Prof. İznik ve Strabon’a coğrafya eleştirisi
Prof. İznik ve Strabon’a coğrafya eleştirisi
- 27-03-2023 03:15
- 3062
- 27-03-2023 03:15
- 3062
PROF. İZNİK VE STRABON’A COĞRAFYA ELEŞTİRİSİ
Özet
Makalenin amacı, Prof. Erkan İznik’e ait “Strabon’un Geographika (Coğrafya) adlı eserine göre Phrygia ve Phrygialılar” adlı makaledeki bazı hatalı ve iyi yorumlara dikkat çekmektir.
Yazar, Anadolu’nun tarihî coğrafyasını, daha doğrusu Strabon’un yaşadığı çağdaki coğrafya yerine, mevcut coğrafyaya göre makale yazmış; kronolojik bir hata yapmış ve Firikya’daki şehir ve ırmakları doğru yerleştirememiştir.
Prof. İznik, aynı Strabon gibi, Firikya’da iki Sangarios bulunduğunu bilmiyor. Ama Firikyalılar hakkında söyledikleri dikkate şayandır.
Açar Kelimeler: Strabon, Geographika, Coğrafî Değişim, Kronolojik Hata, Firikya, Firikyalılar, Erkan İznik
Giriş
“Prof. Dr. M. Mehdi İlhan Anısına, Tarihe Adanan Bir Ömür” adlı kitapta Prof. İznik, “Strabon’un Geographika (Coğrafya) adlı eserine göre Phrygia ve Phrygialılar” başlıklı makalede bugünkü mevcut Anadolu coğrafyasını esas almıştır. Hâlbuki 06 Şubat 2023 tarihinde vukû bulan depremde bile Anadolu coğrafyası üç metre kaymıştır.
Strabon’dan günümüze tam iki bin yıl geçmiş, coğrafya değişmiş, birçok şehir ve ırmak yok olmuş, birçok yeni şehir kurulmuştur. İklim değişmekte, yeni yollar yapılmakta ve tarihî yollar kaybolup gitmektedir. Benzer şekilde birçok sıcak kaynak yok olup gitmektedir.
Hülâsa değişmeyen tek şey değişimdir.
1834’de Şarl Teksiyer (Charles Texier) Pessinus için Ballıhisar, 1836’da da Vilyım Hamilton (William John H.) Amorion için Hisarköy demiş. İyi ki başka bir yer dememiş. Şayet deseydi, evvel Allah, biz ona da eyvallah derdik. Aradan 185 yıl geçti, bir Allah’ın kulu çıkıp bunu tartışmadı.
1987’de bir İngiliz Arkeolog geldi, Bakanlar Kurulu kararıyla 25 sene kazı yaptı. 2014’den beri de Bakanlar Kurulu kararıyla Anadolu Üniversitesi kazıyor.
Pessinus için Ballıhisar, Apameia için Dinar kazılır. Bir başkası Eğirdir’e ait olayları Denizli-Laodikya’ya mâl eder. Bakanlık ve üniversitelerde benzer arkeologlar söz sahibi. Bu iş, kadı meselesine benziyor. Kimi kime diyeceksin?
Göller Bölgesi’nin Tarihî Coğrafyası
Tarihçi, tıpkı Pavlov’un denekleri gibi, şartlanmış: Halis deyince Kızılırmak, Amorion deyince Emirdağ, Lâdik deyince Denizli, Filâdelfiya deyince Alaşehir, Menderes deyince Büyük-Küçük Menderes, Kokargöl deyince Acıgöl, Tralleis deyince Aydın, Efes deyince Selçuk, Myria deyince İzmir, İznik deyince Bursa-İznik’i anlıyor. Bunlardan hiç şüphe etmiyor ve ilgili kaynak eserleri okuma zahmetine katlanmıyor.
500 yıl kadar önce Eğirdir ve Hoyran gölleri birleşmiş, iki göl arasında ve suları Hoyran’dan Eğirdir’e (kuzeyden güneye) akan, ağzı kaynağına yakın (seyri kısa) Menderes, Halis, Sangarios, Tearos ve daha birçok adı kaydedilen ırmak, ırmağın üzerindeki köprü, köprüden geçen Anayol (Kıral Yolu) ve birçok kadim şehir göl altında kalmıştır. Benzer şekilde Kıreli (Kôralis) ve Beyşehir (Trogitis) gölleri birleşmiş, bugünkü Beyşehir Gölü ortaya çıkmıştır.
İbn Hordazbih’in 847 yılında 12 mil (18 bm) dediği Bursa-İznik Gölü, 32 bm olmuş ve göl içindeki adalar kaybolmuştur. Şimdi de tekrar kurak bir döneme girilmiş, göller küçülmeye ve yok olmaya doğru gitmektedirler.
Tarihçi, Abidos deyince Çanakkale-Abidos, Firikya-Hellespontus deyince Çanakkale-Hellespontus’u anlıyor. Hâlbuki Firikya Hellespontia Kemer Boğazı olup, bir Abidos da Kemer Boğazı’nın şarkıdır. Filâdelfiya ve Alaşehir’in Yalvaç, Lâdik ve Laodikya’nın Eğirdir, Eski Tralleis ve Yeni Truva’nın Barla olabileceğini akıl edemiyor.
Ammûriye’nin Uluborlu, Kelene (Kelainai) ve Apameia’nın Kemer Boğazı yanı, Eumeneia’nın Şuhut-Oynağan (Oynan), Firikya’nın en büyük şehri Laodikya’nın Eğirdir oluşu, Anayol’un (Kıral Yolu) Kemer Boğazı’ndan geçişi ve daha onlarca sağlam bilgi bana eleştiri cesareti verdi.
Prof. İznik’in makalesini A- Firikya’nın Bölgeleri ve Kentleri, B- Pessinus Hakkında ve C- Firikler (Birikler) olmak üzere üç başlık altında eleştireceğim.
A-Firikya’nın Bölgeleri ve Kentleri (s, Prof. İznik’e ait makaledeki sayfa nu.)
Strabon, Firikya’nın kuzeydoğusunda Paflogonya, doğusunda Kapadokya, güneyinde Pisidia vardır der, ama Kuzey ve batı sınırları hakkında bilgi vermez (s.6). Büyük Firikya, kanaatimce Dinar, Bozdurmuş ve Sultan dağları, Beyşehir Gölü, Seydişehir, Çarşamba çayı (Halis), Ankara, Eskişehir, Kütahya, Uşak, Denizli ve Dinar’ın çevrelediği bölgedir. Küçük Firikya, Firikya Epiktetos, Firikya Hellespontia (Hellespotus Firikyası) ve Mukaddes Firikya (Firikya Salutaris) ise Büyük Firakya’nın güneyinde, Sultan ve Bozdurmuş dağları, Barla (Gelincik, Borlu) Dağı ve Anamas Dağları, ya da Pisidia ile çevrili Uluborlu, Senirkent, Eğirdir, Şarkîkaraağaç, Gelendost ve Yalvaç ilçelerinin kapladığı, Firikya’nın daha küçük bir parçasıdır. Firikya Paroreia ise Büyük Firikya içinde yer almayıp, Büyük ve Küçük Firikya’yı ayıran Sultan ve Bozdurmuş Dağları ve devamıdır.
1501 tarihli bir Osmanlı Arşiv belgesine göre Kemer Boğazı’nın (Firikya Hellespontus) adı Firigos Boğazı, Boğaz’daki bir mezranın adı Firigos mezrasıdır. Şu an bile Barla kasabasının altında, göl kıyısındaki bir mevkinin adı Firigoslar’dır. Eğirdir’de Firikler adlı bir sülâle vardır, yalnız buradaki firik kelimesinin Firikyalılar ile ilgili olup olmadığı belli değildir. Çünkü Türkçede sık kullandığımız Arapça kökenli bir “firik” kelimesi daha vardır.
Küçük Firikya, Asya eyaletinin bir parçasıdır. Heksapolis (Hexapolis), Küçük Firikya içinde kalır. Bu bölge, yâni Küçük Firikya, Eskişehir veya Büyük Firikya yönünden gelenlere göre “küçük”, Denizli yönünden gelenlere göre “yukarı” vaziyettedir. Onun için buraya Küçük Firikya ve Yukarı Firikya denilmesi boşuna değil.
Yalvaç’a (Küçük Antakya), İznik’e (Senirkent-İlegüp) Mikra veya Küçük İznik, 29 Nisan 1091’de Barla önünde yapılan savaşa Küçük Aslan (Lebounion) harbi denilmesinin sebebi, bu yerler, Küçük Firikya bölgesinde bulunduğu içindir.
Firikya Altaria (Sunaklar Firikyası), Uluborlu ile Afyonkarahisar arasındaki Şuhut-Alayunt (Peltai) çevresidir.
Askania Gölü için Bursa-İznik Gölü ima ediliyor, ama Hoyran veya İlegüp-İznik Gölü’nün adı da Askania’dır. Laodikya ve Apameia arasındaki Acıgöl’ün pis koktuğu söylenir (s.7).
Başmakçı Belediyesine sordum ve gölde pis koku olmadığını teyit ettim. Strabon’un zikrettiği Laodikya- Eğirdir, Apameya- Barla-Boyalı Mahallesi önündeki kent, içinden pis koku çıkan göl, Eski Eğirdir Gölü olup, Anna Komnena Ozolimne (Kokargöl) der ve gölün gerçek adının Ouzolimne, yâni Oğuz Gölü olduğunu; en çok su getiren ve en uzun ırmakların bu göle boşaldığını, gölde gemiler çalıştığını söyler.
Eğirdir Gölü’ndeki zikredilen gaz çıkışının hâlâ devam ettiğini MTA Gn. Md. 2012’de tespit etti. Strabon’un Askania dediği göl, iki göl arasındaki Menderes’in kaynağı olan Hoyran (Aurocran) Gölü olmalıdır.
Firikya’nın iç bölgeleri doğudan batıya doğru uzanan Firikya Paroreia dağ silsilesine (Sultan ve Bozdurmuş dağları) sahiptir. Bu dağların eteklerinde geniş ovalar ve üzerlerinde kentler (Antakya ve Akşehir) vardır. Bunlardan birisi Firikya ovasıdır (s.8). İfade, “Firikya ovası ve uçsuz bucaksız Hellespontus” şeklinde (Strabon XIII.1.7). Buna göre Firikya ovası ile Hellespontus aynı yerdir ve burası Küçük Firikya’dır.
Firikya Paroreia (Dağlık Firikya) ve Küçük Firikya aynı bölgedir. Çünkü Firikya Katakekaumene’ye ait olan Apameia, Kemer Boğazı yanındadır. Yalvaç (Yalavaç) adı yanık anlamına olup, Kekaumene de yanık demektir. Yalvaç (Alaşehir) Bizans kumandanlarından iki kişinin sıfatının yanık, yâni Katakalon ve Mihail Kakeumenos olduklarını biliyoruz. Çaka Beyin kardeşinin adı sanılan Yalavaç, onun adı değil, yanık (yalavaç) anlamında onun lâkabı olmalıdır.
Killania Gelendost-Killi (Kellia) kırı çevresi. Elbette Küçük Firikya’daki kentler Pisidia’lı unsurlarla karışacaktır. Çünkü burası Pisidia hududundadır. Onun için olacak Strabon’un Firikya’da ve Pisidia sınırı yakınında gösterdiği Yalvaç için Pisidia Antakya derler. Hâlbuki bu kentin doğru adı Firikya Antakya’sı olup, Küçük Firikya bölgesinde yer alır ve Küçük Antakya denilir. Benzer şekilde İlegüp için de İznik ve Küçük İznik denilir. Strabon’un XIII.1.8’de söz ettiği deniz, Eski Eğirdir Gölü, XIII.1.10’da zikrettiği İda dağı, Sultan dağlarının Gelincikana tarafı olmalıdır.
Strabon, Pessinus bahsinde açıklayacağım gibi iki Sangarios nehrinden bahsediyor, ama O, iki Sangarios’tan bahsettiğini bilmiyor. Diğer Sangarios, Menderes, el-Battal ve sair birçok adı bulunan Menderes’tir. Marsyas, Çine çayı olmayıp, Yenice Sivrisi ve Çirişli (Signia) dağı eteklerinden doğan; çok kısa yol aldıktan sonra iki göl arasındaki Menderes’e dökülen ırmaktır. Akharaka’dan geçen ırmak ise Menderes değil, Akharaka’nın ırmağı, Gallos ve Orgas gibi adları olan Yalvaç ve Örkenez çayıdır (Strabon XII.3.7-5.3-8.15; Remsi, 1960: 120).
Bursa Nilüfer çayı ve Uluborlu Popa çayı olmak üzere iki Rhyndakos vardır.
Laodikya’nın üst tarafında Kadmos Dağı (Honaz Dağı), Karialılarla Nysa (Sultanhisar) arasında Mesogis Dağı (Cevizli Dağ) yer almaktadır (s.8). Goncalı ile Honaz arası 19 km olup, bu dağ için Laodikya’nın üst tarafı denilemez. Laodikya’nın (Eğirdir) üstünde denilen Kadmos Dağı (bilâhare Viarus), devamına Davraz Dağı denilen Sivri Dağdır.
Karialılarla Nysa arasındaki Mesogis dağı ise Gelendost ilçesinin güneyindeki Anamas (Anemas) dağlarının kuzey kısmı olmalıdır. İda dağı, Kiminas (Gemen) dağı da denilen Sultan dağları, Dindymon ise, İbidos, Signia, Sigriane, Athos, Rhomaide gibi adları olan Çirişli dağıdır.
Mysia ve Troas’ın bir bölümünü içeren Hellespontus Firikyası (s.14), Çirişli ve Kemer Boğazı, Trakya ve Thrakesia temi ise Eğirdir ve Hoyran Gölleri çevresidir.
Kentler konusunda da Synnada ve Dorilaion hariç hemen hemen hepsi hatalıdır. Kelene (Kelainai) Dinar’da değil, Kemer Boğazı’ndadır. Her yanı dik bayır olan Kelene Hisarı, Gelendost Yenice Sivrisi’dir. Ammûriye Hisarköy değil Uluborlu; Eumeneia Işıklı değil Şuhut-Oynan (Oynagan); Eukarpia, Tablo’ya göre Oynan’a 30 mil mesafedeki Afyon-Merkez Belkaracaören köyü, Apameia Kibotos, Kemer Boğazı yanı; Apollonia ise Uluborlu’dur (s.14).
Ammûriye denilen Amorion, İbn Hordazbih, el-İdrîsî ve Anna Komnena’ya (1996: 489-490) göre kesin olarak Uluborlu, ama hiçbir olayda adı geçmeyen ikinci bir Amorion daha var mı bilmem. Amorion iddia edilen Hisarköy ile Uluborlu arasının Emirdağ, Bolvadin, Çay ve Bozdurmuşbeli üzeri yaklaşık 108 mil bir mesafe olduğunu görünce ister istemez Pessinus konusunda da yanılmış olabileceklerini düşündüm ve bunu ileriki sayfalarda tartıştım.
Eski Bizans İmparatorlarının vücuda getirmiş oldukları muazzam müdafaa teşkilatının 11. Asırdaki zayıf ve gülünç taklidi esnasında Amorion’la Sangarios arasındaki havaliye “Thema Cappadocia” payesi verilmişti (Remsi, 1960: 253). Remsi, bölgenin tarihî coğrafyasını bilmediği için kararı gülünç buluyor. Hâlbuki Bizans’ın aldığı karar mantıklıdır. Bizans, daha önce de Çarşamba çayı ile Sangarios (Kemer Boğazı) arasını Kapadokya’ya dâhil etmiş (Remsi, 1960: 237) ve böylece Pozantı-Uluborlu arasındaki Anayol’un idaresini tek temaya vermiş oluyordu.
Nakuliye Çayırı denilen Akşehir Yağısıyan (Gölçayır) ve Seyitgazi yakını olmak üzere iki Nakolea olmalıdır.
Kyzikos, birisi bizim iyi bildiğimiz Gelendost-Afşar-Kızık (Kyzikos) olmak üzere iki Kyzikos olabilir.
B-Pessinus Hakkında
On yıldır tarihçinin Ammûriye, Kelene, Apameia, Laodikya, Alaşehir, Tralleis ve sair birçok kent için yanıldığını yazıp çizdiğim hâlde Pessinus konusuna ilk kez girdim ve tartışılması gerektiğini anladım.
Hamilton’un, Amorion hakkında yanıldığı gibi, Teksiyer de Pessinus hakkında yanılmış olmalıydı. Ballıhisar çayı diye bir çay yok. Gallos nehriyle ilişkilendirilen Pessinus’u başka bir yerde aranmak gerekir.
Strabon XII.3.7’de zikredilen Gallos, mühim bir nehir olup, bunun Pessinus’daki kuru dereyle bir ilgisi olamaz. Strabon, Sangarios nehrinin kaynakları Pessinus’a 150 stadion uzaklıkta Sangia köyü derken, Livius (Livy) Adoreus dağı der (Ünsal, 2012: 215).
Strabon’un XII.3.7’te bahsettiği Sangarios ile Pessinus’a 150 stadion (26,7 bm) uzaklıktaki Sangia (Signia?) köyü yanındaki kaynaklar ve Gallos nehri, Strabon’un XXII.5.3’te zikrettiği Sangarios nehriyle ilgilidir. İzah edeceğim gibi Pessinus, Firikya Salutaris ve Asya (Anatolia) eyaletindeki Akharaka’ya (Kötürnek köyü) yerleşir. Bu Sakarya, Küçük Firikya bölgesinde ve iki göl arasındaki ırmaktır. Bu Sangarios’un (Menderes) kaynakları, Signia (Sangia?) adlı bir tepenin eteğindedir (Arundell, 1828: 113).
Kötürnek ile Yenice-Sarnıçalanı tahmin ettiğim Sangia (Signia) köyü arası yaklaşık 27 bm, Menderes’in (Sangarios) kaynakları arası 20 mil (29,6 bm) olması hayreti muciptir.
Pessinus ile Akharaka aynı yer olup, Strabon bunun da farkında değil. Akharaka, iki tanrıya tapan çok mühim ve şayanı dikkat bir dinin merkezi idi. Roma devrinin Yunanlaştırıcı tesiriyle Plüton ve Kora isimlerini almışlardı. Civarında sıcak su kaynakları ve Akharaka’nın ırmağı vardı (Remsi, 1960: 120). Pessinus (Kötürnek) yakınındaki Kybeleon, kanaatimce Sultan (İda, Kiminas) dağlarıdır. Sultan dağında Men Askaios Rahipliği vardır (Strabon XII. 3.31-8.14-8.21); burası rahiplerin ve târiki dünyaların melceidir (Remsi, 1960: 172). Remsi, “Zeus, benim fikrimce milattan 900 sene, belki daha evvel Firikya'yı istila eden Avrupalı kabilenin tanrısı idi” der (Remsi, 1960: 159).
“Kybele ismini Kybelon Dağı’ndan aldığı gibi, Dindymene ülkesi de ismini üst tarafındaki Dindymon Dağı’ndan alır. Yakınında Sangarios Irmağı akar” (Strabon, XII.5.3). Buna göre Sangarios’un yakınındaki dağ, Dindymon olup (Prof. Refik Turan, Prof. Bahri Ata), Dindymon, Hoyran Gölü’nün şarkını kaplayan Çirişli Dağı’dır ve Strabon’da, biri malûm Sakarya, diğeri iki göl arasındaki ırmak olmak üzere iki Sangarios vardır. Pahimeris, iki göl arasındaki nehri Boğazdaki Asya ırmağı, Menderes, Skamandros, Sangarios gibi dört ayrı adla anar. Attaleiates ise Sangarios der. Anayol, Kemer Boğazı’ndan geçer ve Pessinus (Kötürnek), Anatolia temi ve Anayol üzerindedir.
890’larda Buccellariote teminden dört askeri bölge -Bareta, Balbadon, Aspona ve Akarkous-, Anatolia teminden de üç bölge -Eudokias, St. Agapetos, Aphrazeia- alınarak Cappadocia temasına ilâve edilmişti. Zompi köprüsü Eudokias ile St. Agapetos veya Myrika arasına yapılmıştı (Remsi, 1960: 237).
İmparator Theodosius, 386-395 arasında, Galatia'nın güney batısından Germa, Myrika, Eudokias, Pessinus ve Pitnisos piskoposlarını alarak, Firikya Salutaris'ten ayırdığı Amorion, Orkistos, Klaneos ve Troknades Piskoposluklarına ilâve ederek Galatia Salutaris vilâyetini teşkil etmişti ve bu yeni vilâyetin metropolisi Pessinus olmuştu (Remsi, 1960: 243).
Buccellariote (Bukular) teminin, İbn Hordazbih’e göre İsauria’ya karşılık geldiğini ve Huğlu-Derebucak-Bozkır civarı olduğunu düşünüyorum. Bu iki metni, “Firikya Salutaris’ten ayırdı değil, ilin ismi Galatya Salutaris olarak değiştirildi; Pessinus, Anatolia eyaleti, Firikya Salutaris ve Firikya Hellespont’da bulunur” şeklinde anlamalı. Gallos, Hellespontus Firikyası’nda Sangarios’a dökülür (Strabon XII.3.7) kaydı, Pessinus’un Firikya Hellespontia, Kemer Boğazı ve Gelendost civarında bulunduğunu gösterir.
Zompi köprüsünün Kemer Boğazı, Eudoksia’nın Kemer Boğazı’nın Amorion tarafında ve Anatolia eyaletinde bulunmaları, bu fikri ayrıca destekler.
Ballıhisar hiçbir şekilde Galatia’nın güney batısında olamaz. Ayrıca Amorion kesin olarak Uluborlu olup, Uluborlu, bir dönem Galatların (Trokmi aşireti) eline geçmiştir (Said Demirdal, 1968: 30).
Peutinger, Dorileon 28 Midaion 29 Tricomia 21 Pessinus (Remsi, 1960: 263) değil, Dorileon 28 Midaion 29 Tricomia 21 Pessinus 24 Abrostola 23 Amorion şeklindedir.
Tabloya göre Pessinus-Amorion arası 47 mil olduğu halde, Ballıhisar-Uluborlu arası 133 mil. Tablo, Dorileon ayrımı (Afyon-Çay) 28 Midas Pınarı (Akşehir-Ulupınar) 29 Tricomia (Nadir, Sultandağı üzerinden Yalvaç-Hisarardı) Pessinus (Kötürnek) gibi de olmuyor.
Tablo, Anayol üzeri Pessinus 24 Abrostola (Abretteni, Kemer Boğazı batısı) 23 Amorion (Uluborlu) ve Firikya Hellespontia’ya göre Pessinus, Kötürnek civarına yerleşir. Diğer Abrostola, Pessinus’un 40 mil şarkına ve Beyşehir-Eflâtun Pınarı yakınına yerleşir. Gallos, Yalvaç ve Örkenez (Orgas) çaylarının birleşmesiyle hâsıl olan ırmaktır.
Pessinus, dünyanın o kısmındaki en büyük ticaret merkezi olup, büyük saygı gören “Tanrılar Anasına” ait tapınak buradadır (Strabon, XII.5.3). “Pessinus, civarın en büyük ticaret limanıydı. Eskiden burada rahipler hüküm sürerdi” (Remsi, 1960: 30; Açık.1). Bu tercüme hatalı; ticaret limanı değil, ticaret merkezi olmalı. Zaten Pessinus’la Sangarios’a döküldüğü yer arasında Gallos’un ortalama meyli binde iki olup, kanaatimce Gallos, yâni Orgas veya Yalvaç çayında gemi çalışamaz.
Strabon, kendi zikrettiği Orgas ile Gallos’un aynı ırmak olduğunu bilmediği gibi, iki göl arasındaki ırmağa hem Menderes, hem Sangarios dediğinin de farkında değildir. Strabon’un coğrafyayı iyi bilmediği ve birçok malûmatı başkalarından almış olduğu anlaşılmaktadır.
Melburn Üniversitesinden Gocha R. Tsetskhladze’ye göre, “Pessinus, bugün kuru bir kanal olan ve yalnızca sel veya yoğun yağmur dönemlerinde dolan Gallos Nehri üzerindedir – bunun gerçekten antik bir nehir yatağı olup olmadığı hâlâ bir soru işaretidir. 30 yılı aşkın kazılara rağmen hâlâ alanla ilgili pek çok soru işareti mevcuttur ve Kibele’nin tapınağı henüz keşfedilememiştir”. Anayol üzerinde bulunmayan bir Ballıhisar, nasıl Pessinus olur?
Kanaatimce Pessinus, Ballıhisar değil, Anayol üzerinde ve Amorion’un (Uluborlu) 44 (47?) mil şarkındadır.
Şimdi de Amorion’un piskoposluklarından olan ve Pessinus’a benzeyen Pissia’ya dikkat çekmek istiyorum (Remsi, 1960: 255). Pissia, 1937’de adı Başköy olarak değiştirilen Bisse köyü olmalıdır. Bisse, eskiden Uluborlu, şimdi ise Senirkent ilçesine tâbidir.
Bu köyde bir dikilitaş, bir manastır mevkii ve birçok tarihî eser var (Kaynak: Muhtar Erol Özden-1964). Böcüzâde ve Arkeolog Kemal Turfan (1920-2012) Bisse için şöyle derler:
Bisse, Koru Dağı eteğinde olup, asar-ı atikadan bazı kabartma resimli taş parçaları ve mezarlar karye-i mezkûrda zuhur etmekte olduğu gibi, tesadüf görülen altın ve bakır para-i atikadan istidlalen Bisse’nin Selefkiyyan hükümetleri zamanında bir makarr-ı emâret olduğu; asıl Pisidya bu mevkiye denildiği nakil ve rivayet edilir. Nakdu’t Tevarihte dahi milattan 333 yıl önce İskender’in zabt ve istila ettiği beyan olunan Karahisar ve Pisidya nam memleketlerden Karahisar ve Bisse karinesiyle rivayet-i vakayı teyyiden Pisidi, hakikaten burası demektir. Bu cihetten Pisidya kıtasının makarr-ı hükümet begi olmak ihtimali vardır (Böcüzâde, 2012: 74 Isparta Tarihi).
Senirkent ovasındaki Harmala kenti yakınları ve dağlar üzerindeki Pisa adlı yazlık şato, Bisse olmalı. Köyde antik kalıntılar, mezarlar, köy girişinde, sağda ve solda fallos (bereket ve zürriyet tanrısı heykeli) ve bazı mimari parçalar var. Üç km kadar kuzey batıdaki sırtlar üzerinde Pisa’nın Mezarlığı var. Bu mezarlardan bazıları, kaçakçılar tarafından açılmıştır (Turfan, 1996: 31-32 ve 9 Aralık 1972: 2, İbrahim Karaer, Başköy/Bisse Köyü Tarihi).
