Karadeniz ekibi rakibi karşısında 2-0 yenik duruma düştüğü maçı, zor bela 2-2’ye taşıyor. Bunda kabahatli, hakem ve futbolcu görünebilir. Fakat, kayıpta en büyük pay sahibi, sahadaki kötü futbola müdahil olamayan kenar yönetimi, diğer ifade ile teknik direktör.

Her taraftar, takımının kazanmasını ister, bu da yetmez tarihe mal olan rekorların kırılmasını hayal eder.

Ligin geride kalan 9 haftasında 2.6 gol ortalamasıyla oynayan Beşiktaş’ta şimdilerde Fenerbahçe’nin 103 gol atma rekorunu kırma hesapları var. Şenol Güneş yönetimindeki Lig lideri Beşiktaş’ın oyuncularına bakıyoruz; Atiba tüm resmi maçlarda görev alarak ayrı bir rekor peşinde...

Şimdi düşünülebilir ki, tüm bunlarla Trabzonspor’un ilgisi ne!
İlgisi, Trabzonspor’un kendi başarı-başarısızlığına odaklanamaması. Göremediği doğrular, sadece sahada puan kaybetmesi değil, kulübün prestijini de sarsıyor. İşte size birkaç örnek!

Teknik Direktör Şota, kendi saha ve seyirci avantajı ile çıktığı maçta iki önemli adamı Cardozo ve N’Doye’yi yanında oturttu. Maçın ikinci yarısında oyuna dahil olmaları, maçın skoru üzerinde etkili oldu.

Trabzonspor maçın ilk yarısını 2-0 yenik tamamlıyor ise, takım üzerinde sorumluk taşıyanlar aynaya bakmalı. Fakat bunu yapmaktansa, ilk yarı bitiminde Onur Kıvrak-taraftar gerginliği yaşanıyor, sportif direktör Süleyman Hurma 90+3’teki hakem kararını protesto etmek üzere sahaya giriyor, müsabaka bitiş düdüğü ile birlikte hakem Çağatay Şahan ve yardımcıları, yoğun protestodan dolayı stattan 3-4 saat sonra ayrılabiliyor...

Trabzonspor teknik direktörü, maç sonrası açıklamasında, Deniz’le maça başlama sebebini N’Doye’nin hastalığına bağladı. Ne diyor Gürcü teknik adam, “Hakemler kural hatası yapmış olabilir, penaltı da vermemiş olabilir. Kendi sorunlarımız var...”

Evet, Trabzonspor’un kendi ‘sorunları’ var. Bu sorunların ne olduğunu, her maç kesit kesit ortaya koyuyor. Fakat ciddi manada ders çıkaran yok. Hal böyle olup sorunlar çoğalınca, durum, işin içinden çıkılmaz bir hale geliyor...

Karadeniz ekibi rakibi karşısında 2-0 yenik duruma düştüğü maçı, zor bela 2-2’ye taşıyor. Bunda kabahatli, hakem ve futbolcu görünebilir. Fakat, kayıpta en büyük pay sahibi, sahadaki kötü futbola müdahil olamayan kenar yönetimi, diğer ifade ile teknik direktör.

Her taraftar, takımının kazanmasını ister, bu da yetmez tarihe mal olan rekorların kırılmasını hayal eder.

Ligin geride kalan 9 haftasında 2.6 gol ortalamasıyla oynayan Beşiktaş’ta şimdilerde Fenerbahçe’nin 103 gol atma rekorunu kırma hesapları var. Şenol Güneş yönetimindeki Lig lideri Beşiktaş’ın oyuncularına bakıyoruz; Atiba tüm resmi maçlarda görev alarak ayrı bir rekor peşinde...

Şimdi düşünülebilir ki, tüm bunlarla Trabzonspor’un ilgisi ne!
İlgisi, Trabzonspor’un kendi başarı-başarısızlığına odaklanamaması. Göremediği doğrular, sadece sahada puan kaybetmesi değil, kulübün prestijini de sarsıyor. İşte size birkaç örnek!

Teknik Direktör Şota, kendi saha ve seyirci avantajı ile çıktığı maçta iki önemli adamı Cardozo ve N’Doye’yi yanında oturttu. Maçın ikinci yarısında oyuna dahil olmaları, maçın skoru üzerinde etkili oldu.

Trabzonspor maçın ilk yarısını 2-0 yenik tamamlıyor ise, takım üzerinde sorumluk taşıyanlar aynaya bakmalı. Fakat bunu yapmaktansa, ilk yarı bitiminde Onur Kıvrak-taraftar gerginliği yaşanıyor, sportif direktör Süleyman Hurma 90+3’teki hakem kararını protesto etmek üzere sahaya giriyor, müsabaka bitiş düdüğü ile birlikte hakem Çağatay Şahan ve yardımcıları, yoğun protestodan dolayı stattan 3-4 saat sonra ayrılabiliyor...

Trabzonspor teknik direktörü, maç sonrası açıklamasında, Deniz’le maça başlama sebebini N’Doye’nin hastalığına bağladı. Ne diyor Gürcü teknik adam, “Hakemler kural hatası yapmış olabilir, penaltı da vermemiş olabilir. Kendi sorunlarımız var...”

Evet, Trabzonspor’un kendi ‘sorunları’ var. Bu sorunların ne olduğunu, her maç kesit kesit ortaya koyuyor. Fakat ciddi manada ders çıkaran yok. Hal böyle olup sorunlar çoğalınca, durum, işin içinden çıkılmaz bir hale geliyor...