Önce medya, sonra İktidar değişikliği kapıda!

Önce medya, sonra İktidar değişikliği kapıda!

Sermaye el değiştirir mi? 

Evet değiştirir!

Sermayenin medyası olur mu?

Olur!

Yakın gelecek, gelişmelere gebe mi?

Durum onu gösteriyor!

Her sermayenin iktidarı, her iktidarın sermayesi ve her ikisinin medyası olduğuna göre, bu güç odakları arasında geçişkenlik, sürdürülebilir pragmatizmi, oligarşik oportünizme dönüştürebilir.

Basının bu çıkar ilişkisindeki görevine gelince sözü şaire bırakalım "Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!"

Her sermaye grubu, kendi iktidarını arzular. Her iktidar da kendi sermaye gruplarını oluşturur. Tıpkı yeni kurulan cumhuriyetin yerli ve milli burjuvazisini oluşturması gibi. 

İmparatorluktan ulus devlete geçişte nasıl İstanbul sermayesine karşı Ankara merkezli Anadolu sermayesi veya küresel kapitalizmin Türkiye distribütörü azınlık sermayesine karşı milli sermayedarlar desteklendiyse aynı şekilde 1923 - 1970 arasındaki dönemde de İstanbul - Ankara basını kavgası yaşandı. 

Sonuç İstanbul'un fendi, Ankara'yı yendi! 

Günümüzde Ankara'da, Türkiye genelinde yayınlanan günlük gazete var mı? 

İstanbul Dükalığı”nın Başkent Ankara’ya ukalalığı!..

İstanbul’un Ankara’ya bakış açısı; "Katma değerin kadar düşün, paran kadar konuş!

Oysa Ankara’nın derin üst aklı; değil Anadolu’nun, Rumeli’nin, Türk - İslam coğrafyasının cihanşümul sorunlarıyla boğuşuyor. 

Dükalığın Avrupai fantezilerine gülüp geçiyor. 

Bilmek isteyenler için küçük bir hatırlatma; eğer mühür kimdeyse  Süleyman oysa, mühür Ankara'da.  

Bu kavga, bu yüce ülküyü, mefkureyi, kutlu düşünceyi İstanbul'un boğazında sevenlerle, Ankara’nın ayazında sevenler arasında. 

Hürriyet’te görevden almalar, işten çıkarmalar, istifalar yeni siyasi sürecin işareti…

Hürriyet'te yaprak dökümü sürüyor.

Öyle ki Türk medyasını dizayn eden güç odağı, derenin taşıyla derenin kuşunu avlanmakta usta. 

Önce gazete yönetiminde Çınar Oskay, İpek Yezdani, Sebati Karakurt, Kenan Başaran, İbrahim Yurtbay, Önder Öndeş, Dürdane Kırçuval, Şebnem Turhan gibi gazetecilikte deneyimli isimlerin işlerine son verdirdiler. 

Hürriyet gazetesinde işten çıkarılanların sayısı 43'e yükseldi. Sonra Genel Yayın Yönetmenliği koltuğunu Fikret Bila'dan devralan Vahap Munyar dün görevinden istifa etti.

Vahap Munyar, gazete yönetimine istifasını noter aracılığıyla göndermek zorunda bırakıldı. 

Ama o ne yaptı dersiniz? 

Tıpkı Kemal Sunal’ın işten kovan patronuna "-Sen kovmadın, ben istifa ediyorum" demesi gibi, istifasını noter aracılığıyla patronlarına ulaştırdı. 

Sosyal medyaya aynı gün içerisinde bir başka veda haberi daha düştü. Hürriyet gazetesi yazarı Gülse Birsel, gazeteden istifa ettiğini açıkladı.

Dedikodulara bakılırsa Munyar'ın ardından Ahmet Hakan'ın genel yayın yönetmenliği görevine gelmesine kesin gözüyle bakılıyor. 

Vahap Munyar neden istifa etti? 

Vahap Munyar'ın Demirören yönetimine tepki olarak görevinden istifa ettiğini falan sanmayın. İşveren, bu işten çıkarmaları “küçülerek büyüme stratejisi” ile açıklayabilir.

Kimse kusura bakmasın! 

Adam olmayı birey olmaya indirgeyen egoist bir düşünce yapısından, haksızlığa karşı koyma gibi erdemli bir hareket beklemek olsa olsa ancak ahmaklık  olur.

Geçen yıl, Yıldırım Demirören’in medya grubunu, Turkuvaz Medya’ya satacağı gündeme gelmişti…

Balık hafızalı olmak ne kadar kötü? Biz unutsak tarih unutmuyor. Ne olmuştu bir hatırlayalım!

Demirören Grubu Başkanı Yıldırım Demirören’in medya grubunu Turkuvaz Medya’ya satacağı iddialarına bir yenisi daha  eklenmişti. 

Ateş yanmayan yerden duman tütmeyeceğine göre, doğruluk payı olabilecek söylentilerin piyasada uçuşması doğal değil mi!..

AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen Demirören Medya Grubu’yla Azerbaycan devlet petrol şirketi SOCAR, ortak olmak için kolları sıvadılar. 

Senaristler; satış sürecinin Bakan Berat Albayrak’ın ağabeyi, Turkuvaz Medya Grubu Başkanvekili Serhat Albayrak tarafından yönetildiği ve yeni oluşacak ortaklığa Turkuvaz’dan bazı geçişlerin olacağını piyasaya pompaladı. 

Belliki  amaç pazarlığı kızıştırmak. 

Ne olduysa istenilen gerçekleşmedi.

Azeri petrol şirketi SOCAR, Türk medyasında yer alan Demirören Medya Grubu’nun hisselerini satın almak istediklerine ilişkin haberlerin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. 

SOCARDemirören Medya Grubu yalnız bırakmadı. Benzer bir açıklama da onlardan geldi.

Şöyle deniliyordu; "Son günlerde basında yer alan Şirketimiz de dahil olmak üzere Demirören Medya Grubu'nun el değiştireceğine ilişkin iddialar hiçbir surette gerçeği yansıtmamaktadır.

İşbu özel durum açıklaması, Sermaye Piyasası Kurulu'nun II-15.1 sayılı Özel Durumlar Tebliği'nin 9. maddesi uyarınca yapılmıştır.’"

SOCAR, daha önce hangi medya grubunu satın aldı?

SOCAR, daha önce de Rixos Otelleri’nin sahibi Fettah Tamince ile birlikte Star Gazetesi ve Kanal 24'ün içinde bulunduğu Star Medya Grubu'nu satın almıştı. 

Resmi unvanı "SOCAR Turkey Enerji A.Ş." olan SOCAR Türkiye, dünyanın en köklü petrol ve doğalgaz şirketlerinden biri olan SOCAR'ın (Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi) 2008 yılında kurulan bir iştirakidir.

En değerli Türk şirketlerinden biri olan Petkim'in 2008 yılının Mayıs ayında satın alınmasıyla birlikte SOCAR ülke dışındaki en büyük yatırımını Türkiye'de gerçekleştirdi. 

Türkiye'deki ana yatırım alanlarını doğalgaz ticareti ve dağıtımı, petrol rafinerisi ve dağıtımı, petrokimya ürünlerinin üretimi ve ticareti ile bu alanları destekler nitelikteki ilgili faaliyetler olarak tanımlayan SOCAR Türkiye, İzmir Aliağa'daki arazilerini kapsayan arazi için “Özel Endüstri Bölgesi” unvanını Türkiye'de ilk kez alan şirket.

Ayrıca SOCAR, bir altyapı projesi olan Güney Gaz Koridoru'nun en uzun kısmı olarak Hazar Denizi bölgesindeki kaynakları, Türkiye’ye ve Avrupa’ya ulaştırması planlanan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) Projesi'nin en büyük ortağıdır.

Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;

Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

Sermaye el değiştirir mi? 

Evet değiştirir!

Sermayenin medyası olur mu?

Olur!

Yakın gelecek, gelişmelere gebe mi?

Durum onu gösteriyor!

Her sermayenin iktidarı, her iktidarın sermayesi ve her ikisinin medyası olduğuna göre, bu güç odakları arasında geçişkenlik, sürdürülebilir pragmatizmi, oligarşik oportünizme dönüştürebilir.

Basının bu çıkar ilişkisindeki görevine gelince sözü şaire bırakalım "Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!"

Her sermaye grubu, kendi iktidarını arzular. Her iktidar da kendi sermaye gruplarını oluşturur. Tıpkı yeni kurulan cumhuriyetin yerli ve milli burjuvazisini oluşturması gibi. 

İmparatorluktan ulus devlete geçişte nasıl İstanbul sermayesine karşı Ankara merkezli Anadolu sermayesi veya küresel kapitalizmin Türkiye distribütörü azınlık sermayesine karşı milli sermayedarlar desteklendiyse aynı şekilde 1923 - 1970 arasındaki dönemde de İstanbul - Ankara basını kavgası yaşandı. 

Sonuç İstanbul'un fendi, Ankara'yı yendi! 

Günümüzde Ankara'da, Türkiye genelinde yayınlanan günlük gazete var mı? 

İstanbul Dükalığı”nın Başkent Ankara’ya ukalalığı!..

İstanbul’un Ankara’ya bakış açısı; "Katma değerin kadar düşün, paran kadar konuş!

Oysa Ankara’nın derin üst aklı; değil Anadolu’nun, Rumeli’nin, Türk - İslam coğrafyasının cihanşümul sorunlarıyla boğuşuyor. 

Dükalığın Avrupai fantezilerine gülüp geçiyor. 

Bilmek isteyenler için küçük bir hatırlatma; eğer mühür kimdeyse  Süleyman oysa, mühür Ankara'da.  

Bu kavga, bu yüce ülküyü, mefkureyi, kutlu düşünceyi İstanbul'un boğazında sevenlerle, Ankara’nın ayazında sevenler arasında. 

Hürriyet’te görevden almalar, işten çıkarmalar, istifalar yeni siyasi sürecin işareti…

Hürriyet'te yaprak dökümü sürüyor.

Öyle ki Türk medyasını dizayn eden güç odağı, derenin taşıyla derenin kuşunu avlanmakta usta. 

Önce gazete yönetiminde Çınar Oskay, İpek Yezdani, Sebati Karakurt, Kenan Başaran, İbrahim Yurtbay, Önder Öndeş, Dürdane Kırçuval, Şebnem Turhan gibi gazetecilikte deneyimli isimlerin işlerine son verdirdiler. 

Hürriyet gazetesinde işten çıkarılanların sayısı 43'e yükseldi. Sonra Genel Yayın Yönetmenliği koltuğunu Fikret Bila'dan devralan Vahap Munyar dün görevinden istifa etti.

Vahap Munyar, gazete yönetimine istifasını noter aracılığıyla göndermek zorunda bırakıldı. 

Ama o ne yaptı dersiniz? 

Tıpkı Kemal Sunal’ın işten kovan patronuna "-Sen kovmadın, ben istifa ediyorum" demesi gibi, istifasını noter aracılığıyla patronlarına ulaştırdı. 

Sosyal medyaya aynı gün içerisinde bir başka veda haberi daha düştü. Hürriyet gazetesi yazarı Gülse Birsel, gazeteden istifa ettiğini açıkladı.

Dedikodulara bakılırsa Munyar'ın ardından Ahmet Hakan'ın genel yayın yönetmenliği görevine gelmesine kesin gözüyle bakılıyor. 

Vahap Munyar neden istifa etti? 

Vahap Munyar'ın Demirören yönetimine tepki olarak görevinden istifa ettiğini falan sanmayın. İşveren, bu işten çıkarmaları “küçülerek büyüme stratejisi” ile açıklayabilir.

Kimse kusura bakmasın! 

Adam olmayı birey olmaya indirgeyen egoist bir düşünce yapısından, haksızlığa karşı koyma gibi erdemli bir hareket beklemek olsa olsa ancak ahmaklık  olur.

Geçen yıl, Yıldırım Demirören’in medya grubunu, Turkuvaz Medya’ya satacağı gündeme gelmişti…

Balık hafızalı olmak ne kadar kötü? Biz unutsak tarih unutmuyor. Ne olmuştu bir hatırlayalım!

Demirören Grubu Başkanı Yıldırım Demirören’in medya grubunu Turkuvaz Medya’ya satacağı iddialarına bir yenisi daha  eklenmişti. 

Ateş yanmayan yerden duman tütmeyeceğine göre, doğruluk payı olabilecek söylentilerin piyasada uçuşması doğal değil mi!..

AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen Demirören Medya Grubu’yla Azerbaycan devlet petrol şirketi SOCAR, ortak olmak için kolları sıvadılar. 

Senaristler; satış sürecinin Bakan Berat Albayrak’ın ağabeyi, Turkuvaz Medya Grubu Başkanvekili Serhat Albayrak tarafından yönetildiği ve yeni oluşacak ortaklığa Turkuvaz’dan bazı geçişlerin olacağını piyasaya pompaladı. 

Belliki  amaç pazarlığı kızıştırmak. 

Ne olduysa istenilen gerçekleşmedi.

Azeri petrol şirketi SOCAR, Türk medyasında yer alan Demirören Medya Grubu’nun hisselerini satın almak istediklerine ilişkin haberlerin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. 

SOCARDemirören Medya Grubu yalnız bırakmadı. Benzer bir açıklama da onlardan geldi.

Şöyle deniliyordu; "Son günlerde basında yer alan Şirketimiz de dahil olmak üzere Demirören Medya Grubu'nun el değiştireceğine ilişkin iddialar hiçbir surette gerçeği yansıtmamaktadır.

İşbu özel durum açıklaması, Sermaye Piyasası Kurulu'nun II-15.1 sayılı Özel Durumlar Tebliği'nin 9. maddesi uyarınca yapılmıştır.’"

SOCAR, daha önce hangi medya grubunu satın aldı?

SOCAR, daha önce de Rixos Otelleri’nin sahibi Fettah Tamince ile birlikte Star Gazetesi ve Kanal 24'ün içinde bulunduğu Star Medya Grubu'nu satın almıştı. 

Resmi unvanı "SOCAR Turkey Enerji A.Ş." olan SOCAR Türkiye, dünyanın en köklü petrol ve doğalgaz şirketlerinden biri olan SOCAR'ın (Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi) 2008 yılında kurulan bir iştirakidir.

En değerli Türk şirketlerinden biri olan Petkim'in 2008 yılının Mayıs ayında satın alınmasıyla birlikte SOCAR ülke dışındaki en büyük yatırımını Türkiye'de gerçekleştirdi. 

Türkiye'deki ana yatırım alanlarını doğalgaz ticareti ve dağıtımı, petrol rafinerisi ve dağıtımı, petrokimya ürünlerinin üretimi ve ticareti ile bu alanları destekler nitelikteki ilgili faaliyetler olarak tanımlayan SOCAR Türkiye, İzmir Aliağa'daki arazilerini kapsayan arazi için “Özel Endüstri Bölgesi” unvanını Türkiye'de ilk kez alan şirket.

Ayrıca SOCAR, bir altyapı projesi olan Güney Gaz Koridoru'nun en uzun kısmı olarak Hazar Denizi bölgesindeki kaynakları, Türkiye’ye ve Avrupa’ya ulaştırması planlanan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) Projesi'nin en büyük ortağıdır.

Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;

Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete