İdlib’deki terör grupları Türkiye’ye saldırı hazırlığında!
İdlib’deki terör grupları Türkiye’ye saldırı hazırlığında!
- 29-08-2018 06:09
- 663
- 29-08-2018 06:09
- 663
Felaket tellallığı yapmak istemem ama Türkiye, kıyametin eşiğinde.
Hatay sınırındaki İdlip kentinde yoğunlaşan başta El Nusra olmak üzere terörist grupların Suriye ordusunun muhasarasını karşı bir saldırıyla püskürtmeyi deneyeceklerine şüphe yok.
Ancak Suriye ordusunun kuşattığı hattan bir çıkış yapmaları mümkün değil.
Savaşarak ölmeleri de kendi tercihleri.
Rusya ve İran destekli Suriye ordusuna teslim olmayı düşünmeyeceklerdir çünkü kendilerini bekleyen akıbetin kurşuna dizilmek olduğunu çok iyi biliyorlar.
Geriye kalan seçenekler anlaşmalı şekilde İdlip’ten bir başka yere tahliyelerini istemek ya da Türkiye’ye sığınmak veya Türkiye ile savaşmak.
Ancak Türkiye’nin Hatay sınırı boyunca yerleştirdiği beton bloklar, asker tahkimatı, hava desteğine dayalı silah üstünlüğü böyle bir saldırının çılgınlık ötesi intihar olabileceğini gösteriyor.
Tüm bunlara rağmen Türk devlet aklı, sorunu savaşmadan çözmenin tereyağından kıl çeker gibi bu terör örgütlerinden kurtulma arayışında olduğu da bir gerçek.
İDLİP İYİCE TÜRKİYE’NİN SORUNU HALİNE GELDİ...
Astana’da kararlaştırılan, İdlib’de “Çatışmasızlık bölgeleri” oluşturulma planı adım adım hayata geçirilmiş, Türk ordusunun desteklediği Özgür Suriye Ordusu ve Türk keşif birliğinin ardından, Türk bölgesinde güvenliği sağlayacak komandoları da sınırı geçerek İdlib’e girmişti.
Türkiye, Rusya ve İran ile yapılan Astana anlaşması çerçevesinde Suriye’nin İdlip bölgesindeki ateşkes gözlem noktalarını tamamladı.
Türk Silahlı Kuvvetleri, 12’inci gözlem noktasının kurulduğunu duyurdu.
Türkiye’nin İdlip’de garantör olması ile birlikte İdlip iyice “Türkiye’nin sorunu” haline geldi.
Ürdün sınırındaki Dera kentinin Suriye ordusunun kontrolüne geçmesinin ardından Suriye ordusu, gözünü PKK/PYD’nin elindeki bölgelere ve İdlib’e dikti.
Suriye ordusu, ülkenin güneyindeki Dera ve Kuneytire vilayetlerini büyük ölçüde kurtarmasının ardından bir sonraki taarruz için ülkenin kuzeybatısındaki Lazkiye-İdlip hattına birlik kaydırmaya başladı.
Rusya ise Türkiye’nin kendi kontrolündeki İdlip’te bir an önce terörist unsurları tasfiye etmesini ve etkisizleştirmesini istiyor ve bunu her görüşmede dile getiriyor. Ancak bu o kadar da kolay değil.
Türkiye, Astana Anlaşması çerçevesinde denetimine aldığı İdlip’te herhangi bir silahlı muhalif grupla çatışmaktan özellikle ve özenle uzak durdu.
Çünkü zaten projenin adı ‘çatışmasızlık bölgesi’.
Yumuşak güç ve diplomasiyle kontrolü sağlamaya çalıştı.
İdlib’deki El Kaide varlığını ve gücünü azaltmak için yerel gruplar arasındaki dengeleri iyi kullandı.
Böylece İdlip’te konuşlanan/konuşlandırılan DAEŞ, El Nusra gibi terörist grupların İdlib’teki Türk askeri varlığına yönelik olası tehditleri en aza indirdi.
Bunda da başarılı oldu denilebilir.
Ancak zaman zaman Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurduğu kontrol noktalarına ve devriye timlerine saldırılarda yaşandı.
05 Şubat 2018’de gerçekleşen terör saldırısı da bunlardan biriydi.
TSK, İdlib’te tesisine devam edilen 6 numaralı gözlem noktasındaki Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına, terör örgütleri tarafından roket ve havanlı saldırı düzenlendiğini, 1 askerin şehit olduğunu, 5 asker ve 1 sivil görevli personelin yaralandığını duyurmuştu. (2)
2.5 MİLYON SİVİLİN GİDECEK YERİ YOK!..
İdlip’te yolun sonuna gelindi.
Rusya ve Suriye rejimi Astana mutabakatı gereği Türkiye’nin terörist grupları kent merkezinden sürüp çıkaracak bir savaşı başlatmasını istiyor.
Türkiye’nin en büyük korkusu ise büyük bir göç dalgasının başlaması.
BM raporları da Türkiye’nin bu korkusunu doğruluyor.
Birleşmiş Milletler (BM), Suriye ordusu ve müttefiklerinin İdlib vilayetinde yürüttüğü harekâtın büyük bir mülteci dalgasına yol açabileceği uyarısında bulunmuş, raporda bölgede yaşayan 2,5 milyon sivilin ülkede gidebilecekleri bir yerlerinin kalmadığı, “2,5 milyon sivilin yerinden edilmesinden ve Türkiye’ye yönelmesinden endişe edildiği…" bilgisine yer verilmişti. (3)
Bir diğer konu da beş bin civarında Çin vatandaşı Doğu Türkistanlı Uygur Türkü'nün aileleriyle birlikte El Nusra safında Suriye rejimiyle savaşıyor olması.
Suriye rejimi ise Rusya’nın arabuluculuğunda PYD/YPG/DSG ile İdlip saldırısı öncesinde üstüörtülü bir anlaşmaya vardı.
Suriye’nin kuzeyinde PYD, YPG ve Demokratik Suriye Güçleri’nin de bağlı olduğu Demokratik Halk Hareketi TEV-DEM Dış İlişkiler Komitesi Sorumlusu Salih Müslim’in “İdlip bizim için iki bakımdan önemlidir. Daha önce de söyledik Suriye’nin neresinde olursa olsun terör varsa ve terörist bir örgüt varsa bizi ilgilendirir” açıklaması bu anlaşmayı doğrulamıyor mu?
Suriye ordusunun, Lazkiye-Türkiye (Hatay) sınırını tamamen kontrol altına almayı hedefleyen askeri operasyonu şimdilik buzdolabında.
Ancak Türkiye’nin İdlip çevresinde kurduğu 12 kontrol noktasından dördü Suriye ordusunun denetimine bırakıldı.
Suriye Ordusunun İdlip önünde beklemesinin nedeni Moskova görüşmesinde Türkiye’den gelen heyete Rusya Federasyonu başkanı Putin’in eylül başına kadar süre vermesi.
Putin’in Türk heyetine biraz mesafeli ve soğuk mesajlar vermesinin perde arkasında; Rusya’nın "İdlip’te El Kaide ile savaşıyorum" gerekçesine ABD’nin ses çıkarmayacak olduğunun anlaşılması.
Geçtiğimiz hafta Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise Türk mevkidaşı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüşmelerde bulunmuş, sonra hep birlikte Kremlin’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le bir araya gelinmişti.
Görüşmeye Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev de katılmıştı.
Putin’in Kremlin’de Türk heyetiyle yaptığı görüşmenin, birkaç haftadır askeri bir operasyon için hazırlıkların yürütüldüğü Suriye’nin kuzeybatısındaki Idlib vilayetine odaklandığı, görüşmenin Ankara’nın Moskova’ya 3 milyon insanın yaşadığı İdlib’deki savaşın insani felakete neden olabileceğine dair yaptığı ikazların ardından geldiği belirtilmişti. (4)
Suriye ve Arap kaynakları ısrarla “Rusya, Türkiye’ye eylül ayının başına kadar İdlip’teki cihatçı sorununu çözmesi için süre verdi” iddiasını gündemde tutuyor.
ABD’nin beklenen İdlip operasyonunda Türkiye’ye destek olması, operasyonu engellemeye çalışması veya Rusya’yı karşısına alması pek olası değil.
Türkiye, on binlerce cihatçı ile ya doğrudan mücadeleye girişecek ya da cihatçılarla birlikte Suriye Ordusu’na ve Rusya’ya karşı savaşamayacağına göre beklenen operasyonda (istemese de) taraf olup yine cihatçıları karşısına alacak. (5)
İdlib topraklarının yüzde 70’inden fazlasının, aralarında en büyüğü Tahrir el Şam (eski adıyla El Nusra) olan terörist gruplarının kontrolünde.
El Nusra Cephesi daha açık adıyla Nusret Cephesi ya da “Şam Halkına Destek Cephesi’ olarak bilinen bu örgütün Suriye’de varlık göstermesi 15 yıllık bir süreye uzanıyor.
O dönemde Irak El Kaidesi’nin eski liderlerinden Ebu Musab el Zerkavi, Afganistan’da kendisiyle birlikte mücadele eden örgüt üyelerini Suriye ve Lübnan’a göndererek, Irak işgalinde savaşmak üzere, Suriye’yi bir geçiş güzergâhı bir üs olarak kullanmıştı.
El Kaide, Suriye işgaline kadar bu bölgede varlığını korumuş ve Suriye işgali ile birlikte Ebu Muhammed Julani önderliğinde Suriye’ye geçilerek örgüt çalışmalarını yoğunlaştırmıştı.
El Nusra Cephesi’nin resmi olarak ilanı ise 2012 yılında gerçekleştirildi.
Örgüt açık bir biçimde selefi/vahhabi din ve siyaset anlayışına sahiptir.
Bilindiği üzere bu anlayış, en katı İslami ekollerden biridir ve kendi gibi düşünmeyen Müslümanları bile kafir sayarak ölümüne fetva verir.
Örgütün bu doğrultuda temel hedefi Suriye’de dine dayalı, İslami bir devlet kurmak ve beraberinde büyük Suriye halifeliğini ilan etmek.
Örgüt bu amaca ulaşmak için Suriye’de kanlı bir savaş gerçekleştirdi.
Nusra Cephesi, militan kaynağını ağırlıklı olarak Libya, Tunus, Suudi Arabistan gibi ülkelerden sağladı.
Bunun dışında Almanya başta olmak üzere İngiltere, Belçika ve Hollanda’dan da çok sayıda militan örgüte katılım gösterdi.
Örgüt militanlarının sayısı ise 6 BİN ile 10 BİN arasında değişiyor.
Örgütün finansal kaynağı büyük ölçüde Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan ve Mısır’daki El Kaide’nin zengin taraftarlarının desteğine dayanmakta.
Bunun dışında savaş sırasında ele geçirilen petrol ve diğer sanayi kurumları da örgütün finans kaynakları arasındaydı.
Son olarak örgütü “terör örgütü’ listesine dahil eden kimi ülkeleri ise şöyle sıralamak mümkün:
ABD, Fransa, Avustralya, Birleşik Krallık, Kanada, Yeni Zelanda, Rusya ve Türkiye. (6)
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile sorunlarının çözümünde her iki tarafın da adım atması, konjonktürel yakınlaşma biraz da Türkiye’nin ABD ile Rusya arasındaki sıkışmışlığın neticesi.
Ancak Türkiye, hepten çaresiz değil.
Türkiye’nin alttan almasının en önemli nedeni Suriye ordusunun saldırısında binlerce sivilin hayatını kaybedecek olması.
Eğer Türkiye, BM raporlarına yansıyan büyük bir göç dalgasını göğüslemek zorunda kalırsa tarihteki örneklerini aratmayacak bir kavimler göçünün önünde duramayacak, göç dalgasını Avrupa’ya yönlendirecektir.
Avrupa ülkelerine geçiş güzergâhında bulunan sınır kapılarını açacaktır.
Avrupa’nın en büyük korkusu da budur ve işte bu nedenle Türkiye’nin yanında görünüyor.
TÜRKİYE’NİN CANINI ACITMAK İSTEYEN ŞER ODAKLARI...
Türkiye hem İdlip kırsalında hem de kent merkezinde var.
Kontrol noktalarında askeri mevcudiyeti küçümsenmeyecek boyutta.
TSK ile iltisaklı, irtibatlı bazı birimler İdlip merkezde çoktan kontrolü sağladı sağlamasına da “viran olası hanede evlâd-u ıyâl var.
Bölgede konuşlu terörist avcıları, yabancı istihbarat örgütlerinin güdümündeki Türkiye’ye sorun çıkarabilecek eli kanlı katillerin kafasını koparmaya, pardon etkisizleştirmeye devam ediyor.
Terörist infazlarının haberlerini yakında okursunuz.
Durum böyleyken İdlip’ten Türkiye’ye özellikle Hatay iline yönelebilecek bir saldırı sürpriz sayılmaz.
Türkiye’nin canını acıtmak isteyen şer odakları besledikleri katilleri üzerimize salmaktan geri durmayacaktır.
Türkiye’nin tavrını merak edenlere merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel cevap veriyor; “Kargadan korkan bahçeye darı ekmez!”
Yanisi onlar hepsi, Türkler tek!
Bakınız:
1- https://sendika62.org/tag/tev-dem/
2- https://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-idlibte-turk-askerine-roket-ve-havanli-saldiri-1-sehit-6-yarali-40732568
3- https://www.bbc.com/turkce/44437879
4- https://tr.sputniknews.com/rusya/201808251034895180-idlib-ust-seviyede-gorusuldu/
5- Hediye Levent/ İdlip: Stratejik derinliğin dibi/ https://www.evrensel.net/yazi/82022/idlip-stratejik-derinligin-dibi
6- https://www.abcgazetesi.com/arsiv/el-nusra-iside-karsi-savasiyor-mu/haber-9294
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc39
Felaket tellallığı yapmak istemem ama Türkiye, kıyametin eşiğinde.
Hatay sınırındaki İdlip kentinde yoğunlaşan başta El Nusra olmak üzere terörist grupların Suriye ordusunun muhasarasını karşı bir saldırıyla püskürtmeyi deneyeceklerine şüphe yok.
Ancak Suriye ordusunun kuşattığı hattan bir çıkış yapmaları mümkün değil.
Savaşarak ölmeleri de kendi tercihleri.
Rusya ve İran destekli Suriye ordusuna teslim olmayı düşünmeyeceklerdir çünkü kendilerini bekleyen akıbetin kurşuna dizilmek olduğunu çok iyi biliyorlar.
Geriye kalan seçenekler anlaşmalı şekilde İdlip’ten bir başka yere tahliyelerini istemek ya da Türkiye’ye sığınmak veya Türkiye ile savaşmak.
Ancak Türkiye’nin Hatay sınırı boyunca yerleştirdiği beton bloklar, asker tahkimatı, hava desteğine dayalı silah üstünlüğü böyle bir saldırının çılgınlık ötesi intihar olabileceğini gösteriyor.
Tüm bunlara rağmen Türk devlet aklı, sorunu savaşmadan çözmenin tereyağından kıl çeker gibi bu terör örgütlerinden kurtulma arayışında olduğu da bir gerçek.
İDLİP İYİCE TÜRKİYE’NİN SORUNU HALİNE GELDİ...
Astana’da kararlaştırılan, İdlib’de “Çatışmasızlık bölgeleri” oluşturulma planı adım adım hayata geçirilmiş, Türk ordusunun desteklediği Özgür Suriye Ordusu ve Türk keşif birliğinin ardından, Türk bölgesinde güvenliği sağlayacak komandoları da sınırı geçerek İdlib’e girmişti.
Türkiye, Rusya ve İran ile yapılan Astana anlaşması çerçevesinde Suriye’nin İdlip bölgesindeki ateşkes gözlem noktalarını tamamladı.
Türk Silahlı Kuvvetleri, 12’inci gözlem noktasının kurulduğunu duyurdu.
Türkiye’nin İdlip’de garantör olması ile birlikte İdlip iyice “Türkiye’nin sorunu” haline geldi.
Ürdün sınırındaki Dera kentinin Suriye ordusunun kontrolüne geçmesinin ardından Suriye ordusu, gözünü PKK/PYD’nin elindeki bölgelere ve İdlib’e dikti.
Suriye ordusu, ülkenin güneyindeki Dera ve Kuneytire vilayetlerini büyük ölçüde kurtarmasının ardından bir sonraki taarruz için ülkenin kuzeybatısındaki Lazkiye-İdlip hattına birlik kaydırmaya başladı.
Rusya ise Türkiye’nin kendi kontrolündeki İdlip’te bir an önce terörist unsurları tasfiye etmesini ve etkisizleştirmesini istiyor ve bunu her görüşmede dile getiriyor. Ancak bu o kadar da kolay değil.
Türkiye, Astana Anlaşması çerçevesinde denetimine aldığı İdlip’te herhangi bir silahlı muhalif grupla çatışmaktan özellikle ve özenle uzak durdu.
Çünkü zaten projenin adı ‘çatışmasızlık bölgesi’.
Yumuşak güç ve diplomasiyle kontrolü sağlamaya çalıştı.
İdlib’deki El Kaide varlığını ve gücünü azaltmak için yerel gruplar arasındaki dengeleri iyi kullandı.
Böylece İdlip’te konuşlanan/konuşlandırılan DAEŞ, El Nusra gibi terörist grupların İdlib’teki Türk askeri varlığına yönelik olası tehditleri en aza indirdi.
Bunda da başarılı oldu denilebilir.
Ancak zaman zaman Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurduğu kontrol noktalarına ve devriye timlerine saldırılarda yaşandı.
05 Şubat 2018’de gerçekleşen terör saldırısı da bunlardan biriydi.
TSK, İdlib’te tesisine devam edilen 6 numaralı gözlem noktasındaki Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına, terör örgütleri tarafından roket ve havanlı saldırı düzenlendiğini, 1 askerin şehit olduğunu, 5 asker ve 1 sivil görevli personelin yaralandığını duyurmuştu. (2)
2.5 MİLYON SİVİLİN GİDECEK YERİ YOK!..
İdlip’te yolun sonuna gelindi.
Rusya ve Suriye rejimi Astana mutabakatı gereği Türkiye’nin terörist grupları kent merkezinden sürüp çıkaracak bir savaşı başlatmasını istiyor.
Türkiye’nin en büyük korkusu ise büyük bir göç dalgasının başlaması.
BM raporları da Türkiye’nin bu korkusunu doğruluyor.
Birleşmiş Milletler (BM), Suriye ordusu ve müttefiklerinin İdlib vilayetinde yürüttüğü harekâtın büyük bir mülteci dalgasına yol açabileceği uyarısında bulunmuş, raporda bölgede yaşayan 2,5 milyon sivilin ülkede gidebilecekleri bir yerlerinin kalmadığı, “2,5 milyon sivilin yerinden edilmesinden ve Türkiye’ye yönelmesinden endişe edildiği…" bilgisine yer verilmişti. (3)
Bir diğer konu da beş bin civarında Çin vatandaşı Doğu Türkistanlı Uygur Türkü'nün aileleriyle birlikte El Nusra safında Suriye rejimiyle savaşıyor olması.
Suriye rejimi ise Rusya’nın arabuluculuğunda PYD/YPG/DSG ile İdlip saldırısı öncesinde üstüörtülü bir anlaşmaya vardı.
Suriye’nin kuzeyinde PYD, YPG ve Demokratik Suriye Güçleri’nin de bağlı olduğu Demokratik Halk Hareketi TEV-DEM Dış İlişkiler Komitesi Sorumlusu Salih Müslim’in “İdlip bizim için iki bakımdan önemlidir. Daha önce de söyledik Suriye’nin neresinde olursa olsun terör varsa ve terörist bir örgüt varsa bizi ilgilendirir” açıklaması bu anlaşmayı doğrulamıyor mu?
Suriye ordusunun, Lazkiye-Türkiye (Hatay) sınırını tamamen kontrol altına almayı hedefleyen askeri operasyonu şimdilik buzdolabında.
Ancak Türkiye’nin İdlip çevresinde kurduğu 12 kontrol noktasından dördü Suriye ordusunun denetimine bırakıldı.
Suriye Ordusunun İdlip önünde beklemesinin nedeni Moskova görüşmesinde Türkiye’den gelen heyete Rusya Federasyonu başkanı Putin’in eylül başına kadar süre vermesi.
Putin’in Türk heyetine biraz mesafeli ve soğuk mesajlar vermesinin perde arkasında; Rusya’nın "İdlip’te El Kaide ile savaşıyorum" gerekçesine ABD’nin ses çıkarmayacak olduğunun anlaşılması.
Geçtiğimiz hafta Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise Türk mevkidaşı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüşmelerde bulunmuş, sonra hep birlikte Kremlin’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le bir araya gelinmişti.
Görüşmeye Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev de katılmıştı.
Putin’in Kremlin’de Türk heyetiyle yaptığı görüşmenin, birkaç haftadır askeri bir operasyon için hazırlıkların yürütüldüğü Suriye’nin kuzeybatısındaki Idlib vilayetine odaklandığı, görüşmenin Ankara’nın Moskova’ya 3 milyon insanın yaşadığı İdlib’deki savaşın insani felakete neden olabileceğine dair yaptığı ikazların ardından geldiği belirtilmişti. (4)
Suriye ve Arap kaynakları ısrarla “Rusya, Türkiye’ye eylül ayının başına kadar İdlip’teki cihatçı sorununu çözmesi için süre verdi” iddiasını gündemde tutuyor.
ABD’nin beklenen İdlip operasyonunda Türkiye’ye destek olması, operasyonu engellemeye çalışması veya Rusya’yı karşısına alması pek olası değil.
Türkiye, on binlerce cihatçı ile ya doğrudan mücadeleye girişecek ya da cihatçılarla birlikte Suriye Ordusu’na ve Rusya’ya karşı savaşamayacağına göre beklenen operasyonda (istemese de) taraf olup yine cihatçıları karşısına alacak. (5)
İdlib topraklarının yüzde 70’inden fazlasının, aralarında en büyüğü Tahrir el Şam (eski adıyla El Nusra) olan terörist gruplarının kontrolünde.
El Nusra Cephesi daha açık adıyla Nusret Cephesi ya da “Şam Halkına Destek Cephesi’ olarak bilinen bu örgütün Suriye’de varlık göstermesi 15 yıllık bir süreye uzanıyor.
O dönemde Irak El Kaidesi’nin eski liderlerinden Ebu Musab el Zerkavi, Afganistan’da kendisiyle birlikte mücadele eden örgüt üyelerini Suriye ve Lübnan’a göndererek, Irak işgalinde savaşmak üzere, Suriye’yi bir geçiş güzergâhı bir üs olarak kullanmıştı.
El Kaide, Suriye işgaline kadar bu bölgede varlığını korumuş ve Suriye işgali ile birlikte Ebu Muhammed Julani önderliğinde Suriye’ye geçilerek örgüt çalışmalarını yoğunlaştırmıştı.
El Nusra Cephesi’nin resmi olarak ilanı ise 2012 yılında gerçekleştirildi.
Örgüt açık bir biçimde selefi/vahhabi din ve siyaset anlayışına sahiptir.
Bilindiği üzere bu anlayış, en katı İslami ekollerden biridir ve kendi gibi düşünmeyen Müslümanları bile kafir sayarak ölümüne fetva verir.
Örgütün bu doğrultuda temel hedefi Suriye’de dine dayalı, İslami bir devlet kurmak ve beraberinde büyük Suriye halifeliğini ilan etmek.
Örgüt bu amaca ulaşmak için Suriye’de kanlı bir savaş gerçekleştirdi.
Nusra Cephesi, militan kaynağını ağırlıklı olarak Libya, Tunus, Suudi Arabistan gibi ülkelerden sağladı.
Bunun dışında Almanya başta olmak üzere İngiltere, Belçika ve Hollanda’dan da çok sayıda militan örgüte katılım gösterdi.
Örgüt militanlarının sayısı ise 6 BİN ile 10 BİN arasında değişiyor.
Örgütün finansal kaynağı büyük ölçüde Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan ve Mısır’daki El Kaide’nin zengin taraftarlarının desteğine dayanmakta.
Bunun dışında savaş sırasında ele geçirilen petrol ve diğer sanayi kurumları da örgütün finans kaynakları arasındaydı.
Son olarak örgütü “terör örgütü’ listesine dahil eden kimi ülkeleri ise şöyle sıralamak mümkün:
ABD, Fransa, Avustralya, Birleşik Krallık, Kanada, Yeni Zelanda, Rusya ve Türkiye. (6)
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile sorunlarının çözümünde her iki tarafın da adım atması, konjonktürel yakınlaşma biraz da Türkiye’nin ABD ile Rusya arasındaki sıkışmışlığın neticesi.
Ancak Türkiye, hepten çaresiz değil.
Türkiye’nin alttan almasının en önemli nedeni Suriye ordusunun saldırısında binlerce sivilin hayatını kaybedecek olması.
Eğer Türkiye, BM raporlarına yansıyan büyük bir göç dalgasını göğüslemek zorunda kalırsa tarihteki örneklerini aratmayacak bir kavimler göçünün önünde duramayacak, göç dalgasını Avrupa’ya yönlendirecektir.
Avrupa ülkelerine geçiş güzergâhında bulunan sınır kapılarını açacaktır.
Avrupa’nın en büyük korkusu da budur ve işte bu nedenle Türkiye’nin yanında görünüyor.
TÜRKİYE’NİN CANINI ACITMAK İSTEYEN ŞER ODAKLARI...
Türkiye hem İdlip kırsalında hem de kent merkezinde var.
Kontrol noktalarında askeri mevcudiyeti küçümsenmeyecek boyutta.
TSK ile iltisaklı, irtibatlı bazı birimler İdlip merkezde çoktan kontrolü sağladı sağlamasına da “viran olası hanede evlâd-u ıyâl var.
Bölgede konuşlu terörist avcıları, yabancı istihbarat örgütlerinin güdümündeki Türkiye’ye sorun çıkarabilecek eli kanlı katillerin kafasını koparmaya, pardon etkisizleştirmeye devam ediyor.
Terörist infazlarının haberlerini yakında okursunuz.
Durum böyleyken İdlip’ten Türkiye’ye özellikle Hatay iline yönelebilecek bir saldırı sürpriz sayılmaz.
Türkiye’nin canını acıtmak isteyen şer odakları besledikleri katilleri üzerimize salmaktan geri durmayacaktır.
Türkiye’nin tavrını merak edenlere merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel cevap veriyor; “Kargadan korkan bahçeye darı ekmez!”
Yanisi onlar hepsi, Türkler tek!
Bakınız:
1- https://sendika62.org/tag/tev-dem/
2- https://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-idlibte-turk-askerine-roket-ve-havanli-saldiri-1-sehit-6-yarali-40732568
3- https://www.bbc.com/turkce/44437879
4- https://tr.sputniknews.com/rusya/201808251034895180-idlib-ust-seviyede-gorusuldu/
5- Hediye Levent/ İdlip: Stratejik derinliğin dibi/ https://www.evrensel.net/yazi/82022/idlip-stratejik-derinligin-dibi
6- https://www.abcgazetesi.com/arsiv/el-nusra-iside-karsi-savasiyor-mu/haber-9294
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc39