Gördüklerin seni av eder
Gördüklerin seni av eder
- 19-08-2022 20:15
- 1711
- 19-08-2022 20:15
- 1711
Arkadan konuşan arkada kalandır.
Benzer enerjiler ürettiğinle artık bir bağın vardır, tıpkı yayılan organizmalar gibi elim sende oynuyor ve eşitlendiği enerjiyi bünyelerine katıyorlar.
Sonra sıyrılamadığın yapışkanlık içinde elini, kolunu, ruhunu koruduğunu sanıyorsun.
Oysa ki bu bulaştığın şeye verdiğin yargının, senin vücudunda dolaşmasına izin vermendir.
Kadere en sığınmamız gereken noktadayız-dır.
Zurna zırt demiştir…
Zihin ısrarcıdır ve çok konuşur ama kalp yavaşça ve bir kere söyler bu genellikle doğrudur.
Olaylara çekiliriz, bize benzeyene yahut en zıddımıza.
Bir amacı yoktur sizi dengede, aklı başında kılmak dışında.
Gariptir gördüğümüze tav olur, gördüğümüzü yargılarız, iç yüzü bize benzeyen nicesini küçük gördük kim bilir…
Gariptir plancılar, dağınık olagelmişçiler programlıdır.
Gariptir dil, sandığımız kadar esnek değildir.
Kemiği varmış gibi sert atılmış bir ok gibi hızlı ve bir bumerang gibi geri gelebilendir.
Uzar gider…
Ama bazen düşünüyorum da gördüklerimizle başlayan o zihin konuşmaları, inanca dönüşmeye beş kala haklılığını ilan etmiştir.
Artık biz onun sahibi değil, kölesiyizdir.
Kalbiyle ve kozmik olanla bağını zedelemiş kişiler, insandan çalmaya başlar.
Bunu o saf iyi niyetiniz, pamuk gibi kalbinizle siz de yapıyor olabilirsiniz.
Yapmıyorsanız niçin görüyorsunuz!…
Hep yaptıklarınızı görsenize!
Böyle dedikse gevşemeyelim, yaptıklarını görmek de av eder sizi.
İçiniz daralınca layık olduğunuzu düşünür, öfke duyarsınız, tek sebebi beklentide olmanızdır.
Beklemek çok talihsiz, çok acınasıdır.
Her insanı aciz görmek güzeldir.
Kendini de dahil etmek şartıyla.
Bedenen aciz birine; “böyle olduğundan sebeb daha bir dikkat etmeliyim dese” diyemezsiniz…
Bedenen aciz olmayan sizseniz bunu demesi gereken sizsiniz.
Bırakın o kendi acizliği içinde sınavın büyük çoğunlunu veriyor zaten…
Çok hırpalanmayın!
Nasibinizi bekleyin!
Bu bekleyiş, bekleyen bir insanın duruşunda saklıdır.
Hasta yakınınızı, bir otobüsü bekler gibi bekleyemediğiniz gibi…
Önem sırası her yerde…
Bedel, öneme göre…
Şu an çay demledim, üç pakette ayrı ayrı az kalmış ve hepsinin de aynı anda bitmesi ya da birlenmesi gerek; üç güzel kokulu çay…
Düşünürken soğutmasam iyiydi…
Yakınmadan şükretsem iyi…
Balıkçılar, ağ onarma işine ne diyorlardı!…
Merhamet...
Rast gele efendim.
.
Arzu Leyal, dikGAZETE.com
Arkadan konuşan arkada kalandır.
Benzer enerjiler ürettiğinle artık bir bağın vardır, tıpkı yayılan organizmalar gibi elim sende oynuyor ve eşitlendiği enerjiyi bünyelerine katıyorlar.
Sonra sıyrılamadığın yapışkanlık içinde elini, kolunu, ruhunu koruduğunu sanıyorsun.
Oysa ki bu bulaştığın şeye verdiğin yargının, senin vücudunda dolaşmasına izin vermendir.
Kadere en sığınmamız gereken noktadayız-dır.
Zurna zırt demiştir…
Zihin ısrarcıdır ve çok konuşur ama kalp yavaşça ve bir kere söyler bu genellikle doğrudur.
Olaylara çekiliriz, bize benzeyene yahut en zıddımıza.
Bir amacı yoktur sizi dengede, aklı başında kılmak dışında.
Gariptir gördüğümüze tav olur, gördüğümüzü yargılarız, iç yüzü bize benzeyen nicesini küçük gördük kim bilir…
Gariptir plancılar, dağınık olagelmişçiler programlıdır.
Gariptir dil, sandığımız kadar esnek değildir.
Kemiği varmış gibi sert atılmış bir ok gibi hızlı ve bir bumerang gibi geri gelebilendir.
Uzar gider…
Ama bazen düşünüyorum da gördüklerimizle başlayan o zihin konuşmaları, inanca dönüşmeye beş kala haklılığını ilan etmiştir.
Artık biz onun sahibi değil, kölesiyizdir.
Kalbiyle ve kozmik olanla bağını zedelemiş kişiler, insandan çalmaya başlar.
Bunu o saf iyi niyetiniz, pamuk gibi kalbinizle siz de yapıyor olabilirsiniz.
Yapmıyorsanız niçin görüyorsunuz!…
Hep yaptıklarınızı görsenize!
Böyle dedikse gevşemeyelim, yaptıklarını görmek de av eder sizi.
İçiniz daralınca layık olduğunuzu düşünür, öfke duyarsınız, tek sebebi beklentide olmanızdır.
Beklemek çok talihsiz, çok acınasıdır.
Her insanı aciz görmek güzeldir.
Kendini de dahil etmek şartıyla.
Bedenen aciz birine; “böyle olduğundan sebeb daha bir dikkat etmeliyim dese” diyemezsiniz…
Bedenen aciz olmayan sizseniz bunu demesi gereken sizsiniz.
Bırakın o kendi acizliği içinde sınavın büyük çoğunlunu veriyor zaten…
Çok hırpalanmayın!
Nasibinizi bekleyin!
Bu bekleyiş, bekleyen bir insanın duruşunda saklıdır.
Hasta yakınınızı, bir otobüsü bekler gibi bekleyemediğiniz gibi…
Önem sırası her yerde…
Bedel, öneme göre…
Şu an çay demledim, üç pakette ayrı ayrı az kalmış ve hepsinin de aynı anda bitmesi ya da birlenmesi gerek; üç güzel kokulu çay…
Düşünürken soğutmasam iyiydi…
Yakınmadan şükretsem iyi…
Balıkçılar, ağ onarma işine ne diyorlardı!…
Merhamet...