Hazar havzasında politik ekoloji ve NATO
Hazar havzasında politik ekoloji ve NATO
- 22-12-2023 05:34
- 3692
- 22-12-2023 05:34
- 3692
Hazar Havzasında Politik Ekoloji ve NATO
Türkiye tarihinin en büyük doğalgaz rezervi keşfinin gerçekleştirildiği Karadeniz'deki sondaj başarısı, dünyanın en yetkin rezerv değerlendirme şirketlerinin dikkatlerini bölgeye çekti. Doğal olarak Türkiye, coğrafi konumuyla bölgeler arası tedarik açısından hidrokarbon boru hatları için öne çıktığı gibi özellikle doğal gaz sektörü olmak üzere bugün jeopolitik manzaranın şekillenmesinde önemli bir rol üstlenmeye doğru gidiyor. İnsanın içinden “kim tutar bizi kim tutar” diyesi geliyor.
Dış güçlerin harbiden Türkiye'yi kıskandığı kadar var.
Neden mi?
Çünkü Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılında Türkiye; Hazar bölgesinde üretilen hidrokarbonları, Akdeniz limanı Ceyhan'a (petrol) ve gazı Çanakkale Boğazı üzerinden Avrupa şebekesine taşıyan bölgelerarası boru hatlarıyla kendisini stratejik bir geçiş merkezi olarak konumlandırabilmiştir.
Ayrıca Rus gazı, TürkAkım boru hattı aracılığıyla Türkiye'nin Karadeniz'inden geçerek güney Avrupa pazarlarına tedarik sağlıyor. 1997'de Rusya ve Türkiye, 2003'ün başlarında devreye giren ve Türk pazarına Rus gazını sağlayan Mavi Akım boru hattını da geliştirdiler.
Ankara - Moskova - Tahran üçgeninde politik ekoloji…
Politik ekoloji, doğal ortam-insan etkileşiminden kaynaklı çevre sorunlarının siyasallaştırması olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla politik ekoloji siyasal, ekonomik ve sosyal faktörler ile çevresel sorunlar ve değişimler arasındaki ilişkilerin incelenmesi denilebilir. Rusya ile Karadeniz havzasının jeopolitiğini analiz etmek, edebilmek için Hazar Havzası’nın politik ekolojisini de bilmek gerekiyor.
Bununla birlikte Orta Asya, Transkafkasya ve dünyanın diğer bölgelerini de kapsayan, bölgesel çatışmaların çözüm süreçlerine arabulucu ve hakem olarak giderek daha fazla hatta askeri müdahelede bulunan bir Rusya'dan söz ediyoruz. O sebeble küresel ölçekte çok kutuplu bir dünya düzenine ve Amerikan egemenliğine karşı çıkan Rusya'nın; jeopolitik yönergelerini analiz etmek çok da kolay sayılmaz.
Batılı stratejistlere göre Rusya, Türkiye ve İran'ın eylemleri büyük ölçüde Güney Kafkasya'da yeni bir güç dengesi oluşturuyor. Bölgede tarihsel olarak mevcut olan üç gücün faaliyetleri, teorik olarak bölgenin Rusya-Batı çatışmasına kurban gitmesinin onu kesilir.
Ancak şu anda üç bölgesel oyuncunun etkileşimi, gerilimi azaltmaktan ziyade gerilimi tırmandıracak bir etken olma ihtimalini taşıyor. Veya böyle bir yanıltıcı imaj veriliyor. ABD ve Avrupa Birliği bölgede, Katolik Kilisesi, Protestan Pastorler, Yehova Şahitleri, sözde insani yardım kuruluşları, gazeteciler, diplomatlar veya enerji şirketleri çalışanları adı altında at koşturuyor.
Bugün Avrupa, gaz tedariğinde esas olarak Rusya'ya bağımlı durumda. Doğal olarak Rusya gelecekte de ABD’nin tüm çabasına rağmen, yaşlı kıta Avrupa’nın ana gaz tedarikçisi olmaya devam edecek.
Enerjinin giderek daha fazla önem kazandığı küresel ortamda, Hazar’ın kaynakları her geçen gün daha da değerleniyor. Hazar Havzası, sahip olduğu petrol ve doğalgaz kaynakları ile küresel ve bölgesel güçlerin ilgisini çekmeyi sürdürüyor.
Bölgede etkili olmaya çalışan küresel aktörler, enerji kaynaklarının çıkarılmasını, dünya piyasalarına ulaştırılmasını ve enerjiyi kontrol etmeyi istemektedir. Hazar, sadece Rusya ve İran kontrolündeyken, SSCB’nin dağılmasıyla beş devletin ortak kullanımına açılmış ve Hazar’da güç mücadeleleri başlamıştır. Enerji kaynakları için dünyanın büyüyen talebi Hazar Havzası ülkelerini müzakere süreciyle denizin hukuki statüsünü çözmeye yöneltti. Ve başardılar. Bugün Hazar denizi, en azından şimdilik bir barış ikliminden besleniyor.
Hazar Havzası ülkeleri Azerbaycan, Kazakistan, Tükmenistan, Özbekistan ve Tacikistan'ın toplam ispatlanmış petrol rezervi, 48 milyar varil civarındadır. Bu rakam, Hazar Havzası petrolünün, dünya enerji sektörü açısından çok hayati önemde olmadığını göstermektedir.
ABD ve AB, Ukrayna’yı defterden sildi!..
AB ülkeleri, büyük sorunlarla karşı karşıya. Hiç şüphesiz en başlıca problemleri, güvenlik ve enerji tedariki. Lakin korkunun ecele faydası yok. AB üyesi 27 ülkenin devlet veya hükümet başkanlarının katılımıyla Brüksel'de düzenlenen AB Liderler Zirvesi'nin tüm oturumları gerçekleştirildi. Zirvede Liderler, küresel istikrarsızlık, stratejik rekabet ve güvenlik tehditleri karşısında AB'nin güvenlik ve savunmasının nasıl güçlendirileceğini tartıştılar.
AB liderleri, Türkiye tartışmasını Mart 2024’e erteledi. Ukrayna'ya 50 milyar avroluk ek mali destek sağlanması görüşmelerinde ise Macaristan veto oyu kullandı. Aralık 2023'teki yüksek riskli AB zirvesi, Ukrayna ve Moldova için katılım müzakereleri ve Gürcistan için aday statüsüyle sonuçlandı.
Zirvenin üç ana sonucu var!..
Birincisi, genişleme jeostratejik bir araç olsa da AB kurumları ve üye devletler, normatif tutarlılığı tehlikeye atmadan bunu uygulamaya koymak için gerekli teknikleri henüz geliştirmemişlerdir.
İkincisi, Avrupa'nın birliği kırılgan ve hem iç hem de dış zorluklara karşı savunmasız olmaya devam ediyor.
Üçüncüsü, AB artık haydut üye devletler sorununu görmezden gelemez ve bu sorunla hem acil hem de prensip meselesi olarak başa çıkmak zorundadır.
Gazze'deki ABD/İsrail soykırımına karşı ABD'de ve uluslararası çapta kitlesel protestolar ve Washington'un Ukrayna'da Rusya'ya karşı yürüttüğü vekâlet savaşına verilen halk desteğinin çökmesi karşısında, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler bir araya gelerek, Ulusal Savunma Yetki Yasası'nı (NDAA) kabul etti.
Önümüzdeki yıl, askeri harcamalar 883,7 milyar dolar olacak; bu da 2020'den bu yana 145 milyar dolar, yani yüzde 20 artış anlamına geliyor. Bu rakamın 841,4 milyar doları Savunma Bakanlığı'na, 32,4 milyar doları Enerji Bakanlığı bünyesindeki “ulusal güvenlik” programlarına ve 438 milyon doları savunmayla ilgili faaliyetlere ait. Türkçesi; Amerikalılar kendi başlarının derdine düşmüş.
Aynı durum kısmen Rusya içinde geçerli. Çünkü Rusya’nın NATO destekli Ukrayna ile arasında çıkan savaşta, Eylül 2022 itibarıyla askeri maliyetlerin 40 milyar dolara ulaştığını tahmin ediyor. 2022 yılının tamamında gayri safi yurt içi hasıla kayıpları 81 milyar ila 104 milyar dolar arasında gerçekleşti ve tüm yıldaki mali sermaye kaybı 322 milyar dolara ulaştı. Doğrudan askeri harcamalar 2024'e kadar neredeyse 132 milyar doları bulabilir.
Yiğit bin yaşar fırsat bir düşer!..
Dünyanın farklı bölgelerindeki nüfuz açısından büyük güç statüsü, ne pahasına olursa olsun müttefikleri elde tutma arzusuyla değil, bir zamanlar ulusal dış politikanın bir varlığı olarak "kaybolmuş" görünen ülkelere geri dönme yeteneğiyle belirleniyor.
Rus uzmanlara göre Transkafkasya'daki duruma nihai bir olay olarak bakmamak gerekir. Ciddi petrol gelirlerinin sıradan insanın hayatını iyileştirmediği Azerbaycan'ın gelecekteki kaderi tamamen belirsiz. Azerbaycan’ın yoksul kitleleri Karabağ Zaferi’nin karın doyurmadığını anladıklarında, Aliyev aile rejiminin yerinde yeller esebilir.
Zaten ciddi ekonomik zorluklarla karşı karşıya olan Türkiye'nin Erdoğan'dan sonraki geleceğinin ne olacağını önceden tahmin etmek neredeyse mümkün değil.
Ermenistan'ın “Kadife Devrimi”nin Batılı devletleri şaşırttığını çünkü demokratik meşruiyet eksikliği nedeniyle Erivan'daki önceki hükümetin büyük ölçüde Rusya'ya bağımlı olduğunu, Azerbaycan'da bazı politika yapıcıların Rusya ile daha yakın ilişkileri savunurken, Moskova'nın devam eden Karabağ ihtilafı gibi önemli konularda Bakü'ye sürekli destek verme kapasitesi konusunda şüphelerin bulunduğunu belirtiyorlar.
Kim belirtiyor?
Rus uzmanlar.
Yeri ve zamanı gelmişken tam da burada tarihe not düşeyim. Ben aynı kanaatte değilim. Bizzat Rus analistlerin belirledikleri parametrelere göre; Türkiye’nin önceki sınırlara göre dönme kabiliyet ve potansiyeli en az Rusya Fedarasyonu kadardır.
Rusya ve Hazar Denizi'ndeki enerji sahaları AB için son derece önemli!..
Uzun vadede, çıkmaza girmiş savaşta Rus ekonomisi ve halkının yaşam standardı muhtemelen düşme eğilimi gösterebilir. Rusya ekonomisini ayakta tutan temel faktör, petrol ve doğalgaz satışlarından elde ettiği ihracat geliridir. Rusya doğrudan askeri maliyetlere, gayri safi yurtiçi hasıla kayıplarına ve mali sermaye yıkımı yaşadı ve vatandaşları yaşam standardlarında bir düşüşle karşı karşıya. Rusya'nın Lukoil ve Gazpromneft petrol sahaları, projeleri tehdit altında.
Amerikalılar leblebi mi kavurdu ki tırnakları yansın?
Daha değişik ifade ile sığır çobanları, Avrupalıların tohumlarına para mı saydı?
Ne demek istiyorum?
Batı Avrupa'nın barış ve istikrarının ABD'nin hayati çıkarlarından biri olmaması gerektiğini bizzat Amerikalıların kendileri düşünüyor ve söylüyor. Amerikalılar kendi çıkarlarının peşinde. Bundan dolayı Sam Amca; sözde müttefiki Avrupa'nın Rusya'nın enerjisine olan bağımlılığını azaltmak için elinden ne gelirse yapıyor.
NATO'nun enerji güvenliği mükemmeliyet merkezi Litvanya'da. Ayrıca, esas olarak dezenformasyona odaklanan NATO Stratejik İletişim Mükemmeliyet Merkezi Letonya'da.
NATO'nun siber güvenlik merkezine ise Estonya ev sahipliği yapıyor. AB üye ülkeleri Rusya tehdidini farklı derecelerde ciddiyetle algılıyorlar.
Ancak Avrupa'nın güvenliği, Ukrayna'ya verilen savaş desteğinin Avrupa savunmasındaki zayıflıkları (yıllarca süren ihmal ve yetersiz harcamaların sonucu) ortaya çıkarması nedeniyle giderek daha istikrarsız hale geliyor.
Bu arada, silah kontrol araçları neredeyse tamamen erozyona uğradığından savaşın başındaki kadar Kiev’deki halk düşmanı hırsız yönetime yardıma çok hevesli değiller.
Hazar Havzası ve Hazar geçişli Orta Koridor…
Brzezinski; Azerbaycan’ın jeopolitik açıdan kilit bir ülke olduğu belirtir. Azerbaycan, devasa enerji kaynaklarına sahip, jeopolitik açıdan da kilit rolü vardır. Burası Hazar Denizi havzasının ve Orta Asya'nın zenginliklerini açılan bir kapıdır. Azerbaycan'ın tamamen Moskova'nın kontrolüne tabi olması halinde, Orta Asya devletlerinin bağımsızlığı pratikte anlamsızlaşır.
Enerji piyasasında koşulların değişmesiyle birlikte, geniş Hazar Havzası hidrokarbon kaynaklarının Batı pazarlarına güvenli ve çeşitli güzergahlardan taşınması hayati önem kazanınca Türkiye’nin jeostratejik konumu, tıpkı soğuk savaş dönemindeki gibi tekrar ön plana çıkmıştır.
Yulia Sergeyevna Kudryashova bu konuda Avrupa Birliği stratejisinin; Orta Asya - Güney Kafkasya - Türkiye - AB güzergahı boyunca aktif iletişim için koşullar yaratmak olduğunu belirtiyor. Türkiye'nin AB'nin stratejik ortağı olarak önemi, Avrupa'nın Orta Asya'daki yeni pazarlara ve hammadde kaynaklarına erişim arzusu nedeniyle daha da artacaktır.
Avrupa ekonomisinin büyümesi için Hazar petrolü ve yerel pazarlara erişim gereklidir. Türkiye, dünyanın en büyük doğal gaz ve petrol rezervlerine sahip ülkelerle yakın siyasi, kültürel ve ticari bağları olan demokratik bir devlet olarak, AB'ye istikrarlı bir enerji kaynağı tedariği sağlayacaktır. Böylece Avrupa'nın Türkiye üzerindeki nüfuzu, enerji zengini Hazar Denizi kıyılarına da yansıtılabilir. Yulia Sergeyevna Kudryashova böyle diyordu ama Cihanşümul Kadim Türk Devleti, ne Avrupalı zalim sömürgecilerin taşeronu oldu ne de Truva atı?
Buna karşılık Moskova ve Ankara karşılıklı şekilde ve anlaşmalı olarak neredeyse birbirlerinin tüm enerji planlarında ve jeopolitik hesaplarında önemli bir rol oynuyorlar. Türkiye, Rusya'dan doğalgaz alımında Almanya ve İtalya'nın ardından üçüncü sırada yer alırken, Rusya'nın bu ülkeye ihracatında enerji kaynaklarının payı yüzde 70'e ulaşıyor.
Enerji, her iki ülkenin de iç ve bölgesel hesaplarında, özellikle de Avrupa ile ilişkilerinde ön plana çıktıkça, Türk-Rusya yakınlaşmasının stratejik önemi de şüphesiz arttı. Aynı zamanda, Türkiye'nin Rusya'dan düşük gaz fiyatları ve bunu Avrupa'ya yeniden ihraç etme hakkı talep etmesine Moskova sıcak bakıyor.
Bu adımlar çoktan atıldı bile.
Hazar geçişli ulaştırma seçenekleri…
Kıtalar ve bölgeler arası konumu çerçevesinde bölgesel ulaştırma koridorlarının geliştirilmesine yönelik birçok girişime destek veren Türkiye, bu bağlamda merkezinde olduğu bölgeler arasında ve ötesinde, ticari, ekonomik ve yatırım ilişkilerinin yanı sıra, siyasi ve kültürel ilişkilerin de geliştirilmesini amaçlıyor.
Hazar geçişli Orta Koridor girişimi Türkiye’den başlayarak Kafkaslar bölgesine, buradan da Hazar Denizi’ni aşarak Türkmenistan ve Kazakistan’ı takiben Orta Asya ve ÇHC’ye ulaşan Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor (Orta Koridor), tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması projesinin en önemli bileşenlerinden birini oluşturmaktadır.
Hazar Geçişli ulaştırma seçeneklerinin etkin hale getirilmesi yolunda bir diğer önemli çaba, Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan arasında 7 Kasım 2013 tarihinde imzalanan “Trans-Hazar Uluslararası Ulaştırma Hattının Geliştirilmesi için Koordinasyon Komitesi İhdası” başlıklı anlaşmadır.
Bilahare Çin’in taraf olduğu bahse konu anlaşma çerçevesinde, Orta Koridor üzerindeki ilk deneme sürüşü 28 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleştirilmiş, Batı Çin’den hareket eden konteynır treni (Nomad Ekspres) 6 gün sonra Aktau Limanı üzerinden Bakü’ye başarıyla ulaşmıştır. Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolu’nun faaliyete geçmesiyle Orta Koridor’un önemli bir ayağı tamamlanmıştır.
Enerji güvenliği için kaynak ve güzergâh çeşitlendirmesi ihtiyacı daha da önem kazandı. Bu durum, Hazar havzası kaynaklarını ön plana çıkardı.
Coğrafi konumlar, beşeri ve doğal kaynaklar, bir araya gelindiğinde ne kadar güçlü olunacağını gösteriyor.
Türkiye, tüm küresel ve bölgesel engellemelere rağmen Azerbaycan doğal gazını Güney Kafkasya boru hattı ve TANAP üzerinden Avrupa’ya ulaştırıyor. Türkmenistan doğal gazı konusunda da üç ülkenin yararına olacak şekilde ortak adımlar atıldı.
Hazar’a ha Hazar'a, gelmesin nazara!..
Rusya'nın, Şubat 2022'de NATO destekli Ukrayna'ya yönelik başlattığı geniş çaplı askeri harekat Karadeniz'in jeopolitik önemine yeniden odaklanılmasına yol açtı. NATO'nun lojistik yardımlarına rağmen Ukrayna'nın Rusya’yı durduramamasının sırrı ne olabilir?
Ben size söyleyeyim; Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün gözden kaçırdığı şey, Rusya'nın Ukrayna'daki savaş hedeflerini ilerletmek için Hazar Denizi'ni (genellikle İran'la koordineli olarak) kullanmasıdır.
Moskova için Hazar Denizi, Batılı başkentlerin anlayamadığı bir şekilde, Rusya'nın gücünün projeksiyonunda kilit bir rol oynuyor. Bu rolün NATO'nun Karadeniz güvenliği üzerinde üç nedenden dolayı doğrudan etkileri vardır.
Savaş gemilerini Hazar Denizi'nden Karadeniz'e (ve tam tersi) hareket ettirme yeteneği, Rusya'nın dünyanın önemli bir bölgesine güç yansıtmasına olanak tanırken, Rus politika yapıcılara daha geniş bölgedeki çatışma zamanlarında esneklik ve seçenekler sunuyor.
Hazar Denizi, transatlantik toplum için sıklıkla gözden kaçırılsa da stratejik bir bölgedir. Rusya, Hazar ve Karadeniz'i tek bir jeopolitik alan olarak görüyor. Moskova için Hazar Denizi, Batılı başkentlerin anlayamadığı bir şekilde, Rusya'nın gücünün projeksiyonunda güçlü bir rol oynuyor.
Bu rolün NATO'nun Karadeniz güvenliği üzerinde bazı nedenden dolayı doğrudan etkileri vardır. Hazar Denizi'ni dış dünyaya bağlayan iki kanaldan biri, onu Azak Denizi üzerinden Karadeniz'e bağlayan Volga-Don Kanalı'dır. Bu kanal, 63 mil uzunluğundadır ve adından da anlaşılacağı gibi Don ve Volga Nehirlerini birbirine bağlar. Birincil amacı ticari taşımacılıktır.
Ancak kanalın donmadığı ilkbahar ve yaz aylarında Rusya, Hazar Denizi ile Karadeniz arasında savaş gemileri ve askeri malzeme taşımak için burayı kullanıyor. Rusya'nın Hazar Filosu'ndan gelen gemiler, 2022'den bu yana Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin desteklenmesinde doğrudan rol oynadı.
Türkiye'nin Karadeniz'e giren Türk Boğazlarını kapatmasıyla birlikte, Rusya'nın Hazar Filosu, Karadeniz Filosunu takviye etmenin tek seçeneği oldu. Kanalın ne kadar önemli olduğunun farkına varan Moskova, geçtiğimiz günlerde su yolunun modernizasyonu için 1 milyar dolarlık yatırım yapacağını duyurdu.
Bu yatırım, kanalı Hazar ve Karadeniz arasında askeri malzeme ve teçhizatın taşınması açısından daha güvenilir hale getirmekle kalmayacak, aynı zamanda Rusya Federasyonu’nun İran'la olan ticaret fırsatlarını da artıracaktır.
Hazar Denizi'nin denizden füze fırlatmalarında kullanılması, Rusya'ya stratejik bir derinlik ve Doğu Akdeniz veya Karadeniz gibi daha tartışmalı bölgelerde bulunmayan bir koruma derecesi sağlıyor. Ukrayna ve Suriye'deki hedefleri vurmak için Hazar'daki deniz varlıklarını kullanmak, Moskova'ya hem askeri hedeflerde hem de Hazar jeopolitiğinde yardımcı oluyor. Bu füze saldırıları diğer Hazar ülkelerine, Rusya'nın bölgedeki baskın askeri güç olduğuna dair güçlü bir sinyal gönderiyor.
İran ve Rusya, Hazar bölgesinde birçok hedefi paylaşıyor.
Hazar'daki Rusya-İran işbirliği, NATO ve ortakları da dahil olmak üzere daha geniş bölgeyi tehdit ediyor. İran, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı kullandığı insansız hava araçlarını ya Hazar ve Volga-Don Kanalı üzerinden işgal altındaki Kırım'a ya da deniz üzerindeki bir hava koridoru üzerinden teslim etti.
Rusya ve İran donanmaları da Hazar'da ortak askeri tatbikatlar yürütüyor. Uzmanlar, uzun zamandır İran'ın ekonomik yaptırımları aşmanın bir yolu olarak Hazar'ı kullanarak Rusya'ya petrol taşıdığından şüpheleniyordu.
Amerikalılar diyor ki;
Hazar'daki deniz durumuyla ilgili olarak; ABD'nin temel stratejik hedefi, bölgesel ortakların Hazar'daki beş güç arasında bir denge kurmalarına yardımcı olmak ve böylece tek bir ülkenin (İran veya Rusya) bölgede ezici bir deniz gücüne sahip olmamasını sağlamak olmalıdır.
Tek bir Hazar devletinin Rusya'nın ateş gücüne ulaşacağına inanmak gerçekçi değil. Amaç bu olmamalı. Bunun yerine, ABD'li politika yapıcılar bölgedeki dost ülkelere Rusya veya İran'ın olası her türlü kötü niyetli(!) faaliyetini hafifletmeye, dengelemeye ve caydırmaya yardım etmeye çalışmalıdır.
Sonuçta bu yaklaşım bölgeye ABD çıkarları doğrultusunda istikrar getirecektir. Rusya'nın Hazar Filosu'nun büyük bir bölümünün Karadeniz ve Azak Denizi'ndeki operasyonlara ayrılmasıyla, bu hedefe hiç bu kadar ulaşılabilir olmamıştı.
Taktik düzeyde, ABD'nin Hazar bölgesindeki ana hedefi, dost ülkelerin deniz sınırlarını güvence altına almalarına, hayati enerji altyapılarını korumalarına, terörist akışını durdurmalarına, terör saldırılarını önlemelerine, serbest ticaret akışını sağlamalarına ve enerji transferini engellemelerine yardımcı olmak olmalıdır.
ABD, bölgedeki ortaklarının güvenlik ve askeri yeteneklerini geliştirmek için ikili olarak ve uygun olduğunda NATO aracılığıyla çalışmalıdır. Özellikle ABD, bölgedeki ortaklarının güvenlik ve askeri yeteneklerini geliştirmek için Türkiye ile birlikte çalışmalıdır. ABD, Türkmenistan gibi bazı ülkelerde savunma ve güvenlik bağlarını derinleştirmeye çalışmalı, ancak bunu açık veya aleni bir şekilde yapmamalıdır.
Ancak Rusya'nın Gürcistan'ın Avrupa-Atlantik topluluğuna entegrasyonunu yavaşlatma çabalarına rağmen Gürcistan iyi bir ilerleme kaydetti. NATO ile yakın ilişkileri var, resmi aday ülke ve yakın zamanda AB tarafından vizesiz seyahat hakkı tanındı. Amerikalılar, Rusya'nın Balkanlarda başını ağrıtacak işler peşinde.
Sırbistan, Hırvatistan ve Kosova'da gerginlik yaratıyorlar.
Yetmiyor Makedonya’da karışıklık çıkarıyorlar. Olmadı Bosna-Hersek'teki Hırvat ve Sırpları yeniden savaştırmak istiyorlar.
1995'ten ve Dayton Barış Anlaşması'ndan bu yana kaynayan bölünmeleri yeniden alevlendirme tehdidinde bulunuyorlar.
Hazar Havzasında gizli saklı İran, Rusya ve Türkiye mutabakatı var.
Avrupa Birliği ve NATO, Hazar Havzası'nın jeopolitiğine nüfuz etmekle kalmayıp, sömürge networkuna dahil etmek istiyorlar. Bu süreçte her iki tarafın da ortak müttefiki Türkiye.
Nasıl olacak bu iş?
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Seçilmiş Kaynakça
https://vz.ru/opinions/2023/9/25/1231913.html
https://mgimo.ru/about/news/experts/145841/
https://www.rand.org/pubs/research_reports/RRA2421-1.html
https://www.wsws.org/en/articles/2023/12/16/pqnx-d16.html
https://globalaffairs.ru/articles/prisutstvie-na-yuzhnom-kavkaze/
https://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-cok-tarafli-ulastirma-politikasi.tr.mfa
https://russiancouncil.ru/analytics-and-comments/comments/rossiya-vsegda-vozvrashchaetsya/
https://www.hudson.org/security-alliances/natos-black-sea-frontier-southern-shore-caspian-sea
https://www.chathamhouse.org/2023/12/orbans-ukraine-gamble-blow-eus-geopolitical-ambitions
https://www.mei.edu/publications/turkey-new-emerging-gas-player-resources-and-infrastructure
https://www.heritage.org/europe/commentary/the-balkans-will-be-america-and-russias-next-virtual-battlefield
Hazar Havzasında Politik Ekoloji ve NATO
Türkiye tarihinin en büyük doğalgaz rezervi keşfinin gerçekleştirildiği Karadeniz'deki sondaj başarısı, dünyanın en yetkin rezerv değerlendirme şirketlerinin dikkatlerini bölgeye çekti. Doğal olarak Türkiye, coğrafi konumuyla bölgeler arası tedarik açısından hidrokarbon boru hatları için öne çıktığı gibi özellikle doğal gaz sektörü olmak üzere bugün jeopolitik manzaranın şekillenmesinde önemli bir rol üstlenmeye doğru gidiyor. İnsanın içinden “kim tutar bizi kim tutar” diyesi geliyor.
Dış güçlerin harbiden Türkiye'yi kıskandığı kadar var.
Neden mi?
Çünkü Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılında Türkiye; Hazar bölgesinde üretilen hidrokarbonları, Akdeniz limanı Ceyhan'a (petrol) ve gazı Çanakkale Boğazı üzerinden Avrupa şebekesine taşıyan bölgelerarası boru hatlarıyla kendisini stratejik bir geçiş merkezi olarak konumlandırabilmiştir.
Ayrıca Rus gazı, TürkAkım boru hattı aracılığıyla Türkiye'nin Karadeniz'inden geçerek güney Avrupa pazarlarına tedarik sağlıyor. 1997'de Rusya ve Türkiye, 2003'ün başlarında devreye giren ve Türk pazarına Rus gazını sağlayan Mavi Akım boru hattını da geliştirdiler.
Ankara - Moskova - Tahran üçgeninde politik ekoloji…
Politik ekoloji, doğal ortam-insan etkileşiminden kaynaklı çevre sorunlarının siyasallaştırması olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla politik ekoloji siyasal, ekonomik ve sosyal faktörler ile çevresel sorunlar ve değişimler arasındaki ilişkilerin incelenmesi denilebilir. Rusya ile Karadeniz havzasının jeopolitiğini analiz etmek, edebilmek için Hazar Havzası’nın politik ekolojisini de bilmek gerekiyor.
Bununla birlikte Orta Asya, Transkafkasya ve dünyanın diğer bölgelerini de kapsayan, bölgesel çatışmaların çözüm süreçlerine arabulucu ve hakem olarak giderek daha fazla hatta askeri müdahelede bulunan bir Rusya'dan söz ediyoruz. O sebeble küresel ölçekte çok kutuplu bir dünya düzenine ve Amerikan egemenliğine karşı çıkan Rusya'nın; jeopolitik yönergelerini analiz etmek çok da kolay sayılmaz.
Batılı stratejistlere göre Rusya, Türkiye ve İran'ın eylemleri büyük ölçüde Güney Kafkasya'da yeni bir güç dengesi oluşturuyor. Bölgede tarihsel olarak mevcut olan üç gücün faaliyetleri, teorik olarak bölgenin Rusya-Batı çatışmasına kurban gitmesinin onu kesilir.
Ancak şu anda üç bölgesel oyuncunun etkileşimi, gerilimi azaltmaktan ziyade gerilimi tırmandıracak bir etken olma ihtimalini taşıyor. Veya böyle bir yanıltıcı imaj veriliyor. ABD ve Avrupa Birliği bölgede, Katolik Kilisesi, Protestan Pastorler, Yehova Şahitleri, sözde insani yardım kuruluşları, gazeteciler, diplomatlar veya enerji şirketleri çalışanları adı altında at koşturuyor.
Bugün Avrupa, gaz tedariğinde esas olarak Rusya'ya bağımlı durumda. Doğal olarak Rusya gelecekte de ABD’nin tüm çabasına rağmen, yaşlı kıta Avrupa’nın ana gaz tedarikçisi olmaya devam edecek.
Enerjinin giderek daha fazla önem kazandığı küresel ortamda, Hazar’ın kaynakları her geçen gün daha da değerleniyor. Hazar Havzası, sahip olduğu petrol ve doğalgaz kaynakları ile küresel ve bölgesel güçlerin ilgisini çekmeyi sürdürüyor.
Bölgede etkili olmaya çalışan küresel aktörler, enerji kaynaklarının çıkarılmasını, dünya piyasalarına ulaştırılmasını ve enerjiyi kontrol etmeyi istemektedir. Hazar, sadece Rusya ve İran kontrolündeyken, SSCB’nin dağılmasıyla beş devletin ortak kullanımına açılmış ve Hazar’da güç mücadeleleri başlamıştır. Enerji kaynakları için dünyanın büyüyen talebi Hazar Havzası ülkelerini müzakere süreciyle denizin hukuki statüsünü çözmeye yöneltti. Ve başardılar. Bugün Hazar denizi, en azından şimdilik bir barış ikliminden besleniyor.
Hazar Havzası ülkeleri Azerbaycan, Kazakistan, Tükmenistan, Özbekistan ve Tacikistan'ın toplam ispatlanmış petrol rezervi, 48 milyar varil civarındadır. Bu rakam, Hazar Havzası petrolünün, dünya enerji sektörü açısından çok hayati önemde olmadığını göstermektedir.
ABD ve AB, Ukrayna’yı defterden sildi!..
AB ülkeleri, büyük sorunlarla karşı karşıya. Hiç şüphesiz en başlıca problemleri, güvenlik ve enerji tedariki. Lakin korkunun ecele faydası yok. AB üyesi 27 ülkenin devlet veya hükümet başkanlarının katılımıyla Brüksel'de düzenlenen AB Liderler Zirvesi'nin tüm oturumları gerçekleştirildi. Zirvede Liderler, küresel istikrarsızlık, stratejik rekabet ve güvenlik tehditleri karşısında AB'nin güvenlik ve savunmasının nasıl güçlendirileceğini tartıştılar.
AB liderleri, Türkiye tartışmasını Mart 2024’e erteledi. Ukrayna'ya 50 milyar avroluk ek mali destek sağlanması görüşmelerinde ise Macaristan veto oyu kullandı. Aralık 2023'teki yüksek riskli AB zirvesi, Ukrayna ve Moldova için katılım müzakereleri ve Gürcistan için aday statüsüyle sonuçlandı.
Zirvenin üç ana sonucu var!..
Birincisi, genişleme jeostratejik bir araç olsa da AB kurumları ve üye devletler, normatif tutarlılığı tehlikeye atmadan bunu uygulamaya koymak için gerekli teknikleri henüz geliştirmemişlerdir.
İkincisi, Avrupa'nın birliği kırılgan ve hem iç hem de dış zorluklara karşı savunmasız olmaya devam ediyor.
Üçüncüsü, AB artık haydut üye devletler sorununu görmezden gelemez ve bu sorunla hem acil hem de prensip meselesi olarak başa çıkmak zorundadır.
Gazze'deki ABD/İsrail soykırımına karşı ABD'de ve uluslararası çapta kitlesel protestolar ve Washington'un Ukrayna'da Rusya'ya karşı yürüttüğü vekâlet savaşına verilen halk desteğinin çökmesi karşısında, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler bir araya gelerek, Ulusal Savunma Yetki Yasası'nı (NDAA) kabul etti.
Önümüzdeki yıl, askeri harcamalar 883,7 milyar dolar olacak; bu da 2020'den bu yana 145 milyar dolar, yani yüzde 20 artış anlamına geliyor. Bu rakamın 841,4 milyar doları Savunma Bakanlığı'na, 32,4 milyar doları Enerji Bakanlığı bünyesindeki “ulusal güvenlik” programlarına ve 438 milyon doları savunmayla ilgili faaliyetlere ait. Türkçesi; Amerikalılar kendi başlarının derdine düşmüş.
Aynı durum kısmen Rusya içinde geçerli. Çünkü Rusya’nın NATO destekli Ukrayna ile arasında çıkan savaşta, Eylül 2022 itibarıyla askeri maliyetlerin 40 milyar dolara ulaştığını tahmin ediyor. 2022 yılının tamamında gayri safi yurt içi hasıla kayıpları 81 milyar ila 104 milyar dolar arasında gerçekleşti ve tüm yıldaki mali sermaye kaybı 322 milyar dolara ulaştı. Doğrudan askeri harcamalar 2024'e kadar neredeyse 132 milyar doları bulabilir.
Yiğit bin yaşar fırsat bir düşer!..
Dünyanın farklı bölgelerindeki nüfuz açısından büyük güç statüsü, ne pahasına olursa olsun müttefikleri elde tutma arzusuyla değil, bir zamanlar ulusal dış politikanın bir varlığı olarak "kaybolmuş" görünen ülkelere geri dönme yeteneğiyle belirleniyor.
Rus uzmanlara göre Transkafkasya'daki duruma nihai bir olay olarak bakmamak gerekir. Ciddi petrol gelirlerinin sıradan insanın hayatını iyileştirmediği Azerbaycan'ın gelecekteki kaderi tamamen belirsiz. Azerbaycan’ın yoksul kitleleri Karabağ Zaferi’nin karın doyurmadığını anladıklarında, Aliyev aile rejiminin yerinde yeller esebilir.
Zaten ciddi ekonomik zorluklarla karşı karşıya olan Türkiye'nin Erdoğan'dan sonraki geleceğinin ne olacağını önceden tahmin etmek neredeyse mümkün değil.
Ermenistan'ın “Kadife Devrimi”nin Batılı devletleri şaşırttığını çünkü demokratik meşruiyet eksikliği nedeniyle Erivan'daki önceki hükümetin büyük ölçüde Rusya'ya bağımlı olduğunu, Azerbaycan'da bazı politika yapıcıların Rusya ile daha yakın ilişkileri savunurken, Moskova'nın devam eden Karabağ ihtilafı gibi önemli konularda Bakü'ye sürekli destek verme kapasitesi konusunda şüphelerin bulunduğunu belirtiyorlar.
Kim belirtiyor?
Rus uzmanlar.
Yeri ve zamanı gelmişken tam da burada tarihe not düşeyim. Ben aynı kanaatte değilim. Bizzat Rus analistlerin belirledikleri parametrelere göre; Türkiye’nin önceki sınırlara göre dönme kabiliyet ve potansiyeli en az Rusya Fedarasyonu kadardır.
Rusya ve Hazar Denizi'ndeki enerji sahaları AB için son derece önemli!..
Uzun vadede, çıkmaza girmiş savaşta Rus ekonomisi ve halkının yaşam standardı muhtemelen düşme eğilimi gösterebilir. Rusya ekonomisini ayakta tutan temel faktör, petrol ve doğalgaz satışlarından elde ettiği ihracat geliridir. Rusya doğrudan askeri maliyetlere, gayri safi yurtiçi hasıla kayıplarına ve mali sermaye yıkımı yaşadı ve vatandaşları yaşam standardlarında bir düşüşle karşı karşıya. Rusya'nın Lukoil ve Gazpromneft petrol sahaları, projeleri tehdit altında.
Amerikalılar leblebi mi kavurdu ki tırnakları yansın?
Daha değişik ifade ile sığır çobanları, Avrupalıların tohumlarına para mı saydı?
Ne demek istiyorum?
Batı Avrupa'nın barış ve istikrarının ABD'nin hayati çıkarlarından biri olmaması gerektiğini bizzat Amerikalıların kendileri düşünüyor ve söylüyor. Amerikalılar kendi çıkarlarının peşinde. Bundan dolayı Sam Amca; sözde müttefiki Avrupa'nın Rusya'nın enerjisine olan bağımlılığını azaltmak için elinden ne gelirse yapıyor.
NATO'nun enerji güvenliği mükemmeliyet merkezi Litvanya'da. Ayrıca, esas olarak dezenformasyona odaklanan NATO Stratejik İletişim Mükemmeliyet Merkezi Letonya'da.
NATO'nun siber güvenlik merkezine ise Estonya ev sahipliği yapıyor. AB üye ülkeleri Rusya tehdidini farklı derecelerde ciddiyetle algılıyorlar.
Ancak Avrupa'nın güvenliği, Ukrayna'ya verilen savaş desteğinin Avrupa savunmasındaki zayıflıkları (yıllarca süren ihmal ve yetersiz harcamaların sonucu) ortaya çıkarması nedeniyle giderek daha istikrarsız hale geliyor.
Bu arada, silah kontrol araçları neredeyse tamamen erozyona uğradığından savaşın başındaki kadar Kiev’deki halk düşmanı hırsız yönetime yardıma çok hevesli değiller.
Hazar Havzası ve Hazar geçişli Orta Koridor…
Brzezinski; Azerbaycan’ın jeopolitik açıdan kilit bir ülke olduğu belirtir. Azerbaycan, devasa enerji kaynaklarına sahip, jeopolitik açıdan da kilit rolü vardır. Burası Hazar Denizi havzasının ve Orta Asya'nın zenginliklerini açılan bir kapıdır. Azerbaycan'ın tamamen Moskova'nın kontrolüne tabi olması halinde, Orta Asya devletlerinin bağımsızlığı pratikte anlamsızlaşır.
Enerji piyasasında koşulların değişmesiyle birlikte, geniş Hazar Havzası hidrokarbon kaynaklarının Batı pazarlarına güvenli ve çeşitli güzergahlardan taşınması hayati önem kazanınca Türkiye’nin jeostratejik konumu, tıpkı soğuk savaş dönemindeki gibi tekrar ön plana çıkmıştır.
Yulia Sergeyevna Kudryashova bu konuda Avrupa Birliği stratejisinin; Orta Asya - Güney Kafkasya - Türkiye - AB güzergahı boyunca aktif iletişim için koşullar yaratmak olduğunu belirtiyor. Türkiye'nin AB'nin stratejik ortağı olarak önemi, Avrupa'nın Orta Asya'daki yeni pazarlara ve hammadde kaynaklarına erişim arzusu nedeniyle daha da artacaktır.
Avrupa ekonomisinin büyümesi için Hazar petrolü ve yerel pazarlara erişim gereklidir. Türkiye, dünyanın en büyük doğal gaz ve petrol rezervlerine sahip ülkelerle yakın siyasi, kültürel ve ticari bağları olan demokratik bir devlet olarak, AB'ye istikrarlı bir enerji kaynağı tedariği sağlayacaktır. Böylece Avrupa'nın Türkiye üzerindeki nüfuzu, enerji zengini Hazar Denizi kıyılarına da yansıtılabilir. Yulia Sergeyevna Kudryashova böyle diyordu ama Cihanşümul Kadim Türk Devleti, ne Avrupalı zalim sömürgecilerin taşeronu oldu ne de Truva atı?
Buna karşılık Moskova ve Ankara karşılıklı şekilde ve anlaşmalı olarak neredeyse birbirlerinin tüm enerji planlarında ve jeopolitik hesaplarında önemli bir rol oynuyorlar. Türkiye, Rusya'dan doğalgaz alımında Almanya ve İtalya'nın ardından üçüncü sırada yer alırken, Rusya'nın bu ülkeye ihracatında enerji kaynaklarının payı yüzde 70'e ulaşıyor.
Enerji, her iki ülkenin de iç ve bölgesel hesaplarında, özellikle de Avrupa ile ilişkilerinde ön plana çıktıkça, Türk-Rusya yakınlaşmasının stratejik önemi de şüphesiz arttı. Aynı zamanda, Türkiye'nin Rusya'dan düşük gaz fiyatları ve bunu Avrupa'ya yeniden ihraç etme hakkı talep etmesine Moskova sıcak bakıyor.
Bu adımlar çoktan atıldı bile.
Hazar geçişli ulaştırma seçenekleri…
Kıtalar ve bölgeler arası konumu çerçevesinde bölgesel ulaştırma koridorlarının geliştirilmesine yönelik birçok girişime destek veren Türkiye, bu bağlamda merkezinde olduğu bölgeler arasında ve ötesinde, ticari, ekonomik ve yatırım ilişkilerinin yanı sıra, siyasi ve kültürel ilişkilerin de geliştirilmesini amaçlıyor.
Hazar geçişli Orta Koridor girişimi Türkiye’den başlayarak Kafkaslar bölgesine, buradan da Hazar Denizi’ni aşarak Türkmenistan ve Kazakistan’ı takiben Orta Asya ve ÇHC’ye ulaşan Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor (Orta Koridor), tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması projesinin en önemli bileşenlerinden birini oluşturmaktadır.
Hazar Geçişli ulaştırma seçeneklerinin etkin hale getirilmesi yolunda bir diğer önemli çaba, Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan arasında 7 Kasım 2013 tarihinde imzalanan “Trans-Hazar Uluslararası Ulaştırma Hattının Geliştirilmesi için Koordinasyon Komitesi İhdası” başlıklı anlaşmadır.
Bilahare Çin’in taraf olduğu bahse konu anlaşma çerçevesinde, Orta Koridor üzerindeki ilk deneme sürüşü 28 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleştirilmiş, Batı Çin’den hareket eden konteynır treni (Nomad Ekspres) 6 gün sonra Aktau Limanı üzerinden Bakü’ye başarıyla ulaşmıştır. Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolu’nun faaliyete geçmesiyle Orta Koridor’un önemli bir ayağı tamamlanmıştır.
Enerji güvenliği için kaynak ve güzergâh çeşitlendirmesi ihtiyacı daha da önem kazandı. Bu durum, Hazar havzası kaynaklarını ön plana çıkardı.
Coğrafi konumlar, beşeri ve doğal kaynaklar, bir araya gelindiğinde ne kadar güçlü olunacağını gösteriyor.
Türkiye, tüm küresel ve bölgesel engellemelere rağmen Azerbaycan doğal gazını Güney Kafkasya boru hattı ve TANAP üzerinden Avrupa’ya ulaştırıyor. Türkmenistan doğal gazı konusunda da üç ülkenin yararına olacak şekilde ortak adımlar atıldı.
Hazar’a ha Hazar'a, gelmesin nazara!..
Rusya'nın, Şubat 2022'de NATO destekli Ukrayna'ya yönelik başlattığı geniş çaplı askeri harekat Karadeniz'in jeopolitik önemine yeniden odaklanılmasına yol açtı. NATO'nun lojistik yardımlarına rağmen Ukrayna'nın Rusya’yı durduramamasının sırrı ne olabilir?
Ben size söyleyeyim; Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün gözden kaçırdığı şey, Rusya'nın Ukrayna'daki savaş hedeflerini ilerletmek için Hazar Denizi'ni (genellikle İran'la koordineli olarak) kullanmasıdır.
Moskova için Hazar Denizi, Batılı başkentlerin anlayamadığı bir şekilde, Rusya'nın gücünün projeksiyonunda kilit bir rol oynuyor. Bu rolün NATO'nun Karadeniz güvenliği üzerinde üç nedenden dolayı doğrudan etkileri vardır.
Savaş gemilerini Hazar Denizi'nden Karadeniz'e (ve tam tersi) hareket ettirme yeteneği, Rusya'nın dünyanın önemli bir bölgesine güç yansıtmasına olanak tanırken, Rus politika yapıcılara daha geniş bölgedeki çatışma zamanlarında esneklik ve seçenekler sunuyor.
Hazar Denizi, transatlantik toplum için sıklıkla gözden kaçırılsa da stratejik bir bölgedir. Rusya, Hazar ve Karadeniz'i tek bir jeopolitik alan olarak görüyor. Moskova için Hazar Denizi, Batılı başkentlerin anlayamadığı bir şekilde, Rusya'nın gücünün projeksiyonunda güçlü bir rol oynuyor.
Bu rolün NATO'nun Karadeniz güvenliği üzerinde bazı nedenden dolayı doğrudan etkileri vardır. Hazar Denizi'ni dış dünyaya bağlayan iki kanaldan biri, onu Azak Denizi üzerinden Karadeniz'e bağlayan Volga-Don Kanalı'dır. Bu kanal, 63 mil uzunluğundadır ve adından da anlaşılacağı gibi Don ve Volga Nehirlerini birbirine bağlar. Birincil amacı ticari taşımacılıktır.
Ancak kanalın donmadığı ilkbahar ve yaz aylarında Rusya, Hazar Denizi ile Karadeniz arasında savaş gemileri ve askeri malzeme taşımak için burayı kullanıyor. Rusya'nın Hazar Filosu'ndan gelen gemiler, 2022'den bu yana Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin desteklenmesinde doğrudan rol oynadı.
Türkiye'nin Karadeniz'e giren Türk Boğazlarını kapatmasıyla birlikte, Rusya'nın Hazar Filosu, Karadeniz Filosunu takviye etmenin tek seçeneği oldu. Kanalın ne kadar önemli olduğunun farkına varan Moskova, geçtiğimiz günlerde su yolunun modernizasyonu için 1 milyar dolarlık yatırım yapacağını duyurdu.
Bu yatırım, kanalı Hazar ve Karadeniz arasında askeri malzeme ve teçhizatın taşınması açısından daha güvenilir hale getirmekle kalmayacak, aynı zamanda Rusya Federasyonu’nun İran'la olan ticaret fırsatlarını da artıracaktır.
Hazar Denizi'nin denizden füze fırlatmalarında kullanılması, Rusya'ya stratejik bir derinlik ve Doğu Akdeniz veya Karadeniz gibi daha tartışmalı bölgelerde bulunmayan bir koruma derecesi sağlıyor. Ukrayna ve Suriye'deki hedefleri vurmak için Hazar'daki deniz varlıklarını kullanmak, Moskova'ya hem askeri hedeflerde hem de Hazar jeopolitiğinde yardımcı oluyor. Bu füze saldırıları diğer Hazar ülkelerine, Rusya'nın bölgedeki baskın askeri güç olduğuna dair güçlü bir sinyal gönderiyor.
İran ve Rusya, Hazar bölgesinde birçok hedefi paylaşıyor.
Hazar'daki Rusya-İran işbirliği, NATO ve ortakları da dahil olmak üzere daha geniş bölgeyi tehdit ediyor. İran, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı kullandığı insansız hava araçlarını ya Hazar ve Volga-Don Kanalı üzerinden işgal altındaki Kırım'a ya da deniz üzerindeki bir hava koridoru üzerinden teslim etti.
Rusya ve İran donanmaları da Hazar'da ortak askeri tatbikatlar yürütüyor. Uzmanlar, uzun zamandır İran'ın ekonomik yaptırımları aşmanın bir yolu olarak Hazar'ı kullanarak Rusya'ya petrol taşıdığından şüpheleniyordu.
Amerikalılar diyor ki;
Hazar'daki deniz durumuyla ilgili olarak; ABD'nin temel stratejik hedefi, bölgesel ortakların Hazar'daki beş güç arasında bir denge kurmalarına yardımcı olmak ve böylece tek bir ülkenin (İran veya Rusya) bölgede ezici bir deniz gücüne sahip olmamasını sağlamak olmalıdır.
Tek bir Hazar devletinin Rusya'nın ateş gücüne ulaşacağına inanmak gerçekçi değil. Amaç bu olmamalı. Bunun yerine, ABD'li politika yapıcılar bölgedeki dost ülkelere Rusya veya İran'ın olası her türlü kötü niyetli(!) faaliyetini hafifletmeye, dengelemeye ve caydırmaya yardım etmeye çalışmalıdır.
Sonuçta bu yaklaşım bölgeye ABD çıkarları doğrultusunda istikrar getirecektir. Rusya'nın Hazar Filosu'nun büyük bir bölümünün Karadeniz ve Azak Denizi'ndeki operasyonlara ayrılmasıyla, bu hedefe hiç bu kadar ulaşılabilir olmamıştı.
Taktik düzeyde, ABD'nin Hazar bölgesindeki ana hedefi, dost ülkelerin deniz sınırlarını güvence altına almalarına, hayati enerji altyapılarını korumalarına, terörist akışını durdurmalarına, terör saldırılarını önlemelerine, serbest ticaret akışını sağlamalarına ve enerji transferini engellemelerine yardımcı olmak olmalıdır.
ABD, bölgedeki ortaklarının güvenlik ve askeri yeteneklerini geliştirmek için ikili olarak ve uygun olduğunda NATO aracılığıyla çalışmalıdır. Özellikle ABD, bölgedeki ortaklarının güvenlik ve askeri yeteneklerini geliştirmek için Türkiye ile birlikte çalışmalıdır. ABD, Türkmenistan gibi bazı ülkelerde savunma ve güvenlik bağlarını derinleştirmeye çalışmalı, ancak bunu açık veya aleni bir şekilde yapmamalıdır.
Ancak Rusya'nın Gürcistan'ın Avrupa-Atlantik topluluğuna entegrasyonunu yavaşlatma çabalarına rağmen Gürcistan iyi bir ilerleme kaydetti. NATO ile yakın ilişkileri var, resmi aday ülke ve yakın zamanda AB tarafından vizesiz seyahat hakkı tanındı. Amerikalılar, Rusya'nın Balkanlarda başını ağrıtacak işler peşinde.
Sırbistan, Hırvatistan ve Kosova'da gerginlik yaratıyorlar.
Yetmiyor Makedonya’da karışıklık çıkarıyorlar. Olmadı Bosna-Hersek'teki Hırvat ve Sırpları yeniden savaştırmak istiyorlar.
1995'ten ve Dayton Barış Anlaşması'ndan bu yana kaynayan bölünmeleri yeniden alevlendirme tehdidinde bulunuyorlar.
Hazar Havzasında gizli saklı İran, Rusya ve Türkiye mutabakatı var.
Avrupa Birliği ve NATO, Hazar Havzası'nın jeopolitiğine nüfuz etmekle kalmayıp, sömürge networkuna dahil etmek istiyorlar. Bu süreçte her iki tarafın da ortak müttefiki Türkiye.
Nasıl olacak bu iş?
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Seçilmiş Kaynakça
https://vz.ru/opinions/2023/9/25/1231913.html
https://mgimo.ru/about/news/experts/145841/
https://www.rand.org/pubs/research_reports/RRA2421-1.html
https://www.wsws.org/en/articles/2023/12/16/pqnx-d16.html
https://globalaffairs.ru/articles/prisutstvie-na-yuzhnom-kavkaze/
https://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-cok-tarafli-ulastirma-politikasi.tr.mfa
https://russiancouncil.ru/analytics-and-comments/comments/rossiya-vsegda-vozvrashchaetsya/
https://www.hudson.org/security-alliances/natos-black-sea-frontier-southern-shore-caspian-sea
https://www.chathamhouse.org/2023/12/orbans-ukraine-gamble-blow-eus-geopolitical-ambitions
https://www.mei.edu/publications/turkey-new-emerging-gas-player-resources-and-infrastructure
https://www.heritage.org/europe/commentary/the-balkans-will-be-america-and-russias-next-virtual-battlefield