C-Firikler (Birikler)
Pessinus, Firiklerin en mühim dini merkezlerinden biridir. Zira Herodotos’un Kral Yolu adını verdiği bu yol, önce Pessinus’tan geçip, daha sonra da Sakarya nehrini aşıyordu. Strabon eserinin bir başka bölümünde Firiklerin, Sakarya nehri çevresine yerleştiklerini kanıtlar gibi ifadeler kullanır: “O zaman bu Firikya’lılar kimlerdir? “Sangarios kıyıları boyunca kamp kuran” kimlerdir? (Ünsal, 2012: 215). Zikredilen Sakarya, Askania (Hoyran)- Deniz (Eğirdir Gölü) arasındaki Sangarios’tur (Menderes) ve yolcu, şarktan garba yürümektedir.
Ünlü Firik şehri Kelene, Anayol’un Sangarios’u geçtiği Kemer Boğazı’nda, Kelene Hisarı ise Yenice Sivrisi’ndedir. Firik isminin, hâlâ Kemer Boğazı ve Barla’da yaşadığını yukarıda zikrettim.
Sangarius’un akıntıları yardımıyla Thraklar Firikya’ya yerleşmişlerdir (s.7) metnindeki Sangarios dahi, Kemer Boğazı’ndaki ırmaktır. Zaten Thrakesia temi Kemer Boğazı çevresidir.
Firik-Birik aynı kelime. Bindous adlı köy, Isparta-Findos köyü. Kemer anlamına gelen Kibotos, Lâtince kambur anlamına ve kifos telaffuz edilir. Anaboura kelimesi Enevre, kerban-kervan ve tabla-tavla olarak söyleniyor. Ol bakımdan ha Firik (Phryg), ha Birik (Bryg) farketmez, ikisi aynı şeydir.
Firikyalılar, erken dönemlerde Askania (İznik) Gölü etrafında ikamet etmişlerdir (s.5). Askania Gölü Hoyran Gölü’dür. Çünkü Hoyran Gölü’nün 20 bm batısında Antigonas’ın kurduğu Antigonia (İlegüp), MÖ 301’deki İpsos savaşından sonra Nikaia adını almıştır. Kyzikos (s.6), Gelendost-Afşar-Kızık. Mysia, Hoyran Gölü çevresi. Prusa (Bursa) kenti, Firikyalılar ile Misyalılar arasında sınır (s.6) doğru değil.
Bu olsa olsa Uluborlu-Prusa olur. Amblada (Asar Tepe), Seydişehir Asar Tepe. İkinci bir Amblada mı var ki, Tavas anlatılırken Amblada, ardından da Karia’daki Antakya verilir (s.6). Mysia Olympos’u (Uluborlu-Barla dağı) etrafında oturanlar, Misyalılar ve Firikyalılar idi (s.17).
İda Dağı’nın (Sultan dağları) aşağı eteklerinde oturan ve aralarında Firiklerin de bulunduğu halklar, demiri Küçük Asya’da ilk işleyenlerdir; zeytin (haşhaş), şarap ve mermer ticaretinde ileri gitmişlerdir.
Firikyalıların, Agdistis veya “Tanrıların Anası” dedikleri Rhea’dır. Tanrıçaya, ibadet edildiği yerleşime göre; İdaea, Dindymene, Sypilene, Pessinuntius, Kybele adları verilmiştir. Meselâ İda (Sultan) dağındaki “tanrıların anasının hizmetkârları, büyücüleri” bölgeye sonradan egemen olan Firikyalılardır. Bunlar içinde (Sultan dağındaki) Men ve Sabazios da yer alır (s.18).
Aralarında ufak tefek bazı farklar olsa da yörede Kötürnek, Bahtiyar, Bağlı veya Kötürnek, Bağlı, Gelendost köylerini üç kardeşin kurduğuna dair bir hikâye var. “Lakedaimon’dan gelmiş Athymbros, Athymbrados ve Hydrelos adlı üç kardeşin kendi isimlerine göre adlandırılan üç şehir kurması ve Nysa’nın bu şehirlerin halkı tarafından kurulduğuna dair öykü” bana, yukarıdaki hikâyeyi hatırlattı (Strabon XIV.1.46). Bu Nysa, Aydın-Nysa’dan farklı olup, Şarkîkaraağaç-Nudra köyü veya civarı bir yerdir. Asya çayırları, Şarkîkaraağaç-Nudra-Çavundur çayırlarıdır.
Strabon, Truvalı ve Karialı olmak üzere iki ayrı Lykia halkını haber verir (XII.8.4). Uluborlu ve Çapalı köyündeki yazıtlarda geçen Lykialılardan Truvalılar Çirişli dağı güney eteğinde; Karialılar ise Eğirdir Gölü kuzey kıyısındadır.
Kilikya ve Kapadokya sınırı bazı devirlerde Kemer Boğazı’na kadar gelir ve hatta Küçük Firikya Galat istilasına uğrar. Dağlık Kilikia tiranı Ksenophes’in kızının adı olan Aba (Abla), yörede hâlâ kullanılmaktadır. Antiyokus’un anasının adı Apama (Apa-ma, Aba-ma) bir Türk adı olmalıdır. Şarkîkaraağaç’taki bir Hüyüğün adı Ma Mezarı’dır. Firikyalı Çoban Marsyas ve Midas’la ilişkilendirilen Marsyas ve mağara, Çirişli dağının güney eteğindedir.
Truva Savaşı, kanaatimce Çanakkale-Abidos’ta değil, Kemer Boğazı Abidos’ta yapılmıştır. Çünkü Troad, Çirişli dağı ve etekleri, Yeni Truva ise Barla’dır. Helena, boğazdaki (Kemer Boğazı) kadın anlamınadır. Savaşta, barbarlar olarak nitelenen Doğulu Firikyalılar galip gelmiş, mağlup Batılılar, Kemer Boğazı civarındaki isimleri Batı’ya taşımışlardır. Bölgedeki Ainos, Baris ve Askania gibi adlar, Truva Savaşı kahramanlarının adlarıdır.
Sonuç
Tarihçi, Pavlov’un denekleri gibi olmamalı ve şehir, ırmak ve yer adları gibi birçok ismin, birçok yerde olacağını ve olabileceğini hesaba katmalıdır. Firikya Hellespontia ve Çanakkale Hellespont gibi iki Hellespont, Firikya Abidos ve Çanakkale Abidos gibi iki Abidos, Sakarya ve Kemer Boğazı’ndaki Sangarios gibi iki Sangarios ve sair birçok ismin birden çok olduğunu anlamalıdır.
Tarihçi, iyi bir coğrafya bilgisine sahip olmalı ve daha önce denilenler doğru mu, diye şüphe etmeli ve ilgili kaynak eserleri çok iyi okumalı, çok iyi tetkik etmelidir.
“Kibotos adındaki Apameia, tıpkı Laodikya gibi Asya olarak adlandırılan yerde (Asya Eyâletinde), büyük bir deniz ticaret şehriydi” (Dapper, 1680: 350) ifadesi, bugünkü Denizli ve Dinar’a asla ve kat’a uymaz.
Prof. Pekman, Strabon’un “Pisidia Antakyası” için “Pisidia yakınındaki Antakya” dediğini söyler ki, O da, bütün tarihçi ve arkeologlar gibi Yalvaç’ın doğru adının Pisidia yakınındaki Firikya Antakyası olduğunu bilmiyor.
Yıllardır yanlış ezberler üzerinden tezler yazılıyor, doktoralar ve kazılar yapılıyor. Bakanlar Kurulu Kararlarıyla yapılan Hisarköy ve Dinar kazılarının yanlış olduğu gibi, Ballıhisar’ın da yanlış kazıldığı anlaşılıyor. Laodikya kazıları da bunlardan farksız sayılır. Tarihçinin kılavuzu Vilyım Hamilton, Şarl Teksiyer vs. gibi Batılılar (!)
Hiçbir delile dayanmayan ve ‘keyfe mâ yeşâ’ yapılan yanlış kazıların hesabı mutlaka sorulmalıdır.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com
Kaynaklar
Arundell, F. V. J. (1828): A Visit to the Seven Churches of Asia; Published By John Rodwell- London.
Dapper, Olfret (1680): Naukeurige beschryving van Asie: Behelsende de gewesten Mesopotamie, Babylonie, Assyrie, Anatolie of Klein Asie: (…)- Amsterdam.
Demirdal, Said (1968): Bütünüyle Uluborlu ‘Monografi’ –İstanbul.
İbn Hordadbih (2008): Yollar ve Ülkeler Kitabı, Çeviri: Murat Ağarı, Kitabevi-İstanbul.
İznik, Erkan (Aralık 2022): “Strabon’un Geographika (Coğrafya) adlı eserine göre Phrygia ve Phrygialılar”, Prof. Dr. M. Mehdi İlhan Anısına: Tarihe Adanan Bir Ömür. Haz.: Mehmet Doğan ve Kâmil Çolak, Berikan Yayınevi-Ankara, s.1-20.
Remsi (Ramsay, W. M.) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.
Strabon (2009): Antik Anadolu Coğrafyası, Çeviri: Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.
Ünsal, Veli (2012): “Eskiçağda Anadolu Su Kaynakları (Orta ve Doğu Anadolu)”, SÜ SBE Dergisi, 28, Konya, s.209-224.
PROF. İZNİK VE STRABON’A COĞRAFYA ELEŞTİRİSİ
Özet
Makalenin amacı, Prof. Erkan İznik’e ait “Strabon’un Geographika (Coğrafya) adlı eserine göre Phrygia ve Phrygialılar” adlı makaledeki bazı hatalı ve iyi yorumlara dikkat çekmektir.
Yazar, Anadolu’nun tarihî coğrafyasını, daha doğrusu Strabon’un yaşadığı çağdaki coğrafya yerine, mevcut coğrafyaya göre makale yazmış; kronolojik bir hata yapmış ve Firikya’daki şehir ve ırmakları doğru yerleştirememiştir.
Prof. İznik, aynı Strabon gibi, Firikya’da iki Sangarios bulunduğunu bilmiyor. Ama Firikyalılar hakkında söyledikleri dikkate şayandır.
Açar Kelimeler: Strabon, Geographika, Coğrafî Değişim, Kronolojik Hata, Firikya, Firikyalılar, Erkan İznik
Giriş
“Prof. Dr. M. Mehdi İlhan Anısına, Tarihe Adanan Bir Ömür” adlı kitapta Prof. İznik, “Strabon’un Geographika (Coğrafya) adlı eserine göre Phrygia ve Phrygialılar” başlıklı makalede bugünkü mevcut Anadolu coğrafyasını esas almıştır. Hâlbuki 06 Şubat 2023 tarihinde vukû bulan depremde bile Anadolu coğrafyası üç metre kaymıştır.
Strabon’dan günümüze tam iki bin yıl geçmiş, coğrafya değişmiş, birçok şehir ve ırmak yok olmuş, birçok yeni şehir kurulmuştur. İklim değişmekte, yeni yollar yapılmakta ve tarihî yollar kaybolup gitmektedir. Benzer şekilde birçok sıcak kaynak yok olup gitmektedir.
Hülâsa değişmeyen tek şey değişimdir.
1834’de Şarl Teksiyer (Charles Texier) Pessinus için Ballıhisar, 1836’da da Vilyım Hamilton (William John H.) Amorion için Hisarköy demiş. İyi ki başka bir yer dememiş. Şayet deseydi, evvel Allah, biz ona da eyvallah derdik. Aradan 185 yıl geçti, bir Allah’ın kulu çıkıp bunu tartışmadı.
1987’de bir İngiliz Arkeolog geldi, Bakanlar Kurulu kararıyla 25 sene kazı yaptı. 2014’den beri de Bakanlar Kurulu kararıyla Anadolu Üniversitesi kazıyor.
Pessinus için Ballıhisar, Apameia için Dinar kazılır. Bir başkası Eğirdir’e ait olayları Denizli-Laodikya’ya mâl eder. Bakanlık ve üniversitelerde benzer arkeologlar söz sahibi. Bu iş, kadı meselesine benziyor. Kimi kime diyeceksin?
Göller Bölgesi’nin Tarihî Coğrafyası
Tarihçi, tıpkı Pavlov’un denekleri gibi, şartlanmış: Halis deyince Kızılırmak, Amorion deyince Emirdağ, Lâdik deyince Denizli, Filâdelfiya deyince Alaşehir, Menderes deyince Büyük-Küçük Menderes, Kokargöl deyince Acıgöl, Tralleis deyince Aydın, Efes deyince Selçuk, Myria deyince İzmir, İznik deyince Bursa-İznik’i anlıyor. Bunlardan hiç şüphe etmiyor ve ilgili kaynak eserleri okuma zahmetine katlanmıyor.
500 yıl kadar önce Eğirdir ve Hoyran gölleri birleşmiş, iki göl arasında ve suları Hoyran’dan Eğirdir’e (kuzeyden güneye) akan, ağzı kaynağına yakın (seyri kısa) Menderes, Halis, Sangarios, Tearos ve daha birçok adı kaydedilen ırmak, ırmağın üzerindeki köprü, köprüden geçen Anayol (Kıral Yolu) ve birçok kadim şehir göl altında kalmıştır. Benzer şekilde Kıreli (Kôralis) ve Beyşehir (Trogitis) gölleri birleşmiş, bugünkü Beyşehir Gölü ortaya çıkmıştır.
İbn Hordazbih’in 847 yılında 12 mil (18 bm) dediği Bursa-İznik Gölü, 32 bm olmuş ve göl içindeki adalar kaybolmuştur. Şimdi de tekrar kurak bir döneme girilmiş, göller küçülmeye ve yok olmaya doğru gitmektedirler.
Tarihçi, Abidos deyince Çanakkale-Abidos, Firikya-Hellespontus deyince Çanakkale-Hellespontus’u anlıyor. Hâlbuki Firikya Hellespontia Kemer Boğazı olup, bir Abidos da Kemer Boğazı’nın şarkıdır. Filâdelfiya ve Alaşehir’in Yalvaç, Lâdik ve Laodikya’nın Eğirdir, Eski Tralleis ve Yeni Truva’nın Barla olabileceğini akıl edemiyor.
Ammûriye’nin Uluborlu, Kelene (Kelainai) ve Apameia’nın Kemer Boğazı yanı, Eumeneia’nın Şuhut-Oynağan (Oynan), Firikya’nın en büyük şehri Laodikya’nın Eğirdir oluşu, Anayol’un (Kıral Yolu) Kemer Boğazı’ndan geçişi ve daha onlarca sağlam bilgi bana eleştiri cesareti verdi.
Prof. İznik’in makalesini A- Firikya’nın Bölgeleri ve Kentleri, B- Pessinus Hakkında ve C- Firikler (Birikler) olmak üzere üç başlık altında eleştireceğim.
A-Firikya’nın Bölgeleri ve Kentleri (s, Prof. İznik’e ait makaledeki sayfa nu.)
Strabon, Firikya’nın kuzeydoğusunda Paflogonya, doğusunda Kapadokya, güneyinde Pisidia vardır der, ama Kuzey ve batı sınırları hakkında bilgi vermez (s.6). Büyük Firikya, kanaatimce Dinar, Bozdurmuş ve Sultan dağları, Beyşehir Gölü, Seydişehir, Çarşamba çayı (Halis), Ankara, Eskişehir, Kütahya, Uşak, Denizli ve Dinar’ın çevrelediği bölgedir. Küçük Firikya, Firikya Epiktetos, Firikya Hellespontia (Hellespotus Firikyası) ve Mukaddes Firikya (Firikya Salutaris) ise Büyük Firakya’nın güneyinde, Sultan ve Bozdurmuş dağları, Barla (Gelincik, Borlu) Dağı ve Anamas Dağları, ya da Pisidia ile çevrili Uluborlu, Senirkent, Eğirdir, Şarkîkaraağaç, Gelendost ve Yalvaç ilçelerinin kapladığı, Firikya’nın daha küçük bir parçasıdır. Firikya Paroreia ise Büyük Firikya içinde yer almayıp, Büyük ve Küçük Firikya’yı ayıran Sultan ve Bozdurmuş Dağları ve devamıdır.
1501 tarihli bir Osmanlı Arşiv belgesine göre Kemer Boğazı’nın (Firikya Hellespontus) adı Firigos Boğazı, Boğaz’daki bir mezranın adı Firigos mezrasıdır. Şu an bile Barla kasabasının altında, göl kıyısındaki bir mevkinin adı Firigoslar’dır. Eğirdir’de Firikler adlı bir sülâle vardır, yalnız buradaki firik kelimesinin Firikyalılar ile ilgili olup olmadığı belli değildir. Çünkü Türkçede sık kullandığımız Arapça kökenli bir “firik” kelimesi daha vardır.
Küçük Firikya, Asya eyaletinin bir parçasıdır. Heksapolis (Hexapolis), Küçük Firikya içinde kalır. Bu bölge, yâni Küçük Firikya, Eskişehir veya Büyük Firikya yönünden gelenlere göre “küçük”, Denizli yönünden gelenlere göre “yukarı” vaziyettedir. Onun için buraya Küçük Firikya ve Yukarı Firikya denilmesi boşuna değil.
Yalvaç’a (Küçük Antakya), İznik’e (Senirkent-İlegüp) Mikra veya Küçük İznik, 29 Nisan 1091’de Barla önünde yapılan savaşa Küçük Aslan (Lebounion) harbi denilmesinin sebebi, bu yerler, Küçük Firikya bölgesinde bulunduğu içindir.
Firikya Altaria (Sunaklar Firikyası), Uluborlu ile Afyonkarahisar arasındaki Şuhut-Alayunt (Peltai) çevresidir.
Askania Gölü için Bursa-İznik Gölü ima ediliyor, ama Hoyran veya İlegüp-İznik Gölü’nün adı da Askania’dır. Laodikya ve Apameia arasındaki Acıgöl’ün pis koktuğu söylenir (s.7).
