Prof. Osman Turan’ı hatırlamak

Prof. Osman Turan’ı hatırlamak

Prof. Osman Turan’ı hatırlamak Prof. Osman Turan’ı hatırlamak

-Osman Turan ve eşi Satıa Hanımsultan. 

PROF. OSMAN TURAN’I HATIRLAMAK 

Özet

Makalenin amacı, Türk tarihine büyük hizmetler eden merhum Prof. Osman Turan’ı, 847. Miryokefalon zaferi kutlamaları münasebetiyle 17 Eylül günü anmaktır.

Bütün Selçuklu tarihçileri, hatta “Miryokefalon harbi Kundanlı’da yapılmıştır” diyenler de, “Sublaion, Çivril-Homa” derken, O, “Sublaion, Uluborlu’nun şarkındadır” dedi.

Miryokefalon harbinin yapıldığı yer için tüm tarihçiler “Tzibritze”, O ise “Sybrize” dedi. Yine birçok tarihçi Sybrize için, “Tzibritze, Civrici ve Çivril” derken, Merhum, “Sybrize, Miryokefalon adlı dar ve sarp geçidin çıkış yerindedir” dedi.

Bu üç olay, O’nun tarihimize ola eşsiz vukufiyetine işaret etmektedir. O, Selçuklu tarihi alanında hâlâ geçilebilmiş değildir. Şark ve Garp kaynaklarına hâkim olan Hoca’yı büyük bir saygı ve rahmetle anıyorum.

Açar Kelimeler: Türkiye Selçuklu Tarihi, Prof. Dr. Osman Turan, Uluborlu, Sublaion, Sybrize, Miryokefalon (Myriokephalon)

Giriş

Osman Ferit, 1914’de Bayburt’un Aydıntepe (Çatıksu) köyünde doğdu. 17 Ocak 1978’de İstanbul’da vefat etti. Ailesi daha sonra Çaykara-Soğanlı köyüne yerleşti. Babası Hasan Ağa, I. Cihan Savaşı Kafkas Cephesi'nde şehit düştü. O, ilk mektebi Çaykara, liseyi ise Trabzon ve Ankara'da okudu. 1940 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesini bitirdi.

Sultan II. Abdülhamid'in torunu Satıa Hanımsultan (1927-2003) ile evlendi. 1959'da yapılan kurultayda Türk Ocakları umumi reisi seçildi. 1960 darbesinden sonra Yassıada'ya sevk edilmiş ve bir süre Türk Ocakları'ndan ayrı kalmıştır (TDVİA Salim Koca, Vikipedi).

Hocayı yakından tanıyan Prof. Dr. Kâzım Yaşar Kopraman, O’nu ciddî, sağlam karakteri, yüksek medeni cesareti, çok geniş fikri ihata kabiliyeti, Türklükle ilgili geniş ve sağlam bilgisi, muktedir kalemi ile tanınmış bir ilim adamı olarak tarif etti.

Ord. Prof. M. Fuad Köprülü’nün dört doktora öğrencisinden biri olan O. Turan Fransızca, Farsça ve Arapça biliyordu.

Ankara, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin ilk mezunlardan 09.01.1944 tarihinde doktora diploması verilen dört Hoca namzedinin Orta Zaman Tarihi Dr. Osman Ferit Turan, Dr. Neşet Çağatay (1), Dr. Mehmet Altay Köymen ve Yeni ve Son Zaman Tarihi Dr. Salâhaddin Çetintürk olduğu söylenir. Ama arşivde Köymen’in Prof. Necati Lûgal, Çetintürk’ün (2) ise Prof. Dr. Enver Ziya Karal’dan doktora yaptıkları görülmektedir (Koç, 2016: 37-38).

Bütün Selçuklu ve Bizans tarihçileri ile 1890’da Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası adı eseri neşreden Ramsay, Sublaion kalesi için Çivril-Homa derken (Remsi/Ramsay, 1960: 147), O, “Sublaion, Uluborlu’nun şarkındadır” der.

Hoca, üstte, özet kısmında zikrettiğim diğer iki hususta da diğer tarihçilerden farklı düşünür. Kanaatimce bunun sebebi O’nun muhakeme kabiliyetiyle ilgilidir, ama O’nu muhakemeye sevk eden âmil nedir?

Bu konuda kanaatim şöyledir: İnsanı gayesi hizmet aşkı ile gayesi rütbe aşkı olan diye iki sınıfa ayırabiliriz. Zamanın yöneticileri ve hocaları talebelerini o yöne sevk etmiş olmalılar ki, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin ilk mezunlarının eserlerinden hemen hemen hepsinin vatana, millete ve tarihe hizmet aşkı taşıyan insanlar oldukları anlaşılıyor.

Daha sonrakiler, ilk mezunları aşmak şöyle dursun, onların fersah fersah gerisindeler.

Millet sevgisi ve hizmet aşkı olmasaydı Osman Turan diye biri ortaya çıkmayabilirdi. Şimdi üstte zikrettiğim üç hususu açıklamak istiyorum:

1. Sublaion Uluborlu’nun Şarkındadır (Turan, 1998: 214)

İfade aynen şöyledir: İmparator, “Eskişehir istihkâmlarını yıkmadı. Sultanın talebi karşısında da cebren kabûl ettiği bir muahedeye itibar edemeyeceğini bildirdi; sadece Uluborlu’nun şarkında bulunan Sublaion tahkimatını yıkmakla iktifa etti” (Turan, 1998: 214).

Diğerleri ise, “Siblia yahut Soublaion, Bizans (Türk-Bizans) ismini muhafaza eden Homa’nın olduğu yerde idi. Önündeki ova Lampe ovasıdır. Burada Vicus köyü (Peutinger tablosunda Ad Vicum diye yazılmıştır) yahut Oikokome vardı. Altıncı asırda Soublaion'a Justinianopolis ismi verildiği anlaşılıyor. Homa'nın doğusundaki Düzbel mühim bir Bizans boğazı idi, Myriokephalon istihkâmiyle muhafaza edilirdi. Düzbel'den aşağıya inen “Turrice Boğazı”da Nicetas Choniata'nın bahsettiği (Τζυβριτξη)’dir” (Remsi, 1960: 147).

Hâlbuki Remsi, Manuel’in yenik düştüğü geçit hakkında çelişki içindedir.

O, III. Haçlı Seferinde İmparator Firiderik’in yürüyüşünü verirken, “Mayıs 2. Sozopolis (Uluborlu), Mayıs 3. Ginglarion (Chateau Cingulaire), Manuel’in mağlup düştüğü geçit” dedi (Remsi, 1960: 140).

Çoğu tarihçi Remsi’nin s.147’deki görüşünü esas aldı, ama Osman Turan’a uyan s.140’daki görüş doğruydu. Çünkü s.140’daki bilgi III. Haçlı Seferi kaynaklarına dayanıyordu, ama s. 147’deki ise Remsi’nin kendi görüşüydü ve Remsi, Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimi bilemediği için yanılmıştı.

Aslında O, “Neticeyi bir kelime ile izah edebiliriz: ya benim eserim sırf bir hatadan ibarettir, yahut da Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamiyle değişmelidir” diyerek hatasını itiraf ediyordu (Remsi, 1960: 106); ama bizim tarihçiler, bırakın arazi çalışması yapmayı, ciddî olarak kaynak metinleri bile okuma zahmetine girmiyorlardı.

Osman Turan, Savaşa sebep olan Dorylaion (Eskişehir) ve Sublaion kalelerinin hudutta bulunduğunu ve Manuel’in mektubuna göre de savaşın hudutta ve Türk topraklarında yapıldığını bildiği için Sublaion, Uluborlu’nun şarkındadırdemişti. Çünkü savaşın yapıldığı 1176 yılında Uluborlu Bizans’ta idi ve 1182’de tekrar fethedilecekti.

Şimdi bütün tarihçileri, Merhum’un manevi huzurunda selâm durmaya davet ediyorum.

2. Sybrize, geçidin çıkış yerindedir (Turan, 1998: 208)

“Bizans ordusu Denizli’den çıkarak Menderes yukarılarında Homa ve oradan da Myriokephalon denilen dar ve sarp bir vadiye girdi ve Sybrize denilen çıkış yerinde Sultanın kurduğu pusuya düştü” (Turan, 1998: 208).

Çok araştırmama rağmen hiçbir kaynakta ve başka hiçbir yerde Sybrize’nin geçidin çıkış yerinde bulunduğuna dair bir bilgi bulamadım.

Gerçekten Merhum çok doğru yazmıştı ve Yenice Sivrisi (Sybrize), dokuz bm’lik geçidin tam çıkış yerindeydi, ama Merhum, bu araziyi hiç görmediği halde nasıl bilmişti?

İşte bu, O’nun nasıl ciddî bir ilim adamı olduğunu gösterir. Prof. Kopraman’a nasıl bilebildiğini sordum: -“Ramazan, Sultan, geçidin başında tuzak kursaydı, Manuel, geçide girmez ve maksat hâsıl olmazdı” dedi.

Demek ki Osman Turan da böyle düşünmüştü.

Bu yüzden Türk tarihçisini, tekrar O’nu selâmlamaya davet ediyorum.

3. Tzibritze değil, Sybrize (Turan, 1998: 208)

Fransızca kaynakları kullanan Hoca, Tzibritze yerine, Sybrize yazımı seçmiştir. Latince yazım Zybrize idi. Kinnamos, bu isim için Türkçe ve Tzibrelitzemani derken, İmparator Manuel ise, İranlıların (Türklerin) Cybrilcymani dediklerini söyler.

Türklerin söylediği bu kelime ancak Sivri’l-Semani ve Semmânî Sivrisi, yâni Yağcı Sivrisi olur ki, bu yer için Roma, Pion tepesi (yağ saklanan tepe) demiştir.

Remsi, “Ephesos’un içinde, şimaldeki küçük müstakil tepeye Roma devrinde Pion dendiği hâlde sonradan başka bir isim aldığı anlaşılıyor” der (Remsi, 1960: 117).

Miryokefalon savaşının yeri için 27 Eylül 2010 günü Kayseri’de sunduğum tebliğin adı “Semmânî Sivrisi Zaferi” idi (Topraklı, 2014: 513).

Yenice Sivrisi’ndeki bir inde, bir zamanlar yağ saklanmıştı. Remsi’ye göre bazıları “Pion tepesi Efes’te” diyebilir.

Evet, Efes’te, ama bu Efes, Selçuk-Efes değil, Ashâb-ı Kehf’in kalesi Gelendost-Kiremitli Burun önündeki Arzava’nın merkezi olan Apasa olup, Bizans devrinde Efes yazılmıştı (Turan, 1998: 95; bk.Har.1).

-Har.1. Küçük Firikya, Efes, İzmir, Kelbianos ve Tarihî Yollar

Benim önce Selçuklular Zamanında Türkiye’den başka kitabım yoktu. O, Tzybritze için Sybrize yazmakla (tz) için (s) demişti; (y)’nin (i) ve (b)’nin de (v) sesi verdiğini bilirdim.

Buna göre Tzibritze =Sybrize =Sivrisi idi ve neticede Cybrilcymani, Sivri’l-Semmânî (doğrusu Sivri’s-Semmânî), Semmânî Sivrisi ve Yağcı Sivrisi olmalı dedim.

Merhum, bu konuda da beni yanıltmadı. Hoca, -Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimi bilmiş olsaydı; Yalvaç-Kundanlı değil, Kemer Boğazı ve Gelendost Yenice Sivrisi denilen yeri işaret ederdi- diye düşündüm ve haklı çıktım.

Onun için herkesi bir kez daha, Osman Turan’ı selâmlamaya davet ediyorum.

Sonuç

Daha çok husus var ama biz bu üç hususla merhumu anmak istedik.

Remsi’nin Lampe dediği yer, adı üzerinde Senirkent-İlegüp (Uluğbey), Lampe ovası Senirkent ovası, Ad Vicum, Hoyran Gölü garbı ve Popa çayı kıyısında idi (Peutinger tablosu).

Uluborlu’nun şarkında ve Garip (Garp ile ilgili) köyü yanında bir Homa daha vardı; Sublaion bu Homa idi ve Justinianus, bu Homa ile birlikte Kemer Boğazı’ndaki Miryokefalon kalesini de inşa etmişti.

Anadolu’nun bir Türk yurdu olması için canlarını feda eden, başta Sultan Kılıçaslan ve Uc Türkmenleri olmak üzere tüm şehit ve gazilerimiz ile aramızdan tam 45 yıl 8 ay önce ayrılan ve Miryokefalon zaferinin yerini tesbitte bana yol gösteren Osman Turan’a Allah’tan rahmet diliyorum. Benzer duayı Gelendost Belediye Başkanının tören konuşmasında, uzakta bulunanların ise bulundukları yerden yapmalarını temenni ediyorum.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar

Koç, Bekir (2016): “Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin Kuruluş Süreci, İlk Mezunları ve Halil İnalcık”, OTAM, 40, s.27-43.

Remsi (Ramsay, W. M.) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Topraklı, Ramazan (2014): “Semmânî Sivrisi Zaferi”, Selçuklu Siyasî Tarihi, Yay. Haz. Metin Hülagü ve diğerleri, Türk Tarih Kurumu- Ankara, s.513-535.

Turan, Osman (1998): Selçuklular Zamanında Türkiye, 6. Baskı, Boğaziçi Yayınları-İstanbul.

------

(1) Neşet Çağatay’ın, İran ve Türkistan gezilerinde çantasında bol miktarda küçük Türk bayrağı götürdüğünü, karşılaştığı Türklere hediye ettiğini, 1969-1970’de Yakaköy’lü öğretmen İbrahim Eryılmaz’dan işittim. Şimdi O, kendi köyü olan Gelendost ilçesi Yenice köyündeki mezarlıkta hanımı Belkıs hanımla birlikte yan yana yatıyorlar.

(2) Dr. Salâhaddin Çetintürk ile ilgili, Tarih İlmî Yardımcısı Ankara, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü, Tezi veren; Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü, “Osmanlı İmparatorluğunda Yürük Sınıfı ve Hukukî Statüleri” adlı bir makale var.

-Har.1. Küçük Firikya, Efes, İzmir, Kelbianos ve Tarihî Yollar

 

-Osman Turan ve eşi Satıa Hanımsultan. 

PROF. OSMAN TURAN’I HATIRLAMAK 

Özet

Makalenin amacı, Türk tarihine büyük hizmetler eden merhum Prof. Osman Turan’ı, 847. Miryokefalon zaferi kutlamaları münasebetiyle 17 Eylül günü anmaktır.

Bütün Selçuklu tarihçileri, hatta “Miryokefalon harbi Kundanlı’da yapılmıştır” diyenler de, “Sublaion, Çivril-Homa” derken, O, “Sublaion, Uluborlu’nun şarkındadır” dedi.

Miryokefalon harbinin yapıldığı yer için tüm tarihçiler “Tzibritze”, O ise “Sybrize” dedi. Yine birçok tarihçi Sybrize için, “Tzibritze, Civrici ve Çivril” derken, Merhum, “Sybrize, Miryokefalon adlı dar ve sarp geçidin çıkış yerindedir” dedi.

Bu üç olay, O’nun tarihimize ola eşsiz vukufiyetine işaret etmektedir. O, Selçuklu tarihi alanında hâlâ geçilebilmiş değildir. Şark ve Garp kaynaklarına hâkim olan Hoca’yı büyük bir saygı ve rahmetle anıyorum.

Açar Kelimeler: Türkiye Selçuklu Tarihi, Prof. Dr. Osman Turan, Uluborlu, Sublaion, Sybrize, Miryokefalon (Myriokephalon)

Giriş

Osman Ferit, 1914’de Bayburt’un Aydıntepe (Çatıksu) köyünde doğdu. 17 Ocak 1978’de İstanbul’da vefat etti. Ailesi daha sonra Çaykara-Soğanlı köyüne yerleşti. Babası Hasan Ağa, I. Cihan Savaşı Kafkas Cephesi'nde şehit düştü. O, ilk mektebi Çaykara, liseyi ise Trabzon ve Ankara'da okudu. 1940 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesini bitirdi.

Sultan II. Abdülhamid'in torunu Satıa Hanımsultan (1927-2003) ile evlendi. 1959'da yapılan kurultayda Türk Ocakları umumi reisi seçildi. 1960 darbesinden sonra Yassıada'ya sevk edilmiş ve bir süre Türk Ocakları'ndan ayrı kalmıştır (TDVİA Salim Koca, Vikipedi).

Hocayı yakından tanıyan Prof. Dr. Kâzım Yaşar Kopraman, O’nu ciddî, sağlam karakteri, yüksek medeni cesareti, çok geniş fikri ihata kabiliyeti, Türklükle ilgili geniş ve sağlam bilgisi, muktedir kalemi ile tanınmış bir ilim adamı olarak tarif etti.

Ord. Prof. M. Fuad Köprülü’nün dört doktora öğrencisinden biri olan O. Turan Fransızca, Farsça ve Arapça biliyordu.

Ankara, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin ilk mezunlardan 09.01.1944 tarihinde doktora diploması verilen dört Hoca namzedinin Orta Zaman Tarihi Dr. Osman Ferit Turan, Dr. Neşet Çağatay (1), Dr. Mehmet Altay Köymen ve Yeni ve Son Zaman Tarihi Dr. Salâhaddin Çetintürk olduğu söylenir. Ama arşivde Köymen’in Prof. Necati Lûgal, Çetintürk’ün (2) ise Prof. Dr. Enver Ziya Karal’dan doktora yaptıkları görülmektedir (Koç, 2016: 37-38).

Bütün Selçuklu ve Bizans tarihçileri ile 1890’da Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası adı eseri neşreden Ramsay, Sublaion kalesi için Çivril-Homa derken (Remsi/Ramsay, 1960: 147), O, “Sublaion, Uluborlu’nun şarkındadır” der.

Hoca, üstte, özet kısmında zikrettiğim diğer iki hususta da diğer tarihçilerden farklı düşünür. Kanaatimce bunun sebebi O’nun muhakeme kabiliyetiyle ilgilidir, ama O’nu muhakemeye sevk eden âmil nedir?

Bu konuda kanaatim şöyledir: İnsanı gayesi hizmet aşkı ile gayesi rütbe aşkı olan diye iki sınıfa ayırabiliriz. Zamanın yöneticileri ve hocaları talebelerini o yöne sevk etmiş olmalılar ki, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin ilk mezunlarının eserlerinden hemen hemen hepsinin vatana, millete ve tarihe hizmet aşkı taşıyan insanlar oldukları anlaşılıyor.

Daha sonrakiler, ilk mezunları aşmak şöyle dursun, onların fersah fersah gerisindeler.

Millet sevgisi ve hizmet aşkı olmasaydı Osman Turan diye biri ortaya çıkmayabilirdi. Şimdi üstte zikrettiğim üç hususu açıklamak istiyorum:

1. Sublaion Uluborlu’nun Şarkındadır (Turan, 1998: 214)

İfade aynen şöyledir: İmparator, “Eskişehir istihkâmlarını yıkmadı. Sultanın talebi karşısında da cebren kabûl ettiği bir muahedeye itibar edemeyeceğini bildirdi; sadece Uluborlu’nun şarkında bulunan Sublaion tahkimatını yıkmakla iktifa etti” (Turan, 1998: 214).

Diğerleri ise, “Siblia yahut Soublaion, Bizans (Türk-Bizans) ismini muhafaza eden Homa’nın olduğu yerde idi. Önündeki ova Lampe ovasıdır. Burada Vicus köyü (Peutinger tablosunda Ad Vicum diye yazılmıştır) yahut Oikokome vardı. Altıncı asırda Soublaion'a Justinianopolis ismi verildiği anlaşılıyor. Homa'nın doğusundaki Düzbel mühim bir Bizans boğazı idi, Myriokephalon istihkâmiyle muhafaza edilirdi. Düzbel'den aşağıya inen “Turrice Boğazı”da Nicetas Choniata'nın bahsettiği (Τζυβριτξη)’dir” (Remsi, 1960: 147).

Hâlbuki Remsi, Manuel’in yenik düştüğü geçit hakkında çelişki içindedir.

O, III. Haçlı Seferinde İmparator Firiderik’in yürüyüşünü verirken, “Mayıs 2. Sozopolis (Uluborlu), Mayıs 3. Ginglarion (Chateau Cingulaire), Manuel’in mağlup düştüğü geçit” dedi (Remsi, 1960: 140).

Çoğu tarihçi Remsi’nin s.147’deki görüşünü esas aldı, ama Osman Turan’a uyan s.140’daki görüş doğruydu. Çünkü s.140’daki bilgi III. Haçlı Seferi kaynaklarına dayanıyordu, ama s. 147’deki ise Remsi’nin kendi görüşüydü ve Remsi, Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimi bilemediği için yanılmıştı.

Aslında O, “Neticeyi bir kelime ile izah edebiliriz: ya benim eserim sırf bir hatadan ibarettir, yahut da Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamiyle değişmelidir” diyerek hatasını itiraf ediyordu (Remsi, 1960: 106); ama bizim tarihçiler, bırakın arazi çalışması yapmayı, ciddî olarak kaynak metinleri bile okuma zahmetine girmiyorlardı.

Osman Turan, Savaşa sebep olan Dorylaion (Eskişehir) ve Sublaion kalelerinin hudutta bulunduğunu ve Manuel’in mektubuna göre de savaşın hudutta ve Türk topraklarında yapıldığını bildiği için Sublaion, Uluborlu’nun şarkındadırdemişti. Çünkü savaşın yapıldığı 1176 yılında Uluborlu Bizans’ta idi ve 1182’de tekrar fethedilecekti.

Şimdi bütün tarihçileri, Merhum’un manevi huzurunda selâm durmaya davet ediyorum.

2. Sybrize, geçidin çıkış yerindedir (Turan, 1998: 208)

“Bizans ordusu Denizli’den çıkarak Menderes yukarılarında Homa ve oradan da Myriokephalon denilen dar ve sarp bir vadiye girdi ve Sybrize denilen çıkış yerinde Sultanın kurduğu pusuya düştü” (Turan, 1998: 208).

Çok araştırmama rağmen hiçbir kaynakta ve başka hiçbir yerde Sybrize’nin geçidin çıkış yerinde bulunduğuna dair bir bilgi bulamadım.

Gerçekten Merhum çok doğru yazmıştı ve Yenice Sivrisi (Sybrize), dokuz bm’lik geçidin tam çıkış yerindeydi, ama Merhum, bu araziyi hiç görmediği halde nasıl bilmişti?

İşte bu, O’nun nasıl ciddî bir ilim adamı olduğunu gösterir. Prof. Kopraman’a nasıl bilebildiğini sordum: -“Ramazan, Sultan, geçidin başında tuzak kursaydı, Manuel, geçide girmez ve maksat hâsıl olmazdı” dedi.

Demek ki Osman Turan da böyle düşünmüştü.

Bu yüzden Türk tarihçisini, tekrar O’nu selâmlamaya davet ediyorum.

3. Tzibritze değil, Sybrize (Turan, 1998: 208)

Fransızca kaynakları kullanan Hoca, Tzibritze yerine, Sybrize yazımı seçmiştir. Latince yazım Zybrize idi. Kinnamos, bu isim için Türkçe ve Tzibrelitzemani derken, İmparator Manuel ise, İranlıların (Türklerin) Cybrilcymani dediklerini söyler.

Türklerin söylediği bu kelime ancak Sivri’l-Semani ve Semmânî Sivrisi, yâni Yağcı Sivrisi olur ki, bu yer için Roma, Pion tepesi (yağ saklanan tepe) demiştir.

Remsi, “Ephesos’un içinde, şimaldeki küçük müstakil tepeye Roma devrinde Pion dendiği hâlde sonradan başka bir isim aldığı anlaşılıyor” der (Remsi, 1960: 117).

Miryokefalon savaşının yeri için 27 Eylül 2010 günü Kayseri’de sunduğum tebliğin adı “Semmânî Sivrisi Zaferi” idi (Topraklı, 2014: 513).

Yenice Sivrisi’ndeki bir inde, bir zamanlar yağ saklanmıştı. Remsi’ye göre bazıları “Pion tepesi Efes’te” diyebilir.

Evet, Efes’te, ama bu Efes, Selçuk-Efes değil, Ashâb-ı Kehf’in kalesi Gelendost-Kiremitli Burun önündeki Arzava’nın merkezi olan Apasa olup, Bizans devrinde Efes yazılmıştı (Turan, 1998: 95; bk.Har.1).

-Har.1. Küçük Firikya, Efes, İzmir, Kelbianos ve Tarihî Yollar

Benim önce Selçuklular Zamanında Türkiye’den başka kitabım yoktu. O, Tzybritze için Sybrize yazmakla (tz) için (s) demişti; (y)’nin (i) ve (b)’nin de (v) sesi verdiğini bilirdim.

Buna göre Tzibritze =Sybrize =Sivrisi idi ve neticede Cybrilcymani, Sivri’l-Semmânî (doğrusu Sivri’s-Semmânî), Semmânî Sivrisi ve Yağcı Sivrisi olmalı dedim.

Merhum, bu konuda da beni yanıltmadı. Hoca, -Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimi bilmiş olsaydı; Yalvaç-Kundanlı değil, Kemer Boğazı ve Gelendost Yenice Sivrisi denilen yeri işaret ederdi- diye düşündüm ve haklı çıktım.

Onun için herkesi bir kez daha, Osman Turan’ı selâmlamaya davet ediyorum.

Sonuç

Daha çok husus var ama biz bu üç hususla merhumu anmak istedik.

Remsi’nin Lampe dediği yer, adı üzerinde Senirkent-İlegüp (Uluğbey), Lampe ovası Senirkent ovası, Ad Vicum, Hoyran Gölü garbı ve Popa çayı kıyısında idi (Peutinger tablosu).

Uluborlu’nun şarkında ve Garip (Garp ile ilgili) köyü yanında bir Homa daha vardı; Sublaion bu Homa idi ve Justinianus, bu Homa ile birlikte Kemer Boğazı’ndaki Miryokefalon kalesini de inşa etmişti.

Anadolu’nun bir Türk yurdu olması için canlarını feda eden, başta Sultan Kılıçaslan ve Uc Türkmenleri olmak üzere tüm şehit ve gazilerimiz ile aramızdan tam 45 yıl 8 ay önce ayrılan ve Miryokefalon zaferinin yerini tesbitte bana yol gösteren Osman Turan’a Allah’tan rahmet diliyorum. Benzer duayı Gelendost Belediye Başkanının tören konuşmasında, uzakta bulunanların ise bulundukları yerden yapmalarını temenni ediyorum.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar

Koç, Bekir (2016): “Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin Kuruluş Süreci, İlk Mezunları ve Halil İnalcık”, OTAM, 40, s.27-43.

Remsi (Ramsay, W. M.) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Topraklı, Ramazan (2014): “Semmânî Sivrisi Zaferi”, Selçuklu Siyasî Tarihi, Yay. Haz. Metin Hülagü ve diğerleri, Türk Tarih Kurumu- Ankara, s.513-535.

Turan, Osman (1998): Selçuklular Zamanında Türkiye, 6. Baskı, Boğaziçi Yayınları-İstanbul.

------

(1) Neşet Çağatay’ın, İran ve Türkistan gezilerinde çantasında bol miktarda küçük Türk bayrağı götürdüğünü, karşılaştığı Türklere hediye ettiğini, 1969-1970’de Yakaköy’lü öğretmen İbrahim Eryılmaz’dan işittim. Şimdi O, kendi köyü olan Gelendost ilçesi Yenice köyündeki mezarlıkta hanımı Belkıs hanımla birlikte yan yana yatıyorlar.

(2) Dr. Salâhaddin Çetintürk ile ilgili, Tarih İlmî Yardımcısı Ankara, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü, Tezi veren; Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü, “Osmanlı İmparatorluğunda Yürük Sınıfı ve Hukukî Statüleri” adlı bir makale var.

-Har.1. Küçük Firikya, Efes, İzmir, Kelbianos ve Tarihî Yollar