Bosna Hersek Yerel Seçim sonuçları bize ne anlatıyor!

Bosna Hersek Yerel Seçim sonuçları bize ne anlatıyor!

Bosna Hersek için Aliya İzzetbegoviç ne ise, onun kurucusu olduğu Demokratik Eylem Partisi (Stranka Demokratske Akcije-SDA) de odur.

SDA, 26 Mayıs 1990’da Aliya İzzetbegoviç tarafından kurulmuş olup, kökleri ta Yugoslavya Krallığı dönemindeki Mladi Muslimani (Genç Müslümanlar Teşkilatı)'ye dayanır. 

Partinin hedefi, bir yandan Bosna-Hersek ve Balkanlar'daki Boşnaklar ve diğer Müslüman azınlıkların haklarını savunurken diğer yandan farklı dini ve etnik gruplardan insanların bir arada yaşadığı bir Bosna Hersek idealini hayata geçirmektir.

SDA Genel Başkanı Aliya İzzetbegoviç'in hastalığı nedeniyle siyasetten çekilmesinden sonra 2001'de parti genel başkanlığına Süleyman Tihiç seçildi. Tihiç’in 2014'te vefatından sonra 26 Mayıs 2015'te yapılan SDA 6. Kongresi'nde parti genel başkanlığına Bakir İzzetbegoviç getirildi.

Kasım 2020 Yerel Seçimleri…

Boşnakların en güçlü partisi olan Demokratik Eylem Partisi (SDA), 2020 geçtiğimiz Kasım ayında yapılan yerel seçimler sonucunda Saraybosna'da ilk kez büyük bir yenilgiye uğradı.

Partinin lideri Bakir İzzetbegoviç, SDA'nın başkent Saraybosna'da kaybettiğini doğruladı, ancak ülke genelinde en güçlü parti kaldıklarını vurguladı. “Saraybosna'yı kaybettik ancak Bosna Hersek'te kazandık” şeklindeki açıklaması, işin açıkçası genel Boşnak toplumunu ikna etmişe benzemiyor.

İlk verilere göre Bosna Hersek genelinde seçimlere katılım yüzde 47 oranındaydı. Bu oran, Bosna Hersek Federasyonu’nda yüzde 46, Bosna Sırp Cumhuriyeti entitesinde ise yüzde 51 olarak gerçekleşti.

Bosna Hersek’te 2016 yılında yapılan yerel seçimlerde katılım oranı yüzde 53,88 idi.

Saraybosna’da 4 muhalif partinin SDA’ya karşı oluşturduğu koalisyon, yerel seçimlerde büyük bir başarı elde etti. 

Sosyal Demokrat Partisi (SDP), Bizim Parti (Naşa Stranka-NS), Bağımsız Bosna Hersek Listesi ve Halk ve Adalet Partisi (NiP)’den oluşan koalisyon, Saraybosna’nın Merkez (Centar), Yeni Saraybosna (Novo Sarajevo) ve Ilıca belediyelerini açık ara farkla kazandı. 

Her 3 belediyede daha önce SDA’nın üyeleri belediye başkanıydı. “Dörtlü”, Eski Şehir (Stari Grad) belediyesinde de zafer elde etti.

Bölge ve dünya medyası da Bosna Hersek’teki seçimleri yorumlarken en çok Bakir İzzetbegoviç ve Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik’in Saraybosna ve Banja Luka’yı kaybetmeleri, Hırvat Dragan Çoviç’in ise kazanması üzerinde durdular.

Değerlendirmelerde, Bosna Hersek’in 3 milliyetçi partisinden ikisinin, en büyük şehirlerde kontrolü kaybetmesiyle Bosna Hersek vatandaşlarının bu kez değişimi seçtikleri ve muhalefetin genç adaylarına şans verdikleri üzerine vurgu yaptılar.

Türkiye ve Boşnak Müslümanlar…

Türkiye, savaşın başladığı andan itibaren siyasi, ekonomik, kültürel desteğini Bosna Müslümanlarından esirgemedi. 

Gerek devlet kurumları gerekse sivil toplum kuruluşları Bosna Hersek halkına ve güçlü partisi olan SDA’ya 30 yıldır büyük destekler verdi. Fakat bunlar yüzeysel desteklerden öteye geçmedi.

Bosna-Hersek’te siyasetin ve siyasetçinin kalitesi, tecrübesi, savaş sürecinde şekillenen güçlenen bir özelliğe sahipti. 

Aliya İzzetbegoviç büyük bir devlet adamı ve iyi bir entelektüeldi ancak savaş ve çevresi onu çok yormuştu.

Savaş sonrası Bosna-Hersek’in ekonomik, politik, stratejik sorunlarına cevap verebilecek yönetimi oluşturma fırsatı olmadı.

Savaştan sonra gelen siyasetçiler ne yazık ki Bosna Hersek’in ihtiyaçlarına cevap verebilecek vizyona ve kaliteye sahip değillerdi.

Bosna Hersek’te, SDA dışındaki birçok liberal ve sosyal demokrat Boşnak partileri olmasına rağmen Türkiye’nin resmi ve sivil kurumları bu partilere destek ve ilgi göstermedi. 

Sadece SDA’yı merkeze alan ve diğer partilere soğuk ve ilgisiz politikalar bir hata idi.

Bosna, Kosova, Arnavutluk, Kuzey Makedonya gibi dindaş ve soydaş toplumların yaşadığı ülkelerde iktidar partileri dışında muhalif ya da diğer etnik azınlık partilerle destek ve ilişki sorunumuz hala devam etmektedir.

Gelinen noktada metal yorgunluk mu, hatalı tercihler mi bilinmez, Bosna’nın kurucu partisi olan SDA’nın eski gücünü yitirdiği gerçeğini göz ardı etmemek lazımdır.

Seçimlerde halkın tercihi neden değişti?

Tekrar yerel seçimlere dönersek, bu yerel seçimin galibi oy kullanan insanlar oldu, öteden beri yönetici olan politikacılara çok büyük bir cevap verdiler. 

Vatandaş değişim, daha doğrusu bir iyileşme istiyordu. 

Bosna-Hersek’te sosyal ve ekonomik politikaların gidişatından halk uzun zamandır rahatsızdı. 

Seçmenin öncelikle, ülkenin sorunlarını çözmeye odaklı bir görüş ya da böyle bir siyasi gelenek arayışı içinde olması, ancak bu sorunların çözümünü ortaya koyabilecek güvenilir, umut verecek siyasetçi yokluğu, tercihlerini etkiledi.

Halkın bir itirazı da Bosna-Hersek’in uluslararası dayatmalar sonucunda ‘laçka’ olmuş bürokrasisineydi. 

Ülkenin bugünkü mevcut harita yapısını bir kenara bırakırsak, yönetimi ve yönetimsel yapısı hala eski Yugoslavya’nın kendi içerisindeki reflekslerini taşıyor; yani özel sektöre, yeni düşüncelere, yeni anlayışlara bariyer koyan bir anlayış hala yaşıyor. 

Devlet ve bürokrasi özel sektörü, yeni yabancı yatırımcıları genel bağlamda ülkeye düşman olarak görüyor.

Bugün Bosna Hersek’de “üç kurucu millet” dediğimiz Boşnak, Sırp ve Hırvatlar’da da mevcut yapılara yönelik benzer itirazlar var.

SDA partisinin bir diğer handikapı, Aliya sonrasında liderlik, önderlik sorununun aşılamamış olmasıdır. 

Bakir İzzetbegoviç’in şahsının halk tarafından çok benimsenmediği, bireysel hataları, uygulamaları ve elitist yaklaşımlarının parti içinde ciddi kopuşlara sebep olduğu ve kırgınlıkları büyüttüğü uzun zamandır konuşuluyor.

30 yıldan fazla iktidarda olup, savaş dönemini geçiniz, savaştan sonra parti olarak, yönetim olarak yetiştirdiğiniz bürokratik ve siyasi kadrolar ülkeye, halkın beklentilerine karşılık veremediyse, iktidarda da olsanız muhalefette de olsanız parti olarak muhakkak kaybedersiniz.

Halk, SDA’ya bu seçimde “sarı kart”ı gösterdi. Kaç seçimdir toleranslı davranan, eli cebinde sandığa giden halk bu kez kartını gösterdi.

Bosna-Hersek’teki seçimi sadece SDA kaybetmedi tabiî ki, ana akım diğer siyasi partiler de gerçekten büyük bir kayba uğradılar.

Seçimin galibi yeni yetişen genç politikacılar olarak görünüyor. Ama siyasetin yeni aktörü bu gençlerin, ülkeyi ya da kazandıkları belediyeleri yönetip yönetemeyecekleri, gençliklerinden beklenen değişimi sağlayıp sağlayamayacakları da büyük bir soru işareti.

Türkiye için Balkanlar’ın önemi asla tartışılmaz. 

Avrupa’nın sınırında 600 yıldır varlık mücadelesi veren Boşnakların geleceği, vizyonu bizim için ayrı bir öneme sahiptir, fakat buradaki siyasi, sosyal, ekonomik kurumlar ve dinamiklerle ilişkinin uzun vadeli, temelleri sağlam politik bir yapılanmaya dayanması zarureti var.

Bu seçimlerde, SDA'ya karşı kurulan dörtlü bir ittifak söz konusuydu. 

Bunun sonucunda SDA, en büyük oy kaybını Sarajevo’da yaşamış oldu. Merkez (center), Ilıca, Novo Sarajevo belediyelerini kaybetti.

Dikkat çeken bir husus da seçmenlerin Sırp kökenli, Çetnik olmayan, Bosna Hersek çok kültürlü kimliğini koruyup Bosna Hersek’in üniter yapısının parçalanmamasını savunan Sırp adaylara oy vermeleriydi.

Saraybosnalı Sırp asıllı Srcan Mandiç, savaşta 4 yıl boyunca Bosna ordusu saflarında, Müslümanlarla omuz omuza Çetniklere karşı mücadele etmiş ve yine Boşnak oylarıyla Sarayevo merkez belediye başkanı seçildi.

İnsanlar, bu seçimde ilk kez kültürel değerler, inançlar, etnisite, din ayrımını bir kenara bırakarak güven ve tepkisel yaklaşımı tercih ettiler.

Seçimden sonra SDA Başkanı Bakir İzzetbegoviç, SDA'daki herkesin bu yenilgiden ders alması gerektiğini belirtti. 

İzzetbegoviç, SDA’ya zamanında tokat atılması iyi, Saraybosna'da aldığımız soğuk, buzlu duş bizi uyandıracak. Güçlüyüz, bunu telafi edeceğiz” dedi ve SDA'nın ülkeyi savunması gerektiğini ve bunu tek başına yapamayacağını söyledi.

İzzetbegoviç, "Elimiz sivil partilere, sol partilere, SDA'dan çıkan partilere uzatılacak, Bosna Hersek’i savunmak için bu insanlarla uzlaşacağız" dedi. 

SDA’nın adaylarının bir kısmı SDA’dan ayrılan ve ittifaka katılan gençlere karşı seçimi kaybetmişlerdi.

Bosna’da karmaşık seçim sistemi…

Bosna Hersek’te seçimler deyince önce şunu görmek lazım; bu ülkede iki senede bir seçim yapılıyor yani Bosna, şu anda 4 milyona bile ulaşmayan nüfusa sahip ama her iki senede bir seçim yapılıyor ve her bir seçimin maliyeti yaklaşık 300 milyon dolar.

Ülkedeki mevcut siyasi yapının karışıklığı, seçimlerin kendisine de etki ediyor; hiçbir seçim yeni çözümler getirmiyor. 

Her seçim, sonrasında ya mevcut sorunların devamını sağlıyor ya da mevcutlar üzerine yeni sorunlar geliştiriyor. 

Bosna'nın karmaşık yapısı aydınlar, Cumhurbaşkanları yüzlerce bakan, başbakan, milletvekili ise ayrı bir sorun.

Yerel seçimler, bütün ülkenin tamamında, aynı şekilde ve aynı şartlarda yapılıyor. Fakat ülkenin ne yazık ki fiili olarak -resmi olarak değil- ikiye bölünmüşlüğü, hatta potansiyel üçe bölünmüşlüğü, büyük bir sorun olmaya devam ediyor.

Bilgisayar ekranlarında yapılan hesaplamaların sahaya yansıması da her zaman iyi olan olamayabiliyor ya da iyi olmayabiliyor. 

Her şeyden önce, oy verme işlemi son derece karmaşık. 

Savaşın üzerinden 25 sene geçmesine rağmen bugün hala seçmenlerin nerede ve nasıl oy verecekleri, kimlerin nasıl oy verecekleri tartışma konusu.

Düzenli nüfus sayımı ve nüfus bildirimi yapmak son derece zor.

Ülkenin nüfusunun önemli bir kısmının nerede yaşadığını kendi devleti de bilmiyor.

Tabii savaş süresince dağılmış nüfus grupları için gıyaben oy kullanma, mektupla oy kullanma, yurtdışında oy kullanma, bildirimle oy kullanma gibi sistemler getirilmiş. 

Temelinde son derece adilane olan uzaktan oy kullanma sistemi, ne yazık ki Bosna şartlarına girince seçim yolsuzluğunun da bir parçası olabiliyor ki bu son seçimlerde bunu da gördük.

SDA neden çöktü?

Bu yerel seçim, SDA için çöküşün başlangıcının bir parçası diyebiliriz. 

Sarajevo büyük bir kayıp oldu, elindeki neredeyse büyükşehire bağlı bütün belediyeleri kaybederken bir tek merkez ilçe şehri Novigrad elinde kaldı. 

Novigrad belediye başkanının da yakında SDA'dan ayrılabileceği konusunda dedikodular var. 

Başkan, kendisi de bunları yalanlamadı. 

Bu bağlamda SDA, Sarajevo’da oldukça büyük bir darbe yedi, güçlü olmasının beklendiği belediyelerin neredeyse hepsini kaybetti.

Bu oy kayıplarının beklenenden biraz daha fazla olması, SDA için gerçekten üzerinde oturulup yeniden düşünülmesi, araştırılması, konuşulması ve yöneticilerin “ben” mantığını bir kenara bırakarak “biz” mantığıyla olaylara yaklaşmasını gerektiriyor. Çünkü bir çöküş diyemesek bile bir çöküşün başladığı görülüyor.

Tuzla Belediyesi, zaten geleneksel olarak sosyal demokrat yapıydı orayı alamamıştı. 

Uzun zamandır Tuzla, hala böyle devam ediyor. 

Mostar şehrinde 20 Aralık’ta tekrar seçim olacak. 

Bakalım nasıl bir sonuç çıkacak. 

Mostar'da Hırvatlara karşı bir Boşnak bütünlüğü sergilenebilecek mi?

Öyle bir niyet var ama şu anda biraz zor görünüyor.

Sarajevo’da SDA karşıtı olan bir grubun yine şehir meclisinde de üstünlüğü var. Yani SDA, Saraybosna içerisindeki ilçe belediyeleri ile beraber Büyükşehir Belediye Meclisini de fiili olarak kaybetmiş oldu. 

Bunun çeşitli sebepleri var tabii ki; SDA'da bir metal yorgunluğu söz konusu. Birkaç seçimdir SDA’ya oy veren, muhafazakâr ya da liberal Boşnaklar, eleştirmelerine rağmen sandığa gittiklerinde alternatif seçenek olmadığı için oylarını Bakir izzetbegoviç’in partisine veriyorlardı, son yerel seçimde bu kesinlikle kırıldı.

Özellikle devamlı olarak SDA’ya giden ya da gitmesi beklenen varoşların oyları, bu sefer yeni oluşumlara gitti. 

Bunun tabii temel bazı sebepleri var. Birincisi; metal yorgunluğu demiştik. Uzun zamandır SDA’nın en büyük sorunlardan birisi ülke sorunlarını çözmeye yönelik göz dolduracak ya da parantez içerisinde; göz boyayacak adımlar atamayışıydı.

Ülkenin karışık siyasi, sosyal düzeninin getirdiği fiilli durumun vatandaş dışında herkese faydası var. 

Politikacılarda, mevcut iktidarda, siyasi liderlerde bu karmaşıklığın devam etmesi, konumlarının dokunulmazlığını güçlendirdiği inancını pekiştirmiş adeta.

Siyasiler bu karmaşada kendi özel ekonomik çıkarlarını, şahsi siyasi ajandalarını yürütebiliyorlar. Bu anlayış, ister istemez SDA’nın da uzun zamandır ülkenin sorunlarını, içinde bulunduğu sosyo-ekonomik sorunları çözmeye yönelik adımlar atmasına mani olmuştur.

Kovid 19 pandemi süreci de bir şekilde iktidarın hanesine eksi puan olarak yansıdı. 

İşlerini kaybedenler, daralan ekonomi, neredeyse sıfıra düşen turizm gelirleri ve en kötüsü de Bosna Hersek'in en temel problemi geleceğe duyulan belirsizlik ve güvensizlik duygusu SDA iktidarına karşı olumsuzluğu daha da artırdı.

Bunun dışında, özellikle son birkaç aydır SDA’nın kendi bünyesinde ortaya çıkan skandallar, ciddi bağlamda dünyanın her yerindeki en güçlü iktidarı devirebilecek ya da sarsabilecek büyüklükte skandallar, artık işin tuzu biberi oldu.

Seçime giden süreçte SDA’nın kendi içerisinde bazı siyasi çıkışlar, başkaldırılar oldu. 

SDA, normal şehir yönetimlerini, daha doğrusu kendi iç siyasi kadrolarını belirlerken, ortaya çıkan grupların bir birbiriyle savaşları çok fazla su yüzüne çıktı. 

Hatta adliyelere yansıyan iç kavgalara dönüştü. 

Bütün bunlar vatandaşın gözünde yavaş yavaş birikti ve şu an itibariyle savaşın bitişinden bugüne kadar bu yerel seçimler SDA’nın aldığı en büyük darbelerden birisinin sebebi oldu.

Bakir İzzetbegoviç’in şahsıyla ilgili negatif algı ve SDA partililerin bu negatifliği desteklemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyor olduğu yönünde bir izlenim, kanaat var.

Aslında bugün SDA’nın en büyük rakibi yine kendisi. 

Yani şunu demek istiyorum; bugün belediyeleri elinden alan isimler ve yarın büyük bir ihtimal iktidarı elinden alacak olanlar kendi içerisinden çıkmış, ayrılmış, bir iki sene önceye kadar SDA’nın en önemli noktalarında olmuş insanlardı.

Büyük ihtimalle, önümüzdeki günlerde SDA içerisinde ciddi yeni bazı parçalanmaların yaşanması kaçınılmaz gibi görünüyor. 

Şu ana kadar bakanlık, belediye başkanlığı, kanton yöneticiliği yapmış isimlerden partiden çok ayrılanlar oldu ama yılbaşından sonra daha ciddi, belki de daha örgütsel ayrışmaların olacağını bekleyebiliriz.

SDA’nın güçlü bir şekilde siyasette varolması Balkanlar’daki Boşnaklar için hayati bir konudur…

Peki diğer partilerde oy kaybı olmadı mı? 

Diğer merkez partilerde de böyle kayıplar oldu, ama ben birey olarak SDA’nın kuruluş felsefesi, kuruluş mantığı, Boşnak Müslümanlar üzerindeki emeği, ödediği bedeli göz önünde tutarak yaşaması ve devam etmesi gerektiği taraftarıyım.

Peki, bu nasıl mümkün olur? 

Bu çok ayrı tartışılması gereken bir konu, bir silkinme, bir yenilenmeye ve yeni bir fedakârlığa ihtiyaç var. 

Bosna Hersek'in, Boşnakların geleceği açısından son derece önemli olduğunu düşünüyorum. 

Bu ülkenin nüfus olarak en büyük etnik gurubu ve çimentosu Boşnaklardır ve aslında Boşnakları da siyasi arenada kendi içerisinde birbirine bağlayan güç/dinamik SDA’dır.

Son yıllarda gerçekleşen her seçim sonucu, ciddi kırılmalar ve boşluklar oluşturmaktadır. 

AB sürecinde ortaya çıkan “yeni Balkanlar”da, boş alanları dolduracak siyasi figürler ve partilerin nasıl bir küresel, bölgesel güçlere yelken açacakları Bosna için de çok önemlidir.

Bu yerel seçimler büyük bir kayıptı. 

Daha doğrusu bunu büyük bir kayıp olarak görmek gerekiyor; her ne kadar kendileri henüz bunu göremeseler de büyük ihtimalle iki sene sonra yapılacak genel seçimlerde, bu şekilde giderlerse daha büyük bir kayıp yaşayacaklar. 

SDA, belki parlamentoda ciddi sandalye kaybına uğrayacak.

Genel seçimlerde, SDA’nın varlığını güçlü şekilde devam ettirmesinin son derece elzem ve hayati bir durum olduğuna inanıyorum. 

SDA’nın güçten düşmesi halinde Hırvatistan, Slovenya, Sırbistan, Sancak, Kosova ve Kuzey Makedonya’da yaşayan Müslüman Boşnakların yaşadıkları yerlerde genel olarak çok ciddi manevi bir boşluk olacaktır.

Oklar, tabiî ki Aliya İzzetbegoviç’in oğlu olan Bakir izzetbegoviç’e çevrilmiş durumda. 

SDA’nın yaşadığı ciddi düşüş ve dağılma süreçlerinde Bakir beyin sorumluluğunun büyük olduğu ve siyasi, sosyal, kültürel bakış açısının zayıflığının buna sebep olduğu uzun zamandır konuşulmaktadır. 

Ciddi kan kaybeden partinin, karşı karşıya kaldığı saldırılar ve halkın eleştirel tepkileri, muhalefet partilerine şans tanımaktadır.

Savaş biteli 25 sene oldu. 

SDA’nın ciddi bir revizyona, iç problemlerini bir an önce çözmeye, genç kuşak üzerinden yeni bir yapılanmaya acilen ihtiyacı var.

.

Osman Atalay, dikGAZETE.com

Bosna Hersek için Aliya İzzetbegoviç ne ise, onun kurucusu olduğu Demokratik Eylem Partisi (Stranka Demokratske Akcije-SDA) de odur.

SDA, 26 Mayıs 1990’da Aliya İzzetbegoviç tarafından kurulmuş olup, kökleri ta Yugoslavya Krallığı dönemindeki Mladi Muslimani (Genç Müslümanlar Teşkilatı)'ye dayanır. 

Partinin hedefi, bir yandan Bosna-Hersek ve Balkanlar'daki Boşnaklar ve diğer Müslüman azınlıkların haklarını savunurken diğer yandan farklı dini ve etnik gruplardan insanların bir arada yaşadığı bir Bosna Hersek idealini hayata geçirmektir.

SDA Genel Başkanı Aliya İzzetbegoviç'in hastalığı nedeniyle siyasetten çekilmesinden sonra 2001'de parti genel başkanlığına Süleyman Tihiç seçildi. Tihiç’in 2014'te vefatından sonra 26 Mayıs 2015'te yapılan SDA 6. Kongresi'nde parti genel başkanlığına Bakir İzzetbegoviç getirildi.

Kasım 2020 Yerel Seçimleri…

Boşnakların en güçlü partisi olan Demokratik Eylem Partisi (SDA), 2020 geçtiğimiz Kasım ayında yapılan yerel seçimler sonucunda Saraybosna'da ilk kez büyük bir yenilgiye uğradı.

Partinin lideri Bakir İzzetbegoviç, SDA'nın başkent Saraybosna'da kaybettiğini doğruladı, ancak ülke genelinde en güçlü parti kaldıklarını vurguladı. “Saraybosna'yı kaybettik ancak Bosna Hersek'te kazandık” şeklindeki açıklaması, işin açıkçası genel Boşnak toplumunu ikna etmişe benzemiyor.

İlk verilere göre Bosna Hersek genelinde seçimlere katılım yüzde 47 oranındaydı. Bu oran, Bosna Hersek Federasyonu’nda yüzde 46, Bosna Sırp Cumhuriyeti entitesinde ise yüzde 51 olarak gerçekleşti.

Bosna Hersek’te 2016 yılında yapılan yerel seçimlerde katılım oranı yüzde 53,88 idi.

Saraybosna’da 4 muhalif partinin SDA’ya karşı oluşturduğu koalisyon, yerel seçimlerde büyük bir başarı elde etti. 

Sosyal Demokrat Partisi (SDP), Bizim Parti (Naşa Stranka-NS), Bağımsız Bosna Hersek Listesi ve Halk ve Adalet Partisi (NiP)’den oluşan koalisyon, Saraybosna’nın Merkez (Centar), Yeni Saraybosna (Novo Sarajevo) ve Ilıca belediyelerini açık ara farkla kazandı. 

Her 3 belediyede daha önce SDA’nın üyeleri belediye başkanıydı. “Dörtlü”, Eski Şehir (Stari Grad) belediyesinde de zafer elde etti.

Bölge ve dünya medyası da Bosna Hersek’teki seçimleri yorumlarken en çok Bakir İzzetbegoviç ve Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik’in Saraybosna ve Banja Luka’yı kaybetmeleri, Hırvat Dragan Çoviç’in ise kazanması üzerinde durdular.

Değerlendirmelerde, Bosna Hersek’in 3 milliyetçi partisinden ikisinin, en büyük şehirlerde kontrolü kaybetmesiyle Bosna Hersek vatandaşlarının bu kez değişimi seçtikleri ve muhalefetin genç adaylarına şans verdikleri üzerine vurgu yaptılar.

Türkiye ve Boşnak Müslümanlar…

Türkiye, savaşın başladığı andan itibaren siyasi, ekonomik, kültürel desteğini Bosna Müslümanlarından esirgemedi. 

Gerek devlet kurumları gerekse sivil toplum kuruluşları Bosna Hersek halkına ve güçlü partisi olan SDA’ya 30 yıldır büyük destekler verdi. Fakat bunlar yüzeysel desteklerden öteye geçmedi.

Bosna-Hersek’te siyasetin ve siyasetçinin kalitesi, tecrübesi, savaş sürecinde şekillenen güçlenen bir özelliğe sahipti. 

Aliya İzzetbegoviç büyük bir devlet adamı ve iyi bir entelektüeldi ancak savaş ve çevresi onu çok yormuştu.

Savaş sonrası Bosna-Hersek’in ekonomik, politik, stratejik sorunlarına cevap verebilecek yönetimi oluşturma fırsatı olmadı.

Savaştan sonra gelen siyasetçiler ne yazık ki Bosna Hersek’in ihtiyaçlarına cevap verebilecek vizyona ve kaliteye sahip değillerdi.

Bosna Hersek’te, SDA dışındaki birçok liberal ve sosyal demokrat Boşnak partileri olmasına rağmen Türkiye’nin resmi ve sivil kurumları bu partilere destek ve ilgi göstermedi. 

Sadece SDA’yı merkeze alan ve diğer partilere soğuk ve ilgisiz politikalar bir hata idi.

Bosna, Kosova, Arnavutluk, Kuzey Makedonya gibi dindaş ve soydaş toplumların yaşadığı ülkelerde iktidar partileri dışında muhalif ya da diğer etnik azınlık partilerle destek ve ilişki sorunumuz hala devam etmektedir.

Gelinen noktada metal yorgunluk mu, hatalı tercihler mi bilinmez, Bosna’nın kurucu partisi olan SDA’nın eski gücünü yitirdiği gerçeğini göz ardı etmemek lazımdır.

Seçimlerde halkın tercihi neden değişti?

Tekrar yerel seçimlere dönersek, bu yerel seçimin galibi oy kullanan insanlar oldu, öteden beri yönetici olan politikacılara çok büyük bir cevap verdiler. 

Vatandaş değişim, daha doğrusu bir iyileşme istiyordu. 

Bosna-Hersek’te sosyal ve ekonomik politikaların gidişatından halk uzun zamandır rahatsızdı. 

Seçmenin öncelikle, ülkenin sorunlarını çözmeye odaklı bir görüş ya da böyle bir siyasi gelenek arayışı içinde olması, ancak bu sorunların çözümünü ortaya koyabilecek güvenilir, umut verecek siyasetçi yokluğu, tercihlerini etkiledi.

Halkın bir itirazı da Bosna-Hersek’in uluslararası dayatmalar sonucunda ‘laçka’ olmuş bürokrasisineydi. 

Ülkenin bugünkü mevcut harita yapısını bir kenara bırakırsak, yönetimi ve yönetimsel yapısı hala eski Yugoslavya’nın kendi içerisindeki reflekslerini taşıyor; yani özel sektöre, yeni düşüncelere, yeni anlayışlara bariyer koyan bir anlayış hala yaşıyor. 

Devlet ve bürokrasi özel sektörü, yeni yabancı yatırımcıları genel bağlamda ülkeye düşman olarak görüyor.

Bugün Bosna Hersek’de “üç kurucu millet” dediğimiz Boşnak, Sırp ve Hırvatlar’da da mevcut yapılara yönelik benzer itirazlar var.

SDA partisinin bir diğer handikapı, Aliya sonrasında liderlik, önderlik sorununun aşılamamış olmasıdır. 

Bakir İzzetbegoviç’in şahsının halk tarafından çok benimsenmediği, bireysel hataları, uygulamaları ve elitist yaklaşımlarının parti içinde ciddi kopuşlara sebep olduğu ve kırgınlıkları büyüttüğü uzun zamandır konuşuluyor.

30 yıldan fazla iktidarda olup, savaş dönemini geçiniz, savaştan sonra parti olarak, yönetim olarak yetiştirdiğiniz bürokratik ve siyasi kadrolar ülkeye, halkın beklentilerine karşılık veremediyse, iktidarda da olsanız muhalefette de olsanız parti olarak muhakkak kaybedersiniz.

Halk, SDA’ya bu seçimde “sarı kart”ı gösterdi. Kaç seçimdir toleranslı davranan, eli cebinde sandığa giden halk bu kez kartını gösterdi.

Bosna-Hersek’teki seçimi sadece SDA kaybetmedi tabiî ki, ana akım diğer siyasi partiler de gerçekten büyük bir kayba uğradılar.

Seçimin galibi yeni yetişen genç politikacılar olarak görünüyor. Ama siyasetin yeni aktörü bu gençlerin, ülkeyi ya da kazandıkları belediyeleri yönetip yönetemeyecekleri, gençliklerinden beklenen değişimi sağlayıp sağlayamayacakları da büyük bir soru işareti.

Türkiye için Balkanlar’ın önemi asla tartışılmaz. 

Avrupa’nın sınırında 600 yıldır varlık mücadelesi veren Boşnakların geleceği, vizyonu bizim için ayrı bir öneme sahiptir, fakat buradaki siyasi, sosyal, ekonomik kurumlar ve dinamiklerle ilişkinin uzun vadeli, temelleri sağlam politik bir yapılanmaya dayanması zarureti var.

Bu seçimlerde, SDA'ya karşı kurulan dörtlü bir ittifak söz konusuydu. 

Bunun sonucunda SDA, en büyük oy kaybını Sarajevo’da yaşamış oldu. Merkez (center), Ilıca, Novo Sarajevo belediyelerini kaybetti.

Dikkat çeken bir husus da seçmenlerin Sırp kökenli, Çetnik olmayan, Bosna Hersek çok kültürlü kimliğini koruyup Bosna Hersek’in üniter yapısının parçalanmamasını savunan Sırp adaylara oy vermeleriydi.

Saraybosnalı Sırp asıllı Srcan Mandiç, savaşta 4 yıl boyunca Bosna ordusu saflarında, Müslümanlarla omuz omuza Çetniklere karşı mücadele etmiş ve yine Boşnak oylarıyla Sarayevo merkez belediye başkanı seçildi.

İnsanlar, bu seçimde ilk kez kültürel değerler, inançlar, etnisite, din ayrımını bir kenara bırakarak güven ve tepkisel yaklaşımı tercih ettiler.

Seçimden sonra SDA Başkanı Bakir İzzetbegoviç, SDA'daki herkesin bu yenilgiden ders alması gerektiğini belirtti. 

İzzetbegoviç, SDA’ya zamanında tokat atılması iyi, Saraybosna'da aldığımız soğuk, buzlu duş bizi uyandıracak. Güçlüyüz, bunu telafi edeceğiz” dedi ve SDA'nın ülkeyi savunması gerektiğini ve bunu tek başına yapamayacağını söyledi.

İzzetbegoviç, "Elimiz sivil partilere, sol partilere, SDA'dan çıkan partilere uzatılacak, Bosna Hersek’i savunmak için bu insanlarla uzlaşacağız" dedi. 

SDA’nın adaylarının bir kısmı SDA’dan ayrılan ve ittifaka katılan gençlere karşı seçimi kaybetmişlerdi.

Bosna’da karmaşık seçim sistemi…

Bosna Hersek’te seçimler deyince önce şunu görmek lazım; bu ülkede iki senede bir seçim yapılıyor yani Bosna, şu anda 4 milyona bile ulaşmayan nüfusa sahip ama her iki senede bir seçim yapılıyor ve her bir seçimin maliyeti yaklaşık 300 milyon dolar.

Ülkedeki mevcut siyasi yapının karışıklığı, seçimlerin kendisine de etki ediyor; hiçbir seçim yeni çözümler getirmiyor. 

Her seçim, sonrasında ya mevcut sorunların devamını sağlıyor ya da mevcutlar üzerine yeni sorunlar geliştiriyor. 

Bosna'nın karmaşık yapısı aydınlar, Cumhurbaşkanları yüzlerce bakan, başbakan, milletvekili ise ayrı bir sorun.

Yerel seçimler, bütün ülkenin tamamında, aynı şekilde ve aynı şartlarda yapılıyor. Fakat ülkenin ne yazık ki fiili olarak -resmi olarak değil- ikiye bölünmüşlüğü, hatta potansiyel üçe bölünmüşlüğü, büyük bir sorun olmaya devam ediyor.

Bilgisayar ekranlarında yapılan hesaplamaların sahaya yansıması da her zaman iyi olan olamayabiliyor ya da iyi olmayabiliyor. 

Her şeyden önce, oy verme işlemi son derece karmaşık. 

Savaşın üzerinden 25 sene geçmesine rağmen bugün hala seçmenlerin nerede ve nasıl oy verecekleri, kimlerin nasıl oy verecekleri tartışma konusu.

Düzenli nüfus sayımı ve nüfus bildirimi yapmak son derece zor.

Ülkenin nüfusunun önemli bir kısmının nerede yaşadığını kendi devleti de bilmiyor.

Tabii savaş süresince dağılmış nüfus grupları için gıyaben oy kullanma, mektupla oy kullanma, yurtdışında oy kullanma, bildirimle oy kullanma gibi sistemler getirilmiş. 

Temelinde son derece adilane olan uzaktan oy kullanma sistemi, ne yazık ki Bosna şartlarına girince seçim yolsuzluğunun da bir parçası olabiliyor ki bu son seçimlerde bunu da gördük.

SDA neden çöktü?

Bu yerel seçim, SDA için çöküşün başlangıcının bir parçası diyebiliriz. 

Sarajevo büyük bir kayıp oldu, elindeki neredeyse büyükşehire bağlı bütün belediyeleri kaybederken bir tek merkez ilçe şehri Novigrad elinde kaldı. 

Novigrad belediye başkanının da yakında SDA'dan ayrılabileceği konusunda dedikodular var. 

Başkan, kendisi de bunları yalanlamadı. 

Bu bağlamda SDA, Sarajevo’da oldukça büyük bir darbe yedi, güçlü olmasının beklendiği belediyelerin neredeyse hepsini kaybetti.

Bu oy kayıplarının beklenenden biraz daha fazla olması, SDA için gerçekten üzerinde oturulup yeniden düşünülmesi, araştırılması, konuşulması ve yöneticilerin “ben” mantığını bir kenara bırakarak “biz” mantığıyla olaylara yaklaşmasını gerektiriyor. Çünkü bir çöküş diyemesek bile bir çöküşün başladığı görülüyor.

Tuzla Belediyesi, zaten geleneksel olarak sosyal demokrat yapıydı orayı alamamıştı. 

Uzun zamandır Tuzla, hala böyle devam ediyor. 

Mostar şehrinde 20 Aralık’ta tekrar seçim olacak. 

Bakalım nasıl bir sonuç çıkacak. 

Mostar'da Hırvatlara karşı bir Boşnak bütünlüğü sergilenebilecek mi?

Öyle bir niyet var ama şu anda biraz zor görünüyor.

Sarajevo’da SDA karşıtı olan bir grubun yine şehir meclisinde de üstünlüğü var. Yani SDA, Saraybosna içerisindeki ilçe belediyeleri ile beraber Büyükşehir Belediye Meclisini de fiili olarak kaybetmiş oldu. 

Bunun çeşitli sebepleri var tabii ki; SDA'da bir metal yorgunluğu söz konusu. Birkaç seçimdir SDA’ya oy veren, muhafazakâr ya da liberal Boşnaklar, eleştirmelerine rağmen sandığa gittiklerinde alternatif seçenek olmadığı için oylarını Bakir izzetbegoviç’in partisine veriyorlardı, son yerel seçimde bu kesinlikle kırıldı.

Özellikle devamlı olarak SDA’ya giden ya da gitmesi beklenen varoşların oyları, bu sefer yeni oluşumlara gitti. 

Bunun tabii temel bazı sebepleri var. Birincisi; metal yorgunluğu demiştik. Uzun zamandır SDA’nın en büyük sorunlardan birisi ülke sorunlarını çözmeye yönelik göz dolduracak ya da parantez içerisinde; göz boyayacak adımlar atamayışıydı.

Ülkenin karışık siyasi, sosyal düzeninin getirdiği fiilli durumun vatandaş dışında herkese faydası var. 

Politikacılarda, mevcut iktidarda, siyasi liderlerde bu karmaşıklığın devam etmesi, konumlarının dokunulmazlığını güçlendirdiği inancını pekiştirmiş adeta.

Siyasiler bu karmaşada kendi özel ekonomik çıkarlarını, şahsi siyasi ajandalarını yürütebiliyorlar. Bu anlayış, ister istemez SDA’nın da uzun zamandır ülkenin sorunlarını, içinde bulunduğu sosyo-ekonomik sorunları çözmeye yönelik adımlar atmasına mani olmuştur.

Kovid 19 pandemi süreci de bir şekilde iktidarın hanesine eksi puan olarak yansıdı. 

İşlerini kaybedenler, daralan ekonomi, neredeyse sıfıra düşen turizm gelirleri ve en kötüsü de Bosna Hersek'in en temel problemi geleceğe duyulan belirsizlik ve güvensizlik duygusu SDA iktidarına karşı olumsuzluğu daha da artırdı.

Bunun dışında, özellikle son birkaç aydır SDA’nın kendi bünyesinde ortaya çıkan skandallar, ciddi bağlamda dünyanın her yerindeki en güçlü iktidarı devirebilecek ya da sarsabilecek büyüklükte skandallar, artık işin tuzu biberi oldu.

Seçime giden süreçte SDA’nın kendi içerisinde bazı siyasi çıkışlar, başkaldırılar oldu. 

SDA, normal şehir yönetimlerini, daha doğrusu kendi iç siyasi kadrolarını belirlerken, ortaya çıkan grupların bir birbiriyle savaşları çok fazla su yüzüne çıktı. 

Hatta adliyelere yansıyan iç kavgalara dönüştü. 

Bütün bunlar vatandaşın gözünde yavaş yavaş birikti ve şu an itibariyle savaşın bitişinden bugüne kadar bu yerel seçimler SDA’nın aldığı en büyük darbelerden birisinin sebebi oldu.

Bakir İzzetbegoviç’in şahsıyla ilgili negatif algı ve SDA partililerin bu negatifliği desteklemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyor olduğu yönünde bir izlenim, kanaat var.

Aslında bugün SDA’nın en büyük rakibi yine kendisi. 

Yani şunu demek istiyorum; bugün belediyeleri elinden alan isimler ve yarın büyük bir ihtimal iktidarı elinden alacak olanlar kendi içerisinden çıkmış, ayrılmış, bir iki sene önceye kadar SDA’nın en önemli noktalarında olmuş insanlardı.

Büyük ihtimalle, önümüzdeki günlerde SDA içerisinde ciddi yeni bazı parçalanmaların yaşanması kaçınılmaz gibi görünüyor. 

Şu ana kadar bakanlık, belediye başkanlığı, kanton yöneticiliği yapmış isimlerden partiden çok ayrılanlar oldu ama yılbaşından sonra daha ciddi, belki de daha örgütsel ayrışmaların olacağını bekleyebiliriz.

SDA’nın güçlü bir şekilde siyasette varolması Balkanlar’daki Boşnaklar için hayati bir konudur…

Peki diğer partilerde oy kaybı olmadı mı? 

Diğer merkez partilerde de böyle kayıplar oldu, ama ben birey olarak SDA’nın kuruluş felsefesi, kuruluş mantığı, Boşnak Müslümanlar üzerindeki emeği, ödediği bedeli göz önünde tutarak yaşaması ve devam etmesi gerektiği taraftarıyım.

Peki, bu nasıl mümkün olur? 

Bu çok ayrı tartışılması gereken bir konu, bir silkinme, bir yenilenmeye ve yeni bir fedakârlığa ihtiyaç var. 

Bosna Hersek'in, Boşnakların geleceği açısından son derece önemli olduğunu düşünüyorum. 

Bu ülkenin nüfus olarak en büyük etnik gurubu ve çimentosu Boşnaklardır ve aslında Boşnakları da siyasi arenada kendi içerisinde birbirine bağlayan güç/dinamik SDA’dır.

Son yıllarda gerçekleşen her seçim sonucu, ciddi kırılmalar ve boşluklar oluşturmaktadır. 

AB sürecinde ortaya çıkan “yeni Balkanlar”da, boş alanları dolduracak siyasi figürler ve partilerin nasıl bir küresel, bölgesel güçlere yelken açacakları Bosna için de çok önemlidir.

Bu yerel seçimler büyük bir kayıptı. 

Daha doğrusu bunu büyük bir kayıp olarak görmek gerekiyor; her ne kadar kendileri henüz bunu göremeseler de büyük ihtimalle iki sene sonra yapılacak genel seçimlerde, bu şekilde giderlerse daha büyük bir kayıp yaşayacaklar. 

SDA, belki parlamentoda ciddi sandalye kaybına uğrayacak.

Genel seçimlerde, SDA’nın varlığını güçlü şekilde devam ettirmesinin son derece elzem ve hayati bir durum olduğuna inanıyorum. 

SDA’nın güçten düşmesi halinde Hırvatistan, Slovenya, Sırbistan, Sancak, Kosova ve Kuzey Makedonya’da yaşayan Müslüman Boşnakların yaşadıkları yerlerde genel olarak çok ciddi manevi bir boşluk olacaktır.

Oklar, tabiî ki Aliya İzzetbegoviç’in oğlu olan Bakir izzetbegoviç’e çevrilmiş durumda. 

SDA’nın yaşadığı ciddi düşüş ve dağılma süreçlerinde Bakir beyin sorumluluğunun büyük olduğu ve siyasi, sosyal, kültürel bakış açısının zayıflığının buna sebep olduğu uzun zamandır konuşulmaktadır. 

Ciddi kan kaybeden partinin, karşı karşıya kaldığı saldırılar ve halkın eleştirel tepkileri, muhalefet partilerine şans tanımaktadır.

Savaş biteli 25 sene oldu. 

SDA’nın ciddi bir revizyona, iç problemlerini bir an önce çözmeye, genç kuşak üzerinden yeni bir yapılanmaya acilen ihtiyacı var.

.

Osman Atalay, dikGAZETE.com