Engelli bireylerin spordaki başarısı topluma bir mesaj!

Engelli bireylerin spordaki başarısı topluma bir mesaj!

Engelli bireylerin, ulusal ve uluslararası sportif başarıları, kendilerine imkân tanındığı ve güven aşılandığı vakit, neleri yapabileceklerinin yansıması olarak görülmeye devam ediyor. 

Kolu, ayağı veya bir başka uzvunu tam kullanmayan ve sayıları milyonları bulan bir kesimden bahsetmekteyiz. 

Toplumda ayrıcalıklı bir yere sahip özel gereksinimli (engelli) bireylerin, spor alanında elde ettikleri bu başarıları, onların toplum tarafından tanınırlık ve saygınlığını artırmaktadır. 

Olimpiyat, Dünya, Avrupa çapında alınan bu sportif başarı sürecinin etkisi bize, kendi insanımıza olan güvenmenin ve imkân tanınmasının önemini gösteriyor. 

Sürece, profesyonel bakış açısıyla yaklaşıldığı ve gerekli şartlar oluşturulduğunda, imkânsız gibi görünen şartların nasıl ortadan kaldırılabileceği ve nelerin başarılabileceğine şahit olmakta, bu hususta tarihe kalıcı notlar düşülmektedir…

Performans sporuyla, sportif başarı zirvesine ulaşan özel gereksinimli (engelli) bireylerin dışında kalanlar için de “diğerleri ne yapacak”, sorusu akla geliyor. 

İşte bu soru başlığının altının doldurulması gerekmektedir. 

Bireysel sporlarda her kategorinin bir zirvesi var. Takım sporlarında ise bir ekibin ulaştığı birincilikler var. 

Hal böyle olunca, “yaygın spor anlayışı” dediğimiz kitle sporunun yaygınlaşmasının önemi ortaya çıkıyor.

Şampiyon olan sporcu/ sporcuların, sporu kendilerine meslek edinmesi, nasıl ki sayılı ise diğer bireylerin ise spor yaparak beden ve ruh sağlığına ulaşması kadar, kariyer olarak isimlendirilen, hayatını idame ettirecek çalışma/uğraş içerisinde olunması gerekiyor…

Sportif başarılarla engelli bir birey/bireyler, kendini ispatlarcasına sıra dışı başarılara imza atıyor. Aynı şekilde, performans sporunda başarısı da bir yere kadar. 

Bireyin, hayatını idame ettirecek çalışma alanları oluşturmak gerekmektedir. 

Bilimsel araştırmalara bakıldığında, kişinin beklentisiyle, çalışacağı sektörün ortak noktada bir araya gelmelerinin önemine vurgu yapılıyor. 

Nasıl ki profesyonel sporcuya mesleği sorulduğunda “sporcuyum” şeklinde karşılık alınıyor ise, aynı şekilde, özel gereksinimli (engelli) bir bireyin spor dışında yeteneğinin belirlenme ve bu yeteneği değerlendirebileceği çalışma alanlarının oluşturmasının önemi de ortaya çıkıyor…

Sportif başarıda üst seviyeye gelen, sergilediği performanstan dolayı kamuoyu tarafından tanınan sporcuya, kariyeriyle ilgi soru yöneltildiğinde, “antrenör” veya “spor yöneticisi” gibi cevaplar alınmaktadır. 

Spor (hareket ve egzersiz) ile sağlığının yanı sıra, hayata pozitif bakmaya başlayan bireyin, spor uğraşısından arta kalan zamanlarında becerilerine göre uygun meslekler edinilebilirler. 

Bu sürecin önemli aşamasını eğitim oluşturmaktadır. 

Spor; kişiyi nasıl ki bedensel ve ruhsal olarak zinde tutmaya sebep oluyorsa, eğitim ve sosyal ihtiyaçlar için gerekli şartların oluşturulması da gerekmektedir. 

Nitekim konunun önemi hakkında gerekli yasal düzenlemeler yapılsa da bu düzenlemenin kişinin günlük hayatında uygulanır hale getirilmesi gerekmektedir. 

Kamu yetkililerin bu süreci sağlıklı işletmesi kadar, kişinin de haklarını yasaların (5378 Sayılı Engelliler Kanunu, 4857 İş Kanunu, 657 Sayılı Memurlar Kanunu) kendisine tanıdığı şekilde, uygulama konusunda gerekli girişimleri yerine getirmesi ve sorumluluk üstlenmesi önem taşımaktadır. 

Engelli bir bireyin, kariyer planlamasındaki amacın en önemli aşaması eğitim ve istihdam sonucunda, “üretebilen ve bağımsız bir hayat sürdürebilme” neticesine varılıyor.

Böylelikle sürecin içesinde yer alan bireyler, psikolojik ve sosyolojik bir karşılık bulmaktadır. 

Bu karşılığı, şu veya bu şekilde demekle yetinerek, spor deyimiyle “topu oyun dışına atmak” yerine, görev üstlenmemiz gerekmektedir. 

Daha önceki yazılarımızda ve bu yazımızın giriş bölümünde hassasiyetine dikkat çektiğimiz gibi, özel gereksinimli (engelli) bireyin, toplumumuzun ayrılmaz bir parçası olduğunu unutmamak ve kendilerine sağlanacak çalışma alanlarıyla, hayat sürecinin önemli bir parçası oldukları anlayışını benimsetecektir. 

Böylelikle, toplumun büyük bir kesiminin engelli bireyi “külfet” olarak görme cehaletini yenmeye yardımcı olmakla kalmayıp, ‘takdir’ edilmesi gerekenözel birey” oldukları kanaatine ulaşmasına aracı olacağız…

.

