Osmanlı’da engelliler örneği ile bugünkü sportif başarı ve istihdam

Osmanlı’da engelliler örneği ile bugünkü sportif başarı ve istihdam

Görme, bedensel, işitme engelli ve özel sporcuların (zihinsel engelli) Avrupa, Dünya Şampiyonu oldukları, Olimpiyat vizesi aldıkları, sportif başarılarına şahit olmaktayız

Engelli” olarak isimlendirilen özel bireylerin bu başarılarından bizim almamız gereken en önemli ders; Siz onlara güvenip, gerekli ortam ve şartları oluşturduğunuzda, her engeli aşarlar. 

Sportif başarılar, özel gereksinimli (engelli) bireylerin, gündem olmasını sağlıyor. 

Toplumda önemli bir kesime sahip bu tür bireylerin spor aracılığıyla zor olanı başarabildiklerini görmekteyiz.

Peki, performans spor dışında kalan özel gereksinimli (engelli) bireyler ne olacak, sorusu geliyor akla. 

Engelini aşma dışında, hayatını devam ettirme çabasındayken onların yanlarında olmak gibi bir görev ve sorumluluğumuz var.

Hayatlarını sürdürebilme bağlamında akla ilk olarak istihdam, mevcut iş gücünün içerisinde yer almaları geliyor. 

Sürecin en önemli yanı, engelli bireylerin fiziksel ve ruhsal gelişimlerini sağlama, sosyal hayatın içerisinde yer alıp, Allah’tan başka kimseye muhtaç olmamalarını sağlamak

Bunun için ise bir çalışma alanında faaliyet göstermeleri, kendi ayakları üzerinde yaşantılarını sürdürmeleri önem taşımaktadır. 

Bu demek oluyor ki, istihdam faaliyetlerinin içinde yer almak, özel gereksinimli (engelli) bireylerin hayatlarını daha kaliteli şekilde sürdürmelerini sağlayacaktır.

Özel gereksinimli (engelli) bir bireyin, yapabileceği bir spor dalı olduğu gibi, istihdam alanı olarak isimlendirilen mevcut işgücünün içerisinde yer alabilecekleri çalışma alanının olabileceğini, tarihin her sürecinde görmek mümkün

Konuyla ilgili yaptığımız araştırmalarda, Asr-ı Saadet döneminde olduğu gibi Osmanlı Devleti döneminde de bunun örneklerini görmekteyiz.

Konumuzla ilgili Akademisyen Sayın Prof. Dr. Nejla Günay’a ait “Osmanlı Devleti’nde Engelliler İstihdamı ve Saray Teşkilatında Dilsizler” başlıklı bilimsel makale dikkatimizi çekiyor. 

Bilimsel araştırmada dilsiz (işitme engelli) bireylerin, Cihan Devleti Osmanlı’da sarayın birçok kademesinde yer aldığını görmekteyiz.

O makaleden bir bölümü paylaşmak istiyoruz. İnşallah bizler/ilgilisi için önemli mesajlar içerir ve daha çok özel gereksinimli (engelli) bireyin çalışma hayatında yer almaları sağlanır…

OSMANLI DEVLETİNDE DİLSİZLER...

Osmanlı sarayında zekice tavırlarıyla dikkat çeken dilsizler, padişah ve diğer devlet erkânıyla özel işaretlerle anlaşırlar ve dertlerini gayet güzel anlatırlardı

Padişahların saraydaki ağalar, vezirler ve beğlerbeğleri arasından seçilen ve musahip denilen maiyetleri vardı. 

Zarif, nüktedan ve hazır cevap olan bu kişilerin sözlerinden ve sohbetinden istifade edilirdi. 

Dilsizler, padişah ve devlet erkânı ile özel işaretlerle anlaşır, verilen emirleri ustalıkla ve en kısa sürede gerekli yerlere ulaştırırlardı

Bu bakımdan padişahın gizli emirlerini arz ağaları da denen Dârüssaade Ağasına, Kapı Ağasına, Silahdar Ağaya, Başçuhadar vb. kişilere çok defa bunlar tebliğ ederdi. 

Enderun büyüklerinin dilsizlerle padişah arasında cereyan edecek birer işaretleri vardı…

Kur’an okur ve söyleşi yaparlardı...

