Diamond Tema ‘Yalnız’ mıdır; ‘Yalnız değil’ midir; nedir yani?!. Okuyun!..
Diamond Tema ‘Yalnız’ mıdır; ‘Yalnız değil’ midir; nedir yani?!. Okuyun!..
- 22-06-2024 03:30
- 3298
- 22-06-2024 03:30
- 3298
Diamond Tema ‘Yalnız’ mıdır; ‘Yalnız değil’ midir; nedir yani?!. Okuyun!..
Hafta içi, Diamond Tema ile Asrın Fahrettin Tok’un yaptığı tartışmada, Hazreti Muhammed ile Hazreti Ayşe’nin evliliği konusu sonrası; İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada; “Diamond Tema isimli şahıs hakkında TCK 216/ 2. ve 3. fıkralarda düzenlenen halkın bir kesimini aşağılama ve dini değerleri aşağılama suçlarından soruşturma başlatıldığı” duyrulmuştu!
Diamond Tema, soruşturma üzerine ülkeyi terk ederek Arnavutluk'a gitti…
Daha sonra ise hakkında yakalama kararı çıkartıldı!..
Yazılı ve görsel basın, partiler, barolar, gruplar, şahıslar da işin içine girince hakaretler, tehditler havada uçuştu!..
İki kesimden de en çok sesi çıkanlar ve hakaret edenler dikkatimi çekti benim!..
İki tane örnek vereyim; muhafazakâr kesimden biri; Diamond Tema’nın “Arnavutluk’a gitti” haberine şöyle bir yorum yazmış: “Dönmez!.. Dönerse bu kafiri ben öldüreceğim!..”
Kur’an-ı Kerim’de, “Müslüman olmayanı öldürün” diye bir ayet yok! “Size savaş açanlara karşı Allah yolunda savaşınız ama aşırı gitmeyiniz; doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez” ayeti var...
Savaş açmazlarsa, herhangi bir şey yok!
Üstelik bu da bir topluluk için; şahıs için değil!
Diamond Tema, münferit bir kişi; onu bağlayan bir durum yok!..
Karşı taraftan çok bağıran bir-iki kişiye de baktım… Biri Türk ismi taşımasına rağmen, Sabatay Sevi ne kadar Türk ise, o da o kadar Türk!..
Bir diğeri de, Durmuş Durduyan kadar Ermeni, Oğuzhan Asiltürk kadar Türk!..
İki kesimden de taraf olanların, tartışma konusu ve dönemle ilgili bilgi sahibi olmadıklarına ve bu konuda tek kitap da okumadıklarına adım gibi eminim!..
Konu hakkında fikrimi yazacağım ama ondan önce altını çizerek şunu belirtmeliyim; Diamond Tema gibi Agnostik ve dersini iyi çalışan birinin karşısına, o partiden ötekine geçen, para kazanmak için bir çok site kuran, her görüş ve fikirde dönüp dolaşmış, sonunda İslami kesimden para kazanacağını uman ve Emre Cemil Ayvalı’yı idol kabul etmiş Asrın Fahrettin Tok’un haddini bilerek bu yayına çıkmaması gerekirdi ama bu tür şan-şöhret ve para peşinde koşanların en büyük özelliklerinden biri de, haddini bilmeyip, cehaletiyle karşısındakine, “had bildireceğim” vehmine kapılmalarıdır!..
Televizyon ekranları, gazete köşeleri bunun gibi eksi seviyeli insanlarla dolu!..
Şahsım adına tartışma konusuyla ilgili şunları söylemek istiyorum!
Özellikle başta tarikatlar olmak üzere, bugünkü İslamcı kesimin eylem ve söylemlerinin neredeyse yüzde 90’ına katılmayan bir Müslümanım. Dolayısıyla yazdıklarım sadece beni bağlar!..
Herkesin özgürce, istediği düşünceyi seslendirme, savunma, anlatma hakkı olması gerektiğini düşünüyor, bu konuda ırkına, inancına, inançsızlığına bakmadan yanlarında olduğumu belirtmek istiyorum!..
Benim, inandığım ve teslim olanlardan olduğum Allah, Kur'an'da; “Onların Allah'tan başka taptıklarına lânet etmeyin ki, onlar da bilgisizce, düşmanlıkla Allah'a sövmesinler” der…
Dolayısıyla ben sövmüyorum onlar da sövmesin!
Ateizmi anlatacaklarsa anlatsınlar… Fakat bu kişi ve (ekip olarak çalışıyorlar) diğerleri, anlattıkları ve paylaştıkları bir şeyin gerçeğini yazınca hemen saldırıya geçiyorlar!
Geçsinler; onu da kabul edelim…
Ben bir buçuk yıldır bunlara yazıyorum, karşılığında sürekli hakeret ve İbn-i Kesir tefsirinden parçalar koyuyorlar; “en garanti, sağlam bu” diyorlar! Yine karşılık verince, uydurma bir hadisle, “bak bu Buhari'de var, Muhammed söylemiş, inkar etme” diyorlar!..
Yaptıkları ve kimsenin kabul edemeyeceği mesele şu: Bunların tek amacı İslam dinini küçük düşürmeye çalışıp, hakaret etmek!.. Hem inançsız olduklarını söyleyerek küfür ve hakaret ediyorlar hem İbn-i Kesir'den kopyaladıkları sayfayı koyup, inkar ettikleri şeyin var olduğunu ama aslını bizim bilmeyecek kadar cahil olduğumuzu ve Araplaştığımızı iddia ediyorlar!
Yazışmalar esnasında taktik aynı...
Üç-dört kişi saldırırken, bir kişi de; “Boş ver, onlara boşuna yazma. İnanmaz onlar” diye yazarak; sizi ketenpereye getirmeye çalışıyor!..
Cevap verirseniz, istediği yönde yazmaya yönlendiriyor!..
Yazarsanız da, bir yerden sonra, “Siz de İslam'ın Arap safsatası olduğunu kabul ettiniz!.. Bunlar taşlayarak öldürüyorlar, çocuklara tecavüz ediyorlar” şeklinde yazıp, sonunda da, “Size nasıl koydum?!” şeklinde din ile alay ederek; var güçleriyle Allah'a, Kur'an'a ve inananlara küfrediyorlar!..
Bunun suç olmadığını söylemek, doğru değildir!..
Kimse kimsenin kutsalına hakaret ve küfredemez!
Etmemeli!..
Ben diyorum ki; söylediklerinin bir çoğunu inkar etmek mümkün değil. Bazıları yanlış çeviri olsa bile, tamamı böyledir diyemeyiz… Çünkü Kur'an'dan örnek gösteriyorlar!..
Diğer yandan; Müslümanların, “Buhari’de, Müslim'de, filan da-fıstıkta, hadiste yazıyor diye iman ettikleri” uydurmaları; bunlar da kabul etmiş gibi, “en güvenilir hadis kitabınızda yazıyor” diyerek, oradan da vurmaya çalışıyorlar!
Bakınız, Buhari; o dönemde İran sınırları içerisinde yer alan Özbekistan-Buhara’da 810 yılında doğmuş; 869’da (Bazı kitaplarda 870 yazar) vefat etmiştir!.. Yani Hazreti Muhammed’in vefatından 178 yıl sonra doğmuştur! Arap değildir!.. 22 yaşında hadis toplamaya/yazmaya başlasa, arada 200 yıllık bir fark var. Dolayısıyla; hadisler, Peygamberin vefatından 150-200 yıl sonra yazılmış!..
Kur'an'a uymayan, doğru değildir! Örneği Kur'an'dan verseler, ben de dahil, hiç kimse itiraz edemez ama onu da kendi kafalarına göre yorumlayarak veriyorlar!
Birilerinin “Buhari çökerse İslam çöker” dediği gibi, bunlar da aynı mantıkla hareket ediyorlar!
Kur’an’a rağmen, Buhari’nin çökmesiyle İslam çökecekse, varsın çöksün!..
Peygamberden 200 yıl sonra yazılmış bir kitabın çökmesiyle, çökecek bir din varsa, zaten o dinden kimseye hayır gelmez!..
Mesela; dinden dönenin (mürtet) öldürüleceğini, genelde bu şekilde tercüme edilen ayeti, örnek gösterip yazıyorlar: “Hani Musa kavmine şöyle demişti: “Ey kavmim! Şüphesiz ki siz, buzağıyı ilah edinmekle kendinize haksızlık ettiniz... Onun için, Yaratıcınıza tevbe edin de, nefsinizi öldürün! Böyle yapmanız Yaratıcınız katında sizin için hayırlı olandır… Böylece Allah tevbenizi kabul etmiş olur. Şüphesiz ki, yalnızca O, tevbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir…”
Hazreti Musa, kavmini, kardeşi Harun’a bırakıp, Tur-u Sina’ya çıktığı zaman, kalanların içinde bulunan Samiri isimli (tefsirlerde kuyumcu geçer) kişi, yanlarında bulunan altınlardan bir buzağı yapıp, kendisiyle birlikte Musa’yı bekleyenleri o buzağıya tapmaya ikna etti. Hazreti Musa, geldiğinde Bakara Suresi 54. ayette geçen yukarıdaki sözleri söyledi.
Ayetin, Arapça’dan bir çok imkandan faydalanıp benim çevirdiğim ve değiştirilmemiş hali de şöyledir: “Ve Musa kavmine şöyle demişti: “Ey kavmim! Siz, kendinize zulmetmişsiniz... İşte o buzağıdır; o halde Yaratıcına tevbe et ve kendi buzağını öldür. Bu senin için daha hayırlıdır!.. Sen Yaratıcınla berabersin, O da sana yöneldi; şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir!..”
Yazdıklarına; “Sizden kim dininden döner ve kafir olarak ölürse, onların işleri dünyada da ahirette de silinir. Onlar ateş halkıdır ve orada ebedî kalıcıdır” ayeti gibi, birçok ayetle cevap verseniz de, tercümelerde geçen ‘nefsinizi öldürün’ karşılığının “Allah, kendinizi öldürün diyor” olduğunu iddia edip, “Biz demiyoruz; Allah’ınız diyor” yazıyorlar!
İtiraz edince de, “Sen niye cevap veriyorsun. Varsa, Allah’ın karşıma çıksın, o cevap versin” diyorlar!..
Yukarıda yazdığım gibi, @AteistTV, @TekYolBilimcom, @Yer6, ve @tly_Ungodly’u büyük ihtimalle birlikte kullanıyorlar. En fazla da @AteistTV, @TekYolBilimcom’dan yayın yapıp, cevap veriyorlar!
İlk önce, @tly_Ungodly, İslam’a ve inananlara hakaret eden paylaşım yapıyor. Cevap verdiğiniz an, paylaşımı yapan, aradan çekiliyor ve yukarıda isimlerini yazdıklarım saldırıyı başlatıyor!
Suç aranacaksa, daha önceki hakaretlerinde zaten suç işliyorlar!..
Soruşturma nedeni olan Diamond Tema’nın söyledikleri Buhari’de yazan şeyler... Kendisi de; “Ben hakaret etmedim, Buhari’de yazanları okudum. Suçlayacaksanız, Diyanet’i suçlayın” açıklaması yapmış!..
Bu arada; yazdıklarımın hepsine cevap verip, tartışma çıkarmaya gayret etmelerine rağmen, son yazdığım ‘İrem Şehri’ne hiç birisi cevap vermedi!.. Onu da geçen hafta, “Ateistlerin Dikkatine!..” başlığıyla köşe yazısı olarak yayımlamıştım.
Şimdi geldik, Hazreti Ayşe’nin kaç yaşında evlendiği tartışması ve asıl konuya!..
Hadis kitapları ve diğer İslami kaynakların tamamında, Hazreti Fatma ve Hazreti Ayşe’nin evlilik konusu abartılarak yazılır ama gerçekler de gizlenir!..
Bütün kaynakları tarayın, milyonda bir ihtimal; Hazreti Ali’nin, Hazreti Fatma’nın ikinci eşi olduğuna rastlayamazsınız. Oysa ki, Fatma’nın başından daha önce bir evlilik geçmiştir!..
Hazreti Peygamber’in, Hazreti Ayşe ile de, 6 ya da 9 yaşında evlenmesi mümkün değildir çünkü Hazreti Ayşe, Hazreti Muhammed’den önce bir kişiyle evlidir!.. O kişi boşadıktan epey sonra Peygamberle evlenmiştir!..
Bugüne kadar alim, zalim, kral, sultan, yazar vs… hiç bir Müslümanın bilmediği veya ortaya çıkarmadığı ya da çıkaramadığı; varsa bilenlerin de, “Peygamberimize hakaret mi olur acaba” diye yazıp, dillendiremediği konuyu Soner Yalçın; “Tağut- Kutsal Aldanışın Soyağacı” isimli son kitabıyla ortaya çıkardı!..
Hazreti Ayşe’nin kaç yaşında evlendiğini Soner Yalçın’ın kitabının o bölümünden alıyor ve sizi başbaşa bırakıyorum…
Okuyun…
“Mekke'nin en büyüğü Kureyş kabilesinin alt kolları vardı. Bunlardan biri de Teym idi. Cahiliye döneminde (savaşlarda esir alınıp cariye yapılması utancının önüne geçmek için) kız çocuklarını toprağa diri diri gömen/suda boğan/kuyuya atan zengin kabilelerden biriydi Teym…
Hz. Ebubekir bu boydandı. Kızı Hz. Ayşe'yi, gelenek gereği akrabası Mut'im oğlu Cübeyr'e verdi. Hz. Ayşe kaç yaşındaydı? Adet görme/ hayız, kızlar için ergenliğin ölçüsüydü. Dini ve hukuki sorumluluğun başlangıcını teşkil ediyordu. Sadece İslam değil tüm inançlarda evlilik yaşı hayız ile başlardı.
Putperest Cübeyr, Hz. Ebubekir'in Müslüman olmasına tepki göstererek nikâhı bozdu. O halde: Hz. Ebubekir, 38 yaşında/611 yılında Müslüman oldu. Demek 611 yılından önce kızını evlendirmişti. Yoksa Cübeyr, Müslüman olmuş Hz. Ebubekir'in kızıyla evlenir miydi?
Resmi olarak belirtilen Hz. Ayşe'nin 614 doğumlu olması imkansız!
Hz. Muhammet'in Hz. Ayşe ile evliliği 622 yılı sonu veya 623 yılı başında Medine'de oldu. Kimine göre 624 evlilik yılı…
Hz. Muhammet ile evlendiğinde Hz. Ayşe'nin yaşı 6 veya 9 nasıl olur? Ki: Kızı Hz. Fatma ile aynı yaşta olduğu belirtiliyor ki, o halde evlendiğinde Hz. Ayşe'nin yaşı en az 20 olmalı…
Ekleme yapmalıyım: Kadının koca evinden kovulması o dönem büyük leke idi. Kadınları cahiliye dönemi yobazlığından kurtarmak isteyen Hz. Muhammet yaşamıyla da topluma örnek oldu. Hz. Ayşe ile evlenmesinin sebebi bu idi.
Ayrıca, Hz. Muhammet'in, kocası ölünce ortada kalan ve akrabalarının Müslümanlıktan dönmesi halinde evlerine kabul edecekleri 54 yaşındaki Sevde bint Zem ile de bu nedenle evlendi…
Savaş dulları; 60 yaşındaki Zeynep bint Huzeyme, 45 yaşındaki Ümmü Seleme ve 44 yaşındaki Reyhane bint Zeyd ile de bu sebeple evlendi…
Hz. Muhammet, toplumu her yönüyle ileriye doğru itekleyen devrimciydi; 14 asır sonra hâlâ anlaşılamaması ne acı!
Çoğu kimsenin anlamak gibi arayışı yok zaten, rant peşindeler! Hurafe, dinden güçlü bu ülkede…”
Son olarak, iki şey söylemek istiyorum…
1-Ülkemizde sahih ve delil olarak gösterilen hadis kitapları gözden geçirilmeli ve Kur’an’a uymayan ne varsa atılarak, yeniden yayımlanmalıdır!..
