Kiev rejimi, terör saldırıları gerçekleştirdiğini kabul etti

Kiev rejimi, terör saldırıları gerçekleştirdiğini kabul etti

Kiev rejimi, terör saldırıları gerçekleştirdiğini kabul etti Kiev rejimi, terör saldırıları gerçekleştirdiğini kabul etti

MOSKOVA

Rusya'nın Ukrayna'da yürüttüğü özel askeri operasyonlar, son dönemlerde bambaşka boyutlara evrildi.

Bu operasyonların seyrini değiştiren Rusya değil Kiev rejimi oldu. Çünkü Rus ordusunun, sivilleri hedef almaması ve stratejik noktaları hedef alması Rusya'yı bu çatışmalarda haklı çıkarıyor. Ancak, Rusya'nın özel askeri operasyonlarında "İşgalci" olarak Rusya, "Masum" olarak Kiev rejimi dünyaya anlatıldı.

Batılı medya gruplarının ve BM'deki, ABD yanlısı ülkelerin bundaki payı çok yüksek.
Rusya, bazı kentlere yaptığı stratejik saldırılarında hedeflerin sivillerden oluşmadığını her defasında görüntülerle kanıtladı.

Rusya, yıllardır hemen sınırlarında nükleer tehdit olduğunu, Kiev rejimi tarafından Donbass'taki sivillerin öldürüldüğünü, Batı tarafından Kiev rejimi eliyle dünya toplumlarını tehdit eden virüs geliştirildiğini söylerken Rusya'nın bu serzenişleri hiç dikkate alınmadı.
Ancak; Rusya'nın askeri operasyonlarında hedeflerine ulaşma yolundaki ilerleyişine karşı Kiev rejimi tarafından terör saldırıları ile karşılık verildi.
Bundan tabii ki Ukrayna fayda sağlamayacak.

Ukrayna halkı, Kiev rejiminin bu tavrı altında en çok ezilen halk.
Örneğin; Ukrayna ordusu tarafından Rusya topraklarındaki nükleer santrallerin hedef alınması insanlık için çok büyük bir tehdit.

Bu saldırıları Ukrayna, 'zafer' olarak ilan etmiyor mu?

Kırım Köprüsü'ne yapılan terör saldırısı, Kiev tarafının ne denli bir ruh haline gömüldüğünün tezahürüdür. Elbette Kiev rejimi, bu terör saldırısını üstlenerek pişkince tavır sergiledi.
Ukrayna ordusu tarafından Zaporijya Nükleer Santrali'ne yapılan saldırılar dünyayı hiç korkutmuyor mu?

Bu saldırılardan sonra bile Kiev rejiminin rahatlığı dikkatinizi çekmedi mi?
Kiev rejimini 'tetikçisi' olarak kullanan batılı ülkeler bu tür terör saldırılarına ne zaman 'dur' diyecek?
İnsanlık, tam bir felaketin içindeyken batılı ülkeler, Kiev rejimine modern silahlar sağlamaya devam mı edecek?

Bildiğiniz gibi Ukrayna, tahıl anlaşması çerçevesinde Karadeniz'de oluşturulan güvenli tahıl koridoruna saldırdı.

Rusya bu anlaşmayı önce askıya aldı. Ancak Türkiye ve BM'nin, Ukrayna'dan saldırmamazlık taahhüdü alması sonrasında Rusya, anlaşmaya geri döndü.
Buradan çıkan sonuç şudur;
Rusya, anlaşmadan çekilmek için bahane aramamış. Anlaşmaya geri dönerek yoksul ülkelere ve dünyaya tahıl sevkiyatının sağlanmasının tekrar önünü açmış.

Kiev rejimi lideri Vladimir Zelenskiy ise Rusya'nın dünya toplumlarına saldırılar sürdürdüğünü öne sürerken insanların 'aç' bırakılması için İngilizlerle birlikte Karadeniz'deki gıda koridoruna saldırı emrini vermiş.
Kiev rejimi, bu saldırıları gerçekleştirdiğini kabul ederek Türkiye ve BM'ye, saldırmamazlık taahhüdünde bulundu. Eğer gerçekten böyle bir saldırı gerçekleştirmese neden böyle bir taahhüde ihtiyaç duysun?
Bu durumda dünya için tehdit oluşturan tarafın hangi taraf olduğunu iyi düşünmemiz gerekmez mi?

Son olarak Herson Bölgesi'ndeki, Dnipyer Nehri üzerinde bulunan Kahovka Hidroelektrik Santrali'ne, Ukrayna ordusu tarafından ABD yapımı HIMARS roketleri ile saldırı yapıldı.

Elbette bir kapakta zarar oluştu. Ancak bu saldırı, facia boyutuna ulaşmadı. Ancak bu saldırıların sona ereceği anlamına gelmez!..

Ukrayna eğer aynı baraja saldırılarını sürdürürse bu baraj, sularının yerleşim alanlarını ve Zaporijya Nükleer Santrali'ni sular altında bırakacağını bilmeyen var mı?

Bunu bilenler neden hala Kiev rejimini cesaretlendiriyor ve onlara silah sevk etmeye neden hala devam ediyor?

Artık dünya kamuoyunun Ukrayna'daki duruma daha objektif yaklaşması gerekiyor.

Türkiye'nin çabaları, Ukrayna'daki gidişatı iyileştirmeye yetmiyor!

Birilerinin ABD'ye, İngiltere'ye ve Avrupa'ya 'dur' demesi gerekiyor. 

.

Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com

MOSKOVA

Rusya'nın Ukrayna'da yürüttüğü özel askeri operasyonlar, son dönemlerde bambaşka boyutlara evrildi.

Bu operasyonların seyrini değiştiren Rusya değil Kiev rejimi oldu. Çünkü Rus ordusunun, sivilleri hedef almaması ve stratejik noktaları hedef alması Rusya'yı bu çatışmalarda haklı çıkarıyor. Ancak, Rusya'nın özel askeri operasyonlarında "İşgalci" olarak Rusya, "Masum" olarak Kiev rejimi dünyaya anlatıldı.

Batılı medya gruplarının ve BM'deki, ABD yanlısı ülkelerin bundaki payı çok yüksek.
Rusya, bazı kentlere yaptığı stratejik saldırılarında hedeflerin sivillerden oluşmadığını her defasında görüntülerle kanıtladı.

Rusya, yıllardır hemen sınırlarında nükleer tehdit olduğunu, Kiev rejimi tarafından Donbass'taki sivillerin öldürüldüğünü, Batı tarafından Kiev rejimi eliyle dünya toplumlarını tehdit eden virüs geliştirildiğini söylerken Rusya'nın bu serzenişleri hiç dikkate alınmadı.
Ancak; Rusya'nın askeri operasyonlarında hedeflerine ulaşma yolundaki ilerleyişine karşı Kiev rejimi tarafından terör saldırıları ile karşılık verildi.
Bundan tabii ki Ukrayna fayda sağlamayacak.

Ukrayna halkı, Kiev rejiminin bu tavrı altında en çok ezilen halk.
Örneğin; Ukrayna ordusu tarafından Rusya topraklarındaki nükleer santrallerin hedef alınması insanlık için çok büyük bir tehdit.

Bu saldırıları Ukrayna, 'zafer' olarak ilan etmiyor mu?

Kırım Köprüsü'ne yapılan terör saldırısı, Kiev tarafının ne denli bir ruh haline gömüldüğünün tezahürüdür. Elbette Kiev rejimi, bu terör saldırısını üstlenerek pişkince tavır sergiledi.
Ukrayna ordusu tarafından Zaporijya Nükleer Santrali'ne yapılan saldırılar dünyayı hiç korkutmuyor mu?

Bu saldırılardan sonra bile Kiev rejiminin rahatlığı dikkatinizi çekmedi mi?
Kiev rejimini 'tetikçisi' olarak kullanan batılı ülkeler bu tür terör saldırılarına ne zaman 'dur' diyecek?
İnsanlık, tam bir felaketin içindeyken batılı ülkeler, Kiev rejimine modern silahlar sağlamaya devam mı edecek?

Bildiğiniz gibi Ukrayna, tahıl anlaşması çerçevesinde Karadeniz'de oluşturulan güvenli tahıl koridoruna saldırdı.

Rusya bu anlaşmayı önce askıya aldı. Ancak Türkiye ve BM'nin, Ukrayna'dan saldırmamazlık taahhüdü alması sonrasında Rusya, anlaşmaya geri döndü.
Buradan çıkan sonuç şudur;
Rusya, anlaşmadan çekilmek için bahane aramamış. Anlaşmaya geri dönerek yoksul ülkelere ve dünyaya tahıl sevkiyatının sağlanmasının tekrar önünü açmış.

Kiev rejimi lideri Vladimir Zelenskiy ise Rusya'nın dünya toplumlarına saldırılar sürdürdüğünü öne sürerken insanların 'aç' bırakılması için İngilizlerle birlikte Karadeniz'deki gıda koridoruna saldırı emrini vermiş.
Kiev rejimi, bu saldırıları gerçekleştirdiğini kabul ederek Türkiye ve BM'ye, saldırmamazlık taahhüdünde bulundu. Eğer gerçekten böyle bir saldırı gerçekleştirmese neden böyle bir taahhüde ihtiyaç duysun?
Bu durumda dünya için tehdit oluşturan tarafın hangi taraf olduğunu iyi düşünmemiz gerekmez mi?

Son olarak Herson Bölgesi'ndeki, Dnipyer Nehri üzerinde bulunan Kahovka Hidroelektrik Santrali'ne, Ukrayna ordusu tarafından ABD yapımı HIMARS roketleri ile saldırı yapıldı.

Elbette bir kapakta zarar oluştu. Ancak bu saldırı, facia boyutuna ulaşmadı. Ancak bu saldırıların sona ereceği anlamına gelmez!..

Ukrayna eğer aynı baraja saldırılarını sürdürürse bu baraj, sularının yerleşim alanlarını ve Zaporijya Nükleer Santrali'ni sular altında bırakacağını bilmeyen var mı?

Bunu bilenler neden hala Kiev rejimini cesaretlendiriyor ve onlara silah sevk etmeye neden hala devam ediyor?

Artık dünya kamuoyunun Ukrayna'daki duruma daha objektif yaklaşması gerekiyor.

Türkiye'nin çabaları, Ukrayna'daki gidişatı iyileştirmeye yetmiyor!

Birilerinin ABD'ye, İngiltere'ye ve Avrupa'ya 'dur' demesi gerekiyor. 

.

Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com