Boşnaklar, Türkler ve Bosna’nın Savunulması

Boşnaklar, Türkler ve Bosna’nın Savunulması

Boşnaklar, Türkler ve Bosna’nın Savunulması Boşnaklar, Türkler ve Bosna’nın Savunulması

BOŞNAKLAR, TÜRKLER VE BOSNA’NIN SAVUNULMASI

Özet

Bu makalenin amacı 1990’lı yıllarda Bosna’da Müslüman Boşnaklara yapılan vahşet ve soykırım sırasında Türkiye adına önemli görevler üstlenmiş ve görevi sırasında birçok olay yaşamış ve bazı sır bilgilere vakıf olan Prof. Dr. Mustafa Kahramanyol’un yazmış olduğu Boşnaklar, Türkler ve Bosna’nın Savunulması -2023 adlı kitapla ilgili birkaç kelâm etmektir.

1944 Bosna Sancak-Yenipazar doğumlu yazar, İngilizce, Fransızca, Boşnakça, Hırvatça ve Sırpça biliyor. 1993-96 arası Başbakanlık müşaviri olarak Balkan işlerinden sorumlu birimin başında bulunmuştur.

Giriş

Hasbelkader Bosna’yla ilgili benim de küçük bir iki hatıram oldu.

İlki Bosna olayları patlak verdiğinde, Bosna’da işlenen ilk vahşet görüntülerini Isparta caddelerine TV’ler kurarak halka göstermiştik.

Ardından da RP İl Başkanlığı olarak, Isparta Kültür SarayındaBosna ve Abhazya ile Dayanışma” adlı bir toplantı düzenlemiş, mühim bir nakit yardım toplamıştık.

O günlerin anısı, Bosnalı heyetle çekilmiş bir resimle bir çıkartma (sticker) makaleye eklenmiştir.

Toplantıdan sonra 1975 doğumlu kızımın da bileziğini bağışladığını öğrenince epeyi bir sevinmiştim.

1992 Güzü RP. Isparta, A. Er’in evi, sol baştan M. Köylü, Bosnalı görevli, Davut Nuriler, R. Topraklı, Necati, Meksen ve A. Yoldaş.

İkinci hatıram 1996 güzünde oldu. O sıralar EGO Genel Müdürü hemşerim Altan Raşit Civan, ben ise APK Daire Başkanı idim. Melih Bey, Bosna’ya yardım sözü vermiş, ama İstanbul’un yardımları aylar önce yerini bulduğu hâlde, Ankara’nın yardımları gecikmişti.

Bu yardımlar, kullanımdan düşmüş doğalgaz sobaları, sayaçlar, bağlantı elemanları, miadı dolmuş 10 otobüs, bir adet seyyar tamir minibüsü ve sair malzeme idi.

Kışın yaklaşması, Bosna Elçiliğini, dolayısıyla da Altan Beyi tedirgin etmişti.

Bu işle ilgili birini tayin etmişler, ama iş bir türlü yürümemiş. Altan Bey beni çağırdı ve “Hacım, Melih Bey sanki yardım yapılmasını istemiyor; hiçbir evrak imzalamıyor; şu işe bir el at” dedi ve yanıma da ÖKE soyadlı bir arkadaş koştu. Sonra da Bosna elçiliğinden Faruk Hacıbegiç’i gönderdi.

Fakir, RP İl Başkanlığından gelme; kanun nizam bilmem. Bir an evvel işin olması için Bakanlıkların kapısını çaldım; işler son sürat çözüldü.

Poklon grade Ankara, građanima Sarajevo çıkartması yaptırdım. Meğer devlet malı, hibe olmazmış.

Bir tanıdık, “Ramazan Bey, yaptığınız suç, ama işin içinde Bosna olduğu için şikâyet etmedik” diyecekti.

Melih Beyin ayak sürümesi, bu sebepten olsa gerekti.

Ankara’nın yardımını kafile başkanı olarak, birçok zahmete rağmen Sarayova Gaz’a ilettik.

Törene Ankara’dan uçakla Melih Bey dâhil birçok kişi geldi. Sarayova Gaz Müdürü M. Ali Siyariç, bir Türk bayrağını masasının arkasındaki duvara asmış; “bu bayrak burada hep duracak” diye bana göstermişti.

Bosna’yı görünce, Türkiye’deki bürokrasinin ne kadar çok olduğunu fark etmiştim.

