Emperyalizmin Türkiye’de milyar dolarlık kâğıt operasyonuna karşı endüstriyel çözüm: Kendir!
Emperyalizmin Türkiye’de milyar dolarlık kâğıt operasyonuna karşı endüstriyel çözüm: Kendir!
- 27-09-2018 06:09
- 650
- 27-09-2018 06:09
- 650
Emperyalizm, bir ülkenin başka bir ülkenin kaynaklarını sömürmesi gibi tanımlanabilir.
Kültür emperyalizmi ise gelişmiş ülkelerin az gelişmiş diğer kültürleri özellikle kitle iletişim araçlarıyla etkilemesi ve kendine benzetmesidir.
Benzetme ve benzeşme yani Kültür emperyalizmi, sömürgeciliği kolaylaştırır.
Bu nedenle kitle iletişim araçlarının kolay erişebilirliği, ucuzluğu emperyalizm için vazgeçilmez olmalı.
Ama kültür emperyalizmine Türkiye gibi şerbetli ülkelerde bu taktikler işe yaramıyorsa bilakis anti-emperyalist kampanyalara dönüşebiliyorsa bunu engellemenin yolu sansürden, kitle iletişim araçlarına kolay erişebilirliğin kesintiye uğramasından geçebilir.
İşte son günlerde kağıt fiyatlarındaki astronomik artışların böyle bir nedeni veya sonucu olabilir.
TÜRKİYE, KAĞIT VE KARTON ÜRETİMİNDE 25. SIRADA...
Kişi başı kağıt tüketimi; ülkeler için hem bir gelişmişlik hem de kâğıt sektörünün büyüme potansiyeli göstergesidir.
Türkiye’de 2013’te kişi başı işlenmiş kağıt tüketimi 73,8 kg olarak tespit edilmişti.
Ancak bu işlenmiş kağıt tüketiminde basılı ve matbaa işlemi görmüş, kitap, dergi, broşür, gazete vb. ürünlerin oranı ne yazık ki belirlenememiştir.
Kâğıt, çok fazla kullanım alanına sahip, çok yönlü bir malzeme olmasına karşın, Türkiye, yıllık 2,5 milyon ton kâğıt ve karton üretimiyle 25. sırada bulunuyor.
Kağıt ve basım sanayi dışa bağımlı bir sektör.
Stratejik bir üretim alanı olan matbaacılık, insanların en temel gelişim unsurlarından biri.
İkinci Dünya Savaşının sürdüğü günlerde Ankara’da güçlü bir Alman lobisi mevcut.
Franz Joseph Hermann Michael Maria von Papen, Adolf Hitler’in 1933 yılında iktidara gelmesinde önemli rol oynayan Alman devlet adamı ve diplomat.
1939–1944 yılları boyunca Türkiye’deki Alman büyükelçisi.
Türkiye’nin tarafsızlığının önemini Hitler’e anlatabildiğinden, Almanya ile Türkiye arasında saldırmazlık antlaşması imzalanmıştı.
ANKARA VE İSTANBUL MATBUATINDA TEŞKİL EDEN HİTLER MEDYASI...
Türkiye’deki Alman hayranlığının resmi kurum ve gayri resmi alanlarda kökleşmesi için hiçbir özveriden kaçınmıyor, emekli askerden ve diplomatlardan oluşan Türk heyetlerine savaş meydanlarında turlar düzenliyor, Alman ordusunun efsanevi harp kazanma kudretinden Türkiye kamuoyunun emin olmasını istiyordu.
Onun bu faaliyetleri diğer ülke gizli servislerinin gözüne batınca, Von Papen’e bombalı suikast dahi düzenlenmiş, ihale Rusya’nın üzerinde kalmıştı.
Türkiye’nin dengeleri bozabilecek bir gücü olduğundan, kamuoyunu Almanya’nın yanında yer almasına ikna etmek için paralar havada uçuşuyor, Ankara ve İstanbul matbuat âleminde ‘Hitler medyası’ teşkil ediliyordu.
CUMHURİYET GAZETESİNE HİTLER HEDİYESİ MATBAA...
Bu bağlamda Yunus Nadi’nin sahibi olduğu Cumhuriyet gazetesinin matbaası da Almanya’dan getirtilmiş ve Nazi Almanyasını destekleyen yayınından dolayı Yunus Nadi’ye Von Papen tarafından hediye edilmişti.
Hitler alo dediğinde Cumhuriyet gazetesi için ‘Yaşasın Führer’ manşetleri atmak sorun değildi.
Şimdilerde ‘Yaşasın Trump' manşetleri attıracak medya organı, gazete dergi bulamadıkları için Türk toplumunu, kitaptan uzak tutmanın peşindeler.
Kâğıt sektörünün gelişimi için endüstriyel ormancılığın daha fazla gündeme gelmesini önerenler nedense çevre ve sağlık dostu ürün kavramı üzerinde düşünmüyorlar.
Bakalım zarardan dönmeyi akledenler olacak mı?
AĞAÇTAN YÜZDE 65, KENEVİRDEN YÜZDE 77-85 SELÜLOZ... YETİŞME SÜRESİ İSE ÇOK DAHA KISA...
Türkiye’deki beyaz kağıt sektörünün yurt dışından selüloz alımına bağımlı olduğu ortada.
Dünyadaki selüloz fiyatları da zaten Türkler’in kontrolünde değil.
Her yıl kağıt fiyatları kartellerin istediği şekilde artıp iniyor.
Kâğıt borsasını karteller belirliyor.
Selülozun yerli olarak üretilmesi için ağaç haricinde malzeme kullanılması gerekiyor.
Allah’tan bu konuya eğilen ve araştırma yapan, gündem oluşturan vatanseverler çıkıyor da çözüm üretiyor.
Hürriyet’te gazetecilik mesleğinin duayenlerinden Yalçın Bayer, 26 Eylül tarihli (dün) yazısında, ASAM Kendir Enstitüsü Başkanı Erdem Ulaş’ın "Kâğıt darboğazına acil çözüm" önerisine yer verdi.
Gerçekten Türkiye, bir çok alanda olduğu gibi küresel emperyalizmin kuşatmasını yarmak istiyorsa alternatif ürünlerde yoğunlaşmalı.
Bu nedenle kendirden selüloz hammaddesi elde edilmesi ve kâğıt sektöründe bir an önce kullanılması gerekiyor.
Çünkü, ağaç yüzde 60 selüloz, kenevir sapı yüzde 77- 85 selüloz ihtiva eder.
Bu çok çeşitli endüstriyel kullanımda, çok kaliteli ham madde demektir.
Bu sebeple kendir yani kenevir yüksek selüloz miktarı ve kısa yetiştirilme döngüsü ile kağıt yapımında en ideal kaynaktır.
Türkiye’de özelleştirme furyasıyla kağıt fabrikası SEKA’nın kapanması ile yerli üretim yapılamadığından yaklaşık 3.1 Milyar Dolarlık kağıt ve ürünleri ithalatıyla paramız yurtdışına çıkıyor.
Dünya pazarlarında Çin başta olmak üzere kenevirden endüstriyel kullanımla kağıt yapımında her geçen gün yeni tesisler açılırken Türkiye’nin bu sektörde nal toplamasını anlamak mümkün mü?
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc39
Emperyalizm, bir ülkenin başka bir ülkenin kaynaklarını sömürmesi gibi tanımlanabilir.
Kültür emperyalizmi ise gelişmiş ülkelerin az gelişmiş diğer kültürleri özellikle kitle iletişim araçlarıyla etkilemesi ve kendine benzetmesidir.
Benzetme ve benzeşme yani Kültür emperyalizmi, sömürgeciliği kolaylaştırır.
Bu nedenle kitle iletişim araçlarının kolay erişebilirliği, ucuzluğu emperyalizm için vazgeçilmez olmalı.
Ama kültür emperyalizmine Türkiye gibi şerbetli ülkelerde bu taktikler işe yaramıyorsa bilakis anti-emperyalist kampanyalara dönüşebiliyorsa bunu engellemenin yolu sansürden, kitle iletişim araçlarına kolay erişebilirliğin kesintiye uğramasından geçebilir.
İşte son günlerde kağıt fiyatlarındaki astronomik artışların böyle bir nedeni veya sonucu olabilir.
TÜRKİYE, KAĞIT VE KARTON ÜRETİMİNDE 25. SIRADA...
Kişi başı kağıt tüketimi; ülkeler için hem bir gelişmişlik hem de kâğıt sektörünün büyüme potansiyeli göstergesidir.
Türkiye’de 2013’te kişi başı işlenmiş kağıt tüketimi 73,8 kg olarak tespit edilmişti.
Ancak bu işlenmiş kağıt tüketiminde basılı ve matbaa işlemi görmüş, kitap, dergi, broşür, gazete vb. ürünlerin oranı ne yazık ki belirlenememiştir.
Kâğıt, çok fazla kullanım alanına sahip, çok yönlü bir malzeme olmasına karşın, Türkiye, yıllık 2,5 milyon ton kâğıt ve karton üretimiyle 25. sırada bulunuyor.
Kağıt ve basım sanayi dışa bağımlı bir sektör.
Stratejik bir üretim alanı olan matbaacılık, insanların en temel gelişim unsurlarından biri.
İkinci Dünya Savaşının sürdüğü günlerde Ankara’da güçlü bir Alman lobisi mevcut.
Franz Joseph Hermann Michael Maria von Papen, Adolf Hitler’in 1933 yılında iktidara gelmesinde önemli rol oynayan Alman devlet adamı ve diplomat.
1939–1944 yılları boyunca Türkiye’deki Alman büyükelçisi.
Türkiye’nin tarafsızlığının önemini Hitler’e anlatabildiğinden, Almanya ile Türkiye arasında saldırmazlık antlaşması imzalanmıştı.
ANKARA VE İSTANBUL MATBUATINDA TEŞKİL EDEN HİTLER MEDYASI...
Türkiye’deki Alman hayranlığının resmi kurum ve gayri resmi alanlarda kökleşmesi için hiçbir özveriden kaçınmıyor, emekli askerden ve diplomatlardan oluşan Türk heyetlerine savaş meydanlarında turlar düzenliyor, Alman ordusunun efsanevi harp kazanma kudretinden Türkiye kamuoyunun emin olmasını istiyordu.
Onun bu faaliyetleri diğer ülke gizli servislerinin gözüne batınca, Von Papen’e bombalı suikast dahi düzenlenmiş, ihale Rusya’nın üzerinde kalmıştı.
Türkiye’nin dengeleri bozabilecek bir gücü olduğundan, kamuoyunu Almanya’nın yanında yer almasına ikna etmek için paralar havada uçuşuyor, Ankara ve İstanbul matbuat âleminde ‘Hitler medyası’ teşkil ediliyordu.
CUMHURİYET GAZETESİNE HİTLER HEDİYESİ MATBAA...
Bu bağlamda Yunus Nadi’nin sahibi olduğu Cumhuriyet gazetesinin matbaası da Almanya’dan getirtilmiş ve Nazi Almanyasını destekleyen yayınından dolayı Yunus Nadi’ye Von Papen tarafından hediye edilmişti.
Hitler alo dediğinde Cumhuriyet gazetesi için ‘Yaşasın Führer’ manşetleri atmak sorun değildi.
Şimdilerde ‘Yaşasın Trump' manşetleri attıracak medya organı, gazete dergi bulamadıkları için Türk toplumunu, kitaptan uzak tutmanın peşindeler.
Kâğıt sektörünün gelişimi için endüstriyel ormancılığın daha fazla gündeme gelmesini önerenler nedense çevre ve sağlık dostu ürün kavramı üzerinde düşünmüyorlar.
Bakalım zarardan dönmeyi akledenler olacak mı?
AĞAÇTAN YÜZDE 65, KENEVİRDEN YÜZDE 77-85 SELÜLOZ... YETİŞME SÜRESİ İSE ÇOK DAHA KISA...
Türkiye’deki beyaz kağıt sektörünün yurt dışından selüloz alımına bağımlı olduğu ortada.
Dünyadaki selüloz fiyatları da zaten Türkler’in kontrolünde değil.
Her yıl kağıt fiyatları kartellerin istediği şekilde artıp iniyor.
Kâğıt borsasını karteller belirliyor.
Selülozun yerli olarak üretilmesi için ağaç haricinde malzeme kullanılması gerekiyor.
Allah’tan bu konuya eğilen ve araştırma yapan, gündem oluşturan vatanseverler çıkıyor da çözüm üretiyor.
Hürriyet’te gazetecilik mesleğinin duayenlerinden Yalçın Bayer, 26 Eylül tarihli (dün) yazısında, ASAM Kendir Enstitüsü Başkanı Erdem Ulaş’ın "Kâğıt darboğazına acil çözüm" önerisine yer verdi.
Gerçekten Türkiye, bir çok alanda olduğu gibi küresel emperyalizmin kuşatmasını yarmak istiyorsa alternatif ürünlerde yoğunlaşmalı.
Bu nedenle kendirden selüloz hammaddesi elde edilmesi ve kâğıt sektöründe bir an önce kullanılması gerekiyor.
Çünkü, ağaç yüzde 60 selüloz, kenevir sapı yüzde 77- 85 selüloz ihtiva eder.
Bu çok çeşitli endüstriyel kullanımda, çok kaliteli ham madde demektir.
Bu sebeple kendir yani kenevir yüksek selüloz miktarı ve kısa yetiştirilme döngüsü ile kağıt yapımında en ideal kaynaktır.
Türkiye’de özelleştirme furyasıyla kağıt fabrikası SEKA’nın kapanması ile yerli üretim yapılamadığından yaklaşık 3.1 Milyar Dolarlık kağıt ve ürünleri ithalatıyla paramız yurtdışına çıkıyor.
Dünya pazarlarında Çin başta olmak üzere kenevirden endüstriyel kullanımla kağıt yapımında her geçen gün yeni tesisler açılırken Türkiye’nin bu sektörde nal toplamasını anlamak mümkün mü?
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc39