İsrail’in gayrimeşru nükleer silahları

İsrail’in gayrimeşru nükleer silahları

İsrail’in gayrimeşru nükleer silahları İsrail’in gayrimeşru nükleer silahları

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) 28 Ekim 2022 tarihli toplantısında; İsrail’in elindeki Nükleer Silahların imha edilmesi ve Nükleer Tesislerinin de Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun denetimi altına alınması oylamaya sunuldu.

Mısır’ın öncülüğünde Filistin Yönetimi, Bahreyn, Ürdün, Fas ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de dahil olduğu 19 ülke, “İsrail Nükleer Silahlarının imhası ve Nükleer Tesislerinin denetimi”ni Genel Kurul’a taşıdı.

BM Genel Kurulu’nun Birinci Komitesi’nin oylamaya sunduğu tasarı; 5 ret, 152 evet oyu ile kabul edildi.

Amerika, Kanada, Mikronezya ve Palau; İsrail ile birlikte hayır oyu verdi. Avrupa Birliği ülkelerinin de dahil olduğu 24 ülke çekimser kaldı.

Türkiye, Rusya, Bosna Hersek, Ukrayna, Arap ülkeleri gibi birçok devlet ise oylamada evet oyu kullandı.

Uzmanlara göre İsrail’de 80- 90 (60 ile 400) nükleer savaş başlığı var.

Karadan ateşlenen balistik füzeler, savaş uçakları veya denizaltılar tarafından kullanılabilecek nükleer silahlar olduğu düşünülüyor.

İsrail’in birinci ve ikinci vuruş yeteneğine sahip nükleer silahlı denizaltıları var. Nükleer silahlarla donatılacağı bilindiği halde İsrail’e Almanya tarafından Dolphin sınıfı denizaltılar satıldı.

2010 tarihli İngiltere merkezli Sunday Times gazetesinde çıkan bir haberde İsrail’in nükleer silahlı 3 denizaltıyı Basra Körfezi açıklarında konuşlandıracağı yazıldı.

İsrail, nükleer bombayı 1950/ 1960’lı yıllarda Kudüs’e 90 km mesafedeki Dimona Nükleer Araştırma Tesislerinde geliştirdi. Bu tesis, Negev Çölü’nde inşa edildi.

Tesisin varlığı uzun süre saklandı. Resmi kurumlar tarafından tekstil fabrikası olduğu dahi söylendi.

İsrail, nükleer bomba üretiminde Avrupalı mühendis ve bilim adamlarından teknik destek aldı. Fransa bu işte İsrail’e destek olarak kilit rol üstlendi.

İsrail ayrıca hem açıktan hem de istihbarat yoluyla Amerika’dan da epey bir bilgi aldı.

Dimona’da önceden teknisyen olarak çalışan Mordechai (Mordahay) Vanunu isimli İsrail vatandaşı; 1986’da nükleer silahlar ile ilgili gizli evrak ve fotoğrafları, Sunday Times’a verdi.

Mordahay’ın elindeki bilgileri sızdırdığını tespit eden İsrail; bir kumpas hazırladı.

Mordahay, Cheryl Bentov (Cindy kod adı) adlı kadın istihbarat görevlisi tarafından beraber Roma'ya gitmeye ikna edildi.

Cheryl Bentov tarafından ikna edilen Vanunu; Sunday Times'ta haberin çıkmasından kısa bir zaman önce aldatılarak götürüldüğü Roma'da İsrail gizli servisi tarafından bayıltılıp, bavul içerisinde kaçırıldı.

Casusluk ve vatana ihanetten suçlu bulunduktan sonra Vanunu, 11'i hücre hapsinde olmak üzere 18 yıl hapis yattı.

2004 yılında serbest bırakılmasından bu yana, İsrail hükümeti Vanunu'ya ciddi kısıtlama getirerek; gazetecilerle konuşmasını ve yurt dışına çıkışını engelledi.

1975’de İsrail, yakın ilişki kurduğu ırkçı rejimle yönetilen Güney Afrika’ya nükleer silah satmayı teklif etti. Her iki ülke arasında uzun süre nükleer silah ve hammadde alışverişi devam etti. Afrika kıyılarında nükleer silahların test edilmesi konusunda işbirliği yapıldı.

The Associated Press (AP) tarafından uydu fotoğrafıyla lanse edilen görüntülerde, Dimona’da futbol sahası büyüklüğünde bir tesisin yapıldığı tespit edildi. Bu projenin son 10 yıldaki en büyük nükleer tesis inşası olduğu iddia edildi.

Uydu görüntüsünde tesisin inşasının devam ettiği anlaşılsa da bu tesisin ne amaçla yapıldığı henüz belli değil. İsrail, bu konuda AP tarafından yöneltilen soruları cevapsız bırakıyor.

İsrail’in Filistin topraklarındaAzaltılmış/ Seyrekleştirilmiş olarak da adlandırılan Zayıflatılmış Uranyum (Depleted Uranium) kullandığına dair iddialar var. Filistin topraklarının radyo aktif maddelerle kirletildiğine dair bulgular var.

2009’da Avusturya'da Arap ülkelerinin büyükelçileri adına Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna (UAEK/ IAEA) gönderilen mektupta, saldırılarda yaralananlardan alınan örneklerde zayıflatılmış uranyum bulunduğuna dair raporların, BM tarafından incelenmesi istemişti. BM yaptığı açıklamada bu talebin iletildiğini açıklamıştı.

Tüm bu veriler doğrultusunda İsrail’in nükleer silahlara sahip olduğu BM Genel Kurulunda kabul edildi.

İsrail; BM üyesi 193 ülke arasından Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nı (NPT) imzalamayan dört ülkeden biri.

Nükleer Tesislere sahip İran bu anlaşmayı imzaladı.

Nükleer Silaha sahip 9 ülkeden biri olan İsrail; BMGK kararına göre NPT anlaşmasını imzalamalı ve nükleer tesislerini de Uluslararası Atom Kurumunun denetimine açmalı.

Ortadoğu Güvenlik Mimarisi’nin tesisi İsrail’in tutumuna bağlı.

Bölge ülkelerinin güven arttırıcı önlemleri alması ve barışın sürmesi için İsrail, nükleer silahlarından vaz geçmeli.

Tüm bu çağrılara rağmen İsrail; NPT anlaşmasınınGüvenlik Tesisi ve Barış” için yeterli olmadığını iddia ediyor. İsrail’e göre Ortadoğu’nun karmaşık ve belirsizlikler içeren yapısı NPT’yi çözümsüz bırakıyor.

İsrail; Ortadoğu coğrafyasında tehdit algıladığı için nükleer mesele etrafında Güvenlik Mimarisinin oluşturulmasına sıcak bakmıyor. İsrail ayrıca NPT anlaşmasının dünya üzerinde çok da etkisi olmadığını düşünüyor.

İsrail’e göre İran, yasadışı nükleer programlarını hızla ilerletiyor ve büyük miktarlarda yüksek oranda zenginleştirilmiş nükleer malzemeye sahip. Suriye Esed Rejimi de beyan edilmemiş nükleer faaliyetler içerisinde.

İsrail bulunduğu bölgede şiddeti körüklüyor.

İsrail, tedhiş ve silahla Filistinlilerin mülklerine el koyuyor. Tarım arazilerini ve doğal çevreyi tahrip ediyor.

Müslümanlara hayat hakkı tanımayan İsrail; kendisinin yaşama hakkına saygı gösterilmediğini iddia ediyor.

İsrail şimdiye kadar Nükleer Silahlar konusunda hesap vermekten muaf tutuldu.

Tüm belge ve raporlara rağmen İsrail için çifte standart uygulanıyor.

İsrail’in NPT’ye katılmayı ret etmesi ve Nükleer Tesislerini denetime açmaması; Uluslararası topluma meydan okumadır.

Nihayetinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulundaki İsrail ile ilgili oylamanın hiçbir yaptırım gücü yok. Alınan karar Güvenlik Kurulu’na taşınırsa burada ki 5 üyeden en az 3’ü bu kararı veto eder.

Yani alınan bu karar sadece İsrail’in Nükleer Silaha sahip olduğunu ve Uluslararası anlaşmalara taraf olmadığı gerçeğini dünyaya duyuruyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 Şubat 2015’te yapmış olduğu konuşmada; “Dünya 5’ten büyüktür diyerek bu gerçeği tüm dünyayla paylaşmaya çalışıyoruz” sözüyle, Birleşmiş Milletlerin çözüm üretemediğini dile getirmiş.

Bu sözü tekrarlamaya devam edeceğiz; “Dünya Beşten Büyüktür!

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

https://www.jpost.com/international/article-720993

https://imeu.org/article/israel-and-the-atomic-bomb

https://www.defenceturk.net/israil-nukleer-tesisinin-yakinina-dusen-fuze-sonrasi-suriyeyi-vurdu

https://arsiv.ntv.com.tr/news/266822.asp

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israil-80-ila-90-arasinda-nukleer-silaha-sahip/1507497

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) 28 Ekim 2022 tarihli toplantısında; İsrail’in elindeki Nükleer Silahların imha edilmesi ve Nükleer Tesislerinin de Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun denetimi altına alınması oylamaya sunuldu.

Mısır’ın öncülüğünde Filistin Yönetimi, Bahreyn, Ürdün, Fas ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de dahil olduğu 19 ülke, “İsrail Nükleer Silahlarının imhası ve Nükleer Tesislerinin denetimi”ni Genel Kurul’a taşıdı.

BM Genel Kurulu’nun Birinci Komitesi’nin oylamaya sunduğu tasarı; 5 ret, 152 evet oyu ile kabul edildi.

Amerika, Kanada, Mikronezya ve Palau; İsrail ile birlikte hayır oyu verdi. Avrupa Birliği ülkelerinin de dahil olduğu 24 ülke çekimser kaldı.

Türkiye, Rusya, Bosna Hersek, Ukrayna, Arap ülkeleri gibi birçok devlet ise oylamada evet oyu kullandı.

Uzmanlara göre İsrail’de 80- 90 (60 ile 400) nükleer savaş başlığı var.

Karadan ateşlenen balistik füzeler, savaş uçakları veya denizaltılar tarafından kullanılabilecek nükleer silahlar olduğu düşünülüyor.

İsrail’in birinci ve ikinci vuruş yeteneğine sahip nükleer silahlı denizaltıları var. Nükleer silahlarla donatılacağı bilindiği halde İsrail’e Almanya tarafından Dolphin sınıfı denizaltılar satıldı.

2010 tarihli İngiltere merkezli Sunday Times gazetesinde çıkan bir haberde İsrail’in nükleer silahlı 3 denizaltıyı Basra Körfezi açıklarında konuşlandıracağı yazıldı.

İsrail, nükleer bombayı 1950/ 1960’lı yıllarda Kudüs’e 90 km mesafedeki Dimona Nükleer Araştırma Tesislerinde geliştirdi. Bu tesis, Negev Çölü’nde inşa edildi.

Tesisin varlığı uzun süre saklandı. Resmi kurumlar tarafından tekstil fabrikası olduğu dahi söylendi.

İsrail, nükleer bomba üretiminde Avrupalı mühendis ve bilim adamlarından teknik destek aldı. Fransa bu işte İsrail’e destek olarak kilit rol üstlendi.

İsrail ayrıca hem açıktan hem de istihbarat yoluyla Amerika’dan da epey bir bilgi aldı.

Dimona’da önceden teknisyen olarak çalışan Mordechai (Mordahay) Vanunu isimli İsrail vatandaşı; 1986’da nükleer silahlar ile ilgili gizli evrak ve fotoğrafları, Sunday Times’a verdi.

Mordahay’ın elindeki bilgileri sızdırdığını tespit eden İsrail; bir kumpas hazırladı.

Mordahay, Cheryl Bentov (Cindy kod adı) adlı kadın istihbarat görevlisi tarafından beraber Roma'ya gitmeye ikna edildi.

Cheryl Bentov tarafından ikna edilen Vanunu; Sunday Times'ta haberin çıkmasından kısa bir zaman önce aldatılarak götürüldüğü Roma'da İsrail gizli servisi tarafından bayıltılıp, bavul içerisinde kaçırıldı.

Casusluk ve vatana ihanetten suçlu bulunduktan sonra Vanunu, 11'i hücre hapsinde olmak üzere 18 yıl hapis yattı.

2004 yılında serbest bırakılmasından bu yana, İsrail hükümeti Vanunu'ya ciddi kısıtlama getirerek; gazetecilerle konuşmasını ve yurt dışına çıkışını engelledi.

1975’de İsrail, yakın ilişki kurduğu ırkçı rejimle yönetilen Güney Afrika’ya nükleer silah satmayı teklif etti. Her iki ülke arasında uzun süre nükleer silah ve hammadde alışverişi devam etti. Afrika kıyılarında nükleer silahların test edilmesi konusunda işbirliği yapıldı.

The Associated Press (AP) tarafından uydu fotoğrafıyla lanse edilen görüntülerde, Dimona’da futbol sahası büyüklüğünde bir tesisin yapıldığı tespit edildi. Bu projenin son 10 yıldaki en büyük nükleer tesis inşası olduğu iddia edildi.

Uydu görüntüsünde tesisin inşasının devam ettiği anlaşılsa da bu tesisin ne amaçla yapıldığı henüz belli değil. İsrail, bu konuda AP tarafından yöneltilen soruları cevapsız bırakıyor.

İsrail’in Filistin topraklarındaAzaltılmış/ Seyrekleştirilmiş olarak da adlandırılan Zayıflatılmış Uranyum (Depleted Uranium) kullandığına dair iddialar var. Filistin topraklarının radyo aktif maddelerle kirletildiğine dair bulgular var.

2009’da Avusturya'da Arap ülkelerinin büyükelçileri adına Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna (UAEK/ IAEA) gönderilen mektupta, saldırılarda yaralananlardan alınan örneklerde zayıflatılmış uranyum bulunduğuna dair raporların, BM tarafından incelenmesi istemişti. BM yaptığı açıklamada bu talebin iletildiğini açıklamıştı.

Tüm bu veriler doğrultusunda İsrail’in nükleer silahlara sahip olduğu BM Genel Kurulunda kabul edildi.

İsrail; BM üyesi 193 ülke arasından Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nı (NPT) imzalamayan dört ülkeden biri.

Nükleer Tesislere sahip İran bu anlaşmayı imzaladı.

Nükleer Silaha sahip 9 ülkeden biri olan İsrail; BMGK kararına göre NPT anlaşmasını imzalamalı ve nükleer tesislerini de Uluslararası Atom Kurumunun denetimine açmalı.

Ortadoğu Güvenlik Mimarisi’nin tesisi İsrail’in tutumuna bağlı.

Bölge ülkelerinin güven arttırıcı önlemleri alması ve barışın sürmesi için İsrail, nükleer silahlarından vaz geçmeli.

Tüm bu çağrılara rağmen İsrail; NPT anlaşmasınınGüvenlik Tesisi ve Barış” için yeterli olmadığını iddia ediyor. İsrail’e göre Ortadoğu’nun karmaşık ve belirsizlikler içeren yapısı NPT’yi çözümsüz bırakıyor.

İsrail; Ortadoğu coğrafyasında tehdit algıladığı için nükleer mesele etrafında Güvenlik Mimarisinin oluşturulmasına sıcak bakmıyor. İsrail ayrıca NPT anlaşmasının dünya üzerinde çok da etkisi olmadığını düşünüyor.

İsrail’e göre İran, yasadışı nükleer programlarını hızla ilerletiyor ve büyük miktarlarda yüksek oranda zenginleştirilmiş nükleer malzemeye sahip. Suriye Esed Rejimi de beyan edilmemiş nükleer faaliyetler içerisinde.

İsrail bulunduğu bölgede şiddeti körüklüyor.

İsrail, tedhiş ve silahla Filistinlilerin mülklerine el koyuyor. Tarım arazilerini ve doğal çevreyi tahrip ediyor.

Müslümanlara hayat hakkı tanımayan İsrail; kendisinin yaşama hakkına saygı gösterilmediğini iddia ediyor.

İsrail şimdiye kadar Nükleer Silahlar konusunda hesap vermekten muaf tutuldu.

Tüm belge ve raporlara rağmen İsrail için çifte standart uygulanıyor.

İsrail’in NPT’ye katılmayı ret etmesi ve Nükleer Tesislerini denetime açmaması; Uluslararası topluma meydan okumadır.

Nihayetinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulundaki İsrail ile ilgili oylamanın hiçbir yaptırım gücü yok. Alınan karar Güvenlik Kurulu’na taşınırsa burada ki 5 üyeden en az 3’ü bu kararı veto eder.

Yani alınan bu karar sadece İsrail’in Nükleer Silaha sahip olduğunu ve Uluslararası anlaşmalara taraf olmadığı gerçeğini dünyaya duyuruyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 Şubat 2015’te yapmış olduğu konuşmada; “Dünya 5’ten büyüktür diyerek bu gerçeği tüm dünyayla paylaşmaya çalışıyoruz” sözüyle, Birleşmiş Milletlerin çözüm üretemediğini dile getirmiş.

Bu sözü tekrarlamaya devam edeceğiz; “Dünya Beşten Büyüktür!

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

https://www.jpost.com/international/article-720993

https://imeu.org/article/israel-and-the-atomic-bomb

https://www.defenceturk.net/israil-nukleer-tesisinin-yakinina-dusen-fuze-sonrasi-suriyeyi-vurdu

https://arsiv.ntv.com.tr/news/266822.asp

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israil-80-ila-90-arasinda-nukleer-silaha-sahip/1507497