İçkiden uzak dur, sağlıklı yaşa..
İçkiden uzak dur, sağlıklı yaşa..
- 01-03-2020 19:26
- 577
- 01-03-2020 19:26
- 577
-PAZAR SOHBETİ..-
:
Eskilerin tabiriyle söyleyelim, münderecatın çokluğu ve yoğunluğu sebebiyle bazı topsumsal zarar veren meseleleri ve onlara neden olan bazı materyalleri maalesef ıskalıyoruz..
Bunlardan biri de içki..
Ay, hafta, hatta gün geçmiyor ki içkinin zararlarından etkilenmeyen kişi ya da kişiler olmasın!..
Peki durum çok mu vahim?..
Evet çok vahim..
Ve her geçen gün de özellikle gençler arasında bu illete müptelâ olanların sayısı artıyor..
Bazı kişiler tarafından "milli içki" olarak lânse edilen rakı fabrikalarının yanı sıra, bir de "merdiven altı" olarak adlandırılan sahte içki üretilen yerler var ki, bunlar tek kelimeyle ölüme davetiye çıkartıyorlar..
Sık sık gözümüze çarpıyor; gözlerini para hırsı bürümüş üç kağıtçıların sahte alkolden ürettikleri içkiden şu kadar insan zehirlendi, bu kadar insan öldü, haberlerini çoğunuz hatırlarsınız..
Gerçi devletimiz bunlara karşı önlem alma gayretinde bulunuyor ama bunlar bitmiyor..
Ayrıca şahit olamadığımız ve medyada haber olmayan kimbilir ne vak'alar var..
Böylesi ölümlere sebebiyet veren ve de içildiğinde şişede durduğu gibi durmayıp kişiyi zıvanadan çıkaran içki belası, aslında Türkiye’nin gündemine oturması gerekirken yukarıda da belirttiğimiz gibi gündemin çokluğundan dolayı yine kaynayıp gidiyor..
Hayatlarını kaybedenler de, pisi pisine öldükleriyle kalıyor..
Evet değerli dostlarım;
Özellikle de rakı bu ülkede kendimi bildim bileli var..
Zaman tüneline girdiğimde maalesef içince insanı adeta zurnaya çeviren bilumum alkollü müshatzaratı insanlar rahat tüketsinler ve de mutlu olsunlar (!) diye fabrikalar kurulmuş..
Bunların başına kerli-ferli adamlar müdür olmuş..
Yetmemiş, bunların bağlı olduğu bir de bakanlık ihdas edilmişti bu memlekette!..
Peki içki şimdi de var mı, üretime devam mı?..
Var elbette, hem de tam gaz devam..
Gelelim başka bir detaya..
İçkinin insanın sağlığını bozduğu tıp adamlarının ifadeleriyle de sabit..
Hadi onu da bırakalım bir yana, işin birde ahiret boyutu var.. Cenab-ı Allah (cc) Yüce Kur'an-ı Kerim’inde 4 ayette içkiden bahsediyor ve uzak durulması noktasında kesin tavrını koyuyor..
Yine Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in(sav) hadis-i şerifi var..
İçkiyi “ümm-el habais” yani “pisliklerin anası” olarak ifade ediyor Allah Rasulu!..
Üretiminden tüketimine kadar kimlerin emeği geçmişse hepsine “lanet” ediyor.. Üreten, aracılık eden, satan ve içen, hepsi bu okunan bedduadan payını alıyor.. O halde; işler oldukça ciddi..
Takipçilerim, İstanbul-Fatih doğumlu olduğumu bilirler.. Öyle bir mübarek belde de yetiştik ki ne kadar şükretsek azdır..
Fakat içkici taifesi çocukluğumuzun ve gençliğimizin geçtiği güzel muhitimizde de vardı..
Bırakın içkiyi, özellikle Sultan Selim Camii Şerifi’nin bahçesinde “esrar çekenlere” bile rastlanırdı..
Sonraları cami koruma dernekleri ortaya çıktı ve duyarlı vatandaşlarımızın da gayretleriyle “keş”lerden kurtuldu semtimiz!..
Yine o vakitler bazı arkadaşlarımızı hatırlıyorum, genç yaşlarda içki illetinin pençesine düştüler ve kaybolup gittiler..
Tabii bütün iş ailede.. Baba, alkol kullanmayı yaşam biçimi yaparsa, “üzüm üzüme baka baka kararır” misâli, çocuğun olacağı da ayni..
Baba keyifle içkisini yudumlarsa, çocuk; “babam ne yaparsa doğrusunu yapar” demez mi?..
Daha daha; sigarayı yakıp, bacak kadar çocuğun ağzına tutuşturan, ardından da birayı bardağa doldurup, "iç aslanım, iç de erkek ol” diyen “zırcahil iskele babaları"na şahit olmuyor muyuz?..
Yazımızın giriş kısımlarında ifade ettiğimiz gibi ülkemiz ara ara rakı haberleriyle çalkalanıp duruyor..
Her işin “hap yap para kap” çıları olduğu gibi bu sektörün de sahtecileri çıkıyor ortaya..
Hatırladığım kadarıyla geçtiğimiz yıllarda da aziz İstanbul'umuzun bazı ilçelerinde sahte rakıdan zehirlenmeler yaşanmıştı..
Sonra da diğer şehirlerde görülmüştü..
Ölenler, gözünü kaybedenler, felç geçirenler, olmuştu..
Önce olaylara münferit denilmişti.. Ama birkaç saatlik mutlu olma uğruna dünya değiştirenler çoğalınca işin vahameti anlaşılmıştı...
Kıymetli dostlarım;
Açık ve net görülüyor ki; rakının sahicisi tahribat yapıyor, sahtesi ise kestirmeden götürüyor..
Ben biraz inceledim, sizlerle de paylaşayım, sahte rakıda, ölüme sebebiyet veren maddenin ismi metil alkol.. Esas rakıda kullanılan madde ise etil alkol..
Uyanıklar, ucuz olduğu için sahte rakı da “etil” yerine “metil alkol” kullanıyorlar..
Niye böyle yapıyorlar?.
Etil alkolle metil alkolün arasındaki fiyatta uçurum var da ondan!..
Ayrıca işi bilenlere de sorduk, anlatılanlar oldukça ürkütücü..
Aslında sanayide kullanılan metil alkol, beyinde büyük tahribatlara yol açıyor..
İki kadehten fazla içilmesi durumunda, ya ölüme ya da felce sebep oluyor..
Ölümden kurtulanların çoğunun da gözleri kör oluyor..
Metil alkol hızla ve tam olarak emiliyor.. Beş dakika sonra da kana karışıyor..
Maksimum konsantrasyona ise 40-60 dakikada erişiyor..
Ve bir saat içinde beyin dahil tüm organlara yapacağını yapıyor..
Şimdi işin daha da trajikomik yanı var..
O da şu; doktorlar sahte rakıdan çarpılanlara esas rakı veriyormuş.. İster inanın ister inanmayın ama durum böyle!..
Evet, sahte rakıdan zehirlenen hastalara serumla gerçek rakı veriliyormuş..
Çünkü sahte rakının içindeki metil alkolün panzehiri, sahici rakıda bulunan etil alkolmuş!..
Tam bir komedi tiyatrosu..
Yine konunun uzmanı olan bir doktorla konuştum, ayni şeylerden bahsetti..
Sahte rakı yüzünden durumu ağırlaşan hastalara, sahte rakının etkisini azaltmak için hakiki rakıdan birkaç bardak verildiğini söyledi..
Dinledim ve kafam daha da karıştı, problemi çözemedim!..
Tabii bu yaşanılan olaylar, insanlara muazzam ibret oluyor, ama insanlar içkiden uzaklaşacaklarına sanki alkolün daha fazla kapsama alanına giriyorlar..
Geçenlerde gazetenin birinde sahte rakıdan gözünü kaybeden bir vatandaşın feryadını okudum.. “Tövbeler tövbesi, bir daha mı” diyor!..
Diyor ama iş işten geçmiş, göz gitmiş!..
Netice-i kelam; anzarotu çekip de rahatladığını iddia edenlere şunları söyleyebiliriz; Ey, içki severler!..
Ey, iki yudum attığında farklı rüyalara, değişik hülyâlara girdiğini söyleyenler!..
Vaz geçin bu sevdadan!..
İçkiyle kim mutluluğu yakalamış ki?..
Gittiğiniz bu işin sonu hüsran!..
Dünyada perişan..
Ahirette perişan!..
.
Sami Özey, dikGAZETE.com
-PAZAR SOHBETİ..-
:
Eskilerin tabiriyle söyleyelim, münderecatın çokluğu ve yoğunluğu sebebiyle bazı topsumsal zarar veren meseleleri ve onlara neden olan bazı materyalleri maalesef ıskalıyoruz..
Bunlardan biri de içki..
Ay, hafta, hatta gün geçmiyor ki içkinin zararlarından etkilenmeyen kişi ya da kişiler olmasın!..
Peki durum çok mu vahim?..
Evet çok vahim..
Ve her geçen gün de özellikle gençler arasında bu illete müptelâ olanların sayısı artıyor..
Bazı kişiler tarafından "milli içki" olarak lânse edilen rakı fabrikalarının yanı sıra, bir de "merdiven altı" olarak adlandırılan sahte içki üretilen yerler var ki, bunlar tek kelimeyle ölüme davetiye çıkartıyorlar..
Sık sık gözümüze çarpıyor; gözlerini para hırsı bürümüş üç kağıtçıların sahte alkolden ürettikleri içkiden şu kadar insan zehirlendi, bu kadar insan öldü, haberlerini çoğunuz hatırlarsınız..
Gerçi devletimiz bunlara karşı önlem alma gayretinde bulunuyor ama bunlar bitmiyor..
Ayrıca şahit olamadığımız ve medyada haber olmayan kimbilir ne vak'alar var..
Böylesi ölümlere sebebiyet veren ve de içildiğinde şişede durduğu gibi durmayıp kişiyi zıvanadan çıkaran içki belası, aslında Türkiye’nin gündemine oturması gerekirken yukarıda da belirttiğimiz gibi gündemin çokluğundan dolayı yine kaynayıp gidiyor..
Hayatlarını kaybedenler de, pisi pisine öldükleriyle kalıyor..
Evet değerli dostlarım;
Özellikle de rakı bu ülkede kendimi bildim bileli var..
Zaman tüneline girdiğimde maalesef içince insanı adeta zurnaya çeviren bilumum alkollü müshatzaratı insanlar rahat tüketsinler ve de mutlu olsunlar (!) diye fabrikalar kurulmuş..
Bunların başına kerli-ferli adamlar müdür olmuş..
Yetmemiş, bunların bağlı olduğu bir de bakanlık ihdas edilmişti bu memlekette!..
Peki içki şimdi de var mı, üretime devam mı?..
Var elbette, hem de tam gaz devam..
Gelelim başka bir detaya..
İçkinin insanın sağlığını bozduğu tıp adamlarının ifadeleriyle de sabit..
Hadi onu da bırakalım bir yana, işin birde ahiret boyutu var.. Cenab-ı Allah (cc) Yüce Kur'an-ı Kerim’inde 4 ayette içkiden bahsediyor ve uzak durulması noktasında kesin tavrını koyuyor..
Yine Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in(sav) hadis-i şerifi var..
İçkiyi “ümm-el habais” yani “pisliklerin anası” olarak ifade ediyor Allah Rasulu!..
Üretiminden tüketimine kadar kimlerin emeği geçmişse hepsine “lanet” ediyor.. Üreten, aracılık eden, satan ve içen, hepsi bu okunan bedduadan payını alıyor.. O halde; işler oldukça ciddi..
Takipçilerim, İstanbul-Fatih doğumlu olduğumu bilirler.. Öyle bir mübarek belde de yetiştik ki ne kadar şükretsek azdır..
Fakat içkici taifesi çocukluğumuzun ve gençliğimizin geçtiği güzel muhitimizde de vardı..
Bırakın içkiyi, özellikle Sultan Selim Camii Şerifi’nin bahçesinde “esrar çekenlere” bile rastlanırdı..
Sonraları cami koruma dernekleri ortaya çıktı ve duyarlı vatandaşlarımızın da gayretleriyle “keş”lerden kurtuldu semtimiz!..
Yine o vakitler bazı arkadaşlarımızı hatırlıyorum, genç yaşlarda içki illetinin pençesine düştüler ve kaybolup gittiler..
Tabii bütün iş ailede.. Baba, alkol kullanmayı yaşam biçimi yaparsa, “üzüm üzüme baka baka kararır” misâli, çocuğun olacağı da ayni..
Baba keyifle içkisini yudumlarsa, çocuk; “babam ne yaparsa doğrusunu yapar” demez mi?..
Daha daha; sigarayı yakıp, bacak kadar çocuğun ağzına tutuşturan, ardından da birayı bardağa doldurup, "iç aslanım, iç de erkek ol” diyen “zırcahil iskele babaları"na şahit olmuyor muyuz?..
Yazımızın giriş kısımlarında ifade ettiğimiz gibi ülkemiz ara ara rakı haberleriyle çalkalanıp duruyor..
Her işin “hap yap para kap” çıları olduğu gibi bu sektörün de sahtecileri çıkıyor ortaya..
Hatırladığım kadarıyla geçtiğimiz yıllarda da aziz İstanbul'umuzun bazı ilçelerinde sahte rakıdan zehirlenmeler yaşanmıştı..
Sonra da diğer şehirlerde görülmüştü..
Ölenler, gözünü kaybedenler, felç geçirenler, olmuştu..
Önce olaylara münferit denilmişti.. Ama birkaç saatlik mutlu olma uğruna dünya değiştirenler çoğalınca işin vahameti anlaşılmıştı...
Kıymetli dostlarım;
Açık ve net görülüyor ki; rakının sahicisi tahribat yapıyor, sahtesi ise kestirmeden götürüyor..
Ben biraz inceledim, sizlerle de paylaşayım, sahte rakıda, ölüme sebebiyet veren maddenin ismi metil alkol.. Esas rakıda kullanılan madde ise etil alkol..
Uyanıklar, ucuz olduğu için sahte rakı da “etil” yerine “metil alkol” kullanıyorlar..
Niye böyle yapıyorlar?.
Etil alkolle metil alkolün arasındaki fiyatta uçurum var da ondan!..
Ayrıca işi bilenlere de sorduk, anlatılanlar oldukça ürkütücü..
Aslında sanayide kullanılan metil alkol, beyinde büyük tahribatlara yol açıyor..
İki kadehten fazla içilmesi durumunda, ya ölüme ya da felce sebep oluyor..
Ölümden kurtulanların çoğunun da gözleri kör oluyor..
Metil alkol hızla ve tam olarak emiliyor.. Beş dakika sonra da kana karışıyor..
Maksimum konsantrasyona ise 40-60 dakikada erişiyor..
Ve bir saat içinde beyin dahil tüm organlara yapacağını yapıyor..
Şimdi işin daha da trajikomik yanı var..
O da şu; doktorlar sahte rakıdan çarpılanlara esas rakı veriyormuş.. İster inanın ister inanmayın ama durum böyle!..
Evet, sahte rakıdan zehirlenen hastalara serumla gerçek rakı veriliyormuş..
Çünkü sahte rakının içindeki metil alkolün panzehiri, sahici rakıda bulunan etil alkolmuş!..
Tam bir komedi tiyatrosu..
Yine konunun uzmanı olan bir doktorla konuştum, ayni şeylerden bahsetti..
Sahte rakı yüzünden durumu ağırlaşan hastalara, sahte rakının etkisini azaltmak için hakiki rakıdan birkaç bardak verildiğini söyledi..
Dinledim ve kafam daha da karıştı, problemi çözemedim!..
Tabii bu yaşanılan olaylar, insanlara muazzam ibret oluyor, ama insanlar içkiden uzaklaşacaklarına sanki alkolün daha fazla kapsama alanına giriyorlar..
Geçenlerde gazetenin birinde sahte rakıdan gözünü kaybeden bir vatandaşın feryadını okudum.. “Tövbeler tövbesi, bir daha mı” diyor!..
Diyor ama iş işten geçmiş, göz gitmiş!..
Netice-i kelam; anzarotu çekip de rahatladığını iddia edenlere şunları söyleyebiliriz; Ey, içki severler!..
Ey, iki yudum attığında farklı rüyalara, değişik hülyâlara girdiğini söyleyenler!..
Vaz geçin bu sevdadan!..
İçkiyle kim mutluluğu yakalamış ki?..
Gittiğiniz bu işin sonu hüsran!..
Dünyada perişan..
Ahirette perişan!..
.
Sami Özey, dikGAZETE.com