Donbass referandumu sonrası neler olacak?
Donbass referandumu sonrası neler olacak?
- 24-09-2022 07:02
- 7947
- 24-09-2022 07:02
- 7947
MOSKOVA
Ukrayna'da, batı destekli ayaklanmaların ardından yönetim değişikliğine gidilmiş, NATO ve ABD ile Avrupa'nın istediği liderler, ülkeyi yönetmeye başlamıştı. 2014'teki ayaklanmaların ardından iktidara gelen Petro Poroşenko, ilk icraat olarak ülkedeki Neo Nazi örgütlenmelerini daha da güçlendirdi ve Rusya'ya karşı kışkırtıcı hamlelerini atmaya başladı.
İlk olarak NATO ve ABD güdümünde askeri hamlelere başvurup, gizli askeri örgütlerin kurulmasına ön ayak oldu.
Ukrayna ordusunda Ukrayna milliyetçiliğine yönelik politikalar daha da güçlenirken faşist çeteler de Kırım'ın yanı sıra Donbass Bölgesi'nde sivil halka yönelik fiili ve ideolojik saldırılar başlattı. Bunun en büyük nedeni bu bölgede yaşayanların büyük çoğunluğunun Rus olmasıydı. Anadilde eğitim hakları ellerinden alınırken Kiev rejimine itaat etmeleri yönünde ağır politikalara maruz kaldılar.
Elbette bu süreçte bölge halkları kendi kaderlerini tayin etme haklarını kullandılar.
Kırım'da yapılan referandum ile halk, Rusya Federasyonu'na bağlanma kararı aldı. Donetsk ve Luhansk bölgelerindeki halk milisleri, tek taraflı da olsa bağımsızlığını ilan edip kendilerini korumaya yönelik adımlar attı. Askeri birlikler kurup kendilerine yönelik silahlı saldırıları püskürtmeye çalıştılar.
Geçtiğimiz 24 Şubat tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'ni resmen tanıdıklarını duyururken Rus ordusunun da Ukrayna'nın doğusundaki Donbass Bölgesi'ne özel askeri harekat başlattığını ilan etti.
Tüm dünya, Rusya'nın bu adımı üzerine "tek yürek" olup Ukrayna'yı desteklemeye başladı.
Rusya'ya uygulanan ekonomik yaptırımlar, Rus halkına dönük faşist yaptırımlara döndü.
“Rusofobi” kavramı artık sadece ABD ve Avrupa'da değil tüm dünyada kendini gösterdi. Rus halkına yönelik çok ağır saldırılar hafızalarımıza kazındı .
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz hafta "kısmi seferberlik" kararını ilan ederken ABD, NATO ve batılı ülkelere Kiev rejimine silah pompalamaya devam etmeleri halinde "her türlü" karşılığı vereceklerini söyledi.
Tüm dünyada bu söylem, “Rusya'nın nükleer silah kullanacağı” yönünde yorumlandı. Aynı zamanda Vladimir Putin'in ülkede "Kısmi seferberlik" ilan ederken Rus halkının ülkeden kaçtığına yönelik dezenformasyona dayalı yüzlerce haber yapıldı. Ancak kimse Rusya askeri birliklerine teslim olan binlerce kişiden bahsetmedi.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Rusya'nın bu adımı atmayacağını ancak ABD'nin, ordu envanterine yeni nükleer bomba ve füzeler aldığını hatırlattı.
Ryabkov'un bu konuda haklılık payı çok yüksek.
ABD, soğuk savaş başından beri atom bombasının yanı sıra nükleer silah üretimine devam ediyor.
ABD'nin, Japonya'ya atom bombası atması ve 16 Temmuz 1945'de, Meksika'da ilk nükleer denemelerine karşı tüm dünya hala Rusya'nın nükleer füzeler kullanacağı ihtimali üzerinde duruyor.
Gerçek ile olasılıklar arasındaki farkı anlayamayan dünya, yıllardır dezenformasyon ve batılı medya kuruluşlarının etkisinde kalmaya devam ediyor.
Tarihsel sürece baktığımız zaman tüm dünyanın ilk nükleer adımını atacak ülkenin Rusya değil ABD ve NATO olduğunu anlamalı.
Donbass Bölgesi'ndeki Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'nin yanı sıra Rusya'nın kontrolü altına giren Zaporijya ve Herson bölgelerinde halk Rusya'ya katılım için sandığa gitti. Zaten bölge sakinlerinin Rusya Federasyonu'na katılım isteğini yıllardır biliyoruz.
Seçim süreci ve yasal süreç tamamlandıktan sonra bölge resmen Rusya Federasyonu topraklarına katılacak.
Peki bölgelerde yapılan referandumdan sonra neler değişecek?
Öncelikle referandum kararları Rusya'nın bölgede askeri operasyonları kısmen sonlandıracak.
Ukrayna'nın, Azak Denizi ile bağlantısı tamamen kesildi. Yani Ukrayna'nın daha önce sürekli provokasyonlara başvurduğu Azak Denizi, artık Rusya için güvenli bir deniz haline geldi. Rusya, özel askeri operasyonlarının ilk adımını başarıyla tamamladı.
Peki neden Vladimir Putin, kısmi seferberlik ilan etti?
Bunun en önemli nedeni batılı ülkelerin ve Kiev rejiminin hala kışkırtmalarına karşı bir yanıt olması. Çünkü bu seferberlik ilanı ile hem batılı ülkelerin ve Kiev rejiminin tehditleri ve silahlı saldırılarının önü kesilecek hem de Rus halkının Ukrayna'daki askeri operasyonları desteklediği dünyaya ispatlanacak. Aynı zamanda Rusya'nın kontrolü altındaki bölgelerde askeri yoğunluk sağlanacak ve hala süren batı destekli Ukrayna taarruzlarının önüne geçilecek.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, tüm bu adımları zorunluluk olarak değil stratejik olarak attı. Çünkü Rusya'nın Ukrayna'daki askeri operasyonlarını maalesef kimse objektif olarak değerlendiremedi.
Kiev rejiminin hala "savaşı kazanıyor" algısı oluşturularak Rusya'nın asıl hedeflerinin neler olduğu görmezden gelindi.
Rusya, Azak Denizi'nde güvenliği referandumun ardından hukuki olarak da sağlayacak.
Donbass Bölgesi'nin özgürleştirilmesi süreci hala devam ediyor. Ancak bu süreç, çok fazla uzamayacak. Bu benim öngörüm. Çünkü Rusya, stratejik bölgelerde kontrolü sağladı. Eğer Rusya'nın operasyonları, daha geniş bir alanda olsaydı inanın referandum kararları da daha geç tarihlerde alınacaktı.
Bundan sonraki adımda Harkov bölgesinin yanı sıra Dnipro Nehri'nin doğusundaki bölgelerde hakimiyet kurulmaya çalışılacak. Bu bölgelerde de kontrollerin sağlanması sonrasında Rusya için sadece bu bölgelerdeki askeri birlikleri ve savunma hattını güçlendirmek kalacak. Muhtemelen ikinci adım tamamlandıktan sonra sınır gerginlikleri yaşansa da büyük çatışma olasılıkları düşecek. Ancak batılı ülkeler Kiev rejimine stratejik silahları pompalamaya devam ederse Rusya'nın askeri operasyonları fiilen bitmez.
Benim bu noktada öngörüm; eğer herşey planlandığı gibi giderse Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yeni yıl öncesi askeri operasyonları sonlandırdıklarını sadece kontrol altında tuttukları toprakları koruyacaklarını ilan edebilir.
Batılı ülkeler, yeni yıl öncesinde Rusya ile doğrudan diyalog yoluna girebilir ve Kiev'i, Rusya ile diyaloğa ikna edebilir.
Normalleşme sürecinin önümüzdeki 2-3 ay içerisinde hızlıca başlayacağını düşünüyorum.
İşte tam da bu noktada batılı ülkelerin ve Kiev rejiminin hamleleri de çok önemli.
Ya barış isteyecekler ya da istikrarsızlık.
Artık herşey Rusya'nın elinde değil. Hemen hemen her fırsatta tüm dünyaya “barış ve istikrar” vadeden batılılar, gerçekten bunu istiyorsa bu adımı mutlaka atmaları gerekiyor.
Çünkü artık dünyanın savaş, gıda krizi, enerji krizi ve salgın hastalıkları kaldırabilecek gücü kalmadı. Eğer batılılar, Ukrayna üzerindeki ısrarını sürdürürse hem Avrupa'da hem de dünyanın birçok bölgesinde ayaklanmalar da dahil birçok olumsuzluklar yaşanabilir.
.
Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com
MOSKOVA
Ukrayna'da, batı destekli ayaklanmaların ardından yönetim değişikliğine gidilmiş, NATO ve ABD ile Avrupa'nın istediği liderler, ülkeyi yönetmeye başlamıştı. 2014'teki ayaklanmaların ardından iktidara gelen Petro Poroşenko, ilk icraat olarak ülkedeki Neo Nazi örgütlenmelerini daha da güçlendirdi ve Rusya'ya karşı kışkırtıcı hamlelerini atmaya başladı.
İlk olarak NATO ve ABD güdümünde askeri hamlelere başvurup, gizli askeri örgütlerin kurulmasına ön ayak oldu.
Ukrayna ordusunda Ukrayna milliyetçiliğine yönelik politikalar daha da güçlenirken faşist çeteler de Kırım'ın yanı sıra Donbass Bölgesi'nde sivil halka yönelik fiili ve ideolojik saldırılar başlattı. Bunun en büyük nedeni bu bölgede yaşayanların büyük çoğunluğunun Rus olmasıydı. Anadilde eğitim hakları ellerinden alınırken Kiev rejimine itaat etmeleri yönünde ağır politikalara maruz kaldılar.
Elbette bu süreçte bölge halkları kendi kaderlerini tayin etme haklarını kullandılar.
Kırım'da yapılan referandum ile halk, Rusya Federasyonu'na bağlanma kararı aldı. Donetsk ve Luhansk bölgelerindeki halk milisleri, tek taraflı da olsa bağımsızlığını ilan edip kendilerini korumaya yönelik adımlar attı. Askeri birlikler kurup kendilerine yönelik silahlı saldırıları püskürtmeye çalıştılar.
Geçtiğimiz 24 Şubat tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'ni resmen tanıdıklarını duyururken Rus ordusunun da Ukrayna'nın doğusundaki Donbass Bölgesi'ne özel askeri harekat başlattığını ilan etti.
Tüm dünya, Rusya'nın bu adımı üzerine "tek yürek" olup Ukrayna'yı desteklemeye başladı.
Rusya'ya uygulanan ekonomik yaptırımlar, Rus halkına dönük faşist yaptırımlara döndü.
“Rusofobi” kavramı artık sadece ABD ve Avrupa'da değil tüm dünyada kendini gösterdi. Rus halkına yönelik çok ağır saldırılar hafızalarımıza kazındı .
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz hafta "kısmi seferberlik" kararını ilan ederken ABD, NATO ve batılı ülkelere Kiev rejimine silah pompalamaya devam etmeleri halinde "her türlü" karşılığı vereceklerini söyledi.
Tüm dünyada bu söylem, “Rusya'nın nükleer silah kullanacağı” yönünde yorumlandı. Aynı zamanda Vladimir Putin'in ülkede "Kısmi seferberlik" ilan ederken Rus halkının ülkeden kaçtığına yönelik dezenformasyona dayalı yüzlerce haber yapıldı. Ancak kimse Rusya askeri birliklerine teslim olan binlerce kişiden bahsetmedi.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Rusya'nın bu adımı atmayacağını ancak ABD'nin, ordu envanterine yeni nükleer bomba ve füzeler aldığını hatırlattı.
Ryabkov'un bu konuda haklılık payı çok yüksek.
ABD, soğuk savaş başından beri atom bombasının yanı sıra nükleer silah üretimine devam ediyor.
ABD'nin, Japonya'ya atom bombası atması ve 16 Temmuz 1945'de, Meksika'da ilk nükleer denemelerine karşı tüm dünya hala Rusya'nın nükleer füzeler kullanacağı ihtimali üzerinde duruyor.
Gerçek ile olasılıklar arasındaki farkı anlayamayan dünya, yıllardır dezenformasyon ve batılı medya kuruluşlarının etkisinde kalmaya devam ediyor.
Tarihsel sürece baktığımız zaman tüm dünyanın ilk nükleer adımını atacak ülkenin Rusya değil ABD ve NATO olduğunu anlamalı.
Donbass Bölgesi'ndeki Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'nin yanı sıra Rusya'nın kontrolü altına giren Zaporijya ve Herson bölgelerinde halk Rusya'ya katılım için sandığa gitti. Zaten bölge sakinlerinin Rusya Federasyonu'na katılım isteğini yıllardır biliyoruz.
Seçim süreci ve yasal süreç tamamlandıktan sonra bölge resmen Rusya Federasyonu topraklarına katılacak.
Peki bölgelerde yapılan referandumdan sonra neler değişecek?
Öncelikle referandum kararları Rusya'nın bölgede askeri operasyonları kısmen sonlandıracak.
Ukrayna'nın, Azak Denizi ile bağlantısı tamamen kesildi. Yani Ukrayna'nın daha önce sürekli provokasyonlara başvurduğu Azak Denizi, artık Rusya için güvenli bir deniz haline geldi. Rusya, özel askeri operasyonlarının ilk adımını başarıyla tamamladı.
Peki neden Vladimir Putin, kısmi seferberlik ilan etti?
Bunun en önemli nedeni batılı ülkelerin ve Kiev rejiminin hala kışkırtmalarına karşı bir yanıt olması. Çünkü bu seferberlik ilanı ile hem batılı ülkelerin ve Kiev rejiminin tehditleri ve silahlı saldırılarının önü kesilecek hem de Rus halkının Ukrayna'daki askeri operasyonları desteklediği dünyaya ispatlanacak. Aynı zamanda Rusya'nın kontrolü altındaki bölgelerde askeri yoğunluk sağlanacak ve hala süren batı destekli Ukrayna taarruzlarının önüne geçilecek.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, tüm bu adımları zorunluluk olarak değil stratejik olarak attı. Çünkü Rusya'nın Ukrayna'daki askeri operasyonlarını maalesef kimse objektif olarak değerlendiremedi.
Kiev rejiminin hala "savaşı kazanıyor" algısı oluşturularak Rusya'nın asıl hedeflerinin neler olduğu görmezden gelindi.
Rusya, Azak Denizi'nde güvenliği referandumun ardından hukuki olarak da sağlayacak.
Donbass Bölgesi'nin özgürleştirilmesi süreci hala devam ediyor. Ancak bu süreç, çok fazla uzamayacak. Bu benim öngörüm. Çünkü Rusya, stratejik bölgelerde kontrolü sağladı. Eğer Rusya'nın operasyonları, daha geniş bir alanda olsaydı inanın referandum kararları da daha geç tarihlerde alınacaktı.
Bundan sonraki adımda Harkov bölgesinin yanı sıra Dnipro Nehri'nin doğusundaki bölgelerde hakimiyet kurulmaya çalışılacak. Bu bölgelerde de kontrollerin sağlanması sonrasında Rusya için sadece bu bölgelerdeki askeri birlikleri ve savunma hattını güçlendirmek kalacak. Muhtemelen ikinci adım tamamlandıktan sonra sınır gerginlikleri yaşansa da büyük çatışma olasılıkları düşecek. Ancak batılı ülkeler Kiev rejimine stratejik silahları pompalamaya devam ederse Rusya'nın askeri operasyonları fiilen bitmez.
Benim bu noktada öngörüm; eğer herşey planlandığı gibi giderse Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yeni yıl öncesi askeri operasyonları sonlandırdıklarını sadece kontrol altında tuttukları toprakları koruyacaklarını ilan edebilir.
Batılı ülkeler, yeni yıl öncesinde Rusya ile doğrudan diyalog yoluna girebilir ve Kiev'i, Rusya ile diyaloğa ikna edebilir.
Normalleşme sürecinin önümüzdeki 2-3 ay içerisinde hızlıca başlayacağını düşünüyorum.
İşte tam da bu noktada batılı ülkelerin ve Kiev rejiminin hamleleri de çok önemli.
Ya barış isteyecekler ya da istikrarsızlık.
Artık herşey Rusya'nın elinde değil. Hemen hemen her fırsatta tüm dünyaya “barış ve istikrar” vadeden batılılar, gerçekten bunu istiyorsa bu adımı mutlaka atmaları gerekiyor.
Çünkü artık dünyanın savaş, gıda krizi, enerji krizi ve salgın hastalıkları kaldırabilecek gücü kalmadı. Eğer batılılar, Ukrayna üzerindeki ısrarını sürdürürse hem Avrupa'da hem de dünyanın birçok bölgesinde ayaklanmalar da dahil birçok olumsuzluklar yaşanabilir.