2-Bütün inananlar, Soner Yalçın’a teşekkür borçludur!..
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com
Diamond Tema ‘Yalnız’ mıdır; ‘Yalnız değil’ midir; nedir yani?!. Okuyun!..
Hafta içi, Diamond Tema ile Asrın Fahrettin Tok’un yaptığı tartışmada, Hazreti Muhammed ile Hazreti Ayşe’nin evliliği konusu sonrası; İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada; “Diamond Tema isimli şahıs hakkında TCK 216/ 2. ve 3. fıkralarda düzenlenen halkın bir kesimini aşağılama ve dini değerleri aşağılama suçlarından soruşturma başlatıldığı” duyrulmuştu!
Diamond Tema, soruşturma üzerine ülkeyi terk ederek Arnavutluk'a gitti…
Daha sonra ise hakkında yakalama kararı çıkartıldı!..
Yazılı ve görsel basın, partiler, barolar, gruplar, şahıslar da işin içine girince hakaretler, tehditler havada uçuştu!..
İki kesimden de en çok sesi çıkanlar ve hakaret edenler dikkatimi çekti benim!..
İki tane örnek vereyim; muhafazakâr kesimden biri; Diamond Tema’nın “Arnavutluk’a gitti” haberine şöyle bir yorum yazmış: “Dönmez!.. Dönerse bu kafiri ben öldüreceğim!..”
Kur’an-ı Kerim’de, “Müslüman olmayanı öldürün” diye bir ayet yok! “Size savaş açanlara karşı Allah yolunda savaşınız ama aşırı gitmeyiniz; doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez” ayeti var...
Savaş açmazlarsa, herhangi bir şey yok!
Üstelik bu da bir topluluk için; şahıs için değil!
Diamond Tema, münferit bir kişi; onu bağlayan bir durum yok!..
Karşı taraftan çok bağıran bir-iki kişiye de baktım… Biri Türk ismi taşımasına rağmen, Sabatay Sevi ne kadar Türk ise, o da o kadar Türk!..
Bir diğeri de, Durmuş Durduyan kadar Ermeni, Oğuzhan Asiltürk kadar Türk!..
İki kesimden de taraf olanların, tartışma konusu ve dönemle ilgili bilgi sahibi olmadıklarına ve bu konuda tek kitap da okumadıklarına adım gibi eminim!..
Konu hakkında fikrimi yazacağım ama ondan önce altını çizerek şunu belirtmeliyim; Diamond Tema gibi Agnostik ve dersini iyi çalışan birinin karşısına, o partiden ötekine geçen, para kazanmak için bir çok site kuran, her görüş ve fikirde dönüp dolaşmış, sonunda İslami kesimden para kazanacağını uman ve Emre Cemil Ayvalı’yı idol kabul etmiş Asrın Fahrettin Tok’un haddini bilerek bu yayına çıkmaması gerekirdi ama bu tür şan-şöhret ve para peşinde koşanların en büyük özelliklerinden biri de, haddini bilmeyip, cehaletiyle karşısındakine, “had bildireceğim” vehmine kapılmalarıdır!..
Televizyon ekranları, gazete köşeleri bunun gibi eksi seviyeli insanlarla dolu!..
Şahsım adına tartışma konusuyla ilgili şunları söylemek istiyorum!
Özellikle başta tarikatlar olmak üzere, bugünkü İslamcı kesimin eylem ve söylemlerinin neredeyse yüzde 90’ına katılmayan bir Müslümanım. Dolayısıyla yazdıklarım sadece beni bağlar!..
Herkesin özgürce, istediği düşünceyi seslendirme, savunma, anlatma hakkı olması gerektiğini düşünüyor, bu konuda ırkına, inancına, inançsızlığına bakmadan yanlarında olduğumu belirtmek istiyorum!..
Benim, inandığım ve teslim olanlardan olduğum Allah, Kur'an'da; “Onların Allah'tan başka taptıklarına lânet etmeyin ki, onlar da bilgisizce, düşmanlıkla Allah'a sövmesinler” der…
Dolayısıyla ben sövmüyorum onlar da sövmesin!
