Denizli’nin olmayan zaferi kutlu olsun

Denizli’nin olmayan zaferi kutlu olsun

Denizli’nin olmayan zaferi kutlu olsun Denizli’nin olmayan zaferi kutlu olsun

Har.1- Selimiye (Eskiantalya: Satalie: Side): 1944’de isim ve yol revizyonu yapılarak 1950’de ikinci kez basılmış. “Ammûriye’den Cellika’ya iki gün, Cellika’dan denize 12 mil” diye el-İdrîsî bir yol verir (Topraklı, 2013: Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset, Ankara, s.167). Bu yolu önce yanlış yerleştirdim. Ammûriye’nin, Ammûriye (Uluborlu) yol ayrımı Beyşehir olduğunu sonra anladım. Cellika Har.3’te Özsait Hoca’nın Seleukeia, Manavgat halkının Selukule dediği ve bu haritada 362 rakımlı Hisar yazan yer, deniz ise Side (Eskiantalya) idi.

DENİZLİ’NİN OLMAYAN ZAFERİ KUTLU OLSUN

Öz

Makalenin amacı 08 Ocak 1148 tarihinde Denizli’de kazanıldığı iddia edilen, ama gerçekte olmayan bir zaferi kutlamaktır.

II. Haçlı Seferinde Fransa Kıralı 7. Luvi, Noel’i 23-26 Aralık 1147 tarihlerinde İzmir-Selçuk’ta (Efes) kutlar.

27 Aralık sabahı Laodikya’ya (Eğirdir’e) doğru yola çıkar ve Dinar, Uluborlu önü ve Kemer Boğazı yoluyla 17 Ocak akşamı Eğirdir’e gelir.

19 Ocak sabahı Kıral buradan hareketle Konya yolunu tutturur ve Gelendost, Şarkîkaraağaç, Beyşehir, Derebucak, İbradı (Prakana) ve Selukule (Seleukeia) yoluyla Şubat başında Side’ye (Eski Antalya: Satalie) iner.

Bu arada Haçlılarla Türkler arasında Kemer Boğazı ve Derebucak’ta mühim iki savaş olur.

Türkler, 14 Ocakta Kemer Boğazı’ndaki yenilgilerinin öcünü, 29 Ocakta Derebucak’ta alırlar.

İşte sizlerin de gördüğü gibi Denizli’de savaş falan yok.

Denizli’nin 08 Ocakta kutladığı zafer, 29 Ocakta Derebucak’ta kazanılan zaferdir. Olan bir şeyi herkes bilir ve kutlar, mühim olan olmayan şeyi kutlamaktır (!)

Açar Kelimeler: Denizli Büyükşehir Belediyesi, Olmayan Zafer, Türk Ocakları Denizli Şubesi, ADEBİR

Giriş

Tarihe malum ki, 1148 yılında Uluborlu ve batısı Bizans elindedir ve Miryokefalon harbinden altı, Manuel’in ölümünden iki yıl sonra, yâni 1182’de Antalya ile birlikte ancak fethedilecektir.

Antalya 1207 yılında fethedildiğine göre 1182 yılında fethedilen Antalya, işte bu Haçlı seferinde zikredilen Eski Antalya’dır (Satalie).

Denizli bu gerçeği bilmiyor olmalı ki Haçlıları, Korkuteli üzerinden bugünkü Antalya’ya indirdi. Tuncer Hocam, dostu ve ciddî tarihçi Kâzım Yaşar Hocama sorsaydı, Satalie’nin Eski Antalya olduğunu çoktan bilecekti.

Ben, bu gerçeği gösteren 1950 baskılı bir harita ile el-İdrîsî (1100-1165) ve Mehmet Özsait’e (1985) ait haritaları aşağıda veriyorum.

II. Haçlı Seferi Güzergâhı Hakkında

1. Prof. Osman Turan, Prof. Işın Demirkent, Prof. Tuncer Baykara, Prof. Ebru Altan, Prof. Muharrem Kesik, Caner Tokaç ve birçok tarihçi Haçlıları, Selçuk-Efes’ten sonra Denizli ve Korkuteli üzerinden bugünkü Antalya’ya indirirler ve Büyük Menderes üzerinde ve Denizli ile Acıpayam (Garbîkaraağaç) arasında da Türklerle savaştırırlar.

2. Yılmaz Öztuna, Menderes üzerinde yapılan savaşı, Yalvaç Meydan Muharebesi olarak verir. Ransimın (St. Runciman) ise Haçlılar, Pisidia Antakya (Yalvaç) yanında nehrin üzerinde bulunan köprüye geldiler. Burada iki taraf arasında bir savaş oldu. Fransızlar köprüden zorla geçmeye muvaffak oldular. Türkler, Antakya (Yalvaç) kalesinin surları gerisine çekildiler der. Seferin kroniği Papaz Odon dö Döyl ise, Türkler’in Antióchette  (Küçük Antakya: Yalvaç) kalesinin surları gerisine çekildiklerini söyler. (bm: bin metre)

3. Honazlı Niketas ise, Menderes üzerinde yapılan savaşı tam beş sayfa verdikten sonra, İtalya’nın çocukları, Bizans sınırlarını aşarak, Yukarı Firikya, Likaonia ve Pisidia yoluyla Colesyria’ya gelip buraları işgal ettiler der. Menderes, Ransimın’ın Yalvaç yanında dediği ve daha onlarca adı bulunan nehirdir. Uluborlu’nun tam 24 mil (36 bm) şarkı ve Yalvaç’ın 35 bm garbındaki bu nehir, aynı zamanda Türk-Bizans hudududur. Yukarı Firikya, Mukaddes ve Kutsal Firikya demek olup, Gelendost çevresidir. Yukarı kelimesi, “yüce veya kutsal” anlamında olup, Yukarı veya Mukaddes Firikya adı, bölgede bulunan Kybele adlı Ana Tanrıçadan gelmektedir. Fele ile Beyşehir arası Likaonia, Beyşehir ile İbradı arası Pisidia bölgesidir. Bu bilgiler, Haçlıların Korkuteli üzerinden gitmediklerini göstermeye yeter, ama biz bir de Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinanç’ı dinleyelim. Bakalım O ne diyor:

4. Eskiden Lâdik denilen bu şehir Rumlar elinde idi. Oradaki Rumlar, Türklere iltihak ettiler. (…) Kıral buradan hareketle Konya yolunu tutturdu (Yinanç, 2013: 270, 1148). Kitap dizin kısmında: Lâdik, s. 157, 270, 366 ve Lâdik (Denizli), s. 292, 304 olmak üzere iki Lâdik var. 1- Merhum Yinanç, II. Haçlı seferinde zikredilen Lâdik için Denizli harici bir Lâdik der ki, bu Lâdik Eğirdir’dir. Birçok tarihçi bu Lâdik’i, bugünkü Denizli sanmıştır. 2- Farz edelim ki, bu Lâdik Denizli; Denizli’den Konya yolunu tutturan bir ordu, nasıl olur da Korkuteli üzerinden Antalya’ya iner?

5. 1148’de Uluborlu, Bizans’ta; 34 yıl sonra 1182’de fethedilecek; hâl böyleyken Türk askerinin Uluborlu’nun 180, Türk-Rum hududu olan Kemer Boğazı’nın 215 bm garbında ne işi var? Denizli’den üç gün önce, sınıra 285 bm uzakta; Büyük Menderes üzerinde yapıldı dedikleri savaş ise, gerçekte (Pisidia) Antióchette yanında ve Kemer Boğazı’nda yapılmıştır; şehit olan beyimizin na’şı ise, Yenice köyündeki Müslümanlar Mezarlığı’nda olmalıdır.

6. Prof. Osman Turan dâhil, birçok tarihçi Türklerin Selçuk yakınlarında görüldüğünü sandı ve yanılgıya düştü. Hâlbuki bunlar, Merhum Eriman Topbaş’ın “Romalılar tarafından yönlendirilen Türkler”; Caner Togaç’ın “Greklerin emrindeki Türkler” diye çevirdiği Katolikleri hiç sevmeyen Ortodoks Türklerdi ve Müslümanlarla ilgileri yoktu.

