Engelliler için -Kur’an ve Sünnet ışığında- harekete geç!
Engelliler için -Kur’an ve Sünnet ışığında- harekete geç!
- 15-09-2019 09:04
- 738
- 15-09-2019 09:04
- 738
Hareket ve egzersizin “Yaratılmışların en şereflisi" (dikkat edin yaşayan denilmiyor) insanın sağlığını koruması açısından önemi, her geçen gün artmaktadır.
Teknolojinin getirdiği ve adına “yenilik" denilen imkânlar, bu sürecin önemini artırmaktadır.
Beden sağlığı ‘tehdit’ altındaki bu bireyler için önem taşıyan bu unsurlar, toplumda ‘engelli’ olarak tanımlanan "özel insanlar" için, daha fazla değer taşımaktadır.
Onların kaliteli hayat sürdürebilmeleri için, sosyal hayatın içinde olmalarının önemi, İslam esaslarına göre değerlendirildiğinde, daha sağlıklı düşünme ve yol alma imkânı bulunulacaktır.
Yapılan araştırmalarda bunu görmek mümkün.
“Bilimsellik" özelliği taşıyan her bir çalışma, bulunduğu süreçte yarar, geleceğe ise ışık saçar.
Biz ‘inanan’ insanlar için en önemli hareket noktası ise hidayet kaynağı Kur’an-ı Kerim ve son Peygamber Hazreti Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) hayatı.
Allah’ın Resulü buyuruyor, “Sizden biri Rabbiyle konuşmak istediğinde Kur’an’ı anlayarak okusun” (Kenzu’l-Ummal)
Üstad Abdurrahman Dilipak’ın da ifade ettiği gibi “Kur’an Allah’ın açıklanmış rızası, bize düşen görev ise, ‘Yaşayan Kur’an olmaktır.”
İslam esaslarına göre hareket edildiğinde, hayat kalitesi ve ebedi kurtuluşa ermemek mümkün değil.
Yeter ki davamızda samimi olalım.
Sosyal Siyaset Uzmanı Prof. Dr. Ali Seyyar’ın "İslam’da Özürlülük Algısı ve Hz. Muhammed’in Engelli İnsanlara(Sosyal Koruma Kapsamına Almasına Yönelik) Uyguladığı Psiko-Sosyal Yöntemler" başlıklı araştırması, o çalışmalara en anlamlı örnek.
Araştırmada, İslam’ın özel (engelli) bireylere bakışında dünya görüşü ve Peygamberimiz’in tutum ve davranışlarındaki psiko-sosyal ve pedagojik yaklaşımlarının dışa yansıyan temel (hukuk) ilkelerinden bahsedilmektedir.
Sayın Seyyar’ın “Araştırma"sının giriş bölümünde "İslam’da özürlü haklarının genel çerçevesi" başlığı altında şu ifadelere yer veriliyor;
"Hz. Peygamber’in yaşadığı dönemde özürlülerin eşit insan muamelesi görmeleri ve toplum hayatına katılmaları, onlarla ilgili Kur’an ayetlerinin indirilmesi ile mümkün olmuştur.
Hz. Peygamber, Kuran’dan ilham alarak, özürlü insanlara özel ilgi ve şefkat göstermiş ve onları değişik sosyal hizmet uygulamalarıyla toplumun faydalı bir unsuru haline getirmiştir.
Bu çerçevede tebliğimizde Hz. Peygamber’in bedensel ve zihinsel özürlü sahabilere dönük sosyal pedagojik yaklaşımları, modern sosyal politika (hizmet) ve hukuk çerçevesinde tek tek değerlendirilecektir…"
Yukarıdaki araştırmayı, 29 Ocak 2017'de, -"AB istedi” diye değil, Kur’an ve Sünnet’e göre engellilere bakmak!- başlığıyla yine bu satırlara yansıtmışız.
Araştırmanın sonuç kısmında; "İslâm dininin, beşerî münasebetlerde ve sosyal hayatta güçlük değil kolaylık sağlanmasını öngördüğü…" vurgusu yapılarak, "İslam inancının özürlülere (engellilere) pozitif ayrımcılık kapsamında bazı sosyal haklar verirken sosyal sorumluluklarını da özürlülüklerinin müsaade ettiği boyutta yerine getirmelerini istemektedir…" denilmektedir.
Tüm bu anlatılanlardan kimlerin ne gibi dersler, sonuçlar çıkardı/çıkaracağı hususu da burada önem taşıyor.
Bugün içinde yer aldığımız sosyal hayatın içerisinde, dün ile bugün arasındaki farkındalığı ortaya koymak gerekiyor.
"İki günü birbirine denk olan ziyandadır" Hadis-i Şerif’inden ne denli dersler çıkararak, hayatımıza uyguluyoruz.
Sözün ötesine geçmediğimiz vakit, düşünce yükünün altından kalkma kuvvetini bulma imkânımızın olmayacağını bilmemiz gerekiyor.
Engelli bireyler için hareket ve egzersizin önemine vurgu yaparken, görev sorumluluk sahibi bizlerin, vatandaşın sağlıklı kalması ve sosyalleşmesi için hangi aktiviteye ortam hazırladığını bir değil, daha çok düşünmemiz gerekiyor.
Özel (engelli) bireylerin sportif müsabakalarda aldığı dereceler/madalyalarla övünürken, imkânı olmayan özel (engelli) vatandaşların durumları için çözüm üretebiliyor muyuz?
Tüm meselenin çözümü, sorunun cevabında saklı!..
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com
Hareket ve egzersizin “Yaratılmışların en şereflisi" (dikkat edin yaşayan denilmiyor) insanın sağlığını koruması açısından önemi, her geçen gün artmaktadır.
Teknolojinin getirdiği ve adına “yenilik" denilen imkânlar, bu sürecin önemini artırmaktadır.
Beden sağlığı ‘tehdit’ altındaki bu bireyler için önem taşıyan bu unsurlar, toplumda ‘engelli’ olarak tanımlanan "özel insanlar" için, daha fazla değer taşımaktadır.
Onların kaliteli hayat sürdürebilmeleri için, sosyal hayatın içinde olmalarının önemi, İslam esaslarına göre değerlendirildiğinde, daha sağlıklı düşünme ve yol alma imkânı bulunulacaktır.
Yapılan araştırmalarda bunu görmek mümkün.
“Bilimsellik" özelliği taşıyan her bir çalışma, bulunduğu süreçte yarar, geleceğe ise ışık saçar.
Biz ‘inanan’ insanlar için en önemli hareket noktası ise hidayet kaynağı Kur’an-ı Kerim ve son Peygamber Hazreti Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) hayatı.
Allah’ın Resulü buyuruyor, “Sizden biri Rabbiyle konuşmak istediğinde Kur’an’ı anlayarak okusun” (Kenzu’l-Ummal)
Üstad Abdurrahman Dilipak’ın da ifade ettiği gibi “Kur’an Allah’ın açıklanmış rızası, bize düşen görev ise, ‘Yaşayan Kur’an olmaktır.”
İslam esaslarına göre hareket edildiğinde, hayat kalitesi ve ebedi kurtuluşa ermemek mümkün değil.
Yeter ki davamızda samimi olalım.
Sosyal Siyaset Uzmanı Prof. Dr. Ali Seyyar’ın "İslam’da Özürlülük Algısı ve Hz. Muhammed’in Engelli İnsanlara(Sosyal Koruma Kapsamına Almasına Yönelik) Uyguladığı Psiko-Sosyal Yöntemler" başlıklı araştırması, o çalışmalara en anlamlı örnek.
Araştırmada, İslam’ın özel (engelli) bireylere bakışında dünya görüşü ve Peygamberimiz’in tutum ve davranışlarındaki psiko-sosyal ve pedagojik yaklaşımlarının dışa yansıyan temel (hukuk) ilkelerinden bahsedilmektedir.
Sayın Seyyar’ın “Araştırma"sının giriş bölümünde "İslam’da özürlü haklarının genel çerçevesi" başlığı altında şu ifadelere yer veriliyor;
"Hz. Peygamber’in yaşadığı dönemde özürlülerin eşit insan muamelesi görmeleri ve toplum hayatına katılmaları, onlarla ilgili Kur’an ayetlerinin indirilmesi ile mümkün olmuştur.
Hz. Peygamber, Kuran’dan ilham alarak, özürlü insanlara özel ilgi ve şefkat göstermiş ve onları değişik sosyal hizmet uygulamalarıyla toplumun faydalı bir unsuru haline getirmiştir.
Bu çerçevede tebliğimizde Hz. Peygamber’in bedensel ve zihinsel özürlü sahabilere dönük sosyal pedagojik yaklaşımları, modern sosyal politika (hizmet) ve hukuk çerçevesinde tek tek değerlendirilecektir…"
Yukarıdaki araştırmayı, 29 Ocak 2017'de, -"AB istedi” diye değil, Kur’an ve Sünnet’e göre engellilere bakmak!- başlığıyla yine bu satırlara yansıtmışız.
Araştırmanın sonuç kısmında; "İslâm dininin, beşerî münasebetlerde ve sosyal hayatta güçlük değil kolaylık sağlanmasını öngördüğü…" vurgusu yapılarak, "İslam inancının özürlülere (engellilere) pozitif ayrımcılık kapsamında bazı sosyal haklar verirken sosyal sorumluluklarını da özürlülüklerinin müsaade ettiği boyutta yerine getirmelerini istemektedir…" denilmektedir.
Tüm bu anlatılanlardan kimlerin ne gibi dersler, sonuçlar çıkardı/çıkaracağı hususu da burada önem taşıyor.
Bugün içinde yer aldığımız sosyal hayatın içerisinde, dün ile bugün arasındaki farkındalığı ortaya koymak gerekiyor.
"İki günü birbirine denk olan ziyandadır" Hadis-i Şerif’inden ne denli dersler çıkararak, hayatımıza uyguluyoruz.
Sözün ötesine geçmediğimiz vakit, düşünce yükünün altından kalkma kuvvetini bulma imkânımızın olmayacağını bilmemiz gerekiyor.
Engelli bireyler için hareket ve egzersizin önemine vurgu yaparken, görev sorumluluk sahibi bizlerin, vatandaşın sağlıklı kalması ve sosyalleşmesi için hangi aktiviteye ortam hazırladığını bir değil, daha çok düşünmemiz gerekiyor.
Özel (engelli) bireylerin sportif müsabakalarda aldığı dereceler/madalyalarla övünürken, imkânı olmayan özel (engelli) vatandaşların durumları için çözüm üretebiliyor muyuz?
Tüm meselenin çözümü, sorunun cevabında saklı!..
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com