Ateizmi anlatacaklarsa anlatsınlar… Fakat bu kişi ve (ekip olarak çalışıyorlar) diğerleri, anlattıkları ve paylaştıkları bir şeyin gerçeğini yazınca hemen saldırıya geçiyorlar!
Geçsinler; onu da kabul edelim…
Ben bir buçuk yıldır bunlara yazıyorum, karşılığında sürekli hakeret ve İbn-i Kesir tefsirinden parçalar koyuyorlar; “en garanti, sağlam bu” diyorlar! Yine karşılık verince, uydurma bir hadisle, “bak bu Buhari'de var, Muhammed söylemiş, inkar etme” diyorlar!..
Yaptıkları ve kimsenin kabul edemeyeceği mesele şu: Bunların tek amacı İslam dinini küçük düşürmeye çalışıp, hakaret etmek!.. Hem inançsız olduklarını söyleyerek küfür ve hakaret ediyorlar hem İbn-i Kesir'den kopyaladıkları sayfayı koyup, inkar ettikleri şeyin var olduğunu ama aslını bizim bilmeyecek kadar cahil olduğumuzu ve Araplaştığımızı iddia ediyorlar!
Yazışmalar esnasında taktik aynı...
Üç-dört kişi saldırırken, bir kişi de; “Boş ver, onlara boşuna yazma. İnanmaz onlar” diye yazarak; sizi ketenpereye getirmeye çalışıyor!..
Cevap verirseniz, istediği yönde yazmaya yönlendiriyor!..
Yazarsanız da, bir yerden sonra, “Siz de İslam'ın Arap safsatası olduğunu kabul ettiniz!.. Bunlar taşlayarak öldürüyorlar, çocuklara tecavüz ediyorlar” şeklinde yazıp, sonunda da, “Size nasıl koydum?!” şeklinde din ile alay ederek; var güçleriyle Allah'a, Kur'an'a ve inananlara küfrediyorlar!..
Bunun suç olmadığını söylemek, doğru değildir!..
Kimse kimsenin kutsalına hakaret ve küfredemez!
Etmemeli!..
Ben diyorum ki; söylediklerinin bir çoğunu inkar etmek mümkün değil. Bazıları yanlış çeviri olsa bile, tamamı böyledir diyemeyiz… Çünkü Kur'an'dan örnek gösteriyorlar!..
Diğer yandan; Müslümanların, “Buhari’de, Müslim'de, filan da-fıstıkta, hadiste yazıyor diye iman ettikleri” uydurmaları; bunlar da kabul etmiş gibi, “en güvenilir hadis kitabınızda yazıyor” diyerek, oradan da vurmaya çalışıyorlar!
Bakınız, Buhari; o dönemde İran sınırları içerisinde yer alan Özbekistan-Buhara’da 810 yılında doğmuş; 869’da (Bazı kitaplarda 870 yazar) vefat etmiştir!.. Yani Hazreti Muhammed’in vefatından 178 yıl sonra doğmuştur! Arap değildir!.. 22 yaşında hadis toplamaya/yazmaya başlasa, arada 200 yıllık bir fark var. Dolayısıyla; hadisler, Peygamberin vefatından 150-200 yıl sonra yazılmış!..
Kur'an'a uymayan, doğru değildir! Örneği Kur'an'dan verseler, ben de dahil, hiç kimse itiraz edemez ama onu da kendi kafalarına göre yorumlayarak veriyorlar!
Birilerinin “Buhari çökerse İslam çöker” dediği gibi, bunlar da aynı mantıkla hareket ediyorlar!
Kur’an’a rağmen, Buhari’nin çökmesiyle İslam çökecekse, varsın çöksün!..
Peygamberden 200 yıl sonra yazılmış bir kitabın çökmesiyle, çökecek bir din varsa, zaten o dinden kimseye hayır gelmez!..
