Üyelerimize inancımız tamdır.. 
Onlara yardımcı olmak vatandaşlık ve kardeşlik görevimizdir..
Ancak hiçbir kimse layüsel değildir.. 
(Bize göre) Yanlış bir şey gördüğümüzde ise lisani münasiple, kırmadan dökmeden, sözü adrese göndeririz..
Bu samimi satırları yazan Sami Özey, neredeyse 15 yıla yaklaşan AK Parti Hükümetlerinden hiçbir zaman bir şey talep etmemiştir.. Evet, Milletvekillerinden ve de hükümet üyelerinden pek çok dostu olmasına rağmen bir günden bir güne kapı çalmamıştır, kimsenin kapısını aşındırmamıştır.. 
Kısacası; hesabımız kitabımız hiç bir zaman olmadı ve olmamıştır..
O halde elbette konuşacağız!.. 
Kendimizce doğru olanları açık ve net bir biçimde söyleyeceğiz.. 
Netice-i kelam; 
Allah milletimizi korusun..
Allah devletimizi payidar etsin..
Bu aziz milleti yok etmek isteyen hainleri ise kahrı perişan etsin!..
Vesselam..

Kullandığımız başlık tamı tamamına iç ve dış düşmanların arzusu..  
Niza..
Çekişmek.. 
Kuyu kazmak.. 
Maalesef aziz ceddimiz Osmanlı da böyle dağıldı.. 
600 senelik köklü devlet perişan oldu gitti.. 
Neden böyle bir giriş yaptık.. 
Kartvizitlerinde "medya mensubu" yazan bir kısım müsvedde, bir süredir Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın arasını açmak için olmadık senaryolar üretiyorlar.. 
Maksat ara açmak.. Amaç fitne çıkartmak..
Şimdi de Cumhurbaşkanı kimi temsil ediyor, ya da Başbakan nerenin başı, muhabbeti yapılıyor.. 
Tam da fitnenin başı medya derken başkaları da katıldı sohbete.. 
Bir başka ifadeyle; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Can Dündar ve Erdem Gül'le ilgili AYM kararı hakkında yaptığı yorum için "kendi kişisel görüşüdür" diyen Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'a, bir cevap da Erdoğan'ın danışmanı Mustafa Akış'tan geldi: Cumhurbaşkanı'mızın, AYM kararını eleştirmesi, "kişisel konumlanma" değil; "devletin ve hukümetin başı" sıfatıyla bir açıklamadır..
Ardından fitne üretim merkezi (FÜM) faaliyetine devam etti ve bu tespit Başbakan Davutoğlu'na da soruldu.. 
Başbakan ise "Cumhurbaşkanı Devleti temsil eder, Başbakan ise hükümeti", deyip aklıselimi konuşturdu.. Tansiyon da şimdilik düştü.. 
Evet kıymetli beyler; lütfen kendimize gelelim.. 
Dosta-düşmana kendimizi güldürmeyelim.. 
Davul da tokmak da ayni elde, ayni gönülde, mümkün mertebe ahenk içinde çalmaya gayret ederken, notaların içine parazit sokmayalım.. Şu kirli görünümlü süreçte, etrafımızın ateş çemberiyle sarıldığı şu günlerde, ben benim, sen sensin, misali, güç gösterisi, gövde gösterisi yapıp kompleks içine girmek, nasıl bir akıl?..
Bir süredir pompalanmaya çalışılan Cumhurbaşkanıyla Başbakanın arası açık, palavralarına kesin bir son vermek gerekmez mi?..
Hem de ciddi bir dille!.. 
İkinci üçüncü şahıs aracılığıyla demeç verilip kafalarda soru işaretlerini yoğunlaştırmak bu aziz millete yapılacak en büyük kötülüktür.. 
Cumhurbaşkanıyla Başbakan, çıkarlar, ikisi de net bir biçimde konuşurlar.. Böyle bir şeyin olmadığını bu sözleri yayanların ayrık otları olduğunu açık bir şekilde ifade ederler.. Millet de tatmin olur.. Herkes de işine gücüne bakar.. 
Bir de televizyonları mesken tutmuş yandaş ya da candaş diye ifade edilen medya mensupları var ki tek kelimeyle komedi.. Dikkat edin, hep ayni isimler.. Kadın ya da erkek fark etmiyor.. Sağdan say, soldan say, topu topu 15-20 kişi.. Belki 3-5 daha ilave edilebilir.. Her akşam ayni suratları görmekten inanın gına geldi.. Sanırsınız ki hepsi siyaseten kanaat önderi.. Kişinin geçmişine bakıyorsunuz, bir mesele hakkında defaatle yanılmış, ama siyaset allamesi diye televizyonlarda koltuk işgal ettirilip adeta hap gibi yutturuluyor.. Çoğu programlar zaten ahbap çavuş ilişkisi.. Bunların bazıları da yeni yetme kişiler.. Mazileri 3 yıl 5 yıl.. Komplo teorileri üzerinden kafalarınca yorum yapan insanlar.. Objektif yorum yapan yok denecek kadar az.. Cumhurbaşkanı'na veya Hükümet'e peşin hüküm, art niyet besleyip nefret kusanlar bir tarafta, kayıtsız şartsız destek olanlar ve de "doğruya doğru" neyse de, yanlışa da doğru diyenler, diğer tarafta.. 
Ortası yok!.. 
Böyle iş olmaz!.. 
İnsanın ya da insanların kusursuz ya da mükemmel olması fıtrata aykırı.. İnsan hatadan münezzeh olamaz.. O halde insan olan varlığın elbette kusuru da olur..
Evet değerli dostlar; 
Devletimizin bekası için sonuna kadar doğrudan yana tarafız.. 
Aziz milletimizin saadet ve selameti için sonuna kadar iyiden yana tarafız.. 
Güvenlik güçlerimizi şehit edip yuva söndüren kitapsız teröristlerin sonuna kadar karşısındayız.. 
Ancak, geçmişi belli olup konjonktür gereği bulundukları makamı kaybetmemek için yağdanlık olanları, aklıselimi öne çıkartacaklarına lüzumsuz söylem ve eylemlerle ateşe benzin dökenleri ise hangi kisveye bürünürlerse bürünsünler iyi tanırız ve de reddederiz.. 
Milletimiz Azizdir.. 
Devletimiz Yücedir.. 
Devletimizi yönetenlere, Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza ve Hükümet Üyelerimize inancımız tamdır.. 
Onlara yardımcı olmak vatandaşlık ve kardeşlik görevimizdir..
Ancak hiçbir kimse layüsel değildir.. 
(Bize göre) Yanlış bir şey gördüğümüzde ise lisani münasiple, kırmadan dökmeden, sözü adrese göndeririz..
Bu samimi satırları yazan Sami Özey, neredeyse 15 yıla yaklaşan AK Parti Hükümetlerinden hiçbir zaman bir şey talep etmemiştir.. Evet, Milletvekillerinden ve de hükümet üyelerinden pek çok dostu olmasına rağmen bir günden bir güne kapı çalmamıştır, kimsenin kapısını aşındırmamıştır.. 
Kısacası; hesabımız kitabımız hiç bir zaman olmadı ve olmamıştır..
O halde elbette konuşacağız!.. 
Kendimizce doğru olanları açık ve net bir biçimde söyleyeceğiz.. 
Netice-i kelam; 
Allah milletimizi korusun..
Allah devletimizi payidar etsin..
Bu aziz milleti yok etmek isteyen hainleri ise kahrı perişan etsin!..
Vesselam..