Dün deli dana, kuş gribi, domuz gribiydi, bugün koronavirüs… Yarın daha beteri gelecek!

Dün deli dana, kuş gribi, domuz gribiydi, bugün koronavirüs… Yarın daha beteri gelecek!

Korunayım diye taktığın nanoteknoloji ile üretilmiş "nano maske" sana belki hiç karşılaşmayacağın koronadan daha çok zarar verir.

Nano partiküller bedenine dahil olunca, bir daha çıkmaz.

Korunayım” diye ellerini kırkladığın sözde "antibakteriyel sabunlar" sana belki hiç karşılaşmayacağın koronadan daha çok zarar verir. 

Bir kere o adı üzerinde "bakteri" öldürür, virüs değil!

Ve aynı antibiyotik misali, ellerinde ayırt etmeden öldürdüğü faydalı bakteriler olmazsa, sistemin seni nasıl koruyabilir?

Doğal sabun ellerinin florasını bozmaz, zararlı bakterileri öldürür; faydalı olanları bırakır.

Korunayım” diye sürekli eline sıktığın "antibakteriyel jeller”in içerisinde triklosan bulunduğunu biliyor musun?

Ve bu sana belki hiç karşılaşmayacağın koronadan daha çok zarar verir.

İnanın, çok düşük miktarlardaki triklosan bile tiroit hormonlarının reseptörlerine bağlanır ve tiroit hormonlarını bloke eder.

Korunayım” diye sürekli her yere sürdüğün çamaşır suyunu hiç yazmıyorum bile..

Vel hasıl; bugün koronaya yakalanmasan, yarın aldığın saçma-sapan kimyasal tedbirler ile cilt, ciğer, hormon, kanser türü hastalıklara yakalanacaksın. 

Tedbir alma” demiyorum, elbette al.

Ama en büyük tedbir "Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmektir!"

Senin ‘tedbir’ diye kullandıkların ise bağışıklık sistemine düşman olan yüzlerce sentetik/kimyasal/toksik madde içeriyor.

Sistemin güçlenmiyor, aksine çöküyor ve böylece virüslere karşı daha savunmasız hale geleceksin!

Bakma televizyon şarlatanlarına!..

Onlar bugün önerdiği herşeyi yarın yalanlayacak ve "aaa pardon!” deyip sıvışacak..

Unutmayın!..

Türk Kalp Vakfı, kalp damarı tıkayan “Besel”i öneriyordu..

Türk Diş Hekimleri Birliği, zeka geriliği yapan ve epifiz bezini körelten florürlü diş macunu öneriyordu.

Bugün de farksız değiliz..

Kendi kendinize yetmeye, ve Allah'ın size bahşettiği bağışıklık sistemine güvenmeye mecbursunuz. 

Her yol bizi, Rabbin fıtratını bozmamaya itiyor görmüyor musunuz?

Dün “Deli dana”ydı, “Kuş gribi”ydi, “Domuz gribi”ydi.. 

Bugün korona, yarın bitecek mi sanıyorsunuz?

Yarın daha beteri gelecek! 

Ama Allah’ın nuru ile dolu bedene, Allah’ın zikrinin her hücresini kuşattığı sisteme, bozulmayan fıtrata hiçbir şey zarar veremedi, veremeyecek!

Bozmayın sisteminizi, bozmayın fıtratınızı!

Yerin dibine batsın hijyenimiz, titizliğimiz.

Evinde “Domestos… Cif… Deterjan” kullanan hiç bir kadın, temiz değildir, aksine ailesine zulmediyordur!

Hiç bir titiz kadın görmedim ki psikolojik sorunları olmasın, çoluğu çocuğu astım, bronşit, egzama, alerji olmasın!

Bu temizlik değildir!

Temizlik, doğal ve faydalı bakterileri yaşatmakla olur; bunun da en güzel şifası sirkedir..

- Sirke ne güzel katıktır!

- Sirke ne güzel katıktır!

- Sirke ne güzel katıktır!.. diye haykıran bir Peygamber’in ümmetisin sen! Haberin var mı bu Hadis’ten?

Özümüze dönmedikçe, bugün koronada çökersin, yarın moronada.. 

Üzerine saldıkları her sahte salgında ilaç/aşı kuyruğuna girer, beynin bilgisayara bağlı, zombi gibi yaşarsın!

Ya da Allah'ın hududlarını aşmaz, onun yarattığı sisteme güvenir; ayette emrettiği üzere "Müslümanlar gibi ölürsün!"

Ashabını Deccal hakkında uyaran Rasulullah,o çıktığında ben yaşıyor olur isem, benimle olanlara zarar veremez” buyurunca, Ashab’tan biri;

Ya senden sonra çıkarsa ne yapacağız?” dedi..

Rasulullah ona şu cevabı verdi:

- SİZE ALLAH YETER!..

SadakaRasulAllah!…

Allah bize yetti, yeter, yetecek!

Yeter ki biz, yahudinin kortizonuna güvendiğimiz kadar, onun sistemine güvenmeyi bilelim!

Balığın karnında, Yunus Aleyhisselam’ı kurtaran ne biyolojik bir silahtı, ne midesine sapladığı hançer, ne de balığı kusturan bir ilaçtı..

Onu kurtaran yalnızca, Rabbine karşı olan kendi acziyetini tefekkür etmesi, Rabbinin yüceliğini zikretmesi ve tamamen Mevlasının sistemine güvenmesiydi..

Bu zor günlerde üzerimize atılan bu okun kimden, nereden, nasıl geldiğini analiz etmeliyiz.

Çünkü sağ eliyle oku atanların, sol eliyle uzattığı kimyasalı ‘şifa’ diye yuttuk bugüne kadar.

Ama artık uyanış, diriliş vaktidir..

Okuyun, okuyun, okuyun..

Görselde bulunan resim misali, elim yana yana ışığı uzatıyorum işte..

- 5G nedir?

- Chemtrails nedir?

- ID2020 nedir?

- Crispr nedir?

Bunların cevabını bilin, ve sonra "La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minezzalimin" zikri ile bu savaşta dimdik durun!

.

Yağmur İbiç Mirzayeva, dikGAZETE.com

Korunayım diye taktığın nanoteknoloji ile üretilmiş "nano maske" sana belki hiç karşılaşmayacağın koronadan daha çok zarar verir.

Nano partiküller bedenine dahil olunca, bir daha çıkmaz.

Korunayım” diye ellerini kırkladığın sözde "antibakteriyel sabunlar" sana belki hiç karşılaşmayacağın koronadan daha çok zarar verir. 

Bir kere o adı üzerinde "bakteri" öldürür, virüs değil!

Ve aynı antibiyotik misali, ellerinde ayırt etmeden öldürdüğü faydalı bakteriler olmazsa, sistemin seni nasıl koruyabilir?

Doğal sabun ellerinin florasını bozmaz, zararlı bakterileri öldürür; faydalı olanları bırakır.

Korunayım” diye sürekli eline sıktığın "antibakteriyel jeller”in içerisinde triklosan bulunduğunu biliyor musun?

Ve bu sana belki hiç karşılaşmayacağın koronadan daha çok zarar verir.

İnanın, çok düşük miktarlardaki triklosan bile tiroit hormonlarının reseptörlerine bağlanır ve tiroit hormonlarını bloke eder.

Korunayım” diye sürekli her yere sürdüğün çamaşır suyunu hiç yazmıyorum bile..

Vel hasıl; bugün koronaya yakalanmasan, yarın aldığın saçma-sapan kimyasal tedbirler ile cilt, ciğer, hormon, kanser türü hastalıklara yakalanacaksın. 

Tedbir alma” demiyorum, elbette al.

Ama en büyük tedbir "Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmektir!"

Senin ‘tedbir’ diye kullandıkların ise bağışıklık sistemine düşman olan yüzlerce sentetik/kimyasal/toksik madde içeriyor.

Sistemin güçlenmiyor, aksine çöküyor ve böylece virüslere karşı daha savunmasız hale geleceksin!

Bakma televizyon şarlatanlarına!..

Onlar bugün önerdiği herşeyi yarın yalanlayacak ve "aaa pardon!” deyip sıvışacak..

Unutmayın!..

Türk Kalp Vakfı, kalp damarı tıkayan “Besel”i öneriyordu..

Türk Diş Hekimleri Birliği, zeka geriliği yapan ve epifiz bezini körelten florürlü diş macunu öneriyordu.

Bugün de farksız değiliz..

Kendi kendinize yetmeye, ve Allah'ın size bahşettiği bağışıklık sistemine güvenmeye mecbursunuz. 

Her yol bizi, Rabbin fıtratını bozmamaya itiyor görmüyor musunuz?

Dün “Deli dana”ydı, “Kuş gribi”ydi, “Domuz gribi”ydi.. 

Bugün korona, yarın bitecek mi sanıyorsunuz?

Yarın daha beteri gelecek! 

Ama Allah’ın nuru ile dolu bedene, Allah’ın zikrinin her hücresini kuşattığı sisteme, bozulmayan fıtrata hiçbir şey zarar veremedi, veremeyecek!

Bozmayın sisteminizi, bozmayın fıtratınızı!

Yerin dibine batsın hijyenimiz, titizliğimiz.

Evinde “Domestos… Cif… Deterjan” kullanan hiç bir kadın, temiz değildir, aksine ailesine zulmediyordur!

Hiç bir titiz kadın görmedim ki psikolojik sorunları olmasın, çoluğu çocuğu astım, bronşit, egzama, alerji olmasın!

Bu temizlik değildir!

Temizlik, doğal ve faydalı bakterileri yaşatmakla olur; bunun da en güzel şifası sirkedir..

- Sirke ne güzel katıktır!

- Sirke ne güzel katıktır!

- Sirke ne güzel katıktır!.. diye haykıran bir Peygamber’in ümmetisin sen! Haberin var mı bu Hadis’ten?

Özümüze dönmedikçe, bugün koronada çökersin, yarın moronada.. 

Üzerine saldıkları her sahte salgında ilaç/aşı kuyruğuna girer, beynin bilgisayara bağlı, zombi gibi yaşarsın!

Ya da Allah'ın hududlarını aşmaz, onun yarattığı sisteme güvenir; ayette emrettiği üzere "Müslümanlar gibi ölürsün!"

Ashabını Deccal hakkında uyaran Rasulullah,o çıktığında ben yaşıyor olur isem, benimle olanlara zarar veremez” buyurunca, Ashab’tan biri;

Ya senden sonra çıkarsa ne yapacağız?” dedi..

Rasulullah ona şu cevabı verdi:

- SİZE ALLAH YETER!..

SadakaRasulAllah!…

Allah bize yetti, yeter, yetecek!

Yeter ki biz, yahudinin kortizonuna güvendiğimiz kadar, onun sistemine güvenmeyi bilelim!

Balığın karnında, Yunus Aleyhisselam’ı kurtaran ne biyolojik bir silahtı, ne midesine sapladığı hançer, ne de balığı kusturan bir ilaçtı..

Onu kurtaran yalnızca, Rabbine karşı olan kendi acziyetini tefekkür etmesi, Rabbinin yüceliğini zikretmesi ve tamamen Mevlasının sistemine güvenmesiydi..

Bu zor günlerde üzerimize atılan bu okun kimden, nereden, nasıl geldiğini analiz etmeliyiz.

Çünkü sağ eliyle oku atanların, sol eliyle uzattığı kimyasalı ‘şifa’ diye yuttuk bugüne kadar.

Ama artık uyanış, diriliş vaktidir..

Okuyun, okuyun, okuyun..

Görselde bulunan resim misali, elim yana yana ışığı uzatıyorum işte..

- 5G nedir?

- Chemtrails nedir?

- ID2020 nedir?

- Crispr nedir?

Bunların cevabını bilin, ve sonra "La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minezzalimin" zikri ile bu savaşta dimdik durun!

.

Yağmur İbiç Mirzayeva, dikGAZETE.com