Doğuştan dilsiz kişiler büyük ve küçük odalarda yatar ama gündüzleri Ağalar Camii’nin önünde otururlardı

Padişahın maaş bağlatıp ihsanlarda bulunduğu, saraydan çıkmış diğer dilsizler onların ziyaretine gelir; sağır dilsiz dilini gençlere öğretirlerdi. Bunun için gençlere masallar anlatırlar, Kur’an okurlar, Peygamberlerin adlarını ve dilsiz dilinin her türlü inceliklerini ifade eden söyleşiler yaparak onları yetiştirirlerdi. 

Dilsizlerin özel üniformaları ve merasim kıyafetleri vardı. 

Cuma günleri ve bayramlarda bol yenli istufeden ağır kaftan üzerine bol yenli kuntoş kürk giyerler, başlarına Has Odalılara mahsus “düz kaş” denilen işlemeli kavuk takarlar, bellerine donluk şal kuşanırlardı. 

Ayrıca bellerinde altın köstekli, mücevherli bıçak taşırlardı…”

Farklı alanlarda istihdam edilirlerdi...

Osmanlı sarayında devlet adamlarının yetiştirildiği Enderun’da engelliler de istihdam edilmekteydi. 

Özellikle dilsizlerin sarayın çeşitli birimlerine yerleştirildiği görülmektedir. 

Dilsizler, Enderun’un Seferli Koğuşu’nda bulunurdu. Ancak diğer odalarda da dilsizler görevlendirilirdi. 

Sarayda sessizlik ve sükûnet önemsenirdi. 

Bu nedenle padişah ve diğer görevliler işaretlerle birbirleriyle anlaşabilecek şekilde eğitim alırlar ve “dilsizce” şeklinde tabir edilen işaret dilini öğrenirlerdi.

XIX. yüzyılda saray teşkilatında çeşitli değişiklikler yapıldı. Buna paralel olarak dilsizlerin işlevi değişti. 

Dilsizlerin, Babıâli ve Mebusan Meclisi’nde istihdam edilmeye devam edildiği görülmektedir. 

XX. yüzyıl başlarında da dilsiz ve sağırların eğitimi için bir okul açıldığı ve bu konuyla ilgili dünyadaki gelişmelerin takip edildiği görülmektedir.

.

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

Görme, bedensel, işitme engelli ve özel sporcuların (zihinsel engelli) Avrupa, Dünya Şampiyonu oldukları, Olimpiyat vizesi aldıkları, sportif başarılarına şahit olmaktayız

Engelli” olarak isimlendirilen özel bireylerin bu başarılarından bizim almamız gereken en önemli ders; Siz onlara güvenip, gerekli ortam ve şartları oluşturduğunuzda, her engeli aşarlar. 

Sportif başarılar, özel gereksinimli (engelli) bireylerin, gündem olmasını sağlıyor. 

Toplumda önemli bir kesime sahip bu tür bireylerin spor aracılığıyla zor olanı başarabildiklerini görmekteyiz.

Peki, performans spor dışında kalan özel gereksinimli (engelli) bireyler ne olacak, sorusu geliyor akla. 

Engelini aşma dışında, hayatını devam ettirme çabasındayken onların yanlarında olmak gibi bir görev ve sorumluluğumuz var.

Hayatlarını sürdürebilme bağlamında akla ilk olarak istihdam, mevcut iş gücünün içerisinde yer almaları geliyor. 

Sürecin en önemli yanı, engelli bireylerin fiziksel ve ruhsal gelişimlerini sağlama, sosyal hayatın içerisinde yer alıp, Allah’tan başka kimseye muhtaç olmamalarını sağlamak

Bunun için ise bir çalışma alanında faaliyet göstermeleri, kendi ayakları üzerinde yaşantılarını sürdürmeleri önem taşımaktadır. 

Bu demek oluyor ki, istihdam faaliyetlerinin içinde yer almak, özel gereksinimli (engelli) bireylerin hayatlarını daha kaliteli şekilde sürdürmelerini sağlayacaktır.

Özel gereksinimli (engelli) bir bireyin, yapabileceği bir spor dalı olduğu gibi, istihdam alanı olarak isimlendirilen mevcut işgücünün içerisinde yer alabilecekleri çalışma alanının olabileceğini, tarihin her sürecinde görmek mümkün

Konuyla ilgili yaptığımız araştırmalarda, Asr-ı Saadet döneminde olduğu gibi Osmanlı Devleti döneminde de bunun örneklerini görmekteyiz.

