Müslüman Türkler: Hanif Oğuz Bozoklar, tarihi gerçekler ve İlây-ı Kelimetullah mefkuresi

Müslüman Türkler: Hanif Oğuz Bozoklar, tarihi gerçekler ve İlây-ı Kelimetullah mefkuresi

Müslüman Türkler: Hanif Oğuz Bozoklar, tarihi gerçekler ve İlây-ı Kelimetullah mefkuresi Müslüman Türkler: Hanif Oğuz Bozoklar, tarihi gerçekler ve İlây-ı Kelimetullah mefkuresi

Müslüman Türkler: Hanif Oğuz Bozoklar, Tarihi Gerçekler ve İlây-ı Kelimetullah Mefkuresi

İslam, tarihin her döneminde insanlığa adalet, merhamet ve hakkaniyeti öğretmiş; hayatın her alanında insana doğru bir yol haritası sunmuştur. Türkiye, İslam’ın sancaktarı olan bir ülke olarak bu kutsal sorumluluğu asırlardır omuzlamıştır. Ancak, bu büyük emaneti taşıyan bir toplumda, en azılı şeytanların ve fitnelerin de faaliyet göstermesi kaçınılmazdır.

İslam'ın en güçlü merkezlerinden biri olan bu topraklarda, sapkınlıklar, ahlaksızlıklar ve zulümler de maalesef tarih boyunca var olmuştur. Bu durum, Müslümanlar için imtihanın bir parçasıdır.

Kur’an-ı Kerim’den deliller…

Kur'an, insanın şeytanla olan mücadelesini açıkça ortaya koyar. Allah, insanı yarattığında şeytan, insanı saptıracağına dair söz vermiştir. Nitekim Allah Teala, şöyle buyurur:

Ey Âdem oğulları! Şeytan sizi, anne ve babanızı cennetten çıkardığı gibi aldatmasın.” (A'raf Suresi, 27. Ayet)

Bu ayette, şeytanın her fırsatta insanları doğru yoldan saptırmaya çalışacağına dikkat çekilmiştir. Müslümanlar olarak, şeytanın bu oyunlarına karşı sürekli uyanık olmalı, kalplerimizi imanla, zikirle ve salih amellerle kuvvetlendirmeliyiz.

Özellikle Türkiye gibi İslam’ın sancaktarı olan bir ülkede, bu mücadele, daha da çetin olabilir. Ancak tarihimiz, bizlere umut veren sayısız zafer ve direnişle doludur.

Hadis-i Şeriflerle uyarı ve müjdeler…

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bu mücadeleye karşı ümmetini uyarmış ve sabredenlerin mükafatlandırılacağını müjdelemiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurur:

Mü’minin, bu dünyada çektiği her sıkıntı, onun günahlarına kefaret olur.” (Buhari)

Bu hadis, bizlere sabretmemiz gerektiğini ve Allah’ın adaletine güvenmemizi öğretir. Türk milletinin İslam’ı kabul etmesiyle birlikte tarih sahnesinde oynadığı rol, işte bu sabır ve imanla yoğrulmuştur.

Oğuzların Müslüman oluşu, Hanif dinine mensup olan bu milletin kadim bir geleneğinin devamıdır. İslam’a geçiş sürecinde Hanif Oğuz Bozok boyları, tevhidi bir mefkureyi benimseyerek İlây-ı Kelimetullah uğruna mücadele etmeyi şiar edinmişlerdir.

Hanif Oğuz Bozoklar: İman ve direnişin temsilcileri…

Tarihi kaynaklar, Oğuz Türklerinin İslam'ı kılıç zoruyla kabul etmediğini, aksine zaten tevhidi bir inanca sahip oldukları için İslam’ı bir nur gibi benimsediklerini anlatır.

Oğuzlar, İslam’ı kabul ettikten sonra, Allah’ın adını yüceltmek için dünyanın dört bir yanına yayıldılar. Bu, İlây-ı Kelimetullah mefkuresinin en güzel örneğidir.

Bu ruh, Selçuklu ve Osmanlı Devletleri ile zirveye ulaşmış; adalet, merhamet ve barışın hakim olduğu büyük medeniyetler kurulmuştur. Osmanlı, yüzyıllar boyunca dünyaya hükmettiğinde, Allah’ın adaletini yaymaya çalıştı. Adaletin, mazlumun yanında yer almanın ve hakkı savunmanın sembolü oldular.

Bugünün Türkiyesi: İmtihan ve umut…

Günümüz Türkiye’si de bu misyonu taşımaya devam etmektedir. Etrafı fitne ateşiyle sarılı olsa da Türkiye’nin Müslüman kimliği ve İslam davası üzerine yürüttüğü mücadelesi devam etmektedir.

Allah, bu toprakları, şeytanın oyunlarına rağmen daima koruyacak ve İslam sancağını dalgalandırmaya devam edecektir.

Kur’an’da bu konuda bizlere şöyle müjdelenmektedir:

Allah’ın yardımı ve zaferi geldiğinde ve insanların Allah’ın dinine fevc fevc girdiklerini gördüğünde, Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan bağış dile. Çünkü O, tevbeleri çokça kabul edendir.” (Nasr Suresi, 1-3. Ayetler)

Bu ayet, her zorluğun ardından bir ferahlığın geleceğine işarettir. Müslüman Türkler, tarih boyunca olduğu gibi, bugün de İslam’ın ve adaletin temsilcisi olarak hareket etmekte, dünya mazlumlarına umut olmaktadır.

Geleceğe umut veren bir Türkiye…

Bugünün Türkiyesi, güçlü bir iman ve medeniyet birikimi ile geleceğe umutla bakmaktadır. Türkiye, İlây-ı Kelimetullah mefkuresi doğrultusunda, dünya üzerindeki mazlum milletlere ışık tutmaya, İslam’ın adaletini ve merhametini yaymaya devam edecektir.

Bu yolda karşılaştığımız her zorluk, bizi Allah’a daha da yaklaştıracak, imanımızı pekiştirecektir. Şeytanın tuzakları ne kadar büyük olursa olsun, Allah’ın yardımı ve bizlerin iman gücü daha büyüktür.

Mefkuremiz, İlây-ı Kelimetullah; hedefimiz, dünyada adaletin ve merhametin hakim olduğu bir düzeni kurmak olmalıdır. Bu doğrultuda çalışmalı, İslam’ın ışığını her bir ferde ulaştırmalı ve tarihten aldığımız derslerle geleceğimizi inşa etmeliyiz.

Sonuç olarak:

Bugünün Müslüman Türkleri, Hanif Oğuz Bozoklarının torunları olarak, tarihsel mirasımıza sahip çıkmalı ve İslam’ın bayrağını dalgalandırmaya devam etmelidir. Zorluklar olsa da Allah’ın yardımı bizlerle olacaktır.

Türkiye, İlây-ı Kelimetullah mefkuresine sadık kalarak, adaletin, merhametin ve hakkaniyetin temsilcisi olmaya devam edecektir.

Umut dolu bir gelecek, bu inançla mümkün olacaktır.

.

Barbaros Nasün, dikGAZETE.com

.

Müslüman Türkler: Hanif Oğuz Bozoklar, Tarihi Gerçekler ve İlây-ı Kelimetullah Mefkuresi

İslam, tarihin her döneminde insanlığa adalet, merhamet ve hakkaniyeti öğretmiş; hayatın her alanında insana doğru bir yol haritası sunmuştur. Türkiye, İslam’ın sancaktarı olan bir ülke olarak bu kutsal sorumluluğu asırlardır omuzlamıştır. Ancak, bu büyük emaneti taşıyan bir toplumda, en azılı şeytanların ve fitnelerin de faaliyet göstermesi kaçınılmazdır.

İslam'ın en güçlü merkezlerinden biri olan bu topraklarda, sapkınlıklar, ahlaksızlıklar ve zulümler de maalesef tarih boyunca var olmuştur. Bu durum, Müslümanlar için imtihanın bir parçasıdır.

Kur’an-ı Kerim’den deliller…

Kur'an, insanın şeytanla olan mücadelesini açıkça ortaya koyar. Allah, insanı yarattığında şeytan, insanı saptıracağına dair söz vermiştir. Nitekim Allah Teala, şöyle buyurur:

Ey Âdem oğulları! Şeytan sizi, anne ve babanızı cennetten çıkardığı gibi aldatmasın.” (A'raf Suresi, 27. Ayet)

Bu ayette, şeytanın her fırsatta insanları doğru yoldan saptırmaya çalışacağına dikkat çekilmiştir. Müslümanlar olarak, şeytanın bu oyunlarına karşı sürekli uyanık olmalı, kalplerimizi imanla, zikirle ve salih amellerle kuvvetlendirmeliyiz.

Özellikle Türkiye gibi İslam’ın sancaktarı olan bir ülkede, bu mücadele, daha da çetin olabilir. Ancak tarihimiz, bizlere umut veren sayısız zafer ve direnişle doludur.

Hadis-i Şeriflerle uyarı ve müjdeler…

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bu mücadeleye karşı ümmetini uyarmış ve sabredenlerin mükafatlandırılacağını müjdelemiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurur:

Mü’minin, bu dünyada çektiği her sıkıntı, onun günahlarına kefaret olur.” (Buhari)

Bu hadis, bizlere sabretmemiz gerektiğini ve Allah’ın adaletine güvenmemizi öğretir. Türk milletinin İslam’ı kabul etmesiyle birlikte tarih sahnesinde oynadığı rol, işte bu sabır ve imanla yoğrulmuştur.

Oğuzların Müslüman oluşu, Hanif dinine mensup olan bu milletin kadim bir geleneğinin devamıdır. İslam’a geçiş sürecinde Hanif Oğuz Bozok boyları, tevhidi bir mefkureyi benimseyerek İlây-ı Kelimetullah uğruna mücadele etmeyi şiar edinmişlerdir.

Hanif Oğuz Bozoklar: İman ve direnişin temsilcileri…

Tarihi kaynaklar, Oğuz Türklerinin İslam'ı kılıç zoruyla kabul etmediğini, aksine zaten tevhidi bir inanca sahip oldukları için İslam’ı bir nur gibi benimsediklerini anlatır.

Oğuzlar, İslam’ı kabul ettikten sonra, Allah’ın adını yüceltmek için dünyanın dört bir yanına yayıldılar. Bu, İlây-ı Kelimetullah mefkuresinin en güzel örneğidir.

Bu ruh, Selçuklu ve Osmanlı Devletleri ile zirveye ulaşmış; adalet, merhamet ve barışın hakim olduğu büyük medeniyetler kurulmuştur. Osmanlı, yüzyıllar boyunca dünyaya hükmettiğinde, Allah’ın adaletini yaymaya çalıştı. Adaletin, mazlumun yanında yer almanın ve hakkı savunmanın sembolü oldular.

Bugünün Türkiyesi: İmtihan ve umut…

Günümüz Türkiye’si de bu misyonu taşımaya devam etmektedir. Etrafı fitne ateşiyle sarılı olsa da Türkiye’nin Müslüman kimliği ve İslam davası üzerine yürüttüğü mücadelesi devam etmektedir.

Allah, bu toprakları, şeytanın oyunlarına rağmen daima koruyacak ve İslam sancağını dalgalandırmaya devam edecektir.

Kur’an’da bu konuda bizlere şöyle müjdelenmektedir:

Allah’ın yardımı ve zaferi geldiğinde ve insanların Allah’ın dinine fevc fevc girdiklerini gördüğünde, Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan bağış dile. Çünkü O, tevbeleri çokça kabul edendir.” (Nasr Suresi, 1-3. Ayetler)

Bu ayet, her zorluğun ardından bir ferahlığın geleceğine işarettir. Müslüman Türkler, tarih boyunca olduğu gibi, bugün de İslam’ın ve adaletin temsilcisi olarak hareket etmekte, dünya mazlumlarına umut olmaktadır.

Geleceğe umut veren bir Türkiye…

Bugünün Türkiyesi, güçlü bir iman ve medeniyet birikimi ile geleceğe umutla bakmaktadır. Türkiye, İlây-ı Kelimetullah mefkuresi doğrultusunda, dünya üzerindeki mazlum milletlere ışık tutmaya, İslam’ın adaletini ve merhametini yaymaya devam edecektir.

Bu yolda karşılaştığımız her zorluk, bizi Allah’a daha da yaklaştıracak, imanımızı pekiştirecektir. Şeytanın tuzakları ne kadar büyük olursa olsun, Allah’ın yardımı ve bizlerin iman gücü daha büyüktür.

Mefkuremiz, İlây-ı Kelimetullah; hedefimiz, dünyada adaletin ve merhametin hakim olduğu bir düzeni kurmak olmalıdır. Bu doğrultuda çalışmalı, İslam’ın ışığını her bir ferde ulaştırmalı ve tarihten aldığımız derslerle geleceğimizi inşa etmeliyiz.

Sonuç olarak:

Bugünün Müslüman Türkleri, Hanif Oğuz Bozoklarının torunları olarak, tarihsel mirasımıza sahip çıkmalı ve İslam’ın bayrağını dalgalandırmaya devam etmelidir. Zorluklar olsa da Allah’ın yardımı bizlerle olacaktır.

Türkiye, İlây-ı Kelimetullah mefkuresine sadık kalarak, adaletin, merhametin ve hakkaniyetin temsilcisi olmaya devam edecektir.

Umut dolu bir gelecek, bu inançla mümkün olacaktır.

.

Barbaros Nasün, dikGAZETE.com

.