Dikine eğri

Dikine eğri

Zamanı hep yatay sanırlar” der Halikarnas Balıkçısı; “ben geçmişte yokum gelecekte de yokum şimdi dikine varım

Ama bunun yükselmek, tam tersi boyutta da derinleşmek olduğunu anladığımız vakit. 

Eğrileşme baş gösteriyor.

Dikine yorulup, eğride dinlenmek gibi…

Çünkü doğruyaeğri” demek adettendir.

Bakanın açısından da değişen eğrilik, yol aldığınız yüksekliğe kadar peşinizi bırakmaz!

Bütün zıtlar, sonsuzda uzlaşırlar.

Mühim olan “büğrü” olmamak.

Ne var ki dikeyin zıttı yatay.

Eğrinin zıttı doğru.

İnsan, sorgusu için ayağa kalkar” der İsmet Özel.

Ah ne güzel” der.

Tüm ayağa kalkışlar, bir sorgudur bir açıdan çünkü.

Çünkü yükselişleri yanlış anladık.

Işık yansır ve yol alır, kırılsada büyür.

Asi yahut coşkun değil.

Tam bir itaatkâr.

Kime!..

Kaynağına...

Işık yükselir ve bir eğriyle yavaş yavaş bir doğruya yaklaşır.

Yükseliş bir doğruya yaklaşmak zorundadır.

Üstelik kaybolma pahasına yapar bunu. 

Haksızlığa uğradığınızda, sistemle muhatabınız arasından acilen çekilmeniz icab eder.

Çünkü arada durduğunuz sürece, sistem işlemeyecektir.

Bir doğruyu haykırmakla, bir doğruyu Allah için haykırmak çok başka şeylerdir.

Keşfedemediğinden, anlayamadığından da mesulsun; anlamak istediklerini keşfedemesen de…

Stratejiler ve planlar yanılmak içindir.

Doğruya yaklaştıkça yolu izlersin…

Eğer ilhamların çoksa, uğradığın zarar az olacaktır.

Adımlarını hızlı atanlar, adımlarını hızlı atamayanları geçemezler.

Çünkü hız, varmak değildir.

Nerede olacağını bilmek, hızdır; nasıl olacağını bilen varır… Nitekim, ulaşamasa da mazhar olanlar vardır

Siz tatmin olun” diye hayat var değil!..

Gözünüzde her şeyi bambaşka gösteren gözlükleri çıkarın da olanın çabadan ziyade, nasibin içinden geçtiğini, ısrarın sadece külfeti arttırdığını ve gayretin, dua eden bir hali olduğunu hatırlayın.

Taşın, zakkumun ve sütün başka şeyler olmadığını, ışıkların yansıdığını, görüntülerin değiştiğini, olmanın o kadar da zor olmadığını!..

Koyduğumuz kuralların, günlük hayatın akışına ne kadar fayda sağladığını…

Her şeyin ne kadar yolunda ya da rayında olduğunu, ters yahut yamuk görünenin istikamete halel getiremediğini anlayıverelim.

Dikine eğri, doğruya büğrü…

Varlığa yok olan nasıl bir yokluk…

Olan, olmayana denk.

Sesler, asılı kayıtlar mükemmel.

Niyetler akibet, ameller şahit.

Kazb ve bast.

Her şey  yolunda…

Herkes yolunda…

Ya-Hû.

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com

Zamanı hep yatay sanırlar” der Halikarnas Balıkçısı; “ben geçmişte yokum gelecekte de yokum şimdi dikine varım

Ama bunun yükselmek, tam tersi boyutta da derinleşmek olduğunu anladığımız vakit. 

Eğrileşme baş gösteriyor.

Dikine yorulup, eğride dinlenmek gibi…

Çünkü doğruyaeğri” demek adettendir.

Bakanın açısından da değişen eğrilik, yol aldığınız yüksekliğe kadar peşinizi bırakmaz!

Bütün zıtlar, sonsuzda uzlaşırlar.

Mühim olan “büğrü” olmamak.

Ne var ki dikeyin zıttı yatay.

Eğrinin zıttı doğru.

İnsan, sorgusu için ayağa kalkar” der İsmet Özel.

Ah ne güzel” der.

Tüm ayağa kalkışlar, bir sorgudur bir açıdan çünkü.

Çünkü yükselişleri yanlış anladık.

Işık yansır ve yol alır, kırılsada büyür.

Asi yahut coşkun değil.

Tam bir itaatkâr.

Kime!..

Kaynağına...

Işık yükselir ve bir eğriyle yavaş yavaş bir doğruya yaklaşır.

Yükseliş bir doğruya yaklaşmak zorundadır.

Üstelik kaybolma pahasına yapar bunu. 

Haksızlığa uğradığınızda, sistemle muhatabınız arasından acilen çekilmeniz icab eder.

Çünkü arada durduğunuz sürece, sistem işlemeyecektir.

Bir doğruyu haykırmakla, bir doğruyu Allah için haykırmak çok başka şeylerdir.

Keşfedemediğinden, anlayamadığından da mesulsun; anlamak istediklerini keşfedemesen de…

Stratejiler ve planlar yanılmak içindir.

Doğruya yaklaştıkça yolu izlersin…

Eğer ilhamların çoksa, uğradığın zarar az olacaktır.

Adımlarını hızlı atanlar, adımlarını hızlı atamayanları geçemezler.

Çünkü hız, varmak değildir.

Nerede olacağını bilmek, hızdır; nasıl olacağını bilen varır… Nitekim, ulaşamasa da mazhar olanlar vardır

Siz tatmin olun” diye hayat var değil!..

Gözünüzde her şeyi bambaşka gösteren gözlükleri çıkarın da olanın çabadan ziyade, nasibin içinden geçtiğini, ısrarın sadece külfeti arttırdığını ve gayretin, dua eden bir hali olduğunu hatırlayın.

Taşın, zakkumun ve sütün başka şeyler olmadığını, ışıkların yansıdığını, görüntülerin değiştiğini, olmanın o kadar da zor olmadığını!..

Koyduğumuz kuralların, günlük hayatın akışına ne kadar fayda sağladığını…

Her şeyin ne kadar yolunda ya da rayında olduğunu, ters yahut yamuk görünenin istikamete halel getiremediğini anlayıverelim.

Dikine eğri, doğruya büğrü…

Varlığa yok olan nasıl bir yokluk…

Olan, olmayana denk.

Sesler, asılı kayıtlar mükemmel.

Niyetler akibet, ameller şahit.

Kazb ve bast.

Her şey  yolunda…

Herkes yolunda…

Ya-Hû.

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com