Kudüs ısrarı siyonizmin ekmeğine yağ sürerken… Türk bayrağının Kudüs’te dalgalanmasına az kaldı!..
Kudüs ısrarı siyonizmin ekmeğine yağ sürerken… Türk bayrağının Kudüs’te dalgalanmasına az kaldı!..
- 30-09-2018 05:07
- 760
- 30-09-2018 05:07
- 760
- Kudüs seviciliğinin Siyonizme katkısı!
:
Allah yarattıklarının şeklinden ve mekandan münezzehtir.
Mabedler, Allah’a adanabilir ama Allah’a tahsis edilemez.
Dolayısıyla Allah’ın evi yoktur.
Şehirler de öyledir.
Son zamanlarda İsrail’in Jerusalem (Zion), Arapların Kudüs adını verdiği kadim şehrin Kur’an kültürüne ve İslam geleneğine ters bir şekilde Müslümanların kutsalları arasına sıkıştırılmaya çalışıldığı görülüyor.
Buna dinden delil bulmaya uğraşanlar Müslümanların ilk kıblesi gerekçesine sarılıyor.
Müslümanlar, Hicret’ten önce ve Hicret’ten sonra, namaz kılarken Kudüs’e yönelirlerdi.
Çünkü Arabistan yarımadasındaki Yahudiler ve Hıristiyanların ibadetlerinde Kudüs’e doğru durduklarını görürlerdi.
O zaman Müslüman, Yahudi ve Hıristiyanların kıble bakımından ittifakları vardı çünkü İslam ve Hıristiyanlığın ilk kaynağı Yahudilikti.
Müslümanların ibadetlerinde kendilerini taklit ederek Kudüs’e doğru yönelmelerini Yahudiler hem tenkit ettiler hem alay ettiler hem de kendi dinlerinin sahihliğine delil gösterdiler.
“Mademki Müslümanlar namaz kılarken bizim kıblemize dönüyorlar, demek ki kıblemiz haktır, kıblemiz hak olunca dinimiz de haktır. Öyleyse dinimize neden dönmüyorlar?” diyorlardı.
Yahudilikle, İslam arasında farklılığın belirginleşmesi gecikmedi.
“Ey Rasulüm, (vahyin gelmesi için) yüzünün göğe doğru aranıp durduğunu görüyoruz. Bunun için seni razı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram’a [Kâbe’ye] doğru çevir. Ne şekilde olursanız yine yüzlerinizi Kâbe tarafına döndürünüz.” (Bakara, 144) ayeti vahyedildi.
Rivayete göre; bu ayet gelir gelmez Peygamberimiz namazın içinde olduğu halde yüzünü Kâbe’ye doğru çevirdi.
O gün bu gündür Müslümanlar namazları sırasında Kâbe’nin bulunduğu koordinatlara yönelirler.
Ancak Allah’ın ibadet esnasında Kudüs’e yönelinmesini yasaklamasına rağmen, birileri ısrarla çıkıp; “Kudüs Filistin davası değil kıble davasıdır.” diyebiliyor.
Oysa Kur’an’da, Kudüs ismi geçmez.
Milâttan önce XIV. yüzyıla ait Tell Amarna mektuplarında şehrin adı Urusalim, Geç Asur metinlerinde Urusilimmu veya Ursalimmu, İbrânîce Masoretik metinde Yruşlm, bazan da Yruşlym biçiminde yazılmakta ve Yerûşâlayim, Eski Ahid’in Ârâmîce metinlerinde Yerûşâlêm şeklinde telaffuz edilmektedir.
Grekçe Hierosolyma adı şehrin kutsallığını (hieros = kutsal) yansıtmaktadır.
Latince’ye Jerusalem ve Jerosolyma olarak geçmiştir.
Kudüs şehrinin Batı dillerindeki adı da Jerusalem’dir.
Jebus-Yebus: Kudüs’ün Hazreti Davud (as) eline geçmesinden önceki isimdir.
Davud’un Şehri (City of David): Hazreti Davud (as) zamanındaki ismidir.
Beth Makdeşa: Şehrin Aramice ismidir. "Mukaddes ev" anlamındadır.
Beth ha-Mikdaş: Şehrin İbranice ismidir.
"Mukaddes ev" anlamındadır.
Beytül’ Makdis: Arapça’da “Kutsanmış ev /arınmış ev” manasındadır.
NETENYAHU’YA GÖRE KUDÜS...
2010’da İsrail’de "Kudüs’ün birleşmesinin 43’üncü yıldönümü”nün milli bayram olarak kutlandığında İsrail Başbakanı Netanyahu, Kudüs Günü vesilesiyle parlamentoda yaptığı konuşmada, “Tevrat’ta Kudüs sözcüğü 850 defa geçer. Kuran’da ise hiç geçmez” demişti.
Netanyahu’ya göre; "Kudüs ve onun İbranice bir diğer ifadesi olan Zion sözcükleri Tevrat’ta 850 defa geçer. Kudüs sözcüğü, İncil’de de 142 kez geçer. Kur’an’da ise bu sözcüğün Arapça’daki 16 farklı karşılığından hiçbiri geçmez. Sadece 12’inci yüzyılda yapılan bir tefsirde, Kur’an’ın bir bölümünün Kudüs’e işaret ettiği belirtilmiştir.”
Bu konu, Türkiye’de de tartışma konusu olmuş, bazı ilahiyatçılar Kur’an’da “Kudüs” kelimesinin geçmediğini ama ima edildiğini söylemişti.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı'nın yayınladığı İslam Ansiklopedisi’nde yer alan mâlumata göre; Müslümanlar da şehre çeşitli isimler vermiş olup bunların başında “Bereket, mübarek olmak” anlamına gelen Kuds yer almaktadır.
Şehrin en yaygın adı olan kuds kelimesi Ârâmîce ‘kudşa’dan gelmektedir ve bu kelime şehri değil mâbedi ifade etmektedir.
X. yüzyılın başında Karai bilginler Kudüs şehrini Beytülmakdis, mâbedin bulunduğu alanı da Kuds diye adlandırmaktaydılar.
İbrânîce’nin yerine Ârâmîce’nin geçtiği XI. yüzyıla ait mektuplarda Kudüs şehrine "İr hakkodeş” deniyordu ki bunu “kutsal şehir” yerine “mâbed şehri” diye tercüme etmek daha doğrudur.
Müslümanların kullandığı İliya ismi Romalılar’ın şehre verdikleri Aelia isminin Arapçalaşmış şeklidir.
İslâmî kaynaklarda “İliyâ medînetü beyti’l-makdis” şeklinde de geçmekte ve kısaca İliyâ veya Beytülmakdis (Beytülmukaddes) denilmektedir (Yâkūt, IV, 353; V, 193-201; İbn Kesîr, VIII, 373).
Aslı Ârâmîce, Beth makdeşa, İbrânîce Beth hamikdaş olan Beytülmakdis başlangıçta mâbedi ifade ederken zamanla şehrin tamamı için kullanılmış, mâbedin alanı ise “harem” diye adlandırılmıştır.
Bu etimolojik süreç aynı zamanda kavramların zamanla nasıl değiştiğini de ortaya koyuyor.
Kendisi de Filistinli bir Arap olan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün efsanevi lideri Yaser Arafat’ın "Türkiye gerçek dostumuzdur, bize yardım eder. Mescid-i Aksa’nın adını siz verdiniz. Orası sizin, siz koruyun" dediği gazetelerde yer almıştı.
Yine 30 Mayıs 2004 tarihli Hürriyet gazetesinin haberinde Yaser Arafat’ın Filistin’e giden Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu’nun üyeleri ile görüştüğü sırada bu sözleri sarf ettiği belirtilmişti.
Bilmem anlatabildim mi?
"Kudüs seviciliği"nin Mekke ve Medine’ye hükmeden Kral ailesi tarafından finans edildiği, körüklendiği ve köpürtüldüğünü bir an olsun aklınızdan çıkarmayın.
Kudüs’ün kutsallığı, birinci elden Yahudilerin meselesidir.
Bakara suresi 44. Ayet nazil olduktan sonra bu konu Müslümanlar için kapanmıştır.
Allah’ın Kudüs’e yönelinmesini nehyine rağmen, Kudüs ısrarı Siyonizm’in ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz.
Kudüs bin yıl Türkler’in egemenliğinde kalmıştır.
Kudüs’le bu anlamda kültürel ve tarihi bağlarımız vardır.
Kudüs’teki Türk eserleri, Türk hakimiyetinin mührü ve tapusudur.
Yahudi ve Arap toplumunun Türkler’i Kudüs’te görmek istemesi durumunda, Türk Bayrağının Kudüs semalarında dalgalanmasına az kaldı!
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc39
- Kudüs seviciliğinin Siyonizme katkısı!
:
Allah yarattıklarının şeklinden ve mekandan münezzehtir.
Mabedler, Allah’a adanabilir ama Allah’a tahsis edilemez.
Dolayısıyla Allah’ın evi yoktur.
Şehirler de öyledir.
Son zamanlarda İsrail’in Jerusalem (Zion), Arapların Kudüs adını verdiği kadim şehrin Kur’an kültürüne ve İslam geleneğine ters bir şekilde Müslümanların kutsalları arasına sıkıştırılmaya çalışıldığı görülüyor.
Buna dinden delil bulmaya uğraşanlar Müslümanların ilk kıblesi gerekçesine sarılıyor.
Müslümanlar, Hicret’ten önce ve Hicret’ten sonra, namaz kılarken Kudüs’e yönelirlerdi.
Çünkü Arabistan yarımadasındaki Yahudiler ve Hıristiyanların ibadetlerinde Kudüs’e doğru durduklarını görürlerdi.
O zaman Müslüman, Yahudi ve Hıristiyanların kıble bakımından ittifakları vardı çünkü İslam ve Hıristiyanlığın ilk kaynağı Yahudilikti.
Müslümanların ibadetlerinde kendilerini taklit ederek Kudüs’e doğru yönelmelerini Yahudiler hem tenkit ettiler hem alay ettiler hem de kendi dinlerinin sahihliğine delil gösterdiler.
“Mademki Müslümanlar namaz kılarken bizim kıblemize dönüyorlar, demek ki kıblemiz haktır, kıblemiz hak olunca dinimiz de haktır. Öyleyse dinimize neden dönmüyorlar?” diyorlardı.
Yahudilikle, İslam arasında farklılığın belirginleşmesi gecikmedi.
“Ey Rasulüm, (vahyin gelmesi için) yüzünün göğe doğru aranıp durduğunu görüyoruz. Bunun için seni razı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram’a [Kâbe’ye] doğru çevir. Ne şekilde olursanız yine yüzlerinizi Kâbe tarafına döndürünüz.” (Bakara, 144) ayeti vahyedildi.
Rivayete göre; bu ayet gelir gelmez Peygamberimiz namazın içinde olduğu halde yüzünü Kâbe’ye doğru çevirdi.
O gün bu gündür Müslümanlar namazları sırasında Kâbe’nin bulunduğu koordinatlara yönelirler.
Ancak Allah’ın ibadet esnasında Kudüs’e yönelinmesini yasaklamasına rağmen, birileri ısrarla çıkıp; “Kudüs Filistin davası değil kıble davasıdır.” diyebiliyor.
Oysa Kur’an’da, Kudüs ismi geçmez.
Milâttan önce XIV. yüzyıla ait Tell Amarna mektuplarında şehrin adı Urusalim, Geç Asur metinlerinde Urusilimmu veya Ursalimmu, İbrânîce Masoretik metinde Yruşlm, bazan da Yruşlym biçiminde yazılmakta ve Yerûşâlayim, Eski Ahid’in Ârâmîce metinlerinde Yerûşâlêm şeklinde telaffuz edilmektedir.
Grekçe Hierosolyma adı şehrin kutsallığını (hieros = kutsal) yansıtmaktadır.
Latince’ye Jerusalem ve Jerosolyma olarak geçmiştir.
Kudüs şehrinin Batı dillerindeki adı da Jerusalem’dir.
Jebus-Yebus: Kudüs’ün Hazreti Davud (as) eline geçmesinden önceki isimdir.
Davud’un Şehri (City of David): Hazreti Davud (as) zamanındaki ismidir.
Beth Makdeşa: Şehrin Aramice ismidir. "Mukaddes ev" anlamındadır.
Beth ha-Mikdaş: Şehrin İbranice ismidir.
"Mukaddes ev" anlamındadır.
Beytül’ Makdis: Arapça’da “Kutsanmış ev /arınmış ev” manasındadır.
NETENYAHU’YA GÖRE KUDÜS...
2010’da İsrail’de "Kudüs’ün birleşmesinin 43’üncü yıldönümü”nün milli bayram olarak kutlandığında İsrail Başbakanı Netanyahu, Kudüs Günü vesilesiyle parlamentoda yaptığı konuşmada, “Tevrat’ta Kudüs sözcüğü 850 defa geçer. Kuran’da ise hiç geçmez” demişti.
Netanyahu’ya göre; "Kudüs ve onun İbranice bir diğer ifadesi olan Zion sözcükleri Tevrat’ta 850 defa geçer. Kudüs sözcüğü, İncil’de de 142 kez geçer. Kur’an’da ise bu sözcüğün Arapça’daki 16 farklı karşılığından hiçbiri geçmez. Sadece 12’inci yüzyılda yapılan bir tefsirde, Kur’an’ın bir bölümünün Kudüs’e işaret ettiği belirtilmiştir.”
Bu konu, Türkiye’de de tartışma konusu olmuş, bazı ilahiyatçılar Kur’an’da “Kudüs” kelimesinin geçmediğini ama ima edildiğini söylemişti.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı'nın yayınladığı İslam Ansiklopedisi’nde yer alan mâlumata göre; Müslümanlar da şehre çeşitli isimler vermiş olup bunların başında “Bereket, mübarek olmak” anlamına gelen Kuds yer almaktadır.
Şehrin en yaygın adı olan kuds kelimesi Ârâmîce ‘kudşa’dan gelmektedir ve bu kelime şehri değil mâbedi ifade etmektedir.
X. yüzyılın başında Karai bilginler Kudüs şehrini Beytülmakdis, mâbedin bulunduğu alanı da Kuds diye adlandırmaktaydılar.
İbrânîce’nin yerine Ârâmîce’nin geçtiği XI. yüzyıla ait mektuplarda Kudüs şehrine "İr hakkodeş” deniyordu ki bunu “kutsal şehir” yerine “mâbed şehri” diye tercüme etmek daha doğrudur.
Müslümanların kullandığı İliya ismi Romalılar’ın şehre verdikleri Aelia isminin Arapçalaşmış şeklidir.
İslâmî kaynaklarda “İliyâ medînetü beyti’l-makdis” şeklinde de geçmekte ve kısaca İliyâ veya Beytülmakdis (Beytülmukaddes) denilmektedir (Yâkūt, IV, 353; V, 193-201; İbn Kesîr, VIII, 373).
Aslı Ârâmîce, Beth makdeşa, İbrânîce Beth hamikdaş olan Beytülmakdis başlangıçta mâbedi ifade ederken zamanla şehrin tamamı için kullanılmış, mâbedin alanı ise “harem” diye adlandırılmıştır.
Bu etimolojik süreç aynı zamanda kavramların zamanla nasıl değiştiğini de ortaya koyuyor.
Kendisi de Filistinli bir Arap olan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün efsanevi lideri Yaser Arafat’ın "Türkiye gerçek dostumuzdur, bize yardım eder. Mescid-i Aksa’nın adını siz verdiniz. Orası sizin, siz koruyun" dediği gazetelerde yer almıştı.
Yine 30 Mayıs 2004 tarihli Hürriyet gazetesinin haberinde Yaser Arafat’ın Filistin’e giden Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu’nun üyeleri ile görüştüğü sırada bu sözleri sarf ettiği belirtilmişti.
Bilmem anlatabildim mi?
"Kudüs seviciliği"nin Mekke ve Medine’ye hükmeden Kral ailesi tarafından finans edildiği, körüklendiği ve köpürtüldüğünü bir an olsun aklınızdan çıkarmayın.
Kudüs’ün kutsallığı, birinci elden Yahudilerin meselesidir.
Bakara suresi 44. Ayet nazil olduktan sonra bu konu Müslümanlar için kapanmıştır.
Allah’ın Kudüs’e yönelinmesini nehyine rağmen, Kudüs ısrarı Siyonizm’in ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz.
Kudüs bin yıl Türkler’in egemenliğinde kalmıştır.
Kudüs’le bu anlamda kültürel ve tarihi bağlarımız vardır.
Kudüs’teki Türk eserleri, Türk hakimiyetinin mührü ve tapusudur.
Yahudi ve Arap toplumunun Türkler’i Kudüs’te görmek istemesi durumunda, Türk Bayrağının Kudüs semalarında dalgalanmasına az kaldı!
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc39