Putin'in dikkati sayesinde yoksul ülkeler tahıl alabilir veya batılı ülkeler tahılsız kalabilir
Putin'in dikkati sayesinde yoksul ülkeler tahıl alabilir veya batılı ülkeler tahılsız kalabilir
- 12-09-2022 05:27
- 2148
- 12-09-2022 05:27
- 2148
MOSKOVA
Bütün dünyada son yıllarda koronavirüs salgını ve beraberinde getirdiği küresel gıda ve enerji krizleri, gündemin ilk sırasındaki yerini korurken batılı ülkeler hala bu sorunları görmezden gelerek Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) başını çektiği Rusya ve Çin karşıtı politikalarını sürdürüyor.
Oysa ki bu büyük kriz Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde ABD, Rusya, Çin ve Avrupa'nın önde gelen devletlerinin çabalarıyla çözülebilir. Birlikte geliştirilecek üretim programları ve alınacak tedbirler dünyada küresel krizlerin beraberinde getireceği toplumsal olayların da önüne geçecektir.
Ancak batılı ülkeler bunu reddederek hala "Tek kutuplu dünya düzeni" için farklı senaryolar geliştiriyor. Ancak başarılı olamıyorlar.
Rusya Devlet Başkanı Putin, 2007 yılında gerçekleşen 43. Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşmada tek kutuplu dünya düzenine karşı konuşma gerçekleştirmişti.
Putin'in bu konferansta yaptığı konuşmanın ana başlıkları;
- Tek kutuplu dünya düzeni ve ABD öncülüğündeki Batı politikalarını uygun bulmadığını,
- Tek merkezli bir gücün dünyayı yönetmesi çabasının doğru olmayacağını,
- Tek merkezli bir dünyanın demokrasi için de doğru bir algılama olamayacağını,
- Demokrasinin, çoğunluğun isteklerinin azınlığın hakları ihlal edilmeden yerine getirilmesi gerektiğini,
- Rusya'nın silahsızlanma konusunda şeffaf olduğunu ancak ABD ve bazı batılı ülkelerinin bu şeffaflığı yansıtmadığını,
- Batı'nın demokrasinin gerekliliklerini yerine getirmediğini,
- ABD'nin her şeyin üzerinde davranışlar sergilediğini,
- ABD'nin ulusal güvenlik bahanesiyle sınır tanımayarak dünyanın farklı noktalarında çatışmalar yarattığını,
- NATO'nun bir dünya kurumu olmadığını ve NATO'nun sınırlarını genişletmesi…
Putin'in bu konuşmasındaki bazı başlıkları hatırlatmakta fayda varken bugün yaşanılan tüm sorunları Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 2007'deki konuşmasında tek tek sıralamış.
Bugün baktığımızda ABD ve batılı ülkeler, tek kutuplu dünya düzeni istiyor.
Çin ve Rusya'ya karşı çok yönlü saldırılarının sebebi de zaten bu. ABD'nin tek başına dünyayı yönetme çabası da açıkça görülüyor.
ABD ve batılı ülkeler gelişmekte olan ve yoksul ülkelerin haklarını ihlal ediyor.
Ukrayna tahılının yoksul ülkelere değil de batılı ülkelere sevk edilmesi de bu hak gasplarının basit bir örneği.
Rusya, silahsızlanma konusunda somut adımlar attı. Bunun son örneği geçtiğimiz yıl Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, “Yeni START” anlaşmasının süresini uzatma yönündeki çabalarıydı. Bu çabalar karşılık bularak anlaşma 5 yıl uzatıldı.
Batı, demokrasiyi kendi çıkarları için kullanırken bunu en güçlü silahı haline getirdi.
Bununla ilgili de yaşanan birçok sorunlar mevcut.
NATO'nun kendisini bir dünya kurumu olarak görmesi de doğru bir tahlil.
Kaldı ki NATO, dünyanın her noktasına el uzatıp sanki ulaştığı ülke ve bölgelere barış ve istikrar götürecekmiş gibi davranıyor. Ancak NATO'nun ulaştığı her noktada savaşlar ve çatışmalar yaşanıyor. Ayrıca NATO'nın sınırlarını genişletme çabası nedeniyle bugün hala Ukrayna'da süren çatışmaları da hatırlatmak gerek. Çünkü Rusya, Ukrayna'yı hiçbir zaman "Hasım ülke" olarak görmezken NATO'nun, Ukrayna'da başlattığı batı yanlısı ayaklanmalar, Ukrayna'yı içine alma girişimleri bugünkü çatışmaların nedeni oldu.
Gelelim Ukrayna meselesine;
Öncelikle Putin'in, Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşma sanki bugün Ukrayna'da yaşananların habercisi gibiymiş.
Rusya'nın itiraz ettiği hemen hemen her konu Ukrayna'da gerçekleşti. Aslında Rusya'nın Ukrayna'ya özel askeri operasyonlar başlatması için uzun süredir bir kışkırtma söz konusuydu.
Batılı ülkeler, bencilliklerine devam ederken Türkiye'nin büyük çabalarıyla imzalanan tahıl anlaşması, sadece batılı ülkelere yaradı.
Putin'in verdiği istatistiklere göre Ukrayna'dan gemilere yüklenen 2 milyon ton tahıl, batılı ülkelere sevk edilmiş ancak 60 bin ton yoksul ülkelere gönderilmiş.
Bu anlaşmanın iyi olan hiçbir tarafında olmayan, sadece Kiev rejimine silah desteği vererek savaşın tarafı olan batılı ülkeler, nasıl olur da yoksul ülkelere de gitmesi gereken tahılın tümünü kendisine çeker?
Bu resmen gasp!
Putin, Avrupa limanlarında batılı ülkelerin ambargoları nedeniyle kalan azot gübrelerinin yoksul ülkelere ücretsiz olarak verilmesi kararını açıklarken bile batı hala pişkin bir şekilde Rus düşmanlığına devam ediyor. Ancak dünyadaki birçok ülke, batılı ülkelerin ne kadar tehlikeli, Rusların ise bu konularda oldukça duyarlı olduğunu görmeye başladı.
Muhtemelen Putin'in, Ekim ayında sona erecek olan tahıl sevkiyatı anlaşmasının uzatılması yönünde yeni şartları olacaktır.
Eğer batılı ülkeler bencilliklerine devam ederse tümüyle tahıldan yoksun kalabilir. Çünkü batının bu gaspına karşı Rusya'nın anlaşmayı uzatmaması da söz konusu olabilir.
Eğer Vladimir Putin'in dikkat çektiği sorun giderilir ve tahıl anlaşması uzatılırken yoksul ülkelere de tahıl ulaşır. Ancak batılı ülkeler, bu anlaşmayı baltalamaya ve Rus tahılına da ambargolarını sürdürürse batı, muhtemelen önümüzdeki yıllarda tahılsız kalabilir.
.
Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com
MOSKOVA
Bütün dünyada son yıllarda koronavirüs salgını ve beraberinde getirdiği küresel gıda ve enerji krizleri, gündemin ilk sırasındaki yerini korurken batılı ülkeler hala bu sorunları görmezden gelerek Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) başını çektiği Rusya ve Çin karşıtı politikalarını sürdürüyor.
Oysa ki bu büyük kriz Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde ABD, Rusya, Çin ve Avrupa'nın önde gelen devletlerinin çabalarıyla çözülebilir. Birlikte geliştirilecek üretim programları ve alınacak tedbirler dünyada küresel krizlerin beraberinde getireceği toplumsal olayların da önüne geçecektir.
Ancak batılı ülkeler bunu reddederek hala "Tek kutuplu dünya düzeni" için farklı senaryolar geliştiriyor. Ancak başarılı olamıyorlar.
Rusya Devlet Başkanı Putin, 2007 yılında gerçekleşen 43. Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşmada tek kutuplu dünya düzenine karşı konuşma gerçekleştirmişti.
Putin'in bu konferansta yaptığı konuşmanın ana başlıkları;
- Tek kutuplu dünya düzeni ve ABD öncülüğündeki Batı politikalarını uygun bulmadığını,
- Tek merkezli bir gücün dünyayı yönetmesi çabasının doğru olmayacağını,
- Tek merkezli bir dünyanın demokrasi için de doğru bir algılama olamayacağını,
- Demokrasinin, çoğunluğun isteklerinin azınlığın hakları ihlal edilmeden yerine getirilmesi gerektiğini,
- Rusya'nın silahsızlanma konusunda şeffaf olduğunu ancak ABD ve bazı batılı ülkelerinin bu şeffaflığı yansıtmadığını,
- Batı'nın demokrasinin gerekliliklerini yerine getirmediğini,
- ABD'nin her şeyin üzerinde davranışlar sergilediğini,
- ABD'nin ulusal güvenlik bahanesiyle sınır tanımayarak dünyanın farklı noktalarında çatışmalar yarattığını,
- NATO'nun bir dünya kurumu olmadığını ve NATO'nun sınırlarını genişletmesi…
Putin'in bu konuşmasındaki bazı başlıkları hatırlatmakta fayda varken bugün yaşanılan tüm sorunları Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 2007'deki konuşmasında tek tek sıralamış.
Bugün baktığımızda ABD ve batılı ülkeler, tek kutuplu dünya düzeni istiyor.
Çin ve Rusya'ya karşı çok yönlü saldırılarının sebebi de zaten bu. ABD'nin tek başına dünyayı yönetme çabası da açıkça görülüyor.
ABD ve batılı ülkeler gelişmekte olan ve yoksul ülkelerin haklarını ihlal ediyor.
Ukrayna tahılının yoksul ülkelere değil de batılı ülkelere sevk edilmesi de bu hak gasplarının basit bir örneği.
Rusya, silahsızlanma konusunda somut adımlar attı. Bunun son örneği geçtiğimiz yıl Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, “Yeni START” anlaşmasının süresini uzatma yönündeki çabalarıydı. Bu çabalar karşılık bularak anlaşma 5 yıl uzatıldı.
Batı, demokrasiyi kendi çıkarları için kullanırken bunu en güçlü silahı haline getirdi.
Bununla ilgili de yaşanan birçok sorunlar mevcut.
NATO'nun kendisini bir dünya kurumu olarak görmesi de doğru bir tahlil.
Kaldı ki NATO, dünyanın her noktasına el uzatıp sanki ulaştığı ülke ve bölgelere barış ve istikrar götürecekmiş gibi davranıyor. Ancak NATO'nun ulaştığı her noktada savaşlar ve çatışmalar yaşanıyor. Ayrıca NATO'nın sınırlarını genişletme çabası nedeniyle bugün hala Ukrayna'da süren çatışmaları da hatırlatmak gerek. Çünkü Rusya, Ukrayna'yı hiçbir zaman "Hasım ülke" olarak görmezken NATO'nun, Ukrayna'da başlattığı batı yanlısı ayaklanmalar, Ukrayna'yı içine alma girişimleri bugünkü çatışmaların nedeni oldu.
Gelelim Ukrayna meselesine;
Öncelikle Putin'in, Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşma sanki bugün Ukrayna'da yaşananların habercisi gibiymiş.
Rusya'nın itiraz ettiği hemen hemen her konu Ukrayna'da gerçekleşti. Aslında Rusya'nın Ukrayna'ya özel askeri operasyonlar başlatması için uzun süredir bir kışkırtma söz konusuydu.
Batılı ülkeler, bencilliklerine devam ederken Türkiye'nin büyük çabalarıyla imzalanan tahıl anlaşması, sadece batılı ülkelere yaradı.
Putin'in verdiği istatistiklere göre Ukrayna'dan gemilere yüklenen 2 milyon ton tahıl, batılı ülkelere sevk edilmiş ancak 60 bin ton yoksul ülkelere gönderilmiş.
Bu anlaşmanın iyi olan hiçbir tarafında olmayan, sadece Kiev rejimine silah desteği vererek savaşın tarafı olan batılı ülkeler, nasıl olur da yoksul ülkelere de gitmesi gereken tahılın tümünü kendisine çeker?
Bu resmen gasp!
Putin, Avrupa limanlarında batılı ülkelerin ambargoları nedeniyle kalan azot gübrelerinin yoksul ülkelere ücretsiz olarak verilmesi kararını açıklarken bile batı hala pişkin bir şekilde Rus düşmanlığına devam ediyor. Ancak dünyadaki birçok ülke, batılı ülkelerin ne kadar tehlikeli, Rusların ise bu konularda oldukça duyarlı olduğunu görmeye başladı.
Muhtemelen Putin'in, Ekim ayında sona erecek olan tahıl sevkiyatı anlaşmasının uzatılması yönünde yeni şartları olacaktır.
Eğer batılı ülkeler bencilliklerine devam ederse tümüyle tahıldan yoksun kalabilir. Çünkü batının bu gaspına karşı Rusya'nın anlaşmayı uzatmaması da söz konusu olabilir.
Eğer Vladimir Putin'in dikkat çektiği sorun giderilir ve tahıl anlaşması uzatılırken yoksul ülkelere de tahıl ulaşır. Ancak batılı ülkeler, bu anlaşmayı baltalamaya ve Rus tahılına da ambargolarını sürdürürse batı, muhtemelen önümüzdeki yıllarda tahılsız kalabilir.