Esir şehrin mahpusları
Esir şehrin mahpusları
- 23-10-2023 19:19
- 2394
- 23-10-2023 19:19
- 2394
ESİR ŞEHRİN MAHPUSLARI…
Esir şehir Amerika’dır.
Bu şehrin (ABD’nin) mahpusları da Avrupa ülkeleridir.
Elinde zincirlerini tutan gardiyan da Siyonist Yahudilerdir.
Bundan dolayı;
Ne Amerika ne de Avrupa ülkeleri, İsrail aleyhine herhangi bir söylemde bulunamazlar, aleyhte her hangi bir karara da imza atamazlar…
Tam aksine Siyonist İsrail’e bağlı olduklarını göstermek için birbirleri ile adeta yarışırlar.
Neden?
ÇÜNKÜ AVRUPA VE AMERİKA’NIN TÜM SİNİR UÇLARI VE CAN DAMARLARI, SİYONİST YAHUDİLERİN ELİNDE…
Gazze’ye saldırılar başlayınca, ülkemizde protestolar başladı.
Bu çerçevede;
Boykot edilecek Yahudi mal ve şirketleri de yayınladı.
O şirket ve markalara dikkat edilirse!..
Yahudi malı olmayan ve günlük hayatta kullanacağınız mal ve hizmet neredeyse kalmıyor gibi.
Bizde durum böyleyse…
Varın Avrupa ve Amerika’da durumun ne kadar vahim olduğunu anlayın.
Kaldı ki;
Yayınlanan bu şirket ve markalar arasında; bankalar, finans merkezleri, sigorta şirketleri, medya organları, film-dizi ve sinema şirketleri (Hollywood, Netflix vb.)
Ve..
Siyonistlerle işbirliği içinde olan siyasetçiler yok.
Onlar da yayınlandığı takdirde Siyon çetelerinin Dünyayı nasıl boyunduruk altına aldıkları görülecektir.
Peki,
Bunu ilk kim fark etti?
KENNEDY-ALMAN VE JAPONLAR…
Bunu ilk önce;
Alman Başbakanı Konrad Adenauer ve Japonlar fark etti ama onlar Esir şehrin (ABD’nin) mahpusu oldukları için seslerini çıkaramadılar.
Refah seviyeleri yükselsin de gerisi önemli değildi.
Nitekim öyle de oldu.
Hem Almanların hem de Japonların refah düzeyi yükseldi ama esaretten ve İsrail’e her yıl haraç ödemekten kurtulamadılar.
Bu arada;
Şimdi olduğu gibi Gazze’de yaşanan insanlık dramına ses çıkaramadıkları gibi alelacele İsrail’in yanında olduklarını ilan ettiler.
Çünkü mecburlar…
“Filistinlilere yazık oluyor!” dedikleri anda Siyonistlerin elinde bulunan gizli evrakları faş edilir (FETÖ taktiği)…
Böylece;
Hem kendi ülkelerinde hem de dünyaya rezil olurlar. Uğrayacakları maddi zararlar da cabası.
KENNEDY…
Ancak Kennedy…
Ülkesinin süper güç olmasına güvenip, Doları neden Yahudilerin basıp, ABD’ye kiraladıklarına itiraz etti.
Ve doları;
Merkez Bankasının (FED) basması için harekete geçti.
Malum olduğu üzere bu karar onun sonu oldu.
Herkesin önünde öldürülen ABD Başkanı, faili meçhul olarak kayıtlara geçti.
TRUMP – CLINTON- MONİCA…
Aynı şey değil ama Trump da Yahudilerin Amerika’daki bazı şımarıklıklarına itiraz etti.
Bunun karşılığında;
Hem kazandığı seçimi kaybetti hem de şu anda Amerikan mahkemeleri ile uğraşıyor, adi bir suçlu gibi fotoğraf çektirip parmak izi alınıyor.
(Büyük ihtimalle Trump arkasındaki seçmen desteği ve parasına güvendi. Hâlbuki serveti, Yahudilerin serveti yanında nedir ki… Yahudiler ona “Twit” bile attırmayıp Twitter’deki hesabını kapatmışlardı)
Eski Başkanlardan Bill Clinton da Filistin devletinin tanınması lazım geldiğini söylediği için Yahudi Monica Lewinsky’yi ona gönderip şantaj kurmuşlardı.
İSRAİL SİYON HÂKİMİYETİ BİR GÜNDE KURULMADI!..
Yani;
İsrail bugünkü gücüne bir günde gelmedi ki, bir günde yıkılsın.
Bu iş bir vetire (süreç) işidir…
Ve yıkılma süreci bana göre siyasette “One minute!” ile sahada ise şimdi Hamas ile devam eden savaş ile başladı…
ÇÜNKÜ 6 GÜNDE MISIR, SURİYE VE ÜRDÜN’Ü…
… Teslim alıp, topraklarını işgal eden İsrail (1967 Savaşı)
16 gündür….
Bir lokmacık Gazze’ye giremiyor.
Bir avuç Hamaslı mücahid, Mossad’ın da İsrail’in de, onlara destek verenlerin de karizmasını yerle bir etti.
Bunun için Amerika ve İngiltere, İsrail’e destek için bölgeye savaş gemilerini gönderdi.
Bundan şu anlaşılıyor:
Bundan önce İsrail ile yapılan savaşlar şike idi.
Filistinliler hep ihanete uğradı.
1967 Altı Gün savaşında ne Cemal Abdünnasır’ın ne de Baas rejiminin İsrail ile savaşmak gibi bir derdi yoktu.
Masabaşında vermeye cesaret edemedikleri Gazze, Batı Şeria, Kudüs ve Golan Tepelerini “savaş” adı altında vermekten ibaretti o savaş…
Ama şimdi…
Evet, çok zayiat ve yıkım oluyor.
Ancak;
İsrail de sarsılıyor ilk defa bu kadar çok zayiat veriyor.
İsrail…
Mısır-Suriye ve Ürdün’e karşı savaştığında…
Ve savaş, kendi topraklarında olmadığı halde 500’den daha az askeri ölmüştü.
O savaşta, kendi yüzölçümünden 5 kat fazla yeri işgal etmişti.
Şimdi ise;
Savaş, kendi topraklarında olduğu halde şimdiden 1500 ölüsü var ve arkasındaki bu kadar desteğe rağmen Gazze’ye de girebilmiş değil.
Önümüzdeki günler bize ne gösterecek bilemeyiz.
"Nice az topluluklar, Allah'ın izni ile nice çok topluluklara galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir." Bakara 249
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
.
ESİR ŞEHRİN MAHPUSLARI…
Esir şehir Amerika’dır.
Bu şehrin (ABD’nin) mahpusları da Avrupa ülkeleridir.
Elinde zincirlerini tutan gardiyan da Siyonist Yahudilerdir.
Bundan dolayı;
Ne Amerika ne de Avrupa ülkeleri, İsrail aleyhine herhangi bir söylemde bulunamazlar, aleyhte her hangi bir karara da imza atamazlar…
Tam aksine Siyonist İsrail’e bağlı olduklarını göstermek için birbirleri ile adeta yarışırlar.
Neden?
ÇÜNKÜ AVRUPA VE AMERİKA’NIN TÜM SİNİR UÇLARI VE CAN DAMARLARI, SİYONİST YAHUDİLERİN ELİNDE…
Gazze’ye saldırılar başlayınca, ülkemizde protestolar başladı.
Bu çerçevede;
Boykot edilecek Yahudi mal ve şirketleri de yayınladı.
O şirket ve markalara dikkat edilirse!..
Yahudi malı olmayan ve günlük hayatta kullanacağınız mal ve hizmet neredeyse kalmıyor gibi.
Bizde durum böyleyse…
Varın Avrupa ve Amerika’da durumun ne kadar vahim olduğunu anlayın.
Kaldı ki;
Yayınlanan bu şirket ve markalar arasında; bankalar, finans merkezleri, sigorta şirketleri, medya organları, film-dizi ve sinema şirketleri (Hollywood, Netflix vb.)
Ve..
Siyonistlerle işbirliği içinde olan siyasetçiler yok.
Onlar da yayınlandığı takdirde Siyon çetelerinin Dünyayı nasıl boyunduruk altına aldıkları görülecektir.
Peki,
Bunu ilk kim fark etti?
KENNEDY-ALMAN VE JAPONLAR…
Bunu ilk önce;
Alman Başbakanı Konrad Adenauer ve Japonlar fark etti ama onlar Esir şehrin (ABD’nin) mahpusu oldukları için seslerini çıkaramadılar.
Refah seviyeleri yükselsin de gerisi önemli değildi.