Konumuzla ilgili Akademisyen Sayın Prof. Dr. Nejla Günay’a ait “Osmanlı Devleti’nde Engelliler İstihdamı ve Saray Teşkilatında Dilsizler” başlıklı bilimsel makale dikkatimizi çekiyor. 

Bilimsel araştırmada dilsiz (işitme engelli) bireylerin, Cihan Devleti Osmanlı’da sarayın birçok kademesinde yer aldığını görmekteyiz.

O makaleden bir bölümü paylaşmak istiyoruz. İnşallah bizler/ilgilisi için önemli mesajlar içerir ve daha çok özel gereksinimli (engelli) bireyin çalışma hayatında yer almaları sağlanır…

OSMANLI DEVLETİNDE DİLSİZLER...

Osmanlı sarayında zekice tavırlarıyla dikkat çeken dilsizler, padişah ve diğer devlet erkânıyla özel işaretlerle anlaşırlar ve dertlerini gayet güzel anlatırlardı

Padişahların saraydaki ağalar, vezirler ve beğlerbeğleri arasından seçilen ve musahip denilen maiyetleri vardı. 

Zarif, nüktedan ve hazır cevap olan bu kişilerin sözlerinden ve sohbetinden istifade edilirdi. 

Dilsizler, padişah ve devlet erkânı ile özel işaretlerle anlaşır, verilen emirleri ustalıkla ve en kısa sürede gerekli yerlere ulaştırırlardı

Bu bakımdan padişahın gizli emirlerini arz ağaları da denen Dârüssaade Ağasına, Kapı Ağasına, Silahdar Ağaya, Başçuhadar vb. kişilere çok defa bunlar tebliğ ederdi. 

Enderun büyüklerinin dilsizlerle padişah arasında cereyan edecek birer işaretleri vardı…

Kur’an okur ve söyleşi yaparlardı...

Doğuştan dilsiz kişiler büyük ve küçük odalarda yatar ama gündüzleri Ağalar Camii’nin önünde otururlardı

Padişahın maaş bağlatıp ihsanlarda bulunduğu, saraydan çıkmış diğer dilsizler onların ziyaretine gelir; sağır dilsiz dilini gençlere öğretirlerdi. Bunun için gençlere masallar anlatırlar, Kur’an okurlar, Peygamberlerin adlarını ve dilsiz dilinin her türlü inceliklerini ifade eden söyleşiler yaparak onları yetiştirirlerdi. 

Dilsizlerin özel üniformaları ve merasim kıyafetleri vardı. 

Cuma günleri ve bayramlarda bol yenli istufeden ağır kaftan üzerine bol yenli kuntoş kürk giyerler, başlarına Has Odalılara mahsus “düz kaş” denilen işlemeli kavuk takarlar, bellerine donluk şal kuşanırlardı. 

Ayrıca bellerinde altın köstekli, mücevherli bıçak taşırlardı…”

Farklı alanlarda istihdam edilirlerdi...

Osmanlı sarayında devlet adamlarının yetiştirildiği Enderun’da engelliler de istihdam edilmekteydi. 

Özellikle dilsizlerin sarayın çeşitli birimlerine yerleştirildiği görülmektedir. 

Dilsizler, Enderun’un Seferli Koğuşu’nda bulunurdu. Ancak diğer odalarda da dilsizler görevlendirilirdi. 

Sarayda sessizlik ve sükûnet önemsenirdi. 

Bu nedenle padişah ve diğer görevliler işaretlerle birbirleriyle anlaşabilecek şekilde eğitim alırlar ve “dilsizce” şeklinde tabir edilen işaret dilini öğrenirlerdi.

XIX. yüzyılda saray teşkilatında çeşitli değişiklikler yapıldı. Buna paralel olarak dilsizlerin işlevi değişti. 

Dilsizlerin, Babıâli ve Mebusan Meclisi’nde istihdam edilmeye devam edildiği görülmektedir. 

XX. yüzyıl başlarında da dilsiz ve sağırların eğitimi için bir okul açıldığı ve bu konuyla ilgili dünyadaki gelişmelerin takip edildiği görülmektedir.

.

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com