Başmakçı Belediyesine sordum ve gölde pis koku olmadığını teyit ettim. Strabon’un zikrettiği Laodikya- Eğirdir, Apameya- Barla-Boyalı Mahallesi önündeki kent, içinden pis koku çıkan göl, Eski Eğirdir Gölü olup, Anna Komnena Ozolimne (Kokargöl) der ve gölün gerçek adının Ouzolimne, yâni Oğuz Gölü olduğunu; en çok su getiren ve en uzun ırmakların bu göle boşaldığını, gölde gemiler çalıştığını söyler.
Eğirdir Gölü’ndeki zikredilen gaz çıkışının hâlâ devam ettiğini MTA Gn. Md. 2012’de tespit etti. Strabon’un Askania dediği göl, iki göl arasındaki Menderes’in kaynağı olan Hoyran (Aurocran) Gölü olmalıdır.
Firikya’nın iç bölgeleri doğudan batıya doğru uzanan Firikya Paroreia dağ silsilesine (Sultan ve Bozdurmuş dağları) sahiptir. Bu dağların eteklerinde geniş ovalar ve üzerlerinde kentler (Antakya ve Akşehir) vardır. Bunlardan birisi Firikya ovasıdır (s.8). İfade, “Firikya ovası ve uçsuz bucaksız Hellespontus” şeklinde (Strabon XIII.1.7). Buna göre Firikya ovası ile Hellespontus aynı yerdir ve burası Küçük Firikya’dır.
Firikya Paroreia (Dağlık Firikya) ve Küçük Firikya aynı bölgedir. Çünkü Firikya Katakekaumene’ye ait olan Apameia, Kemer Boğazı yanındadır. Yalvaç (Yalavaç) adı yanık anlamına olup, Kekaumene de yanık demektir. Yalvaç (Alaşehir) Bizans kumandanlarından iki kişinin sıfatının yanık, yâni Katakalon ve Mihail Kakeumenos olduklarını biliyoruz. Çaka Beyin kardeşinin adı sanılan Yalavaç, onun adı değil, yanık (yalavaç) anlamında onun lâkabı olmalıdır.
Killania Gelendost-Killi (Kellia) kırı çevresi. Elbette Küçük Firikya’daki kentler Pisidia’lı unsurlarla karışacaktır. Çünkü burası Pisidia hududundadır. Onun için olacak Strabon’un Firikya’da ve Pisidia sınırı yakınında gösterdiği Yalvaç için Pisidia Antakya derler. Hâlbuki bu kentin doğru adı Firikya Antakya’sı olup, Küçük Firikya bölgesinde yer alır ve Küçük Antakya denilir. Benzer şekilde İlegüp için de İznik ve Küçük İznik denilir. Strabon’un XIII.1.8’de söz ettiği deniz, Eski Eğirdir Gölü, XIII.1.10’da zikrettiği İda dağı, Sultan dağlarının Gelincikana tarafı olmalıdır.
Strabon, Pessinus bahsinde açıklayacağım gibi iki Sangarios nehrinden bahsediyor, ama O, iki Sangarios’tan bahsettiğini bilmiyor. Diğer Sangarios, Menderes, el-Battal ve sair birçok adı bulunan Menderes’tir. Marsyas, Çine çayı olmayıp, Yenice Sivrisi ve Çirişli (Signia) dağı eteklerinden doğan; çok kısa yol aldıktan sonra iki göl arasındaki Menderes’e dökülen ırmaktır. Akharaka’dan geçen ırmak ise Menderes değil, Akharaka’nın ırmağı, Gallos ve Orgas gibi adları olan Yalvaç ve Örkenez çayıdır (Strabon XII.3.7-5.3-8.15; Remsi, 1960: 120).
Bursa Nilüfer çayı ve Uluborlu Popa çayı olmak üzere iki Rhyndakos vardır.
Laodikya’nın üst tarafında Kadmos Dağı (Honaz Dağı), Karialılarla Nysa (Sultanhisar) arasında Mesogis Dağı (Cevizli Dağ) yer almaktadır (s.8). Goncalı ile Honaz arası 19 km olup, bu dağ için Laodikya’nın üst tarafı denilemez. Laodikya’nın (Eğirdir) üstünde denilen Kadmos Dağı (bilâhare Viarus), devamına Davraz Dağı denilen Sivri Dağdır.
Karialılarla Nysa arasındaki Mesogis dağı ise Gelendost ilçesinin güneyindeki Anamas (Anemas) dağlarının kuzey kısmı olmalıdır. İda dağı, Kiminas (Gemen) dağı da denilen Sultan dağları, Dindymon ise, İbidos, Signia, Sigriane, Athos, Rhomaide gibi adları olan Çirişli dağıdır.
Mysia ve Troas’ın bir bölümünü içeren Hellespontus Firikyası (s.14), Çirişli ve Kemer Boğazı, Trakya ve Thrakesia temi ise Eğirdir ve Hoyran Gölleri çevresidir.
Kentler konusunda da Synnada ve Dorilaion hariç hemen hemen hepsi hatalıdır. Kelene (Kelainai) Dinar’da değil, Kemer Boğazı’ndadır. Her yanı dik bayır olan Kelene Hisarı, Gelendost Yenice Sivrisi’dir. Ammûriye Hisarköy değil Uluborlu; Eumeneia Işıklı değil Şuhut-Oynan (Oynagan); Eukarpia, Tablo’ya göre Oynan’a 30 mil mesafedeki Afyon-Merkez Belkaracaören köyü, Apameia Kibotos, Kemer Boğazı yanı; Apollonia ise Uluborlu’dur (s.14).
Ammûriye denilen Amorion, İbn Hordazbih, el-İdrîsî ve Anna Komnena’ya (1996: 489-490) göre kesin olarak Uluborlu, ama hiçbir olayda adı geçmeyen ikinci bir Amorion daha var mı bilmem. Amorion iddia edilen Hisarköy ile Uluborlu arasının Emirdağ, Bolvadin, Çay ve Bozdurmuşbeli üzeri yaklaşık 108 mil bir mesafe olduğunu görünce ister istemez Pessinus konusunda da yanılmış olabileceklerini düşündüm ve bunu ileriki sayfalarda tartıştım.
Eski Bizans İmparatorlarının vücuda getirmiş oldukları muazzam müdafaa teşkilatının 11. Asırdaki zayıf ve gülünç taklidi esnasında Amorion’la Sangarios arasındaki havaliye “Thema Cappadocia” payesi verilmişti (Remsi, 1960: 253). Remsi, bölgenin tarihî coğrafyasını bilmediği için kararı gülünç buluyor. Hâlbuki Bizans’ın aldığı karar mantıklıdır. Bizans, daha önce de Çarşamba çayı ile Sangarios (Kemer Boğazı) arasını Kapadokya’ya dâhil etmiş (Remsi, 1960: 237) ve böylece Pozantı-Uluborlu arasındaki Anayol’un idaresini tek temaya vermiş oluyordu.
Nakuliye Çayırı denilen Akşehir Yağısıyan (Gölçayır) ve Seyitgazi yakını olmak üzere iki Nakolea olmalıdır.
Kyzikos, birisi bizim iyi bildiğimiz Gelendost-Afşar-Kızık (Kyzikos) olmak üzere iki Kyzikos olabilir.
B-Pessinus Hakkında
On yıldır tarihçinin Ammûriye, Kelene, Apameia, Laodikya, Alaşehir, Tralleis ve sair birçok kent için yanıldığını yazıp çizdiğim hâlde Pessinus konusuna ilk kez girdim ve tartışılması gerektiğini anladım.
Hamilton’un, Amorion hakkında yanıldığı gibi, Teksiyer de Pessinus hakkında yanılmış olmalıydı. Ballıhisar çayı diye bir çay yok. Gallos nehriyle ilişkilendirilen Pessinus’u başka bir yerde aranmak gerekir.
Strabon XII.3.7’de zikredilen Gallos, mühim bir nehir olup, bunun Pessinus’daki kuru dereyle bir ilgisi olamaz. Strabon, Sangarios nehrinin kaynakları Pessinus’a 150 stadion uzaklıkta Sangia köyü derken, Livius (Livy) Adoreus dağı der (Ünsal, 2012: 215).
Strabon’un XII.3.7’te bahsettiği Sangarios ile Pessinus’a 150 stadion (26,7 bm) uzaklıktaki Sangia (Signia?) köyü yanındaki kaynaklar ve Gallos nehri, Strabon’un XXII.5.3’te zikrettiği Sangarios nehriyle ilgilidir. İzah edeceğim gibi Pessinus, Firikya Salutaris ve Asya (Anatolia) eyaletindeki Akharaka’ya (Kötürnek köyü) yerleşir. Bu Sakarya, Küçük Firikya bölgesinde ve iki göl arasındaki ırmaktır. Bu Sangarios’un (Menderes) kaynakları, Signia (Sangia?) adlı bir tepenin eteğindedir (Arundell, 1828: 113).
Kötürnek ile Yenice-Sarnıçalanı tahmin ettiğim Sangia (Signia) köyü arası yaklaşık 27 bm, Menderes’in (Sangarios) kaynakları arası 20 mil (29,6 bm) olması hayreti muciptir.
