Engelliler ve sporda erişilebilirlik
Engelliler ve sporda erişilebilirlik
- 23-10-2016 12:11
- 490
- 23-10-2016 12:11
- 490
Batan güneşle birlikte, geceyi aydınlatan ay ve yıldızın önemini hissetmediğimiz takdirde, nasıl bir duygu haline bürünebileceğimizi gözünüzün önüne getirin.
Sporun da engelli vatandaşlara sağladığı yararlar bu his ve düşüncelerden farklı değil.
Sebep olan ‘unsurlar’, en umutsuz anınızda umudunuz oluyor ve geleceğe daha hüzünlü-karamsar değil umutla bakmaya başlıyorsunuz...
TEDAVİ AMAÇLI EGZERSİZLER SONRADAN MADALYAYA DÖNÜŞÜYOR...
Bedensel, zihinsel, görme veya işitme, hiç fark etmiyor. Önce rehabilitasyon-tedavi amaçlarıyla başlayan egzersizler sonrasında kurallar dahilinde oyuna-aktivite, daha sonrasında ise ‘derece-madalyaya’ sporcu kimliğine dönüşüyor.
Zirve-derece yapan bu kimlikle, bir anda kendinizi ay-yıldızlı al bayrak altında, Avrupa, Dünya ve sporun finali olarak, engellilerin olimpiyatları olarak adlandırılan Paralimpik oyunlarında buluyorsunuz...
“NORMAL SPORCULAR”I GERİDE BIRAKAN “ENGELLİLER” ACABA GERÇEKTEN ENGELLİ Mİ!..
Süreç sağlıklı işlediğinde, ülkemizin gurur kaynağı olduklarına şahit oluyoruz. İnsan o anda düşünmeye başlıyor; derece-madalya, gurur kaynağı olarak normal sporcuları geride bırakan sporcularda gözlemlemediğinizde (bunun örneği Brezilya’da yapılan olimpiyatlarda yaşandı), aklınıza şaşkınlığını gizlemeyeceğiz şu soru geliyor; ‘Acaba gerçek engelli kim?...’
GERÇEK ENGELLİ KİM!..
Evet, gerçek engelli kim? Hayatının 25 yılını sporun içinde geçiren bir spor adamı olarak kendi kendime ‘defalarca’ sormadan edemiyorum; gerçek engelli kim?
Aslında sorunun cevabı çok açık ama, her ne hikmet ise karmaşık hale getirmek için uğraş halindeyiz!
İnanın bunun nedenlerini, çoğu kez kendimiz dahi bilmiyoruz. Veya işimize-menfaatimize ‘bilmeme’ çabası gibi, anormal bir durum söz konusu. Neden?..
YAŞAMADIĞIMIZDA BİLEMİYORUZ...
Bu sorunun cevabı, engelli bir vatandaşın yaşadığı ‘ruh’ halinin ayrıntısını öğrenmek için mutlaka başımızdan bir hal, kaza, hastalık, doğuştan v.s. geçmesi mi gerekiyor. Böyle bir durumu kimsenin yaşamasını arzulamayız.
“Ama"sı, yaşamadığımızda maalesef bilmiyoruz, bilemiyoruz!
Dahası, ‘sağlıklı-ciddiyetle’ düşünemiyoruz. Burada ‘Bir musibet, bin nasihatten iyidir...’ sözü önem taşısa da, garantisi olmayan büyük bir ‘manevi’ imtihan...
ÜLKEMİZDE HER 10 KİŞİDEN BİRİ ENGELLİ...
Madem, "herkes bir engelli adayı” gerçeği ile karşılaşıp, ülkemizde her 10 kişiden 1’i engelli, öyle ise 8 milyonu bulan nüfus ile bu rakam azımsanamayacak derecede.
Hal böyle olunca da, engelliler konusu göz ardı edilmeyecek öneme sahip...
TESİSE ERİŞİLEBİLİRLİK GERÇEĞİ...
Beden eğitimi-egzersiz-spor engelli vatandaşımız için yararı büyük ise, madem spor yapabilmek için de tesis gerekli, öyle ise öncelik olarak karşımıza çıkan ‘Erişilebilirlik’ gerçeği.
Diğer bir ifade ile, bir engelli vatandaşın spor tesisini bağımsız ve güvenli bir şekilde kullanabilmesi için gerekli standartlara sahip olması....
“ERİŞİLEBİLİRLİK” KANUNLA YASAL HALE GETİRİLMİŞ...
İnsani veya vicdani tarafını da bir kenara bırakalım.
Bu düzenleme 2005 yılında 9463 no’lu Engelliler Hakkında çıkarılan kanun ile ‘erişilebilirlik’ yasal hale getirilmiş.
3. maddenin (ı) bendinde ‘spor tesisleri...’ ibaresi yer almaktadır...
DUYARSIZLIK NEDEN!..
Engelli vatandaşın istediği aslında fazla bir şey yok. ‘Görmeyen gözler, körelen vicdanlara inat..’ olsun diye değil; normal vatandaşların sahip olduğu haklara sahip, sağlıklı bir vatandaş gibi spor tesislerinden yararlanmak ve hayatını ‘kaliteli’ bir şekilde sürdürebilmek.
Hal böyle ise, duyarsızlık neden?..
İlinizde, ilçenizde veya köyünüzde. Kısaca, bulunduğunuz yerleşim yerinde mutlaka bir spor tesisi vardır. Kendimize bir tekerlekli sandalye temin edip, bir spor tesisinin danışma bölümüne giderek ‘Bedensel engelli vatandaş olabileceğiniz...’ düşüncesi ile, lavaboları kullanmak, tribünden maçı izlemek, spor tesisi (havuzlu ise) yüzmek, dahası spor yapmak istediğinizi söyleyin....
ÇARESİZLİK, TESLİM OLMAK ANLAMINA GELMEZ!..
Talep ettiğiniz konularda eğer olumsuz karşılaşıyorsanız “Çaresizlik, teslim olmak anlamına gelmez!.." sözümüzü bir kere daha hatırlatmak isteriz.
Spor tesisindeki o sorulara, cevaptan kaynaklanan ‘olumsuz’ bir tablo ortaya çıkıyor ise, kamu, özel fark etmiyor, orada 9463 sayılı kanunun ihlali söz konusu var demektir!..
Bu yazdıklarımız-dillendirmek istediğimiz karamsar bir tablo çizmek için değil, amacımız, engelli vatandaşların da sağlıklı insanlar gibi mevcut tesislerde spor yapmalarını kolaylaştırmak.
Bir spor tesisi açılırken nasıl ki, Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri, itfaiye gibi resmi kurumlardan ruhsat alınıyor, bu ruhsatı veren kurum ve kuruluşlarda ‘erişilebilirlik’ hususunu, denetim konularına dahil etmeleri gerektiğini, burada belirtmek isteriz...
OLUMSUZ TABLO, HER SPOR TESİSİ İÇİN DEĞİL...
Şunun da altını bir kez daha çizmekte yarar var. Ortaya çıkan bu ‘olumsuz’ tablo her spor tesisi için geçerli değil.
Aksaklıkları yazmak ve takip etmeyi kendimizde bir vazife ediniyoruz,
Engellilere standartlara uygun şekilde spor imkânı sunan, kurum ve kuruluşların yönetici ve çalışanlarını da ayrıca tebrik etmek boynumuzun borcudur...
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com
Batan güneşle birlikte, geceyi aydınlatan ay ve yıldızın önemini hissetmediğimiz takdirde, nasıl bir duygu haline bürünebileceğimizi gözünüzün önüne getirin.
Sporun da engelli vatandaşlara sağladığı yararlar bu his ve düşüncelerden farklı değil.
Sebep olan ‘unsurlar’, en umutsuz anınızda umudunuz oluyor ve geleceğe daha hüzünlü-karamsar değil umutla bakmaya başlıyorsunuz...
TEDAVİ AMAÇLI EGZERSİZLER SONRADAN MADALYAYA DÖNÜŞÜYOR...
Bedensel, zihinsel, görme veya işitme, hiç fark etmiyor. Önce rehabilitasyon-tedavi amaçlarıyla başlayan egzersizler sonrasında kurallar dahilinde oyuna-aktivite, daha sonrasında ise ‘derece-madalyaya’ sporcu kimliğine dönüşüyor.
Zirve-derece yapan bu kimlikle, bir anda kendinizi ay-yıldızlı al bayrak altında, Avrupa, Dünya ve sporun finali olarak, engellilerin olimpiyatları olarak adlandırılan Paralimpik oyunlarında buluyorsunuz...
“NORMAL SPORCULAR”I GERİDE BIRAKAN “ENGELLİLER” ACABA GERÇEKTEN ENGELLİ Mİ!..
Süreç sağlıklı işlediğinde, ülkemizin gurur kaynağı olduklarına şahit oluyoruz. İnsan o anda düşünmeye başlıyor; derece-madalya, gurur kaynağı olarak normal sporcuları geride bırakan sporcularda gözlemlemediğinizde (bunun örneği Brezilya’da yapılan olimpiyatlarda yaşandı), aklınıza şaşkınlığını gizlemeyeceğiz şu soru geliyor; ‘Acaba gerçek engelli kim?...’
GERÇEK ENGELLİ KİM!..
Evet, gerçek engelli kim? Hayatının 25 yılını sporun içinde geçiren bir spor adamı olarak kendi kendime ‘defalarca’ sormadan edemiyorum; gerçek engelli kim?
Aslında sorunun cevabı çok açık ama, her ne hikmet ise karmaşık hale getirmek için uğraş halindeyiz!
İnanın bunun nedenlerini, çoğu kez kendimiz dahi bilmiyoruz. Veya işimize-menfaatimize ‘bilmeme’ çabası gibi, anormal bir durum söz konusu. Neden?..
YAŞAMADIĞIMIZDA BİLEMİYORUZ...
Bu sorunun cevabı, engelli bir vatandaşın yaşadığı ‘ruh’ halinin ayrıntısını öğrenmek için mutlaka başımızdan bir hal, kaza, hastalık, doğuştan v.s. geçmesi mi gerekiyor. Böyle bir durumu kimsenin yaşamasını arzulamayız.
“Ama"sı, yaşamadığımızda maalesef bilmiyoruz, bilemiyoruz!
Dahası, ‘sağlıklı-ciddiyetle’ düşünemiyoruz. Burada ‘Bir musibet, bin nasihatten iyidir...’ sözü önem taşısa da, garantisi olmayan büyük bir ‘manevi’ imtihan...
ÜLKEMİZDE HER 10 KİŞİDEN BİRİ ENGELLİ...
Madem, "herkes bir engelli adayı” gerçeği ile karşılaşıp, ülkemizde her 10 kişiden 1’i engelli, öyle ise 8 milyonu bulan nüfus ile bu rakam azımsanamayacak derecede.
Hal böyle olunca da, engelliler konusu göz ardı edilmeyecek öneme sahip...
TESİSE ERİŞİLEBİLİRLİK GERÇEĞİ...
Beden eğitimi-egzersiz-spor engelli vatandaşımız için yararı büyük ise, madem spor yapabilmek için de tesis gerekli, öyle ise öncelik olarak karşımıza çıkan ‘Erişilebilirlik’ gerçeği.
Diğer bir ifade ile, bir engelli vatandaşın spor tesisini bağımsız ve güvenli bir şekilde kullanabilmesi için gerekli standartlara sahip olması....
“ERİŞİLEBİLİRLİK” KANUNLA YASAL HALE GETİRİLMİŞ...
İnsani veya vicdani tarafını da bir kenara bırakalım.
Bu düzenleme 2005 yılında 9463 no’lu Engelliler Hakkında çıkarılan kanun ile ‘erişilebilirlik’ yasal hale getirilmiş.
3. maddenin (ı) bendinde ‘spor tesisleri...’ ibaresi yer almaktadır...
DUYARSIZLIK NEDEN!..
Engelli vatandaşın istediği aslında fazla bir şey yok. ‘Görmeyen gözler, körelen vicdanlara inat..’ olsun diye değil; normal vatandaşların sahip olduğu haklara sahip, sağlıklı bir vatandaş gibi spor tesislerinden yararlanmak ve hayatını ‘kaliteli’ bir şekilde sürdürebilmek.
Hal böyle ise, duyarsızlık neden?..
İlinizde, ilçenizde veya köyünüzde. Kısaca, bulunduğunuz yerleşim yerinde mutlaka bir spor tesisi vardır. Kendimize bir tekerlekli sandalye temin edip, bir spor tesisinin danışma bölümüne giderek ‘Bedensel engelli vatandaş olabileceğiniz...’ düşüncesi ile, lavaboları kullanmak, tribünden maçı izlemek, spor tesisi (havuzlu ise) yüzmek, dahası spor yapmak istediğinizi söyleyin....
ÇARESİZLİK, TESLİM OLMAK ANLAMINA GELMEZ!..
Talep ettiğiniz konularda eğer olumsuz karşılaşıyorsanız “Çaresizlik, teslim olmak anlamına gelmez!.." sözümüzü bir kere daha hatırlatmak isteriz.
Spor tesisindeki o sorulara, cevaptan kaynaklanan ‘olumsuz’ bir tablo ortaya çıkıyor ise, kamu, özel fark etmiyor, orada 9463 sayılı kanunun ihlali söz konusu var demektir!..
Bu yazdıklarımız-dillendirmek istediğimiz karamsar bir tablo çizmek için değil, amacımız, engelli vatandaşların da sağlıklı insanlar gibi mevcut tesislerde spor yapmalarını kolaylaştırmak.
Bir spor tesisi açılırken nasıl ki, Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri, itfaiye gibi resmi kurumlardan ruhsat alınıyor, bu ruhsatı veren kurum ve kuruluşlarda ‘erişilebilirlik’ hususunu, denetim konularına dahil etmeleri gerektiğini, burada belirtmek isteriz...
OLUMSUZ TABLO, HER SPOR TESİSİ İÇİN DEĞİL...
Şunun da altını bir kez daha çizmekte yarar var. Ortaya çıkan bu ‘olumsuz’ tablo her spor tesisi için geçerli değil.
Aksaklıkları yazmak ve takip etmeyi kendimizde bir vazife ediniyoruz,
Engellilere standartlara uygun şekilde spor imkânı sunan, kurum ve kuruluşların yönetici ve çalışanlarını da ayrıca tebrik etmek boynumuzun borcudur...
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com