Hamilelik bir hastalık değil, doğal bir süreçtir!
Hamilelik bir hastalık değil, doğal bir süreçtir!
- 26-11-2019 04:24
- 6309
- 26-11-2019 04:24
- 6309
"Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yanyana bulunacağız."
Bu Hadisi Şerif ile ömrümü bereketlendiren Rabbime hamdu senalar olsun..
Gebeliğimin 5. ayına geldim çok şükür.
Aldığım mesajlarda bir çok gebe hanım kardeşim bana bu süreçlerini yazıp "ekstra" bir formül bekliyor..
Tek bir söz söylemek istiyorum:
"Hamilelik bir hastalık değil, doğal bir süreçtir.”
Bu kadar..
Eğer bu çok zor bir durum olsaydı, Rabbimiz, Meryem validemize bunu tek başına yüklemezdi..
O gebeyken de doğururken de yalnızdı..
Ve hatta doğum vakti geldiğinde yaslandığı ağaçtaki hurmalar onun önüne düşmüyor Rabbimiz; "-Hurma dalını kendine doğru çek!” diye buyuruyordu.
Yani bunu yapabilirsin!
Gebeyken, sancılanırken "armut piş, ağzıma düş" durumunu bizim zihnimize sokan kimdi acaba..
9 ay yatan kadınlar biliyorum.
Evet bir çok hamilelik zor geçiyor.
Acaba neden?
Bizler spor yapan bir ümmet değiliz çünkü.
Hareketlerimiz ciddi şekilde kısıtlı.
Ve bu yüzden tarlada çapa yaparken doğuran, ve evine yürüyerek gelen kadınlara efsane gözüyle bakıyoruz.
Oysa onlar fıtratlarında ve "normal" olanlar.
Anormal olan biziz.
Bugün kedi-köpek dahi kaldırım kenarında mis gibi doğumunu yapıyor.
İnsandan başka kimse kainatı inletmiyor.
Çünkü bizleri korkuttular kardeşler.
Hastaneye giden her anneye felaket senaryoları yazdılar.
İkili tarama testiyle down sendromu macerası, “Çocuğun sakat" yalanları, “Düşük tehliken var! Al sana progestan (!)"
Yani sonu gelmedi bu korkutmaların.
Ne olur ama ne olur tevekkülde olmayı öğrenelim.
Daha sizin haberiniz dahi yokken onu içinizde vareden, ruhunu getiren, onu o karanlıkta rızıklandıran hiç doğumda yalnız bırakır mı!..
Her zaman nasıl besleniyorsam, yine aynı besleniyorum.
Ekstra hiçbirşey kullanmıyorum.
“Hamileyim" diye özel bir moda girmedim.
Sadece bu hal bana, çok ağlama hali getirdi..
Kırdığım, incittiğim, üzdüğüm, hatalarım, yanlışlarım, günahlarım dev bir dağ gibi omuzlarıma bindi sanki..
Bol bol istiğfar ediyorum, Rabbimden hep bağışlanma diliyorum, secdelerimi artırıyorum, Rabbime dua ediyorum..
Onun rahmetine sığınıyor ve "Nasuh tevbeleri" ediyorum.. Çünkü beni, doğurduğum can gibi tertemiz etmesini diliyorum..
Maddiyatımdan çok manevi halimi güçlendirmeye çalışıyorum.
Bazen çevremden “Ölür gidersin şu sentetik ilaçları iç, hastaneye git" kelamları duymuyor da değilim..
Ben mi doğumda öleceğim?
O şerefe layık değilim.
Hiiiiç korkmayın doğumda ölmekten..
Bizler, doğumda ölüp "Şehit" yazılmaya layık mıyız ki Rabbimiz o an canımızı alsın; bunu tefekkür edelim..
Gerisini Rabbimizin takdirine bırakalım.
.
Yağmur İbiç (Mirzayeva), dikGAZETE.com
"Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yanyana bulunacağız."
Bu Hadisi Şerif ile ömrümü bereketlendiren Rabbime hamdu senalar olsun..
Gebeliğimin 5. ayına geldim çok şükür.
Aldığım mesajlarda bir çok gebe hanım kardeşim bana bu süreçlerini yazıp "ekstra" bir formül bekliyor..
Tek bir söz söylemek istiyorum:
"Hamilelik bir hastalık değil, doğal bir süreçtir.”
Bu kadar..
Eğer bu çok zor bir durum olsaydı, Rabbimiz, Meryem validemize bunu tek başına yüklemezdi..
O gebeyken de doğururken de yalnızdı..
Ve hatta doğum vakti geldiğinde yaslandığı ağaçtaki hurmalar onun önüne düşmüyor Rabbimiz; "-Hurma dalını kendine doğru çek!” diye buyuruyordu.
Yani bunu yapabilirsin!
Gebeyken, sancılanırken "armut piş, ağzıma düş" durumunu bizim zihnimize sokan kimdi acaba..
9 ay yatan kadınlar biliyorum.
Evet bir çok hamilelik zor geçiyor.
Acaba neden?
Bizler spor yapan bir ümmet değiliz çünkü.
Hareketlerimiz ciddi şekilde kısıtlı.
Ve bu yüzden tarlada çapa yaparken doğuran, ve evine yürüyerek gelen kadınlara efsane gözüyle bakıyoruz.
Oysa onlar fıtratlarında ve "normal" olanlar.
Anormal olan biziz.
Bugün kedi-köpek dahi kaldırım kenarında mis gibi doğumunu yapıyor.
İnsandan başka kimse kainatı inletmiyor.
Çünkü bizleri korkuttular kardeşler.
Hastaneye giden her anneye felaket senaryoları yazdılar.
İkili tarama testiyle down sendromu macerası, “Çocuğun sakat" yalanları, “Düşük tehliken var! Al sana progestan (!)"
Yani sonu gelmedi bu korkutmaların.
Ne olur ama ne olur tevekkülde olmayı öğrenelim.
Daha sizin haberiniz dahi yokken onu içinizde vareden, ruhunu getiren, onu o karanlıkta rızıklandıran hiç doğumda yalnız bırakır mı!..
Her zaman nasıl besleniyorsam, yine aynı besleniyorum.
Ekstra hiçbirşey kullanmıyorum.
“Hamileyim" diye özel bir moda girmedim.
Sadece bu hal bana, çok ağlama hali getirdi..
Kırdığım, incittiğim, üzdüğüm, hatalarım, yanlışlarım, günahlarım dev bir dağ gibi omuzlarıma bindi sanki..
Bol bol istiğfar ediyorum, Rabbimden hep bağışlanma diliyorum, secdelerimi artırıyorum, Rabbime dua ediyorum..
Onun rahmetine sığınıyor ve "Nasuh tevbeleri" ediyorum.. Çünkü beni, doğurduğum can gibi tertemiz etmesini diliyorum..
Maddiyatımdan çok manevi halimi güçlendirmeye çalışıyorum.
Bazen çevremden “Ölür gidersin şu sentetik ilaçları iç, hastaneye git" kelamları duymuyor da değilim..
Ben mi doğumda öleceğim?
O şerefe layık değilim.
Hiiiiç korkmayın doğumda ölmekten..
Bizler, doğumda ölüp "Şehit" yazılmaya layık mıyız ki Rabbimiz o an canımızı alsın; bunu tefekkür edelim..
Gerisini Rabbimizin takdirine bırakalım.
.
Yağmur İbiç (Mirzayeva), dikGAZETE.com