Gönül verdiğimiz bir güzel ülkü
Gönül verdiğimiz bir güzel ülkü
- 11-02-2024 06:09
- 1799
- 11-02-2024 06:09
- 1799
GÖNÜL VERDİĞİMİZ BİR GÜZEL ÜLKÜ
BİR GÜZEL ÜLKÜDÜR GÖNÜL VERDİĞİM
Abdurrahim Karakoç, “Bir Güzel Ülkü” isimli şiirinde,
“Ülkü demek makam, mevki, taç değil,
Ülkü demek totem, sembol, haç değil
Kul icadı kof ilkeler hiç değil,
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.” diyerek gönül verdiği ülkünün özelliklerini uzun uzun anlatır.
Ülküsüne gönül vermiş, inancından taviz vermeyen, mazlumların yoldaşı, zalimlerin hasmı, menfaat uğruna kimseyi satmayan, bahane üretip davasını terk etmeyen ocak ruhlu yüzlerce ülkücü, bu hafta Aydos Ormanlarında Erhan Öztunç’un misafiri oldu.
Ülkücülüğü makam, mevki, menfaat, taç, totem, içi boş kof ilkeler olarak görmeyen, MHP’yi baba ocağı bilen ve içlerinde 1980 öncesi cezaevi görmüş ülkücü hareketin öncülerinin katıldığı toplantı gönül verilen ülkü doğrultusunda yapılan konuşmalarla devam etti.
“Orhan Çakıroğlu, Mustafa Verkaya, Hilmi Şahballı, Ahmet Çakar, Faik İçmeli, Bozkurt Yaşar Öztürk, Erdem Karakoç, Üzeyir Polat, Kemal Akdeniz, Selim Çoraklı, Hayrettin Alp, Mustafa Dülger, Necati Coşkun, Ali Çakıroğlu, Y. Kürşat Yılmaz, Mahmut Yıldırım, Cemal Zehir, Murat Güler, Kahraman Dervişoğlu, Mustafa Can, Mustafa Seyhan, Erhan Öztunç, Mustafa İlter, Ali Çakıroğlu, Çetin Atalay, Erdal Çakır, Talat Dursun, Niyazi Bulut, Yakup Köksal, Ahmet İnce, Ozay Çolak, Recep Atlı, Kenan Kenger, Selami Şişman, Osman Karaot, İbrahim Kabalak, Hayri Boz, Şükrü Kaya, Zeki Karaaslan, Yasin Şiir, Ömer Zor, Cevat Akkurt, Reşat Tabla, Neşat Uysal, Aziz Aydoğdu, Tuna Özyurt, Mustafa Koç, Kazım Küçük, Sıktı Akbal, Kadriye Uğur, Harun Eraslan, Bahattin Muzaffer Kardeş, İbrahim Çakıroğlu, Üzeyir Çakmaktaş, Serkan Yavuz, Yüksel Ayan, Mehmet Fennibay, Günay Laçin, Arif Savaş, Nejdet Yıldırım, İbrahim Çakıroğlu, Ahmet Tak, Cemil Erdönmez, Halil İbrahim Çakmak, Alpaslan Ekşi, Ömer Faruk Ekşi, Asım Çelik, Yaşar Çapraz, İbrahim Şengül, Hüseyin Kocaoğlu, Alpaslan Hoca, Celal Bayar, Ahmet Baykan, Salim Kılıç, İsmail İnan, İrfan Çakırca, Erol Güler” gibi isimlerin katıldığı toplantı Orhan Çakıroğlu’nun şehitlere saygı duruşu ve açılış konuşması ile başladı.
Orhan Çakıroğlu yaptığı konuşmada, toplantıların asıl amacının ocak ruhu çerçevesinde birlik ve beraberlik ruhunu diri tutmak olduğunu vurguladı ve konuşmasında özet olarak şunları söyledi:
“Bizi harekete geçiren aşktır. Aşk ülkücülükte yok olmuştur. Ülkücü aşk insanıdır. Aşık olmadan davasına karasevdalı ülkücülüğü anlayamazsınız. Ülkücü Resulün yolundadır. Ülkücü ocağın şahsiyetine erimiş kişidir. Ocak ruhunu kuşanmış Ülkücü teşkilatının emrindedir. Ülkücü yaşlanmaz. Zaman mekân bizi bağlamaz. Biz hep 18 yaşındayız. Bilindiği üzere Besmele 19 harf ile yazılır ve 18 okunur. Bu açıdan hepimiz ruhen 18 yaşındayız. Bizler kökü mazide olan atiyiz. Ülkücüler yürürken arkasında mezar taşıyan yiğitlerdir. Ülkücü vatanı için gövdesini siper edinendir. Bizler var olduğumuz günden beri ocağımızın erleri olarak varız. Biz davamızın önünde değil arkasındayız. Benliğimizi davamızın önüne geçirmeyiz. Bizimle uğraşanlar iflah olmaz. Ülkücü ve milliyetçi hareket Türk milletinin merkezidir. Ülkücülerin her biri isimsiz kahramanlardır. Ülkücü beklentisiz kişidir. Ülkücü almaya değil vermeye alışmış, vatanı, milleti, değerleri için canını bile vermekten çekinmeyen kişidir. Ülkücü alkış beklemeden ileri atılandır. Bizler aynı pencereden bakan gönül dostlarımız. Bunun için biz ancak biz anlarız. Bu açıdan bu tür toplantıları devam ettirmeliyiz. Bu toplantıya katılan bütün ülküdaşlarım birer isimsiz kahramandır.”
Orhan Çakıroğlu’nun konuşmasının ardından söz alan Ülkücü yazar Selim Çoraklı, “Bu tür toplantılar ocak ruhunu diri tutuyor. İnsanlara metafizik gerilim kazandırıyor. Bu açıdan toplantıları çok önemli görüyorum ve bunları tertipleyen ülküdaşlarımı kutluyorum. Geçtiğimiz toplantıda Mustafa Verkaya reis bu tür toplantılarda toplantının ruhunu aksettiren şiirler okumamız gerektiğini konusunda bir isteğini belirtmişti. Ben de buna uyarak Abdurrahim Karakoç’un ‘BİR GÜZEL ÜLKÜ’ isimli şiirini seçtim ve okumak için söz aldım.” diyerek adı geçen aşağıdaki şiiri okudu.
BİR GÜZEL ÜLKÜ
Yüreklerde kök bağlayıp yaşayan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Ezelden ebede müjde taşıyan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Yesi’deki kutsal aşkın mayası
Malazgirt’te Alparslan’ın rüyası
Söğütteki has kilimin boyası
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Yunuslayın ‘Et-kemiğe bürünen’
Selim ruhta Yavuz serdar görünen
Şems misali cümle kirden arınan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Bedenlerde Koç Köroğlu yüreği
Depreştikçe yakın eyler ırağı
İman kalesinin bayrak direği
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Riya duygusuyla dolup taşmamış
İlimden, irfandan uzaklaşmamış
Benlik çamuruna ayak basmamış
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Dedem Korkut töresiyle töreli
Edep, ahlâk, sevgi, saygı sıralı
Kırk yıl önce, aklım erdi ereli
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Her kapıda bir hesaba girmeyen
İnancından zerre taviz vermeyen
Dost alnına kara leke sürmeyen
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Mazlumun yoldaşı, zalimin hasmı
Kendine put yapmaz heykeli, resmi
Hak’tır, adalettir, rahmettir ismi
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Bu ülkü candadır, sokakta yatmaz
Güneştir, bir doğdu, bir daha batmaz
Menfaat uğruna kimseyi satmaz
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Şiddeti, kavgası, kanı olmayan
İçinde öfkesi, kini olmayan
Sonsuza uzanan, sonu olmayan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Bedir’den Bizans’a akıp gelen o
Küfür setlerini yıkıp gelen o
İlâhî kaynaktan çıkıp gelen o
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Sinan’da estetik, Itrî’de ahenk
Sebillerde hayat, kubbelerde renk
Hanefi’de ilim, Barbaros’ta cenk
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Nizam-ı Âlem’dir Hakkın sözü bu
Söylediğim cümle sözün özü bu
Tek damlada umman eyler bizi bu
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Ülkü demek makam, mevki, taç değil,
Ülkü demek totem, sembol, haç değil
Kul icadı kof ilkeler hiç değil,
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Taze filiz vermiş Edebali’yle
Çiçeklenmiş Hacı Bayram Veli’yle
Ulubatlı Hasan’daki hâliyle
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Şehitlerin kanlarıyla ıslanan
Destan olup maveradan seslenen
İmamoğlu, Önkuzu’yla beslenen
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Türk’e ihsan olmuş Kavm-i Neciplik
Boş hayâldir bu şerefe rakiplik
Hayatlar gergeftir, ameller iplik
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Ne yazdımsa inanç, ahlâk, örf ile
Postaladım gönül denen zarf ile
Anlatılmaz yirmi dokuz harf ile
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Daha sonra söz alan ülkücü hareketin liderlerinden ve MHP eski milletvekili Ahmet Çakar ise Türklerin ve hususi olarak ülkücülerin misyonunu şöyle açıkladı:
“Bizi bir araya getirenlere teşekkür ederiz. Geçmişte ben konuşurdum Çakıroğlu dövüşürdü. Şimdi o hatip olmuş. Güzel konuştu. Davamızı özetledi. Bu dava Türk milletinin varlık davasıdır. Türklerin ilahi bir misyonu vardır. Bunu anlamadan ülkücüleri anlayamayız. Türklerin misyonu Maide 54. Ayette açıktır. ‘Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihad ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah’ın lütfu geniştir; O, her şeyi bilir.’ Maide 54. Ayetin ruhunu anlayamayan ülkücülüğü anlayamaz. Türk milliyetçilik kökse Ülkücülük onun karesidir. Türk hep kendini başkalarını korumakla yükümlü görmüştür. Türk zalimlere karşı zorlu ve onurlu, müminlere karşı ise mütevazıdır. Ülkücü insan bu misyonu üstlenmiş kişidir. Bizler geçmişte küresel emperyalizme karşı mücadele verdik. Şehit verdik, gazi verdik, işkencelerden geçtik ama dimdik ayakta kaldık. Siyasi arenada ülkücü hareket ocağıyla, partisiyle hep var olmuştur ve olacaktır. Ülkücü hareketin ana karargâhı MHP’dir. Değişik bahanelerle baba ocağını terk edenler bir gün mutlaka geri gelecektir. Bizler ilahi görev için merkezde sebat etmeliyiz. İlahi misyon için buna ihtiyacımız var.”
Ahmet Çakar’dan sonra söz alan ve fırtınalı yıllarda MHP’nin eğitimciler kadrosu içinde bulunan Faik İçmeli de, bu tür toplantıları tertip edenlerin büyük bir misyonu yerine getirdiği üzerinde durdu ve sözlerini şöyle tamamladı:
“Ülkücü hareket çok bedel ödedi. Şehitler verdi, gaziler verdi. Ama hiçbir zaman karamsar olmadı. Dimdik ayakta kaldı. Bugün MHP’nin 55. Kuruluş yıldönümü kutlandı. Bu hususta Sayın Bahçeli’nin konuşması harikadır. MHP’nin 55 yıllık mazisi tertemizdir. Bu temiz maziye sahip çıkmak için birlik ve beraberlik ruhunu diri tutmalıyız. Bu hususta hepimize önemli görevler düşüyor.”
21. Dönem MHP İstanbul Milletvekilliği yapan eğitimci Bozkurt Yaşar Öztürk ise, konuşmasına Erhan Öztunç’un yaptığı “Afganistan’daki Türkler” isimli çalışmasına destek verdiğini, bu çalışmalar sırasında Turan ülküsünün nasıl dirildiğini yakından müşahede ettiğini söyledi.
Bir eğitimci olarak gençlerin içinde bulunduğu tehlikelere dikkat çeken Öztürk özetle şunları dile getirdi:
“Ülkemizin bekası için bir ve beraber olmak zorundayız. Bizler daima ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım.’ Diyen Başbuğun yolundayız. Birbirimize saygı beslemek zorundayız. Sevgide serbestlik saygıda mecburiyet vardır. Birini değişik gerekçelerle sevmeyebilirsin ama saygılı olmak zorundayız. Ülkücüler birbirlerine karşı saygılı olmalıdır. Bugün gençliğimiz sahipsiz, biz ülkücüler gençliğimize sahip çıkmalıdır. Bu hareketin partisi MHP’dir. Parçalanmadan hareketimiz sahip çıkmalıyız. 3 Hilali mahzun bırakmayacağız.”
Toplantıda söz alan 1980 öncesi ülkücülerinden Mahmut Yıldırım ise Türk milliyetçiliğine vurgu yaptı ve konuşmasını, “Bugün hepimiz ‘Başbuğ gelse ne derdi?’ diye düşünüp öyle hareket etmeliyiz. Bu harekette şehitler hariç kimsenin üstünlüğü yoktur. Türk milliyetçiliği Ülkücü ruhla anlaşılır. Gerisi anlam kazanamaz ve başarısız olur. Milliyetçilik bilinç halidir. Ülkücülük bu bilincin kimlik kazanmış halidir.” sözleriyle özetledi.
Ülkücü hareketin önemli isimlerinden ve Ocak başkanlarından Erdem Karakoç ise, ülkücülerin kardeşliğinin öneminden bahsetti ve sözlerini şöyle özetledi:
“Ülkücüler kardeştir. Birbirimizden üstünlüğünün yoktur. Ancak abilerimizin buradaki varlığı bize güç veriyor. Bizim çizgimiz başbuğum çizgisidir. Ocağımız Ülkü Ocakları, partimiz MHP’dir. Bu çizgideki herkesi sevgiyle kucaklıyoruz. Ülkücüler Türk milletinin bekası için vardır. Varlığımız Türk varlığına emanet olsun.”
Daha sonra söz alan ve bu tür toplantıların devam etmesinde önemli bir misyon üstlenen ülkücü hareketin duayenlerinden Hayrettin Alp ise, “Bu tür toplantıların varlığı Orhan Çakıroğlu ve Mustafa Verkaya gibi ülkücü abilerimizin ateşiyle devam ediyor. Onlar ocak ruhunu diri tutmak için ellerinden gelen gayreti sarf ederek bize liderlik yapıyorlar. Bu toplantılar önce on kişi, sonra yirmi, sonra otuz şimdilerde ise yüzlerce kişiyle gerçekleştiriyoruz. Birlik ve dirlik içinde hareketimize katkı sağlamaya gayret ediyoruz” şeklinde özetlenen konuşmasını ardından gür sesiyle “KORKUN DÜŞMANLAR KORKUN.” isimli kahramanlık içeren bir şiir okudu.
Toplantıda son olarak söz alan ozanımız Hilmi Şahballı ise “Birlik varken körlük niye?” diyerek birlik ve beraberlik ruhunu ayakta tutan bir konuşma yaptı.
“15’inde bir güzele tutuldum” isimli şiirini ülkücüler için yazdığını dile getiren Ozanımız Şahballı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için bestelemiş olduğu “Devlet Geliyor Devlet” adlı eserini bütün salonla beraber okudu.
Ülkücü hareketin partisinin MHP ve Liderinin de Sayın Devlet Bahçeli olduğunu vurgulayan Şahballı, Hilal kaşlı yiğitlerin bir gün mutlaka ülkenin yönetiminde olacağını “Gelmeli, gelmeli, gelmeli yar” isimli eserini okuyarak dile getirdi.
Ozan Şahballı son olarak yüz milyonlarca kişi tarafından izlenen meşhur “Vıttırı vızdık adamlar.” türküsünü okudu.
Toplantı sonrası toplu resim çektiren ülkü yüklü yiğitler hep bir ağızdan, “Kürşad’ın narasıyla indik tanrı dağından” marşı okudu.
.
Selim Çoraklı, dikGAZETE.com
GÖNÜL VERDİĞİMİZ BİR GÜZEL ÜLKÜ
BİR GÜZEL ÜLKÜDÜR GÖNÜL VERDİĞİM
Abdurrahim Karakoç, “Bir Güzel Ülkü” isimli şiirinde,
“Ülkü demek makam, mevki, taç değil,
Ülkü demek totem, sembol, haç değil
Kul icadı kof ilkeler hiç değil,
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.” diyerek gönül verdiği ülkünün özelliklerini uzun uzun anlatır.
Ülküsüne gönül vermiş, inancından taviz vermeyen, mazlumların yoldaşı, zalimlerin hasmı, menfaat uğruna kimseyi satmayan, bahane üretip davasını terk etmeyen ocak ruhlu yüzlerce ülkücü, bu hafta Aydos Ormanlarında Erhan Öztunç’un misafiri oldu.
Ülkücülüğü makam, mevki, menfaat, taç, totem, içi boş kof ilkeler olarak görmeyen, MHP’yi baba ocağı bilen ve içlerinde 1980 öncesi cezaevi görmüş ülkücü hareketin öncülerinin katıldığı toplantı gönül verilen ülkü doğrultusunda yapılan konuşmalarla devam etti.
“Orhan Çakıroğlu, Mustafa Verkaya, Hilmi Şahballı, Ahmet Çakar, Faik İçmeli, Bozkurt Yaşar Öztürk, Erdem Karakoç, Üzeyir Polat, Kemal Akdeniz, Selim Çoraklı, Hayrettin Alp, Mustafa Dülger, Necati Coşkun, Ali Çakıroğlu, Y. Kürşat Yılmaz, Mahmut Yıldırım, Cemal Zehir, Murat Güler, Kahraman Dervişoğlu, Mustafa Can, Mustafa Seyhan, Erhan Öztunç, Mustafa İlter, Ali Çakıroğlu, Çetin Atalay, Erdal Çakır, Talat Dursun, Niyazi Bulut, Yakup Köksal, Ahmet İnce, Ozay Çolak, Recep Atlı, Kenan Kenger, Selami Şişman, Osman Karaot, İbrahim Kabalak, Hayri Boz, Şükrü Kaya, Zeki Karaaslan, Yasin Şiir, Ömer Zor, Cevat Akkurt, Reşat Tabla, Neşat Uysal, Aziz Aydoğdu, Tuna Özyurt, Mustafa Koç, Kazım Küçük, Sıktı Akbal, Kadriye Uğur, Harun Eraslan, Bahattin Muzaffer Kardeş, İbrahim Çakıroğlu, Üzeyir Çakmaktaş, Serkan Yavuz, Yüksel Ayan, Mehmet Fennibay, Günay Laçin, Arif Savaş, Nejdet Yıldırım, İbrahim Çakıroğlu, Ahmet Tak, Cemil Erdönmez, Halil İbrahim Çakmak, Alpaslan Ekşi, Ömer Faruk Ekşi, Asım Çelik, Yaşar Çapraz, İbrahim Şengül, Hüseyin Kocaoğlu, Alpaslan Hoca, Celal Bayar, Ahmet Baykan, Salim Kılıç, İsmail İnan, İrfan Çakırca, Erol Güler” gibi isimlerin katıldığı toplantı Orhan Çakıroğlu’nun şehitlere saygı duruşu ve açılış konuşması ile başladı.
Orhan Çakıroğlu yaptığı konuşmada, toplantıların asıl amacının ocak ruhu çerçevesinde birlik ve beraberlik ruhunu diri tutmak olduğunu vurguladı ve konuşmasında özet olarak şunları söyledi:
“Bizi harekete geçiren aşktır. Aşk ülkücülükte yok olmuştur. Ülkücü aşk insanıdır. Aşık olmadan davasına karasevdalı ülkücülüğü anlayamazsınız. Ülkücü Resulün yolundadır. Ülkücü ocağın şahsiyetine erimiş kişidir. Ocak ruhunu kuşanmış Ülkücü teşkilatının emrindedir. Ülkücü yaşlanmaz. Zaman mekân bizi bağlamaz. Biz hep 18 yaşındayız. Bilindiği üzere Besmele 19 harf ile yazılır ve 18 okunur. Bu açıdan hepimiz ruhen 18 yaşındayız. Bizler kökü mazide olan atiyiz. Ülkücüler yürürken arkasında mezar taşıyan yiğitlerdir. Ülkücü vatanı için gövdesini siper edinendir. Bizler var olduğumuz günden beri ocağımızın erleri olarak varız. Biz davamızın önünde değil arkasındayız. Benliğimizi davamızın önüne geçirmeyiz. Bizimle uğraşanlar iflah olmaz. Ülkücü ve milliyetçi hareket Türk milletinin merkezidir. Ülkücülerin her biri isimsiz kahramanlardır. Ülkücü beklentisiz kişidir. Ülkücü almaya değil vermeye alışmış, vatanı, milleti, değerleri için canını bile vermekten çekinmeyen kişidir. Ülkücü alkış beklemeden ileri atılandır. Bizler aynı pencereden bakan gönül dostlarımız. Bunun için biz ancak biz anlarız. Bu açıdan bu tür toplantıları devam ettirmeliyiz. Bu toplantıya katılan bütün ülküdaşlarım birer isimsiz kahramandır.”
Orhan Çakıroğlu’nun konuşmasının ardından söz alan Ülkücü yazar Selim Çoraklı, “Bu tür toplantılar ocak ruhunu diri tutuyor. İnsanlara metafizik gerilim kazandırıyor. Bu açıdan toplantıları çok önemli görüyorum ve bunları tertipleyen ülküdaşlarımı kutluyorum. Geçtiğimiz toplantıda Mustafa Verkaya reis bu tür toplantılarda toplantının ruhunu aksettiren şiirler okumamız gerektiğini konusunda bir isteğini belirtmişti. Ben de buna uyarak Abdurrahim Karakoç’un ‘BİR GÜZEL ÜLKÜ’ isimli şiirini seçtim ve okumak için söz aldım.” diyerek adı geçen aşağıdaki şiiri okudu.
BİR GÜZEL ÜLKÜ
Yüreklerde kök bağlayıp yaşayan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Ezelden ebede müjde taşıyan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Yesi’deki kutsal aşkın mayası
Malazgirt’te Alparslan’ın rüyası
Söğütteki has kilimin boyası
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Yunuslayın ‘Et-kemiğe bürünen’
Selim ruhta Yavuz serdar görünen
Şems misali cümle kirden arınan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Bedenlerde Koç Köroğlu yüreği
Depreştikçe yakın eyler ırağı
İman kalesinin bayrak direği
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Riya duygusuyla dolup taşmamış
İlimden, irfandan uzaklaşmamış
Benlik çamuruna ayak basmamış
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Dedem Korkut töresiyle töreli
Edep, ahlâk, sevgi, saygı sıralı
Kırk yıl önce, aklım erdi ereli
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Her kapıda bir hesaba girmeyen
İnancından zerre taviz vermeyen
Dost alnına kara leke sürmeyen
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Mazlumun yoldaşı, zalimin hasmı
Kendine put yapmaz heykeli, resmi
Hak’tır, adalettir, rahmettir ismi
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Bu ülkü candadır, sokakta yatmaz
Güneştir, bir doğdu, bir daha batmaz
Menfaat uğruna kimseyi satmaz
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Şiddeti, kavgası, kanı olmayan
İçinde öfkesi, kini olmayan
Sonsuza uzanan, sonu olmayan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Bedir’den Bizans’a akıp gelen o
Küfür setlerini yıkıp gelen o
İlâhî kaynaktan çıkıp gelen o
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Sinan’da estetik, Itrî’de ahenk
Sebillerde hayat, kubbelerde renk
Hanefi’de ilim, Barbaros’ta cenk
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Nizam-ı Âlem’dir Hakkın sözü bu
Söylediğim cümle sözün özü bu
Tek damlada umman eyler bizi bu
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Ülkü demek makam, mevki, taç değil,
Ülkü demek totem, sembol, haç değil
Kul icadı kof ilkeler hiç değil,
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Taze filiz vermiş Edebali’yle
Çiçeklenmiş Hacı Bayram Veli’yle
Ulubatlı Hasan’daki hâliyle
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Şehitlerin kanlarıyla ıslanan
Destan olup maveradan seslenen
İmamoğlu, Önkuzu’yla beslenen
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Türk’e ihsan olmuş Kavm-i Neciplik
Boş hayâldir bu şerefe rakiplik
Hayatlar gergeftir, ameller iplik
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
×××
Ne yazdımsa inanç, ahlâk, örf ile
Postaladım gönül denen zarf ile
Anlatılmaz yirmi dokuz harf ile
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Daha sonra söz alan ülkücü hareketin liderlerinden ve MHP eski milletvekili Ahmet Çakar ise Türklerin ve hususi olarak ülkücülerin misyonunu şöyle açıkladı:
“Bizi bir araya getirenlere teşekkür ederiz. Geçmişte ben konuşurdum Çakıroğlu dövüşürdü. Şimdi o hatip olmuş. Güzel konuştu. Davamızı özetledi. Bu dava Türk milletinin varlık davasıdır. Türklerin ilahi bir misyonu vardır. Bunu anlamadan ülkücüleri anlayamayız. Türklerin misyonu Maide 54. Ayette açıktır. ‘Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihad ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah’ın lütfu geniştir; O, her şeyi bilir.’ Maide 54. Ayetin ruhunu anlayamayan ülkücülüğü anlayamaz. Türk milliyetçilik kökse Ülkücülük onun karesidir. Türk hep kendini başkalarını korumakla yükümlü görmüştür. Türk zalimlere karşı zorlu ve onurlu, müminlere karşı ise mütevazıdır. Ülkücü insan bu misyonu üstlenmiş kişidir. Bizler geçmişte küresel emperyalizme karşı mücadele verdik. Şehit verdik, gazi verdik, işkencelerden geçtik ama dimdik ayakta kaldık. Siyasi arenada ülkücü hareket ocağıyla, partisiyle hep var olmuştur ve olacaktır. Ülkücü hareketin ana karargâhı MHP’dir. Değişik bahanelerle baba ocağını terk edenler bir gün mutlaka geri gelecektir. Bizler ilahi görev için merkezde sebat etmeliyiz. İlahi misyon için buna ihtiyacımız var.”
Ahmet Çakar’dan sonra söz alan ve fırtınalı yıllarda MHP’nin eğitimciler kadrosu içinde bulunan Faik İçmeli de, bu tür toplantıları tertip edenlerin büyük bir misyonu yerine getirdiği üzerinde durdu ve sözlerini şöyle tamamladı:
“Ülkücü hareket çok bedel ödedi. Şehitler verdi, gaziler verdi. Ama hiçbir zaman karamsar olmadı. Dimdik ayakta kaldı. Bugün MHP’nin 55. Kuruluş yıldönümü kutlandı. Bu hususta Sayın Bahçeli’nin konuşması harikadır. MHP’nin 55 yıllık mazisi tertemizdir. Bu temiz maziye sahip çıkmak için birlik ve beraberlik ruhunu diri tutmalıyız. Bu hususta hepimize önemli görevler düşüyor.”
21. Dönem MHP İstanbul Milletvekilliği yapan eğitimci Bozkurt Yaşar Öztürk ise, konuşmasına Erhan Öztunç’un yaptığı “Afganistan’daki Türkler” isimli çalışmasına destek verdiğini, bu çalışmalar sırasında Turan ülküsünün nasıl dirildiğini yakından müşahede ettiğini söyledi.
Bir eğitimci olarak gençlerin içinde bulunduğu tehlikelere dikkat çeken Öztürk özetle şunları dile getirdi:
“Ülkemizin bekası için bir ve beraber olmak zorundayız. Bizler daima ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım.’ Diyen Başbuğun yolundayız. Birbirimize saygı beslemek zorundayız. Sevgide serbestlik saygıda mecburiyet vardır. Birini değişik gerekçelerle sevmeyebilirsin ama saygılı olmak zorundayız. Ülkücüler birbirlerine karşı saygılı olmalıdır. Bugün gençliğimiz sahipsiz, biz ülkücüler gençliğimize sahip çıkmalıdır. Bu hareketin partisi MHP’dir. Parçalanmadan hareketimiz sahip çıkmalıyız. 3 Hilali mahzun bırakmayacağız.”
Toplantıda söz alan 1980 öncesi ülkücülerinden Mahmut Yıldırım ise Türk milliyetçiliğine vurgu yaptı ve konuşmasını, “Bugün hepimiz ‘Başbuğ gelse ne derdi?’ diye düşünüp öyle hareket etmeliyiz. Bu harekette şehitler hariç kimsenin üstünlüğü yoktur. Türk milliyetçiliği Ülkücü ruhla anlaşılır. Gerisi anlam kazanamaz ve başarısız olur. Milliyetçilik bilinç halidir. Ülkücülük bu bilincin kimlik kazanmış halidir.” sözleriyle özetledi.
Ülkücü hareketin önemli isimlerinden ve Ocak başkanlarından Erdem Karakoç ise, ülkücülerin kardeşliğinin öneminden bahsetti ve sözlerini şöyle özetledi:
“Ülkücüler kardeştir. Birbirimizden üstünlüğünün yoktur. Ancak abilerimizin buradaki varlığı bize güç veriyor. Bizim çizgimiz başbuğum çizgisidir. Ocağımız Ülkü Ocakları, partimiz MHP’dir. Bu çizgideki herkesi sevgiyle kucaklıyoruz. Ülkücüler Türk milletinin bekası için vardır. Varlığımız Türk varlığına emanet olsun.”
Daha sonra söz alan ve bu tür toplantıların devam etmesinde önemli bir misyon üstlenen ülkücü hareketin duayenlerinden Hayrettin Alp ise, “Bu tür toplantıların varlığı Orhan Çakıroğlu ve Mustafa Verkaya gibi ülkücü abilerimizin ateşiyle devam ediyor. Onlar ocak ruhunu diri tutmak için ellerinden gelen gayreti sarf ederek bize liderlik yapıyorlar. Bu toplantılar önce on kişi, sonra yirmi, sonra otuz şimdilerde ise yüzlerce kişiyle gerçekleştiriyoruz. Birlik ve dirlik içinde hareketimize katkı sağlamaya gayret ediyoruz” şeklinde özetlenen konuşmasını ardından gür sesiyle “KORKUN DÜŞMANLAR KORKUN.” isimli kahramanlık içeren bir şiir okudu.
Toplantıda son olarak söz alan ozanımız Hilmi Şahballı ise “Birlik varken körlük niye?” diyerek birlik ve beraberlik ruhunu ayakta tutan bir konuşma yaptı.
“15’inde bir güzele tutuldum” isimli şiirini ülkücüler için yazdığını dile getiren Ozanımız Şahballı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için bestelemiş olduğu “Devlet Geliyor Devlet” adlı eserini bütün salonla beraber okudu.
Ülkücü hareketin partisinin MHP ve Liderinin de Sayın Devlet Bahçeli olduğunu vurgulayan Şahballı, Hilal kaşlı yiğitlerin bir gün mutlaka ülkenin yönetiminde olacağını “Gelmeli, gelmeli, gelmeli yar” isimli eserini okuyarak dile getirdi.
Ozan Şahballı son olarak yüz milyonlarca kişi tarafından izlenen meşhur “Vıttırı vızdık adamlar.” türküsünü okudu.
Toplantı sonrası toplu resim çektiren ülkü yüklü yiğitler hep bir ağızdan, “Kürşad’ın narasıyla indik tanrı dağından” marşı okudu.
.
Selim Çoraklı, dikGAZETE.com