Kitap Hakkında

Kitap, ana hatlarıyla 1-Bosna’nın eski tarihi, 2-Bosna’nın Osmanlı ile başlayan tarihi ve 3-Yugoslavya dönemi ve 1990’lı yıllardaki olaylar olmak üzere üç ana bölümden oluşmaktadır.

Yazar, ikinci ve üçüncü bölümdeki olaylara çok iyi vakıf ve hatta 1945’ten sonraki olaylara bizzat tanıktır; 1900’lerden sonraki olayları da büyüklerinden bizzat dinlemiştir.

Ol bakımdan eser, kaynak niteliğindedir.

Birinci bölümde; Peçenekler, Kumanlar ve Bogomilizm ile ilgili bazı eserlerden aktardıkları için bir iki itirazım var ki, onlardan ayrıca bahsedeceğim.

Kitap, A5 ebadında, 196 sayfa ve Ötüken’den çıkmıştır.

Gözleri yormayan ve okunaklı bir yazı çeşidi seçildiği için yayınevine teşekkür ederim.

Yazar, güzel Türkçe ve dil konusunda hassastır. Ayrıca olaylara akılcı ve tarafsız yaklaşmaktadır.

Kitapta anlaşılmayan ve anlaşılması güç bir ifade yoktur.

Kültür yerine Türkçeekin” kelime ve kavramını seçmiştir. Yazar, Türk diline gösterdiği itina için ziyadesiyle teşekkürü hak etmiştir.

Peçenek, Kuman, Bogomil, Boşnak 

Yazar’ın N. Stanev’den aktardığı s.19’daki bilgilere güvenemeyiz. Bu konuda kaynak Skylitzes olup, olay şöyle verilir:

“Peçenekler, ‘Asil İskitler’ olarak bilinen soya dâhil İskitlerdir. Sayıca çok kalabalıklardı ve tek başına başka hiçbir İskit topluluğu onların karşısında duramazdı. 13 kabileye ayrılmışlardı ve her birinin ortak adları vardı, fakat aynı zamanda her kabilenin liderinden aldığı kendine has adı da vardı.

Çadırlarda yaşamayı seven göçebeler oldukları için sürülerini Tuna’nın ötesinde bulunan Borysthenon nehri ile Pannonia arasında bulunan meralarda otlatırlardı. O zamanda liderleri, doğuştan asil olan fakat barışçıl bir yaşamı benimsemiş Bilter’in oğlu Tyrach’tı. [Tyrach, Turak veya Durak, 1048 yılında 13 oymağın başıydı (s.182, açık.933)].

Onların arasında Baltzar’ın oğlu Kegenes diye birisi daha vardı ki bu kişi herhangi soylu bir aileye mensup değildi ve aslına bakarsanız bir adı da yoktu, ama savaş konularında oldukça etkili bir kişiydi.

Tyrach’a rağmen, Peçenekler’e saldıran Oğuzlar'ı (bir Hun halkı) alt ederek geri püskürtmüştür. Peçenekler, soyluluğundan dolayı Tyrach’ı desteklerken savaş konularında da Kegenes’in arkasında duruyorlardı” (Skylitzes, 2016: 181-182).

Skylitzes’in yaşadığı yer Kemer Boğazı civarı olup, Kemer Boğazı’nda yaşayan birinin Tuna nehri civarındaki olayları bilmesi biraz zordur. Bir kere, Tyach yazılan kişi Tıraş değil, Turak/Durak olmalıdır.

Kegenes’in oğlu Kulinos, Gulinos ve Kulin gibi muhtelif yazılmış olup, Kulun olması doğrudur. Kulun’un adı, önce Uluborlu, bilâhare Yalvaç ovasındaki savaşlarda zikredilmiştir.

Sklytzes’deki Pannonia, Uluborlu-Senirkent ovası; Trakya, Barla-Gelendost arasındaki Thrakesia temi; Tuna (İstros) Uluborlu Papa çayıdır.

Peçenek-Kuman ve Peçenek-Bizans mücadelesinin vukû bulduğu yerler ise, Kemer Boğazı civarıdır (bk. İlgili makalelerim, dikGazete).

Biz kaynakların sağlamlığına bakarken, öncelikle imparatorlara, saray görevlilerine ve Anna Komnena’ya bakmayı tercih ederiz. Zîrâ, bunların uzman seviyesinde birçok danışmana sahip olmuş olma ihtimali yüksektir.

İkinci ölçütümüz ise kaynağın bölgede mukim bulunuyor olmasıdır. Bu itibarla, yanılma ihtimalimiz azdır.

Yazar, s.21’de Anadolu’dan Balkanlar’a gelen önemli Türk göçlerinden birinin, aralarında Sarı Saltuk’un da bulunduğu 2. İzzeddin’in bağlıları olduğunu, bunların Gagavuzların esasını teşkil ettiğini ve Sultan’ın ileri gelen emirleri ile bağlılarının Hıristiyanlığı kabul ettiklerini A. Yaşar Ocak ve Hava Selçuk’tan aktarır.

Selçuk’un dediği doğru olmasına rağmen, Ocak’ın dediği masal niteliğinde olup, olayın çağdaşı Aksarayî’ye uymaz.

2. İzzeddin ve beraberindekiler, Barla önlerinden alınarak, önce karayoluyla Karadeniz sahilindeki Ereğli civarına, oradan da gemilerle Kırım’a götürülmüşlerdir.

Gagavuzlar, Eğirdir Gölü çevresindeki Selçuklu Türkleridir. Ainos, Edirne-Enez değil, Barla önündeki bir Ainos idi. Bu konuda tarihçi yanılmıştır (bk. Topraklı, 23.05.2022 dikGazete).

Yazar, “ban” kelimesini Türkçe “bayan” (zengin) ile ilişkilendirir (s.25). Macarlar’da kıraldan sonraki en yüksek makam olan “ban”, Avarlar’dan beri efendi, sahip, bir bölgenin hâkimi ve idarecisi anlamına Türkçe Banos kelimesi ile ilgili olmalıdır (Kinnamos, 2001: 221). Bu isim, Eğirdir’in Banıs (Banos) köyünde hâlâ yaşamaktadır.

Yazar, Bogomil mezhebi ile Peçenek ve Kumanlar hakkında N. Stanev ve A. Nimet Kurat ile bazı yazarlardan alıntılar yapar ki, bunlara bazı itirazlarım var.

Bu yazarlar, Papaz Bogomil’in mezhebini, Firikya Hellespontia’daki (Kemer Boğazı çevresi) Philippopolis’te geliştirip yaydığını bilmiyorlar.

Yazar, kadim Manici, Pavlusçu, Patarcı din anlayışının MS 12’nci yüzyılda Bosna’ya girmeye başladığını; bu din anlayışına sahip kimselere Bosna’da Bogomil veya Patarcı denildiğini söyler (s.35).

Manici ve Pavlusçu din anlayışının tesiriyle Kemer Boğazı’ndaki Filippoi şehrinde ortaya çıkan Bogomilizm, nihayet Bosna’ya gelmiş ve orada tutunmuştur (bk. Topraklı, 05.09.2022 dikGazete).

Alexius da, Philippopolis’in yanında Alexiopolis, yahut Neokastron isminde bir kale yaptırtmıştı (Remsi, 1960: 140 ve açık.2) ki, işte bu Philippopolis, Filibe olmayıp, Kemer Boğazı’ndaki bir şehirdir.

Sekiz-on yıl önce; gül’ü Balkanlar’a Hamid Türkleri’nin götürdüğünü iddia ettiğimde, Ispartalılar, Gülcü İsmail Ağa tarafından Bulgaristan’dan getirildiğini söyleyerek, O’nun heykelini dikmişlerdi. Sevan Nişanyan da gül’ü, Balkanlar’a Türklerin götürdüğü söyledi.

Bu tartışmalar arasında bu kitabın yazarı, “Bulgarlar, domuz çobanıdır; gül’den, gül yağından anlamazlar” diye beni desteklemişti.

Şimdi de “Bogomilizm Bosna’ya, Filibe’den gitti” diyen tarihçiye kanmış gibi.

Gül’den anlamayan dinden anlar mı?

Hâlbuki birçok din, mezhep ve inanışın harmanlandığı ve yoğrulduğu yer Anadolu idi ve Balkanlar’a da Anadolu’dan, bilhassa da Kemer Boğazı civarından yayılmıştı.

Yaşanmış Bir İki Olay

Bizler, Isparta’da ve RP saflarında siyasetle ilgilenirken, bazı olaylar anlatılır ve Hariciye teşkilatımız pek çok eleştirilirdi. Bize anlatıldığına göre, “Bosna olayları başladığında da böyle bir olay olmuş ve zamanın Başbakanının istediği bir toplantıda, Bosna hakkında derli toplu bir bilgi arz edilememişti; öyle duyardık. Bu konuda Özal, mevcut heyete, - Size bir kişi göndereceğim, onu dinleyin, sonra tekrar konuşalım demiş ve o kişi de, elinde harita ve birçok evrakla odaya girmiş ve heyeti, dört başı mamur bir surette bilgilendirmişti”.

