Fısıltı mı, taş mı? Ver kararını..

Fısıltı mı, taş mı? Ver kararını..

Zengin bir iş adamı, arabasıyla şehirde ilerlerken, birden karşısına bir çocuk çıktı ve elindeki taşı adamın arabasına savurdu..

Taşın arabasına isabet etmesiyle panikleyip fren yapan adam, zor belâ arabasını kaldırım taşına çarptırarak durdurdu..

Adam, öfke ile arabadan inip, taşı atan çocuğu kolundan tutarak sarsmaya başladı ve "sen ne yaptın be çocuk, bak arabamı ne hale getirdin" diyerek bağırdı..

Üzgün, mahçup ve suçlu bir tavır içindeki çocuk, "amca,  özür dilerim, lütfen kızmayın bana, sizden önce geçen arabalara durmaları için işaret ettim, arabaların hiç biri durmayınca, arabanıza mecbur kalarak taş attım" dedi..

Ve gözyaşları içinde, kenarda devrilmiş duran tekerlekli özürlü arabayı ve yerde yatan birisini göstererek, devam etti;

"Abim yürüyemiyor, onu tekerlekli arabası ile gezdirirken, bir anda kayıp yere düştü ve araba da devrildi.. Abimi kaldırmaya gücüm yetmedi, gelen geçen kimse de yok, siz onu yerden kaldırıp tekerlekli arabasına tekrar oturtmama yardım edermisiniz?.."

Zengin adam bu sözler karşısında bir anda ne diyeceğini şaşırdı ve son derece üzgün bir şekilde yerde yatan diğer çocuğun yanına giderek, onu kaldırıp tekerlekli arabasına oturttu..

Ardından cebinden temiz bir mendil çıkararak çocuğun bacağındaki kanları sildi..

Küçük çocuk, sevinç içinde abisini tekerlekli arabasıyla alıp giderken, adam da arkalarından öylece bakakaldı..

Arabasına döndüğünde ise, çocuğun attığı taşın, arabasının kapısında bıraktığı oyuk şeklindeki "derin izi" tekrar gördü..

Ve zengin adam, bu derin taş izini hiçbir zaman tamir ettirmedi.. 

Aslında taş izini, şu mesajı hiç unutmamak için sakladı;

Hayatın içinden hiçbir zaman, birilerinin seni durdurmak ve dikkatini çekmek için "taş atmaya" mecbur kalacağı kadar "hızlı" geçme!..

Ve şunu da asla ve kat'a aklından çıkarma..

Allah (CC) ruhumuza fısıldar ve kâlbimize konuşur.. 

O sese kulak vermediğimiz ya da lakâyt kaldığımız zaman ise, bize bir yerlerden, taş fırlatılabilir..

Veya başka bir şey!..

O vakit, ister fısıltıyı dinle, ister taşı bekle..

Seçim senin!..

Vesselâm..

.

Sami Özey, dikGAZETE.com

Zengin bir iş adamı, arabasıyla şehirde ilerlerken, birden karşısına bir çocuk çıktı ve elindeki taşı adamın arabasına savurdu..

Taşın arabasına isabet etmesiyle panikleyip fren yapan adam, zor belâ arabasını kaldırım taşına çarptırarak durdurdu..

Adam, öfke ile arabadan inip, taşı atan çocuğu kolundan tutarak sarsmaya başladı ve "sen ne yaptın be çocuk, bak arabamı ne hale getirdin" diyerek bağırdı..

Üzgün, mahçup ve suçlu bir tavır içindeki çocuk, "amca,  özür dilerim, lütfen kızmayın bana, sizden önce geçen arabalara durmaları için işaret ettim, arabaların hiç biri durmayınca, arabanıza mecbur kalarak taş attım" dedi..

Ve gözyaşları içinde, kenarda devrilmiş duran tekerlekli özürlü arabayı ve yerde yatan birisini göstererek, devam etti;

"Abim yürüyemiyor, onu tekerlekli arabası ile gezdirirken, bir anda kayıp yere düştü ve araba da devrildi.. Abimi kaldırmaya gücüm yetmedi, gelen geçen kimse de yok, siz onu yerden kaldırıp tekerlekli arabasına tekrar oturtmama yardım edermisiniz?.."

Zengin adam bu sözler karşısında bir anda ne diyeceğini şaşırdı ve son derece üzgün bir şekilde yerde yatan diğer çocuğun yanına giderek, onu kaldırıp tekerlekli arabasına oturttu..

Ardından cebinden temiz bir mendil çıkararak çocuğun bacağındaki kanları sildi..

Küçük çocuk, sevinç içinde abisini tekerlekli arabasıyla alıp giderken, adam da arkalarından öylece bakakaldı..

Arabasına döndüğünde ise, çocuğun attığı taşın, arabasının kapısında bıraktığı oyuk şeklindeki "derin izi" tekrar gördü..

Ve zengin adam, bu derin taş izini hiçbir zaman tamir ettirmedi.. 

Aslında taş izini, şu mesajı hiç unutmamak için sakladı;

Hayatın içinden hiçbir zaman, birilerinin seni durdurmak ve dikkatini çekmek için "taş atmaya" mecbur kalacağı kadar "hızlı" geçme!..

Ve şunu da asla ve kat'a aklından çıkarma..

Allah (CC) ruhumuza fısıldar ve kâlbimize konuşur.. 

O sese kulak vermediğimiz ya da lakâyt kaldığımız zaman ise, bize bir yerlerden, taş fırlatılabilir..

Veya başka bir şey!..

O vakit, ister fısıltıyı dinle, ister taşı bekle..

Seçim senin!..

Vesselâm..

.

Sami Özey, dikGAZETE.com