Engelli bireylerin sportif başarılarında ‘her yol mübah’ mı?..
Engelli bireylerin sportif başarılarında ‘her yol mübah’ mı?..
- 04-07-2021 20:29
- 470
- 04-07-2021 20:29
- 470
Toplum olarak olaylar karşısında çabuk etkilenir, bir o kadar kısa sürede unutma durumunda kalırız. Böyle bir durum yaşanmaması için, bazı yazı içerikleri/konuları hatırlanması ve hatırlatılması gerekiyor. Spor yapan engelli bireyler ulusal ve uluslararası başarıları takdir toplamaya devam ediyor.
Her defasında hareket ve egzersizin, toplumda engelli olarak adlandırılan isimlendirilen özel gereksinimli bireyler için ne denli önem taşıdığının vurgusunu yaparken, sportif başarıların yüksek, baş döndüren akımına kapılmamaya dikkat çekmek, kısaca başarıya giden her yol mubahtır anlayışından arınmanın önemine vurgu yapmak gerekmektedir.
Devam edelim…
İSLAMİ HASSASİYETLERE DİKKAT!
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) “Kuvvetli mü’min, zayıf müminden hayırlıdır” sözü önem taşımaktadır.
“Ben Müslümanım” diyen mü’minlerin, bedenen güçlü olduğu kadar, ruhi açıdan da bu gücünü yitirmemesi açısından Kur’an ve Sünnet emirleri/ölçüsü doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmesi gerekmektedir.
Engelli bireylerin sportif başarı ivmesinin her geçen gün yükselmesi, bu sürece katılımı da artırmaktadır.
Bu artış, bireyin sağlıklı ve zinde kalması açısından sevindirici olduğu kadar, uygulamanın İslam inancına ters ve düşündürücü yönlerine de dikkat çekmek gerekmektedir.
O dikkat çekilmesi gereken konuların başında sporcunun kılık kıyafet ve eğitmen boyutu gelmektedir…
BAYANA ERKEK TAVŞAN ATLET (Mİ?)
Müslüman olmamız, dinimizin gerekliliği ile özel gereksinimli (engelli) dikkat çektiğimiz kılık-kıyafet ve eğitmen konularında duyarlı olup/olmadığımızı bizzat yaşayarak gözlemlemekteyiz.
Ne yazık ki, bu hassasiyetin düşündüğümüz kadar, sahada uygulanmadığını örnekleriyle görmekteyiz.
Özel gereksinimli (engelli) bireylerin katıldığı Avrupa ve Dünya Şampiyonası, aynı şekilde Olimpiyat Oyunları sürecinde yapılan her yarışma ortamında yaşanan uygulamalarda bu türden aksaklıkları görmekteyiz.
Görme engelli bayan sporcuya erkek tavşan (yardımcı) atlet, özel (zihinsel engelli) kadın sporculara yine erkek antrenörler dikkat çekmektedir.
Aynı şekilde, özel (zihinsel engelli) ve diğer kadın sporcuların giydikleri kılık kıyafetlerin (ki zorunluluk değil) üzerinde de düşülnümesi gereken bir durum olduğu açıklıkla ortada.
Özel (engelli) sporcularımıza reva görülen bu uygulamalara, rıza gösterilecek bir taraf bulunmamaktadır.
Onlar üzerinde sporun fiziksel ve zihinsel yönden etkisi oldukça fazla, gerçeğine sözümüz yok elbette.
Bizim itirazımız, “bayan antrenör yok mu da erkek antrenör, kapalı kıyafet yok mu da açık saçık kıyafet!” diyedir. Veya “görme engelli bayan sporcuya neden erkek tavşan (yardımcı) atlet?”
“Kaş yapayım derken, göz çıkarmak” diye bir atasözümüz var. Şimdi siz bu süreci normal karşılarsanız, ileride oluşabilecek manevi çöküşün önünü nasıl alabilirsiniz.
Bu uygulamaların sorumlularına soruyorum;
“Hangi anlayışa hizmet ettiğinizin farkında değil misiniz veya işinize gelmediği için mi yanlış uygulamanızı düzeltme yoluna gitmiyorsunuz?”
BAYAN ANTRENÖRLERE HAKSIZLIK!
Özel gereksinimli (engelli) bayan sporcuya erkek antrenör açısından düşündüğümüzde, ülkemizde 100’ün üzerinde Üniversitede Beden Eğitimi Bölümü var.
Ve buralardan her yıl binlerce bayan antrenör ve sporcu mezun oluyor.
Adı geçen organizasyonlarda, “bayana bayan, erkeğe erkek antrenör” veya “görme engelli bayan atlete bayan tavşan atlet uygulaması” daha makul olmaz mı!
Bu uygulama, bayan sporcular kadar, bayan antrenörleri de memnun kılacaktır.
Bir yandan “kadın hakları, kadınların çalışma alanlarına istihdamı” diyoruz, diğer yandan Üniversitelerin Beden Eğitimiyle ilgili bölümlerinden mezun olan, konusunda uzman bayan eğitimcilere görev vermiyoruz!
Tam bir çelişki!
Nerede kaldı bunun hak ve adaleti!
Nerede kadın hakları savunucusu STK’lar.
Sessizlik, kimin işine nasıl geliyor ise öyle hareket ediliyor, manasına gelen bir durum var.
Yukarıda belirttiğimiz uygulamalar, iyi niyet taşımayan çelişkilerle dolu.
Yazımızın girişinde değindiğimiz şekilde, biz yazmak ve yeri geldiğinde yazdıklarımızı bir kez daha hatırlatmaktan ne çekinir ne de usanırız.
29 Eylül 2019 tarihinde yine bu satırlarda yer alan “Engelli sporcularda riayet edilmesi gereken iki önemli nokta!..” başlıklı yazımızı hatırlatırız.
Bu tür konular düzelene kadar bizler yazmaktan usanmayacağımız gibi, dileriz sorumluluk sahibi ilgili ve yetkililer de gerekli hassasiyeti gösterir, bizler de onları takdirle alkışlarız!.
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com
Toplum olarak olaylar karşısında çabuk etkilenir, bir o kadar kısa sürede unutma durumunda kalırız. Böyle bir durum yaşanmaması için, bazı yazı içerikleri/konuları hatırlanması ve hatırlatılması gerekiyor. Spor yapan engelli bireyler ulusal ve uluslararası başarıları takdir toplamaya devam ediyor.
Her defasında hareket ve egzersizin, toplumda engelli olarak adlandırılan isimlendirilen özel gereksinimli bireyler için ne denli önem taşıdığının vurgusunu yaparken, sportif başarıların yüksek, baş döndüren akımına kapılmamaya dikkat çekmek, kısaca başarıya giden her yol mubahtır anlayışından arınmanın önemine vurgu yapmak gerekmektedir.
Devam edelim…
İSLAMİ HASSASİYETLERE DİKKAT!
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) “Kuvvetli mü’min, zayıf müminden hayırlıdır” sözü önem taşımaktadır.
“Ben Müslümanım” diyen mü’minlerin, bedenen güçlü olduğu kadar, ruhi açıdan da bu gücünü yitirmemesi açısından Kur’an ve Sünnet emirleri/ölçüsü doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmesi gerekmektedir.
Engelli bireylerin sportif başarı ivmesinin her geçen gün yükselmesi, bu sürece katılımı da artırmaktadır.
Bu artış, bireyin sağlıklı ve zinde kalması açısından sevindirici olduğu kadar, uygulamanın İslam inancına ters ve düşündürücü yönlerine de dikkat çekmek gerekmektedir.
O dikkat çekilmesi gereken konuların başında sporcunun kılık kıyafet ve eğitmen boyutu gelmektedir…
BAYANA ERKEK TAVŞAN ATLET (Mİ?)
Müslüman olmamız, dinimizin gerekliliği ile özel gereksinimli (engelli) dikkat çektiğimiz kılık-kıyafet ve eğitmen konularında duyarlı olup/olmadığımızı bizzat yaşayarak gözlemlemekteyiz.
Ne yazık ki, bu hassasiyetin düşündüğümüz kadar, sahada uygulanmadığını örnekleriyle görmekteyiz.
Özel gereksinimli (engelli) bireylerin katıldığı Avrupa ve Dünya Şampiyonası, aynı şekilde Olimpiyat Oyunları sürecinde yapılan her yarışma ortamında yaşanan uygulamalarda bu türden aksaklıkları görmekteyiz.
Görme engelli bayan sporcuya erkek tavşan (yardımcı) atlet, özel (zihinsel engelli) kadın sporculara yine erkek antrenörler dikkat çekmektedir.
Aynı şekilde, özel (zihinsel engelli) ve diğer kadın sporcuların giydikleri kılık kıyafetlerin (ki zorunluluk değil) üzerinde de düşülnümesi gereken bir durum olduğu açıklıkla ortada.
Özel (engelli) sporcularımıza reva görülen bu uygulamalara, rıza gösterilecek bir taraf bulunmamaktadır.
Onlar üzerinde sporun fiziksel ve zihinsel yönden etkisi oldukça fazla, gerçeğine sözümüz yok elbette.
Bizim itirazımız, “bayan antrenör yok mu da erkek antrenör, kapalı kıyafet yok mu da açık saçık kıyafet!” diyedir. Veya “görme engelli bayan sporcuya neden erkek tavşan (yardımcı) atlet?”
“Kaş yapayım derken, göz çıkarmak” diye bir atasözümüz var. Şimdi siz bu süreci normal karşılarsanız, ileride oluşabilecek manevi çöküşün önünü nasıl alabilirsiniz.
Bu uygulamaların sorumlularına soruyorum;
“Hangi anlayışa hizmet ettiğinizin farkında değil misiniz veya işinize gelmediği için mi yanlış uygulamanızı düzeltme yoluna gitmiyorsunuz?”
BAYAN ANTRENÖRLERE HAKSIZLIK!
Özel gereksinimli (engelli) bayan sporcuya erkek antrenör açısından düşündüğümüzde, ülkemizde 100’ün üzerinde Üniversitede Beden Eğitimi Bölümü var.
Ve buralardan her yıl binlerce bayan antrenör ve sporcu mezun oluyor.
Adı geçen organizasyonlarda, “bayana bayan, erkeğe erkek antrenör” veya “görme engelli bayan atlete bayan tavşan atlet uygulaması” daha makul olmaz mı!
Bu uygulama, bayan sporcular kadar, bayan antrenörleri de memnun kılacaktır.
Bir yandan “kadın hakları, kadınların çalışma alanlarına istihdamı” diyoruz, diğer yandan Üniversitelerin Beden Eğitimiyle ilgili bölümlerinden mezun olan, konusunda uzman bayan eğitimcilere görev vermiyoruz!
Tam bir çelişki!
Nerede kaldı bunun hak ve adaleti!
Nerede kadın hakları savunucusu STK’lar.
Sessizlik, kimin işine nasıl geliyor ise öyle hareket ediliyor, manasına gelen bir durum var.
Yukarıda belirttiğimiz uygulamalar, iyi niyet taşımayan çelişkilerle dolu.
Yazımızın girişinde değindiğimiz şekilde, biz yazmak ve yeri geldiğinde yazdıklarımızı bir kez daha hatırlatmaktan ne çekinir ne de usanırız.
29 Eylül 2019 tarihinde yine bu satırlarda yer alan “Engelli sporcularda riayet edilmesi gereken iki önemli nokta!..” başlıklı yazımızı hatırlatırız.
Bu tür konular düzelene kadar bizler yazmaktan usanmayacağımız gibi, dileriz sorumluluk sahibi ilgili ve yetkililer de gerekli hassasiyeti gösterir, bizler de onları takdirle alkışlarız!.
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com