Rio ve Paralimpik Oyunları… Durmak yok
Rio ve Paralimpik Oyunları… Durmak yok
- 10-10-2016 03:35
- 421
- 10-10-2016 03:35
- 421
Her defasında vurgu yaptığımız bir sözümüz var; ‘Liderinizi iyi seçin…’ Liderinizi iyi seçin ki, sizi amaç-gaye-hedefinizden şaşırtmasın, alıkoymasın. Örneğin, lider sahip olduğu vasıflarıyla öncüdür.
Eğer bizler lider diye, vasıfları-değeri düşük kişiyi seçer isek, gittiğimiz yolda önce hızımız, sonra umudumuz, bunların sonucunda da hedefimizden şaşarız…
EĞER HEDEFE KİLİTLENMİŞ YOL ALIYORSANIZ...
Hayatı, an itibari ile değişkenlik gösterilebildiğinden kısa mesafe koşularına benzetirsek, sürat gerektiren tempoda eğer siz hedefe kilitlenmiş ve yol alıyorsanız, dönüp arkanıza baktığınızda hızınız kesilecektir. Bu demek oluyor ki, lider diye seçtiğiniz kişi asla ve asla sizin gerinizde olmaması gerekir…
SPORU KİMLER YÖNETİYOR!..
Bu söylediklerimiz ışığında spor sahnesinde sergilenenlere gelelim.
Sporumuzu kimler yönetiyor veya temsil ediyor.
Bakan, genel müdür, il-ilçe müdürleri, belediye, kulüp veya federasyon başkanları, teknik adam, antrenör, sporcu, malzemeci vs..
Ayrıntı listesi uzayıp gidiyor. Burada dikkat edilmesi gereken, madem yönetim şeklinde bir hiyerarşik yapı var, öyle ise, başarı-başarısızlık sürecine önemli etkenleri olan bu zincirin her bir ‘halkasını’ doğru seçmemiz ve takibini iyi yapmamız gerekiyor.
Bilgenin dediği gibi ‘Zincirin gücü, en zayıf halka kadar…’ veya ‘Heyecan büyük işlerin kanatlarıdır…’ anlayış-sözleri göz önüne getirildiğinde, başarı yolunda hızın kesilmemesi için liderli vasfı ve diğer etkenlerin iyi analiz edilmesi gerek…
GELİNEN NOKTA...
Geçmişte yaşadıklarımız ve yazdıklarımızı göz önüne getirdiğimizde, her günün bize kazandırdığı tecrübeyle, düşülen her bir ‘hatayı’ bir daha tekrarlamamak, kazanılan her bir ‘değere’ sıkı sıkıya bağlı kalarak, geleceğe daha umutla bakma ayrıcalığına sahip olabiliriz.
Bu, iş hayatında da böyle, özel hayatta da böyle, spor hayatında da.
Olimpiyatlar, Paralimpik Oyunları’nda aynı. Kısacası gelinen nokta, sahip olunanların sonucudur…
RİO PARALİMPİK OYUNLARI VE SONUÇ….
Rio Paralimpik Oyunları’nda hatırlanacağı gibi 1 gümüş, 5 bronz ve 3 altın madalya ile, daha önceki oyunlarla kıyaslandığında ‘adeta’ rekor olarak adlandırılacak bir başarı elde ettik. Peki, ya başaramadıklarımız.
Burada şu kişi-bu kişi deyip, isimlere takılıp, seviyemizi düşürmek istemeyiz.
Tek söyleyeceğimiz, başkan veya antrenör, ilgili kişinin sporcunun lideri (başarıya götüren isim) olma zorunluluğu. Anlaşılmayacak bir durum var ise, dört yılda bir yapılan oyunların her birine bakmak gerekiyor.
Eğer, bireysel ve takım sporlarında nerden ve nereye geldiğimiz noktada, her bir sporcumuzun elde ettiği derece ile ‘spor’ kelimesinin açılımında yer alan ‘Sistem, Program, Organizasyon, Rekor….’ konu başlıklarını yan yana koyduğumuzda, başarı ve başarısızlık tablosu, nedenleri ile ortaya çıkacaktır…
NE KANDIRMA NE PARAYI ÇAR-ÇUR ETME...
Hal böyle iken, kimse kimseyi ne kandırma, ne de ülkenin parasını-pulunu çarçur etme hakkına sahip değil.
Rio Paralimpik Oyunları’nda Bayan Goalball Milli Takımı ile yaşadığımız, takımlar kategorisinde Türkiye’nin bir ilki, şampiyonluk gibi büyük başarıyı hangi tanımla ifade edebiliriz.
Ne diyor şampiyon takımın 2007 yılından beri antrenörlüğünü sürdüren Ali Tekçe: ‘2000 ile 2010 yılları arasında Goalball, Türkiye’de öğrenme amaçlı süreç yaşadı…’ Bugün ise Paralimpik Oyunları’nda birincilik kürsüsünde…
“DOĞRUYU YANLIŞ ADRESTE ARAMAK…"
Sporu yönetenlere tavsiyemiz ‘Doğruyu yanlış adreste aramak…’ gibi gafletin içerisine düşmemeleri. Başaranı alkışlamakla kalmayıp, keyfi veya takıntılı durumları bir kenara iterek, o sürecinin nasıl işlediği, başarıyı etkileyen unsurların neler olduğunu incelemek gerekiyor.
Her defasında dillendiririz ya; ‘aynı gemi içinde, aynı yöne doğru hareket ettiğimize göre…’, bizim bugün üstlendiğimiz görev, geçmişte yaşadıklarımızla edindiğimiz tecrübe, bu tecrübenin sağlam temellere oturmasında edindiğimiz bilgi.
Bu vesile ile, sağlıklı ve engelsiz bir hayat için ‘Durmak yok, çalışmaya-yazmaya devam..’ inşallah…
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com
Her defasında vurgu yaptığımız bir sözümüz var; ‘Liderinizi iyi seçin…’ Liderinizi iyi seçin ki, sizi amaç-gaye-hedefinizden şaşırtmasın, alıkoymasın. Örneğin, lider sahip olduğu vasıflarıyla öncüdür.
Eğer bizler lider diye, vasıfları-değeri düşük kişiyi seçer isek, gittiğimiz yolda önce hızımız, sonra umudumuz, bunların sonucunda da hedefimizden şaşarız…
EĞER HEDEFE KİLİTLENMİŞ YOL ALIYORSANIZ...
Hayatı, an itibari ile değişkenlik gösterilebildiğinden kısa mesafe koşularına benzetirsek, sürat gerektiren tempoda eğer siz hedefe kilitlenmiş ve yol alıyorsanız, dönüp arkanıza baktığınızda hızınız kesilecektir. Bu demek oluyor ki, lider diye seçtiğiniz kişi asla ve asla sizin gerinizde olmaması gerekir…
SPORU KİMLER YÖNETİYOR!..
Bu söylediklerimiz ışığında spor sahnesinde sergilenenlere gelelim.
Sporumuzu kimler yönetiyor veya temsil ediyor.
Bakan, genel müdür, il-ilçe müdürleri, belediye, kulüp veya federasyon başkanları, teknik adam, antrenör, sporcu, malzemeci vs..
Ayrıntı listesi uzayıp gidiyor. Burada dikkat edilmesi gereken, madem yönetim şeklinde bir hiyerarşik yapı var, öyle ise, başarı-başarısızlık sürecine önemli etkenleri olan bu zincirin her bir ‘halkasını’ doğru seçmemiz ve takibini iyi yapmamız gerekiyor.
Bilgenin dediği gibi ‘Zincirin gücü, en zayıf halka kadar…’ veya ‘Heyecan büyük işlerin kanatlarıdır…’ anlayış-sözleri göz önüne getirildiğinde, başarı yolunda hızın kesilmemesi için liderli vasfı ve diğer etkenlerin iyi analiz edilmesi gerek…
GELİNEN NOKTA...
Geçmişte yaşadıklarımız ve yazdıklarımızı göz önüne getirdiğimizde, her günün bize kazandırdığı tecrübeyle, düşülen her bir ‘hatayı’ bir daha tekrarlamamak, kazanılan her bir ‘değere’ sıkı sıkıya bağlı kalarak, geleceğe daha umutla bakma ayrıcalığına sahip olabiliriz.
Bu, iş hayatında da böyle, özel hayatta da böyle, spor hayatında da.
Olimpiyatlar, Paralimpik Oyunları’nda aynı. Kısacası gelinen nokta, sahip olunanların sonucudur…
RİO PARALİMPİK OYUNLARI VE SONUÇ….
Rio Paralimpik Oyunları’nda hatırlanacağı gibi 1 gümüş, 5 bronz ve 3 altın madalya ile, daha önceki oyunlarla kıyaslandığında ‘adeta’ rekor olarak adlandırılacak bir başarı elde ettik. Peki, ya başaramadıklarımız.
Burada şu kişi-bu kişi deyip, isimlere takılıp, seviyemizi düşürmek istemeyiz.
Tek söyleyeceğimiz, başkan veya antrenör, ilgili kişinin sporcunun lideri (başarıya götüren isim) olma zorunluluğu. Anlaşılmayacak bir durum var ise, dört yılda bir yapılan oyunların her birine bakmak gerekiyor.
Eğer, bireysel ve takım sporlarında nerden ve nereye geldiğimiz noktada, her bir sporcumuzun elde ettiği derece ile ‘spor’ kelimesinin açılımında yer alan ‘Sistem, Program, Organizasyon, Rekor….’ konu başlıklarını yan yana koyduğumuzda, başarı ve başarısızlık tablosu, nedenleri ile ortaya çıkacaktır…
NE KANDIRMA NE PARAYI ÇAR-ÇUR ETME...
Hal böyle iken, kimse kimseyi ne kandırma, ne de ülkenin parasını-pulunu çarçur etme hakkına sahip değil.
Rio Paralimpik Oyunları’nda Bayan Goalball Milli Takımı ile yaşadığımız, takımlar kategorisinde Türkiye’nin bir ilki, şampiyonluk gibi büyük başarıyı hangi tanımla ifade edebiliriz.
Ne diyor şampiyon takımın 2007 yılından beri antrenörlüğünü sürdüren Ali Tekçe: ‘2000 ile 2010 yılları arasında Goalball, Türkiye’de öğrenme amaçlı süreç yaşadı…’ Bugün ise Paralimpik Oyunları’nda birincilik kürsüsünde…
“DOĞRUYU YANLIŞ ADRESTE ARAMAK…"
Sporu yönetenlere tavsiyemiz ‘Doğruyu yanlış adreste aramak…’ gibi gafletin içerisine düşmemeleri. Başaranı alkışlamakla kalmayıp, keyfi veya takıntılı durumları bir kenara iterek, o sürecinin nasıl işlediği, başarıyı etkileyen unsurların neler olduğunu incelemek gerekiyor.
Her defasında dillendiririz ya; ‘aynı gemi içinde, aynı yöne doğru hareket ettiğimize göre…’, bizim bugün üstlendiğimiz görev, geçmişte yaşadıklarımızla edindiğimiz tecrübe, bu tecrübenin sağlam temellere oturmasında edindiğimiz bilgi.
Bu vesile ile, sağlıklı ve engelsiz bir hayat için ‘Durmak yok, çalışmaya-yazmaya devam..’ inşallah…
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com