GEÇER.. GEÇER.. SOHBET-İ HEMDEM DE GEÇER..
GEÇER.. GEÇER.. SOHBET-İ HEMDEM DE GEÇER..
- 04-04-2016 18:07
- 4665
- 04-04-2016 18:07
- 4665
Izdırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer...
Ömr-i fâni gibidir, gün de geçer, dem de geçer...
Gam karar eyleyemez hânde-i hurrem de geçer...
Devr-i şâdi de geçer, gussa-i mâtem de geçer...
Gece gündüz yok olur, ân-ı dem âdem de geçer..
***
Bu tecellî-i hayat aşk ile büktü belimi...
Çağlayan göz yaşı mı, yoksa ki hicrân seli mi?..
İnliyen sâz-ı kazânın acaba bam teli mi?...
Çevrilir dest-i kaderle bu şu’ünun filimi...
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i cem de geçer...
***
demiş, Neyzen Tevfik..
Şiirin her kelimesinde bir anlam yüklü, her satırında bir mana gizli..
Neyzen Tevfik, yufka yürekli, ancak sözünü esirgemeyen, gözünü de budaktan sakınmayan bir şair, bir ney ustası..
Hayatı müddetince çok içki tüketmiş..
Hiç parası pulu olmamış..
Doğru dürüst bir evi de olmamış..
Adeta berduş hayatı yaşamış..
Cebinde üç kuruşu varsa, onu da kendisinden daha garibanlarla paylaşmış..
Kendisine aylık bağlamak isteyen devrin kudretli bürokratlarını bile elinin tersiyle itmiş..
Son zamanlarında Fatih’deki Reşadiye Oteli’nde kalmış.. Bazen otel odasında, bazen de otel kapısının önünde yatmış..
Neyzen Tevfik'in 1879’da Muğla’da başlayan hayat yürüyüşü 1953’te İstanbul’da son bulmuş.. Cenaze namazı Beşiktaş’ta Sinan Paşa Camii’nde kılınmış.. Caminin avlusundan taşan kalabalık; caddeleri, hatta yolun karşısındaki Barbaros Bulvarı’nı doldurmuş.. Bürokratların, milletvekillerinin, profesörlerin, memurların ve ileri gelen zevatın yanı sıra, kılıksız kıyafetsiz kişilerin, sarhoşların ve sokaklarda yatan evsizlerin de oluşturduğu binbir çeşit insan bir araya gelip, Neyzen Tevfik’i berzah alemine uğurlamışlar..
Netice-i kelam; sağlığında pejmürde bir hayat süren ve kimseye de metelik vermeyen şair, ölümünde toplumun önemli bir kısmını bir araya getirmiş.. Bu da nasip meselesi elbette..
Sırası gelmişken Neyzen’den bir ibretlik anekdot paylaşayım sizlerle..
Bir gün ekâbirlerin bulunduğu bir toplantıya gitmiş Neyzen..
O zamanın elit kesimine mensup kibirli insanlar, “ney üfle” demişler Neyzen'e, o da başlamış üflemeye..
Ancak, bakmış ki salondaki zevat birbiriyle sohbet ediyor ve kendisini kimse iplemiyor!.. Neyzen hemen ney çalmayı bırakmış ve o güruha bakın neler söylemiş..
Sanmayın zevk ile şerh eyliyorum sanatımı..
Ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir..
Bezm-i meyde süfehanın saza meczup oluşu..
Nazarımda su içen merkebe ıslık gibidir..
İşte böyle dostlar..
Eğilip bükülmeyen, lafını sakınmayan, hak edene de cevabı yapıştıran bir söz, bir nefes ustasıymış, Neyzen Baba..
Peki ya Berzah alemindeki hali nedir, durumu nicedir?..
Onu da Alemlerin Rabbi Hz. Allah(CC) bilir..
O öyle bir Yaradan'dır ki, O öyle bir Hâlık'tır ki, O'nun nazargâhında zerre kadar hayır da, zerre kadar şer de, zayi olmaz..
Vesselam!..
Izdırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer...
Ömr-i fâni gibidir, gün de geçer, dem de geçer...
Gam karar eyleyemez hânde-i hurrem de geçer...
Devr-i şâdi de geçer, gussa-i mâtem de geçer...
Gece gündüz yok olur, ân-ı dem âdem de geçer..
***
Bu tecellî-i hayat aşk ile büktü belimi...
Çağlayan göz yaşı mı, yoksa ki hicrân seli mi?..
İnliyen sâz-ı kazânın acaba bam teli mi?...
Çevrilir dest-i kaderle bu şu’ünun filimi...
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i cem de geçer...
***
demiş, Neyzen Tevfik..
Şiirin her kelimesinde bir anlam yüklü, her satırında bir mana gizli..
Neyzen Tevfik, yufka yürekli, ancak sözünü esirgemeyen, gözünü de budaktan sakınmayan bir şair, bir ney ustası..
Hayatı müddetince çok içki tüketmiş..
Hiç parası pulu olmamış..
Doğru dürüst bir evi de olmamış..
Adeta berduş hayatı yaşamış..
Cebinde üç kuruşu varsa, onu da kendisinden daha garibanlarla paylaşmış..
Kendisine aylık bağlamak isteyen devrin kudretli bürokratlarını bile elinin tersiyle itmiş..
Son zamanlarında Fatih’deki Reşadiye Oteli’nde kalmış.. Bazen otel odasında, bazen de otel kapısının önünde yatmış..
Neyzen Tevfik'in 1879’da Muğla’da başlayan hayat yürüyüşü 1953’te İstanbul’da son bulmuş.. Cenaze namazı Beşiktaş’ta Sinan Paşa Camii’nde kılınmış.. Caminin avlusundan taşan kalabalık; caddeleri, hatta yolun karşısındaki Barbaros Bulvarı’nı doldurmuş.. Bürokratların, milletvekillerinin, profesörlerin, memurların ve ileri gelen zevatın yanı sıra, kılıksız kıyafetsiz kişilerin, sarhoşların ve sokaklarda yatan evsizlerin de oluşturduğu binbir çeşit insan bir araya gelip, Neyzen Tevfik’i berzah alemine uğurlamışlar..
Netice-i kelam; sağlığında pejmürde bir hayat süren ve kimseye de metelik vermeyen şair, ölümünde toplumun önemli bir kısmını bir araya getirmiş.. Bu da nasip meselesi elbette..
Sırası gelmişken Neyzen’den bir ibretlik anekdot paylaşayım sizlerle..
Bir gün ekâbirlerin bulunduğu bir toplantıya gitmiş Neyzen..
O zamanın elit kesimine mensup kibirli insanlar, “ney üfle” demişler Neyzen'e, o da başlamış üflemeye..
Ancak, bakmış ki salondaki zevat birbiriyle sohbet ediyor ve kendisini kimse iplemiyor!.. Neyzen hemen ney çalmayı bırakmış ve o güruha bakın neler söylemiş..
Sanmayın zevk ile şerh eyliyorum sanatımı..
Ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir..
Bezm-i meyde süfehanın saza meczup oluşu..
Nazarımda su içen merkebe ıslık gibidir..
İşte böyle dostlar..
Eğilip bükülmeyen, lafını sakınmayan, hak edene de cevabı yapıştıran bir söz, bir nefes ustasıymış, Neyzen Baba..
Peki ya Berzah alemindeki hali nedir, durumu nicedir?..
Onu da Alemlerin Rabbi Hz. Allah(CC) bilir..
O öyle bir Yaradan'dır ki, O öyle bir Hâlık'tır ki, O'nun nazargâhında zerre kadar hayır da, zerre kadar şer de, zayi olmaz..
Vesselam!..