Her şeyin bir vakti vardır..

Her şeyin bir vakti vardır..

HERŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR..

VE BÜTÜN VAKİTLERİN SAHİBİ HAZRETİ ALLAH'TIR.. 

Vaktiyle bir derviş, berbere gider..

Uzayan saçlarını göstererek, "vur usturayı berber efendi, başım rahatlasın" der..

Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar, bir tarafını bitirir ve diğer tarafa da usturayı vuracakken, mahallenin belâlı kabadayısı içeri girer..

Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak;

"Kalk bakalım kabak efendi, kalk da tıraşımızı olalım", diye bağırır..

'Dövene elsiz, sövene dilsiz’ olan ve halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğine inanan derviş, sabreder..

Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, 'kabak aşağı, kabak yukarı' diye sürekli alay eder dervişle..

Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar..

Henüz birkaç metre gider ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıyı altına alıp sürükler..

Ve kabadayı feci şekilde can verir.. 

Bunun üzerine ehl-i feraset bir kişi olan berber, dervişe bakar ve sorar;

"Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?.."

Derviş, düşünceli bir şekilde cevap verir;

"Vallahi gücenmedim ona.. Hakkımı da helâl etmiştim..

Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var.. O gücenmiş olmalı.."

Eee ne demiş aklı yetenlerden biri;

'Olsun be aldırma, Yaradan yardır'..

Sanma ki zâlimin ettiği yanına kârdır..

Mazlumun âhı, indirir şâhı..

Evet kıymetli dostlarım;

Gerçekten anlamlı bir kıssa..

Hisse alanlardan oluruz inşallah..

Hülasa-i kelâm;

EVET, ELBETTE HERŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR..

VE BÜTÜN VAKİTLERİN SAHİBİ HAZRETİ ALLAH'TIR.. 

Vesselâm..

.

Sami Özey, dikGAZETE.com

HERŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR..

VE BÜTÜN VAKİTLERİN SAHİBİ HAZRETİ ALLAH'TIR.. 

Vaktiyle bir derviş, berbere gider..

Uzayan saçlarını göstererek, "vur usturayı berber efendi, başım rahatlasın" der..

Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar, bir tarafını bitirir ve diğer tarafa da usturayı vuracakken, mahallenin belâlı kabadayısı içeri girer..

Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak;

"Kalk bakalım kabak efendi, kalk da tıraşımızı olalım", diye bağırır..

'Dövene elsiz, sövene dilsiz’ olan ve halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğine inanan derviş, sabreder..

Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, 'kabak aşağı, kabak yukarı' diye sürekli alay eder dervişle..

Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar..

Henüz birkaç metre gider ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıyı altına alıp sürükler..

Ve kabadayı feci şekilde can verir.. 

Bunun üzerine ehl-i feraset bir kişi olan berber, dervişe bakar ve sorar;

"Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?.."

Derviş, düşünceli bir şekilde cevap verir;

"Vallahi gücenmedim ona.. Hakkımı da helâl etmiştim..

Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var.. O gücenmiş olmalı.."

Eee ne demiş aklı yetenlerden biri;

'Olsun be aldırma, Yaradan yardır'..

Sanma ki zâlimin ettiği yanına kârdır..

Mazlumun âhı, indirir şâhı..

Evet kıymetli dostlarım;

Gerçekten anlamlı bir kıssa..

Hisse alanlardan oluruz inşallah..

Hülasa-i kelâm;

EVET, ELBETTE HERŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR..

VE BÜTÜN VAKİTLERİN SAHİBİ HAZRETİ ALLAH'TIR.. 

Vesselâm..

.

Sami Özey, dikGAZETE.com