“NATO’cu İslamcılar Partisi”nde eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na yer var mı?

“NATO’cu İslamcılar Partisi”nde eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na yer var mı?

AK Parti küskünlerinin, vakit geçirmekte zorlanan ve kendilerine meşguliyet arayan emekli bürokratların, iflas etmiş, ihale alamayan müteahhitlerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen yeni bir politik organizasyon çabasında oldukları biliniyor. 

Zaman zaman yeni parti kurulmasıyla ilgili haberlerde, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski bakanlardan Ali Babacan’ın ismi geçiyor. 

Şimdilik ortaya çıkan ama kalabalıklara hitabetinde yeni partiyle ilgili ipucu vermeyen Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu var. Mesajı; duruşuyla veriyor, ben buradayım beni unutmayın diyor. 

Geçtiğimiz 9 Şubat Cumartesi günü Ankara Ulus'ta Hacı Bayram Veli Camiine yakın, Araştırma ve Kültür Vakfı'nın konferans salonunda, Dışişleri eski bakanı ve mülga eski başbakanlardan, Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun "Sistemik Deprem: Ulusal, Bölgesel ve Küresel Bunalım" temalı konuşmasını dinledim.

Öğle namazını Hacı Bayram Veli camisinde kılan Davutoğlu ve kendisine refakat eden eşi Dr. Sare Hanıma cami çıkışında “halkın ilgisi var” denilebilecek görüntüler kaydedildi. Ancak ilgili kalabalık zaten adı geçen vakıfta kendisini dinlemeye gelenlerden oluşuyordu.

Konuşma öncesinde iki hususa cevap aramıştım.

Birincisi; Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminde Türkiye’yi, Suriye ve Rusya ile savaşın eşiğine getiren politikanın mimarı olması nedeniyle geçmişe dönük muhasebesi veya herhangi bir pişmanlığı var mı? 

İkincisi; uysal görüntüsüne rağmen “su altından saman yürüten” ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalifi olduğunu “Mısır’daki sağır sultan”ın dahi duyduğu Davutoğlu’na kapılarını açan Araştırma ve Kültür Vakfının, bu tercihinin yol ayrımına gelip gelmediği?

AKV’nin Ankara’daki en büyük destekçisi maddi ve manevi hamisi Ankara eski Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek’in bu işe ne demiş olabileceği?

Prof .Dr. Davutoğlu’nu tanır mıyım?

Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun Türk dış politikası üzerine yazmış olduğu Stratejik Derinlik / Strategic Depth kitabını Ankara’ya gelmeden iki yıl önce 2001’de alıp okumuştum.

Kitabı benim için cazip kılan, İslamcı gruplarda, hocanın Harp Okulunda derslere girdiği, kitabının konu başlıklarını anlattığı dedikodusuydu. Aslında dedikodu değildi, Ahmet Hoca, 1998–2002 yıllarında, gerçekten de Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Harp Akademilerinde misafir öğretim üyesi olarak ders vermişti.

Düşünsenize 28 Şubatın bin yıl daha devam edeceğinin açıklandığı günlerdeydik ve içimizden birinin Harp Okullarında hem de jeopolitik konularda strateji anlatması çok hoşumuza gitmişti. 

Kitabını okuduğum Prof. Dr. Davutoğlu ile 2 yıl sonra Başbakanlıkta aynı binada aynı katta çalıştım. 

Odalarımız karşı karşıyaydı. 

Yurt içi ve yurt dışından gelen heyetlerle görüştüğünden, yoğun iş temposu vardı. 

Asistanından, hocanın Taşkentli olduğunu öğrenince o günlerde biyografisini araştırdığım Taşkentli birisini sormak istedim. Kendisine 2000 yılında basılan Devrek Tarihi kitabımı takdim ettim.

Hoca, “-benim babam da Taşkent tarihi ile araştırma yapmıştı, hatta Taşkent kitabının yazılmasına katkı vermişti” deyince, memleketlisi rahmetli Ziya Uygur’u sordum. Tanıdığını ve kitaplarını okuduğunu söylemişti. 

Hocanın müdavimlerinden birisi de TİKA Başkanı Dr. Hakan Fidan’dı. 

Yıllar sonra Hoca, önce Dışişleri Bakanı sonra AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan oldu, Başbakanlık personeliyle bayramlaşma törenleri düzenledi hiç birine katılmadım, o nedenle el sıkışırken resmim de yok.  

Kendisinden sonra Başbakanlık koltuğuna oturan Binali Yıldırım’ın da ne bayram davetlerine ne de başbakanlık kapanırken personelle vedalaşma toplantısına iştirak etmedim. Onunla da bir kare resmim bulunmuyor. 

Prof Dr. Ahmet Davutoğlu’nun siyasi ve fikri çizgisinin kilometre taşlarını kim döşedi?

Ahmet Davutoğlu’nun buram buram resmiyet kokan biyografisine baktığınızda, 26 Şubat 1959 tarihinde Konya'nın Taşkent ilçesinde doğduğunu, İstanbul Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra, 1983-84 eğitim öğretim yılında Boğaziçi Üniversitesi'nin Ekonomi ve Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerini çift anadal programıyla bitirdiğini, aynı üniversitenin Kamu Yönetimi Bölümünde Yüksek Lisans, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde de doktora yaptığını, Malezya’ya falan gittiğini okursunuz. Ama hangi grubun fikir tezgahından geçtiğini çoğu kimse bilmez!

Prof Dr. Ahmet Davutoğlu Milli Görüşçü değil, Mücadele Birlikçi!

Mehmet Emin Alpkan ismi, Mücadele Birliği hareketinde yer alanlara hiç de yabancı gelmez. Bir oğlu uzun yıllar Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde başhekimliği yaptı.

Diğer oğlu, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü (G.Y.T.E) Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Lütfihak Alpkan, 2017’de KHK ile kapatılan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığına atanmıştı. 

Davutoğlu’nun baba dostu Mehmet Emin Alpkan kim? 

Taşkentli.

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun babasının en yakın arkadaşlarından. Taşkentliler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi. 

Mehmet Emin Alpkan’ın da Davutoğlu için ‘küçük adam’ dediğinden söz edilir. 

Mehmet Emin Alpkan ismi neden bu kadar önemli?

Davutoğlu ve babası Mehmet Bey;  İstanbul’da Mehmet Emin Alpkan’a sık sık gelip giderlerdi. 

Mehmet Davutoğlu “Bizim Anadolu” Gazetesine, Mehmet Emin Alpkan’ı sık sık ziyarete gider bazen yanında oğlu Ahmet Davutoğlu da bulunurdu. 

Mehmet Emin Alpkan, Türkiye’de birçok grup ile bağlantısı bulunan ve bazılarınca “istihbaratçı” olduğu vurgusu yapılan bir isimdi. 

Ayaktakiler: Aykut Edibali, Mehmet Kutlular, Enver Ören, Ergün Göze. Oturanlar: İrfan Atagün, Sait Bilgiç, İsa Yusuf Alptekin, Mehmet Emin Alpkan.

Mehmet Niyazi Özdemir’in bu konudaki tanıklığı önemli. 

Şöyle anlatıyor; “-Bizler üniversiteye geldiğimizde Mehmet Emin Alpkan matbaacı idi; Milli bakkal olduğu dönemi bilmiyoruz. 

Bir subay Mehmet Emin Ağabeyi şöyle tarif ediyordu; ‘Biz evvela bakkal Mehmet Emin’e peynir ve zeytin almaya gidiyorduk. 

Sonradan baktık ki biz ondan peynir ve zeytin almıyor, meğer ondan fikir alıyormuşuz.’ 

Bakkalı Yıldız’da idi; pek çok subay onun müşterisiydi. 

Mehmet Emin Ağabey’in iki lafından birisi vatan ve millete dair idi; çevresini hep milli ruhla ışıklandırıyordu. Alpaslan Türkeş’le de çok yakın arkadaştı.”

Sadece merhum Türkeş’le değil sıkıntılı ve imkânsızlıklar içinde bir hayat süren Mehmet Emin Alpkan’ın konuştuğu siyasi liderler arasında Necmeddin Erbakan, Süleyman Demirel’de bulunuyordu.

Alpkan, 1960 İhtilalinin kudretli paşası Faruk Güventürk’ün arkadaşı…

Hatta 1960 ihtilalinin kudretli paşası Faruk Güventürk te çok yakın tanıdıklarından. 1960 ihtilalinin ilk günlerinde Mehmet Emin Alpkan’ın evine gelen askerler kitaplarını bir çuvala doldurur ve bir “ceep”e bindirerek kışlaya götürürler. 

Sorgusu sırasında daha önceden arkadaş olduğu kışla komutanı Korgeneral Fahri Güventürk ile karşı karşıya geldiklerinde Fahri Güventürk; “-Hayırdır Mehmet Bey, burada ne işiniz var” deyince; Mehmet Emin Alpkan “-askerler beni aldılar buraya getirdiler”, cevabını verir.

Güventürk, Alpkan’ı gözaltına alan askerlere hemen “Beyefendiyi aldığınız yere tekrar bırakın” talimatını verir ve kendisinden özür diler.

“Bizim Anadolu” Gazetesine çocukluğunda babası ile giden Davutoğlu, lise yıllarında Pınar dergisine uğrar ve Otağ yayınevinin Cağaoğlu’nda bulunan kitap satış bürosuna da uğrar. 

Babası Mehmet Emin Alpkan, Mücadele Birliği’nin çıkardığı mecmuları yakından takip ediyordu, Pınar dergisine ve Yeniden Milli Mücadele Dergisine aboneliği vardı. 

Ahmet Davutoğlu’nun İstanbul Erkek Lisesi'nde okuduğu yıllar, öğrenci olaylarının yoğun yaşandığı dönemlerdir.  

Birgün Cağaloğlu’nda bulunan liseden çıkar yine Cağaloğlu’nda ki Otağ Yayınlarından kitap almaya gitmişti.

Okulundan tanıdığı solcu arkadaş grubunun onu fark etmesi üzerine küçük bir arbede yaşanır ve Davutoğlu yakında bulunan bir camiye sığınır, öğleden akşama kadar camiden çıkmaz. 

Mücadele Birliği'nin ilk genel başkanlığını yapan Necmettin Erişen’le irtibatı…

Davutoğlu,  3 Haziran 2011 Cuma günü Adana’da vefat eden 1960'lı 70'li yıllarda “Türkiye İslamcılığı”nın en aktif ve organize gücü Mücadele Birliği'nin ilk genel başkanlığını yapan Necmettin Erişen’in cenazesine katılmadığı için eleştirilmişti.

Hatta sosyal medyadaki bazı paylaşımlarda “Ahmet Davutoğlu’nun vefa borcuna olan sadakatsizliği” gündeme getirilmiş, merhum Erişen’in Davutoğlu için anlattığı şu anekdot da Erişen’in ağzından gündeme getirilmişti; “-Ahmet Davutoğlu çok zor şartlara yetiştiğinden ona öğrencilik döneminde kıt imkanlarla bakıyorduk, tek çorabı olduğu için akşamdan yıkadığım çoraplarını sabah ona giydirip okula yollardım" 

Yeniden Milli Mücadele Hareketi'nin kurucularından Yavuz Arslan Argun'un cenazesine katıldı!..

Yavuz Arslan Argun, 1960'lı yılların sonlarında anti-emperyalist, anti-siyonist, anti-komünist Müslüman öğrenciler tarafından başlatılan aksiyoner öğrenci hareketi Yeniden Milli Mücadele Hareketi'nin kurucularındandı.

1 Ağustos 2018’de vefat ettiğinde cenazesine katılan en sürpriz isim, eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’ydu. 

Yeniden Milli Mücadele Hareketi'nin kurucularından Yavuz Arslan Argun'un cenazesi, Adapazarı’nda Emirdağ Mezarlığı'ndaki aile kabristanlığında toprağa verilmişti.

Cenaze namazını eski  milletvekili ve eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı (Mücadele Birlikçi Cemil Çiçek’in amcaoğlu) Mehmet Çiçek kıldırmıştı.  

Cenazede kimler yoktu ki? 

Arslan Argun'un ailesi ve yakınlarının yanı sıra eski TBMM başkanları Cemil Çiçek ve İsmail Kahraman, eski Başbakan Ahmet DavutoğluYargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Millet Partisi İstanbul İl Başkanı Derviş Doğan, Milli Mücadele Derneği Başkanı Ahmet Edibali vs. vs.

Argun’un cenazesi Mücadele Birliğinin en büyük abisi Aykut Edabali hariç piyasada bu hareketten kopmuş kim varsa bir araya getirmişti. 

Defin sonrası, TBMM eski başkanı Cemil Çiçek, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, İstanbul eski Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, Ankara eski Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in bir araya gelerek sohbet ettikleri bilgisi pek gündeme getirilmedi. 

Davutoğlu, Mücadele Birliğinin kabadayı abisi Yavuz Arslan Argun'un kızına da nikâh şahitliği yapacak kadar yakın isimdi.  

Nitekim, Ankara eski Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Melih Gökçek, 24 Aralık 2017 tarihli  twitter mesajında “Değerli ağabeyim Yavuz Arslan Argun’un kızı Zehra’nın nikâhında Sn. Ahmet Davutoğlu ve Sn. Mehmet Çiçekle birlikte nikâh şahitliği yaptık... rabbim gençlere iki cihan saadeti versin.” dileklerini iletmişti. 

Davutoğlu’nun konuşturulduğu "AKV" nasıl bir STK?

Prof. Dr. Davutoğlu’nun Sistemik Deprem: Ulusal, Bölgesel ve Küresel Bunalım” temalı konuşmasını yaptığı Araştırma ve Kültür Vakfı Ankara şubesi, Mücadele Birliğinden ayrılıp Pınar dergisinin matbaasına el koyan ekibin çizgisini takip ediyor. 

Halen aktif yayıncılık yapan Pınar Yayınevi ve Umran dergisiyle irtibatlılar. 

Ankara Şubesinin ilk kurucuları ve bazı yöneticileri İbrahim Melih Gökçek’in Büyükşehir Belediye başkanlığında kendisinin bürokratlarından oluşuyordu. Gökçek’in maddi ve manevi desteğini alan AKV Ankara şubesinin, Gökçek’ten habersiz adım atmayacağı söylenebilir. 

Dediğim o ki Sayın Davutoğlu’nun, vakfın Ankara şubesinde konuşturulmasında Gökçek’in onayı mutlaka vardır ve bilgisi dahilindedir. 

Şimdiye kadar AK Parti’ye kesintisiz destek veren bu grubun, AK Parti haricinde “yeni bir siyasi oluşuma gidecek” söylentilerinin tavan yaptığı bir ortamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rakipliği söz konusu olan Davutoğlu’nu davet ederek söz vermeleri, bu siyasi oluşumda yer almak istediklerinin deklaresi gibi geliyor. 

Yeni siyasi hareketin motor gücünü, öncü gücünü, Mücadele Birliği’nden kopan bu ekip oluşturuyor olabilir mi? Ne dersiniz?

Aklıma gelmişken, Hocanın konuşmasını hiç de objektif bulmadım.

Türkiye’yi Rusya ile savaşın eşiğine getiren dış politikası ve Suriye konusunda kendisine yönelik herhangi bir eleştiri yapmadı.  Büyüklere masallar anlattı.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

AK Parti küskünlerinin, vakit geçirmekte zorlanan ve kendilerine meşguliyet arayan emekli bürokratların, iflas etmiş, ihale alamayan müteahhitlerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen yeni bir politik organizasyon çabasında oldukları biliniyor. 

Zaman zaman yeni parti kurulmasıyla ilgili haberlerde, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski bakanlardan Ali Babacan’ın ismi geçiyor. 

Şimdilik ortaya çıkan ama kalabalıklara hitabetinde yeni partiyle ilgili ipucu vermeyen Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu var. Mesajı; duruşuyla veriyor, ben buradayım beni unutmayın diyor. 

Geçtiğimiz 9 Şubat Cumartesi günü Ankara Ulus'ta Hacı Bayram Veli Camiine yakın, Araştırma ve Kültür Vakfı'nın konferans salonunda, Dışişleri eski bakanı ve mülga eski başbakanlardan, Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun "Sistemik Deprem: Ulusal, Bölgesel ve Küresel Bunalım" temalı konuşmasını dinledim.

Öğle namazını Hacı Bayram Veli camisinde kılan Davutoğlu ve kendisine refakat eden eşi Dr. Sare Hanıma cami çıkışında “halkın ilgisi var” denilebilecek görüntüler kaydedildi. Ancak ilgili kalabalık zaten adı geçen vakıfta kendisini dinlemeye gelenlerden oluşuyordu.

Konuşma öncesinde iki hususa cevap aramıştım.

Birincisi; Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminde Türkiye’yi, Suriye ve Rusya ile savaşın eşiğine getiren politikanın mimarı olması nedeniyle geçmişe dönük muhasebesi veya herhangi bir pişmanlığı var mı? 

İkincisi; uysal görüntüsüne rağmen “su altından saman yürüten” ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalifi olduğunu “Mısır’daki sağır sultan”ın dahi duyduğu Davutoğlu’na kapılarını açan Araştırma ve Kültür Vakfının, bu tercihinin yol ayrımına gelip gelmediği?

AKV’nin Ankara’daki en büyük destekçisi maddi ve manevi hamisi Ankara eski Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek’in bu işe ne demiş olabileceği?

Prof .Dr. Davutoğlu’nu tanır mıyım?

Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun Türk dış politikası üzerine yazmış olduğu Stratejik Derinlik / Strategic Depth kitabını Ankara’ya gelmeden iki yıl önce 2001’de alıp okumuştum.

Kitabı benim için cazip kılan, İslamcı gruplarda, hocanın Harp Okulunda derslere girdiği, kitabının konu başlıklarını anlattığı dedikodusuydu. Aslında dedikodu değildi, Ahmet Hoca, 1998–2002 yıllarında, gerçekten de Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Harp Akademilerinde misafir öğretim üyesi olarak ders vermişti.

Düşünsenize 28 Şubatın bin yıl daha devam edeceğinin açıklandığı günlerdeydik ve içimizden birinin Harp Okullarında hem de jeopolitik konularda strateji anlatması çok hoşumuza gitmişti. 

Kitabını okuduğum Prof. Dr. Davutoğlu ile 2 yıl sonra Başbakanlıkta aynı binada aynı katta çalıştım. 

Odalarımız karşı karşıyaydı. 

Yurt içi ve yurt dışından gelen heyetlerle görüştüğünden, yoğun iş temposu vardı. 

Asistanından, hocanın Taşkentli olduğunu öğrenince o günlerde biyografisini araştırdığım Taşkentli birisini sormak istedim. Kendisine 2000 yılında basılan Devrek Tarihi kitabımı takdim ettim.

Hoca, “-benim babam da Taşkent tarihi ile araştırma yapmıştı, hatta Taşkent kitabının yazılmasına katkı vermişti” deyince, memleketlisi rahmetli Ziya Uygur’u sordum. Tanıdığını ve kitaplarını okuduğunu söylemişti. 

Hocanın müdavimlerinden birisi de TİKA Başkanı Dr. Hakan Fidan’dı. 

Yıllar sonra Hoca, önce Dışişleri Bakanı sonra AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan oldu, Başbakanlık personeliyle bayramlaşma törenleri düzenledi hiç birine katılmadım, o nedenle el sıkışırken resmim de yok.  

Kendisinden sonra Başbakanlık koltuğuna oturan Binali Yıldırım’ın da ne bayram davetlerine ne de başbakanlık kapanırken personelle vedalaşma toplantısına iştirak etmedim. Onunla da bir kare resmim bulunmuyor. 

Prof Dr. Ahmet Davutoğlu’nun siyasi ve fikri çizgisinin kilometre taşlarını kim döşedi?

Ahmet Davutoğlu’nun buram buram resmiyet kokan biyografisine baktığınızda, 26 Şubat 1959 tarihinde Konya'nın Taşkent ilçesinde doğduğunu, İstanbul Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra, 1983-84 eğitim öğretim yılında Boğaziçi Üniversitesi'nin Ekonomi ve Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerini çift anadal programıyla bitirdiğini, aynı üniversitenin Kamu Yönetimi Bölümünde Yüksek Lisans, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde de doktora yaptığını, Malezya’ya falan gittiğini okursunuz. Ama hangi grubun fikir tezgahından geçtiğini çoğu kimse bilmez!

Prof Dr. Ahmet Davutoğlu Milli Görüşçü değil, Mücadele Birlikçi!

Mehmet Emin Alpkan ismi, Mücadele Birliği hareketinde yer alanlara hiç de yabancı gelmez. Bir oğlu uzun yıllar Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde başhekimliği yaptı.

Diğer oğlu, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü (G.Y.T.E) Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Lütfihak Alpkan, 2017’de KHK ile kapatılan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığına atanmıştı. 

Davutoğlu’nun baba dostu Mehmet Emin Alpkan kim? 

Taşkentli.

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun babasının en yakın arkadaşlarından. Taşkentliler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi. 

Mehmet Emin Alpkan’ın da Davutoğlu için ‘küçük adam’ dediğinden söz edilir. 

Mehmet Emin Alpkan ismi neden bu kadar önemli?

Davutoğlu ve babası Mehmet Bey;  İstanbul’da Mehmet Emin Alpkan’a sık sık gelip giderlerdi. 

Mehmet Davutoğlu “Bizim Anadolu” Gazetesine, Mehmet Emin Alpkan’ı sık sık ziyarete gider bazen yanında oğlu Ahmet Davutoğlu da bulunurdu. 

Mehmet Emin Alpkan, Türkiye’de birçok grup ile bağlantısı bulunan ve bazılarınca “istihbaratçı” olduğu vurgusu yapılan bir isimdi. 

Ayaktakiler: Aykut Edibali, Mehmet Kutlular, Enver Ören, Ergün Göze. Oturanlar: İrfan Atagün, Sait Bilgiç, İsa Yusuf Alptekin, Mehmet Emin Alpkan.

Mehmet Niyazi Özdemir’in bu konudaki tanıklığı önemli. 

Şöyle anlatıyor; “-Bizler üniversiteye geldiğimizde Mehmet Emin Alpkan matbaacı idi; Milli bakkal olduğu dönemi bilmiyoruz. 

Bir subay Mehmet Emin Ağabeyi şöyle tarif ediyordu; ‘Biz evvela bakkal Mehmet Emin’e peynir ve zeytin almaya gidiyorduk. 

Sonradan baktık ki biz ondan peynir ve zeytin almıyor, meğer ondan fikir alıyormuşuz.’ 

Bakkalı Yıldız’da idi; pek çok subay onun müşterisiydi. 

Mehmet Emin Ağabey’in iki lafından birisi vatan ve millete dair idi; çevresini hep milli ruhla ışıklandırıyordu. Alpaslan Türkeş’le de çok yakın arkadaştı.”

Sadece merhum Türkeş’le değil sıkıntılı ve imkânsızlıklar içinde bir hayat süren Mehmet Emin Alpkan’ın konuştuğu siyasi liderler arasında Necmeddin Erbakan, Süleyman Demirel’de bulunuyordu.

Alpkan, 1960 İhtilalinin kudretli paşası Faruk Güventürk’ün arkadaşı…

Hatta 1960 ihtilalinin kudretli paşası Faruk Güventürk te çok yakın tanıdıklarından. 1960 ihtilalinin ilk günlerinde Mehmet Emin Alpkan’ın evine gelen askerler kitaplarını bir çuvala doldurur ve bir “ceep”e bindirerek kışlaya götürürler. 

Sorgusu sırasında daha önceden arkadaş olduğu kışla komutanı Korgeneral Fahri Güventürk ile karşı karşıya geldiklerinde Fahri Güventürk; “-Hayırdır Mehmet Bey, burada ne işiniz var” deyince; Mehmet Emin Alpkan “-askerler beni aldılar buraya getirdiler”, cevabını verir.

Güventürk, Alpkan’ı gözaltına alan askerlere hemen “Beyefendiyi aldığınız yere tekrar bırakın” talimatını verir ve kendisinden özür diler.

“Bizim Anadolu” Gazetesine çocukluğunda babası ile giden Davutoğlu, lise yıllarında Pınar dergisine uğrar ve Otağ yayınevinin Cağaoğlu’nda bulunan kitap satış bürosuna da uğrar. 

Babası Mehmet Emin Alpkan, Mücadele Birliği’nin çıkardığı mecmuları yakından takip ediyordu, Pınar dergisine ve Yeniden Milli Mücadele Dergisine aboneliği vardı. 

Ahmet Davutoğlu’nun İstanbul Erkek Lisesi'nde okuduğu yıllar, öğrenci olaylarının yoğun yaşandığı dönemlerdir.  

Birgün Cağaloğlu’nda bulunan liseden çıkar yine Cağaloğlu’nda ki Otağ Yayınlarından kitap almaya gitmişti.

Okulundan tanıdığı solcu arkadaş grubunun onu fark etmesi üzerine küçük bir arbede yaşanır ve Davutoğlu yakında bulunan bir camiye sığınır, öğleden akşama kadar camiden çıkmaz. 

Mücadele Birliği'nin ilk genel başkanlığını yapan Necmettin Erişen’le irtibatı…

Davutoğlu,  3 Haziran 2011 Cuma günü Adana’da vefat eden 1960'lı 70'li yıllarda “Türkiye İslamcılığı”nın en aktif ve organize gücü Mücadele Birliği'nin ilk genel başkanlığını yapan Necmettin Erişen’in cenazesine katılmadığı için eleştirilmişti.

Hatta sosyal medyadaki bazı paylaşımlarda “Ahmet Davutoğlu’nun vefa borcuna olan sadakatsizliği” gündeme getirilmiş, merhum Erişen’in Davutoğlu için anlattığı şu anekdot da Erişen’in ağzından gündeme getirilmişti; “-Ahmet Davutoğlu çok zor şartlara yetiştiğinden ona öğrencilik döneminde kıt imkanlarla bakıyorduk, tek çorabı olduğu için akşamdan yıkadığım çoraplarını sabah ona giydirip okula yollardım" 

Yeniden Milli Mücadele Hareketi'nin kurucularından Yavuz Arslan Argun'un cenazesine katıldı!..

Yavuz Arslan Argun, 1960'lı yılların sonlarında anti-emperyalist, anti-siyonist, anti-komünist Müslüman öğrenciler tarafından başlatılan aksiyoner öğrenci hareketi Yeniden Milli Mücadele Hareketi'nin kurucularındandı.

1 Ağustos 2018’de vefat ettiğinde cenazesine katılan en sürpriz isim, eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’ydu. 

Yeniden Milli Mücadele Hareketi'nin kurucularından Yavuz Arslan Argun'un cenazesi, Adapazarı’nda Emirdağ Mezarlığı'ndaki aile kabristanlığında toprağa verilmişti.

Cenaze namazını eski  milletvekili ve eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı (Mücadele Birlikçi Cemil Çiçek’in amcaoğlu) Mehmet Çiçek kıldırmıştı.  

Cenazede kimler yoktu ki? 

Arslan Argun'un ailesi ve yakınlarının yanı sıra eski TBMM başkanları Cemil Çiçek ve İsmail Kahraman, eski Başbakan Ahmet DavutoğluYargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Millet Partisi İstanbul İl Başkanı Derviş Doğan, Milli Mücadele Derneği Başkanı Ahmet Edibali vs. vs.

Argun’un cenazesi Mücadele Birliğinin en büyük abisi Aykut Edabali hariç piyasada bu hareketten kopmuş kim varsa bir araya getirmişti. 

Defin sonrası, TBMM eski başkanı Cemil Çiçek, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, İstanbul eski Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, Ankara eski Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in bir araya gelerek sohbet ettikleri bilgisi pek gündeme getirilmedi. 

Davutoğlu, Mücadele Birliğinin kabadayı abisi Yavuz Arslan Argun'un kızına da nikâh şahitliği yapacak kadar yakın isimdi.  

Nitekim, Ankara eski Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Melih Gökçek, 24 Aralık 2017 tarihli  twitter mesajında “Değerli ağabeyim Yavuz Arslan Argun’un kızı Zehra’nın nikâhında Sn. Ahmet Davutoğlu ve Sn. Mehmet Çiçekle birlikte nikâh şahitliği yaptık... rabbim gençlere iki cihan saadeti versin.” dileklerini iletmişti. 

Davutoğlu’nun konuşturulduğu "AKV" nasıl bir STK?

Prof. Dr. Davutoğlu’nun Sistemik Deprem: Ulusal, Bölgesel ve Küresel Bunalım” temalı konuşmasını yaptığı Araştırma ve Kültür Vakfı Ankara şubesi, Mücadele Birliğinden ayrılıp Pınar dergisinin matbaasına el koyan ekibin çizgisini takip ediyor. 

Halen aktif yayıncılık yapan Pınar Yayınevi ve Umran dergisiyle irtibatlılar. 

Ankara Şubesinin ilk kurucuları ve bazı yöneticileri İbrahim Melih Gökçek’in Büyükşehir Belediye başkanlığında kendisinin bürokratlarından oluşuyordu. Gökçek’in maddi ve manevi desteğini alan AKV Ankara şubesinin, Gökçek’ten habersiz adım atmayacağı söylenebilir. 

Dediğim o ki Sayın Davutoğlu’nun, vakfın Ankara şubesinde konuşturulmasında Gökçek’in onayı mutlaka vardır ve bilgisi dahilindedir. 

Şimdiye kadar AK Parti’ye kesintisiz destek veren bu grubun, AK Parti haricinde “yeni bir siyasi oluşuma gidecek” söylentilerinin tavan yaptığı bir ortamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rakipliği söz konusu olan Davutoğlu’nu davet ederek söz vermeleri, bu siyasi oluşumda yer almak istediklerinin deklaresi gibi geliyor. 

Yeni siyasi hareketin motor gücünü, öncü gücünü, Mücadele Birliği’nden kopan bu ekip oluşturuyor olabilir mi? Ne dersiniz?

Aklıma gelmişken, Hocanın konuşmasını hiç de objektif bulmadım.

Türkiye’yi Rusya ile savaşın eşiğine getiren dış politikası ve Suriye konusunda kendisine yönelik herhangi bir eleştiri yapmadı.  Büyüklere masallar anlattı.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete