Kaybolan nesiller
Kaybolan nesiller
- 27-01-2021 09:29
- 766
- 27-01-2021 09:29
- 766
1- 1911’de başlayıp 1922 yılına kadar süren savaşlarda kaybolan nesillerimiz.
Bu savaşlarda bir değil, iki nesil birden kaybettik. Çocuk yaştakilerin bile silah altına alındığı yıllardır bu yıllar.
2- 1922-1940 yılları arasında devrimlerin oturtulması için kaybedilen nesil.
3- 1940-1950 arasında 2. Dünya savaşı ve müteakip yıllarda savaş baskısı ve yoksulluk nedeniyle tarla ve şehirlerde sağlıksız şartlarda çalışmak zorunda kalan…
Cep delik, cepken delik, eğitimsiz…
Hatta…
Okuma-yazma bilmeyen, yoksulluk ve baskı altında kaybolmuş nesil.
4- 1950-1960 yılları arasında ise Kore Savaşı hariç tutulursa, memleketi yeniden ayağa kaldıracak bir nesil yetiştirme çabası var…
Ancak!
Bu düşünce, 1960 Askeri Darbesi ile sükûtu hayale (hayal kırıklığına) uğradı.
5- 'Alamanya' yollarında kaybolan nesil.
1950 yılından itibaren “memleketin kalkınmasında faydalı olur” düşüncesi ile yetiştirilen…
Ancak!..
27 Mayıs 1960 darbesi ile artık ekmeğini ülkesinde kazanma umudu kalmayan…
Yâdellere gitmek zorunda kalan…
Yani 1960-1970 yılları arasında “Alamanya” yollarında kaybolan nesil.
6- 1970-1980 yıllarında sağ-sol çatışmalarında kaybolan nesil.
7- 1980 Askeri Darbesi ile zindanlarda kaybolan nesil.
8- 1990-2000 yıllarında, faili meçhullerle kaybolan nesil.
Ve geç farkına varılan sinsi bir tehlikenin (FETÖ) yavaş yavaş uç vermeye başladığı yıllarda FETÖ belasına bulaşan nesil.
9- 2000-2010 yılları FETÖ’nün yuttuğu nesil.
Ve şimdi...
2010 yılından beri büyük emekler verilerek yetiştirilmeye çalışılan bir nesil ile yeniden büyük Türkiye kurulma vetiresi (süreci) yaşadığımız nesil.
SULTAN ABDÜLHAMİD HAN’IN YETİŞTİRDİĞİ NESİL, İTTİHATÇILARIN ELİYLE CEPHELERDE ERİTİLDİ
Birinci sıraya koyduğumuz Ve iki neslin kaybolduğu 1911-1922 arasında yaşanan savaşlar…
Ülkemiz için tam bir yıkım olmuştur.
Bu savaşlar ve tabii olarak bu nesillerin cephelerde erimesi neticesinde Cihan devleti Osmanlı Devleti Aliye’si yıkılmış ve şimdiki sınırlarımıza çekilmek zorunda kalmışızdır.
Sultan A. Hamid Han…
Büyük emekler vererek yetiştirdiği bu nesil, İttihatçıların cahilane ve hesapsız bir şekilde ülkeyi soktukları savaşlarda kırılmıştır.
SULTAN ABDÜLHAMİD NEYİ PLANLAMIŞTI?
93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı) o zamana kadar Osmanlı’nın almış olduğu en ağır yenilgilerden biridir.
Ve…
Birinci Meşrutiyet’in başımıza açtığı bir musibettir.
Şöyle ki;
Birinci Meşrutiyet, Padişah yetkilerini kısarak Sadrazamlık makamını (Başbakanlık yani Babıâli brokrasisini) güçlendirmişti.
Sultan A. Aziz’i şehit eden çetenin halen işbaşında olması, Sultan A. Hamid’in daha yeni işbaşına gelmesi, “Jön Türkler” akımının etkisi, Mithat Paşa’nın Sadrazam olarak görev yapması ve önceki Padişah A. Aziz Han’ın kurduğu güçlü donanma ile Kırım’ı Ruslar’dan tekrar geri alma hayalleri…
Devleti, Ruslarla savaşa sokmada etkili olmuştur.
SAVAŞ CEPHELERİNDE VE YOLLARDA YOK EDİLEN BİR NESİL
Bu savaş neticesinde…
Yüzbinlerce insanımız şehit düşmüş…
Milyonla ifade edilen insanımız Rus, Bulgar, Sırp, Karadağ çetelerinin katliamından kurtulmak için yollara dökülmüş sefil bir vaziyette cephe gerisine ulaşmaya çalışmıştır.
