Deprem neden bu kadar yıkıcıydı? Akkuyu Nükleer Santral ne durumda? Seçim ertelenir mi?
Deprem neden bu kadar yıkıcıydı? Akkuyu Nükleer Santral ne durumda? Seçim ertelenir mi?
- 08-02-2023 06:09
- 10475
- 08-02-2023 06:09
- 10475
İnsan etkinliklerinin yapay depremler ortaya çıkarabildiği biliniyor. Dünyada bu konuda en geniş kapsamlı araştırmaları yapan İnsan Kaynaklı Deprem Veritabanı'nın, 4 Ekim 2017 tarihli raporuna göre, son 150 yılda yaklaşık 730 farklı bölgede insan kaynaklı depremler meydana geldi.
İnsan kaynaklı depremlerin en önemli nedenlerinin başında madencilik faaliyetleri ve barajlar geliyor. Bu depremlerin yüzde 37'si madencilik çalışmaları nedeniyle, yüzde 23'ü ise barajlarda sıkışan suyun oluşturduğu basınçtan kaynaklanıyor.
Bir diğer yaygın tetikleyici ise hidrolik kırma gibi petrol ve gaz çıkarma yöntemleri. Ayrıca insan parmağının değdiği deprem sebeblerine, düşük frekanslı elektromanyetik ışınımla yüksek enerji nakli tekniğinin kullanıldığı Haarp silahını eklemek gerekiyor.
Son depremde, korkunç bilançoyu ortaya çıkaran etkenlerin en önemlisi mevcut fay hatları ve bu fay hatlarının tetikle(n)diği olmakla birlikte ölü ve yaralı sayısının artmasının sebepleri daha çok insan ihmallerinden kaynaklı. Onun için “deprem öldürmez bina öldürür” deniliyor. Thomas Hobbes ne kadar da haklı, "Homo homini lupus est /İnsan, insanın kurdudur."
Deprem yönetmeliği kapsamındaki projelere uygun binaların inşa edilmemesi, malzemeden çalınması ve yapılan binaların yetkili merciler tarafından yönetmeliklerde belirtilen kriterler çerçevesinde denetlenmemesi vs. vs.
Ülke, bir deprem ülkesi bundan sonra da depremler olacak! Coğrafya kaderimizdir. Deprem gerçeği ile yüzleşmeliyiz. Lafa gelince herkes bunu söylüyor. Gündelik hayatımızda deprem gerçeğini unutmamak gerekiyor ama imar konusu maalesef müteahhitlerin insafına bırakıldı. “Kentsel dönüşüm”, deprem konusunda bir fırsattı ama bu proje de yine müteahhit ve mülk sahibinin insafına bırakıldı.
Amerikalı ve İngiliz deprem bilimciler yıllardır Türkiye'yi izliyor…
Doğu Anadolu Fay hattı üzerinde meydana gelen deprem, Suriye dahil, hat boyunca en az 10 ilde yıkıma yol açtı. Sismologlara göre Doğu Anadolu Fay hattı, 20. yüzyıl boyunca çok az sayıda büyük denilebilecek sismik aktivite gösterdi. İngiliz Jeolojik Araştırmalar Kurumu'ndan Roger Musson, sismometreler tarafından Türkiye'deki fay hareketliliğinin kaydedildiğini söylüyor.
Roger Musson, "Şu anda gördüğümüz şey, aktivitenin komşu faylara yayıldığıdır" diyor ve şu uyarıyı yapıyor: "Sismisitenin bir süre daha devam etmesini bekliyoruz." Sismologlara göre 1822'deki ölümcül depremin ardından artçı sarsıntılar bir sonraki yıl da devam etti.
Roger Musson, Türkiye'deki deprem için ayrıca şu değerlendirmeyi yapıyor: "Bu hiç de iç açıcı değil. Binlerce yaşamını yitiren, hatta onbinlerce de olabilir."
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu'na göre 1970'ten bu yana bölgede Richter Ölçeği'ne göre 6.0'nın üzerinde sadece üç deprem kaydedildi. Ancak 1822'de 7.0 şiddetindeki bir depremin bölgeyi vurduğu ve yaklaşık 20 bin kişinin ölümüne neden olduğu tahmin ediliyor.
