Libya'da, Suriye'de, Irak'tayız, Akdeniz'de, Azerbaycan'dayız! Türlü oyunlardan bu günlere...

Libya'da, Suriye'de, Irak'tayız, Akdeniz'de, Azerbaycan'dayız! Türlü oyunlardan bu günlere...

SON DURUM DEĞERLENDİRMESİ VE YAKIN TARİHİMİZDEN BAKIŞ

Aziz Milletim!..

Bu günü anlamak için YAKIN TARİHİ doğru analiz etmek gerekir.

200 yıldır, milletimiz ve devletimiz büyük çalkantılardan, emperyalizmin türlü oyunlarından bu günlere geldi.

Evet, hepimiz siyaset yapıyoruz. 

Siyasi görevler ifâ ediyoruz. 

Siyâsetin amacı, Azîz Milletimizin huzuru, refahı, devletimizin güvenlik ve bekâsı, vatan topraklarının bütünlüğü ve ihyâsı olmalıdır.

Yani, vicdân sahibi her siyasî, esâsında aynı gayelerle hizmet eder.

Yolları elbette farklıdır.

Bu nedenle farklı partilerdeyiz.

Münevver Halkım!..

Biz; yapay olarak Muhafazakâr-Gelenekçi, hatta dindar ve Lâik, Batıcı ve Atatürkçü diye kamplaştırılmaya çalışılıyoruz.

Bu kamplaşma, yapay ve emperyalist güçler tarafından Büyük Türk Milleti’ne dayatmadan başka bir şey değildir.

Gerçek mücâdele, Yerli ve Millî unsurlarla, gayrimillî, işbirlikçi, bölücü ihânete düşmüş kesimler arasındadır.

Ayrışma da bence böyle olmalıdır.

Büyük Türk Milleti!..

Birkaç başlıkta konuşmamı arz edeceğim.

Bugün Libya’dayız...

Neden mi?

Bilin ki halkı İslâm olan hiçbir belde ve ülke, bizden ve bize karşı bir Kurtuluş Savaşı ile kopmadı, işgâllerle koparıldı.

Kuzey Afrika’da 500 yıl kaldık. 

Merhum M. Kemal Paşa, Trablus’a tayin olmadı; gizlice tüccar-gazeteci kılığında gitti. 

Libya’nın kurtarıcısı Şeyh Sunusî de İstiklâl harbimize katılmış madalyalı bir gâzimizdir. 

Bu gün Libya’da bir milyonun üzerinde soydaşımız var.

Suriye’deyiz…

Ülkemizi parçalamak isteyen dış güçler, tıpkı İsrail gibi bir çıbanbaşı oluşturmak ve bizi kuracakları terör devleti ile kuşatmak istediler.

Ayrıca, çevre coğrafyadaki tüm halklar, bizim dindaşımız ve 100 yıl önce yurttaşımızdı.

Hasta hâliyle Adana’ya tatbikatlara gidip, Hatay’ımızı Anayurt’a katan Mustafa Kemal Atatürk’le derdimiz aynı bizim.

Irak’tayız…

Terör örgütünü topraklarımızdan kovduk. Irak’taki yuvalarını yıkıyoruz.

Ve, terörün geldiği noktaya bakın. 

Ormanlarımızı yakıyorlar acımasızca. 

Biz hâlâ “PKK-YPG terörist mi değil mi” diye tartışıyoruz. 

İnsan haklarından, doğa sevgisinden dem vurup, 3. Köprü’nün yapılmasına engel olmak için Taksim çevresi ve Gezi Parkı’nı yakanlar bugün sesini bile çıkarmıyorlar… 

Üzülüyoruz.

Akdeniz’deyiz…

Sanmayın, biz enerji aradığımız için sorun var. 

Hayır! 

1. Dünya Savaşı bitmedi ki! 

Hasta Adam” dedikleri bizi öldüremediler ki… 

Bizi Akdeniz’den de ablukaya alma derdindeler. 

Bilin ki, şu anda kuşatmayı kırıyoruz. 

Bilin ki, bizden kopardıkları kardeşlerimizle yeniden bir araya gelerek hükümranlık haklarımızı tesis ediyoruz.

Bugün Lozan’ı sanki kendileri bizim yurttaşımız değillermiş gibi karşımıza “Atatürkçülük” adına çıkanlara soruyorum. 

Hatay’ı Anayurt’a katan Atatürk değil miydi Lozan’ı imzalayan!..

Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yapan merhum Ecevit ve merhum Erbakan, Lozan’ı mı çiğnediler?  

Aziz Milletim!..

Azerbaycan’dayız…

Neden mi? 

Merhum Mustafa Kemal Paşa’nın cebinden para ödeyerek satın aldığı ve Azerbaycan’la sınır oluşturduğu topraklar ve kardeşlerimize ulaşmak için. 

Atatürk’ün vefâtından sonra O’nun partilileri, maalesef Boraltan Köprüsü’nde 1945 yılında, “Bizi siz öldürün, Moskof’a, Ermeni’ye teslim etmeyin!..” yakarışlarına bakmadan bize sığınan bizim de Rus’a teslim ettiğimiz ve köprünün öbür ucunda kurşuna dizilen kandaşlarımızın evlatlarından özür dilemek için Azerbaycan’dayız.

“Boraltan bir köprü, 

Aşar geçer Aras’ı,

Yuğsan Aras suyuyla, 

Çıkmaz yüzün karası.

Karası, karası, 

Merhamet fukarası.

Düşman bekler karşıda, 

Önüne kattı beni,

Can alınan çarşıda, 

Kardeşim sattı beni.

Dönüp seslendim geri, 

Merhametsiz birine,

Beni siz vursaydınız, 

Şu gâvurun yerine.

Bu imiş meğer istirahat

Yordum kadere kısmete.

Uyusun şimdi rahat rahat.

Deyin öldüğümü İsmet’e.

Bugün maalesef, Ermenistan’ın asılsız yalanlarını gündeme getiren, üzüntü ile ifâde ediyorum, ana muhalefet partimiz CHP Genel Başkan Yardımcısı, en kötüsü de Azerbaycan’da Türkiye Büyükelçiliği yapmış bir insanın, “Türkiye’nin Selefi ve Vehhâbi teröristleri, Azerbaycan’a Ermenilere karşı getirdiği” iddiasını da Milletimizin vicdânına tevdî ediyoruz. 

Kendileri bilmiyorlar mı, en büyük selefi terörist DEAŞ ile sâdece Türkiye, bizzat ordusu ile savaştı. 

Kendileri bilmiyorlar mı, Selefi ve Vehhabi gruplar, İngiltere, ABD ve Suudi Arabistan’ın kontrolündedir?

Büyük Türk Milleti!..

Son 20 yılda, yerli ve Millî teknoloji hamlelerimizle geldiğimiz nokta ortadadır. 

Coğrafyası ile büyük güçlerle hesâba oturan, dünyanın ilk 20 ülkesi içine girmiş bir devletimiz, “Dünya beşten büyüktür” diyerek, insanlığa yeni bir bakış sunan liderimiz, Cumhurbaşkanımız var.

Gelin, hep beraber yapıcı olalım.

Gelin hep beraber ihyâ edelim.

“Gel yıkalım şu Süleymaniye'yi desen, iki kazma kürek iki de ırgat gerek. 

Hadi gel yapalım geri şunu desen, bir Sinan gerek bir de Süleyman." diyor, Mehmet Akif..

Aziz Milletim!..

Bugün idrâk etme, çok çalışma ve fedâkarlık günüdür.

Bugün onarma ve yapma günüdür.

Bugün kucaklaşma günüdür.

.

Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com

-Strateji ve Yönetim Uzmanı-

SON DURUM DEĞERLENDİRMESİ VE YAKIN TARİHİMİZDEN BAKIŞ

Aziz Milletim!..

Bu günü anlamak için YAKIN TARİHİ doğru analiz etmek gerekir.

200 yıldır, milletimiz ve devletimiz büyük çalkantılardan, emperyalizmin türlü oyunlarından bu günlere geldi.

Evet, hepimiz siyaset yapıyoruz. 

Siyasi görevler ifâ ediyoruz. 

Siyâsetin amacı, Azîz Milletimizin huzuru, refahı, devletimizin güvenlik ve bekâsı, vatan topraklarının bütünlüğü ve ihyâsı olmalıdır.

Yani, vicdân sahibi her siyasî, esâsında aynı gayelerle hizmet eder.

Yolları elbette farklıdır.

Bu nedenle farklı partilerdeyiz.

Münevver Halkım!..

Biz; yapay olarak Muhafazakâr-Gelenekçi, hatta dindar ve Lâik, Batıcı ve Atatürkçü diye kamplaştırılmaya çalışılıyoruz.

Bu kamplaşma, yapay ve emperyalist güçler tarafından Büyük Türk Milleti’ne dayatmadan başka bir şey değildir.

Gerçek mücâdele, Yerli ve Millî unsurlarla, gayrimillî, işbirlikçi, bölücü ihânete düşmüş kesimler arasındadır.

Ayrışma da bence böyle olmalıdır.

Büyük Türk Milleti!..

Birkaç başlıkta konuşmamı arz edeceğim.

Bugün Libya’dayız...

Neden mi?

Bilin ki halkı İslâm olan hiçbir belde ve ülke, bizden ve bize karşı bir Kurtuluş Savaşı ile kopmadı, işgâllerle koparıldı.

Kuzey Afrika’da 500 yıl kaldık. 

Merhum M. Kemal Paşa, Trablus’a tayin olmadı; gizlice tüccar-gazeteci kılığında gitti. 

Libya’nın kurtarıcısı Şeyh Sunusî de İstiklâl harbimize katılmış madalyalı bir gâzimizdir. 

Bu gün Libya’da bir milyonun üzerinde soydaşımız var.

Suriye’deyiz…

Ülkemizi parçalamak isteyen dış güçler, tıpkı İsrail gibi bir çıbanbaşı oluşturmak ve bizi kuracakları terör devleti ile kuşatmak istediler.

Ayrıca, çevre coğrafyadaki tüm halklar, bizim dindaşımız ve 100 yıl önce yurttaşımızdı.

Hasta hâliyle Adana’ya tatbikatlara gidip, Hatay’ımızı Anayurt’a katan Mustafa Kemal Atatürk’le derdimiz aynı bizim.

Irak’tayız…

Terör örgütünü topraklarımızdan kovduk. Irak’taki yuvalarını yıkıyoruz.

Ve, terörün geldiği noktaya bakın. 

Ormanlarımızı yakıyorlar acımasızca. 

Biz hâlâ “PKK-YPG terörist mi değil mi” diye tartışıyoruz. 

İnsan haklarından, doğa sevgisinden dem vurup, 3. Köprü’nün yapılmasına engel olmak için Taksim çevresi ve Gezi Parkı’nı yakanlar bugün sesini bile çıkarmıyorlar… 

Üzülüyoruz.

Akdeniz’deyiz…

Sanmayın, biz enerji aradığımız için sorun var. 

Hayır! 

1. Dünya Savaşı bitmedi ki! 

Hasta Adam” dedikleri bizi öldüremediler ki… 

Bizi Akdeniz’den de ablukaya alma derdindeler. 

Bilin ki, şu anda kuşatmayı kırıyoruz. 

Bilin ki, bizden kopardıkları kardeşlerimizle yeniden bir araya gelerek hükümranlık haklarımızı tesis ediyoruz.

Bugün Lozan’ı sanki kendileri bizim yurttaşımız değillermiş gibi karşımıza “Atatürkçülük” adına çıkanlara soruyorum. 

Hatay’ı Anayurt’a katan Atatürk değil miydi Lozan’ı imzalayan!..

Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yapan merhum Ecevit ve merhum Erbakan, Lozan’ı mı çiğnediler?  

Aziz Milletim!..

Azerbaycan’dayız…

Neden mi? 

Merhum Mustafa Kemal Paşa’nın cebinden para ödeyerek satın aldığı ve Azerbaycan’la sınır oluşturduğu topraklar ve kardeşlerimize ulaşmak için. 

Atatürk’ün vefâtından sonra O’nun partilileri, maalesef Boraltan Köprüsü’nde 1945 yılında, “Bizi siz öldürün, Moskof’a, Ermeni’ye teslim etmeyin!..” yakarışlarına bakmadan bize sığınan bizim de Rus’a teslim ettiğimiz ve köprünün öbür ucunda kurşuna dizilen kandaşlarımızın evlatlarından özür dilemek için Azerbaycan’dayız.

“Boraltan bir köprü, 

Aşar geçer Aras’ı,

Yuğsan Aras suyuyla, 

Çıkmaz yüzün karası.

Karası, karası, 

Merhamet fukarası.

Düşman bekler karşıda, 

Önüne kattı beni,

Can alınan çarşıda, 

Kardeşim sattı beni.

Dönüp seslendim geri, 

Merhametsiz birine,

Beni siz vursaydınız, 

Şu gâvurun yerine.

Bu imiş meğer istirahat

Yordum kadere kısmete.

Uyusun şimdi rahat rahat.

Deyin öldüğümü İsmet’e.

Bugün maalesef, Ermenistan’ın asılsız yalanlarını gündeme getiren, üzüntü ile ifâde ediyorum, ana muhalefet partimiz CHP Genel Başkan Yardımcısı, en kötüsü de Azerbaycan’da Türkiye Büyükelçiliği yapmış bir insanın, “Türkiye’nin Selefi ve Vehhâbi teröristleri, Azerbaycan’a Ermenilere karşı getirdiği” iddiasını da Milletimizin vicdânına tevdî ediyoruz. 

Kendileri bilmiyorlar mı, en büyük selefi terörist DEAŞ ile sâdece Türkiye, bizzat ordusu ile savaştı. 

Kendileri bilmiyorlar mı, Selefi ve Vehhabi gruplar, İngiltere, ABD ve Suudi Arabistan’ın kontrolündedir?

Büyük Türk Milleti!..

Son 20 yılda, yerli ve Millî teknoloji hamlelerimizle geldiğimiz nokta ortadadır. 

Coğrafyası ile büyük güçlerle hesâba oturan, dünyanın ilk 20 ülkesi içine girmiş bir devletimiz, “Dünya beşten büyüktür” diyerek, insanlığa yeni bir bakış sunan liderimiz, Cumhurbaşkanımız var.

Gelin, hep beraber yapıcı olalım.

Gelin hep beraber ihyâ edelim.

“Gel yıkalım şu Süleymaniye'yi desen, iki kazma kürek iki de ırgat gerek. 

Hadi gel yapalım geri şunu desen, bir Sinan gerek bir de Süleyman." diyor, Mehmet Akif..

Aziz Milletim!..

Bugün idrâk etme, çok çalışma ve fedâkarlık günüdür.

Bugün onarma ve yapma günüdür.

Bugün kucaklaşma günüdür.

.

Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com

-Strateji ve Yönetim Uzmanı-