Kısa sürede Tuna’yı geçen Rus ordusu İstanbul Yeşilköy’e kadar gelerek, çok ağır şartlar ihtiva eden Ayastefanos Anlaşması’nı Osmanlı’ya dikte ettirmiştir.
Bütün bunlar ne için?
Kasaba büyüklüğünde bir yerin Karabağ’a bağlanıp-bağlanmaması için…
Savaş bunun için patlak verdi.
Bir kasaba büyüklüğündeki yer uğruna, Romanya, Sırbistan, Karadağ ve Bulgaristan’ı kaybettik.
Şehit olan yüzbinler…
Evini-barkını, işini, tarlasını bırakıp canını kurtarmaya çalışan 1 milyona yakın yollarda ser-sefil olan insan da cabası…
Bu hezimeti gören A. Hamid Han…
Güçlenip, kaliteli bir nesil yetiştirmeden devleti savaşa sokmama kararında idi.
Bunun için, Meclis’e milletvekili olarak gelen azınlıkların çevirdiği dolapları erken fark etmiş…
Binaenaleyh…
Meclis’i kapatarak, tüm yetkileri eline almak suretiyle ülkeyi yönetmeye başlamıştır.
Bu dönemde büyük bir kalkınma hamlesi başlatarak okullar, hastaneler, demiryolları vb. yaptırmış, bilhassa eğitime büyük önem vererek Tıp, Mülkiye, Hukuk, Mühendislik gibi yüksek okullar açmakla kalmamış, eğitimi tabana yaymak için ilkokulları köylere kadar ulaştırmıştır.
Bu sırada…
Devletin sırtında kambur olan borç yükünün yüzde 90’lık kısmını ödeyerek, ekonomi ve dış siyasette devletin hareket kabiliyetini artırmıştır.
Sultan A. Hamid Han…
Avrupa’nın kısa bir süre sonra birbirine düşeceğini biliyordu.
Bunun için kaliteli ve eğitilmiş bir nesille ülkeyi yeniden süper güç yapma planları vardı.
Ancak o planlar!..
İttihatçılar’ın iktidara gelmesi…
Ve…
1911 Trablusgarp Savaşı ile başlayan harplerle suya düştü.
-Devamı gelecek yazıda inşallah…-
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
1- 1911’de başlayıp 1922 yılına kadar süren savaşlarda kaybolan nesillerimiz.
Bu savaşlarda bir değil, iki nesil birden kaybettik. Çocuk yaştakilerin bile silah altına alındığı yıllardır bu yıllar.
2- 1922-1940 yılları arasında devrimlerin oturtulması için kaybedilen nesil.
3- 1940-1950 arasında 2. Dünya savaşı ve müteakip yıllarda savaş baskısı ve yoksulluk nedeniyle tarla ve şehirlerde sağlıksız şartlarda çalışmak zorunda kalan…
Cep delik, cepken delik, eğitimsiz…
Hatta…
Okuma-yazma bilmeyen, yoksulluk ve baskı altında kaybolmuş nesil.
4- 1950-1960 yılları arasında ise Kore Savaşı hariç tutulursa, memleketi yeniden ayağa kaldıracak bir nesil yetiştirme çabası var…
Ancak!
Bu düşünce, 1960 Askeri Darbesi ile sükûtu hayale (hayal kırıklığına) uğradı.
5- 'Alamanya' yollarında kaybolan nesil.
1950 yılından itibaren “memleketin kalkınmasında faydalı olur” düşüncesi ile yetiştirilen…
Ancak!..
27 Mayıs 1960 darbesi ile artık ekmeğini ülkesinde kazanma umudu kalmayan…
Yâdellere gitmek zorunda kalan…
Yani 1960-1970 yılları arasında “Alamanya” yollarında kaybolan nesil.
6- 1970-1980 yıllarında sağ-sol çatışmalarında kaybolan nesil.
7- 1980 Askeri Darbesi ile zindanlarda kaybolan nesil.
8- 1990-2000 yıllarında, faili meçhullerle kaybolan nesil.
Ve geç farkına varılan sinsi bir tehlikenin (FETÖ) yavaş yavaş uç vermeye başladığı yıllarda FETÖ belasına bulaşan nesil.
9- 2000-2010 yılları FETÖ’nün yuttuğu nesil.
Ve şimdi...
2010 yılından beri büyük emekler verilerek yetiştirilmeye çalışılan bir nesil ile yeniden büyük Türkiye kurulma vetiresi (süreci) yaşadığımız nesil.
SULTAN ABDÜLHAMİD HAN’IN YETİŞTİRDİĞİ NESİL, İTTİHATÇILARIN ELİYLE CEPHELERDE ERİTİLDİ
Birinci sıraya koyduğumuz Ve iki neslin kaybolduğu 1911-1922 arasında yaşanan savaşlar…
Ülkemiz için tam bir yıkım olmuştur.
Bu savaşlar ve tabii olarak bu nesillerin cephelerde erimesi neticesinde Cihan devleti Osmanlı Devleti Aliye’si yıkılmış ve şimdiki sınırlarımıza çekilmek zorunda kalmışızdır.
Sultan A. Hamid Han…
Büyük emekler vererek yetiştirdiği bu nesil, İttihatçıların cahilane ve hesapsız bir şekilde ülkeyi soktukları savaşlarda kırılmıştır.
SULTAN ABDÜLHAMİD NEYİ PLANLAMIŞTI?
93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı) o zamana kadar Osmanlı’nın almış olduğu en ağır yenilgilerden biridir.
Ve…
Birinci Meşrutiyet’in başımıza açtığı bir musibettir.
Şöyle ki;
Birinci Meşrutiyet, Padişah yetkilerini kısarak Sadrazamlık makamını (Başbakanlık yani Babıâli brokrasisini) güçlendirmişti.
Sultan A. Aziz’i şehit eden çetenin halen işbaşında olması, Sultan A. Hamid’in daha yeni işbaşına gelmesi, “Jön Türkler” akımının etkisi, Mithat Paşa’nın Sadrazam olarak görev yapması ve önceki Padişah A. Aziz Han’ın kurduğu güçlü donanma ile Kırım’ı Ruslar’dan tekrar geri alma hayalleri…
Devleti, Ruslarla savaşa sokmada etkili olmuştur.
SAVAŞ CEPHELERİNDE VE YOLLARDA YOK EDİLEN BİR NESİL
Bu savaş neticesinde…
Yüzbinlerce insanımız şehit düşmüş…
Milyonla ifade edilen insanımız Rus, Bulgar, Sırp, Karadağ çetelerinin katliamından kurtulmak için yollara dökülmüş sefil bir vaziyette cephe gerisine ulaşmaya çalışmıştır.
Kısa sürede Tuna’yı geçen Rus ordusu İstanbul Yeşilköy’e kadar gelerek, çok ağır şartlar ihtiva eden Ayastefanos Anlaşması’nı Osmanlı’ya dikte ettirmiştir.
Bütün bunlar ne için?
Kasaba büyüklüğünde bir yerin Karabağ’a bağlanıp-bağlanmaması için…
Savaş bunun için patlak verdi.
Bir kasaba büyüklüğündeki yer uğruna, Romanya, Sırbistan, Karadağ ve Bulgaristan’ı kaybettik.
Şehit olan yüzbinler…
Evini-barkını, işini, tarlasını bırakıp canını kurtarmaya çalışan 1 milyona yakın yollarda ser-sefil olan insan da cabası…
Bu hezimeti gören A. Hamid Han…
Güçlenip, kaliteli bir nesil yetiştirmeden devleti savaşa sokmama kararında idi.
Bunun için, Meclis’e milletvekili olarak gelen azınlıkların çevirdiği dolapları erken fark etmiş…
Binaenaleyh…
Meclis’i kapatarak, tüm yetkileri eline almak suretiyle ülkeyi yönetmeye başlamıştır.
Bu dönemde büyük bir kalkınma hamlesi başlatarak okullar, hastaneler, demiryolları vb. yaptırmış, bilhassa eğitime büyük önem vererek Tıp, Mülkiye, Hukuk, Mühendislik gibi yüksek okullar açmakla kalmamış, eğitimi tabana yaymak için ilkokulları köylere kadar ulaştırmıştır.
Bu sırada…
Devletin sırtında kambur olan borç yükünün yüzde 90’lık kısmını ödeyerek, ekonomi ve dış siyasette devletin hareket kabiliyetini artırmıştır.
Sultan A. Hamid Han…
Avrupa’nın kısa bir süre sonra birbirine düşeceğini biliyordu.
Bunun için kaliteli ve eğitilmiş bir nesille ülkeyi yeniden süper güç yapma planları vardı.
Ancak o planlar!..
İttihatçılar’ın iktidara gelmesi…
Ve…
1911 Trablusgarp Savaşı ile başlayan harplerle suya düştü.
-Devamı gelecek yazıda inşallah…-
.
Emin Batur, dikGAZETE.com