Nitekim öyle de oldu.
Hem Almanların hem de Japonların refah düzeyi yükseldi ama esaretten ve İsrail’e her yıl haraç ödemekten kurtulamadılar.
Bu arada;
Şimdi olduğu gibi Gazze’de yaşanan insanlık dramına ses çıkaramadıkları gibi alelacele İsrail’in yanında olduklarını ilan ettiler.
Çünkü mecburlar…
“Filistinlilere yazık oluyor!” dedikleri anda Siyonistlerin elinde bulunan gizli evrakları faş edilir (FETÖ taktiği)…
Böylece;
Hem kendi ülkelerinde hem de dünyaya rezil olurlar. Uğrayacakları maddi zararlar da cabası.
KENNEDY…
Ancak Kennedy…
Ülkesinin süper güç olmasına güvenip, Doları neden Yahudilerin basıp, ABD’ye kiraladıklarına itiraz etti.
Ve doları;
Merkez Bankasının (FED) basması için harekete geçti.
Malum olduğu üzere bu karar onun sonu oldu.
Herkesin önünde öldürülen ABD Başkanı, faili meçhul olarak kayıtlara geçti.
TRUMP – CLINTON- MONİCA…
Aynı şey değil ama Trump da Yahudilerin Amerika’daki bazı şımarıklıklarına itiraz etti.
Bunun karşılığında;
Hem kazandığı seçimi kaybetti hem de şu anda Amerikan mahkemeleri ile uğraşıyor, adi bir suçlu gibi fotoğraf çektirip parmak izi alınıyor.
(Büyük ihtimalle Trump arkasındaki seçmen desteği ve parasına güvendi. Hâlbuki serveti, Yahudilerin serveti yanında nedir ki… Yahudiler ona “Twit” bile attırmayıp Twitter’deki hesabını kapatmışlardı)
Eski Başkanlardan Bill Clinton da Filistin devletinin tanınması lazım geldiğini söylediği için Yahudi Monica Lewinsky’yi ona gönderip şantaj kurmuşlardı.
İSRAİL SİYON HÂKİMİYETİ BİR GÜNDE KURULMADI!..
Yani;
İsrail bugünkü gücüne bir günde gelmedi ki, bir günde yıkılsın.
Bu iş bir vetire (süreç) işidir…
Ve yıkılma süreci bana göre siyasette “One minute!” ile sahada ise şimdi Hamas ile devam eden savaş ile başladı…
ÇÜNKÜ 6 GÜNDE MISIR, SURİYE VE ÜRDÜN’Ü…
… Teslim alıp, topraklarını işgal eden İsrail (1967 Savaşı)
16 gündür….
Bir lokmacık Gazze’ye giremiyor.
Bir avuç Hamaslı mücahid, Mossad’ın da İsrail’in de, onlara destek verenlerin de karizmasını yerle bir etti.
Bunun için Amerika ve İngiltere, İsrail’e destek için bölgeye savaş gemilerini gönderdi.
Bundan şu anlaşılıyor:
Bundan önce İsrail ile yapılan savaşlar şike idi.
Filistinliler hep ihanete uğradı.
1967 Altı Gün savaşında ne Cemal Abdünnasır’ın ne de Baas rejiminin İsrail ile savaşmak gibi bir derdi yoktu.
Masabaşında vermeye cesaret edemedikleri Gazze, Batı Şeria, Kudüs ve Golan Tepelerini “savaş” adı altında vermekten ibaretti o savaş…
Ama şimdi…
Evet, çok zayiat ve yıkım oluyor.
Ancak;
İsrail de sarsılıyor ilk defa bu kadar çok zayiat veriyor.
İsrail…
Mısır-Suriye ve Ürdün’e karşı savaştığında…
Ve savaş, kendi topraklarında olmadığı halde 500’den daha az askeri ölmüştü.
O savaşta, kendi yüzölçümünden 5 kat fazla yeri işgal etmişti.
Şimdi ise;
Savaş, kendi topraklarında olduğu halde şimdiden 1500 ölüsü var ve arkasındaki bu kadar desteğe rağmen Gazze’ye de girebilmiş değil.
Önümüzdeki günler bize ne gösterecek bilemeyiz.
"Nice az topluluklar, Allah'ın izni ile nice çok topluluklara galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir." Bakara 249
.
Emin Batur, dikGAZETE.com