İşte bu kişinin, sekiz on yıl sonra kitabın yazarı Mustafa Kahramanyol olduğunu öğrenecektim.

Mustafa Beyle, İTÜ’den arkadaşım Y. Müh. Ahmet Güları sayesinde Hacettepe Tıp Fakültesini bitirmek üzereyken, 1970 yılında bir teşehhüd miktarı kadar tanışmıştık ki, 25 yıl sonra, Mithat Paşa Caddesindeki iş yerinde Ahmet Beyle tekrar ziyaret edecektik.

Bir gün, Aliya İzetbegoviç, Türkiye’ye gelir ve havaalanında Mustafa Bey tarafından karşılanır. Aliya, Mustafa Beye, Türkiye’de kaç Boşnak olduğunu sorar.

Mustafa Bey, Türkiye’nin o zamanki nüfusu olan 75 milyon der.

Aliya, “hatamı anladım” der.

Benzer bir olay da Demirel ile Gagavuzların başkanı Topal arasında geçer. Demirel, Topal’a nüfuslarını sorar. Topal da, 200 bin der.

Demirel, “bundan böyle 75 milyon 200 bin diyeceksin” der.

Bu iki olay, Kahramanyol ile Demirel’in olaylara bakışını aksettirmesi bakımından çok mühimdir. İşte bu, zeki Türk bakışıdır.

“Birtakım ülkelerin hibe etmiş oldukları paralar, ya bankadaki hesaplardan sahte evrakla çekilmiş veya silah ve cephane temini vaadi ile tahsil edilmiştir, ama bu vaatler yerine getirilmemiştir. Bu soyguncular yakalanıp paraların bir kısmı zorla geri alınınca da bunu temin edenlerin cezalandırılması talep edilmiştir” (s.187).

Kanaatimce bu şekilde cezalandırılanlardan biri de Yazar.

Yazar, görevli olduğu zaman, Bosna’nın parasına çöken birinden parayı zorla geri almış ve akabinde de, General Çevik Bir’in başında bulunduğu bir heyet tarafından işine son verilmiş, askerlikten atılmış, rütbesi ve bütün hakları elinden alınmıştır.

Ta ki, yıllar sonra Tayyip Beyin Başbakanlığı zamanında bir kanunla, Mustafa Bey ve onun gibi mağdur olanların hakları iade edilmiştir.

Sonuç

Yakın tarihimiz hakkındaki bu eser, severek okuyacağız ve zaman zaman da müracaat edeceğiniz bir kaynak eser hüviyetindedir. Ancak Peçenekler ve Kumanlar hakkındaki alıntılara şüpheyle bakmak gerekir.

İyi okumalar diliyorum.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com 

Kaynaklar ve Tetkik Eserler

Kurat, A. Nimet (2016): Peçenekler, Yay. Haz. Ahsen Batur, Türk Tarih Kurumu-Ankara

Topraklı, Ramazan (03.04.2021 dikGazete): “Skylitzes Tarihi: İskit, Pankaleia ve Polemon Savaşları” (erişim 24.06.2023).

https://www.dikgazete.com/yazi/skylitzes-tarihi-iskit-pankaleia-ve-polemon-savaslari-yapboz-tamamlaniyor-makale,3466.html-3466.html

Topraklı, Ramazan (23.05.2022 dikGazete): “Uc Gâzîsi Mehmed Bey ve Oğulları ile Sultan İzzeddin Keykâvus ve Oğulları

https://www.dikgazete.com/yazi/uc-gazisi-mehmet-bey-ve-ogullari-ile-sultan-izzeddin-keykavus-ve-ogullari-4536.html (erişim 24.06.2023).

Topraklı, Ramazan (05.09.2022 dikGazete): “Bogomiller: Isparta-Kemer Boğazı’ndan Bosna’ya”.

https://www.dikgazete.com/yazi/bogomiller-isparta-kemer-bogazi-ndan-bosna-ya-4809.html (erişim 24.06.2023).

Skylitzes, Ioannes (2016): Bizans Tarihi, Terc. Hatice Bolat, (Y. Lisans Tezi), Marmara Ü., XII-XXIII Bl. (959-1057) yılları, s.1-233.

Harita: Bosna ve komşularını gösterir harita

.

BOŞNAKLAR, TÜRKLER VE BOSNA’NIN SAVUNULMASI

Özet

Bu makalenin amacı 1990’lı yıllarda Bosna’da Müslüman Boşnaklara yapılan vahşet ve soykırım sırasında Türkiye adına önemli görevler üstlenmiş ve görevi sırasında birçok olay yaşamış ve bazı sır bilgilere vakıf olan Prof. Dr. Mustafa Kahramanyol’un yazmış olduğu Boşnaklar, Türkler ve Bosna’nın Savunulması -2023 adlı kitapla ilgili birkaç kelâm etmektir.

1944 Bosna Sancak-Yenipazar doğumlu yazar, İngilizce, Fransızca, Boşnakça, Hırvatça ve Sırpça biliyor. 1993-96 arası Başbakanlık müşaviri olarak Balkan işlerinden sorumlu birimin başında bulunmuştur.

Giriş

Hasbelkader Bosna’yla ilgili benim de küçük bir iki hatıram oldu.

İlki Bosna olayları patlak verdiğinde, Bosna’da işlenen ilk vahşet görüntülerini Isparta caddelerine TV’ler kurarak halka göstermiştik.

Ardından da RP İl Başkanlığı olarak, Isparta Kültür SarayındaBosna ve Abhazya ile Dayanışma” adlı bir toplantı düzenlemiş, mühim bir nakit yardım toplamıştık.

O günlerin anısı, Bosnalı heyetle çekilmiş bir resimle bir çıkartma (sticker) makaleye eklenmiştir.

Toplantıdan sonra 1975 doğumlu kızımın da bileziğini bağışladığını öğrenince epeyi bir sevinmiştim.

1992 Güzü RP. Isparta, A. Er’in evi, sol baştan M. Köylü, Bosnalı görevli, Davut Nuriler, R. Topraklı, Necati, Meksen ve A. Yoldaş.

İkinci hatıram 1996 güzünde oldu. O sıralar EGO Genel Müdürü hemşerim Altan Raşit Civan, ben ise APK Daire Başkanı idim. Melih Bey, Bosna’ya yardım sözü vermiş, ama İstanbul’un yardımları aylar önce yerini bulduğu hâlde, Ankara’nın yardımları gecikmişti.

Bu yardımlar, kullanımdan düşmüş doğalgaz sobaları, sayaçlar, bağlantı elemanları, miadı dolmuş 10 otobüs, bir adet seyyar tamir minibüsü ve sair malzeme idi.

Kışın yaklaşması, Bosna Elçiliğini, dolayısıyla da Altan Beyi tedirgin etmişti.

Bu işle ilgili birini tayin etmişler, ama iş bir türlü yürümemiş. Altan Bey beni çağırdı ve “Hacım, Melih Bey sanki yardım yapılmasını istemiyor; hiçbir evrak imzalamıyor; şu işe bir el at” dedi ve yanıma da ÖKE soyadlı bir arkadaş koştu. Sonra da Bosna elçiliğinden Faruk Hacıbegiç’i gönderdi.

Fakir, RP İl Başkanlığından gelme; kanun nizam bilmem. Bir an evvel işin olması için Bakanlıkların kapısını çaldım; işler son sürat çözüldü.

Poklon grade Ankara, građanima Sarajevo çıkartması yaptırdım. Meğer devlet malı, hibe olmazmış.

Bir tanıdık, “Ramazan Bey, yaptığınız suç, ama işin içinde Bosna olduğu için şikâyet etmedik” diyecekti.

Melih Beyin ayak sürümesi, bu sebepten olsa gerekti.

Ankara’nın yardımını kafile başkanı olarak, birçok zahmete rağmen Sarayova Gaz’a ilettik.

Törene Ankara’dan uçakla Melih Bey dâhil birçok kişi geldi. Sarayova Gaz Müdürü M. Ali Siyariç, bir Türk bayrağını masasının arkasındaki duvara asmış; “bu bayrak burada hep duracak” diye bana göstermişti.

Bosna’yı görünce, Türkiye’deki bürokrasinin ne kadar çok olduğunu fark etmiştim.

Kitap Hakkında

Kitap, ana hatlarıyla 1-Bosna’nın eski tarihi, 2-Bosna’nın Osmanlı ile başlayan tarihi ve 3-Yugoslavya dönemi ve 1990’lı yıllardaki olaylar olmak üzere üç ana bölümden oluşmaktadır.