University College London Risk ve Afet Azaltma Enstitüsü Başkanı Joanna Faure Walker'a göre, 2016 yılında İtalya'nın merkezini vuran ve yaklaşık 300 kişinin ölümüne neden olan 6.2 büyüklüğündeki depremle karşılaştırıldığında, Türkiye depremi 250 kat daha fazla enerji açığa çıkardı. Bu rakamlar, yaşadığımız felaketin boyutunu ortaya koyuyor.
2013-2022 yılları arasında meydana gelen en ölümcül depremlerden sadece ikisi Türkiye'de 6 Şubat'ta yaşanan depremle aynı büyüklükteydi. Sismologlar Doğu Anadolu Fay hattını bir "çarpma-kayma" fay hattı olarak tanımlıyor.
Akkuyu Nükleer Santrali ne durumda?
Deprem bölgesine mücavir Türk-Rus işbirliğinde inşa edilen Akkuyu Nükleer Santralinin durumu merak konusuydu. Yapılan açıklamalara bakılırsa nükleer santral inşa alanında olumsuz bir durum söz konusu değil. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, yapım aşamasında olan Akkuyu NGS'nin depremden etkilenmediğini bildirdi.
Nitekim Rus Rosatom Şirketinin iştiraki, Akkuyu Nükleer AŞ Genel Müdürü Anastasia Zoteeva: “Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi olan deprem, Akkuyu NGS sahasının bulunduğu bölgede yaklaşık 3 şiddetinde hissedilmiştir. Uzmanlarımız sahamızda bulunan bina, ekipman ve vinçlerde bir hasar tespit etmemiştir. Sahada inşaat ve montaj çalışmaları devam etmektedir" diyor.
Ben kendisine inanıyorum. Çünkü bu günleri önceden öngörmüş ki, "iş güvenliğinin sağlanmaması", "gecikme" ve "usulsüzlük" gerekçeleriyle bir Türk müteahhitlik firmasına fesih ihtarnamesi gönderdiği ortaya çıkmıştı.
Baştan belirteyim, tespitlerim, “Rus sevicilik” falan gibi görülmesin. Hak var izan var. Akkuyu oradaysa yerle bir olan Hatay, Kahramanmaraş, Urfa, Adana da orada. İktidar sevici müteahhitlik firmalarının yaptıkları hastaneler, yollar sapır sapır yıkılıp dökülmedi mi?
Demek ki Ruslar, işlerini temiz yapıyor, sağlam yapıyor. Bizim müteahhitlere verilseydi kim bilir ne olurdu? Ne olacak; yerle bir olurdu? Çünkü yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır.
Anastasia Zoteeva depremin yaralarını sarıyor…
Akkuyu Nükleer’in acil durum birimleri olan Mobilizasyon Birimi ile Sivil Savunma ve Acil Durum Koruması Birimleri, Türkiye’deki acil durum merkezi AFAD ile iş birliği içindeler. deprem sonrası, yardım için bölgeye ekipman ve personel gönderiyorlar.
Olağanüstü Hâl İlanı ve Sonuçları…
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin deprem krizini iyi yönetemediğini iddia edenler, askeri birliklerin deprem bölgesine sevk edilmesini bir çözüm önerisi olarak sundu.
Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rizeli hemşehrisi Mehmet Yılmaz'ın genel başkanı olduğu “Vatanını Sevenler Federasyonu”, “Türk Silahlı Kuvvetlerine Çağrı” yayınladı. Çağrı metnini aşağıya alıntılamamın arkaik nedenleri üzerinizde düşünmenizi öneriyorum. Metnin tahlili, dünkü yazım kapsamında birlikte ele alınırsa ne ima etmek istediğim belki idrak edilebilir.
"TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'NE ÇAĞRI
Ülkemizde dün sabah saat 04.17'de merkez üssü Pazarcık'ta 7.7 ve saat 13.24'te merkez üssü Elbistan'da 7.6 iki büyük deprem meydana gelmiş yaklaşık ondan fazla ide ve iki yüze yakın ilçede 13 milyon yurttaşımız bu depremlerden etkilenmiştir.
Açıklanan resmi rakamlara göre 3.500 yakın can kaybı ve 20.000 üzerinde yaralı olduğu söylenmektedir. 83 milyon yurttaş gibi depremin olduğu andan ibaren büyük bir üzüntüyle bir yandan yapabileceklerimizi yapmaya çalışırken diğer yandan da yapılan çalışmaları takip etmekteyiz. Geçen bu süre zarfında bilhassa Adıyaman ve Hatay ili ve ilçelerinden enkaz altında yakınlarımız var soğukta açıktayız, açız yardıma gelen kimse yok çağrıları almaktayız.
Bu süre zarfında TSK'dan yapılan açıklamalarda 3.500 Mehmetçiğimizin deprem bölgelerine müdahale ettiğini dünden beri şaşkınlıkla seyrediyoruz. TSK'nin yüzlerce helikopteri, onlarca nakliye uçağı, binlerce arazi aracı, yüzbinlerce Mehmetçiği, yüzlerce sağlık elemanı, onlarca sahra hastaneleri, ekmek aş üretecek mobil takım donanımları varken ve ülkemiz sınırlan içinde bir afet yaşanıyorken bu kadar cüz'i bir müdahalede bulunması akıl alabilecek bir durum değildir. Buradan TSK'ne çağrıda bulunuyorum.
Türk milletinin bağrından doğmuş Türk Silah Kuvvetleri Türk Milletinin yanında bugün olmayacak da ne zaman olacak!"
Bu çağrı metnini, iktidarın depremin yol açtığı faturayı TSK ile paylaşma refleksi olarak görmek mümkün olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığına yakın bir STK aracılığı ile oldu-bittiyle Olağanüstü Hâl ilan ettirilmesine bir gerekçe hazırlamak gibi de ele alınması mümkün.
Kendisi ile telefon görüşmesinde bulunduğum Vatanını Sevenler Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Yılmaz, bu çağrının yayınlanmasının ardından dört saat sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Olağanüstü Hâl ilan etmesinin yerinde bir karar olduğunu belirtmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi’nde Kahramanmaraş merkezli depreme ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Depremin yaşandığı 10 ilimizi, genel hayata etkili afet bölgesi olarak ilan ediyoruz. Arama-kurtarma faaliyetlerinin ve sonrasındaki çalışmaların süratle yürütülebilmesini temin için, Anayasa’nın 119’uncu maddesinin bize verdiği yetkiye dayanarak Olağanüstü Hâl ilan etme kararı aldık. Deprem yaşanan 10 ilimizi kapsayacak ve üç ay sürecek bu kararla ilgili Cumhurbaşkanlığı ve Meclis süreçlerini hızla tamamlayacağız” denilmişti.
Sonrasında ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin bazı birlikleri, deprem mahalline sevk ettiği bilgisi medyada yer aldı. TSK 2. Ordu Komutanlığı'na bağlı tüm komando tugaylarının, deprem bölgelerine sevk edilmesine karar verildi.
Ancak bir derin kulak dostum, şöyle bir soru yöneltti; "-İkinci Orduya bağlı askeri birliklerin deprem mahalline gönderilmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Olağanüstü Hâl İlanı öncesinde mi sonrasında mı?"
Ben, İkinci Ordu’ya bağlı askeri birliklerin, deprem bölgesinde görevlendirildiği haberlerinin medyaya düşüş saati ile Olağanüstü Hâl İlanının medyaya servis edilmesi arasında iki saatten fazla bir süre olduğunu gördüm. TSK, Olağanüstü Hâl İlanından önce çoktan karar vermiş, yola çıkmış.
Neyse ne?
“Olağanüstü Hâl İlanı varsa yakında seçim olmayabilir” yorumlarını ne yapacağız?
Sakın kimse çıkıp “Olağanüstü Hâl ilan edildi mi, ilan ettirildi mi” gibi polemiğe kalkışmasın? Anlaşılan 14 Mayıs'ta seçim falan yok. Çünkü Türkiye'nin bu süreçte, seçim fantezisine ayıracak gücü kuvveti yok.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Seçilmiş Kaynakça
https://vsf.org.tr/
https://www.tccb.gov.tr/
https://www.bbc.com/turkce/haberler-41485788
https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/yapay-depremler-ve-sebepleri
https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/turkey/0602202322
https://www.bursadabugun.com/yazarlar/atilla-sagim-131/deprem-vurdu-cehalet-yikti-30992.html
https://tr.euronews.com/2023/02/07/sismologlar-turkiye-depremini-nasil-yorumluyor-deprem-neden-bu-kadar-yikiciydi
https://www.gazeteduvar.com.tr/rus-genel-mudur-erdogani-kizdirdi-iddiasi-ortalik-buz-kesti-haber-1577908
https://sputniknews.com.tr/20230207/2-orduya-bagli-tum-tugaylar-deprem-bolgelerine-sevk-ediliyor-1066693868.html
https://www.aa.com.tr/tr/teyithatti/aktuel/akkuyu-nukleer-guc-santralinin-depremde-zarar-gordugu-iddiasi-/1815317
İnsan etkinliklerinin yapay depremler ortaya çıkarabildiği biliniyor. Dünyada bu konuda en geniş kapsamlı araştırmaları yapan İnsan Kaynaklı Deprem Veritabanı'nın, 4 Ekim 2017 tarihli raporuna göre, son 150 yılda yaklaşık 730 farklı bölgede insan kaynaklı depremler meydana geldi.
