Dünya 2024’te savaşı veya barışı seçecek

Dünya 2024’te savaşı veya barışı seçecek

Dünya 2024’te savaşı veya barışı seçecek Dünya 2024’te savaşı veya barışı seçecek

Dünya 2024’te savaşı veya barışı seçecek

MOSKOVA

Dünyada 2020 yılı itibariyle başlayan savaşlar, yeni tür hastalıklar, ekonomik krizler siyasi krizler nedeniyle büyük zorluklar yaşandı.

Öncelikle Covid-19 nedeniyle tüm dünyaya kaos hakim olurken batılı ülkeler, pandeminin etkilerini ortadan kaldırmaya dönük doğru olmayan politikalar yürüttü.

İlaç sektöründe tekel olmaya çalışan batılı ülkeler, kendi ürettikleri Covid-19 aşılarını tüm dünya ülkelerine satmaya çalışırken Rusya’nın ürettiği Sputnik aşıları ve Çin’in ürettiği aşılara birçok batılı ülke lisans bile vermedi.

Batı, ikiyüzlülüğüyle milyonlarca insanın hayatıyla oynadı, ekonomik ambargolarla küresel ölçekte krizlere neden oldu. Yani batılı ülkeler Covid-19 salgınını siyasi çatışmaya döndürdü.

Rusya’nın, 2021 yılında ABD ve NATO’ya sunduğu ‘güvenlik garantileri’ anlaşması daha okunmadan reddedildi. Çünkü ABD ve NATO, barış değil savaş istiyordu. Onlar için en gerçekçi düşman Rusya’ydı. Çünkü dünya toplumlarını korkuyla kendi kontrollerinde tutmaya çalışan batılı ülkeler, karşılarındaki en güçlü ülke olan Rusya’yı düşman görmekten vazgeçemezdi.

Rusya’nın taleplerini tekrar hatırlatmak gerekirse NATO’nun 1997 yılındaki sınırlarını dikkate alarak bu tarihten sonra üye olan Avrupa ülkelerine silah yerleştirmemesi, Ukrayna’yı NATO’ya dahil etmemesiydi. Tabii ki batılı ülkeler, Rusya’nın bu adil önerisini dikkate alamazdı. Savaş istediler, Rusya’yı tehdit etmeye devam ederek Ukrayna’ya silah ve asker yığınağı yaptılar.

Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı özel askeri operasyonların ilk gününden itibaren batılı ülkeler, Kiev’in terör saldırılarına açık şekilde destek oldu.

Rus gazını Avrupa’ya taşıyan petrol boru hatlarına sabotajlar yapıldı.

Rusya’ya karşı ekonomik ambargolar yapıldı, Rus halkının dünya ile iletişimi kesilmeye çalışıldı. Dünyada enerji krizleri yaşandı, Rusya ile müzakere masasına oturan Kiev tarafı masadan kaldırıldı.

Gıda krizleri, çatışmaların şiddetlenmesi, Ukrayna’da ortaya çıkan biyolojik laboratuvarlar, işte tümü batılı ülkelerin eseriydi.

Pasifik’te, Çin’e karşı Tayvan’ı kullanan ve Pekin’i kışkırtan ABD, aynı zamanda Ortadoğu’da da boş durmadı.

Hamas ile İsrail arasındaki çatışmada Tel Aviv’i desteklerken Akdeniz’e savaş gemileri yerleştiren ABD, bütün dünyada her geçen gün kaygıları arttırdı.

Şimdi önümüzde bir fırsat var…

En son açıklamasında Rusya’yı, nükleer savaş ile tehdit eden ve çatışmaların sürmesini isteyen Joe Biden ve benzeri politikacılar ile Ukrayna’daki çatışmaları durduracağını, dünyada gerginlikleri azaltacağını vadeden Donald Trump, 2024’te kozlarını paylaşacak.

Trump’ın seçilmesi halinde Orta Doğu’da da çatışmaların hissedilir derecede azalacağını düşünüyorum. Zaten Amerika’nın olmadığı bir Orta Doğu’da istikrar kaçınılmaz. Suriye’deki çatışmaların bile son bulacağı müzakereler başlayabilir.

Amerikan halkının bu seçimde en akılcı kararı vermesi gerekiyor. Çünkü artık dünyanın teröre, çatışmalara, ekonomik ve siyasi krizlere tahammülü kalmadı.