Yazar, ikinci ve üçüncü bölümdeki olaylara çok iyi vakıf ve hatta 1945’ten sonraki olaylara bizzat tanıktır; 1900’lerden sonraki olayları da büyüklerinden bizzat dinlemiştir.

Ol bakımdan eser, kaynak niteliğindedir.

Birinci bölümde; Peçenekler, Kumanlar ve Bogomilizm ile ilgili bazı eserlerden aktardıkları için bir iki itirazım var ki, onlardan ayrıca bahsedeceğim.

Kitap, A5 ebadında, 196 sayfa ve Ötüken’den çıkmıştır.

Gözleri yormayan ve okunaklı bir yazı çeşidi seçildiği için yayınevine teşekkür ederim.

Yazar, güzel Türkçe ve dil konusunda hassastır. Ayrıca olaylara akılcı ve tarafsız yaklaşmaktadır.

Kitapta anlaşılmayan ve anlaşılması güç bir ifade yoktur.

Kültür yerine Türkçeekin” kelime ve kavramını seçmiştir. Yazar, Türk diline gösterdiği itina için ziyadesiyle teşekkürü hak etmiştir.

Peçenek, Kuman, Bogomil, Boşnak 

Yazar’ın N. Stanev’den aktardığı s.19’daki bilgilere güvenemeyiz. Bu konuda kaynak Skylitzes olup, olay şöyle verilir:

“Peçenekler, ‘Asil İskitler’ olarak bilinen soya dâhil İskitlerdir. Sayıca çok kalabalıklardı ve tek başına başka hiçbir İskit topluluğu onların karşısında duramazdı. 13 kabileye ayrılmışlardı ve her birinin ortak adları vardı, fakat aynı zamanda her kabilenin liderinden aldığı kendine has adı da vardı.

Çadırlarda yaşamayı seven göçebeler oldukları için sürülerini Tuna’nın ötesinde bulunan Borysthenon nehri ile Pannonia arasında bulunan meralarda otlatırlardı. O zamanda liderleri, doğuştan asil olan fakat barışçıl bir yaşamı benimsemiş Bilter’in oğlu Tyrach’tı. [Tyrach, Turak veya Durak, 1048 yılında 13 oymağın başıydı (s.182, açık.933)].

Onların arasında Baltzar’ın oğlu Kegenes diye birisi daha vardı ki bu kişi herhangi soylu bir aileye mensup değildi ve aslına bakarsanız bir adı da yoktu, ama savaş konularında oldukça etkili bir kişiydi.

Tyrach’a rağmen, Peçenekler’e saldıran Oğuzlar'ı (bir Hun halkı) alt ederek geri püskürtmüştür. Peçenekler, soyluluğundan dolayı Tyrach’ı desteklerken savaş konularında da Kegenes’in arkasında duruyorlardı” (Skylitzes, 2016: 181-182).

Skylitzes’in yaşadığı yer Kemer Boğazı civarı olup, Kemer Boğazı’nda yaşayan birinin Tuna nehri civarındaki olayları bilmesi biraz zordur. Bir kere, Tyach yazılan kişi Tıraş değil, Turak/Durak olmalıdır.

Kegenes’in oğlu Kulinos, Gulinos ve Kulin gibi muhtelif yazılmış olup, Kulun olması doğrudur. Kulun’un adı, önce Uluborlu, bilâhare Yalvaç ovasındaki savaşlarda zikredilmiştir.

Sklytzes’deki Pannonia, Uluborlu-Senirkent ovası; Trakya, Barla-Gelendost arasındaki Thrakesia temi; Tuna (İstros) Uluborlu Papa çayıdır.

Peçenek-Kuman ve Peçenek-Bizans mücadelesinin vukû bulduğu yerler ise, Kemer Boğazı civarıdır (bk. İlgili makalelerim, dikGazete).

Biz kaynakların sağlamlığına bakarken, öncelikle imparatorlara, saray görevlilerine ve Anna Komnena’ya bakmayı tercih ederiz. Zîrâ, bunların uzman seviyesinde birçok danışmana sahip olmuş olma ihtimali yüksektir.

İkinci ölçütümüz ise kaynağın bölgede mukim bulunuyor olmasıdır. Bu itibarla, yanılma ihtimalimiz azdır.

Yazar, s.21’de Anadolu’dan Balkanlar’a gelen önemli Türk göçlerinden birinin, aralarında Sarı Saltuk’un da bulunduğu 2. İzzeddin’in bağlıları olduğunu, bunların Gagavuzların esasını teşkil ettiğini ve Sultan’ın ileri gelen emirleri ile bağlılarının Hıristiyanlığı kabul ettiklerini A. Yaşar Ocak ve Hava Selçuk’tan aktarır.

Selçuk’un dediği doğru olmasına rağmen, Ocak’ın dediği masal niteliğinde olup, olayın çağdaşı Aksarayî’ye uymaz.

2. İzzeddin ve beraberindekiler, Barla önlerinden alınarak, önce karayoluyla Karadeniz sahilindeki Ereğli civarına, oradan da gemilerle Kırım’a götürülmüşlerdir.

Gagavuzlar, Eğirdir Gölü çevresindeki Selçuklu Türkleridir. Ainos, Edirne-Enez değil, Barla önündeki bir Ainos idi. Bu konuda tarihçi yanılmıştır (bk. Topraklı, 23.05.2022 dikGazete).

Yazar, “ban” kelimesini Türkçe “bayan” (zengin) ile ilişkilendirir (s.25). Macarlar’da kıraldan sonraki en yüksek makam olan “ban”, Avarlar’dan beri efendi, sahip, bir bölgenin hâkimi ve idarecisi anlamına Türkçe Banos kelimesi ile ilgili olmalıdır (Kinnamos, 2001: 221). Bu isim, Eğirdir’in Banıs (Banos) köyünde hâlâ yaşamaktadır.

Yazar, Bogomil mezhebi ile Peçenek ve Kumanlar hakkında N. Stanev ve A. Nimet Kurat ile bazı yazarlardan alıntılar yapar ki, bunlara bazı itirazlarım var.

Bu yazarlar, Papaz Bogomil’in mezhebini, Firikya Hellespontia’daki (Kemer Boğazı çevresi) Philippopolis’te geliştirip yaydığını bilmiyorlar.

Yazar, kadim Manici, Pavlusçu, Patarcı din anlayışının MS 12’nci yüzyılda Bosna’ya girmeye başladığını; bu din anlayışına sahip kimselere Bosna’da Bogomil veya Patarcı denildiğini söyler (s.35).

Manici ve Pavlusçu din anlayışının tesiriyle Kemer Boğazı’ndaki Filippoi şehrinde ortaya çıkan Bogomilizm, nihayet Bosna’ya gelmiş ve orada tutunmuştur (bk. Topraklı, 05.09.2022 dikGazete).

Alexius da, Philippopolis’in yanında Alexiopolis, yahut Neokastron isminde bir kale yaptırtmıştı (Remsi, 1960: 140 ve açık.2) ki, işte bu Philippopolis, Filibe olmayıp, Kemer Boğazı’ndaki bir şehirdir.

Sekiz-on yıl önce; gül’ü Balkanlar’a Hamid Türkleri’nin götürdüğünü iddia ettiğimde, Ispartalılar, Gülcü İsmail Ağa tarafından Bulgaristan’dan getirildiğini söyleyerek, O’nun heykelini dikmişlerdi. Sevan Nişanyan da gül’ü, Balkanlar’a Türklerin götürdüğü söyledi.

Bu tartışmalar arasında bu kitabın yazarı, “Bulgarlar, domuz çobanıdır; gül’den, gül yağından anlamazlar” diye beni desteklemişti.

Şimdi de “Bogomilizm Bosna’ya, Filibe’den gitti” diyen tarihçiye kanmış gibi.

Gül’den anlamayan dinden anlar mı?

Hâlbuki birçok din, mezhep ve inanışın harmanlandığı ve yoğrulduğu yer Anadolu idi ve Balkanlar’a da Anadolu’dan, bilhassa da Kemer Boğazı civarından yayılmıştı.

Yaşanmış Bir İki Olay

Bizler, Isparta’da ve RP saflarında siyasetle ilgilenirken, bazı olaylar anlatılır ve Hariciye teşkilatımız pek çok eleştirilirdi. Bize anlatıldığına göre, “Bosna olayları başladığında da böyle bir olay olmuş ve zamanın Başbakanının istediği bir toplantıda, Bosna hakkında derli toplu bir bilgi arz edilememişti; öyle duyardık. Bu konuda Özal, mevcut heyete, - Size bir kişi göndereceğim, onu dinleyin, sonra tekrar konuşalım demiş ve o kişi de, elinde harita ve birçok evrakla odaya girmiş ve heyeti, dört başı mamur bir surette bilgilendirmişti”.

İşte bu kişinin, sekiz on yıl sonra kitabın yazarı Mustafa Kahramanyol olduğunu öğrenecektim.

Mustafa Beyle, İTÜ’den arkadaşım Y. Müh. Ahmet Güları sayesinde Hacettepe Tıp Fakültesini bitirmek üzereyken, 1970 yılında bir teşehhüd miktarı kadar tanışmıştık ki, 25 yıl sonra, Mithat Paşa Caddesindeki iş yerinde Ahmet Beyle tekrar ziyaret edecektik.

Bir gün, Aliya İzetbegoviç, Türkiye’ye gelir ve havaalanında Mustafa Bey tarafından karşılanır. Aliya, Mustafa Beye, Türkiye’de kaç Boşnak olduğunu sorar.

Mustafa Bey, Türkiye’nin o zamanki nüfusu olan 75 milyon der.

Aliya, “hatamı anladım” der.

Benzer bir olay da Demirel ile Gagavuzların başkanı Topal arasında geçer. Demirel, Topal’a nüfuslarını sorar. Topal da, 200 bin der.

Demirel, “bundan böyle 75 milyon 200 bin diyeceksin” der.

Bu iki olay, Kahramanyol ile Demirel’in olaylara bakışını aksettirmesi bakımından çok mühimdir. İşte bu, zeki Türk bakışıdır.

“Birtakım ülkelerin hibe etmiş oldukları paralar, ya bankadaki hesaplardan sahte evrakla çekilmiş veya silah ve cephane temini vaadi ile tahsil edilmiştir, ama bu vaatler yerine getirilmemiştir. Bu soyguncular yakalanıp paraların bir kısmı zorla geri alınınca da bunu temin edenlerin cezalandırılması talep edilmiştir” (s.187).

Kanaatimce bu şekilde cezalandırılanlardan biri de Yazar.

Yazar, görevli olduğu zaman, Bosna’nın parasına çöken birinden parayı zorla geri almış ve akabinde de, General Çevik Bir’in başında bulunduğu bir heyet tarafından işine son verilmiş, askerlikten atılmış, rütbesi ve bütün hakları elinden alınmıştır.

Ta ki, yıllar sonra Tayyip Beyin Başbakanlığı zamanında bir kanunla, Mustafa Bey ve onun gibi mağdur olanların hakları iade edilmiştir.

Sonuç

Yakın tarihimiz hakkındaki bu eser, severek okuyacağız ve zaman zaman da müracaat edeceğiniz bir kaynak eser hüviyetindedir. Ancak Peçenekler ve Kumanlar hakkındaki alıntılara şüpheyle bakmak gerekir.

İyi okumalar diliyorum.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com 

Kaynaklar ve Tetkik Eserler

Kurat, A. Nimet (2016): Peçenekler, Yay. Haz. Ahsen Batur, Türk Tarih Kurumu-Ankara

Topraklı, Ramazan (03.04.2021 dikGazete): “Skylitzes Tarihi: İskit, Pankaleia ve Polemon Savaşları” (erişim 24.06.2023).

https://www.dikgazete.com/yazi/skylitzes-tarihi-iskit-pankaleia-ve-polemon-savaslari-yapboz-tamamlaniyor-makale,3466.html-3466.html

Topraklı, Ramazan (23.05.2022 dikGazete): “Uc Gâzîsi Mehmed Bey ve Oğulları ile Sultan İzzeddin Keykâvus ve Oğulları

https://www.dikgazete.com/yazi/uc-gazisi-mehmet-bey-ve-ogullari-ile-sultan-izzeddin-keykavus-ve-ogullari-4536.html (erişim 24.06.2023).

Topraklı, Ramazan (05.09.2022 dikGazete): “Bogomiller: Isparta-Kemer Boğazı’ndan Bosna’ya”.

https://www.dikgazete.com/yazi/bogomiller-isparta-kemer-bogazi-ndan-bosna-ya-4809.html (erişim 24.06.2023).

Skylitzes, Ioannes (2016): Bizans Tarihi, Terc. Hatice Bolat, (Y. Lisans Tezi), Marmara Ü., XII-XXIII Bl. (959-1057) yılları, s.1-233.

Harita: Bosna ve komşularını gösterir harita

.