İnsan kaynaklı depremlerin en önemli nedenlerinin başında madencilik faaliyetleri ve barajlar geliyor. Bu depremlerin yüzde 37'si madencilik çalışmaları nedeniyle, yüzde 23'ü ise barajlarda sıkışan suyun oluşturduğu basınçtan kaynaklanıyor.
Bir diğer yaygın tetikleyici ise hidrolik kırma gibi petrol ve gaz çıkarma yöntemleri. Ayrıca insan parmağının değdiği deprem sebeblerine, düşük frekanslı elektromanyetik ışınımla yüksek enerji nakli tekniğinin kullanıldığı Haarp silahını eklemek gerekiyor.
Son depremde, korkunç bilançoyu ortaya çıkaran etkenlerin en önemlisi mevcut fay hatları ve bu fay hatlarının tetikle(n)diği olmakla birlikte ölü ve yaralı sayısının artmasının sebepleri daha çok insan ihmallerinden kaynaklı. Onun için “deprem öldürmez bina öldürür” deniliyor. Thomas Hobbes ne kadar da haklı, "Homo homini lupus est /İnsan, insanın kurdudur."
Deprem yönetmeliği kapsamındaki projelere uygun binaların inşa edilmemesi, malzemeden çalınması ve yapılan binaların yetkili merciler tarafından yönetmeliklerde belirtilen kriterler çerçevesinde denetlenmemesi vs. vs.
Ülke, bir deprem ülkesi bundan sonra da depremler olacak! Coğrafya kaderimizdir. Deprem gerçeği ile yüzleşmeliyiz. Lafa gelince herkes bunu söylüyor. Gündelik hayatımızda deprem gerçeğini unutmamak gerekiyor ama imar konusu maalesef müteahhitlerin insafına bırakıldı. “Kentsel dönüşüm”, deprem konusunda bir fırsattı ama bu proje de yine müteahhit ve mülk sahibinin insafına bırakıldı.
Amerikalı ve İngiliz deprem bilimciler yıllardır Türkiye'yi izliyor…
Doğu Anadolu Fay hattı üzerinde meydana gelen deprem, Suriye dahil, hat boyunca en az 10 ilde yıkıma yol açtı. Sismologlara göre Doğu Anadolu Fay hattı, 20. yüzyıl boyunca çok az sayıda büyük denilebilecek sismik aktivite gösterdi. İngiliz Jeolojik Araştırmalar Kurumu'ndan Roger Musson, sismometreler tarafından Türkiye'deki fay hareketliliğinin kaydedildiğini söylüyor.
Roger Musson, "Şu anda gördüğümüz şey, aktivitenin komşu faylara yayıldığıdır" diyor ve şu uyarıyı yapıyor: "Sismisitenin bir süre daha devam etmesini bekliyoruz." Sismologlara göre 1822'deki ölümcül depremin ardından artçı sarsıntılar bir sonraki yıl da devam etti.
Roger Musson, Türkiye'deki deprem için ayrıca şu değerlendirmeyi yapıyor: "Bu hiç de iç açıcı değil. Binlerce yaşamını yitiren, hatta onbinlerce de olabilir."
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu'na göre 1970'ten bu yana bölgede Richter Ölçeği'ne göre 6.0'nın üzerinde sadece üç deprem kaydedildi. Ancak 1822'de 7.0 şiddetindeki bir depremin bölgeyi vurduğu ve yaklaşık 20 bin kişinin ölümüne neden olduğu tahmin ediliyor.
University College London Risk ve Afet Azaltma Enstitüsü Başkanı Joanna Faure Walker'a göre, 2016 yılında İtalya'nın merkezini vuran ve yaklaşık 300 kişinin ölümüne neden olan 6.2 büyüklüğündeki depremle karşılaştırıldığında, Türkiye depremi 250 kat daha fazla enerji açığa çıkardı. Bu rakamlar, yaşadığımız felaketin boyutunu ortaya koyuyor.
2013-2022 yılları arasında meydana gelen en ölümcül depremlerden sadece ikisi Türkiye'de 6 Şubat'ta yaşanan depremle aynı büyüklükteydi. Sismologlar Doğu Anadolu Fay hattını bir "çarpma-kayma" fay hattı olarak tanımlıyor.
Akkuyu Nükleer Santrali ne durumda?
Deprem bölgesine mücavir Türk-Rus işbirliğinde inşa edilen Akkuyu Nükleer Santralinin durumu merak konusuydu. Yapılan açıklamalara bakılırsa nükleer santral inşa alanında olumsuz bir durum söz konusu değil. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, yapım aşamasında olan Akkuyu NGS'nin depremden etkilenmediğini bildirdi.
Nitekim Rus Rosatom Şirketinin iştiraki, Akkuyu Nükleer AŞ Genel Müdürü Anastasia Zoteeva: “Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi olan deprem, Akkuyu NGS sahasının bulunduğu bölgede yaklaşık 3 şiddetinde hissedilmiştir. Uzmanlarımız sahamızda bulunan bina, ekipman ve vinçlerde bir hasar tespit etmemiştir. Sahada inşaat ve montaj çalışmaları devam etmektedir" diyor.
Ben kendisine inanıyorum. Çünkü bu günleri önceden öngörmüş ki, "iş güvenliğinin sağlanmaması", "gecikme" ve "usulsüzlük" gerekçeleriyle bir Türk müteahhitlik firmasına fesih ihtarnamesi gönderdiği ortaya çıkmıştı.
Baştan belirteyim, tespitlerim, “Rus sevicilik” falan gibi görülmesin. Hak var izan var. Akkuyu oradaysa yerle bir olan Hatay, Kahramanmaraş, Urfa, Adana da orada. İktidar sevici müteahhitlik firmalarının yaptıkları hastaneler, yollar sapır sapır yıkılıp dökülmedi mi?
Demek ki Ruslar, işlerini temiz yapıyor, sağlam yapıyor. Bizim müteahhitlere verilseydi kim bilir ne olurdu? Ne olacak; yerle bir olurdu? Çünkü yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır.
Anastasia Zoteeva depremin yaralarını sarıyor…
Akkuyu Nükleer’in acil durum birimleri olan Mobilizasyon Birimi ile Sivil Savunma ve Acil Durum Koruması Birimleri, Türkiye’deki acil durum merkezi AFAD ile iş birliği içindeler. deprem sonrası, yardım için bölgeye ekipman ve personel gönderiyorlar.
Olağanüstü Hâl İlanı ve Sonuçları…
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin deprem krizini iyi yönetemediğini iddia edenler, askeri birliklerin deprem bölgesine sevk edilmesini bir çözüm önerisi olarak sundu.
Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rizeli hemşehrisi Mehmet Yılmaz'ın genel başkanı olduğu “Vatanını Sevenler Federasyonu”, “Türk Silahlı Kuvvetlerine Çağrı” yayınladı. Çağrı metnini aşağıya alıntılamamın arkaik nedenleri üzerinizde düşünmenizi öneriyorum. Metnin tahlili, dünkü yazım kapsamında birlikte ele alınırsa ne ima etmek istediğim belki idrak edilebilir.
"TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'NE ÇAĞRI
Ülkemizde dün sabah saat 04.17'de merkez üssü Pazarcık'ta 7.7 ve saat 13.24'te merkez üssü Elbistan'da 7.6 iki büyük deprem meydana gelmiş yaklaşık ondan fazla ide ve iki yüze yakın ilçede 13 milyon yurttaşımız bu depremlerden etkilenmiştir.
Açıklanan resmi rakamlara göre 3.500 yakın can kaybı ve 20.000 üzerinde yaralı olduğu söylenmektedir. 83 milyon yurttaş gibi depremin olduğu andan ibaren büyük bir üzüntüyle bir yandan yapabileceklerimizi yapmaya çalışırken diğer yandan da yapılan çalışmaları takip etmekteyiz. Geçen bu süre zarfında bilhassa Adıyaman ve Hatay ili ve ilçelerinden enkaz altında yakınlarımız var soğukta açıktayız, açız yardıma gelen kimse yok çağrıları almaktayız.
Bu süre zarfında TSK'dan yapılan açıklamalarda 3.500 Mehmetçiğimizin deprem bölgelerine müdahale ettiğini dünden beri şaşkınlıkla seyrediyoruz. TSK'nin yüzlerce helikopteri, onlarca nakliye uçağı, binlerce arazi aracı, yüzbinlerce Mehmetçiği, yüzlerce sağlık elemanı, onlarca sahra hastaneleri, ekmek aş üretecek mobil takım donanımları varken ve ülkemiz sınırlan içinde bir afet yaşanıyorken bu kadar cüz'i bir müdahalede bulunması akıl alabilecek bir durum değildir. Buradan TSK'ne çağrıda bulunuyorum.
Türk milletinin bağrından doğmuş Türk Silah Kuvvetleri Türk Milletinin yanında bugün olmayacak da ne zaman olacak!"
Bu çağrı metnini, iktidarın depremin yol açtığı faturayı TSK ile paylaşma refleksi olarak görmek mümkün olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığına yakın bir STK aracılığı ile oldu-bittiyle Olağanüstü Hâl ilan ettirilmesine bir gerekçe hazırlamak gibi de ele alınması mümkün.
Kendisi ile telefon görüşmesinde bulunduğum Vatanını Sevenler Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Yılmaz, bu çağrının yayınlanmasının ardından dört saat sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Olağanüstü Hâl ilan etmesinin yerinde bir karar olduğunu belirtmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi’nde Kahramanmaraş merkezli depreme ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Depremin yaşandığı 10 ilimizi, genel hayata etkili afet bölgesi olarak ilan ediyoruz. Arama-kurtarma faaliyetlerinin ve sonrasındaki çalışmaların süratle yürütülebilmesini temin için, Anayasa’nın 119’uncu maddesinin bize verdiği yetkiye dayanarak Olağanüstü Hâl ilan etme kararı aldık. Deprem yaşanan 10 ilimizi kapsayacak ve üç ay sürecek bu kararla ilgili Cumhurbaşkanlığı ve Meclis süreçlerini hızla tamamlayacağız” denilmişti.
Sonrasında ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin bazı birlikleri, deprem mahalline sevk ettiği bilgisi medyada yer aldı. TSK 2. Ordu Komutanlığı'na bağlı tüm komando tugaylarının, deprem bölgelerine sevk edilmesine karar verildi.
Ancak bir derin kulak dostum, şöyle bir soru yöneltti; "-İkinci Orduya bağlı askeri birliklerin deprem mahalline gönderilmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Olağanüstü Hâl İlanı öncesinde mi sonrasında mı?"
Ben, İkinci Ordu’ya bağlı askeri birliklerin, deprem bölgesinde görevlendirildiği haberlerinin medyaya düşüş saati ile Olağanüstü Hâl İlanının medyaya servis edilmesi arasında iki saatten fazla bir süre olduğunu gördüm. TSK, Olağanüstü Hâl İlanından önce çoktan karar vermiş, yola çıkmış.
Neyse ne?
“Olağanüstü Hâl İlanı varsa yakında seçim olmayabilir” yorumlarını ne yapacağız?
Sakın kimse çıkıp “Olağanüstü Hâl ilan edildi mi, ilan ettirildi mi” gibi polemiğe kalkışmasın? Anlaşılan 14 Mayıs'ta seçim falan yok. Çünkü Türkiye'nin bu süreçte, seçim fantezisine ayıracak gücü kuvveti yok.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Seçilmiş Kaynakça
https://vsf.org.tr/
https://www.tccb.gov.tr/
https://www.bbc.com/turkce/haberler-41485788
https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/yapay-depremler-ve-sebepleri
https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/turkey/0602202322
https://www.bursadabugun.com/yazarlar/atilla-sagim-131/deprem-vurdu-cehalet-yikti-30992.html
https://tr.euronews.com/2023/02/07/sismologlar-turkiye-depremini-nasil-yorumluyor-deprem-neden-bu-kadar-yikiciydi
https://www.gazeteduvar.com.tr/rus-genel-mudur-erdogani-kizdirdi-iddiasi-ortalik-buz-kesti-haber-1577908
https://sputniknews.com.tr/20230207/2-orduya-bagli-tum-tugaylar-deprem-bolgelerine-sevk-ediliyor-1066693868.html
https://www.aa.com.tr/tr/teyithatti/aktuel/akkuyu-nukleer-guc-santralinin-depremde-zarar-gordugu-iddiasi-/1815317