Mesela; dinden dönenin (mürtet) öldürüleceğini, genelde bu şekilde tercüme edilen ayeti, örnek gösterip yazıyorlar: “Hani Musa kavmine şöyle demişti: “Ey kavmim! Şüphesiz ki siz, buzağıyı ilah edinmekle kendinize haksızlık ettiniz... Onun için, Yaratıcınıza tevbe edin de, nefsinizi öldürün! Böyle yapmanız Yaratıcınız katında sizin için hayırlı olandır… Böylece Allah tevbenizi kabul etmiş olur. Şüphesiz ki, yalnızca O, tevbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir…”
Hazreti Musa, kavmini, kardeşi Harun’a bırakıp, Tur-u Sina’ya çıktığı zaman, kalanların içinde bulunan Samiri isimli (tefsirlerde kuyumcu geçer) kişi, yanlarında bulunan altınlardan bir buzağı yapıp, kendisiyle birlikte Musa’yı bekleyenleri o buzağıya tapmaya ikna etti. Hazreti Musa, geldiğinde Bakara Suresi 54. ayette geçen yukarıdaki sözleri söyledi.
Ayetin, Arapça’dan bir çok imkandan faydalanıp benim çevirdiğim ve değiştirilmemiş hali de şöyledir: “Ve Musa kavmine şöyle demişti: “Ey kavmim! Siz, kendinize zulmetmişsiniz... İşte o buzağıdır; o halde Yaratıcına tevbe et ve kendi buzağını öldür. Bu senin için daha hayırlıdır!.. Sen Yaratıcınla berabersin, O da sana yöneldi; şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir!..”
Yazdıklarına; “Sizden kim dininden döner ve kafir olarak ölürse, onların işleri dünyada da ahirette de silinir. Onlar ateş halkıdır ve orada ebedî kalıcıdır” ayeti gibi, birçok ayetle cevap verseniz de, tercümelerde geçen ‘nefsinizi öldürün’ karşılığının “Allah, kendinizi öldürün diyor” olduğunu iddia edip, “Biz demiyoruz; Allah’ınız diyor” yazıyorlar!
İtiraz edince de, “Sen niye cevap veriyorsun. Varsa, Allah’ın karşıma çıksın, o cevap versin” diyorlar!..
Yukarıda yazdığım gibi, @AteistTV, @TekYolBilimcom, @Yer6, ve @tly_Ungodly’u büyük ihtimalle birlikte kullanıyorlar. En fazla da @AteistTV, @TekYolBilimcom’dan yayın yapıp, cevap veriyorlar!
İlk önce, @tly_Ungodly, İslam’a ve inananlara hakaret eden paylaşım yapıyor. Cevap verdiğiniz an, paylaşımı yapan, aradan çekiliyor ve yukarıda isimlerini yazdıklarım saldırıyı başlatıyor!
Suç aranacaksa, daha önceki hakaretlerinde zaten suç işliyorlar!..
Soruşturma nedeni olan Diamond Tema’nın söyledikleri Buhari’de yazan şeyler... Kendisi de; “Ben hakaret etmedim, Buhari’de yazanları okudum. Suçlayacaksanız, Diyanet’i suçlayın” açıklaması yapmış!..
Bu arada; yazdıklarımın hepsine cevap verip, tartışma çıkarmaya gayret etmelerine rağmen, son yazdığım ‘İrem Şehri’ne hiç birisi cevap vermedi!.. Onu da geçen hafta, “Ateistlerin Dikkatine!..” başlığıyla köşe yazısı olarak yayımlamıştım.
Şimdi geldik, Hazreti Ayşe’nin kaç yaşında evlendiği tartışması ve asıl konuya!..
Hadis kitapları ve diğer İslami kaynakların tamamında, Hazreti Fatma ve Hazreti Ayşe’nin evlilik konusu abartılarak yazılır ama gerçekler de gizlenir!..
Bütün kaynakları tarayın, milyonda bir ihtimal; Hazreti Ali’nin, Hazreti Fatma’nın ikinci eşi olduğuna rastlayamazsınız. Oysa ki, Fatma’nın başından daha önce bir evlilik geçmiştir!..
Hazreti Peygamber’in, Hazreti Ayşe ile de, 6 ya da 9 yaşında evlenmesi mümkün değildir çünkü Hazreti Ayşe, Hazreti Muhammed’den önce bir kişiyle evlidir!.. O kişi boşadıktan epey sonra Peygamberle evlenmiştir!..
Bugüne kadar alim, zalim, kral, sultan, yazar vs… hiç bir Müslümanın bilmediği veya ortaya çıkarmadığı ya da çıkaramadığı; varsa bilenlerin de, “Peygamberimize hakaret mi olur acaba” diye yazıp, dillendiremediği konuyu Soner Yalçın; “Tağut- Kutsal Aldanışın Soyağacı” isimli son kitabıyla ortaya çıkardı!..
Hazreti Ayşe’nin kaç yaşında evlendiğini Soner Yalçın’ın kitabının o bölümünden alıyor ve sizi başbaşa bırakıyorum…
Okuyun…
“Mekke'nin en büyüğü Kureyş kabilesinin alt kolları vardı. Bunlardan biri de Teym idi. Cahiliye döneminde (savaşlarda esir alınıp cariye yapılması utancının önüne geçmek için) kız çocuklarını toprağa diri diri gömen/suda boğan/kuyuya atan zengin kabilelerden biriydi Teym…
Hz. Ebubekir bu boydandı. Kızı Hz. Ayşe'yi, gelenek gereği akrabası Mut'im oğlu Cübeyr'e verdi. Hz. Ayşe kaç yaşındaydı? Adet görme/ hayız, kızlar için ergenliğin ölçüsüydü. Dini ve hukuki sorumluluğun başlangıcını teşkil ediyordu. Sadece İslam değil tüm inançlarda evlilik yaşı hayız ile başlardı.
Putperest Cübeyr, Hz. Ebubekir'in Müslüman olmasına tepki göstererek nikâhı bozdu. O halde: Hz. Ebubekir, 38 yaşında/611 yılında Müslüman oldu. Demek 611 yılından önce kızını evlendirmişti. Yoksa Cübeyr, Müslüman olmuş Hz. Ebubekir'in kızıyla evlenir miydi?
Resmi olarak belirtilen Hz. Ayşe'nin 614 doğumlu olması imkansız!
Hz. Muhammet'in Hz. Ayşe ile evliliği 622 yılı sonu veya 623 yılı başında Medine'de oldu. Kimine göre 624 evlilik yılı…
Hz. Muhammet ile evlendiğinde Hz. Ayşe'nin yaşı 6 veya 9 nasıl olur? Ki: Kızı Hz. Fatma ile aynı yaşta olduğu belirtiliyor ki, o halde evlendiğinde Hz. Ayşe'nin yaşı en az 20 olmalı…
Ekleme yapmalıyım: Kadının koca evinden kovulması o dönem büyük leke idi. Kadınları cahiliye dönemi yobazlığından kurtarmak isteyen Hz. Muhammet yaşamıyla da topluma örnek oldu. Hz. Ayşe ile evlenmesinin sebebi bu idi.
Ayrıca, Hz. Muhammet'in, kocası ölünce ortada kalan ve akrabalarının Müslümanlıktan dönmesi halinde evlerine kabul edecekleri 54 yaşındaki Sevde bint Zem ile de bu nedenle evlendi…
Savaş dulları; 60 yaşındaki Zeynep bint Huzeyme, 45 yaşındaki Ümmü Seleme ve 44 yaşındaki Reyhane bint Zeyd ile de bu sebeple evlendi…
Hz. Muhammet, toplumu her yönüyle ileriye doğru itekleyen devrimciydi; 14 asır sonra hâlâ anlaşılamaması ne acı!
Çoğu kimsenin anlamak gibi arayışı yok zaten, rant peşindeler! Hurafe, dinden güçlü bu ülkede…”
Son olarak, iki şey söylemek istiyorum…
1-Ülkemizde sahih ve delil olarak gösterilen hadis kitapları gözden geçirilmeli ve Kur’an’a uymayan ne varsa atılarak, yeniden yayımlanmalıdır!..
2-Bütün inananlar, Soner Yalçın’a teşekkür borçludur!..