En önemli seçim hangisi -4-
En önemli seçim hangisi -4-
- 18-04-2023 03:11
- 2191
- 18-04-2023 03:11
- 2191
EN ÖNEMLİ SEÇİM HANGİSİ - 4
Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
2002 SEÇİMİNE GİDERKEN…
Geçen yazıda;
1995 Seçiminden galip çıkan Erbakan Hoca liderliğindeki Refah Partisi, Koalisyonla da olsa ülkeyi refaha erdirdiğini dost-düşman herkesin teslim ettiği bir gerçektir.
Detaylara girmeden söyleyeyim:
Erbakan Hoca;
İçeride denk bütçe
Dışarıda D8 projesini hayata geçirmiş…
Ama…
28 ŞUBAT…
Ama 28 Şubat ile birlikte Parlamento dışı dinamiklerin devreye girmesiyle yapılan tüm hayırlı icraatları teker teker devirdiklerini gördük.
Öyle ya!..
Emperyalistler bizim gibi ülkeleri boş bırakacak değildi. Yerli işbirlikçilerini sahaya sürüp istediklerini aldılar.
Demek ki,
Mücadeleye buradan başlamak gerekiyormuş.
Daha gidilecek çok yolumuzun olduğunu o gün daha iyi anladık.
BU İŞ SADECE BİZDE Mİ BÖYLE?
Hayır!
D8’e imza koyan ülkelerin tüm liderleri teker teker farklı usullerle görevlerinden alındılar.
Bu arada;
Refah Partisi kapatılmış
Recep Tayyip Erdoğan hapse atılmıştı.
1999 SEÇİMİ…
Bu seçimde parlamento ve belediye seçimleri beraber yapıldı.
Halk bize inanmış ama darbecilerin bizi rahat bırakmayacağını anlamıştı.
Bundan dolayı;
“Haklarından gelir” diye Parlamentoda oyları MHP’ye
Belediyelerde ise bize verdi.
Yani;
Belediye seçimlerinde yine birinci parti olmuş ama mecliste çoğunluğu kaybetmiştik.
DSP-MHP-ANAP KOALİSYONU…
MHP önderliğinde MHP-FP-DYP Hükumet kurulabilecekken yine ecinnilerin bastırması ile Ecevit başbakanlığında Anasol-M hükumeti kuruldu.
Böylece;
Ülkenin felaket yılları başlamış oldu.
PARLAMENTER SİSTEMDE UÇAN ANAYASA KİTAPÇIĞI…
Şu anda;
Millet ittifakının ısrarla istediği parlamenter sistem cari olduğu için Cumhurbaşkanı ile Başbakan yetki karmaşasında anlaşamıyor…
Binaenaleyh;
Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer, Anayasa kitapçığını Ecevit’in kafasına fırlatıyor!
Ve zaten;
3’lü kararname ile tıkanan işler, bu sefer 4’lü kararname ile iyice tıkanmıştı.
Hükumet zayıf düşünce…
Enflasyon canavarı başını almış gitmiş…
Dolar bir gecede ikiye katlanmış…
Esnaf kepenk kapatıyor…
Bu arada;
Yolsuzluklar diz boyu olup, bankalar soyuluyordu.
İçi boşaltılan bankalar arka arkaya batıyor, ülke kaosa doğru sürüklenirken o üç yıl zarfında 20’nin üzerinde banka batmıştı.
İşlerin iyice sarpa sardığını gören MHP lideri Bahçeli, seçime gidilmesi gerektiğini ilan edince hükumet, seçim kararı almak zorunda kaldı.
AK PARTİ İKTİDAR AMA GENEL BAŞKANI YASAKLI!..
2002 Kasım ayında yapılan seçimde yeni bir parti olmasına rağmen AK Parti yüzde 34 oy alarak büyük bir zafer kazanmıştı (363 milletvekili).
Halk…
Ecevit’in kötü idaresine kızmış!..
Ve 3 yıl önce yüzde 22 oy verdiği bu partiye bu sefer yüzde 1 oy vermişti.
Ekonomideki başarısızlık halk tarafından bu şekilde cezalandırılmıştı.
Diğer partilerin de aynı şekilde hepsi sandığa gömülmüş
Barajı bir tek CHP geçmişti (178 milletvekili).
Böylece halk;
Koalisyon istemediğini, başkanlık sistemi gibi tek parti iktidarı ile yönetilmek istediğini lisanı hal ile söylemişti…
Ancak;
Bu kadar büyük başarıya rağmen!..
AK Parti lideri Erdoğan yasaklıydı.
Bürokratik oligarşi hala direniyordu.
KASET KUMPASI…
Bu düğümü çözmek;
CHP lideri Deniz Baykal’a nasip oldu…
Ama…
O da bunu siyasi hayatıyla ödedi.
Ona kurulan kaset kumpası ile CHP’nin başından uzaklaştırılıp, yerine Kılıçdaroğlu getirildi.
ERDOĞAN İŞ BAŞINDA…
Sayın Erdoğan işbaşına geçer geçmez bu çarpıklığı düzeltmeyi kafasına koyarak işe başladı.
Yani bir ülkede ayaklar baş, başlar ayak olamazdı.
Seçim yapılmış ve hükumet kurulmuşsa bürokratlar, ülkenin gidişatına yön veremez. Ülkenin yönünü tayin edecek olan askeri ve sivil bürokratlar değil siyasiler olmalıydı.
VAY!.. SEN MİSİN BUNU DİYEN!
Gözdağı vermek için!..
Hemen harekete geçtiler.
2003 yılında bir şeyler uydurup AK Parti’yi kapatmaya kalktılar.
Ancak;
Arkada batmış bankalar ve berbat bir ekonomi varken büyük ihtimalle buna cesaret edemediler.
AK Parti yoluna devam etti…
Ama başta Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer olmak üzere AK Parti önünde o kadar çok takoz vardı ki…
Mesele anlaşılmıştı.
İçeridekilerin, dışarıda bulunan ağababalarına hadleri bildirilmeliydi.
DIŞARIYA “ONE MİNUTE!” İÇERİYE “KES LAN!..”
Aslında…
Dışarıdakilerin “one minute!”
İçeridekilerin de “kes lan!” kadar bir canı varmış.
Liderimiz Erdoğan;
Zamanı geldiğinde dışarıya “Hop dedik! Bir dakika…”
İçeriye de anladıkları dilden fırçayı atınca ortalık süt liman olmuştu.
Arkasından;
MİT’in başına Sayın Hakan Fidan’ın atanmasıyla, içimize sızmış ayrık otları temizlenerek, ülkenin bağımsızlığı yolunda büyük bir adım atılmış oldu.
Böylece büyük bir eşik aşılmıştı…
Ama…
Düşman boş duracak değildi.
Gelecek yazıda;
Gezi Parkı Olayları… Kobani Olayları... Hendek Olayları... IMF borcunun kapatılması... 15 Temmuz Şanlı Direnişi
Ve 2023 seçiminin önemine değineceğim inşallah…
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
EN ÖNEMLİ SEÇİM HANGİSİ - 4
Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
2002 SEÇİMİNE GİDERKEN…
Geçen yazıda;
1995 Seçiminden galip çıkan Erbakan Hoca liderliğindeki Refah Partisi, Koalisyonla da olsa ülkeyi refaha erdirdiğini dost-düşman herkesin teslim ettiği bir gerçektir.
Detaylara girmeden söyleyeyim:
Erbakan Hoca;
İçeride denk bütçe
Dışarıda D8 projesini hayata geçirmiş…
Ama…
28 ŞUBAT…
Ama 28 Şubat ile birlikte Parlamento dışı dinamiklerin devreye girmesiyle yapılan tüm hayırlı icraatları teker teker devirdiklerini gördük.
Öyle ya!..
Emperyalistler bizim gibi ülkeleri boş bırakacak değildi. Yerli işbirlikçilerini sahaya sürüp istediklerini aldılar.
Demek ki,
Mücadeleye buradan başlamak gerekiyormuş.
Daha gidilecek çok yolumuzun olduğunu o gün daha iyi anladık.
BU İŞ SADECE BİZDE Mİ BÖYLE?
Hayır!
D8’e imza koyan ülkelerin tüm liderleri teker teker farklı usullerle görevlerinden alındılar.
Bu arada;
Refah Partisi kapatılmış
Recep Tayyip Erdoğan hapse atılmıştı.
1999 SEÇİMİ…
Bu seçimde parlamento ve belediye seçimleri beraber yapıldı.
Halk bize inanmış ama darbecilerin bizi rahat bırakmayacağını anlamıştı.
Bundan dolayı;
“Haklarından gelir” diye Parlamentoda oyları MHP’ye
Belediyelerde ise bize verdi.
Yani;
Belediye seçimlerinde yine birinci parti olmuş ama mecliste çoğunluğu kaybetmiştik.
DSP-MHP-ANAP KOALİSYONU…
MHP önderliğinde MHP-FP-DYP Hükumet kurulabilecekken yine ecinnilerin bastırması ile Ecevit başbakanlığında Anasol-M hükumeti kuruldu.
Böylece;
Ülkenin felaket yılları başlamış oldu.
PARLAMENTER SİSTEMDE UÇAN ANAYASA KİTAPÇIĞI…
Şu anda;
Millet ittifakının ısrarla istediği parlamenter sistem cari olduğu için Cumhurbaşkanı ile Başbakan yetki karmaşasında anlaşamıyor…
Binaenaleyh;
Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer, Anayasa kitapçığını Ecevit’in kafasına fırlatıyor!
Ve zaten;
3’lü kararname ile tıkanan işler, bu sefer 4’lü kararname ile iyice tıkanmıştı.
Hükumet zayıf düşünce…
Enflasyon canavarı başını almış gitmiş…
Dolar bir gecede ikiye katlanmış…
Esnaf kepenk kapatıyor…
Bu arada;
Yolsuzluklar diz boyu olup, bankalar soyuluyordu.
İçi boşaltılan bankalar arka arkaya batıyor, ülke kaosa doğru sürüklenirken o üç yıl zarfında 20’nin üzerinde banka batmıştı.
İşlerin iyice sarpa sardığını gören MHP lideri Bahçeli, seçime gidilmesi gerektiğini ilan edince hükumet, seçim kararı almak zorunda kaldı.
AK PARTİ İKTİDAR AMA GENEL BAŞKANI YASAKLI!..
2002 Kasım ayında yapılan seçimde yeni bir parti olmasına rağmen AK Parti yüzde 34 oy alarak büyük bir zafer kazanmıştı (363 milletvekili).
Halk…
Ecevit’in kötü idaresine kızmış!..
Ve 3 yıl önce yüzde 22 oy verdiği bu partiye bu sefer yüzde 1 oy vermişti.
Ekonomideki başarısızlık halk tarafından bu şekilde cezalandırılmıştı.
Diğer partilerin de aynı şekilde hepsi sandığa gömülmüş
Barajı bir tek CHP geçmişti (178 milletvekili).
Böylece halk;
Koalisyon istemediğini, başkanlık sistemi gibi tek parti iktidarı ile yönetilmek istediğini lisanı hal ile söylemişti…
Ancak;
Bu kadar büyük başarıya rağmen!..
AK Parti lideri Erdoğan yasaklıydı.
Bürokratik oligarşi hala direniyordu.
KASET KUMPASI…
Bu düğümü çözmek;
CHP lideri Deniz Baykal’a nasip oldu…
Ama…
O da bunu siyasi hayatıyla ödedi.
Ona kurulan kaset kumpası ile CHP’nin başından uzaklaştırılıp, yerine Kılıçdaroğlu getirildi.
ERDOĞAN İŞ BAŞINDA…
Sayın Erdoğan işbaşına geçer geçmez bu çarpıklığı düzeltmeyi kafasına koyarak işe başladı.
Yani bir ülkede ayaklar baş, başlar ayak olamazdı.
Seçim yapılmış ve hükumet kurulmuşsa bürokratlar, ülkenin gidişatına yön veremez. Ülkenin yönünü tayin edecek olan askeri ve sivil bürokratlar değil siyasiler olmalıydı.
VAY!.. SEN MİSİN BUNU DİYEN!
Gözdağı vermek için!..
Hemen harekete geçtiler.
2003 yılında bir şeyler uydurup AK Parti’yi kapatmaya kalktılar.
Ancak;
Arkada batmış bankalar ve berbat bir ekonomi varken büyük ihtimalle buna cesaret edemediler.
AK Parti yoluna devam etti…
Ama başta Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer olmak üzere AK Parti önünde o kadar çok takoz vardı ki…
Mesele anlaşılmıştı.
İçeridekilerin, dışarıda bulunan ağababalarına hadleri bildirilmeliydi.
DIŞARIYA “ONE MİNUTE!” İÇERİYE “KES LAN!..”
Aslında…
Dışarıdakilerin “one minute!”
İçeridekilerin de “kes lan!” kadar bir canı varmış.
Liderimiz Erdoğan;
Zamanı geldiğinde dışarıya “Hop dedik! Bir dakika…”
İçeriye de anladıkları dilden fırçayı atınca ortalık süt liman olmuştu.
Arkasından;
MİT’in başına Sayın Hakan Fidan’ın atanmasıyla, içimize sızmış ayrık otları temizlenerek, ülkenin bağımsızlığı yolunda büyük bir adım atılmış oldu.
Böylece büyük bir eşik aşılmıştı…
Ama…
Düşman boş duracak değildi.
Gelecek yazıda;
Gezi Parkı Olayları… Kobani Olayları... Hendek Olayları... IMF borcunun kapatılması... 15 Temmuz Şanlı Direnişi
Ve 2023 seçiminin önemine değineceğim inşallah…