Eğirdir adının menşei: Eğirdir mi? Eğridir mi?

Eğirdir adının menşei: Eğirdir mi? Eğridir mi?

Eğirdir adının menşei: Eğirdir mi? Eğridir mi? Eğirdir adının menşei: Eğirdir mi? Eğridir mi?

Res.1- Eğirdir’e ait eski bir resim

EĞİRDİR ADININ MENŞEİ: EĞİRDİR Mİ? EĞRİDİR Mİ?

Bu makalenin amacı sadece ve sadece Eğirdir kelimesinin menşeini araştırmaktır. Eğirdir adı, Dündar Beye Felekü’d-Dîn unvanını verdiren “felek” adının Türkçe karşılığıdır. Eğirdir’in, burun anlamına Akrotiri’den (Eğridir); ipi Eğir-dur anlamında Eğirdur ve daha başka türediğiyle ilgili hikâyeler vardır. Yazıcızâde’nin; “Temurtaş Beg’i, Egirdür üzerinde egirdüp otururdı ifadesine göre Eğirdir, dönen yerlere, düdenlere sahip şehir anlamınadır.

Giriş

Ben esas olarak tarihî coğrafya üzerinde çalışıyorum. Tarihî coğrafya üzerinde çalışırken de ister istemez, yer adları ve yer adlarının anlamlarını düşünüyorum. O bakımdan zaman zaman Eğirdir adının anlamı üzerinde de durdum. Tarihî metinlerde Eğirdir civarında yaşayan Türkmenlerin ip eğirdikleri, halı ve kilim dokuduklarından bahsedilir. Türkçe “Eğirtmeç, eğirgeç, kirman” ve Arapça “felek”, dönerek ip eğiren bir aletin adıdır. 

Eğirdir’in Lâdik, Laodikya, Lâzikiye, Klaudiopolis, Akrokos, Hierakorifitis, Felekiyye, Felekabad, Kubadabad, Felekbâr, Eprevier, Afsaka, Toğurla, Doñuzlu, Denizli gibi birçok adı var. Farklı dönemlerde bu adlar görülür. Bir adı da Eflâk olmalıdır. Afsaka, Eprevier, Doñuzlu ve Toğurla isimleri, galiba hatalı yazım veya hatalı okumadır.

Eğirdir Adının Menşei

Sevan Nişanyan, Eğridir adının Akrotiri’den evrimleştiğini, bir Eğirdir sevdalısı Salih Şapçı da Eğirdir adının Eğridir olması gerektiğini söyler. Deniz ve göl kıyısındaki uzun setlere “tîr” deniyor. 

Eğirdir kıyıları eğri olduğu için bir ara “Eğri-tîr” diye de düşündüm. Karstik bir arazideki Eğirdir Gölü’nde çok sayıda düden vardır. Göl suları dönerek düdene girer ki, bunun sebebi hikmeti Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesidir. Bu dahi, şayanı dikkat bir husustur. 

Divan-ı Lûgati’t-Türk, “eğrim” için “düden, suyun toplanıp kaynayarak dönerek aktığı yer”, egir- ise “eğirmek, döndürmek, çevirmek, bir yeri kuşatmak ve sarmak” anlamına der (B. Atalay, 2006: 171-172).

Res.2- Düden, Eğrim, Burgaç, Girdap, Çevrinti, Anafor, Eğirdür, Subatağı, Suyutan

Eğirdir-Gelendost arasındaki yolun göl kıyısındaki bir yere Eğerim denir. Rivayete göre bir seyyah oradan geçerken atı göle uçmuş. Seyyah –“atım da atım, amma illâ eğerim” dediği için bu yerin adı Eğerim kalmış. Güya atın eyerinde (eğer) pek çok altın varmış.

2012’de sır çözüldü. MTA Eğerim mevkii açığında bir çukur tespit etti ki, çukurdan hâlâ gaz çıkıyor. İşte bu, “Laodikya ve Apameya arasındaki göl, denize benzerse de yer altından gelen pis bir koku çıkarır” ve “Ozolimne”  denilen “kokar göl” idi (Strabon, 2009: 87; Anna, 1996: 225). Gaz çıkan bu yere su da gidiyordu; burası bir eğrim (düden) idi; bilâhare Eğerim’e dönüştüren bir hikâye yakıştırdık. Bir yakıştırma da, “gölün olduğu yer, bir ovadır ve ovada bir kadın yün eğirir. O sıra gök çatlar, yağmur yağmaya başlar ve etrafı sular kaplar. Teyze, sel geliyor, kaç derlerse de, kadın istifini bozmaz ve –sen “eğir-dur” derler” şeklindedir. Bu hitap bilâhare Eğirdir’e dönüşür.

Karaağaçlı Hemse teyze, “İnsanoğlu iki kulplu testiye benzer, kulpunun bir çürük, biri de sağlam olur, senin vazifen sağlam tarafı keşfedebilmektir” dermiş (Küpçü, 84); biz de hikâyenin anlatmak istediğini keşfetmeliyiz.

Eğirdir Gölü’ndeki Ortodoks Türklerin Katabatara dediği oluşum için İTÜ Akarsu Yapıları Dalından mezun arkadaşım Prof. Necati Ağıralioğlu, Akademik yayınlarda “kata”, “aşağı” anlamınadır der. Böyle olunca Katabatara için “aşağı batan” denilebilir mi? “Dil” konusunda hassas olan Tarihçi Prof. Kopraman Bey, uzun zamandır Eğirdir adının suyun dönerek düdene girmesiyle ilgili olduğunu söyler, ama Yazıcızâde Ali’yi görene dek, Salih ve Sevan Beylerin de haklı ve Yun. Akrotiri (burun, çıkıntı) adı, Eğridir olabilir düşüncesiyle tereddütte kalmıştım.

Yazıcızâde, Eğirdir’in Dönmek (Felek) Anlamında Olduğuna İşaret Ediyor

Timurtaş, 1315 yılında Rûm/Anadolu valisi olur. Selçuklu soyundan birçok kişi öldürür. Git gide Anadolu’da başına buyruktur; padişah olmak ister. 

Aydın, Saruhan, Menteşe, Teke ve Osman Beylerin vergi verdikleri Dündar Beyi Aralık 1326’da katleder. “İstiklâl ile Rûm’da padişah olmak endişesi oldı. Han desturınsız ne dilerse ider oldu. Sultan Ebu Said zamanında muttali oldılar. Ertena’yı çeriler ile Rum’a gönderdiler. Gelüp Temurtaş Beg’i, Egirdür üzerinde egirdüp otururdı, çün haber irişti ki Ertena çokluk çeriyle kendünün kaşdına gelür, gayet korkup muztaribü’l-hal oldı. Çerilerine tefrika düşüp tağıldılar” (Yazıcızâde, 2017: 742). Yazıcızâde’nin kaydettiğ:

Egirdür üzerinde egirdüp otururdı” ifadesi, Egirdir üzerinde dolanıp-dönüp dururdu anlamınadır. Buradan anlaşıldığı gibi Egirdür, dönmek-dolanmak anlamınadır. Yâni felek kelimesinin Türkçe karşılığıdır.

Sonuç

Eğirdir, Eğirdir’in kadim adı Felek’in Türkçe karşılığı olup, Türkler, Arapça felek adını Egirdür yapmışlardır. Yazıcızâde’nin metni de bunu gösteriyor. Eğirdir’in Akrokos diye bir adı var, ama Eğirdir adı, Akrokos’tan gelmez. 

Osman Turan, Felek-abad adının Dündar Beyin Felekü’d-Dîn lâkabından geldiğini sanır ki, yanlıştır; Dündar Bey, Felekü’d-Dîn lâkabını şehrin veya yörenin “Felek” adından almıştır.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynak

Yazıcızâde Ali (2017): Tevârîh-i Âl-i Selçuk (Oğuznâme-Selçuklu Târihi), Neşre Haz. Abdullah Bakır, Çamlıca-İstanbul.

Res.3-Eğirdir: Eski Karayolu, Minare, Kale, Can-ada (Rodos, Gülistan, Jan), Büyük Ada (Yeşilada, Nis). Tarih: 29.09.1940.

Res.4-Eğirdir. Kale, Can Ada ve Yeşilada görülüyor. 1960’larda sahil yolu, 1970’lerde de Adalara yol yapıldı.

Res.1- Eğirdir’e ait eski bir resim

EĞİRDİR ADININ MENŞEİ: EĞİRDİR Mİ? EĞRİDİR Mİ?

Bu makalenin amacı sadece ve sadece Eğirdir kelimesinin menşeini araştırmaktır. Eğirdir adı, Dündar Beye Felekü’d-Dîn unvanını verdiren “felek” adının Türkçe karşılığıdır. Eğirdir’in, burun anlamına Akrotiri’den (Eğridir); ipi Eğir-dur anlamında Eğirdur ve daha başka türediğiyle ilgili hikâyeler vardır. Yazıcızâde’nin; “Temurtaş Beg’i, Egirdür üzerinde egirdüp otururdı ifadesine göre Eğirdir, dönen yerlere, düdenlere sahip şehir anlamınadır.

Giriş

Ben esas olarak tarihî coğrafya üzerinde çalışıyorum. Tarihî coğrafya üzerinde çalışırken de ister istemez, yer adları ve yer adlarının anlamlarını düşünüyorum. O bakımdan zaman zaman Eğirdir adının anlamı üzerinde de durdum. Tarihî metinlerde Eğirdir civarında yaşayan Türkmenlerin ip eğirdikleri, halı ve kilim dokuduklarından bahsedilir. Türkçe “Eğirtmeç, eğirgeç, kirman” ve Arapça “felek”, dönerek ip eğiren bir aletin adıdır. 

Eğirdir’in Lâdik, Laodikya, Lâzikiye, Klaudiopolis, Akrokos, Hierakorifitis, Felekiyye, Felekabad, Kubadabad, Felekbâr, Eprevier, Afsaka, Toğurla, Doñuzlu, Denizli gibi birçok adı var. Farklı dönemlerde bu adlar görülür. Bir adı da Eflâk olmalıdır. Afsaka, Eprevier, Doñuzlu ve Toğurla isimleri, galiba hatalı yazım veya hatalı okumadır.

Eğirdir Adının Menşei

Sevan Nişanyan, Eğridir adının Akrotiri’den evrimleştiğini, bir Eğirdir sevdalısı Salih Şapçı da Eğirdir adının Eğridir olması gerektiğini söyler. Deniz ve göl kıyısındaki uzun setlere “tîr” deniyor. 

Eğirdir kıyıları eğri olduğu için bir ara “Eğri-tîr” diye de düşündüm. Karstik bir arazideki Eğirdir Gölü’nde çok sayıda düden vardır. Göl suları dönerek düdene girer ki, bunun sebebi hikmeti Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesidir. Bu dahi, şayanı dikkat bir husustur. 

Divan-ı Lûgati’t-Türk, “eğrim” için “düden, suyun toplanıp kaynayarak dönerek aktığı yer”, egir- ise “eğirmek, döndürmek, çevirmek, bir yeri kuşatmak ve sarmak” anlamına der (B. Atalay, 2006: 171-172).

Res.2- Düden, Eğrim, Burgaç, Girdap, Çevrinti, Anafor, Eğirdür, Subatağı, Suyutan

Eğirdir-Gelendost arasındaki yolun göl kıyısındaki bir yere Eğerim denir. Rivayete göre bir seyyah oradan geçerken atı göle uçmuş. Seyyah –“atım da atım, amma illâ eğerim” dediği için bu yerin adı Eğerim kalmış. Güya atın eyerinde (eğer) pek çok altın varmış.

2012’de sır çözüldü. MTA Eğerim mevkii açığında bir çukur tespit etti ki, çukurdan hâlâ gaz çıkıyor. İşte bu, “Laodikya ve Apameya arasındaki göl, denize benzerse de yer altından gelen pis bir koku çıkarır” ve “Ozolimne”  denilen “kokar göl” idi (Strabon, 2009: 87; Anna, 1996: 225). Gaz çıkan bu yere su da gidiyordu; burası bir eğrim (düden) idi; bilâhare Eğerim’e dönüştüren bir hikâye yakıştırdık. Bir yakıştırma da, “gölün olduğu yer, bir ovadır ve ovada bir kadın yün eğirir. O sıra gök çatlar, yağmur yağmaya başlar ve etrafı sular kaplar. Teyze, sel geliyor, kaç derlerse de, kadın istifini bozmaz ve –sen “eğir-dur” derler” şeklindedir. Bu hitap bilâhare Eğirdir’e dönüşür.

Karaağaçlı Hemse teyze, “İnsanoğlu iki kulplu testiye benzer, kulpunun bir çürük, biri de sağlam olur, senin vazifen sağlam tarafı keşfedebilmektir” dermiş (Küpçü, 84); biz de hikâyenin anlatmak istediğini keşfetmeliyiz.

Eğirdir Gölü’ndeki Ortodoks Türklerin Katabatara dediği oluşum için İTÜ Akarsu Yapıları Dalından mezun arkadaşım Prof. Necati Ağıralioğlu, Akademik yayınlarda “kata”, “aşağı” anlamınadır der. Böyle olunca Katabatara için “aşağı batan” denilebilir mi? “Dil” konusunda hassas olan Tarihçi Prof. Kopraman Bey, uzun zamandır Eğirdir adının suyun dönerek düdene girmesiyle ilgili olduğunu söyler, ama Yazıcızâde Ali’yi görene dek, Salih ve Sevan Beylerin de haklı ve Yun. Akrotiri (burun, çıkıntı) adı, Eğridir olabilir düşüncesiyle tereddütte kalmıştım.

Yazıcızâde, Eğirdir’in Dönmek (Felek) Anlamında Olduğuna İşaret Ediyor

Timurtaş, 1315 yılında Rûm/Anadolu valisi olur. Selçuklu soyundan birçok kişi öldürür. Git gide Anadolu’da başına buyruktur; padişah olmak ister. 

Aydın, Saruhan, Menteşe, Teke ve Osman Beylerin vergi verdikleri Dündar Beyi Aralık 1326’da katleder. “İstiklâl ile Rûm’da padişah olmak endişesi oldı. Han desturınsız ne dilerse ider oldu. Sultan Ebu Said zamanında muttali oldılar. Ertena’yı çeriler ile Rum’a gönderdiler. Gelüp Temurtaş Beg’i, Egirdür üzerinde egirdüp otururdı, çün haber irişti ki Ertena çokluk çeriyle kendünün kaşdına gelür, gayet korkup muztaribü’l-hal oldı. Çerilerine tefrika düşüp tağıldılar” (Yazıcızâde, 2017: 742). Yazıcızâde’nin kaydettiğ:

Egirdür üzerinde egirdüp otururdı” ifadesi, Egirdir üzerinde dolanıp-dönüp dururdu anlamınadır. Buradan anlaşıldığı gibi Egirdür, dönmek-dolanmak anlamınadır. Yâni felek kelimesinin Türkçe karşılığıdır.

Sonuç

Eğirdir, Eğirdir’in kadim adı Felek’in Türkçe karşılığı olup, Türkler, Arapça felek adını Egirdür yapmışlardır. Yazıcızâde’nin metni de bunu gösteriyor. Eğirdir’in Akrokos diye bir adı var, ama Eğirdir adı, Akrokos’tan gelmez. 

Osman Turan, Felek-abad adının Dündar Beyin Felekü’d-Dîn lâkabından geldiğini sanır ki, yanlıştır; Dündar Bey, Felekü’d-Dîn lâkabını şehrin veya yörenin “Felek” adından almıştır.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynak

Yazıcızâde Ali (2017): Tevârîh-i Âl-i Selçuk (Oğuznâme-Selçuklu Târihi), Neşre Haz. Abdullah Bakır, Çamlıca-İstanbul.

Res.3-Eğirdir: Eski Karayolu, Minare, Kale, Can-ada (Rodos, Gülistan, Jan), Büyük Ada (Yeşilada, Nis). Tarih: 29.09.1940.

Res.4-Eğirdir. Kale, Can Ada ve Yeşilada görülüyor. 1960’larda sahil yolu, 1970’lerde de Adalara yol yapıldı.