Kaza mı suikast mi?!.
Kaza mı suikast mi?!.
- 25-05-2024 05:51
- 1517
- 25-05-2024 05:51
- 1517
Kaza mı suikast mi?!.
Azerbaycan’daki bir programdan dönen İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopteri, 19 Mayıs'ta dağlık bir alana düştü!.. (Daha sonra dağa çarpıp, yanarak düştüğü açıklandı…)
Kazada, Reisi ile birlikte Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tebriz Valisi Malik Rahmeti ve İran Dini Lideri Ali Hamaney’in Tebriz Temsilcisi Muhammed Ali Haşim’in de aralarında bulunduğu 9 kişi öldü.
Düşen helikopterin ABD yapımı Bell 212 olduğu ve 1979 yılından önce İran’a, ABD tarafından verildiği ortaya çıktı…
Mezhep Devleti İran’ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, Reisi’nin geçirdiği helikopter kazasının hemen ardından yaptığı ilk açıklamada; “İran halkı endişelenmesin, ülkenin işlerinde herhangi bir aksama olmayacak” ifadelerini kullandı!..
Muharip Ruhban Derneği Partisi üyesi olan; geçmişte yargının tepe kısımlarında görev yapan ve 1988 yılında İran’da binlerce siyasi mahkûmun idam edilmesinden sorumlu “ölüm komitesi” olarak adlandırılan kovuşturma komitesindeki dört kişiden biri olan İbrahim Reisi, “Tahran Kasabı” olarak anılmaktaydı!..
Aynı zamanda “Ali Hamaney’in yerine geçecek olan kişi” olarak da görülen Reisi hakkında bu kısa bilgiden sonra, helikopterin eski ve hava koşullarının olumsuz olması es geçilerek, genel olarak kaza değil, suikast şeklinde yazılar yazıldı ve fikirler beyan edildi!
Kaza mı suikast mi?!.
İpuçlarına bakalım…
Öncelikle, sertlik yanlısı olarak kabul edilen Reisi’nin cumhurbaşkanlığı döneminde, ABD ile Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) müzakerelerinin çıkmaza girdiğini belirtelim.
Ayrıca İsrail’de yayın yapan ‘Walla News’ isimli haber sitesi, helikopter kazasından önce, iki güvenilir kaynağa dayandırdığı haberinde, “14 Mayıs Salı günü, ABD ve İran’ın Ortadoğu’daki gerilime ilişkin Umman’da gizli görüşmelerde bulunduğunu” belirtmişti.
Helikopter kazasından sonra ise, Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüşen ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan; İsrail Devlet Televizyonu KAN’ın haberine göre bu görüşmenin hemen ardından Batı Kudüs’te bulunan Başbakanlık Ofisi’nde Binyamin Netanyahu ile de görüşmüştü!
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, 17 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, Sullivan'ın, Gazze'deki son durumu ve ateşkes sürecini muhataplarıyla ele alacağını duyurduğunu da söyleyelim…
Bu arada; helikopterin düşmesinden sonra drone ile kaydedildiği iddia edilen görüntülerde, kazanın oluştuğu bölgeden hızlı adımlarla bir kişinin uzaklaştığı görülmüştü!..
Servis edilen videodaki hareketlilik, suikast iddialarına neden olurken, Fransız televizyonu Kanal I24, canlı yayında bu görüntüleri verip, helikopter pilotunun MOSSAD ajanı olduğunu ve suikastın arkasında İsrail’in bulunduğunu dillendirmişti.
Bir dikkat çeken konu da, hayatını kaybeden Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın yerine gelen Ali Bagheri Kani idi... Kani, Eylül 2023’de İran ile ABD arasında imzalanan mahkumların serbest bırakılması anlaşmasında arabuluculuk yapan başmüzakereciydi.
ABD eski Başkanı Donald Trump’ın daha önce yaptığı açıklamalarını da göz ardı etmemek lazım…
Trump, Teksas'ta yaptığı bir konuşmada, İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani’nin 2020’de ABD tarafından öldürülmesinin ardından İranlı yetkililerin kendisiyle iletişime geçtiğini belirterek, Tahran’ın, ABD üssüne düzenlediği bir saldırıyı önceden haber verdiğini öne sürmüştü.
“Bizi aradılar ve dediler ki, ‘Dinleyin, başka seçeneğimiz yok. Sizi vurmak zorundayız çünkü kendimize saygımız var…’ Bunu anlıyordum... Onları vurmuştuk ve bir şeyler yapmaları gerekiyordu” ifadelerini kullanan Trump, İranlı yetkililerin, Amerikan üssünün füze saldırısında isabet almayacağını söylediklerini de iddia etmişti!..
İran'dan fırlatılan 18 füzenin, 5'inin havada infilak ettiğini diğerlerinin de üssün çevresine düştüğünü belirten Trump, normalde bu füzelerin oldukça hassas ve isabetli silahlar olduğunu söylemişti.
Bilindiği gibi İran o dönemde, ABD'nin, Irak’ın Anbar eyaletindeki Ayn el Esad Hava Üssü’ne ve Erbil’de Amerikan askerlerinin bulunduğu noktalara füze atmıştı.
Bütün bunlardan sonra, Ali Hameney’in yerine geçmesine kesin gözüyle bakılan İbrahim Reisi’nin, tamamen sahneden çıkarılmasıyla Hameney’in oğlu Mücteba Hameney’in, babasının yerine geçme durumuda netleşti…
Yine kendisinin önemli bir destekçisi olan Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf’ın, yapılacak seçimde Cumhurbaşkanı olma şansı da yükseldi!..
Böylece, Hamaney sonrası için istenilen durum da gerçekleşmiş oldu!
İbrahim Reisi’nin helikopterinin düşmesi aklımıza Ziyaülhak’ı getirdi…
1970’lerde Pakistan’da Zülfikar Ali Butto hükümetini devirme girişiminde bulunmakla suçlanan subayların yargılandığı askeri mahkemelerin başkanlığını yapan Ziyaülhak, Butto tarafından önce generalliğe yükseltildi; sonra da genelkurmay başkanlığına atandı!..
Kendisini genelkurmay başkanlığına atayan Butto’ya karşı darbe yapan Ziyaülhak, aynı Türkiye’de olduğu gibi “Bizim çocuklar başardı” modeliyle bir başka darbeci Kenan Evren gibi yönetime el koydu! Daha sonra Ziyaülhak ile ‘kanka’ olan Evren, onun için, “İyi adam ama şeriatçı” gibi bir şey de söylemişti o zamanlar!
Ziyâülhak, kendisi de bir suikaste kurban giden Benazir Butto’nun babası Zülfikar Ali Butto’yu idam ederek, görevini yapmış oldu.
Daha sonra, büyük ihtimalle kendisine devlet başkanı olma imkânı verenleri dinlemeyerek kızdırmış olacak ki; 17 Ağustos 1988 tarihinde Pakistan Devlet Başkanı olarak kendisi, 5 generali ve ABD Büyükelçisi Arnold Lewis Raphel'in içerisinde bulunduğu C-130 tipi askeri uçakta, başkent İslamabad’ın güneyinde Bahawalpur yakınlarında düştü. Kimsenin kurtulamadığı bu kaza(!) sabotaj şeklinde değerlendirilmiş; “ABD, kendi adamını da yedi” yorumlarına da neden olmuştu!..
Yukarıda belirttiğimiz gibi, “İslam devleti” değil de bir mezhep devleti olan İran, her dönemde Müslümanların yaşadıkları ülke ve yönetimlerine riyakâr davranmış, dost görünüp hep düşman olmuştur. Halkları Müslüman olmayan ülkelere ise, düşman görünüp, gizli kapaklı iş tutmuştur!..
Sonuç olarak; aile meclisinin kararıyla işlenen töre cinayetleri gibi, bu olayın da tarafların yararına aile meclisi (İran, ABD, İsrail) kararıyla alınmış ve düzenmiş bir suikast olasılığı, yüzde 95’lik bir ihtimaldir!..
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com
Kaza mı suikast mi?!.
Azerbaycan’daki bir programdan dönen İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopteri, 19 Mayıs'ta dağlık bir alana düştü!.. (Daha sonra dağa çarpıp, yanarak düştüğü açıklandı…)
Kazada, Reisi ile birlikte Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tebriz Valisi Malik Rahmeti ve İran Dini Lideri Ali Hamaney’in Tebriz Temsilcisi Muhammed Ali Haşim’in de aralarında bulunduğu 9 kişi öldü.
Düşen helikopterin ABD yapımı Bell 212 olduğu ve 1979 yılından önce İran’a, ABD tarafından verildiği ortaya çıktı…
Mezhep Devleti İran’ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, Reisi’nin geçirdiği helikopter kazasının hemen ardından yaptığı ilk açıklamada; “İran halkı endişelenmesin, ülkenin işlerinde herhangi bir aksama olmayacak” ifadelerini kullandı!..
Muharip Ruhban Derneği Partisi üyesi olan; geçmişte yargının tepe kısımlarında görev yapan ve 1988 yılında İran’da binlerce siyasi mahkûmun idam edilmesinden sorumlu “ölüm komitesi” olarak adlandırılan kovuşturma komitesindeki dört kişiden biri olan İbrahim Reisi, “Tahran Kasabı” olarak anılmaktaydı!..
Aynı zamanda “Ali Hamaney’in yerine geçecek olan kişi” olarak da görülen Reisi hakkında bu kısa bilgiden sonra, helikopterin eski ve hava koşullarının olumsuz olması es geçilerek, genel olarak kaza değil, suikast şeklinde yazılar yazıldı ve fikirler beyan edildi!
Kaza mı suikast mi?!.
İpuçlarına bakalım…
Öncelikle, sertlik yanlısı olarak kabul edilen Reisi’nin cumhurbaşkanlığı döneminde, ABD ile Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) müzakerelerinin çıkmaza girdiğini belirtelim.
Ayrıca İsrail’de yayın yapan ‘Walla News’ isimli haber sitesi, helikopter kazasından önce, iki güvenilir kaynağa dayandırdığı haberinde, “14 Mayıs Salı günü, ABD ve İran’ın Ortadoğu’daki gerilime ilişkin Umman’da gizli görüşmelerde bulunduğunu” belirtmişti.
Helikopter kazasından sonra ise, Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüşen ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan; İsrail Devlet Televizyonu KAN’ın haberine göre bu görüşmenin hemen ardından Batı Kudüs’te bulunan Başbakanlık Ofisi’nde Binyamin Netanyahu ile de görüşmüştü!
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, 17 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, Sullivan'ın, Gazze'deki son durumu ve ateşkes sürecini muhataplarıyla ele alacağını duyurduğunu da söyleyelim…
Bu arada; helikopterin düşmesinden sonra drone ile kaydedildiği iddia edilen görüntülerde, kazanın oluştuğu bölgeden hızlı adımlarla bir kişinin uzaklaştığı görülmüştü!..
Servis edilen videodaki hareketlilik, suikast iddialarına neden olurken, Fransız televizyonu Kanal I24, canlı yayında bu görüntüleri verip, helikopter pilotunun MOSSAD ajanı olduğunu ve suikastın arkasında İsrail’in bulunduğunu dillendirmişti.
Bir dikkat çeken konu da, hayatını kaybeden Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın yerine gelen Ali Bagheri Kani idi... Kani, Eylül 2023’de İran ile ABD arasında imzalanan mahkumların serbest bırakılması anlaşmasında arabuluculuk yapan başmüzakereciydi.
ABD eski Başkanı Donald Trump’ın daha önce yaptığı açıklamalarını da göz ardı etmemek lazım…
Trump, Teksas'ta yaptığı bir konuşmada, İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani’nin 2020’de ABD tarafından öldürülmesinin ardından İranlı yetkililerin kendisiyle iletişime geçtiğini belirterek, Tahran’ın, ABD üssüne düzenlediği bir saldırıyı önceden haber verdiğini öne sürmüştü.
“Bizi aradılar ve dediler ki, ‘Dinleyin, başka seçeneğimiz yok. Sizi vurmak zorundayız çünkü kendimize saygımız var…’ Bunu anlıyordum... Onları vurmuştuk ve bir şeyler yapmaları gerekiyordu” ifadelerini kullanan Trump, İranlı yetkililerin, Amerikan üssünün füze saldırısında isabet almayacağını söylediklerini de iddia etmişti!..
İran'dan fırlatılan 18 füzenin, 5'inin havada infilak ettiğini diğerlerinin de üssün çevresine düştüğünü belirten Trump, normalde bu füzelerin oldukça hassas ve isabetli silahlar olduğunu söylemişti.
Bilindiği gibi İran o dönemde, ABD'nin, Irak’ın Anbar eyaletindeki Ayn el Esad Hava Üssü’ne ve Erbil’de Amerikan askerlerinin bulunduğu noktalara füze atmıştı.
Bütün bunlardan sonra, Ali Hameney’in yerine geçmesine kesin gözüyle bakılan İbrahim Reisi’nin, tamamen sahneden çıkarılmasıyla Hameney’in oğlu Mücteba Hameney’in, babasının yerine geçme durumuda netleşti…
Yine kendisinin önemli bir destekçisi olan Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf’ın, yapılacak seçimde Cumhurbaşkanı olma şansı da yükseldi!..
Böylece, Hamaney sonrası için istenilen durum da gerçekleşmiş oldu!
İbrahim Reisi’nin helikopterinin düşmesi aklımıza Ziyaülhak’ı getirdi…
1970’lerde Pakistan’da Zülfikar Ali Butto hükümetini devirme girişiminde bulunmakla suçlanan subayların yargılandığı askeri mahkemelerin başkanlığını yapan Ziyaülhak, Butto tarafından önce generalliğe yükseltildi; sonra da genelkurmay başkanlığına atandı!..
Kendisini genelkurmay başkanlığına atayan Butto’ya karşı darbe yapan Ziyaülhak, aynı Türkiye’de olduğu gibi “Bizim çocuklar başardı” modeliyle bir başka darbeci Kenan Evren gibi yönetime el koydu! Daha sonra Ziyaülhak ile ‘kanka’ olan Evren, onun için, “İyi adam ama şeriatçı” gibi bir şey de söylemişti o zamanlar!
Ziyâülhak, kendisi de bir suikaste kurban giden Benazir Butto’nun babası Zülfikar Ali Butto’yu idam ederek, görevini yapmış oldu.
Daha sonra, büyük ihtimalle kendisine devlet başkanı olma imkânı verenleri dinlemeyerek kızdırmış olacak ki; 17 Ağustos 1988 tarihinde Pakistan Devlet Başkanı olarak kendisi, 5 generali ve ABD Büyükelçisi Arnold Lewis Raphel'in içerisinde bulunduğu C-130 tipi askeri uçakta, başkent İslamabad’ın güneyinde Bahawalpur yakınlarında düştü. Kimsenin kurtulamadığı bu kaza(!) sabotaj şeklinde değerlendirilmiş; “ABD, kendi adamını da yedi” yorumlarına da neden olmuştu!..
Yukarıda belirttiğimiz gibi, “İslam devleti” değil de bir mezhep devleti olan İran, her dönemde Müslümanların yaşadıkları ülke ve yönetimlerine riyakâr davranmış, dost görünüp hep düşman olmuştur. Halkları Müslüman olmayan ülkelere ise, düşman görünüp, gizli kapaklı iş tutmuştur!..
Sonuç olarak; aile meclisinin kararıyla işlenen töre cinayetleri gibi, bu olayın da tarafların yararına aile meclisi (İran, ABD, İsrail) kararıyla alınmış ve düzenmiş bir suikast olasılığı, yüzde 95’lik bir ihtimaldir!..
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com