Mucize başka nasıl olur!

Mucize başka nasıl olur!

Mucize başka nasıl olur! Mucize başka nasıl olur!

MUCİZE BAŞKA NASIL OLUR!..

AK Parti’nin 22 yılda ülkemize kazandırdıklarını normal şartlarla anlatmak mümkün değildir. Buna -halk diliyle- ‘mucize’ diyerek anlatabiliriz.

Neden?

ÜLKELER NASIL KALKINDI BİZ NASIL KALKINDIK!..

Bir ülke;

Sadece siyasi iktidarlarla kalkınamaz!

Devletin dinamik organları destek verirse eğer o zaman kalkınır.

Peki, bizde böyle bir şey oldu?

Hayır!

Buna rağmen AK Parti 22 yıllık kesintisiz kalkınmayı nasıl başardı ona bakalım:

NEDEN “MUCİZE” DİYORUM!..

Maalesef AK Parti İktidara geldiğinde (2002) devletin anayasal kurumları dahil ülkenin tüm dinamik baskı grupları AK Parti’ye destek vermek şöyle dursun, cephe alarak başarısız olması için ellerinden gelenini yaptılar.

KİM BUNLAR!..

- Başta Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer,

- MGK,

- Yargı (HSYK) Daha sonra bunun FETÖ’cülerle dolu olduğu anlaşılacak ama o günkü şartlarda AK Parti lideri Erdoğan da bir müddet bunlarla beraber yürümek zorunda kalmıştı. Eğer MGK ve Cumhurbaşkanı Sezer, Erdoğan’ın yanında dursaydı; daha 2003’te FETÖ’nün tasfiyesine başlanmış olacaktı.

- Anayasa Mahkemesi. Bu mahkeme, iki defa AK Parti’yi kapatmak istedi. Takdiri ilahi 1 oyla kapanmaktan kurtuldu. AK Parti’nin nasıl muhataralı bir ortamda icra-i hükumet yaptığı buradan anlaşılıyor.

- Yargıtay

- Danıştay

- Sayıştay

BÜROKRASİ…

Listeyi biraz daha uzatmak mümkün ama gerek yok. Buna kısaca “BÜROKRASİ AK Parti’ye karşıydı” diyelim yeter.

Peki;

Bürokrasi bugün hükumete ayak uyduruyor mu?

Maalesef buna da “Evet” diyemiyorum.

Gördüğüm ve duyduğum kadarıyla bürokrasi, dün de AK Parti’ye karşıydı bugün de.

Mevzu dağılmasın diye nedenlerine girmeyeceğim. Maksadım AK Parti’nin tüm bu zorluklara rağmen nasıl büyük bir başarı kazandığını anlatmak.

BAŞKA KİMLER AK PARTİ’YE KARŞIYDI!..

Başta sermaye grupları TÜSİAD vs.

Medya,

Baro,

Mühendis odaları,

Tabipler odası vs. vs. vs. bilinen tüm baskı grupları

Dün de karşıydılar bugün de…

NELER KAZANDIK!..

Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan ve kadrosu, yukarıda saydığım tüm engellemelere rağmen 22 yılda ülkemizi nereden nereye getirdiğini kategorik olarak 4 maddede özetlemeye çalışayım:

1- Teknolojide ülkemizi taa diplerden alıp, dünyanın ilk 3-4 ülkesi arasına soktu. Artık eskisi gibi elimizdeki paramızla gelişmiş ülkelere karşı boynumuzu büküp, silah vb. teknolojik ürünler dilenmiyoruz.

Hemen hemen bize gerekli tüm silah ve teknolojik ürünleri ülkemizde üretebiliyoruz.

2- AK Parti, ülkemizin makus talihini değiştirerek muazzam altyapı projelerini hayata geçirdi. Böylece ileri ülkelerin seviyesine hatta birçok konuda onların seviyesinin üstüne çıktık. Buna örnek olarak otoyollarımız ve havalimanlarımız gösterilebilir.

Bugün geldiğimiz noktada İstanbul havalimanımız Avrupa’da birinci, otoyollarımız ise Almanya hariç tüm Avrupa ülkelerinden daha üstün durumda.

Bundan başka;

Dünyanın sayılı barajlarını, sulama kanallarını, hastanelerini, başta Marmaray olmak üzere köprü, viyadük ve muazzam tünellerini, her ile üniversite, hızlı trenler, uzaya fırlatılan yerli ve milli uydular ve daha sayamayacağım yüz yılda yapılamayacak yüzlerce hizmeti, tüm engellemelere rağmen AK Parti yapmayı başardı.

3- En önemlisi;

Bu ülkenin kahir ekseriyetini teşkil eden Müslüman mütedeyyin halkımız, horlanmadan aşağılanmadan, dininin vecibelerini yerine getirebildiği ve bu ülkede birinci sınıf vatandaş olduğunu AK Parti döneminde yaşadı.

Mesela;

Çocuklarımızın sorunsuz bir şekilde üniversiteye başörtüsü ile gitmelerini sağladı. Bunu bugün hafife alanlar var!

Ama…

O günkü Türkiye’ye gittiğimizde, Başbakanın bile çocuklarını başörtüsü ile okutamadığını bunun için yurtdışına gönderdiğini,

Hatta başbakanın eşi ülkenin ‘First Lady’si Emine Hanım’ın GATA’ya Nejat Uygur adlı tiyatro sanatçısını ziyarete gittiğinde içeri alınmadığını, kapıdan çevrildiğini bugün kaç kişi bilir…

Bu örnekten çıkarak o günlerde nasıl bir Türkiye’de yaşadığımızı hayal edin.

Şimdi ise;

GATA’daki doktor ve hemşireler hatta rektör bile başörtülü. Bugün başörtülü subay, pilot, polis, vali ve kaymakamlarımız var.

Bunlar hep AK Parti’nin gerçekleştirdiği sessiz devrimlerdir.

Ülkenin mütedeyyin insanlarına yapılan hizmet, sadece bu değil.

Kur’an kurslarından okullarda çocukların dini eğitim derslerine kadar birçok iyileştirme yapıldı.

4- AYASOFYA… IMF… BM… SİYONİSTLERE VERİLEN CEVAP vs.

Ayasofya;

Bizim için Kızıl Elma idi!.. Açtı.

“Taksim’e cami yapılamaz” dediler!.. Yaptı.

Çamlıca Camisini, Anadolu yakasının adeta kubbesine kondurdu.

IMF’yi parasını cebine sıkıştırıp kovdu.

BM’de tüm müstekbirlerin gözünün içine bakarak dünyanın 5’ten büyük olduğunu haykırdı.

Siyonizm temsilcisini, tüm dünyanın gözü önünde haddini bildirerek, sözlerini tokat gibi suratına yapıştırdı.

NETİCE…

AK Parti;

Tüm engellere rağmen 22 yılda bunları yaptıysa, bir de batı ülkelerinde olduğu gibi engele çengele takılmadan yoluna devam etseydi daha neler yapardı Allah bilir.

Kaldı ki, bu saydıklarım AK Parti’nin hizmet dökümü değil. Daha saymadığım o kadar çok şey var ki…

Hepsini yazsam sayfalar yetmez.

Mesala;

15 Temmuz hain darbesi var…

FETÖ ile içeride ve dışarıda olan mücadele var…

PKK ile içeride PYD/YPG ile dışarıda olan mücadele var…

Tarihin kaydettiği ve ülkemizin 11 şehrinin yıkıldığı en büyük deprem var…

Korona-Pandemi süreci var…

EYT var

16 milyon emekli, 4-5 milyon sosyal yardım alan var…

Hendek- Kobani kalkışması var…

Gezi Parkı ile hükumetin düşülmek istenmesi var…

MİT TIR’larının durdurulup, ülkenin kaosa sürüklenmek istenmesi var…

Yani var oğlu var.

Ben, kısacık değinmeye çalıştım.

Tüm bunlara rağmen;

Tayyip beyin kıymetini biliyor muyuz?

Maalesef hayır!

Hâlbuki;

Cumhurbaşkanımızın sadece 15 Temmuz’daki duruşu ile ona ömür boyu şükran borcumuzun olması gerekirdi.

Neden?

Çünkü eğer 15 Temmuz’da başımızda Demirel olsaydı ve Demirel, şapkasını alıp gitseydi…

Veya Kılıçdaroğlu olsa ve o da tankların arasından ‘salimen’ sıvışıp gitseydi, bugün biz ne olurduk?

Amerika’nın üçüncü sınıf bir sömürgesi olurduk.

Başka ülkede olsa Tayyip beyin adına şiirler şarkılar bestelenir, meydanlara heykelleri dikilirdi…

Ama bizde;

Son yapılan seçimde ona yenilgi yüzü tattırıp, 15 Temmuz’atiyatro’ diyenler, tankları alkışlayanlar kazandı!..

Ne diyelim…

Bu da bizim makus talihimiz.

Ama….

Her şeye rağmen;

 

***erdogan bm****

 

AK Parti’ye gönül vermiş Reis’e can-ı gönülden bağlı olan milyonlar var.

Bir gün gelip, Türkiye’nin 5’ten de büyük olduğunu, Bayrağı da göndere çekecek olanlar yine onlar olacaktır.

.

Emin Batur, dikGAZETE.com

MUCİZE BAŞKA NASIL OLUR!..

AK Parti’nin 22 yılda ülkemize kazandırdıklarını normal şartlarla anlatmak mümkün değildir. Buna -halk diliyle- ‘mucize’ diyerek anlatabiliriz.

Neden?

ÜLKELER NASIL KALKINDI BİZ NASIL KALKINDIK!..

Bir ülke;

Sadece siyasi iktidarlarla kalkınamaz!

Devletin dinamik organları destek verirse eğer o zaman kalkınır.

Peki, bizde böyle bir şey oldu?

Hayır!

Buna rağmen AK Parti 22 yıllık kesintisiz kalkınmayı nasıl başardı ona bakalım:

NEDEN “MUCİZE” DİYORUM!..

Maalesef AK Parti İktidara geldiğinde (2002) devletin anayasal kurumları dahil ülkenin tüm dinamik baskı grupları AK Parti’ye destek vermek şöyle dursun, cephe alarak başarısız olması için ellerinden gelenini yaptılar.

KİM BUNLAR!..

- Başta Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer,

- MGK,

- Yargı (HSYK) Daha sonra bunun FETÖ’cülerle dolu olduğu anlaşılacak ama o günkü şartlarda AK Parti lideri Erdoğan da bir müddet bunlarla beraber yürümek zorunda kalmıştı. Eğer MGK ve Cumhurbaşkanı Sezer, Erdoğan’ın yanında dursaydı; daha 2003’te FETÖ’nün tasfiyesine başlanmış olacaktı.

- Anayasa Mahkemesi. Bu mahkeme, iki defa AK Parti’yi kapatmak istedi. Takdiri ilahi 1 oyla kapanmaktan kurtuldu. AK Parti’nin nasıl muhataralı bir ortamda icra-i hükumet yaptığı buradan anlaşılıyor.

- Yargıtay

- Danıştay

- Sayıştay

BÜROKRASİ…

Listeyi biraz daha uzatmak mümkün ama gerek yok. Buna kısaca “BÜROKRASİ AK Parti’ye karşıydı” diyelim yeter.

Peki;

Bürokrasi bugün hükumete ayak uyduruyor mu?

Maalesef buna da “Evet” diyemiyorum.

Gördüğüm ve duyduğum kadarıyla bürokrasi, dün de AK Parti’ye karşıydı bugün de.

Mevzu dağılmasın diye nedenlerine girmeyeceğim. Maksadım AK Parti’nin tüm bu zorluklara rağmen nasıl büyük bir başarı kazandığını anlatmak.

BAŞKA KİMLER AK PARTİ’YE KARŞIYDI!..

Başta sermaye grupları TÜSİAD vs.

Medya,

Baro,

Mühendis odaları,

Tabipler odası vs. vs. vs. bilinen tüm baskı grupları

Dün de karşıydılar bugün de…

NELER KAZANDIK!..

Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan ve kadrosu, yukarıda saydığım tüm engellemelere rağmen 22 yılda ülkemizi nereden nereye getirdiğini kategorik olarak 4 maddede özetlemeye çalışayım:

1- Teknolojide ülkemizi taa diplerden alıp, dünyanın ilk 3-4 ülkesi arasına soktu. Artık eskisi gibi elimizdeki paramızla gelişmiş ülkelere karşı boynumuzu büküp, silah vb. teknolojik ürünler dilenmiyoruz.

Hemen hemen bize gerekli tüm silah ve teknolojik ürünleri ülkemizde üretebiliyoruz.

2- AK Parti, ülkemizin makus talihini değiştirerek muazzam altyapı projelerini hayata geçirdi. Böylece ileri ülkelerin seviyesine hatta birçok konuda onların seviyesinin üstüne çıktık. Buna örnek olarak otoyollarımız ve havalimanlarımız gösterilebilir.

Bugün geldiğimiz noktada İstanbul havalimanımız Avrupa’da birinci, otoyollarımız ise Almanya hariç tüm Avrupa ülkelerinden daha üstün durumda.

Bundan başka;

Dünyanın sayılı barajlarını, sulama kanallarını, hastanelerini, başta Marmaray olmak üzere köprü, viyadük ve muazzam tünellerini, her ile üniversite, hızlı trenler, uzaya fırlatılan yerli ve milli uydular ve daha sayamayacağım yüz yılda yapılamayacak yüzlerce hizmeti, tüm engellemelere rağmen AK Parti yapmayı başardı.

3- En önemlisi;

Bu ülkenin kahir ekseriyetini teşkil eden Müslüman mütedeyyin halkımız, horlanmadan aşağılanmadan, dininin vecibelerini yerine getirebildiği ve bu ülkede birinci sınıf vatandaş olduğunu AK Parti döneminde yaşadı.

Mesela;

Çocuklarımızın sorunsuz bir şekilde üniversiteye başörtüsü ile gitmelerini sağladı. Bunu bugün hafife alanlar var!

Ama…

O günkü Türkiye’ye gittiğimizde, Başbakanın bile çocuklarını başörtüsü ile okutamadığını bunun için yurtdışına gönderdiğini,

Hatta başbakanın eşi ülkenin ‘First Lady’si Emine Hanım’ın GATA’ya Nejat Uygur adlı tiyatro sanatçısını ziyarete gittiğinde içeri alınmadığını, kapıdan çevrildiğini bugün kaç kişi bilir…

Bu örnekten çıkarak o günlerde nasıl bir Türkiye’de yaşadığımızı hayal edin.

Şimdi ise;

GATA’daki doktor ve hemşireler hatta rektör bile başörtülü. Bugün başörtülü subay, pilot, polis, vali ve kaymakamlarımız var.

Bunlar hep AK Parti’nin gerçekleştirdiği sessiz devrimlerdir.

Ülkenin mütedeyyin insanlarına yapılan hizmet, sadece bu değil.

Kur’an kurslarından okullarda çocukların dini eğitim derslerine kadar birçok iyileştirme yapıldı.

4- AYASOFYA… IMF… BM… SİYONİSTLERE VERİLEN CEVAP vs.

Ayasofya;

Bizim için Kızıl Elma idi!.. Açtı.

“Taksim’e cami yapılamaz” dediler!.. Yaptı.

Çamlıca Camisini, Anadolu yakasının adeta kubbesine kondurdu.

IMF’yi parasını cebine sıkıştırıp kovdu.

BM’de tüm müstekbirlerin gözünün içine bakarak dünyanın 5’ten büyük olduğunu haykırdı.

Siyonizm temsilcisini, tüm dünyanın gözü önünde haddini bildirerek, sözlerini tokat gibi suratına yapıştırdı.

NETİCE…

AK Parti;

Tüm engellere rağmen 22 yılda bunları yaptıysa, bir de batı ülkelerinde olduğu gibi engele çengele takılmadan yoluna devam etseydi daha neler yapardı Allah bilir.

Kaldı ki, bu saydıklarım AK Parti’nin hizmet dökümü değil. Daha saymadığım o kadar çok şey var ki…

Hepsini yazsam sayfalar yetmez.

Mesala;

15 Temmuz hain darbesi var…

FETÖ ile içeride ve dışarıda olan mücadele var…

PKK ile içeride PYD/YPG ile dışarıda olan mücadele var…

Tarihin kaydettiği ve ülkemizin 11 şehrinin yıkıldığı en büyük deprem var…

Korona-Pandemi süreci var…

EYT var

16 milyon emekli, 4-5 milyon sosyal yardım alan var…

Hendek- Kobani kalkışması var…

Gezi Parkı ile hükumetin düşülmek istenmesi var…

MİT TIR’larının durdurulup, ülkenin kaosa sürüklenmek istenmesi var…

Yani var oğlu var.

Ben, kısacık değinmeye çalıştım.

Tüm bunlara rağmen;

Tayyip beyin kıymetini biliyor muyuz?

Maalesef hayır!

Hâlbuki;

Cumhurbaşkanımızın sadece 15 Temmuz’daki duruşu ile ona ömür boyu şükran borcumuzun olması gerekirdi.

Neden?

Çünkü eğer 15 Temmuz’da başımızda Demirel olsaydı ve Demirel, şapkasını alıp gitseydi…

Veya Kılıçdaroğlu olsa ve o da tankların arasından ‘salimen’ sıvışıp gitseydi, bugün biz ne olurduk?

Amerika’nın üçüncü sınıf bir sömürgesi olurduk.

Başka ülkede olsa Tayyip beyin adına şiirler şarkılar bestelenir, meydanlara heykelleri dikilirdi…

Ama bizde;

Son yapılan seçimde ona yenilgi yüzü tattırıp, 15 Temmuz’atiyatro’ diyenler, tankları alkışlayanlar kazandı!..

Ne diyelim…

Bu da bizim makus talihimiz.

Ama….

Her şeye rağmen;

 

***erdogan bm****

 

AK Parti’ye gönül vermiş Reis’e can-ı gönülden bağlı olan milyonlar var.

Bir gün gelip, Türkiye’nin 5’ten de büyük olduğunu, Bayrağı da göndere çekecek olanlar yine onlar olacaktır.

.

Emin Batur, dikGAZETE.com