Bir diğer denklem ise Rusya’da yapılacak olan başkanlık seçimleri.

Mart 2024’te, Rusya’da yapılacak seçimlerde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tekrar aday olacak. Zaten kazanması muhtemel olan Vladimir Putin, Biden veya benzeri bir politikacının Amerikan seçimlerini kazanması durumunda kendi politikalarını ve Rusya’yı korumaya dönük politikalarını sürdürecek.

Bu, krizlerin de sürmesi anlamına gelebilir. Ancak Putin – Trump eşleşmesinde dünyada muhtemelen kısa sürede bir istikrar olacak. Çünkü Putin zaten batılı ülkelerle uzlaşmaya hazır olduğunu, sadece kendilerine karşı tehdit ve kışkırtmaların son bulması gerektiğini defalarca söyledi.

Trump’ın küresel politikası da yine aynı şekilde devam ediyor. Haliyle çok kutuplu dünya isteyen Rusya ile Trump yönetimindeki ABD’nin ortak anlayışla hareket edebileceği de çok açık.

Ukrayna’da 2024 yılında yapılması düşünülen başkanlık seçimlerine gelirsek; burada Vladimir Zelenskiy’in geleceği konusunda belirsizlik var.

Zelenskiy, Ukrayna’yı terk edecek mi yoksa tekrar aday olup hem kendi güvenliğini sağlamaya devam edip aynı zamanda çatışmaları sürdürüp, bundan siyasi ve ekonomik çıkar elde etmeye devam mı edecek. Açıkçası Zelenskiy için karar almak zor olmayacak. Ancak Zelenskiy aday olsa bile kazanma şansı artık gittikçe düşüyor.

Siyasi çatışmaların yanı sıra cephedeki çatışmalara baktığımızda artık 2024 yılında dünya için önemli kararlar alınacak gibi de görünüyor.

Rusya ve ABD’deki seçim sonuçları, dünya için o kadar kritik bir hale geldi ki; ya mevcutta olduğu gibi çatışmalar devam edecek ve nükleer savaş tehditleri sürecek veya uzlaşıyla dünya rahat bir nefes alacak.

Yani kısacası 2024 yılında dünyayı ya savaş ya da barış bekliyor.

.

Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com

Dünya 2024’te savaşı veya barışı seçecek

MOSKOVA

Dünyada 2020 yılı itibariyle başlayan savaşlar, yeni tür hastalıklar, ekonomik krizler siyasi krizler nedeniyle büyük zorluklar yaşandı.

Öncelikle Covid-19 nedeniyle tüm dünyaya kaos hakim olurken batılı ülkeler, pandeminin etkilerini ortadan kaldırmaya dönük doğru olmayan politikalar yürüttü.

İlaç sektöründe tekel olmaya çalışan batılı ülkeler, kendi ürettikleri Covid-19 aşılarını tüm dünya ülkelerine satmaya çalışırken Rusya’nın ürettiği Sputnik aşıları ve Çin’in ürettiği aşılara birçok batılı ülke lisans bile vermedi.

Batı, ikiyüzlülüğüyle milyonlarca insanın hayatıyla oynadı, ekonomik ambargolarla küresel ölçekte krizlere neden oldu. Yani batılı ülkeler Covid-19 salgınını siyasi çatışmaya döndürdü.

Rusya’nın, 2021 yılında ABD ve NATO’ya sunduğu ‘güvenlik garantileri’ anlaşması daha okunmadan reddedildi. Çünkü ABD ve NATO, barış değil savaş istiyordu. Onlar için en gerçekçi düşman Rusya’ydı. Çünkü dünya toplumlarını korkuyla kendi kontrollerinde tutmaya çalışan batılı ülkeler, karşılarındaki en güçlü ülke olan Rusya’yı düşman görmekten vazgeçemezdi.

Rusya’nın taleplerini tekrar hatırlatmak gerekirse NATO’nun 1997 yılındaki sınırlarını dikkate alarak bu tarihten sonra üye olan Avrupa ülkelerine silah yerleştirmemesi, Ukrayna’yı NATO’ya dahil etmemesiydi. Tabii ki batılı ülkeler, Rusya’nın bu adil önerisini dikkate alamazdı. Savaş istediler, Rusya’yı tehdit etmeye devam ederek Ukrayna’ya silah ve asker yığınağı yaptılar.

Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı özel askeri operasyonların ilk gününden itibaren batılı ülkeler, Kiev’in terör saldırılarına açık şekilde destek oldu.

Rus gazını Avrupa’ya taşıyan petrol boru hatlarına sabotajlar yapıldı.

Rusya’ya karşı ekonomik ambargolar yapıldı, Rus halkının dünya ile iletişimi kesilmeye çalışıldı. Dünyada enerji krizleri yaşandı, Rusya ile müzakere masasına oturan Kiev tarafı masadan kaldırıldı.

Gıda krizleri, çatışmaların şiddetlenmesi, Ukrayna’da ortaya çıkan biyolojik laboratuvarlar, işte tümü batılı ülkelerin eseriydi.

Pasifik’te, Çin’e karşı Tayvan’ı kullanan ve Pekin’i kışkırtan ABD, aynı zamanda Ortadoğu’da da boş durmadı.

Hamas ile İsrail arasındaki çatışmada Tel Aviv’i desteklerken Akdeniz’e savaş gemileri yerleştiren ABD, bütün dünyada her geçen gün kaygıları arttırdı.

Şimdi önümüzde bir fırsat var…

En son açıklamasında Rusya’yı, nükleer savaş ile tehdit eden ve çatışmaların sürmesini isteyen Joe Biden ve benzeri politikacılar ile Ukrayna’daki çatışmaları durduracağını, dünyada gerginlikleri azaltacağını vadeden Donald Trump, 2024’te kozlarını paylaşacak.

Trump’ın seçilmesi halinde Orta Doğu’da da çatışmaların hissedilir derecede azalacağını düşünüyorum. Zaten Amerika’nın olmadığı bir Orta Doğu’da istikrar kaçınılmaz. Suriye’deki çatışmaların bile son bulacağı müzakereler başlayabilir.

Amerikan halkının bu seçimde en akılcı kararı vermesi gerekiyor. Çünkü artık dünyanın teröre, çatışmalara, ekonomik ve siyasi krizlere tahammülü kalmadı.

Bir diğer denklem ise Rusya’da yapılacak olan başkanlık seçimleri.

Mart 2024’te, Rusya’da yapılacak seçimlerde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tekrar aday olacak. Zaten kazanması muhtemel olan Vladimir Putin, Biden veya benzeri bir politikacının Amerikan seçimlerini kazanması durumunda kendi politikalarını ve Rusya’yı korumaya dönük politikalarını sürdürecek.

Bu, krizlerin de sürmesi anlamına gelebilir. Ancak Putin – Trump eşleşmesinde dünyada muhtemelen kısa sürede bir istikrar olacak. Çünkü Putin zaten batılı ülkelerle uzlaşmaya hazır olduğunu, sadece kendilerine karşı tehdit ve kışkırtmaların son bulması gerektiğini defalarca söyledi.

Trump’ın küresel politikası da yine aynı şekilde devam ediyor. Haliyle çok kutuplu dünya isteyen Rusya ile Trump yönetimindeki ABD’nin ortak anlayışla hareket edebileceği de çok açık.

Ukrayna’da 2024 yılında yapılması düşünülen başkanlık seçimlerine gelirsek; burada Vladimir Zelenskiy’in geleceği konusunda belirsizlik var.

Zelenskiy, Ukrayna’yı terk edecek mi yoksa tekrar aday olup hem kendi güvenliğini sağlamaya devam edip aynı zamanda çatışmaları sürdürüp, bundan siyasi ve ekonomik çıkar elde etmeye devam mı edecek. Açıkçası Zelenskiy için karar almak zor olmayacak. Ancak Zelenskiy aday olsa bile kazanma şansı artık gittikçe düşüyor.

Siyasi çatışmaların yanı sıra cephedeki çatışmalara baktığımızda artık 2024 yılında dünya için önemli kararlar alınacak gibi de görünüyor.

Rusya ve ABD’deki seçim sonuçları, dünya için o kadar kritik bir hale geldi ki; ya mevcutta olduğu gibi çatışmalar devam edecek ve nükleer savaş tehditleri sürecek veya uzlaşıyla dünya rahat bir nefes alacak.

Yani kısacası 2024 yılında dünyayı ya savaş ya da barış bekliyor.

.

Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com