Köfteci Yusuf, Tatlıses Lahmacun, 5 Yıldızlı oteller ve U. Dündar
Köfteci Yusuf, Tatlıses Lahmacun, 5 Yıldızlı oteller ve U. Dündar
- 15-10-2024 10:36
- 1746
- 15-10-2024 10:36
- 1746
KÖFTECİ YUSUF, TATLISES LAHMACUN, 5 YILDIZLI OTELLER VE U. DÜNDAR…
Köfteci Yusuf adlı gıda zincirinde yüzde 0.1 (binde bir) oranında domuz eti bulunduğuna dair rapor yayımlandı.
Bu rapor;
250’nin üstünde şubesi bulunan bu şirketin, bir şehirdeki 2 şubesinden alınarak hazırlanmış.
Baştan söyleyeyim;
Bu iddia bana pek inandırıcı gelmedi.
Çünkü maddi deliller yetersiz.
Daha ilk günden bu işin içinde bir bit yeniği olabileceğini düşündüm.
Neden?
OLİGARŞİK HÂKİMİYET!..
Dünyada ve ülkemizde küçük bir zümre, ellerindeki korkunç servetleri sayesinde medyada borularını öttürerek, kendilerine rakip olacak firmaların ipini kolaylıkla çekebilmektedir.
Şöyle ki;
YEŞİL SERMAYE!..
Bir zamanlar; sermayenin İstanbul’dan Anadolu’ya yayılması için gayret gösterildiğinde, o günkü global (küresel) sermaye sahipleri hemen harekete geçmiş ve ellerindeki medya gücüyle Anadolu’ya kayan sermayeyi “Yeşil Sermaye” ilan etmişti.
Yetmedi;
Askeri gücü kullanarak 28 Şubat’ın fitilini ateşlemiş, Anadolu sermayesine sahip çıkan iktidarı da devirmişti.
BANKA SOYGUNLARI VE U. DÜNDAR!..
28 Şubat’ın arkasından bankalar, malum çevreler tarafından soyulmuş, ülke büyük bir krize girmişti.
O sırada;
Kiptaş’ta Hasan isminde bir şantiyeler müdürümüz vardı.
Kendisi Ebu Dabi’de bir prensin genel müdürü olarak çalışıyor ve çok iyi paralar kazanıyorken,
Hanımı;
“Bize bu kadar para yeter” diye ısrar edince krallar gibi yaşadığı Ebu Dabi’den ülkeye döner.
Prens, kendisine çok daha iyi şartlar teklif etse de hanımını ikna edemediği için özür dileyerek dönmek zorunda kalır. Zaten kazandığı para, ömrünün sonuna yetecek kadar vardı.
TYT VE MARMARA BANK…
O zamanlar ülkede yüksek bir enflasyon var…
Ve bankalar, birbiri ile yarışarak faiz oranlarını artırma yarışına girmişlerdi.
Ama süresi gelen mevduatın faizini kim ödeyecek diye düşünen yok…
Hasan Bey, ellerindeki meblağı bir devlet bankası veya güvenilir köklü bir bankaya yatırmak istese de hanımı, yüksek faiz ödeyen özel bankalar için ısrar eder.
Netice malum.
Yüksek faiz ödeyen 22 banka ile birlikte TYT ve Marmara Bank’a yatırdıkları para da batar.
Ortaya “Bankazedeler” denilen bir kitle çıkar.
Bu bankazedeler, her gün bankaların önüne giderek, bir umutla paralarını almak için beklerken Hasan Bey’in okumuş, dil bilen birisi olduğunu görünce onu aralarında temsilci olarak seçerler,
Ve dertlerini anlatmak için 2 kişi ile birlikte U. Dündar’a gönderirler.
“NE VERECEKSİNİZ?”...
Randevu alıp giderler.
Uzun uzun dertlerini anlatırken o araya girip “Ne vereceksiniz?” diye sorup dururken Hasan Bey konuşmasını kesip, şaşkın bir vaziyette
- Neyi, ne vereceğiz?
der.
- Bu anlattıklarınızı haber yapmam için ne vereceksiniz!
deyince,
Hasan Bey ve yanındakiler şok olurlar.
O güne kadar gıda vb. firmaların üzerine giderek mikroplu imalat yaptıklarını açıklayan “halk kahramanı U. Dündar” bu muydu?
Be adam! Biz paramızı kaptırmış sıfırı tüketmiş bir kitlenin temsilcisiyiz. Her şeyini kaybetmiş insanlar, sana haber malzemesi veriyor. Zaten kazanacağını buradan kazanıyorsun!.. daha ne?!
Hasan Bey süklüm büklüm ve şaşkın vaziyette, odasından ayrıldıklarını anlatmıştı.
KÖFTECİ YUSUF…
Demek istediğim; bu tür komplolara şerbetli olduğum için daha ilk gün, dostlarımı uyarmış bunun sabotaj olabileceğini…
Binaenaleyh;
Acele etmemeleri yönünde uyarmıştım.
Mevzu ile ilgili bir örnek daha vermek istiyorum. Bu da Berat Albayrak Bey’in deyimi ile ‘çokomelli…’
TATLISES LAHMACUN…
Bir zamanlar, Tatlıses Lahmacun aynen bugünkü Köfteci Yusuf gibi başını almış gidiyordu.
O kadar çok rağbet (ilgi) görmüştü ki, Beyoğlu’nun meşhur İstiklal Caddesi’nde bile şube açmıştı.
O sıralarda da yabancı gıda zincirlerinin ülkemizde peş peşe şube açtıkları günlerdi.
Ama o ne!
Tatlıses Lahmacun nereye bir şube açsa hemen yanındaki veya civarındaki Mc Donlad’s, Burger King vb. gibi yabancı gıda zincirlerinin masaları boşalıyor, müşteri Tatlıses Lahmacun’a kayıyordu.
Bir müddet sonra da müşteri azalınca kapatmak zorunda kalıyorlardı.
Ama…
Bilemediğimiz bir el, bu kadar yüksek ciro ile çalışan Tatlıses Lahmacun’a dokundu!..
Ve şubeleri teker teker kapandı.
Niye kapandığı hakkında bilgim yok. Benim için bu hala bir sır…
GELELİM LÜKS OTELLERE!..
Antalya’da yaşayan bir arkadaşım, domuz avcılarının sabahları domuzları yol kenarına koyarak kamyonetlerin gelmesini beklerler.
“Peki, bu yaban domuzları kime satılıyor?” diye sorduğumda genellikle lüks otellere satıldığını söyledi.
Bundan dolayı;
Lüks bir otelde danışmanlık yaptığı halde kahvaltı haricinde yemek yemediğini söylemişti.
“Bunu bu civarda yaşayıp, bilmeyen yok” diye de eklemişti.
Şimdi bu durumda;
Acar muhabir ve acar tetkikçilere görev düşüyor.
Köfteci Yusuf’a bulaşmak kolay!.. Hadi bakalım bu lüks otellerde de laboratuvar tahlili yapınız da bakalım neler çıkacak.
Tabii eğer cesaretiniz varsa…
DEVLETİMİZE GELİNCE!..
Kurumlaşmış ve global (küresel) bir şirket olma yolunda ilerleyen bu tür şirketlere devletin desteği şarttır.
“Destek” derken kredi vb. paralı işlerden bahsetmiyorum. Bunların böyle bir talebinin de olacağını zannetmiyorum.
Devlet desteği;
Şirketin büyüdükten sonra parçalanmasını önleyecek olan tedbirlerdir.
Dünyada da durum böyledir.
Coca Cola’nın veya Mc Donlad’s’ın ABD desteği olmadan bu kadar büyümesi imkânsızdır.
Basit bir örnek vermek gerekirse;
Diyelim ki, emri hak vaki oldu ve şirket sahibi öldü.
Devlet, şirketin mirasçılar arasında parçalanıp, ufalmasına mani olacak
Veya;
Mafya çökmek istedi, şirket hesapsız bir yatırıma girmek istedi; bu vb. gibi durumlarda devlet müdahale edip, mani olacak.
Devlet;
Bunu her şirket için yapması mümkün olmayabilir
Ama yıllık cirosu
2 Milyar dolara ulaşmış Yusuf’u da kurda kuşa yedirmemeli.
Vesselam…
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
KÖFTECİ YUSUF, TATLISES LAHMACUN, 5 YILDIZLI OTELLER VE U. DÜNDAR…
Köfteci Yusuf adlı gıda zincirinde yüzde 0.1 (binde bir) oranında domuz eti bulunduğuna dair rapor yayımlandı.
Bu rapor;
250’nin üstünde şubesi bulunan bu şirketin, bir şehirdeki 2 şubesinden alınarak hazırlanmış.
Baştan söyleyeyim;
Bu iddia bana pek inandırıcı gelmedi.
Çünkü maddi deliller yetersiz.
Daha ilk günden bu işin içinde bir bit yeniği olabileceğini düşündüm.
Neden?
OLİGARŞİK HÂKİMİYET!..
Dünyada ve ülkemizde küçük bir zümre, ellerindeki korkunç servetleri sayesinde medyada borularını öttürerek, kendilerine rakip olacak firmaların ipini kolaylıkla çekebilmektedir.
Şöyle ki;
YEŞİL SERMAYE!..
Bir zamanlar; sermayenin İstanbul’dan Anadolu’ya yayılması için gayret gösterildiğinde, o günkü global (küresel) sermaye sahipleri hemen harekete geçmiş ve ellerindeki medya gücüyle Anadolu’ya kayan sermayeyi “Yeşil Sermaye” ilan etmişti.
Yetmedi;
Askeri gücü kullanarak 28 Şubat’ın fitilini ateşlemiş, Anadolu sermayesine sahip çıkan iktidarı da devirmişti.
BANKA SOYGUNLARI VE U. DÜNDAR!..
28 Şubat’ın arkasından bankalar, malum çevreler tarafından soyulmuş, ülke büyük bir krize girmişti.
O sırada;
Kiptaş’ta Hasan isminde bir şantiyeler müdürümüz vardı.
Kendisi Ebu Dabi’de bir prensin genel müdürü olarak çalışıyor ve çok iyi paralar kazanıyorken,
Hanımı;
“Bize bu kadar para yeter” diye ısrar edince krallar gibi yaşadığı Ebu Dabi’den ülkeye döner.
Prens, kendisine çok daha iyi şartlar teklif etse de hanımını ikna edemediği için özür dileyerek dönmek zorunda kalır. Zaten kazandığı para, ömrünün sonuna yetecek kadar vardı.
TYT VE MARMARA BANK…
O zamanlar ülkede yüksek bir enflasyon var…
Ve bankalar, birbiri ile yarışarak faiz oranlarını artırma yarışına girmişlerdi.
Ama süresi gelen mevduatın faizini kim ödeyecek diye düşünen yok…
Hasan Bey, ellerindeki meblağı bir devlet bankası veya güvenilir köklü bir bankaya yatırmak istese de hanımı, yüksek faiz ödeyen özel bankalar için ısrar eder.
Netice malum.
Yüksek faiz ödeyen 22 banka ile birlikte TYT ve Marmara Bank’a yatırdıkları para da batar.
Ortaya “Bankazedeler” denilen bir kitle çıkar.
Bu bankazedeler, her gün bankaların önüne giderek, bir umutla paralarını almak için beklerken Hasan Bey’in okumuş, dil bilen birisi olduğunu görünce onu aralarında temsilci olarak seçerler,
Ve dertlerini anlatmak için 2 kişi ile birlikte U. Dündar’a gönderirler.
“NE VERECEKSİNİZ?”...
Randevu alıp giderler.
Uzun uzun dertlerini anlatırken o araya girip “Ne vereceksiniz?” diye sorup dururken Hasan Bey konuşmasını kesip, şaşkın bir vaziyette
- Neyi, ne vereceğiz?
der.
- Bu anlattıklarınızı haber yapmam için ne vereceksiniz!
deyince,
Hasan Bey ve yanındakiler şok olurlar.
O güne kadar gıda vb. firmaların üzerine giderek mikroplu imalat yaptıklarını açıklayan “halk kahramanı U. Dündar” bu muydu?
Be adam! Biz paramızı kaptırmış sıfırı tüketmiş bir kitlenin temsilcisiyiz. Her şeyini kaybetmiş insanlar, sana haber malzemesi veriyor. Zaten kazanacağını buradan kazanıyorsun!.. daha ne?!
Hasan Bey süklüm büklüm ve şaşkın vaziyette, odasından ayrıldıklarını anlatmıştı.
KÖFTECİ YUSUF…
Demek istediğim; bu tür komplolara şerbetli olduğum için daha ilk gün, dostlarımı uyarmış bunun sabotaj olabileceğini…
Binaenaleyh;
Acele etmemeleri yönünde uyarmıştım.
Mevzu ile ilgili bir örnek daha vermek istiyorum. Bu da Berat Albayrak Bey’in deyimi ile ‘çokomelli…’
TATLISES LAHMACUN…
Bir zamanlar, Tatlıses Lahmacun aynen bugünkü Köfteci Yusuf gibi başını almış gidiyordu.
O kadar çok rağbet (ilgi) görmüştü ki, Beyoğlu’nun meşhur İstiklal Caddesi’nde bile şube açmıştı.
O sıralarda da yabancı gıda zincirlerinin ülkemizde peş peşe şube açtıkları günlerdi.
Ama o ne!
Tatlıses Lahmacun nereye bir şube açsa hemen yanındaki veya civarındaki Mc Donlad’s, Burger King vb. gibi yabancı gıda zincirlerinin masaları boşalıyor, müşteri Tatlıses Lahmacun’a kayıyordu.
Bir müddet sonra da müşteri azalınca kapatmak zorunda kalıyorlardı.
Ama…
Bilemediğimiz bir el, bu kadar yüksek ciro ile çalışan Tatlıses Lahmacun’a dokundu!..
Ve şubeleri teker teker kapandı.
Niye kapandığı hakkında bilgim yok. Benim için bu hala bir sır…
GELELİM LÜKS OTELLERE!..
Antalya’da yaşayan bir arkadaşım, domuz avcılarının sabahları domuzları yol kenarına koyarak kamyonetlerin gelmesini beklerler.
“Peki, bu yaban domuzları kime satılıyor?” diye sorduğumda genellikle lüks otellere satıldığını söyledi.
Bundan dolayı;
Lüks bir otelde danışmanlık yaptığı halde kahvaltı haricinde yemek yemediğini söylemişti.
“Bunu bu civarda yaşayıp, bilmeyen yok” diye de eklemişti.
Şimdi bu durumda;
Acar muhabir ve acar tetkikçilere görev düşüyor.
Köfteci Yusuf’a bulaşmak kolay!.. Hadi bakalım bu lüks otellerde de laboratuvar tahlili yapınız da bakalım neler çıkacak.
Tabii eğer cesaretiniz varsa…
DEVLETİMİZE GELİNCE!..
Kurumlaşmış ve global (küresel) bir şirket olma yolunda ilerleyen bu tür şirketlere devletin desteği şarttır.
“Destek” derken kredi vb. paralı işlerden bahsetmiyorum. Bunların böyle bir talebinin de olacağını zannetmiyorum.
Devlet desteği;
Şirketin büyüdükten sonra parçalanmasını önleyecek olan tedbirlerdir.
Dünyada da durum böyledir.
Coca Cola’nın veya Mc Donlad’s’ın ABD desteği olmadan bu kadar büyümesi imkânsızdır.
Basit bir örnek vermek gerekirse;
Diyelim ki, emri hak vaki oldu ve şirket sahibi öldü.
Devlet, şirketin mirasçılar arasında parçalanıp, ufalmasına mani olacak
Veya;
Mafya çökmek istedi, şirket hesapsız bir yatırıma girmek istedi; bu vb. gibi durumlarda devlet müdahale edip, mani olacak.
Devlet;
Bunu her şirket için yapması mümkün olmayabilir
Ama yıllık cirosu
2 Milyar dolara ulaşmış Yusuf’u da kurda kuşa yedirmemeli.
Vesselam…
.
Emin Batur, dikGAZETE.com