7. Selçuklu Türkleri, Kemer Boğazı’nın sol sahilini tutmuş, Haçlıları topraklarına sokmak istemiyorlardı, ama Haçlılar çok kalabalıktı (150 bin kadar). 14 Ocak günü Türkleri çekilmeye mecbur eden Haçlılar, Türk-Bizans sınırı üzerinden üç gün sonra 17 Ocak akşamı Eğirdir’e (Laodikya) geldiler ve 19 Ocak sabahı Konya yolunu tutturdular ve Gelendost, Şarkîkaraağaç, Beyşehir ve İbradı (Prakana) yoluyla iki Şubatta Satalie’ye (Eskiantalya: Side) indiler. Bu arada Türkler, 21 Ocakta, Kötürnek-Çetince arası ve 29 Ocakta da Derebucak’ta Haçlılara tekrar saldırdılar. Haçlılar, Derebucak’ta çok kayıp verdiler. Kıral 40 korumasının tamamını kaybetti.

8. Merhum M. Halil Yinanç’ın “Rumlar elindeki eskiden Lâdik denilen şehir” Denizli değil, Eğirdir’dir. Haçlı Seferi sayesinde Yalvaç’ın da Bizans elinde olduğunu anlaşılıyor. 1204’te Isparta, daha sonra da Denizli fethedilecekti. Filâdelfiya (Alaşehir) denilen şehir ise Yalvaç’tı ve Manisa-Alaşehir 1390 yılında Yıldırım tarafından fethedilecekti. Denizli doğumlu Tuncer Hocamı üzmek istemem, ama doğruyu da söylemeye mecburum. Tam 13 yıl evvel Hoca, Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimden haberdar olması ve bütün gerçeği bilmesine rağmen hatada ısrar etmektedir. Odon dö Döyl ve Niketas gibi kronikler ile Ransimın, Yinanç ve Yılmaz Öztuna’yı görmezden geliyor. Haçlılar, Şubat başında Satalie’ye indiği halde, Kazıkbeli diyenler Haçlıları, 12-13 gün erken, yâni 20 Ocakta Antalya’ya indirirler.

9. 20 Eylül 2015 tarihinde Hoca’ya bir mektup yazdım: “(…) Yanlışımızda bize doğruyu göstereceğinizi umarak birlikte olmaya azami gayret gösteriyoruz ki, gelecek kuşaklara doğru bilgiler bırakabilelim. Sevgili Hocam tekrar ediyorum: Biz bir tarihçi değiliz, olmaya da niyetimiz yok. Bizim yaptığımız iş, tarihî metinlerde geçen olayları ve yer adlarını, iyi bildiğimizi sandığımız bölgemize yerleştirmeye gayret etmekten ibarettir. Bu sizce takdire şayan bir gayret değil mi ki, birlikte hatalarımızı düzelteceğimize, hiçbir şey olmamış gibi davranıyoruz. Eğirdir Gölü’nün tarihte iki ayrı göl ve iki göl arasında Menderes veya el-Battal adında bir ırmak olduğunu kabul etmek ve buna göre bilgilerimizi, çalışmalarımızı güncellemek iyi bir fırsat değil mi? Bu fırsat için Allah (cc)’a şükredilmez mi? (…)”.

Hoca bir gün sonra, “Ramazan Bey, bayramınız mübarek olsun. Sahan olmayan bilgileri satarsan, her zaman bildiklerimi, hem fotokopiler ile anlatmaya devam edeceğim. Benim sahama el atma. Selamlar. Baykara” diye bir cevap verdi (bk. Hamideli Tarih 03, Mart 2016, s.46). İnsanı bir aşk, bir de kibir kör edermiş. Hoca’nın saham dediği kamu malıdır. Merhum Feridun Dirimtekin’in ta 1944’de (Hoca dört yaş) Yalvaç muharebesi dediği 1211 yılındaki harp için Hoca, Manisa-Alaşehir der. Kamu adına çalışmakla görevli Hoca’nın, doğruyu araması gerekmez mi? Hata yapmak her kişinin, hatasını kabul etmek ise ciddî adamların işidir. Hatada ısrar niyedir?

Sonuç

Türk tarihçisinde maalesef tarihî yol ve hudut kavramı pek yok.

Yol deyince bugünkü yolları esas alıyor. “Her yeni bilgi ve bulgu tarih bilgimizi değiştirebilir” denilir, ama lâftadır.

“Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir hâl alır. (Mustafa Kemal Atatürk)” denilir, ama bu da lâftadır.

Amorion, Pessinus, Truva, Apameia ve Aigai kazılarının hepsi de yanlıştır; Kıral Yolu (Anayol) ve Bizans Askerî Yolu yanlıştır; İzmir, Bergama, Edremit, Phokaia, Efes, Klazomenai, Laodikya, Antalya, Antakya, İznik, Filâdelfiya ve Tralleis gibi birçok kent, birden çok yerde var; ama tarihçi, Nasreddin Hocanın hesap, bildiği kentleri esas alır.

Sincanlı Başkimse köyü, Selçuk ve Gelendost Ayapa Hüyük önü olmak üzere üç Ayasluk; Selçuk-Efes ve Gelendost-Ayapa Hüyük önü olmak üzere de iki Efes var.

Atsız’ın ifadesiyle tarihimiz bir vukuat yığınındır. Haksızlığa itiraz edip, zarar gördüğümde rahmetli Anam -“Vardığın yer geceyse, sen de gözlerini yumarsın” diye bana kızmıştı. Ol sebepten “Denizli’nin olmayan Kazıkbeli Zaferi kutlu olsun!”

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Har.1- Selimiye (Eskiantalya: Satalie: Side): 1944’de isim ve yol revizyonu yapılarak 1950’de ikinci kez basılmış. “Ammûriye’den Cellika’ya iki gün, Cellika’dan denize 12 mil” diye el-İdrîsî bir yol verir (Topraklı, 2013: Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset, Ankara, s.167). Bu yolu önce yanlış yerleştirdim. Ammûriye’nin, Ammûriye (Uluborlu) yol ayrımı Beyşehir olduğunu sonra anladım. Cellika Har.3’te Özsait Hoca’nın Seleukeia, Manavgat halkının Selukule dediği ve bu haritada 362 rakımlı Hisar yazan yer, deniz ise Side (Eskiantalya) idi.

Har.2-El-İdrîsî: İki Antalya (Satalie: Eskiantalya ve Antalya).

Har.3- M. Özsait: Beyşehir-İbradı- Seleukeia/Cellika-Side (Selimiye) Yolu.

Har.1- Selimiye (Eskiantalya: Satalie: Side): 1944’de isim ve yol revizyonu yapılarak 1950’de ikinci kez basılmış. “Ammûriye’den Cellika’ya iki gün, Cellika’dan denize 12 mil” diye el-İdrîsî bir yol verir (Topraklı, 2013: Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset, Ankara, s.167). Bu yolu önce yanlış yerleştirdim. Ammûriye’nin, Ammûriye (Uluborlu) yol ayrımı Beyşehir olduğunu sonra anladım. Cellika Har.3’te Özsait Hoca’nın Seleukeia, Manavgat halkının Selukule dediği ve bu haritada 362 rakımlı Hisar yazan yer, deniz ise Side (Eskiantalya) idi.

DENİZLİ’NİN OLMAYAN ZAFERİ KUTLU OLSUN

Öz

Makalenin amacı 08 Ocak 1148 tarihinde Denizli’de kazanıldığı iddia edilen, ama gerçekte olmayan bir zaferi kutlamaktır.

II. Haçlı Seferinde Fransa Kıralı 7. Luvi, Noel’i 23-26 Aralık 1147 tarihlerinde İzmir-Selçuk’ta (Efes) kutlar.

27 Aralık sabahı Laodikya’ya (Eğirdir’e) doğru yola çıkar ve Dinar, Uluborlu önü ve Kemer Boğazı yoluyla 17 Ocak akşamı Eğirdir’e gelir.

19 Ocak sabahı Kıral buradan hareketle Konya yolunu tutturur ve Gelendost, Şarkîkaraağaç, Beyşehir, Derebucak, İbradı (Prakana) ve Selukule (Seleukeia) yoluyla Şubat başında Side’ye (Eski Antalya: Satalie) iner.

Bu arada Haçlılarla Türkler arasında Kemer Boğazı ve Derebucak’ta mühim iki savaş olur.

Türkler, 14 Ocakta Kemer Boğazı’ndaki yenilgilerinin öcünü, 29 Ocakta Derebucak’ta alırlar.

İşte sizlerin de gördüğü gibi Denizli’de savaş falan yok.

Denizli’nin 08 Ocakta kutladığı zafer, 29 Ocakta Derebucak’ta kazanılan zaferdir. Olan bir şeyi herkes bilir ve kutlar, mühim olan olmayan şeyi kutlamaktır (!)

Açar Kelimeler: Denizli Büyükşehir Belediyesi, Olmayan Zafer, Türk Ocakları Denizli Şubesi, ADEBİR

Giriş

Tarihe malum ki, 1148 yılında Uluborlu ve batısı Bizans elindedir ve Miryokefalon harbinden altı, Manuel’in ölümünden iki yıl sonra, yâni 1182’de Antalya ile birlikte ancak fethedilecektir.

Antalya 1207 yılında fethedildiğine göre 1182 yılında fethedilen Antalya, işte bu Haçlı seferinde zikredilen Eski Antalya’dır (Satalie).

Denizli bu gerçeği bilmiyor olmalı ki Haçlıları, Korkuteli üzerinden bugünkü Antalya’ya indirdi. Tuncer Hocam, dostu ve ciddî tarihçi Kâzım Yaşar Hocama sorsaydı, Satalie’nin Eski Antalya olduğunu çoktan bilecekti.

Ben, bu gerçeği gösteren 1950 baskılı bir harita ile el-İdrîsî (1100-1165) ve Mehmet Özsait’e (1985) ait haritaları aşağıda veriyorum.

II. Haçlı Seferi Güzergâhı Hakkında

1. Prof. Osman Turan, Prof. Işın Demirkent, Prof. Tuncer Baykara, Prof. Ebru Altan, Prof. Muharrem Kesik, Caner Tokaç ve birçok tarihçi Haçlıları, Selçuk-Efes’ten sonra Denizli ve Korkuteli üzerinden bugünkü Antalya’ya indirirler ve Büyük Menderes üzerinde ve Denizli ile Acıpayam (Garbîkaraağaç) arasında da Türklerle savaştırırlar.

2. Yılmaz Öztuna, Menderes üzerinde yapılan savaşı, Yalvaç Meydan Muharebesi olarak verir. Ransimın (St. Runciman) ise Haçlılar, Pisidia Antakya (Yalvaç) yanında nehrin üzerinde bulunan köprüye geldiler. Burada iki taraf arasında bir savaş oldu. Fransızlar köprüden zorla geçmeye muvaffak oldular. Türkler, Antakya (Yalvaç) kalesinin surları gerisine çekildiler der. Seferin kroniği Papaz Odon dö Döyl ise, Türkler’in Antióchette  (Küçük Antakya: Yalvaç) kalesinin surları gerisine çekildiklerini söyler. (bm: bin metre)

3. Honazlı Niketas ise, Menderes üzerinde yapılan savaşı tam beş sayfa verdikten sonra, İtalya’nın çocukları, Bizans sınırlarını aşarak, Yukarı Firikya, Likaonia ve Pisidia yoluyla Colesyria’ya gelip buraları işgal ettiler der. Menderes, Ransimın’ın Yalvaç yanında dediği ve daha onlarca adı bulunan nehirdir. Uluborlu’nun tam 24 mil (36 bm) şarkı ve Yalvaç’ın 35 bm garbındaki bu nehir, aynı zamanda Türk-Bizans hudududur. Yukarı Firikya, Mukaddes ve Kutsal Firikya demek olup, Gelendost çevresidir. Yukarı kelimesi, “yüce veya kutsal” anlamında olup, Yukarı veya Mukaddes Firikya adı, bölgede bulunan Kybele adlı Ana Tanrıçadan gelmektedir. Fele ile Beyşehir arası Likaonia, Beyşehir ile İbradı arası Pisidia bölgesidir. Bu bilgiler, Haçlıların Korkuteli üzerinden gitmediklerini göstermeye yeter, ama biz bir de Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinanç’ı dinleyelim. Bakalım O ne diyor:

4. Eskiden Lâdik denilen bu şehir Rumlar elinde idi. Oradaki Rumlar, Türklere iltihak ettiler. (…) Kıral buradan hareketle Konya yolunu tutturdu (Yinanç, 2013: 270, 1148). Kitap dizin kısmında: Lâdik, s. 157, 270, 366 ve Lâdik (Denizli), s. 292, 304 olmak üzere iki Lâdik var. 1- Merhum Yinanç, II. Haçlı seferinde zikredilen Lâdik için Denizli harici bir Lâdik der ki, bu Lâdik Eğirdir’dir. Birçok tarihçi bu Lâdik’i, bugünkü Denizli sanmıştır. 2- Farz edelim ki, bu Lâdik Denizli; Denizli’den Konya yolunu tutturan bir ordu, nasıl olur da Korkuteli üzerinden Antalya’ya iner?

5. 1148’de Uluborlu, Bizans’ta; 34 yıl sonra 1182’de fethedilecek; hâl böyleyken Türk askerinin Uluborlu’nun 180, Türk-Rum hududu olan Kemer Boğazı’nın 215 bm garbında ne işi var? Denizli’den üç gün önce, sınıra 285 bm uzakta; Büyük Menderes üzerinde yapıldı dedikleri savaş ise, gerçekte (Pisidia) Antióchette yanında ve Kemer Boğazı’nda yapılmıştır; şehit olan beyimizin na’şı ise, Yenice köyündeki Müslümanlar Mezarlığı’nda olmalıdır.

6. Prof. Osman Turan dâhil, birçok tarihçi Türklerin Selçuk yakınlarında görüldüğünü sandı ve yanılgıya düştü. Hâlbuki bunlar, Merhum Eriman Topbaş’ın “Romalılar tarafından yönlendirilen Türkler”; Caner Togaç’ın “Greklerin emrindeki Türkler” diye çevirdiği Katolikleri hiç sevmeyen Ortodoks Türklerdi ve Müslümanlarla ilgileri yoktu.

7. Selçuklu Türkleri, Kemer Boğazı’nın sol sahilini tutmuş, Haçlıları topraklarına sokmak istemiyorlardı, ama Haçlılar çok kalabalıktı (150 bin kadar). 14 Ocak günü Türkleri çekilmeye mecbur eden Haçlılar, Türk-Bizans sınırı üzerinden üç gün sonra 17 Ocak akşamı Eğirdir’e (Laodikya) geldiler ve 19 Ocak sabahı Konya yolunu tutturdular ve Gelendost, Şarkîkaraağaç, Beyşehir ve İbradı (Prakana) yoluyla iki Şubatta Satalie’ye (Eskiantalya: Side) indiler. Bu arada Türkler, 21 Ocakta, Kötürnek-Çetince arası ve 29 Ocakta da Derebucak’ta Haçlılara tekrar saldırdılar. Haçlılar, Derebucak’ta çok kayıp verdiler. Kıral 40 korumasının tamamını kaybetti.

8. Merhum M. Halil Yinanç’ın “Rumlar elindeki eskiden Lâdik denilen şehir” Denizli değil, Eğirdir’dir. Haçlı Seferi sayesinde Yalvaç’ın da Bizans elinde olduğunu anlaşılıyor. 1204’te Isparta, daha sonra da Denizli fethedilecekti. Filâdelfiya (Alaşehir) denilen şehir ise Yalvaç’tı ve Manisa-Alaşehir 1390 yılında Yıldırım tarafından fethedilecekti. Denizli doğumlu Tuncer Hocamı üzmek istemem, ama doğruyu da söylemeye mecburum. Tam 13 yıl evvel Hoca, Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimden haberdar olması ve bütün gerçeği bilmesine rağmen hatada ısrar etmektedir. Odon dö Döyl ve Niketas gibi kronikler ile Ransimın, Yinanç ve Yılmaz Öztuna’yı görmezden geliyor. Haçlılar, Şubat başında Satalie’ye indiği halde, Kazıkbeli diyenler Haçlıları, 12-13 gün erken, yâni 20 Ocakta Antalya’ya indirirler.

9. 20 Eylül 2015 tarihinde Hoca’ya bir mektup yazdım: “(…) Yanlışımızda bize doğruyu göstereceğinizi umarak birlikte olmaya azami gayret gösteriyoruz ki, gelecek kuşaklara doğru bilgiler bırakabilelim. Sevgili Hocam tekrar ediyorum: Biz bir tarihçi değiliz, olmaya da niyetimiz yok. Bizim yaptığımız iş, tarihî metinlerde geçen olayları ve yer adlarını, iyi bildiğimizi sandığımız bölgemize yerleştirmeye gayret etmekten ibarettir. Bu sizce takdire şayan bir gayret değil mi ki, birlikte hatalarımızı düzelteceğimize, hiçbir şey olmamış gibi davranıyoruz. Eğirdir Gölü’nün tarihte iki ayrı göl ve iki göl arasında Menderes veya el-Battal adında bir ırmak olduğunu kabul etmek ve buna göre bilgilerimizi, çalışmalarımızı güncellemek iyi bir fırsat değil mi? Bu fırsat için Allah (cc)’a şükredilmez mi? (…)”.

Hoca bir gün sonra, “Ramazan Bey, bayramınız mübarek olsun. Sahan olmayan bilgileri satarsan, her zaman bildiklerimi, hem fotokopiler ile anlatmaya devam edeceğim. Benim sahama el atma. Selamlar. Baykara” diye bir cevap verdi (bk. Hamideli Tarih 03, Mart 2016, s.46). İnsanı bir aşk, bir de kibir kör edermiş. Hoca’nın saham dediği kamu malıdır. Merhum Feridun Dirimtekin’in ta 1944’de (Hoca dört yaş) Yalvaç muharebesi dediği 1211 yılındaki harp için Hoca, Manisa-Alaşehir der. Kamu adına çalışmakla görevli Hoca’nın, doğruyu araması gerekmez mi? Hata yapmak her kişinin, hatasını kabul etmek ise ciddî adamların işidir. Hatada ısrar niyedir?

Sonuç

Türk tarihçisinde maalesef tarihî yol ve hudut kavramı pek yok.

Yol deyince bugünkü yolları esas alıyor. “Her yeni bilgi ve bulgu tarih bilgimizi değiştirebilir” denilir, ama lâftadır.

“Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir hâl alır. (Mustafa Kemal Atatürk)” denilir, ama bu da lâftadır.

Amorion, Pessinus, Truva, Apameia ve Aigai kazılarının hepsi de yanlıştır; Kıral Yolu (Anayol) ve Bizans Askerî Yolu yanlıştır; İzmir, Bergama, Edremit, Phokaia, Efes, Klazomenai, Laodikya, Antalya, Antakya, İznik, Filâdelfiya ve Tralleis gibi birçok kent, birden çok yerde var; ama tarihçi, Nasreddin Hocanın hesap, bildiği kentleri esas alır.

Sincanlı Başkimse köyü, Selçuk ve Gelendost Ayapa Hüyük önü olmak üzere üç Ayasluk; Selçuk-Efes ve Gelendost-Ayapa Hüyük önü olmak üzere de iki Efes var.

Atsız’ın ifadesiyle tarihimiz bir vukuat yığınındır. Haksızlığa itiraz edip, zarar gördüğümde rahmetli Anam -“Vardığın yer geceyse, sen de gözlerini yumarsın” diye bana kızmıştı. Ol sebepten “Denizli’nin olmayan Kazıkbeli Zaferi kutlu olsun!”

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Har.1- Selimiye (Eskiantalya: Satalie: Side): 1944’de isim ve yol revizyonu yapılarak 1950’de ikinci kez basılmış. “Ammûriye’den Cellika’ya iki gün, Cellika’dan denize 12 mil” diye el-İdrîsî bir yol verir (Topraklı, 2013: Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset, Ankara, s.167). Bu yolu önce yanlış yerleştirdim. Ammûriye’nin, Ammûriye (Uluborlu) yol ayrımı Beyşehir olduğunu sonra anladım. Cellika Har.3’te Özsait Hoca’nın Seleukeia, Manavgat halkının Selukule dediği ve bu haritada 362 rakımlı Hisar yazan yer, deniz ise Side (Eskiantalya) idi.

Har.2-El-İdrîsî: İki Antalya (Satalie: Eskiantalya ve Antalya).

Har.3- M. Özsait: Beyşehir-İbradı- Seleukeia/Cellika-Side (Selimiye) Yolu.