Kürtajla alınan ölü bebeğin DNA’sı aşı yoluyla…
Kürtajla alınan ölü bebeğin DNA’sı aşı yoluyla…
- 06-11-2020 08:36
- 2425
- 06-11-2020 08:36
- 2425
mRNA aşılarını, Türk Profesörlerimizin bir kısmı aynı bu şekilde izah etmişti.
Ama biz severiz hakkı yabancıdan dinlemeyi buyrun o zaman.
Sistemin prangalı köleleri olmaya can atanlara belki son çırpınışlarımız.
Kim mi onlar?
Prospektüs okumayanlar,
Okusa bile sorgulamayanlar,
Sorgulasa bile sürü psikolojisine “korku pompalanarak” teslim olanlar..
Nedir peki bu “insan diploidi”, tıbbi terimleri bir kenara bırakarak herkesin anlayacağı şekilde izah edelim..
Öncelikle herhangi bir hastalığa karşı “aşı” geliştirmek için o hastalığa sebep olan mikrobun DNA'sı insana verilir ki, kişi bu mikroba karşı bağışıklık kazansın.
Ancak endüstri için bu DNA'yı en baştan üretmek epeyce teferruatlı iştir.
Bu sebeple, kendilerine kolay ama bir o kadar da çirkin tam da şeytanın emrettiği gibi bir yol belirlemişlerdir.
Nisa Suresi’nde şeytanın şu isyanı, bizlere apaçık bildirilmiştir.
“....Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.”
İşte kilit nokta tam da burası.
Bu mikrobun DNA’sını üretebilmek ve uygun besi ortamını hazırlamak için insandan bir pay alıyor, diğer bir insana zerk ederek “Allah'ın yarattığını değiştirmek” üzere kocaman bir adım atıyorlar..
Prospektüslerde “WI-38” koduyla yazılan bu etken madde, domuz kadar tartışılmadı Müslüman cenah tarafından.
Oysa bu domuzdan ziyade, insandı!
Nasıl üretiliyor peki?
İşte bu kısmı daha da korkunç..
Genelde kız olan 3-6 aylık bebekler, kürtaj yoluyla anne karnından alınıyor.
Bebeklerin bedenleri yarılıp, organları çıkarılıyor; hatta derileri yüzülüp, dillerinden parçalar kesiliyor. Ama tercihen akciğerlerinden alınan fibroblast hücrelerde, uygun besi ortamı oluşturulup istenen mikrobun DNA’sı üretiliyor.
Ve yüzde 90 oranında kürtajla alınan ölü bebeğin DNA’sı aşı yoluyla bebeğinizin kanına karışmış olur.
Şifa bunun neresinde?
Bir dava üzerine Dr. Stanley Plotkin'in yeminli ifadesi alınıyor ve kendisi bunu açık açık söylüyor.
Wistar Enstitüsü’nde yaptığı aşı çalışmasında, tek bir seferde tam 76 bebeğin "Kalp, ciğer, böbrek, hipofiz bezi, dalak, deri, dil vs" organlarını alarak kültürlediklerini, hem de bu bebeklerin en az 3 aylıkken anne karnından alındığını, hepsinin de çok sağlıklıyken öldürüldüğünü itiraf ediyor.
Tamam buraya kadar neredeyse her aşının içerisinde bulunan "WI-38" insan diploid hücresini anladık ve öğrendik..
Peki, bu hücrenin, bir bebeğin bedenine zerk edilmesine immünolojik perspektiften bakarsak ne gibi sorunlara yol açabilir dersiniz?
Bu konuda Stanfor Üniversitesi doktoralı ve moleküler, hücresel fizyoloji alanında bilim adamlarının lideri sayılan Dr. Theresa Deisher, korkunç tespitler yaparak, hakkı söylemekten çekinmemiştir.
Amerika, İngiltere, Danimarka ve Batı Avustralya'dan alınan istatistik ve veriler incelendiğinde;
Çocuklarda görülen otizmin artışının, insan cenin hücrelerinin aşı üretiminde kullanılmasıyla orantılı olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu konuda Dr. Theresa Deisher;
- Aşılarda bulunan kirlenmiş insan cenin hücrelerinin, otistik bozuklukla ilişkisi olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Ancak bunun yanı sıra gittikçe artan bebeklik çağı lösemisi, ve lenfomalar ile de ilgisi vardır.
Çünkü neredeyse bütün aşılar insan cenini hücresi WI-38 kullanılarak çoğaltılmıştır.!
Ve sonuçları ortadadır.
diyerek, hakkı korkmadan dile getirmiştir.
Ben bu yazımda sadece aşılarda bulunan tek bir etken maddeye yüzeysel olarak değindim.
Daha içerisinde bulunan; civciv embriyo hücreleri, maymun böbreklerinden elde edilen vero hücreleri, fare beyni dokuları, domuz akciğerleri kültürlerine hiiiç değinmedim bile..
Şimdi ben kimseye “aşı olmayın” demiyorum.
Sadece bize “aşılanmadığımız” için saldıran cenaha bu konuda göremediklerini göstermek istiyorum.
Tekrar söylüyorum, bunları yazarken “aşı yaptırın / yaptırmayın” ya da “sağlık bakanlığı bunları bilmiyo mu ya!” mevzularına girmiyorum.
Ben, aşıların içinde bulunan bir etken maddeyi, kimse tarafından anlaşılıp, idrak edilmeyecek tıbbi terimlerden arındırıp, herkesin anlayacağı halk dilinde yazıyor, sizleri uyandırmaya çalışıyorum.
Bu işin aslı, budur..
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com
mRNA aşılarını, Türk Profesörlerimizin bir kısmı aynı bu şekilde izah etmişti.
Ama biz severiz hakkı yabancıdan dinlemeyi buyrun o zaman.
Sistemin prangalı köleleri olmaya can atanlara belki son çırpınışlarımız.
Kim mi onlar?
Prospektüs okumayanlar,
Okusa bile sorgulamayanlar,
Sorgulasa bile sürü psikolojisine “korku pompalanarak” teslim olanlar..
Nedir peki bu “insan diploidi”, tıbbi terimleri bir kenara bırakarak herkesin anlayacağı şekilde izah edelim..
Öncelikle herhangi bir hastalığa karşı “aşı” geliştirmek için o hastalığa sebep olan mikrobun DNA'sı insana verilir ki, kişi bu mikroba karşı bağışıklık kazansın.
Ancak endüstri için bu DNA'yı en baştan üretmek epeyce teferruatlı iştir.
Bu sebeple, kendilerine kolay ama bir o kadar da çirkin tam da şeytanın emrettiği gibi bir yol belirlemişlerdir.
Nisa Suresi’nde şeytanın şu isyanı, bizlere apaçık bildirilmiştir.
“....Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.”
İşte kilit nokta tam da burası.
Bu mikrobun DNA’sını üretebilmek ve uygun besi ortamını hazırlamak için insandan bir pay alıyor, diğer bir insana zerk ederek “Allah'ın yarattığını değiştirmek” üzere kocaman bir adım atıyorlar..
Prospektüslerde “WI-38” koduyla yazılan bu etken madde, domuz kadar tartışılmadı Müslüman cenah tarafından.
Oysa bu domuzdan ziyade, insandı!
Nasıl üretiliyor peki?
İşte bu kısmı daha da korkunç..
Genelde kız olan 3-6 aylık bebekler, kürtaj yoluyla anne karnından alınıyor.
Bebeklerin bedenleri yarılıp, organları çıkarılıyor; hatta derileri yüzülüp, dillerinden parçalar kesiliyor. Ama tercihen akciğerlerinden alınan fibroblast hücrelerde, uygun besi ortamı oluşturulup istenen mikrobun DNA’sı üretiliyor.
Ve yüzde 90 oranında kürtajla alınan ölü bebeğin DNA’sı aşı yoluyla bebeğinizin kanına karışmış olur.
Şifa bunun neresinde?
Bir dava üzerine Dr. Stanley Plotkin'in yeminli ifadesi alınıyor ve kendisi bunu açık açık söylüyor.
Wistar Enstitüsü’nde yaptığı aşı çalışmasında, tek bir seferde tam 76 bebeğin "Kalp, ciğer, böbrek, hipofiz bezi, dalak, deri, dil vs" organlarını alarak kültürlediklerini, hem de bu bebeklerin en az 3 aylıkken anne karnından alındığını, hepsinin de çok sağlıklıyken öldürüldüğünü itiraf ediyor.
Tamam buraya kadar neredeyse her aşının içerisinde bulunan "WI-38" insan diploid hücresini anladık ve öğrendik..
Peki, bu hücrenin, bir bebeğin bedenine zerk edilmesine immünolojik perspektiften bakarsak ne gibi sorunlara yol açabilir dersiniz?
Bu konuda Stanfor Üniversitesi doktoralı ve moleküler, hücresel fizyoloji alanında bilim adamlarının lideri sayılan Dr. Theresa Deisher, korkunç tespitler yaparak, hakkı söylemekten çekinmemiştir.
Amerika, İngiltere, Danimarka ve Batı Avustralya'dan alınan istatistik ve veriler incelendiğinde;
Çocuklarda görülen otizmin artışının, insan cenin hücrelerinin aşı üretiminde kullanılmasıyla orantılı olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu konuda Dr. Theresa Deisher;
- Aşılarda bulunan kirlenmiş insan cenin hücrelerinin, otistik bozuklukla ilişkisi olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Ancak bunun yanı sıra gittikçe artan bebeklik çağı lösemisi, ve lenfomalar ile de ilgisi vardır.
Çünkü neredeyse bütün aşılar insan cenini hücresi WI-38 kullanılarak çoğaltılmıştır.!
Ve sonuçları ortadadır.
diyerek, hakkı korkmadan dile getirmiştir.
Ben bu yazımda sadece aşılarda bulunan tek bir etken maddeye yüzeysel olarak değindim.
Daha içerisinde bulunan; civciv embriyo hücreleri, maymun böbreklerinden elde edilen vero hücreleri, fare beyni dokuları, domuz akciğerleri kültürlerine hiiiç değinmedim bile..
Şimdi ben kimseye “aşı olmayın” demiyorum.
Sadece bize “aşılanmadığımız” için saldıran cenaha bu konuda göremediklerini göstermek istiyorum.
Tekrar söylüyorum, bunları yazarken “aşı yaptırın / yaptırmayın” ya da “sağlık bakanlığı bunları bilmiyo mu ya!” mevzularına girmiyorum.
Ben, aşıların içinde bulunan bir etken maddeyi, kimse tarafından anlaşılıp, idrak edilmeyecek tıbbi terimlerden arındırıp, herkesin anlayacağı halk dilinde yazıyor, sizleri uyandırmaya çalışıyorum.
Bu işin aslı, budur..
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com