Konuşacak kadar zekâ, susacak kadar akıl

Konuşacak kadar zekâ, susacak kadar akıl

Sınav insanlar vardır! 

Tüm sabrınıza, fevkalade büyük uğraşlarınıza, üstün iletişim bilginize, rağmen tatlı tatlı laf sokan, kavga etmeyi, küfretmeyi tercih etmeyen hain insanlar!

Bir de doğuştan haklılar vardır 

Sizden dürüstlük anlatımı bekleyen ama tahammülü sıfır, sizden anlayış bekleyen ama anlamayı oflamak sanan, sizden paylaşım bekleyen ama sonradan da bu paylaşımlarınızı size karşı kullanan, ne deseniz önemsiz, ne isteseniz gereksiz…

Hani şu sağlam yapılarının altında sırılsıklam kedi taşıyan, kimsesiz yaşayabilen ama kahrolarak yalnız olan!..

Hani hayatının rutinine dokunmadığınız sürece, melek olan o haklılar...

Ah haklı sınavlar...

Farkedenin mesuliyeti; Allah’ın kendine baktığının farkında olması, dolayısıyla kendini kaybetmek yerine, nezaketi seçiyor.

Farkedemeyenin mesuliyeti; farkettiğini sandıklarında yanılması…

Ama her ikisinde de kalp var.

Kendileri ele alınmadığı sürece...

Edindiğimiz tecrübeleri hayata geçirmeyi yeni çömezliklemizle baş ederken başaramadığımız için tam olarak değişmiş olmayı başaramıyoruz.

Yani tecrübeler, yapmamız gerekeni bildiğimiz ama başkaca  tecrübeler edinirken bunları harmanlayamadığımız bir gergefe dönüşüyor.

Emek; saygı duyulası.

Bedensel emek de ruhsal emek de.

Kaybetmeden kaybettiklerine şükredebilenlerin, yüce gönüllülerin ellerini bulsam da öpsem.

Bağrıma bassam o ışıltı saçanları, kendine büyüteç tutanları…

Sarıp sarmalasam itiraf edenleri, kendini bilenleri

Ve kölesi olsam bana Allah’ı hatırlatanların.

Ben, ihtişam severim.

Paçalardan akan, dilden akan, gözden akan…

Olamasak da sevmekteyiz.

Allah böyle yaratmış ‘ben’i de.

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com

Sınav insanlar vardır! 

Tüm sabrınıza, fevkalade büyük uğraşlarınıza, üstün iletişim bilginize, rağmen tatlı tatlı laf sokan, kavga etmeyi, küfretmeyi tercih etmeyen hain insanlar!

Bir de doğuştan haklılar vardır 

Sizden dürüstlük anlatımı bekleyen ama tahammülü sıfır, sizden anlayış bekleyen ama anlamayı oflamak sanan, sizden paylaşım bekleyen ama sonradan da bu paylaşımlarınızı size karşı kullanan, ne deseniz önemsiz, ne isteseniz gereksiz…

Hani şu sağlam yapılarının altında sırılsıklam kedi taşıyan, kimsesiz yaşayabilen ama kahrolarak yalnız olan!..

Hani hayatının rutinine dokunmadığınız sürece, melek olan o haklılar...

Ah haklı sınavlar...

Farkedenin mesuliyeti; Allah’ın kendine baktığının farkında olması, dolayısıyla kendini kaybetmek yerine, nezaketi seçiyor.

Farkedemeyenin mesuliyeti; farkettiğini sandıklarında yanılması…

Ama her ikisinde de kalp var.

Kendileri ele alınmadığı sürece...

Edindiğimiz tecrübeleri hayata geçirmeyi yeni çömezliklemizle baş ederken başaramadığımız için tam olarak değişmiş olmayı başaramıyoruz.

Yani tecrübeler, yapmamız gerekeni bildiğimiz ama başkaca  tecrübeler edinirken bunları harmanlayamadığımız bir gergefe dönüşüyor.

Emek; saygı duyulası.

Bedensel emek de ruhsal emek de.

Kaybetmeden kaybettiklerine şükredebilenlerin, yüce gönüllülerin ellerini bulsam da öpsem.

Bağrıma bassam o ışıltı saçanları, kendine büyüteç tutanları…

Sarıp sarmalasam itiraf edenleri, kendini bilenleri

Ve kölesi olsam bana Allah’ı hatırlatanların.

Ben, ihtişam severim.

Paçalardan akan, dilden akan, gözden akan…

Olamasak da sevmekteyiz.

Allah böyle yaratmış ‘ben’i de.

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com