Gazze için Devleti suçla; İsrail’i es geç!
Gazze için Devleti suçla; İsrail’i es geç!
- 07-04-2024 08:57
- 2545
- 07-04-2024 08:57
- 2545
Gazze için Devleti suçla; İsrail’i es geç
‘X’ Sosyal Medya platformunda ‘Filistin İçin Bin Genç’ adlı hesabın çağrısı üzerine İstanbul İstiklal Caddesinde bir araya gelen grup, “Gazze katliamı devam ederken, Türkiye; İsrail ile ticaret yapmaya devam ediyor” gerekçesi ile protesto yürüyüşü yaptı.
Buraya kadar her şey normal. Vatandaş, fikrini söyleme ve protesto hakkını kullanmak istemiş.
Gösteri bitiminde bir grubun; devlet ve idari erk aleyhine hakarete varan sözler söylemesi üzerine gözaltına alınması ve göz altı sonrası polisin şiddet uyguladığı iddiası ile sosyal medya birden karıştı.
Nasıl olur da başörtülü kadınlar ve Gazze’yi savunanlar ters kelepçe ile gözaltına alınırdı?
Gözaltına alınma şekli ile 28 Şubat sürecinde başörtüsü eylemine katılan kadınlara uygulanan yöntemin aynı olduğu söylendi.
Polis şiddet uyguladı mı? Polis, insan hak ve onuruna aykırı bir harekette bulundu mu?
Tüm bu iddialar ile ilgili İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, yaptığı açıklamada; iki emniyet görevlisinin açığa alındığını ve mülkiye müfettişinin görevlendirildiğini söyledi.
Polisin tutum ve davranışı hem müfettişler hem de adli makam tarafından incelenecektir.
Buradaki mesele; Türkiye’de başörtülü ve mütedeyyin kesime şiddet uygulandığı algısı oluşturma peşindeki örgütlü hareketin yaygınlaştığıdır.
Türkiye, uzun yıllar Filistin davası için mücadele etti. Uluslararası tüm platformlarda (toplantı vs.) Filistin’in haklı davası gündeme taşındı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın on beş sene önce katil İsrail’in en tepe idarecisinin yüzüne 'One minute' diye haykırdığını unutmayalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin mücadelesi için ağır bir bedel ödemişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, batılı devletler tarafından “terör örgütü” olduğu iddia edilen HAMAS için tereddütsüz bir şekilde “Hayır, terör örgütü değil, tam aksine bir direniş örgütüdür” diyebilmiştir.
Türkiye, bugün net bir şekilde HAMAS’ın siyasi kadroları ile görüşebilmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Netanyahu yönetimi, günümüzün Nazileri olarak, isimlerini Hitler'in, Mussolini'nin, Franco'nun ve diğer canilerin yanına ekletmişlerdir. Bu katliamcıların uluslararası hukuk önünde de hesap vermeleri için gerekeni yapıyoruz, yapacağız” derken; kararlı tutumunu sürdürüyor.
Peki Taksim’deki gösteri, Gazze için miydi?
“Filistin İçin Bin Genç” adlı hesaba göre; “Koşulsuz şartsız ‘Nehirden Denize Özgür Filistin’ demek için bir araya geliyoruz. İşgalci İsrail ve işbirlikçilerine karşı duracak 1000 genç” aranıyordu.
Bin Genç için Google’de kayıt linki açılmış; ‘mücadelenin büyütülmesi’ için destek istenmişti.
Bin gence ulaşmasalar da sokağa indiler.
Mücadele kime karşı büyütülecekti?
İsrail’e karşı mı?
İsrail’e karşı mücadele ettiğini iddia eden grubun arkasında kim var?
Kim yok ki?
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (kısaca ESP), Türkiye'de faaliyet gösteren, 29 Ocak 2010 tarihinde kurulmuş Marksist-Leninist bir siyasi parti. ESP 31 Mart Mahalli İdareler seçiminde DEM Parti’yi destekledi.
ESP, bu desteğin gerekçesini şöyle açıklamıştı; “Kurucu bileşeni olduğumuz DEM Partisi, ezilenlerin en geniş demokratik-halkçı birleşik mücadele cephesidir. Bu gerçekten hareketle, örgütlü bulunduğumuz her yerde DEM Parti adaylarıyla seçime girmek, sürece en güçlü yanıt ve politik tutum olacaktır. Partimiz, DEM Parti’nin seçimlere girdiği her şehir-ilçede tüm gücüyle, aktif biçimde çalışmalara katılacaktır.”
ESP’yi yazmamın sebebi: bu partinin gençlik kanadı, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) yaptığı açıklamayla; “Bugün #İsrailileTicareteDurDe diyen arkadaşlarımız işkence ile gözaltına alındı. Faşist Türk burjuva devleti ve onun sermayedarları İsrail’le iş birliği yapmaya ve soykırımcıları korumaya devam ediyor. Direnen Filistin halkı da onlara ses olan arkadaşlarımız da yalnız değildir!” diyerek “Filistin İçin Bin Genç” adlı oluşumla organik bağının olduğunu açıklamıştı.
Düşünün!
Filistin için mücadele ediyorlar ama yanlarında DEM’in uzantısı var.
DEM Partisi bileşen ESP’nin gençlik kanadı SGDF için yaygın bir iddia; bu yapılanmanın MLKP ve DHKP-C adlı terör örgütleri ile bağlantısının olduğu. Ki zaten kendileri de bu durumu saklamıyor.
“Filistin İçin Bin Genç” adlı yapılanma kamuoyu önünde şeffaf değil. Kitleleri sürükleyen idari yapı, kimlerden oluşuyor bilmiyoruz.
Elbette Milli İstihbarat ve Emniyet, bu yapıyı yakından takip ediyordur.
#İsrailleTicareteDurDe. Eyvallah.
Türkiye, İsrail ile devlet olarak ticaret yapmıyor.
Kullandıkları dil ne Gazze ne de Filistin’in hayrına. Paylaşımlar ve başka hesaplardan yapılan alıntılar, hep Sosyalist Örgüt jargonu/ dili. Materyalist/ Marksist söylemin yıllardır kullandığı kelimeler aparılmış, sözde Filistin davası için kullanılmış.
“Yılgınlık yok, direniş var!
Soykırıma karşı usul, yasak tanımıyoruz.”
Siz ne için Direniyorsunuz; derdiniz gerçekten Gazze mi? Neden İsrail eleştirilmiyor da hedefte Türkiye var?
Neden yumuşak/ kuşatıcı bir dil kullanmıyorsunuz?
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın, yerel seçim sonuçları için muhalefet adaylarını sıcağı sıcağına tebrik ettiğini unutmayalım. Ben, burada CHP’li belediye başkanlarına suç isnat etmiyorum.
Seçim sonuçlarının İsrail’in Katil Çete Sürüsü tarafından coşkuyla karşılandığı biliniyor.
Sokağı karıştırmak için Gazze kullanılacak!
Türk-Kürt, Sünni-Alevi, Türk-Arap, Göçmen/Mülteci çatışması kurcalandı bu ülkede yıllardır.
MOSSAD Ajanlarına operasyon yapıldığı gün, Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde üç-beş başörtülü, mütedeyyin/ muhafazakâr görünümlü tipler eşliğinde kitleler sokağa çekilmeye çalışılıyor.
İnsanımız oyuna gelmedi. Adı geçen yapılanmaya karşı tepki bir hayli fazla.
Olayın sıcağı sıcağına muhalefet parti başkanlarının, devlet aleyhine açıklama yapmaları garabet örneği. Polis, şiddet uyguladıysa, kanun önünde hesap verir. Bunu söyleyebilirsiniz.
Ama ne idüğü belirli bir örgüte sahip çıkmak; Anadolu’nun birlik ve bütünlüğüne kısmi de olsa zarar verecektir.
Sivil vatandaş olarak her türlü provakatif eylem ve kışkırtmalara karşı uyanık olmalı ve dik durmalıyız. Çark dönüyor ve o çark, bizi içine çekmeye çalışıyor.
Ülkemiz kuşatılma altında. İçeriden ve dışarıdan.
Seçim sonuçları; ülkenin bekasını tehdit etmemelidir. Nihayetinde halk tercihini kullandı.
Devletin güçlendirilmesi gerekir.
Taksim’deki eylemde “Katil Erdoğan, işbirlikçi AKP” sloganı atan grubu lanetliyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel, emperyalist güçlerin İslam dünyası üzerinde oynadığı oyunların yaşadığımız bu sıkıntılarda önemli payı vardır.” dedi.
Burada CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e açık çağrı yapıyorum. Filistin davasına sahip çıkıyorsunuz. Tamam. Ama daha önce söylediğiniz; “HAMAS bir terör örgütüdür” sözünüzü geri alın. HAMAS’ı eleştirebilir ve hatalı bulabilirsiniz. HAMAS’ın bir direniş ve diriliş örgütü/ teşkilatı olduğunu deklare edin.
Türkiye’deki siyasilere sesleniyorum:
Ayrıştırıcı, ötekileştirici dil kullanmayın. Evet; GAZZE bizim MİLLİ ve DİNİ MESELEMİZ.
Gazze’ye sahip çıkmak için önce birlik ve beraberliğimize odaklanalım.
KUR’AN ve SÜNNET odak noktamız olsun. Ruhsuz ve çürüyen canlı ceset olmamak için İSLAM’ı yeniden hayatımızın mihenk taşı yapmalıyız.
Merhum Necip Fazıl’ın dediği gibi:
“Yol O’nun, varlık O’nun, gerisi hep angarya; / Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya!”
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
Gazze için Devleti suçla; İsrail’i es geç
‘X’ Sosyal Medya platformunda ‘Filistin İçin Bin Genç’ adlı hesabın çağrısı üzerine İstanbul İstiklal Caddesinde bir araya gelen grup, “Gazze katliamı devam ederken, Türkiye; İsrail ile ticaret yapmaya devam ediyor” gerekçesi ile protesto yürüyüşü yaptı.
Buraya kadar her şey normal. Vatandaş, fikrini söyleme ve protesto hakkını kullanmak istemiş.
Gösteri bitiminde bir grubun; devlet ve idari erk aleyhine hakarete varan sözler söylemesi üzerine gözaltına alınması ve göz altı sonrası polisin şiddet uyguladığı iddiası ile sosyal medya birden karıştı.
Nasıl olur da başörtülü kadınlar ve Gazze’yi savunanlar ters kelepçe ile gözaltına alınırdı?
Gözaltına alınma şekli ile 28 Şubat sürecinde başörtüsü eylemine katılan kadınlara uygulanan yöntemin aynı olduğu söylendi.
Polis şiddet uyguladı mı? Polis, insan hak ve onuruna aykırı bir harekette bulundu mu?
Tüm bu iddialar ile ilgili İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, yaptığı açıklamada; iki emniyet görevlisinin açığa alındığını ve mülkiye müfettişinin görevlendirildiğini söyledi.
Polisin tutum ve davranışı hem müfettişler hem de adli makam tarafından incelenecektir.
Buradaki mesele; Türkiye’de başörtülü ve mütedeyyin kesime şiddet uygulandığı algısı oluşturma peşindeki örgütlü hareketin yaygınlaştığıdır.
Türkiye, uzun yıllar Filistin davası için mücadele etti. Uluslararası tüm platformlarda (toplantı vs.) Filistin’in haklı davası gündeme taşındı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın on beş sene önce katil İsrail’in en tepe idarecisinin yüzüne 'One minute' diye haykırdığını unutmayalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin mücadelesi için ağır bir bedel ödemişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, batılı devletler tarafından “terör örgütü” olduğu iddia edilen HAMAS için tereddütsüz bir şekilde “Hayır, terör örgütü değil, tam aksine bir direniş örgütüdür” diyebilmiştir.
Türkiye, bugün net bir şekilde HAMAS’ın siyasi kadroları ile görüşebilmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Netanyahu yönetimi, günümüzün Nazileri olarak, isimlerini Hitler'in, Mussolini'nin, Franco'nun ve diğer canilerin yanına ekletmişlerdir. Bu katliamcıların uluslararası hukuk önünde de hesap vermeleri için gerekeni yapıyoruz, yapacağız” derken; kararlı tutumunu sürdürüyor.
Peki Taksim’deki gösteri, Gazze için miydi?
“Filistin İçin Bin Genç” adlı hesaba göre; “Koşulsuz şartsız ‘Nehirden Denize Özgür Filistin’ demek için bir araya geliyoruz. İşgalci İsrail ve işbirlikçilerine karşı duracak 1000 genç” aranıyordu.
Bin Genç için Google’de kayıt linki açılmış; ‘mücadelenin büyütülmesi’ için destek istenmişti.
Bin gence ulaşmasalar da sokağa indiler.
Mücadele kime karşı büyütülecekti?
İsrail’e karşı mı?
İsrail’e karşı mücadele ettiğini iddia eden grubun arkasında kim var?
Kim yok ki?
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (kısaca ESP), Türkiye'de faaliyet gösteren, 29 Ocak 2010 tarihinde kurulmuş Marksist-Leninist bir siyasi parti. ESP 31 Mart Mahalli İdareler seçiminde DEM Parti’yi destekledi.
ESP, bu desteğin gerekçesini şöyle açıklamıştı; “Kurucu bileşeni olduğumuz DEM Partisi, ezilenlerin en geniş demokratik-halkçı birleşik mücadele cephesidir. Bu gerçekten hareketle, örgütlü bulunduğumuz her yerde DEM Parti adaylarıyla seçime girmek, sürece en güçlü yanıt ve politik tutum olacaktır. Partimiz, DEM Parti’nin seçimlere girdiği her şehir-ilçede tüm gücüyle, aktif biçimde çalışmalara katılacaktır.”
ESP’yi yazmamın sebebi: bu partinin gençlik kanadı, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) yaptığı açıklamayla; “Bugün #İsrailileTicareteDurDe diyen arkadaşlarımız işkence ile gözaltına alındı. Faşist Türk burjuva devleti ve onun sermayedarları İsrail’le iş birliği yapmaya ve soykırımcıları korumaya devam ediyor. Direnen Filistin halkı da onlara ses olan arkadaşlarımız da yalnız değildir!” diyerek “Filistin İçin Bin Genç” adlı oluşumla organik bağının olduğunu açıklamıştı.
Düşünün!
Filistin için mücadele ediyorlar ama yanlarında DEM’in uzantısı var.
DEM Partisi bileşen ESP’nin gençlik kanadı SGDF için yaygın bir iddia; bu yapılanmanın MLKP ve DHKP-C adlı terör örgütleri ile bağlantısının olduğu. Ki zaten kendileri de bu durumu saklamıyor.
“Filistin İçin Bin Genç” adlı yapılanma kamuoyu önünde şeffaf değil. Kitleleri sürükleyen idari yapı, kimlerden oluşuyor bilmiyoruz.
Elbette Milli İstihbarat ve Emniyet, bu yapıyı yakından takip ediyordur.
#İsrailleTicareteDurDe. Eyvallah.
Türkiye, İsrail ile devlet olarak ticaret yapmıyor.
Kullandıkları dil ne Gazze ne de Filistin’in hayrına. Paylaşımlar ve başka hesaplardan yapılan alıntılar, hep Sosyalist Örgüt jargonu/ dili. Materyalist/ Marksist söylemin yıllardır kullandığı kelimeler aparılmış, sözde Filistin davası için kullanılmış.
“Yılgınlık yok, direniş var!
Soykırıma karşı usul, yasak tanımıyoruz.”
Siz ne için Direniyorsunuz; derdiniz gerçekten Gazze mi? Neden İsrail eleştirilmiyor da hedefte Türkiye var?
Neden yumuşak/ kuşatıcı bir dil kullanmıyorsunuz?
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın, yerel seçim sonuçları için muhalefet adaylarını sıcağı sıcağına tebrik ettiğini unutmayalım. Ben, burada CHP’li belediye başkanlarına suç isnat etmiyorum.
Seçim sonuçlarının İsrail’in Katil Çete Sürüsü tarafından coşkuyla karşılandığı biliniyor.
Sokağı karıştırmak için Gazze kullanılacak!
Türk-Kürt, Sünni-Alevi, Türk-Arap, Göçmen/Mülteci çatışması kurcalandı bu ülkede yıllardır.
MOSSAD Ajanlarına operasyon yapıldığı gün, Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde üç-beş başörtülü, mütedeyyin/ muhafazakâr görünümlü tipler eşliğinde kitleler sokağa çekilmeye çalışılıyor.
İnsanımız oyuna gelmedi. Adı geçen yapılanmaya karşı tepki bir hayli fazla.
Olayın sıcağı sıcağına muhalefet parti başkanlarının, devlet aleyhine açıklama yapmaları garabet örneği. Polis, şiddet uyguladıysa, kanun önünde hesap verir. Bunu söyleyebilirsiniz.
Ama ne idüğü belirli bir örgüte sahip çıkmak; Anadolu’nun birlik ve bütünlüğüne kısmi de olsa zarar verecektir.
Sivil vatandaş olarak her türlü provakatif eylem ve kışkırtmalara karşı uyanık olmalı ve dik durmalıyız. Çark dönüyor ve o çark, bizi içine çekmeye çalışıyor.
Ülkemiz kuşatılma altında. İçeriden ve dışarıdan.
Seçim sonuçları; ülkenin bekasını tehdit etmemelidir. Nihayetinde halk tercihini kullandı.
Devletin güçlendirilmesi gerekir.
Taksim’deki eylemde “Katil Erdoğan, işbirlikçi AKP” sloganı atan grubu lanetliyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel, emperyalist güçlerin İslam dünyası üzerinde oynadığı oyunların yaşadığımız bu sıkıntılarda önemli payı vardır.” dedi.
Burada CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e açık çağrı yapıyorum. Filistin davasına sahip çıkıyorsunuz. Tamam. Ama daha önce söylediğiniz; “HAMAS bir terör örgütüdür” sözünüzü geri alın. HAMAS’ı eleştirebilir ve hatalı bulabilirsiniz. HAMAS’ın bir direniş ve diriliş örgütü/ teşkilatı olduğunu deklare edin.
Türkiye’deki siyasilere sesleniyorum:
Ayrıştırıcı, ötekileştirici dil kullanmayın. Evet; GAZZE bizim MİLLİ ve DİNİ MESELEMİZ.
Gazze’ye sahip çıkmak için önce birlik ve beraberliğimize odaklanalım.
KUR’AN ve SÜNNET odak noktamız olsun. Ruhsuz ve çürüyen canlı ceset olmamak için İSLAM’ı yeniden hayatımızın mihenk taşı yapmalıyız.
Merhum Necip Fazıl’ın dediği gibi:
“Yol O’nun, varlık O’nun, gerisi hep angarya; / Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya!”