Pessinus ile Akharaka aynı yer olup, Strabon bunun da farkında değil. Akharaka, iki tanrıya tapan çok mühim ve şayanı dikkat bir dinin merkezi idi. Roma devrinin Yunanlaştırıcı tesiriyle Plüton ve Kora isimlerini almışlardı. Civarında sıcak su kaynakları ve Akharaka’nın ırmağı vardı (Remsi, 1960: 120). Pessinus (Kötürnek) yakınındaki Kybeleon, kanaatimce Sultan (İda, Kiminas) dağlarıdır. Sultan dağında Men Askaios Rahipliği vardır (Strabon XII. 3.31-8.14-8.21); burası rahiplerin ve târiki dünyaların melceidir (Remsi, 1960: 172). Remsi, “Zeus, benim fikrimce milattan 900 sene, belki daha evvel Firikya'yı istila eden Avrupalı kabilenin tanrısı idi” der (Remsi, 1960: 159).
“Kybele ismini Kybelon Dağı’ndan aldığı gibi, Dindymene ülkesi de ismini üst tarafındaki Dindymon Dağı’ndan alır. Yakınında Sangarios Irmağı akar” (Strabon, XII.5.3). Buna göre Sangarios’un yakınındaki dağ, Dindymon olup (Prof. Refik Turan, Prof. Bahri Ata), Dindymon, Hoyran Gölü’nün şarkını kaplayan Çirişli Dağı’dır ve Strabon’da, biri malûm Sakarya, diğeri iki göl arasındaki ırmak olmak üzere iki Sangarios vardır. Pahimeris, iki göl arasındaki nehri Boğazdaki Asya ırmağı, Menderes, Skamandros, Sangarios gibi dört ayrı adla anar. Attaleiates ise Sangarios der. Anayol, Kemer Boğazı’ndan geçer ve Pessinus (Kötürnek), Anatolia temi ve Anayol üzerindedir.
890’larda Buccellariote teminden dört askeri bölge -Bareta, Balbadon, Aspona ve Akarkous-, Anatolia teminden de üç bölge -Eudokias, St. Agapetos, Aphrazeia- alınarak Cappadocia temasına ilâve edilmişti. Zompi köprüsü Eudokias ile St. Agapetos veya Myrika arasına yapılmıştı (Remsi, 1960: 237).
İmparator Theodosius, 386-395 arasında, Galatia'nın güney batısından Germa, Myrika, Eudokias, Pessinus ve Pitnisos piskoposlarını alarak, Firikya Salutaris'ten ayırdığı Amorion, Orkistos, Klaneos ve Troknades Piskoposluklarına ilâve ederek Galatia Salutaris vilâyetini teşkil etmişti ve bu yeni vilâyetin metropolisi Pessinus olmuştu (Remsi, 1960: 243).
Buccellariote (Bukular) teminin, İbn Hordazbih’e göre İsauria’ya karşılık geldiğini ve Huğlu-Derebucak-Bozkır civarı olduğunu düşünüyorum. Bu iki metni, “Firikya Salutaris’ten ayırdı değil, ilin ismi Galatya Salutaris olarak değiştirildi; Pessinus, Anatolia eyaleti, Firikya Salutaris ve Firikya Hellespont’da bulunur” şeklinde anlamalı. Gallos, Hellespontus Firikyası’nda Sangarios’a dökülür (Strabon XII.3.7) kaydı, Pessinus’un Firikya Hellespontia, Kemer Boğazı ve Gelendost civarında bulunduğunu gösterir.
Zompi köprüsünün Kemer Boğazı, Eudoksia’nın Kemer Boğazı’nın Amorion tarafında ve Anatolia eyaletinde bulunmaları, bu fikri ayrıca destekler.
Ballıhisar hiçbir şekilde Galatia’nın güney batısında olamaz. Ayrıca Amorion kesin olarak Uluborlu olup, Uluborlu, bir dönem Galatların (Trokmi aşireti) eline geçmiştir (Said Demirdal, 1968: 30).
Peutinger, Dorileon 28 Midaion 29 Tricomia 21 Pessinus (Remsi, 1960: 263) değil, Dorileon 28 Midaion 29 Tricomia 21 Pessinus 24 Abrostola 23 Amorion şeklindedir.
Tabloya göre Pessinus-Amorion arası 47 mil olduğu halde, Ballıhisar-Uluborlu arası 133 mil. Tablo, Dorileon ayrımı (Afyon-Çay) 28 Midas Pınarı (Akşehir-Ulupınar) 29 Tricomia (Nadir, Sultandağı üzerinden Yalvaç-Hisarardı) Pessinus (Kötürnek) gibi de olmuyor.
Tablo, Anayol üzeri Pessinus 24 Abrostola (Abretteni, Kemer Boğazı batısı) 23 Amorion (Uluborlu) ve Firikya Hellespontia’ya göre Pessinus, Kötürnek civarına yerleşir. Diğer Abrostola, Pessinus’un 40 mil şarkına ve Beyşehir-Eflâtun Pınarı yakınına yerleşir. Gallos, Yalvaç ve Örkenez (Orgas) çaylarının birleşmesiyle hâsıl olan ırmaktır.
Pessinus, dünyanın o kısmındaki en büyük ticaret merkezi olup, büyük saygı gören “Tanrılar Anasına” ait tapınak buradadır (Strabon, XII.5.3). “Pessinus, civarın en büyük ticaret limanıydı. Eskiden burada rahipler hüküm sürerdi” (Remsi, 1960: 30; Açık.1). Bu tercüme hatalı; ticaret limanı değil, ticaret merkezi olmalı. Zaten Pessinus’la Sangarios’a döküldüğü yer arasında Gallos’un ortalama meyli binde iki olup, kanaatimce Gallos, yâni Orgas veya Yalvaç çayında gemi çalışamaz.
Strabon, kendi zikrettiği Orgas ile Gallos’un aynı ırmak olduğunu bilmediği gibi, iki göl arasındaki ırmağa hem Menderes, hem Sangarios dediğinin de farkında değildir. Strabon’un coğrafyayı iyi bilmediği ve birçok malûmatı başkalarından almış olduğu anlaşılmaktadır.
Melburn Üniversitesinden Gocha R. Tsetskhladze’ye göre, “Pessinus, bugün kuru bir kanal olan ve yalnızca sel veya yoğun yağmur dönemlerinde dolan Gallos Nehri üzerindedir – bunun gerçekten antik bir nehir yatağı olup olmadığı hâlâ bir soru işaretidir. 30 yılı aşkın kazılara rağmen hâlâ alanla ilgili pek çok soru işareti mevcuttur ve Kibele’nin tapınağı henüz keşfedilememiştir”. Anayol üzerinde bulunmayan bir Ballıhisar, nasıl Pessinus olur?
Kanaatimce Pessinus, Ballıhisar değil, Anayol üzerinde ve Amorion’un (Uluborlu) 44 (47?) mil şarkındadır.
Şimdi de Amorion’un piskoposluklarından olan ve Pessinus’a benzeyen Pissia’ya dikkat çekmek istiyorum (Remsi, 1960: 255). Pissia, 1937’de adı Başköy olarak değiştirilen Bisse köyü olmalıdır. Bisse, eskiden Uluborlu, şimdi ise Senirkent ilçesine tâbidir.
Bu köyde bir dikilitaş, bir manastır mevkii ve birçok tarihî eser var (Kaynak: Muhtar Erol Özden-1964). Böcüzâde ve Arkeolog Kemal Turfan (1920-2012) Bisse için şöyle derler:
Bisse, Koru Dağı eteğinde olup, asar-ı atikadan bazı kabartma resimli taş parçaları ve mezarlar karye-i mezkûrda zuhur etmekte olduğu gibi, tesadüf görülen altın ve bakır para-i atikadan istidlalen Bisse’nin Selefkiyyan hükümetleri zamanında bir makarr-ı emâret olduğu; asıl Pisidya bu mevkiye denildiği nakil ve rivayet edilir. Nakdu’t Tevarihte dahi milattan 333 yıl önce İskender’in zabt ve istila ettiği beyan olunan Karahisar ve Pisidya nam memleketlerden Karahisar ve Bisse karinesiyle rivayet-i vakayı teyyiden Pisidi, hakikaten burası demektir. Bu cihetten Pisidya kıtasının makarr-ı hükümet begi olmak ihtimali vardır (Böcüzâde, 2012: 74 Isparta Tarihi).
Senirkent ovasındaki Harmala kenti yakınları ve dağlar üzerindeki Pisa adlı yazlık şato, Bisse olmalı. Köyde antik kalıntılar, mezarlar, köy girişinde, sağda ve solda fallos (bereket ve zürriyet tanrısı heykeli) ve bazı mimari parçalar var. Üç km kadar kuzey batıdaki sırtlar üzerinde Pisa’nın Mezarlığı var. Bu mezarlardan bazıları, kaçakçılar tarafından açılmıştır (Turfan, 1996: 31-32 ve 9 Aralık 1972: 2, İbrahim Karaer, Başköy/Bisse Köyü Tarihi).
C-Firikler (Birikler)
Pessinus, Firiklerin en mühim dini merkezlerinden biridir. Zira Herodotos’un Kral Yolu adını verdiği bu yol, önce Pessinus’tan geçip, daha sonra da Sakarya nehrini aşıyordu. Strabon eserinin bir başka bölümünde Firiklerin, Sakarya nehri çevresine yerleştiklerini kanıtlar gibi ifadeler kullanır: “O zaman bu Firikya’lılar kimlerdir? “Sangarios kıyıları boyunca kamp kuran” kimlerdir? (Ünsal, 2012: 215). Zikredilen Sakarya, Askania (Hoyran)- Deniz (Eğirdir Gölü) arasındaki Sangarios’tur (Menderes) ve yolcu, şarktan garba yürümektedir.
Ünlü Firik şehri Kelene, Anayol’un Sangarios’u geçtiği Kemer Boğazı’nda, Kelene Hisarı ise Yenice Sivrisi’ndedir. Firik isminin, hâlâ Kemer Boğazı ve Barla’da yaşadığını yukarıda zikrettim.
Sangarius’un akıntıları yardımıyla Thraklar Firikya’ya yerleşmişlerdir (s.7) metnindeki Sangarios dahi, Kemer Boğazı’ndaki ırmaktır. Zaten Thrakesia temi Kemer Boğazı çevresidir.
Firik-Birik aynı kelime. Bindous adlı köy, Isparta-Findos köyü. Kemer anlamına gelen Kibotos, Lâtince kambur anlamına ve kifos telaffuz edilir. Anaboura kelimesi Enevre, kerban-kervan ve tabla-tavla olarak söyleniyor. Ol bakımdan ha Firik (Phryg), ha Birik (Bryg) farketmez, ikisi aynı şeydir.
Firikyalılar, erken dönemlerde Askania (İznik) Gölü etrafında ikamet etmişlerdir (s.5). Askania Gölü Hoyran Gölü’dür. Çünkü Hoyran Gölü’nün 20 bm batısında Antigonas’ın kurduğu Antigonia (İlegüp), MÖ 301’deki İpsos savaşından sonra Nikaia adını almıştır. Kyzikos (s.6), Gelendost-Afşar-Kızık. Mysia, Hoyran Gölü çevresi. Prusa (Bursa) kenti, Firikyalılar ile Misyalılar arasında sınır (s.6) doğru değil.
Bu olsa olsa Uluborlu-Prusa olur. Amblada (Asar Tepe), Seydişehir Asar Tepe. İkinci bir Amblada mı var ki, Tavas anlatılırken Amblada, ardından da Karia’daki Antakya verilir (s.6). Mysia Olympos’u (Uluborlu-Barla dağı) etrafında oturanlar, Misyalılar ve Firikyalılar idi (s.17).
İda Dağı’nın (Sultan dağları) aşağı eteklerinde oturan ve aralarında Firiklerin de bulunduğu halklar, demiri Küçük Asya’da ilk işleyenlerdir; zeytin (haşhaş), şarap ve mermer ticaretinde ileri gitmişlerdir.
Firikyalıların, Agdistis veya “Tanrıların Anası” dedikleri Rhea’dır. Tanrıçaya, ibadet edildiği yerleşime göre; İdaea, Dindymene, Sypilene, Pessinuntius, Kybele adları verilmiştir. Meselâ İda (Sultan) dağındaki “tanrıların anasının hizmetkârları, büyücüleri” bölgeye sonradan egemen olan Firikyalılardır. Bunlar içinde (Sultan dağındaki) Men ve Sabazios da yer alır (s.18).
Aralarında ufak tefek bazı farklar olsa da yörede Kötürnek, Bahtiyar, Bağlı veya Kötürnek, Bağlı, Gelendost köylerini üç kardeşin kurduğuna dair bir hikâye var. “Lakedaimon’dan gelmiş Athymbros, Athymbrados ve Hydrelos adlı üç kardeşin kendi isimlerine göre adlandırılan üç şehir kurması ve Nysa’nın bu şehirlerin halkı tarafından kurulduğuna dair öykü” bana, yukarıdaki hikâyeyi hatırlattı (Strabon XIV.1.46). Bu Nysa, Aydın-Nysa’dan farklı olup, Şarkîkaraağaç-Nudra köyü veya civarı bir yerdir. Asya çayırları, Şarkîkaraağaç-Nudra-Çavundur çayırlarıdır.
Strabon, Truvalı ve Karialı olmak üzere iki ayrı Lykia halkını haber verir (XII.8.4). Uluborlu ve Çapalı köyündeki yazıtlarda geçen Lykialılardan Truvalılar Çirişli dağı güney eteğinde; Karialılar ise Eğirdir Gölü kuzey kıyısındadır.
Kilikya ve Kapadokya sınırı bazı devirlerde Kemer Boğazı’na kadar gelir ve hatta Küçük Firikya Galat istilasına uğrar. Dağlık Kilikia tiranı Ksenophes’in kızının adı olan Aba (Abla), yörede hâlâ kullanılmaktadır. Antiyokus’un anasının adı Apama (Apa-ma, Aba-ma) bir Türk adı olmalıdır. Şarkîkaraağaç’taki bir Hüyüğün adı Ma Mezarı’dır. Firikyalı Çoban Marsyas ve Midas’la ilişkilendirilen Marsyas ve mağara, Çirişli dağının güney eteğindedir.
Truva Savaşı, kanaatimce Çanakkale-Abidos’ta değil, Kemer Boğazı Abidos’ta yapılmıştır. Çünkü Troad, Çirişli dağı ve etekleri, Yeni Truva ise Barla’dır. Helena, boğazdaki (Kemer Boğazı) kadın anlamınadır. Savaşta, barbarlar olarak nitelenen Doğulu Firikyalılar galip gelmiş, mağlup Batılılar, Kemer Boğazı civarındaki isimleri Batı’ya taşımışlardır. Bölgedeki Ainos, Baris ve Askania gibi adlar, Truva Savaşı kahramanlarının adlarıdır.
Sonuç
Tarihçi, Pavlov’un denekleri gibi olmamalı ve şehir, ırmak ve yer adları gibi birçok ismin, birçok yerde olacağını ve olabileceğini hesaba katmalıdır. Firikya Hellespontia ve Çanakkale Hellespont gibi iki Hellespont, Firikya Abidos ve Çanakkale Abidos gibi iki Abidos, Sakarya ve Kemer Boğazı’ndaki Sangarios gibi iki Sangarios ve sair birçok ismin birden çok olduğunu anlamalıdır.
Tarihçi, iyi bir coğrafya bilgisine sahip olmalı ve daha önce denilenler doğru mu, diye şüphe etmeli ve ilgili kaynak eserleri çok iyi okumalı, çok iyi tetkik etmelidir.
“Kibotos adındaki Apameia, tıpkı Laodikya gibi Asya olarak adlandırılan yerde (Asya Eyâletinde), büyük bir deniz ticaret şehriydi” (Dapper, 1680: 350) ifadesi, bugünkü Denizli ve Dinar’a asla ve kat’a uymaz.
Prof. Pekman, Strabon’un “Pisidia Antakyası” için “Pisidia yakınındaki Antakya” dediğini söyler ki, O da, bütün tarihçi ve arkeologlar gibi Yalvaç’ın doğru adının Pisidia yakınındaki Firikya Antakyası olduğunu bilmiyor.
Yıllardır yanlış ezberler üzerinden tezler yazılıyor, doktoralar ve kazılar yapılıyor. Bakanlar Kurulu Kararlarıyla yapılan Hisarköy ve Dinar kazılarının yanlış olduğu gibi, Ballıhisar’ın da yanlış kazıldığı anlaşılıyor. Laodikya kazıları da bunlardan farksız sayılır. Tarihçinin kılavuzu Vilyım Hamilton, Şarl Teksiyer vs. gibi Batılılar (!)
Hiçbir delile dayanmayan ve ‘keyfe mâ yeşâ’ yapılan yanlış kazıların hesabı mutlaka sorulmalıdır.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com
Kaynaklar
Arundell, F. V. J. (1828): A Visit to the Seven Churches of Asia; Published By John Rodwell- London.
Dapper, Olfret (1680): Naukeurige beschryving van Asie: Behelsende de gewesten Mesopotamie, Babylonie, Assyrie, Anatolie of Klein Asie: (…)- Amsterdam.
Demirdal, Said (1968): Bütünüyle Uluborlu ‘Monografi’ –İstanbul.
İbn Hordadbih (2008): Yollar ve Ülkeler Kitabı, Çeviri: Murat Ağarı, Kitabevi-İstanbul.
İznik, Erkan (Aralık 2022): “Strabon’un Geographika (Coğrafya) adlı eserine göre Phrygia ve Phrygialılar”, Prof. Dr. M. Mehdi İlhan Anısına: Tarihe Adanan Bir Ömür. Haz.: Mehmet Doğan ve Kâmil Çolak, Berikan Yayınevi-Ankara, s.1-20.
Remsi (Ramsay, W. M.) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.
Strabon (2009): Antik Anadolu Coğrafyası, Çeviri: Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.
Ünsal, Veli (2012): “Eskiçağda Anadolu Su Kaynakları (Orta ve Doğu Anadolu)”, SÜ SBE Dergisi, 28, Konya, s.209-224.