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

Engelli bireylerin, ulusal ve uluslararası sportif başarıları, kendilerine imkân tanındığı ve güven aşılandığı vakit, neleri yapabileceklerinin yansıması olarak görülmeye devam ediyor. 

Kolu, ayağı veya bir başka uzvunu tam kullanmayan ve sayıları milyonları bulan bir kesimden bahsetmekteyiz. 

Toplumda ayrıcalıklı bir yere sahip özel gereksinimli (engelli) bireylerin, spor alanında elde ettikleri bu başarıları, onların toplum tarafından tanınırlık ve saygınlığını artırmaktadır. 

Olimpiyat, Dünya, Avrupa çapında alınan bu sportif başarı sürecinin etkisi bize, kendi insanımıza olan güvenmenin ve imkân tanınmasının önemini gösteriyor. 

Sürece, profesyonel bakış açısıyla yaklaşıldığı ve gerekli şartlar oluşturulduğunda, imkânsız gibi görünen şartların nasıl ortadan kaldırılabileceği ve nelerin başarılabileceğine şahit olmakta, bu hususta tarihe kalıcı notlar düşülmektedir…

Performans sporuyla, sportif başarı zirvesine ulaşan özel gereksinimli (engelli) bireylerin dışında kalanlar için de “diğerleri ne yapacak”, sorusu akla geliyor. 

İşte bu soru başlığının altının doldurulması gerekmektedir. 

Bireysel sporlarda her kategorinin bir zirvesi var. Takım sporlarında ise bir ekibin ulaştığı birincilikler var. 

Hal böyle olunca, “yaygın spor anlayışı” dediğimiz kitle sporunun yaygınlaşmasının önemi ortaya çıkıyor.

Şampiyon olan sporcu/ sporcuların, sporu kendilerine meslek edinmesi, nasıl ki sayılı ise diğer bireylerin ise spor yaparak beden ve ruh sağlığına ulaşması kadar, kariyer olarak isimlendirilen, hayatını idame ettirecek çalışma/uğraş içerisinde olunması gerekiyor…

Sportif başarılarla engelli bir birey/bireyler, kendini ispatlarcasına sıra dışı başarılara imza atıyor. Aynı şekilde, performans sporunda başarısı da bir yere kadar. 

Bireyin, hayatını idame ettirecek çalışma alanları oluşturmak gerekmektedir. 

Bilimsel araştırmalara bakıldığında, kişinin beklentisiyle, çalışacağı sektörün ortak noktada bir araya gelmelerinin önemine vurgu yapılıyor. 

Nasıl ki profesyonel sporcuya mesleği sorulduğunda “sporcuyum” şeklinde karşılık alınıyor ise, aynı şekilde, özel gereksinimli (engelli) bir bireyin spor dışında yeteneğinin belirlenme ve bu yeteneği değerlendirebileceği çalışma alanlarının oluşturmasının önemi de ortaya çıkıyor…

Sportif başarıda üst seviyeye gelen, sergilediği performanstan dolayı kamuoyu tarafından tanınan sporcuya, kariyeriyle ilgi soru yöneltildiğinde, “antrenör” veya “spor yöneticisi” gibi cevaplar alınmaktadır. 

Spor (hareket ve egzersiz) ile sağlığının yanı sıra, hayata pozitif bakmaya başlayan bireyin, spor uğraşısından arta kalan zamanlarında becerilerine göre uygun meslekler edinilebilirler. 

Bu sürecin önemli aşamasını eğitim oluşturmaktadır. 

Spor; kişiyi nasıl ki bedensel ve ruhsal olarak zinde tutmaya sebep oluyorsa, eğitim ve sosyal ihtiyaçlar için gerekli şartların oluşturulması da gerekmektedir. 

Nitekim konunun önemi hakkında gerekli yasal düzenlemeler yapılsa da bu düzenlemenin kişinin günlük hayatında uygulanır hale getirilmesi gerekmektedir. 

Kamu yetkililerin bu süreci sağlıklı işletmesi kadar, kişinin de haklarını yasaların (5378 Sayılı Engelliler Kanunu, 4857 İş Kanunu, 657 Sayılı Memurlar Kanunu) kendisine tanıdığı şekilde, uygulama konusunda gerekli girişimleri yerine getirmesi ve sorumluluk üstlenmesi önem taşımaktadır. 

Engelli bir bireyin, kariyer planlamasındaki amacın en önemli aşaması eğitim ve istihdam sonucunda, “üretebilen ve bağımsız bir hayat sürdürebilme” neticesine varılıyor.

Böylelikle sürecin içesinde yer alan bireyler, psikolojik ve sosyolojik bir karşılık bulmaktadır. 

Bu karşılığı, şu veya bu şekilde demekle yetinerek, spor deyimiyle “topu oyun dışına atmak” yerine, görev üstlenmemiz gerekmektedir. 

Daha önceki yazılarımızda ve bu yazımızın giriş bölümünde hassasiyetine dikkat çektiğimiz gibi, özel gereksinimli (engelli) bireyin, toplumumuzun ayrılmaz bir parçası olduğunu unutmamak ve kendilerine sağlanacak çalışma alanlarıyla, hayat sürecinin önemli bir parçası oldukları anlayışını benimsetecektir. 

Böylelikle, toplumun büyük bir kesiminin engelli bireyi “külfet” olarak görme cehaletini yenmeye yardımcı olmakla kalmayıp, ‘takdir’ edilmesi gerekenözel birey” oldukları kanaatine ulaşmasına aracı olacağız…

.

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com