<h3><span><strong>KİM BU BOZKURT?</strong></span></h3> <div>Reklam olsun diye değil ama son dönemde giderek <strong>artan</strong> <strong>talep</strong> doğrultusunda, <strong>Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı Yener BOZKURT</strong>’u daha yakından tanıtmak istiyoruz takipçilerimize.</div> <div>Öyle ya. Adamın biri çıkmış, ille de <strong>Türklük</strong>, ille de <strong>Atatürkçülük</strong> diye haykırıp duruyor.</div> <div><strong>“İyi de kim bu adam, neyin peşinde, arkasında kimler var</strong>” gibi sorulara yanıt amacıyla, sazlı-sözlü bir çalışma hazırladık.</div> <div><strong>“1966</strong> <strong>Ankara’sının</strong> bir ayaz mart akşamında, bilahare <strong>Kıbrıs’ta</strong> savaşacak asker bir baba ve ev hanımı bir annenin, ikinci erkek çocuğu olarak doğdu.</div> <div></div> <div>Çoğu memur çocuğu gibi o da, ilk ve ortaokulu değişik illerde tamamlamak zorunda kaldı.</div> <div><strong>1980</strong> yazında <strong>Siirt</strong> <strong>Merkez</strong> <strong>Ortaokulu’ndan</strong> mezun olduğunda ne <strong>Kuleli’den</strong> ne de askeri liseden haberi vardı.</div> <div>Kendisini haberdar eden sınıf arkadaşıyla birlikte girdiler sınava ama herkesin kaderi farklıydı, <strong>Çengelköy</strong> yolu ona açıkken arkadaşına kapalıydı.</div> <div><strong>1980</strong> yılında girdiği <strong>Kuleli Askeri Lisesi’nden, 1984’te</strong> mezuniyetine iki ay kala, sağlık nedeniyle ayrılmak zorunda kaldı. Küçük yaşta yakalandığı mide ülseri, <strong>askerlik</strong> gibi zorlu bir mesleği yürütmesine izin vermiyordu.</div> <div></div> <div>Hiç gocunmadı. Kendisini her zaman bir <strong>Kuleli</strong> mezunu, <strong>Kuleli’yi</strong> ise hayatının anlamı olarak gördü. Zaten önemli olan diplomasını değil <strong>Kuleli’nin</strong> ruhunu almaktı.</div> <div>Daha <strong>14’ünde</strong> içine çektiği, <strong>Türklük</strong>, <strong>Atatürkçülük</strong> ve <strong>vatan</strong> nefesini hiç bırakmadı.</div> <div><strong>1984</strong> yılında bölüm birincisi olarak girdiği <strong>Atatürk</strong> <strong>Üniversitesi</strong> <strong>İngiliz</strong> <strong>Filolojisinden</strong> <strong>1988’de</strong> mezun olduğunda sıralama yine aynıydı.</div> <div>O dönemler her <strong>Türk</strong> genci gibi o da bıyık bırakmaya heves etti ama gönlünü öyle kırdılar ki, bir daha hiç denemedi.</div> <div><strong></strong></div> <div><strong>Yedek</strong> <strong>Subaylık</strong> hizmetini <strong>1990</strong>-<strong>1991</strong> arası <strong>Ankara’da</strong>, <strong>Genelkurmay</strong> <strong>Başkanlığı</strong> emrinde mütercim tercüman olarak tamamladı.</div> <div><strong>Ankara’nın</strong> göbeğinde görev yapmak kolay ve güvenli olsa da hiçbir nöbetinde uyumadı. O emrindeki askerlerini sevdi, emrindeki askerler de onu.</div> <div><strong></strong></div> <div><strong>1991</strong> sonlarında, <strong>MİT</strong> <strong>Müsteşarlığı’nda</strong> meslek memuru olarak göreve başladı.</div> <div><strong></strong></div> <div><strong>24</strong> yıllık kariyerinde, yurt içinde <strong>Ankara</strong>, <strong>Batman</strong> ve <strong>Trabzon’da</strong>, yurt dışında <strong>Irak</strong>, <strong>Suriye</strong> ve <strong>Yemen’de</strong> görev yaptı.</div> <div>Bu görevler sırasında, yaban elde pusuya düşürülmek istendiği anlar da oldu, uluslararası üst düzey ortamlarda, ülkesini ve bayrağını ilk elden temsil ettiği toplantılar da.</div> <div><strong></strong></div> <div><strong>2015’e</strong> gelindiğinde, uygulanan yanlış politikalar nedeniyle, dönemin <strong>Müsteşarı</strong> <strong>Hakan</strong> <strong>Fidan</strong> ile daha fazla çalışamayacağını anlamıştı. Hiç uzatmadı, genç yaşta <strong>emeklilik</strong> kararı aldı ve derhal uyguladı.</div> <div><strong>Ticari</strong> anlamda girişimleri olsa da hiçbirinde başarılı olamadı. Olmuyordu çünkü. Sıkı devlet adamlığıyla <strong>gevşek ticaret ahlakı</strong> bir türlü uyuşmuyordu.</div> <div>Köy hayatını da üst düzey resepsiyonları da yaşadı. Bulunduğu ortamlar değişse de bu ortamlarda değişmeyen tek şey <strong>Türklük</strong> gururuydu.</div> <div><strong></strong></div> <div><strong>2022</strong> yazında, hiç aklında yokken, daha önce hiç düşünmemişken, yolu <strong>Bağımsızlık Partisi</strong> ile kesişti. Kısa sürede önce <strong>Genel Sekreterliğe</strong> sonra da <strong>Genel Başkanlığa</strong> seçildi.</div> <div></div> <div>.</div> <div><strong></strong></div> <div><strong>Cumhuriyetin</strong> ilanının <strong>100’üncü</strong> yıldönümü arifesiydi. <strong>Türk’ü</strong> ve cumhuriyetini hedef alan, büyük oyunu net olarak görebiliyordu.</div> <div>Maddi yokluklar, üye ve teşkilat yetersizliği, kadrosuzluk ve daha ne dertler… Hiçbiri ne onu ne de ona inanan bir avuç yol arkadaşını umutsuzluğa düşürmedi.</div> <div>Çünkü <strong>Gazi Mustafa Kemal</strong> ve <strong>Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’ni</strong> iyi çalışmışlardı. <strong>Türk’ün</strong> bugünkü halinin, <strong>100</strong> <strong>yıl</strong> öncesinden farkı olmadığını biliyorlardı.</div> <div><strong>Gazi</strong> <strong>Mareşalin</strong> söylediği gibi, umutsuz durumlar yoktu, umutsuz insanlar vardı. Şartlar aynı olunca, yapılması gereken, yeni bir <strong>ATATÜRK</strong> çıkarmak değil onun kadar cesur olup, o ne yaptıysa aynısını yapmaktı. Yol belliyken muhtaç olunan tek şey damarlardaki asil kandı.</div> <div></div> <div>On binlerce kınalı kuzunun daha yirmili yaşlarda <strong>bayrak</strong> için can verdiği bir ülkede, yaşını alıp, yatağında ölmek onun için utançtı.</div> <div><strong>58</strong> yaşına gelene dek, çocukları, hayvanları, doğayı sevdi, okumayı hiç ihmal etmedi.</div> <div></div> <div>Ha bir de <strong>papyon</strong> takmayı…</div> <div><strong></strong></div> <div><strong>Türklüğün</strong> kökeni, <strong>Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Türklük</strong> anlayışı, ezoterik öğretilerin günümüze yansımaları, devletlerarası örtülü siyaset gibi konular öncelikli ilgi alanlarıydı.</div> <div>Evli ve iki kız çocuğu sahibi olan <strong>Yener</strong> <strong>BOZKURT</strong>, <strong>Diyanet</strong> <strong>İşleri Başkanı Ali ERBAŞ</strong>’ın ‘<strong>CV’sinde</strong> yazanın aksine, ileri düzeyde <strong>İngilizce</strong>, orta düzeyde <strong>Arapça</strong> biliyordu.”</div> <div><strong></strong></div> <div><strong>Papyon</strong> takmayı sevdiğimi söylemiştik değil mi?</div> <div>Adım <strong>Yener</strong>, soyadım <strong>BOZKURT</strong>. Bir garip <strong>Türkçü</strong> ve <strong>Atatürkçüyüm</strong>.</div> <div>Beni benimsemek ya da benimsememek işte bütün mesele bu.</div> <div><strong>YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ,</strong></div> <div><strong>VAR OLSUN TÜRK MİLLETİ…</strong></div> <div>.</div> <div><strong>Yener Bozkurt, dikGAZETE.com</strong></div> <div>-Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı, Emekli MİT mensubu-</div> <div>https://www.youtube.com/watch?v=PWpyL3uwFQ8&t=5s</div> <div></div> <div></div> <div></div> <div>.</div> <div></div>